aynı konularda dördüncü kez duyuru açışım oluyor. bu sefer sitem edip cevap aramaktan ziyade biraz içimi dökmek isteğim. biraz dağınık olacak, kusura bakmayın:
30'a merdiven dayamış bir erkek kişisiyim.
2009'da, 18 yaşında yeni bir lise mezunu, ümitli bir bilgisayar mühendisliği öğrencisi olarak geldim affedersiniz hayatımı siken bu şehre. şehrin adını boş verelim.
şehre ve okula adaptasyon konusunda korkunç sorun yaşamam, bir tane bile arkadaş edinememem, okul ortamında yapayalnız kalıp motive olamamam gibi psikolojik sorunların üzerine çok da iyi bir sayısalcı olmayışım gerçeği de eklenince üniversitenin ilk yılı üzerimden geçti. tanışma gibi olan ilk dönemi kazasız belasız atlattıysam da ikinci dönemde bir ders hariç hepsinden kaldım.
bir daha da okul konusunda yüzüm gülmedi. alttan alınan derslerle arkadaş ortamının bir kez daha değişmesi, derslerin kendisi dışında beni okula bağlayan hiçbir şey olmadığından, pek sorumluluk sahibi de olmayan biri olarak devam zorunluluğum olmayan derslere gitmeyişim, bunun beni okuldan daha da soğutuşu vs. üst üste bindikçe, ve yıllar ilerleyip sene 2015 olduğunda, okulun bitmeyeceği ayan beyan ortaya çıkmıştı zaten.
o yıl, bir şekilde bu lise mezunu, vasıfsız kişinin eline bir kariyer imkânı geçti. bir devlet bankasında memur olarak çalışma şansı. hâlâ okulu bitirme hayalim vardı ama olmayacağı aşikârdı. bana sorulduğunda yine de, ikinci öğretim öğrencisi olduğum okuluma da devam edebileceğim zannıyla doğup büyüdüğüm memleketimde değil, üniversitemin bulunduğu şehirde çalışmaya başlamayı tercih ettim.
işe başladığım 2016 yılında, başladıktan birkaç ay sonra bunun imkânsız olduğunu kesin olarak anladım.
*
(parantez)
2006 yılında, arkadaşım olan bir kıza âşık oldum. ecnebi deyimiyle out of my league bir kızdı, o zaman bile. gerçi her karşı cins öyle ya. neyse, platonik olarak geçirdiğim 8 yılın ardından 2014'te, bunun hislerimi noktalayacağı zannıyla, kızın sevgilisi varken, yanlış bir karar vererek kıza açıldım. herhangi bir karşılık görme beklentim yoktu. birazcık empati, anlayış ve merhamet bekliyordum sadece. arkadaşlığımızın sürmesini istiyordum. çok şey bekliyormuşum, zira o noktadan sonra geriye arkadaşlık denebilecek pek bir şey kalmadı.
*
2016'ya dönelim. çocukluk hayalim olan bilgisayar mühendisliği hedefleri birkaç ay içinde yok olmuş, hayatımda en çok nefret ettiğim sektör olan bankacılıkta, hayatta hep kaçmak isteyeceğim "insanlarla yüzyüze, iç içe çalışma" konseptinin tam ortasında, kariyer beklentileri olmayan bir insana dönüşmüş hâlde çalışıyordum.
tam bu sırada, âşık olduğum o kızla bir daha görüşebileceğim, eskisi gibi arkadaş olabileceğim ümitlerim azalarak bitti.
hayatımın en kötü günlerini yaşıyordum. intiharı bile düşündüm. absürt, abartı gelebilir, ama hayatta beklediğim, umut ettiğim hiçbir şey kalmamıştı.
beni daha iyi hissettirebileceğine inandığım tek yerin, bir psikiyatri kliniğinin yolunu tuttum. antidepresan kullanmaya başladım.
*
1-1,5 yıl kadar sonra kendimi biraz daha iyi hissediyordum, en azından intiharı düşünmeyecek kadar. iki antidepresanımdan birini psikiyatrımın tavsiyesiyle bıraktım. ama kötüye gittim. amaçsızlık, ait olmama hisleri geri döndü. psikiyatriye ek olarak klinik psikolog tarafından psikoterapiye de başlamaya karar verdim. aynı dönemde, mutsuzluğumun iş yaşantımdan kaynaklandığına ikna olduğum bir anda istifamı verdim, istifa etmemek için zar zor ikna edildim. yeniden iki ilaç kullanmaya başladım.
*
ve bugün. 4,5 yıllık bankacıyım. artık istifa veya intihar etmek gibi şeyler düşünmediğimden hareketle depresyonda olmadığımı söyleyebilirsek de diğer her şey aynı denebilir. hâlâ işimi sevmiyorum.
o kıza artık âşık değilim, ama artık birine âşık olabilme yetim kaldığını sanmıyorum. olsam bile hayatımın hiçbir döneminde karşılık görebileceğime inanmadım. ben 1.58 boyunda, 82 kilo, socially awkward bir acayip insanım. kim benimle ilişki yaşamak istesin ki?
iş ve aşk çıkınca hayattan geriye pek bir şey kalmıyor. niye yaşadığımı gerçekten bilmiyorum. her sabah lanet ederek işe gidiyorum, akşamlarımı ve boş vakitlerimi hiçbir şey yapmayarak, keyif almadan, boş geçiriyorum.
arkadaşım yok. hiç yok. iş arkadaşlarım var ama hepsi evli barklı çoluklu çocuklu insanlar. hiçbirine kendimi özel olarak yakın hissetmiyorum, iş dışında hiçbiriyle görüşmüyorum. insanlarla ilişki kurmakta hayat boyu güçlük çektim, hâlâ de çekiyorum. 'arkadaşım' diyebileceğim tek kişiler yıllar öncesinden, lise yıllarından kalma, farklı illerde yaşayan insanlar. birkaç haftada bir telefonlaşıyoruz, 3-5 ayda bir görüşüyoruz, o kadar.
iple çektiğim tek anlar maddi güçlükler nedeniyle ancak iki haftada bir gidebildiğim, hâlâ süren psikoterapi seanslarım. psikoterapistim bir kişilik bozukluğum olduğu görüşünde. hangisi olduğunu söylemiyor. sanırım narsisist veya şizoid bozukluklardan birine uyuyor olabilirim. eğitimini almış olan biri değilim, bilemem.
bunu niye yazdım bilmiyorum. dışarıdan nasıl görünüyorum bilmek istedim. gerçekten hissettiğim kadar zavallı mıyım? hep böyle boş, amaçsız, heyecansız mı yaşayacağım? ilaçlarımı bıraktığım anda tekrar depresif günlerim geri mi dönecek? ne yapmalıyım?
bilmiyorum. buraya kadar okuduysanız katlandığınız için teşekkür ederim.
30'a merdiven dayamış bir erkek kişisiyim.
2009'da, 18 yaşında yeni bir lise mezunu, ümitli bir bilgisayar mühendisliği öğrencisi olarak geldim affedersiniz hayatımı siken bu şehre. şehrin adını boş verelim.
şehre ve okula adaptasyon konusunda korkunç sorun yaşamam, bir tane bile arkadaş edinememem, okul ortamında yapayalnız kalıp motive olamamam gibi psikolojik sorunların üzerine çok da iyi bir sayısalcı olmayışım gerçeği de eklenince üniversitenin ilk yılı üzerimden geçti. tanışma gibi olan ilk dönemi kazasız belasız atlattıysam da ikinci dönemde bir ders hariç hepsinden kaldım.
bir daha da okul konusunda yüzüm gülmedi. alttan alınan derslerle arkadaş ortamının bir kez daha değişmesi, derslerin kendisi dışında beni okula bağlayan hiçbir şey olmadığından, pek sorumluluk sahibi de olmayan biri olarak devam zorunluluğum olmayan derslere gitmeyişim, bunun beni okuldan daha da soğutuşu vs. üst üste bindikçe, ve yıllar ilerleyip sene 2015 olduğunda, okulun bitmeyeceği ayan beyan ortaya çıkmıştı zaten.
o yıl, bir şekilde bu lise mezunu, vasıfsız kişinin eline bir kariyer imkânı geçti. bir devlet bankasında memur olarak çalışma şansı. hâlâ okulu bitirme hayalim vardı ama olmayacağı aşikârdı. bana sorulduğunda yine de, ikinci öğretim öğrencisi olduğum okuluma da devam edebileceğim zannıyla doğup büyüdüğüm memleketimde değil, üniversitemin bulunduğu şehirde çalışmaya başlamayı tercih ettim.
işe başladığım 2016 yılında, başladıktan birkaç ay sonra bunun imkânsız olduğunu kesin olarak anladım.
