öhöm, ilk cümleler net zaten, neyin ne olduğunu anlamak-aramak için yola çıkıyoruz demiş. Son cümlede de, açık denizde parmak uçlarıyla anlam arayan yani dümdüz basmak yerine çekingen bir tavırla, "yoğurdu üfleyerek" "parmak uçlarıyla yürüyerek" sessiz-sakin, naif bir çekingenlikle arayan bir bienalden bahsediliyor. Tahminimce yüzey düzken böyle yapılması insanların olmayan şeyleri çok büyütmesi, gereksiz önlem alma gibi davranışlarına karşı sessiz bir çığlık, adeta karşıt bir deniz börülcesi!
Derine inildiğinde durum daha vahim. Katlanmış kodlama katları derken, kanatları ya da katmanları demek istediğini varsayıyorum çünkü kodlama katı olamaz. Kodlama kanatlarını açmadan dersek, denizin altında "kanat" yani "uçmak" ile bir tezat yaratılmışa benziyor. Deniz içinde zıplayan insan uçtuğunu sanabilir, bienal neyin ne olduğunu anlamlandıramayan insanlara adeta bir tokat gibi kodlama kanatlarını çarpıp "durun! siz uçmuyorsunuz, yüzüyorsunuz" demeyi kendine bir görev edinmiş gibi duruyor.
Eğer kodlama katmanları olarak düşünürsek, burada Freud'un psikoseksüel gelişim kuramından bahsetmek istiyorum. İnsanlar neyin ne olduğunu, nerede geri çekilmek nerede öne çıkabileceğini anal dönemde ve belki sonrasında fallik dönemde öğrenebilir. Bariz bir şekilde deniz-çiş ilişkisi kurulmuş ve anal dönemdeki planlama, insanın karakterine işleyen ne zaman kaka yapabilirim ne zaman yapamam düşüncelerinin bir izdüşüm olarak bienalin eşsiz eserleri örnek gösterilmiştir.
sanırım yeterli bir açıklama oldu, iyi günler efenim.
0