nası ya:) anti-emperyalist olmak ve anti-şeriatçı/muhafazakar olmak birbirini pek ala destekleyen kavramlar. aksi durumlar nadir ve ilginç örnekler aslında.
esad'ın suriye'si öyle bir suriye idi ve bunun mimarı babası hafız esad'dır, bizim atatürk'ümüz gibidir bu adam. beşar esad bunu sürdürmek için yeterli altyapıya sahip biri olduğunu bana kalırsa çoktan ortaya koydu.
a) emperyalist propaganda. renkli karşı-devrimler, latin amerika karşı-devrimleri hepsi bunu anlaman için kaos içerisindeki paterni görmeni sağlayacak durumlar. biz söylemeyelim. hepimiz eşit insanlarız. düşüncelerimiz gerçeğe yakınlık açısından eşit olabilir mi peki sence babajo? sence herkesin kendi görüşünün ayrı birer doğruyu temsil ettiği bir durum mu bu? aynı şeyler her yerde yapıldı. bakarsan görürsün. burada bunun neden emperyalist propganda olduğunu anlatmak için çok ama çok fazla şey söylenebilir. uzun şeyler zaten okunmuyor, ayrıca klişelerle mecburen doluyor ortalık.
onun yerine sana bir soru sorayım: dünyada benzer söylemlerle iç işlerine karışılan "egemen" devletler karışma sonrası "egemen" kalabilmişler mi?
yani öncesi ne, sonrası ne, elden ne çıkmış, ele ne geçmiş, bu ülkelerin ortak yanları varsa bunlar neler?
suudi arabistan'ın iç işlerine bu zamana dek karışılmayıp bundan sonra karışılırsa mesela neden olur?
ben beyin yıkama amacında değilim o nedenle artık dümdüz yazmak yerine sokrates modelini uygun görüyorum. sen bak, sen düşün, sen gör.
b) evet edilebilir, zaten tüm bu işlerin sonunda, ömrümüz görmeye vefa eder mi bilemeyiz, ama ortadoğu'nun rönesansı geliyor. temelinde kapitalist olan ama üretime dayanmaktan da çıkmış olduğu için beklenenden hızlı şişen bir ekonomi yüzünden ulus olmayan şirketlerin çıkarları için uluslar kendi ayaklarına kurşunu sıktılar ve batı gerici olarak kalmasını dilediği ortadoğu'nun devrimini artık yavaşlatamıyor, hızlandırıyor çünkü ortadoğu'da artık dünya dengelerinin de nato ve un'den brics, avrasya ve şangay birlikleri ve bunların bundan sonra oluşturacakları askeri kuvvetlere kaymaya başladığı bir sırada, bu birliklerde başat olarak gözetilen şeylerden biri ülkelerin egemenlikleri ve bağımsız ekonomiler olduğu için finans kapitalin ihtiyaç duyduğu sömürü maddesi elden çıkacak. çin'in parası da rezerv parası olmaya yaklaştığından ve bu olduğunda abd dış borcunun tahsiline başlanacağından avlananın avcı olduğu bir döneme girilecek.
siz sanıyor musunuz ki rusya ve çin kendilerinin ve kurdukları birliklerin kendi güvenlerini tehlikeye attığı bir ortadoğu hizalanmasına, yeni dünya düzeni'ne izin verir?
o nedenle uzun vadede türkiye'ye ne olacağını bilemem ama o kürdistan kurulmayacak, kurulamaz yani. fakat türkiye önünü görmemeye devam ettiği ve kukla olmayı sürdürdüğü sürece yine bölünebilir. ancak ortadoğu'nun parçalanması rusya'nın ve çin'in zamanla parçalanması demek. rusya ve çin de kucak açıp beklemedi. birlikler kuruldu. bu birlikteki ülkeler ulusal bağımsızlıkları en başta kabul eden ve buna dayalı olarak ticari anlaşmalar yapan ülkeler. bu olduğunda abd'yi sosyalist bir yönetim bekliyor, onu da söyleyeyim hatta.
yine uzun oldu... sonuç olarak: ortadoğu da ulusal egemenlikler ön planda, bu da empryalizmin maşası olan politik islamın artık izole olup eriyeceği bir dönemi beraberinde getirecek. bu çok belli de bu ne kadar zaman alır, onu da ben göremiyorum. esad gibileri zaten atatürk'ün oluşmasına ilham olduğu baas ekolünden geliyorlar. bizdeki ittihat ve terakki gibi. ortadoğu'da yok edilmek istenen bu grup idi çünkü petrolü millileştiren bunlardı. işte şimdi bu ülkeler baasçı yönetimleri olsun olmasın, büyük çoğunluk olarak bahsettiğim birliklere teker teker giriyorlar. suudi arabistan'ın da işi bitiyor bu arada, abd'nin suudilere tekmeyi koyacağı gibi haberler okuyorum bu aralar. ortadoğu'da dibe vuruldu, bundan sonra sadece yükseliş var ve esad'ın suriye'yi tek parça halinde tutması en kritik olaydı. bitti, esad ister yönetimden çıksın ister çıkmasın, bu savaşı kazandı.
benim gördüğüm bu. bunlara katıl demiyorum. ama ben sorular sorduğumda cevap olarak bunları görüyorum.
0