*
(parantez)
2006 yılında, arkadaşım olan bir kıza âşık oldum. ecnebi deyimiyle out of my league bir kızdı, o zaman bile. gerçi her karşı cins öyle ya. neyse, platonik olarak geçirdiğim 8 yılın ardından 2014'te, bunun hislerimi noktalayacağı zannıyla, kızın sevgilisi varken, yanlış bir karar vererek kıza açıldım. herhangi bir karşılık görme beklentim yoktu. birazcık empati, anlayış ve merhamet bekliyordum sadece. arkadaşlığımızın sürmesini istiyordum. çok şey bekliyormuşum, zira o noktadan sonra geriye arkadaşlık denebilecek pek bir şey kalmadı.
*
2016'ya dönelim. çocukluk hayalim olan bilgisayar mühendisliği hedefleri birkaç ay içinde yok olmuş, hayatımda en çok nefret ettiğim sektör olan bankacılıkta, hayatta hep kaçmak isteyeceğim "insanlarla yüzyüze, iç içe çalışma" konseptinin tam ortasında, kariyer beklentileri olmayan bir insana dönüşmüş hâlde çalışıyordum.
tam bu sırada, âşık olduğum o kızla bir daha görüşebileceğim, eskisi gibi arkadaş olabileceğim ümitlerim azalarak bitti.
hayatımın en kötü günlerini yaşıyordum. intiharı bile düşündüm. absürt, abartı gelebilir, ama hayatta beklediğim, umut ettiğim hiçbir şey kalmamıştı.
beni daha iyi hissettirebileceğine inandığım tek yerin, bir psikiyatri kliniğinin yolunu tuttum. antidepresan kullanmaya başladım.
*
1-1,5 yıl kadar sonra kendimi biraz daha iyi hissediyordum, en azından intiharı düşünmeyecek kadar. iki antidepresanımdan birini psikiyatrımın tavsiyesiyle bıraktım. ama kötüye gittim. amaçsızlık, ait olmama hisleri geri döndü. psikiyatriye ek olarak klinik psikolog tarafından psikoterapiye de başlamaya karar verdim. aynı dönemde, mutsuzluğumun iş yaşantımdan kaynaklandığına ikna olduğum bir anda istifamı verdim, istifa etmemek için zar zor ikna edildim. yeniden iki ilaç kullanmaya başladım.
*
ve bugün. 4,5 yıllık bankacıyım. artık istifa veya intihar etmek gibi şeyler düşünmediğimden hareketle depresyonda olmadığımı söyleyebilirsek de diğer her şey aynı denebilir. hâlâ işimi sevmiyorum.
o kıza artık âşık değilim, ama artık birine âşık olabilme yetim kaldığını sanmıyorum. olsam bile hayatımın hiçbir döneminde karşılık görebileceğime inanmadım. ben 1.58 boyunda, 82 kilo, socially awkward bir acayip insanım. kim benimle ilişki yaşamak istesin ki?
iş ve aşk çıkınca hayattan geriye pek bir şey kalmıyor. niye yaşadığımı gerçekten bilmiyorum. her sabah lanet ederek işe gidiyorum, akşamlarımı ve boş vakitlerimi hiçbir şey yapmayarak, keyif almadan, boş geçiriyorum.
arkadaşım yok. hiç yok. iş arkadaşlarım var ama hepsi evli barklı çoluklu çocuklu insanlar. hiçbirine kendimi özel olarak yakın hissetmiyorum, iş dışında hiçbiriyle görüşmüyorum. insanlarla ilişki kurmakta hayat boyu güçlük çektim, hâlâ de çekiyorum. 'arkadaşım' diyebileceğim tek kişiler yıllar öncesinden, lise yıllarından kalma, farklı illerde yaşayan insanlar. birkaç haftada bir telefonlaşıyoruz, 3-5 ayda bir görüşüyoruz, o kadar.
iple çektiğim tek anlar maddi güçlükler nedeniyle ancak iki haftada bir gidebildiğim, hâlâ süren psikoterapi seanslarım. psikoterapistim bir kişilik bozukluğum olduğu görüşünde. hangisi olduğunu söylemiyor. sanırım narsisist veya şizoid bozukluklardan birine uyuyor olabilirim. eğitimini almış olan biri değilim, bilemem.
bunu niye yazdım bilmiyorum. dışarıdan nasıl görünüyorum bilmek istedim. gerçekten hissettiğim kadar zavallı mıyım? hep böyle boş, amaçsız, heyecansız mı yaşayacağım? ilaçlarımı bıraktığım anda tekrar depresif günlerim geri mi dönecek? ne yapmalıyım?
bilmiyorum. buraya kadar okuduysanız katlandığınız için teşekkür ederim.
Gerçek hayatta da tanıştığımız, instagram hesabımda uzun süredir ekli olan ve çektiğim fotoları değil de kendi fotolarımı beğenen bir kız var. Yüz yüze görüşeli çoook uzun zaman oldu, instagram'dan konuşalı da. Ama ben onun her fotosunu beğendim bir ara, ilgim olduğunu anlamış olması lazım.
Bununla denk geldik okcupid'te, sağa attım ama 2 hafta oldu ses seda yok. Acaba görüp sola mı attı yoksa görmedi mi? Okcupid'ten mesaj atsam mı? Kız havalı bir avukat, "kolay lokma" değil. Hoş bir kız ilgimi çekiyor.
Bununla denk geldik okcupid'te, sağa attım ama 2 hafta oldu ses seda yok. Acaba görüp sola mı attı yoksa görmedi mi? Okcupid'ten mesaj atsam mı? Kız havalı bir avukat, "kolay lokma" değil. Hoş bir kız ilgimi çekiyor.
(11)
farkında olmadan kazık atan arkadaş (iş, arkadaşlık ve iç dökme içerir)
duyurukullanıcısı #1446919
iskandinav ülkelerinin birinde bir tanıdığım var. sık ziyaret ediyorum zaten iş için o sebeple gittiğimde bi kahve içeriz eşine falan türkiye'den hediye götürürüm. ben geldiğimde gider kafaları çekeriz vs. vs. iyi niyetli bir eleman. yarı türk ama hayatı avrupa'da geçtiği için avrupalı aslında tam bir yeri yurdu yok.
2019'un başında bu bir iş almış, batırmış. bir üretim işi. beni aradı dedi şöyle böyle bu işi yapabilir misin? dedim ok. prototipleri hazırladım ürün gamını 3'ten 120'ye çıkardım 90 farklı ürün hazırladım. ürünler ile ilgili kataloglar yaptım. seri imalat hatta finans şemalarını vs çıkardım. olabilecek her şeyi yaptım. hatta ürün animasyonlarını, realistic renderlarını bile yaptım.
bu ve ekibi mest oldu tabi. big boss'ları olan biri var ona sürekli proses nasıl ilerliyor vs vs diye mail atıyorlar. ben yokum maillerde ama bizim eleman bana ss atıyor cevapları.
tüm süreç için arkadaş olduğundan dolayı masraf hariç para almadım. anlaşmamız şöyleydi tüm üretimden ben sorumlu olacaktım ve ürettiğim ürünlere beraber kararlaştırdığımız bir kar koyarak onlara göndericektim onlarda satacaklardı.
2019'un sonunda son anlaşmayı imzalamak için gittim o ülkeye. elimde bavulum dedim otele gitmeden şunlara bir merhaba diyeyim sabah saat 11. ben gece 2'den beri yoldayım.
gittim dedim 'hello' falan eleman geldi dedi 'dk we have a surprise for you we have solved the production' dedim WTF!
türkçesi 'dk biz başkası ile anlaştık aynen geldiğin yoldan sktir git'
ya işte ne oldu nasıl oldu falan derken. olay şu ;
bunların o ülkede bir türk tayfası varmış buraya da daha yeni bir türk gelmiş bizim elemanda işte bende yarı türküm falan demiş hemen bizim işi anlatmış sadece üretim kaldığı için bu yeni gelen eleman 'ya sktir et dk'yı ben sana yaparım o işi' demiş ve bizim elemana sağdan soldan saçma sapan fiyatlar bulmuş. bizim elemanda benim verdiğim fiyatın %10'u fiyatı görünce kabul etmiş.
neyse ben şaşkınlığı üzerimden atınca dedim bu şartlar altında ben çalışamam. hoşçakalın. bunlar işte dur falan filan derken ben 2-3 gün takıldım orada zaten konaklama vs bunlara ait. bu arada da bunlar bu yeni elemanla üretimi çözmeye çalışıyorlar ama adam hiçbir şeyden anlamıyor kaldı ki ingilizcede yok. bizim eleman yarı türkçesi ile bir şeyler çözmeye çalışıyor ama adam her defasında bir yerleri arıyor falan filan.
ben tüm prosesi şemalar ile kendim bilgisayarda çizerek vs vs anlattığım ve uyguladığım için bendeki performansı bulamadılar.
son gün bunlar baya bir pişman oldu ve geldiğimden beri beni hotdog, wrap yemeye götüren insanlar beni cidden sağlam bir yere yemeğe ve içmeye götürdüler. sonra tabi beni ikna çabaları işte sende ol ekipte şöyle böyle falan filan.
dedim yok. bu şartlar altında ben çalışamam. yarın gidiyorum.
neyse ben tabi resti çektim gittim.
şimdi bizim eleman gayet iyi niyetli bir eleman birilerine yardım edeceğim yine kendini bitiren insanlar varya o tip. bana neredeyse yeni telefon ve kendi üzerine hat alıyordu sırf o ülkede gps kullanamıyorum diye. o sebeple kafasına girmesi kolay. bu jöntürk'te bunun kafasına girmiş işte.
aradan 6 ay geçti. bizim elemandan mesaj. ''nbr?'' diye dedim iyi falan. dedi konuşalım mı? dedim tabi.
benim bir ayda 1000adet gönderdiğim üründen bu eleman 6 ayda bir adet gönderememiş. üzerine başka işlere de girip onda da millete kazık atmış paralarını vermemiş vs. bizim elemanda tutuşmuş tabi.
işte kesin senle çalışıcaz vs vs diye konuşmada yağdırıyor. dedim bakarız işte.
şimdi bu eleman yaptığının farkına vardı ve bana da mahçup olduğu için bana ara ara mesaj atıyor, postlarımı beğeniyor hal hatır soruyor falan ki benden 14 yaş büyük.
bu arkadaşa iş dünyası için ikinci bir şans vermeli miyim? hala neden düşünüyorum çünkü kendisi ülkenin en büyük yatırım firmalarından birinde GM statüsünde ama ilk defa al-sat'tan üretim e geçme istediğinde. bende o grubun bir parçası olmak istiyorum ama bu adamın kafa yapısı çok farklı.
bir yanım bu adamla uğraşırsın derken diğer yanım fiyatını söyle kabul ederlerse devam et diyor. hangisini yapmalıyım?
birde bunu bir gün bir yere davet edip sen bana şöyle şöyle yaptın diyip günah çıkarsam nasıl olur? yapmalı mıyım? yoksa yoksayıp devam mı etmeliyim?
2019'un başında bu bir iş almış, batırmış. bir üretim işi. beni aradı dedi şöyle böyle bu işi yapabilir misin? dedim ok. prototipleri hazırladım ürün gamını 3'ten 120'ye çıkardım 90 farklı ürün hazırladım. ürünler ile ilgili kataloglar yaptım. seri imalat hatta finans şemalarını vs çıkardım. olabilecek her şeyi yaptım. hatta ürün animasyonlarını, realistic renderlarını bile yaptım.
bu ve ekibi mest oldu tabi. big boss'ları olan biri var ona sürekli proses nasıl ilerliyor vs vs diye mail atıyorlar. ben yokum maillerde ama bizim eleman bana ss atıyor cevapları.
tüm süreç için arkadaş olduğundan dolayı masraf hariç para almadım. anlaşmamız şöyleydi tüm üretimden ben sorumlu olacaktım ve ürettiğim ürünlere beraber kararlaştırdığımız bir kar koyarak onlara göndericektim onlarda satacaklardı.
2019'un sonunda son anlaşmayı imzalamak için gittim o ülkeye. elimde bavulum dedim otele gitmeden şunlara bir merhaba diyeyim sabah saat 11. ben gece 2'den beri yoldayım.
gittim dedim 'hello' falan eleman geldi dedi 'dk we have a surprise for you we have solved the production' dedim WTF!
türkçesi 'dk biz başkası ile anlaştık aynen geldiğin yoldan sktir git'
ya işte ne oldu nasıl oldu falan derken. olay şu ;
bunların o ülkede bir türk tayfası varmış buraya da daha yeni bir türk gelmiş bizim elemanda işte bende yarı türküm falan demiş hemen bizim işi anlatmış sadece üretim kaldığı için bu yeni gelen eleman 'ya sktir et dk'yı ben sana yaparım o işi' demiş ve bizim elemana sağdan soldan saçma sapan fiyatlar bulmuş. bizim elemanda benim verdiğim fiyatın %10'u fiyatı görünce kabul etmiş.
neyse ben şaşkınlığı üzerimden atınca dedim bu şartlar altında ben çalışamam. hoşçakalın. bunlar işte dur falan filan derken ben 2-3 gün takıldım orada zaten konaklama vs bunlara ait. bu arada da bunlar bu yeni elemanla üretimi çözmeye çalışıyorlar ama adam hiçbir şeyden anlamıyor kaldı ki ingilizcede yok. bizim eleman yarı türkçesi ile bir şeyler çözmeye çalışıyor ama adam her defasında bir yerleri arıyor falan filan.
ben tüm prosesi şemalar ile kendim bilgisayarda çizerek vs vs anlattığım ve uyguladığım için bendeki performansı bulamadılar.
son gün bunlar baya bir pişman oldu ve geldiğimden beri beni hotdog, wrap yemeye götüren insanlar beni cidden sağlam bir yere yemeğe ve içmeye götürdüler. sonra tabi beni ikna çabaları işte sende ol ekipte şöyle böyle falan filan.
dedim yok. bu şartlar altında ben çalışamam. yarın gidiyorum.
neyse ben tabi resti çektim gittim.
şimdi bizim eleman gayet iyi niyetli bir eleman birilerine yardım edeceğim yine kendini bitiren insanlar varya o tip. bana neredeyse yeni telefon ve kendi üzerine hat alıyordu sırf o ülkede gps kullanamıyorum diye. o sebeple kafasına girmesi kolay. bu jöntürk'te bunun kafasına girmiş işte.
aradan 6 ay geçti. bizim elemandan mesaj. ''nbr?'' diye dedim iyi falan. dedi konuşalım mı? dedim tabi.
benim bir ayda 1000adet gönderdiğim üründen bu eleman 6 ayda bir adet gönderememiş. üzerine başka işlere de girip onda da millete kazık atmış paralarını vermemiş vs. bizim elemanda tutuşmuş tabi.
işte kesin senle çalışıcaz vs vs diye konuşmada yağdırıyor. dedim bakarız işte.
şimdi bu eleman yaptığının farkına vardı ve bana da mahçup olduğu için bana ara ara mesaj atıyor, postlarımı beğeniyor hal hatır soruyor falan ki benden 14 yaş büyük.
bu arkadaşa iş dünyası için ikinci bir şans vermeli miyim? hala neden düşünüyorum çünkü kendisi ülkenin en büyük yatırım firmalarından birinde GM statüsünde ama ilk defa al-sat'tan üretim e geçme istediğinde. bende o grubun bir parçası olmak istiyorum ama bu adamın kafa yapısı çok farklı.
bir yanım bu adamla uğraşırsın derken diğer yanım fiyatını söyle kabul ederlerse devam et diyor. hangisini yapmalıyım?
birde bunu bir gün bir yere davet edip sen bana şöyle şöyle yaptın diyip günah çıkarsam nasıl olur? yapmalı mıyım? yoksa yoksayıp devam mı etmeliyim?
Selam
Biri var, boşanmak istiyor. Karısı senden anca 200.000 tl karşılığında boşanırım demiş. Bu da gitmiş 200.000 tl kredi çekmiş. Ayda 6.500 tl civarında kazanan biri. Fakat bu arkadaş başkasına gönül vermiş ya da başkasını sevmeye çok niyetli ve evlenmeyi de tasarlıyor, üstelik henüz boşanmamış ve ne zaman boşanacağı bile belli değil. Ben de ona diyorum ki borcun bitene kadar evlenme, kadın seni bu borçla kabul etmez diyorum. Niye ya sevgi her şeyi halleder diye itiraz ediyor bana, o iş öyle değil evlilik başka sevgi başka diyorum.
Siz ne dersiniz, sırf boşanmak için 200.000 tl borç çekmiş biriyle evlenilir mi? Bu arkadaş sizce de aşırı hayalperest değil mi?
Biri var, boşanmak istiyor. Karısı senden anca 200.000 tl karşılığında boşanırım demiş. Bu da gitmiş 200.000 tl kredi çekmiş. Ayda 6.500 tl civarında kazanan biri. Fakat bu arkadaş başkasına gönül vermiş ya da başkasını sevmeye çok niyetli ve evlenmeyi de tasarlıyor, üstelik henüz boşanmamış ve ne zaman boşanacağı bile belli değil. Ben de ona diyorum ki borcun bitene kadar evlenme, kadın seni bu borçla kabul etmez diyorum. Niye ya sevgi her şeyi halleder diye itiraz ediyor bana, o iş öyle değil evlilik başka sevgi başka diyorum.
Siz ne dersiniz, sırf boşanmak için 200.000 tl borç çekmiş biriyle evlenilir mi? Bu arkadaş sizce de aşırı hayalperest değil mi?
Erkekler bunu hep mi yapar?
Gerçekten seven bir kişi bu şekilde bir arayışa girer mi?
Garanticilik, yalnız kalmak istememek değil mi bu, normal mi
Gerçekten seven bir kişi bu şekilde bir arayışa girer mi?
Garanticilik, yalnız kalmak istememek değil mi bu, normal mi
Geçiyor mu bu his? Başkaları 15dk içinde bir araya gelirken, ertesi güne plan yaparken ayda 1 kere görüşebilmek, bazen 2 ayda bir, 3-4 günü birlikte geçirmek sadece. Garip hissettiriyor ne bileyim, dertleşmek istedim sadece.
Tekrar aynı şehirde olma ihtimalimiz %3 falan, beyhude bir çaba mı acaba diye de düşünürken buluyorum bazen kendimi.
Telefon et, görüntülü görüş ama duygular gitmiyor işte sanal ortamda, yan yana olmak gibi değil.
youtu.be
Tekrar aynı şehirde olma ihtimalimiz %3 falan, beyhude bir çaba mı acaba diye de düşünürken buluyorum bazen kendimi.
Telefon et, görüntülü görüş ama duygular gitmiyor işte sanal ortamda, yan yana olmak gibi değil.
youtu.be
atış serbest. günümüz teknolojisiyle mümkün olmayan "keşke şu olsa" dediğiniz neler var?
başlıyorum:
-artık şu ışınlanmayı bulsalar da yol çekmesek, araba kullanmak zorunda kalmasak.
-zamanda geriye gidebilmek de iyi olurdu ama ortalık çok karışırdı o zaman.
-bir de isteğe bağlı olarak insanları klonlamak ama robot olarak klonlamak mümkün olsa keşke. yani benim aynım olacak ama duyguları olmayacak, yemeyecek içmeyecek işemeyecek, sadece komut algılayacak ve yerine getirecek; ben de bir klonumu annemin yanında bırakacağım ^^
başlıyorum:
-artık şu ışınlanmayı bulsalar da yol çekmesek, araba kullanmak zorunda kalmasak.
-zamanda geriye gidebilmek de iyi olurdu ama ortalık çok karışırdı o zaman.
-bir de isteğe bağlı olarak insanları klonlamak ama robot olarak klonlamak mümkün olsa keşke. yani benim aynım olacak ama duyguları olmayacak, yemeyecek içmeyecek işemeyecek, sadece komut algılayacak ve yerine getirecek; ben de bir klonumu annemin yanında bırakacağım ^^
A kisisi en az 1 senedir beraber oldugu B kisisinden ayriliyor ve kisa bir süre icinde (ilk 1 hafta icinde mesela) daha önceden tanidigi C kisisiyle beraber olmaya basliyor.
Sorularim sunlar:
- Siz böyle bir hikayede A, B veya C kisilerinden biri oldunuz mu? Olduysaniz bu durum yasanirken neler hissettiniz?
- Böyle bir hikayeye yakin taniklik ettiniz mi (yakin arkadasiniz A, B veya C kisilerinden biri oldu mu?). Böyle olaylara bakis aciniz nedir? Bu hikayedeki insanlar (özellikle A ve C) mutlu olabildiler mi? Oldularsa, bu mutlulugu hakettiler, iliskilerinin bu sekilde baslamis olmasi onlar hakkindaki yargimi negatif yönde degistirmedi, dogal karsiladim diyebildiniz mi?
Sorularim sunlar:
- Siz böyle bir hikayede A, B veya C kisilerinden biri oldunuz mu? Olduysaniz bu durum yasanirken neler hissettiniz?
- Böyle bir hikayeye yakin taniklik ettiniz mi (yakin arkadasiniz A, B veya C kisilerinden biri oldu mu?). Böyle olaylara bakis aciniz nedir? Bu hikayedeki insanlar (özellikle A ve C) mutlu olabildiler mi? Oldularsa, bu mutlulugu hakettiler, iliskilerinin bu sekilde baslamis olmasi onlar hakkindaki yargimi negatif yönde degistirmedi, dogal karsiladim diyebildiniz mi?
Kendisi 20,30 senedir ünlü, tr nin en güzel kadınlarından biri. Nasıl oluyor?
Evet buyrun.
Beni delik deşik etti. Keşke ileri sarıp 2021'den başlayabilsek.
Birazdan sızarım, tikler yarın mutlaka gelecek.
Bonus: eksiup.com
Beni delik deşik etti. Keşke ileri sarıp 2021'den başlayabilsek.
Birazdan sızarım, tikler yarın mutlaka gelecek.
Bonus: eksiup.com
Bu biraz bir iç dökme postu gibi olacak. Şu sıralar sosyal medyada çok vakit geçirmeye başladım, aslında yeniyim de epey. Üniversitedeyken twitter kullanırdım sonra sıkılıp bırakmıştım, birkaç senedir facebook hesabım var. Çıktığı zamanlar falan hiç açmamıştım, onu da daha çok meslekle ilgili şeyleri takip etmek için açtım sayılır, daha sonra interrail grupları vs daha sosyal açıdan kullanmaya başladım.
En son da karantinada instagram açıp ona sardım, bugün bir çocukluk arkadaşımı gördüm. Almış yürümüş tabiri caizse, çocukluktan zenginlerdi, zaten yazlıkçı olarak geldikleri şehirde tanışmıştık, her yıl birkaç haftalığına gelirlerdi. Üniversiteden sonra koptuk, ben sosyal medyada olmadığımdan zaten hiç takip etmedim. Öylesine birden aklıma geldi ismi sonra buldum. Şimdi daha da aşmış tabi kendisini, bakıyorum üç gün önce kaş, 1 ay önce antalya, neredeyse iki günde bir partileme. Fuarlar, galalar, etkinlikler, şarap, deniz. Çok güzel, zaten onun hep öyle olduğu için ona göre rutindir de.
Ben kendimi düşünüyorum, daha 27 yaşına geldim belimi ancak doğrultabiliyorum. nihayet ekonomik özgürlüğümü elde edebildim. ama hiçbir hayalimi de gerçekleştirebilmiş değilim, teselli hediyesi olarak kamuya girebildim de nefes alıyorum artık. yoksa hayalkırıklığı içerisindeyim hala, yurtdışına gidemedim, ilgi alanlarımın peşinden koşamadım vs. Çocukken ders çalışmaktan, ailevi problemlerden, maddiyattan hiçbir şey yapmaya fırsatım olmadı ki anasını satayım. ya hatırlıyorum millet whatsapp vs takılırken benim elimde tuşlu normal telefon vardı, whatsapp bile o kadar geç eriştiğim bir şeydi ki, facebook, instagram şöyle dursun. tam üniversiteye girersin bu sefer ailenin sorunlarıyla uğraşırsın, okuduğun şeyden bir şey anlamazsın. mezun olursun o biter bu sefer her türlü mülakattan elenirsin bir iki yıl da öyle kaybedersin. hadi bir de birinci derece bir yakının hayatını kaybetsin, içine sıçılsın duygu durumunun birkaç sene de öyle. sonra hasbelkader bir iş bulursun orada da özel sektör ananı ağlatır, günde 12 saatin dışarıda geçer, zombi gibi yaşarsın. hiçbir şeye için para yetmez tatili bırak. o kadar çok vaktim bunlara gitti ki ben ne partiledim, ne öyle etkinliklere gidebildim, kendi arkadaşlarımla bile görüşmeye zamanım yoktu çalışmaktan, bir yerlere yetişmekten, sürekli bir şeyler için uğraşmaktan.
şimdi açtım açmasına paylaşacak bir şey bulamıyor olsam da tarihe, görsel sanatlara, sinemaya ve müziğe ilgi duyduğum için alakalı sayfaları takip edip baya nemalanıyordum ki bu ve diğer tanıdıkları görünce tuhaf oldum açıkçası.
kendimi eskiden beri kıyaslardım ama baya azaltmıştım bunu çabalarım meyve verdikçe, hayat standardım yükseldikçe kendime güvenim de yerine geldi epey. ama anca bu yaşta işte. şimdi belki vaktim ve imkanım eskisine göre daha çok var ama insan biriktiremedim bu sefer de. tam mutlu oluyor gibi oluyorum ama bu kadar emek verdikten, okuduktan sonra hala bu ülkeye tıkılıp kaldım. böyle sosyal açıdan doyurucu bir hayat yaşayamıyorum bari güzel bir ülkede yaşayayım, her şeyden uzakta. -bu şekilde sabote ediyorum kendimi bu düşüncelere kapılarak- yaşayamadığım için de bu sefer hep özel sektörde anam ağlarken "hayalini kurduğum" kamuda da mutsuz oluyorum. hoş avrupayı deneyeceğim vazgeçmiş değilim, jean monnet'yi zorlayacağım da. ama olmayacak herhalde çünkü eski hevesim şevkim kalmadı, etrafımda görece olaysız bir hayat yaşayarak istediğini kolayca elde eden insanları gördükçe diyorum sen daha çok uğraşırsın, zira ne aileden gelen bir imkan bolluğun var ne bağlantıların ve ne de en önemlisi sağlıklı, insanı besleyen bir sosyal çevren.
bu duygulara kapılanlar oldu mu, neler hissettiniz, nasıl başa çıktınız?
En son da karantinada instagram açıp ona sardım, bugün bir çocukluk arkadaşımı gördüm. Almış yürümüş tabiri caizse, çocukluktan zenginlerdi, zaten yazlıkçı olarak geldikleri şehirde tanışmıştık, her yıl birkaç haftalığına gelirlerdi. Üniversiteden sonra koptuk, ben sosyal medyada olmadığımdan zaten hiç takip etmedim. Öylesine birden aklıma geldi ismi sonra buldum. Şimdi daha da aşmış tabi kendisini, bakıyorum üç gün önce kaş, 1 ay önce antalya, neredeyse iki günde bir partileme. Fuarlar, galalar, etkinlikler, şarap, deniz. Çok güzel, zaten onun hep öyle olduğu için ona göre rutindir de.
Ben kendimi düşünüyorum, daha 27 yaşına geldim belimi ancak doğrultabiliyorum. nihayet ekonomik özgürlüğümü elde edebildim. ama hiçbir hayalimi de gerçekleştirebilmiş değilim, teselli hediyesi olarak kamuya girebildim de nefes alıyorum artık. yoksa hayalkırıklığı içerisindeyim hala, yurtdışına gidemedim, ilgi alanlarımın peşinden koşamadım vs. Çocukken ders çalışmaktan, ailevi problemlerden, maddiyattan hiçbir şey yapmaya fırsatım olmadı ki anasını satayım. ya hatırlıyorum millet whatsapp vs takılırken benim elimde tuşlu normal telefon vardı, whatsapp bile o kadar geç eriştiğim bir şeydi ki, facebook, instagram şöyle dursun. tam üniversiteye girersin bu sefer ailenin sorunlarıyla uğraşırsın, okuduğun şeyden bir şey anlamazsın. mezun olursun o biter bu sefer her türlü mülakattan elenirsin bir iki yıl da öyle kaybedersin. hadi bir de birinci derece bir yakının hayatını kaybetsin, içine sıçılsın duygu durumunun birkaç sene de öyle. sonra hasbelkader bir iş bulursun orada da özel sektör ananı ağlatır, günde 12 saatin dışarıda geçer, zombi gibi yaşarsın. hiçbir şeye için para yetmez tatili bırak. o kadar çok vaktim bunlara gitti ki ben ne partiledim, ne öyle etkinliklere gidebildim, kendi arkadaşlarımla bile görüşmeye zamanım yoktu çalışmaktan, bir yerlere yetişmekten, sürekli bir şeyler için uğraşmaktan.
şimdi açtım açmasına paylaşacak bir şey bulamıyor olsam da tarihe, görsel sanatlara, sinemaya ve müziğe ilgi duyduğum için alakalı sayfaları takip edip baya nemalanıyordum ki bu ve diğer tanıdıkları görünce tuhaf oldum açıkçası.
kendimi eskiden beri kıyaslardım ama baya azaltmıştım bunu çabalarım meyve verdikçe, hayat standardım yükseldikçe kendime güvenim de yerine geldi epey. ama anca bu yaşta işte. şimdi belki vaktim ve imkanım eskisine göre daha çok var ama insan biriktiremedim bu sefer de. tam mutlu oluyor gibi oluyorum ama bu kadar emek verdikten, okuduktan sonra hala bu ülkeye tıkılıp kaldım. böyle sosyal açıdan doyurucu bir hayat yaşayamıyorum bari güzel bir ülkede yaşayayım, her şeyden uzakta. -bu şekilde sabote ediyorum kendimi bu düşüncelere kapılarak- yaşayamadığım için de bu sefer hep özel sektörde anam ağlarken "hayalini kurduğum" kamuda da mutsuz oluyorum. hoş avrupayı deneyeceğim vazgeçmiş değilim, jean monnet'yi zorlayacağım da. ama olmayacak herhalde çünkü eski hevesim şevkim kalmadı, etrafımda görece olaysız bir hayat yaşayarak istediğini kolayca elde eden insanları gördükçe diyorum sen daha çok uğraşırsın, zira ne aileden gelen bir imkan bolluğun var ne bağlantıların ve ne de en önemlisi sağlıklı, insanı besleyen bir sosyal çevren.
bu duygulara kapılanlar oldu mu, neler hissettiniz, nasıl başa çıktınız?
Çok eskiden tanıdığım bir spor hocası var. Eskiden salonuna gidiyordum ama sonra vaktim olmadığı için bıraktım, saatleri kısıtlıydı eşiyle birlikte işletiyolardı. Ben bıraktıktan sonra instagramdan eklemişti, eşiyle de ekliyiz karşılıklı. Eşi daha sonra salonu bırakmış adam tek işletiyor epeydir.
İnstagramdan paylaştığım şeylere cevap yazıyordu, sürekli salona çağırıyordu ben gitmedim hiç. Bana ne zaman kahve ısmarlayacaksın vs. dedi böyle biraz yavşak konuşmaya başladı. Sürekli iltifat ediyor ama dozunu kaçırıyor o yüzden cevap vermiyodum. Hikayelerimi gizledim uzun süre konuşmadık. Ben taşınmıştım şehir dışına, geri geldim ve bir süredir tekrar yazmaya başladı, bebeği oldu yeni(eşinin profilinden gördüm ama eşiyle muhabbetim yok) bebeğiniz olmuş galiba gözünüz aydın falan dedim, teşekkür etti. Ben iş arıyorum bu arada, geri geldiğimi öğrenince “sana burdan iş bulucaz en iyisini hakediyosun sen” falan dedi(ben iş aradığımı söylemeden yaptı bunu). Teşekkür ettim, görüştüğüm yerler var dedim. Ama nasıl ısrar ediyor benim şu şu tanıdıklarım var hemen arıyorum falan diye. Ve bunları instagram yazışması olarak yapıyoruz.
Haber bekliyorum dediğim yerden dönüş bugün yapılır demiştim, onu tutmuş aklında ve sordu tekrar, ses yok henüz dedim. Ben arıyorum tanıdığımı dedi(bahsettiği kişi prof ve itibarlı bir insan) peki dedim teşekkür ettim.
Şimdi bu adam bana biraz sarkıyor gibi, bundan rahatsızım ama bi taraftan da öyle bir kıskaç altına aldı ki kurtulmam çok zor gibi. Terslemek istemiyorum yani tersleyecek kadar yakın davranmıyorum hatta her zaman sizli bizli konuşuyorum, o arada sizi bizi bıraksan artık diyor, size saygımdan falan diyorum. Aynı semtteyiz markette vs karşılaşıyoduk eskiden. Napıcam gerçekten bilmiyorum. Bana iş bulursa ömür boyu yapışacak mı şimdi bu? Salonuna gitmem asla ama neden böyle sarıyor bazı insanlar gerçekten anlayamıyorum...
Biraz iç dökmek istedim. Teşekkürler.
İnstagramdan paylaştığım şeylere cevap yazıyordu, sürekli salona çağırıyordu ben gitmedim hiç. Bana ne zaman kahve ısmarlayacaksın vs. dedi böyle biraz yavşak konuşmaya başladı. Sürekli iltifat ediyor ama dozunu kaçırıyor o yüzden cevap vermiyodum. Hikayelerimi gizledim uzun süre konuşmadık. Ben taşınmıştım şehir dışına, geri geldim ve bir süredir tekrar yazmaya başladı, bebeği oldu yeni(eşinin profilinden gördüm ama eşiyle muhabbetim yok) bebeğiniz olmuş galiba gözünüz aydın falan dedim, teşekkür etti. Ben iş arıyorum bu arada, geri geldiğimi öğrenince “sana burdan iş bulucaz en iyisini hakediyosun sen” falan dedi(ben iş aradığımı söylemeden yaptı bunu). Teşekkür ettim, görüştüğüm yerler var dedim. Ama nasıl ısrar ediyor benim şu şu tanıdıklarım var hemen arıyorum falan diye. Ve bunları instagram yazışması olarak yapıyoruz.
Haber bekliyorum dediğim yerden dönüş bugün yapılır demiştim, onu tutmuş aklında ve sordu tekrar, ses yok henüz dedim. Ben arıyorum tanıdığımı dedi(bahsettiği kişi prof ve itibarlı bir insan) peki dedim teşekkür ettim.
Şimdi bu adam bana biraz sarkıyor gibi, bundan rahatsızım ama bi taraftan da öyle bir kıskaç altına aldı ki kurtulmam çok zor gibi. Terslemek istemiyorum yani tersleyecek kadar yakın davranmıyorum hatta her zaman sizli bizli konuşuyorum, o arada sizi bizi bıraksan artık diyor, size saygımdan falan diyorum. Aynı semtteyiz markette vs karşılaşıyoduk eskiden. Napıcam gerçekten bilmiyorum. Bana iş bulursa ömür boyu yapışacak mı şimdi bu? Salonuna gitmem asla ama neden böyle sarıyor bazı insanlar gerçekten anlayamıyorum...
Biraz iç dökmek istedim. Teşekkürler.
sb
Aslında yıllardır duyuruyu haftada birkaç kez okuyup çıkıyordum ancak ilk defa bugün yazmak istedim, galiba çok doldum. Biraz uzun olabilir. "Okumadım kardeş durumumuz yoktu" diyecekler için en alta TL:DR özeti eklerim.
TR'nin en iyi üniversitelerinden biri olmasa da taşraya göre görece kaliteli, İngilizce eğitim veren bir devlet üniversitesinden bu sene mezun oldum. Öğrenciliğim boş boş gezerek geçmedi. İngilizcemi çok iyi düzeye getirdim, değişim programlarıyla yurtdışı yaptım, çok iyi bir ortalamayla mezun oldum, staj yaptım vs. Fazlası var eksiği yok. Herkesin "helal olsun" dediği öğrenci tipiydim kısaca.
Ailemle aynı şehirde okudum üniversiteyi. Aslında hep gitmek istedim de, maddi açıdan yük olmak istemedim, hem zaten büyükşehirdeyim diye düşündüm. Neyse, şu an yaşadığım ev hem kalabalık hem çok küçük. Bana ait bir alan yok. Alanı geçtim kanepede yatıyorum şu yaşta. Kendime ufacık bi şey alsam nereye koyacağımı bilemiyorum. Doğal olarak özel alanım vs. de sıfır. Buna saygı gösteren de yok zaten. Sinir küpü oluyorum evde durduğum her saniye. Yalnız kalmak için tuvalete gitmem gerekiyor. Okul varken idare ediyordum tüm gün dışarıda olduğumdan. Tek hayalim de işe girip kendi hayatımı kurmaktı aslında.
Fakat bu COVID patladı şimdi. Birkaç hobim vardı yapamıyorum mesela, sürekli evdeyim. Okul zaten yok. Arkadaşlarla görüşemiyoruz. İş de bulamıyorum. Şirketler mevcut çalışanlarını çıkarıyorken yeni mezunun değeri çöpten hallice. En iyi üniversiteleri bitirenler bile iş bulamıyor doğru düzgün, onlar boştayken bana zaten sıra gelmiyor -kendimi ne kadar yetiştirirsem yetiştireyim kariyer.net'ten iş başvurularını Boğaziçi-ODTÜ-Galatasaray-Bilkent vs. diye filtreleyen İK'cının beni görme ihtimalı 0.-. İş vs. beğenmiyor değilim, öğrenciyken part-time çalıştım ve onu bile yapamıyorum şu an. Herkes biliyordur gerçi mevcut durumu az çok.
Ülkede adalet, liyakat gibi kavramlar da kalmamış zaten. Memuriyette, akademide vs. kadroyu çalışıp hak edenler değil torpili olanlar alıyor. Şansım olduğunu düşünmüyorum ve boş yere para ve emek harcamak istemiyorum. Bunların peşinde koşan arkadaşlarımın acınacak halini görüyorum.
Yurtdışına gitmeye kalksam ya tecrübe istiyorlar, ya çalışma izni ya da İngilizce'ye ek olarak yerel dil. YL/phD bursu bulmak da kolay değil araştırdığım kadarıyla.
Bugüne kadar hiç pes etmemiş, eksik olduğu her alanda kendini geliştirmeye çabalamış, enerjik, çalışkan biriydim ama artık hiçbir şeyi değiştiremeyeceğim gibi hissediyorum. Çabalamaya devam edersem verdiğim/aldığım oranı daha da artacak ve daha da batacağım gibi geliyor.
ÖZET: Kendini geliştirmeye adanmış başarılı bir öğrenci hayatı sonrası aile evi hapsi + COVID + işsizlik + ümitsizlik.
Nasıl başa çıkılır bununla? Psikolojimi ne kadar daha/nasıl sağlıklı tutabilirim? Siz nasıl mücadele ediyorsunuz?
TR'nin en iyi üniversitelerinden biri olmasa da taşraya göre görece kaliteli, İngilizce eğitim veren bir devlet üniversitesinden bu sene mezun oldum. Öğrenciliğim boş boş gezerek geçmedi. İngilizcemi çok iyi düzeye getirdim, değişim programlarıyla yurtdışı yaptım, çok iyi bir ortalamayla mezun oldum, staj yaptım vs. Fazlası var eksiği yok. Herkesin "helal olsun" dediği öğrenci tipiydim kısaca.
Ailemle aynı şehirde okudum üniversiteyi. Aslında hep gitmek istedim de, maddi açıdan yük olmak istemedim, hem zaten büyükşehirdeyim diye düşündüm. Neyse, şu an yaşadığım ev hem kalabalık hem çok küçük. Bana ait bir alan yok. Alanı geçtim kanepede yatıyorum şu yaşta. Kendime ufacık bi şey alsam nereye koyacağımı bilemiyorum. Doğal olarak özel alanım vs. de sıfır. Buna saygı gösteren de yok zaten. Sinir küpü oluyorum evde durduğum her saniye. Yalnız kalmak için tuvalete gitmem gerekiyor. Okul varken idare ediyordum tüm gün dışarıda olduğumdan. Tek hayalim de işe girip kendi hayatımı kurmaktı aslında.
Fakat bu COVID patladı şimdi. Birkaç hobim vardı yapamıyorum mesela, sürekli evdeyim. Okul zaten yok. Arkadaşlarla görüşemiyoruz. İş de bulamıyorum. Şirketler mevcut çalışanlarını çıkarıyorken yeni mezunun değeri çöpten hallice. En iyi üniversiteleri bitirenler bile iş bulamıyor doğru düzgün, onlar boştayken bana zaten sıra gelmiyor -kendimi ne kadar yetiştirirsem yetiştireyim kariyer.net'ten iş başvurularını Boğaziçi-ODTÜ-Galatasaray-Bilkent vs. diye filtreleyen İK'cının beni görme ihtimalı 0.-. İş vs. beğenmiyor değilim, öğrenciyken part-time çalıştım ve onu bile yapamıyorum şu an. Herkes biliyordur gerçi mevcut durumu az çok.
Ülkede adalet, liyakat gibi kavramlar da kalmamış zaten. Memuriyette, akademide vs. kadroyu çalışıp hak edenler değil torpili olanlar alıyor. Şansım olduğunu düşünmüyorum ve boş yere para ve emek harcamak istemiyorum. Bunların peşinde koşan arkadaşlarımın acınacak halini görüyorum.
Yurtdışına gitmeye kalksam ya tecrübe istiyorlar, ya çalışma izni ya da İngilizce'ye ek olarak yerel dil. YL/phD bursu bulmak da kolay değil araştırdığım kadarıyla.
Bugüne kadar hiç pes etmemiş, eksik olduğu her alanda kendini geliştirmeye çabalamış, enerjik, çalışkan biriydim ama artık hiçbir şeyi değiştiremeyeceğim gibi hissediyorum. Çabalamaya devam edersem verdiğim/aldığım oranı daha da artacak ve daha da batacağım gibi geliyor.
ÖZET: Kendini geliştirmeye adanmış başarılı bir öğrenci hayatı sonrası aile evi hapsi + COVID + işsizlik + ümitsizlik.
Nasıl başa çıkılır bununla? Psikolojimi ne kadar daha/nasıl sağlıklı tutabilirim? Siz nasıl mücadele ediyorsunuz?
bir arkadaş için soruyorum da. :) tinder, okcupid vb platformları bir süre denemiş. pek bir randıman alamamış. c2me'den insanlarla tanışmış en son. sonra başından kötü bir evlilik geçmiş falan. şu anda ortamı olan bir işte çalışmıyor. nasıl yapalım da yardımcı olalım bu arkadaşa :))
3 gundur gordugum ruyalarda belirgin seyler ne anlama geliyor diye bakayim dedim. Dun helva yiyiyordum baktim zengin olup evleniyormusum, bugun corap giyiyordum ona baktim yine zengin olup hayirli bir kismet buluyormusum. Gecen gun ne gordum hatirlamiyorum ama alakasiz birseydi yine zengin olup guzel bir bayanla tanisiyormusum. Paso zengin oluyorum ama cebimde 50 kurus var suanda ne zaman olacak acaba.
Haftanın beş günü, günde on saat aynı ortamda bulunulan bir işyeri. Birkaç haftadır tanışıp kaynaşmaya başlamış kilit bir grup var. Yaşları 24-28 aralığında. Bolca kız, bir tane komik erkek var. Aralarındaki sohbet gayet keyifli ama dahil olduğunuz kadarıyla başkalarının giybetleri de dönmekte. Komik olan erkek size biraz tuhaf davranıyor, arkadaşlık kurmak istiyor ya da hoşlanıyor, belli değil, karışık sinyaller gönderiyor. Kızlardan biri gayet canayakin, sıcak, iyi biri ama kaotik bir iç dünyası var. Diğer kız mesafeli, burnu havada, frekansinizin çok uymadığı biri.
Bu grup yeni başladığım işyerinde bana bir yakın, bir mesafeli davranıyor. Bir yerlere çıkıyorlar işten sonra, bazen çağırıyorlar bazen çağırmiyorlar. Benim yaşım onlardan büyük, otuzu geçtim. Bu grupla nasıl bir ilişki kurmalı?
Teşekkürler.
Bu grup yeni başladığım işyerinde bana bir yakın, bir mesafeli davranıyor. Bir yerlere çıkıyorlar işten sonra, bazen çağırıyorlar bazen çağırmiyorlar. Benim yaşım onlardan büyük, otuzu geçtim. Bu grupla nasıl bir ilişki kurmalı?
Teşekkürler.
Herkese merhaba,
İnsanlar değişmezler mi? Aslında bu bir soru vsden öte iç dökme postu olacak sanırım :) Yaklaşık 3 senelik süren bir ilişkim vardı ve Mart ayında yollarımızı ayırdık. Kız arkadaşımın benden önce fuckbuddy olarak takıldığı veya tek gecelik ilişkileri vs olmuş, bunları ilişki başında açıkça söylemişti, bende benden önce olanlar için onu yargılamak pek doğru gelmediği için sallamadım doğrusu. Ama o süreçte hasbelkader birisinin adını vs öğrendim. 3 yıllık ilişkimiz genel olarak gayet güzel geçti fakat farklı sebeplerden dolayı yollarımızı ayırdık, bu üç yıllık süre içerisinde bir çok defa benim baskım, iğneleyici vs sözlerim olmamasına rağmen kendi geçmişiyle ilgili yanlış yaptığını fuckbuddymiş vsmiş baktığında yanlış olarak değerlendirdiğini defalarca ifade etti. Neyse dediğim gibi zaten mart ayında normal olarak yollarımız ayrılmıştı bugün yine tesadüfi olarak benden önce fuckbuddy olarak takıldığı çocukla takipleştiğini gördüm, açıkçası çok umrumda değil fakat üzülmedim desem doğru olmaz, yani içimde bir şey yok ama üç yıllık süreyi düşününce içimde boşuna yaşanmış bir süreç olarak hissediyorum, ilişki bitimi sonrasında hiç iletişime geçmedim pek kavga vs gibi bir tarzım yok sessiz sakin unuturum fakat bugün ilk defa ona bununla ilgili bir şeyler yazmak geldi içimden, kimle görüştüğü pek umrumda değil bitip gitmiş ilişki fakat 3 yıl öncesinden böyle biriyle tekrar iletişime geçmesi beni üzdü. Gerçekten insanlar bu kadar mı aciz? Buraya yazıyorum çünkü burada güzel insanlar var yorumları güzel oluyor, şimdiden teşekkürler
İnsanlar değişmezler mi? Aslında bu bir soru vsden öte iç dökme postu olacak sanırım :) Yaklaşık 3 senelik süren bir ilişkim vardı ve Mart ayında yollarımızı ayırdık. Kız arkadaşımın benden önce fuckbuddy olarak takıldığı veya tek gecelik ilişkileri vs olmuş, bunları ilişki başında açıkça söylemişti, bende benden önce olanlar için onu yargılamak pek doğru gelmediği için sallamadım doğrusu. Ama o süreçte hasbelkader birisinin adını vs öğrendim. 3 yıllık ilişkimiz genel olarak gayet güzel geçti fakat farklı sebeplerden dolayı yollarımızı ayırdık, bu üç yıllık süre içerisinde bir çok defa benim baskım, iğneleyici vs sözlerim olmamasına rağmen kendi geçmişiyle ilgili yanlış yaptığını fuckbuddymiş vsmiş baktığında yanlış olarak değerlendirdiğini defalarca ifade etti. Neyse dediğim gibi zaten mart ayında normal olarak yollarımız ayrılmıştı bugün yine tesadüfi olarak benden önce fuckbuddy olarak takıldığı çocukla takipleştiğini gördüm, açıkçası çok umrumda değil fakat üzülmedim desem doğru olmaz, yani içimde bir şey yok ama üç yıllık süreyi düşününce içimde boşuna yaşanmış bir süreç olarak hissediyorum, ilişki bitimi sonrasında hiç iletişime geçmedim pek kavga vs gibi bir tarzım yok sessiz sakin unuturum fakat bugün ilk defa ona bununla ilgili bir şeyler yazmak geldi içimden, kimle görüştüğü pek umrumda değil bitip gitmiş ilişki fakat 3 yıl öncesinden böyle biriyle tekrar iletişime geçmesi beni üzdü. Gerçekten insanlar bu kadar mı aciz? Buraya yazıyorum çünkü burada güzel insanlar var yorumları güzel oluyor, şimdiden teşekkürler
Tamamen bir çıkmaz gibi.İstediğimi sandığım şeyi iç sesim istemediğimi düşünüyor veya istemediğim şeyi aslında istiyormuşum gibi...
Sürekli ölçüp tartmak, düşünmek, sonucunda bir karara varamamak ve "ben ne istiyorum?" , "beni mutlu edecek olan ne?" sorularına cevap aramak ve bulamamaktan çok yıprandım.
Böyle şeyler yaşayıp bir düzlüğe çıkanınız var mı ?
Ne yaptınız?
Sürekli ölçüp tartmak, düşünmek, sonucunda bir karara varamamak ve "ben ne istiyorum?" , "beni mutlu edecek olan ne?" sorularına cevap aramak ve bulamamaktan çok yıprandım.
Böyle şeyler yaşayıp bir düzlüğe çıkanınız var mı ?
Ne yaptınız?
Şubatta kötü ve garip bir şekilde sevgilimle ayrıldık. 2 yıllık bir ilişkiydi. Barışma gibi bir çabam veya isteğim yok. Yine de arada instagramına bakıyordum. Bir ay önce bir anda en yakın arkadaşının arkadaşlarından bir kızla günde on tane samimi foto atmaya başladı. Sevgili olmuşlar.
Ve benimle bir tane bile fotoğraf paylaşmayan adam iki aydır bu kızla günde on tane story atıyor. Sürekli sarılma, öpüşme halindeler. Bu da yetmemiş gibi bir de diğer arkadaşları da sürekli bunların fotoğraflarını çekip kendi hesaplarında çok tatlılar diye paylaşıyorlar ve bu da hepsine yorum yapıyor. Ben hiçbir zaman benimle olan fotonu paylaş diye ısrar etmedim ama onun şu anki bu hali beni çok şaşırttı. Beni çok arkadaşıyla da tanıştırmamıştı. Anca biriyle denk gelirsek tanışıyordum.
Kendisi 36 yaşında. Üstelik baya da sakin ve ciddi biridir. Şimdi bu kızla sürekli muçmuç hallerini paylaşıp duruyor. Ona karşı romantik bir duygum yok ama kırıldım yine de. Çocukça değil mi bu yaptığı? Daha mı az sevmiş beni ya da hiç sevmemiş mi? Normalde böyle şeyler yapmayan erkekler bile çok aşık olduklarında buna mı dönüşüyorlar?
Ve benimle bir tane bile fotoğraf paylaşmayan adam iki aydır bu kızla günde on tane story atıyor. Sürekli sarılma, öpüşme halindeler. Bu da yetmemiş gibi bir de diğer arkadaşları da sürekli bunların fotoğraflarını çekip kendi hesaplarında çok tatlılar diye paylaşıyorlar ve bu da hepsine yorum yapıyor. Ben hiçbir zaman benimle olan fotonu paylaş diye ısrar etmedim ama onun şu anki bu hali beni çok şaşırttı. Beni çok arkadaşıyla da tanıştırmamıştı. Anca biriyle denk gelirsek tanışıyordum.
Kendisi 36 yaşında. Üstelik baya da sakin ve ciddi biridir. Şimdi bu kızla sürekli muçmuç hallerini paylaşıp duruyor. Ona karşı romantik bir duygum yok ama kırıldım yine de. Çocukça değil mi bu yaptığı? Daha mı az sevmiş beni ya da hiç sevmemiş mi? Normalde böyle şeyler yapmayan erkekler bile çok aşık olduklarında buna mı dönüşüyorlar?
Ekşi'de de uzun uzun tartışılmış ama yaşadığım olay üzerinden hasbihal edelim istedim.
Geçenlerde bankada işim vardı, gayet güzel bir hanımefendinin önündeki sandalyeye oturdum ve sırasıyla şunlar geçti aklımdan:
-meme mi lan o?
-memintolar da tombiktoymuş.
-bakıyorum galiba ya, dur abazan gibi bakmayayım başka yere odaklanayım
-böyle de çok kastım galiba kadın bu halimden rahatsız olacak şimdi
-Hı?, evet, evet limiti 5000 liraya çekelim. (memeler aşağıda ne yapıyordur acaba, o derin çizgi... Bakmıyoruz aslanım, şhhh, birazdan çıkmış olacaksın..)
İşim uzun sürmedi de bir an evvel attım kendimi dışarı, bu zihinsel mücadeleden kurtuldum ve bildiğiniz rahatlamış hissettim. Şimdi burada bir problem var bana kalırsa çünkü memelere maruz kaldığımı düşünüyorum ve alt tarafı basit bir banka işleminde böyle olmamalı bence.
Kadına da hiç fettan falan diyemeyiz, baya bildiğin masum bir güzelliği olan, gayet doğal, kibar bir hanımefendiydi. Diyemezsin ki memelerin açılmış birader gözümüz kayıyor, kapat şunu. Ne haddime? E ben de dekolteye zevkle bakacak biri değilim, içimden geçse bile gururuma yediremem. Mevzu sadece benle de kalmıyor. Kısacası olayın içinde çirkinlik, kötülük yok bana kalırsa ama var bir sıkıntı.
Ne yapmalı bu sıkıntıyı çözmek için?
Geçenlerde bankada işim vardı, gayet güzel bir hanımefendinin önündeki sandalyeye oturdum ve sırasıyla şunlar geçti aklımdan:
-meme mi lan o?
-memintolar da tombiktoymuş.
-bakıyorum galiba ya, dur abazan gibi bakmayayım başka yere odaklanayım
-böyle de çok kastım galiba kadın bu halimden rahatsız olacak şimdi
-Hı?, evet, evet limiti 5000 liraya çekelim. (memeler aşağıda ne yapıyordur acaba, o derin çizgi... Bakmıyoruz aslanım, şhhh, birazdan çıkmış olacaksın..)
İşim uzun sürmedi de bir an evvel attım kendimi dışarı, bu zihinsel mücadeleden kurtuldum ve bildiğiniz rahatlamış hissettim. Şimdi burada bir problem var bana kalırsa çünkü memelere maruz kaldığımı düşünüyorum ve alt tarafı basit bir banka işleminde böyle olmamalı bence.
Kadına da hiç fettan falan diyemeyiz, baya bildiğin masum bir güzelliği olan, gayet doğal, kibar bir hanımefendiydi. Diyemezsin ki memelerin açılmış birader gözümüz kayıyor, kapat şunu. Ne haddime? E ben de dekolteye zevkle bakacak biri değilim, içimden geçse bile gururuma yediremem. Mevzu sadece benle de kalmıyor. Kısacası olayın içinde çirkinlik, kötülük yok bana kalırsa ama var bir sıkıntı.
Ne yapmalı bu sıkıntıyı çözmek için?
Ama hemen geri çektim 2 saniye filan sürdü Sonra engelledim. Bildirim gitmiş midir ?
Evlilik terapist hakkında ne düşünüyorsunuz? Hangi durumlarda, ne zaman gidilmelidir? Gidenler varsa deneyimlerini paylaşabilirler mi? Bizde durum aşağıdaki gibi.
Sorunlarımız var ve çözemiyoruz. Mutsuz oluyorum. Çözdüğümüzü zannediyoruz bir süre iyi gidiyor sonra yine başa sarıyor. Birbirimize karşı saygımız azalıyor. Benim istediğimi o kabul etmiyor, onun istediği bana uymuyor. Çözüm diyip yaptığımız şeyler ikimizi de tatmin etmiyor. Konuşmaların sonu iyi bitmiyor o an tamam artık bunu konuşmayalım deniliyor ama bir daha da konuşulmak istenmiyor. Karşılaşılan bir durumda yine patlak veriyor. İyiye gitmek yerine kötüye gidiyor, fark ediyorum ve iyileştirmek istiyorum. Terapiste gitmek aklıma geldi. Hatta tek başıma mı gitmeliyim yoksa birlikte mi gitmeliyiz diye kararsızım. Bize nasıl bir çözüm sağlayabilir, nasıl destek olabilir bilmiyorum.
Sorunlarımız var ve çözemiyoruz. Mutsuz oluyorum. Çözdüğümüzü zannediyoruz bir süre iyi gidiyor sonra yine başa sarıyor. Birbirimize karşı saygımız azalıyor. Benim istediğimi o kabul etmiyor, onun istediği bana uymuyor. Çözüm diyip yaptığımız şeyler ikimizi de tatmin etmiyor. Konuşmaların sonu iyi bitmiyor o an tamam artık bunu konuşmayalım deniliyor ama bir daha da konuşulmak istenmiyor. Karşılaşılan bir durumda yine patlak veriyor. İyiye gitmek yerine kötüye gidiyor, fark ediyorum ve iyileştirmek istiyorum. Terapiste gitmek aklıma geldi. Hatta tek başıma mı gitmeliyim yoksa birlikte mi gitmeliyiz diye kararsızım. Bize nasıl bir çözüm sağlayabilir, nasıl destek olabilir bilmiyorum.
1.5 ay önce ayrılınmış. bundan önce çok ayrılma olmuş sonra barışılmış. öyle özledim dön tarzı bi mesaj değil ama bi şeyle alakalı dolaylı bi mesaj attım. açmadı bile mesajımı. beni tamamen unutmuş mu öyle mi düşünmeliyim bunu ya da ne anlamalıyım?
Bu erkek benim. Hiç bir parfümün kokusunu sevmiyorum.
Sık sık duş alan ve deodorant kullanan biriyim. Deodorant kokusunu seviyorum, parfümden daha güzel ve temiz geliyor. Daha zinde tutuyor.
Ne düşünürsünüz böyle erkek hakkında?
Sık sık duş alan ve deodorant kullanan biriyim. Deodorant kokusunu seviyorum, parfümden daha güzel ve temiz geliyor. Daha zinde tutuyor.
Ne düşünürsünüz böyle erkek hakkında?
Birkaç gündür memleketteyim ve bir arkadaşıma buradan bir şey almak istiyorum. Ama ne?
Hediyenin buraya özgü olduğunu nasıl anlarım ki sonuçta burada olan her şey artık her yerde var.
Memleket: Antakya
Hediyenin buraya özgü olduğunu nasıl anlarım ki sonuçta burada olan her şey artık her yerde var.
Memleket: Antakya
Hangi yonunuzle?
anlatmaya başlamadan önce biraz bağlam vereyim: yurt dışında yl yapıyorum, bahsi geçen (yakın zamanda memleketinde bomba patlamış) hanımefendiyle bir ev partisinde tanıştık.
üstte de dediğim gibi ev partisinde tanıştık, ig hesapları falan alındı, ama kendisi partiden biraz erken kaçtı. yani ben göremedim bile gittiğini. o yüzden sonraki gün işte “bir anda kayboldun” falan gibi bir mesaj attım, o da “telefonla konuşuyordum, biraz garip bi hal aldı o yüzden gittim” dedi. sonra devam ettik konuşmaya işte neler yaptığımızdan vesaire, ben de bu ara sınav dönemimdeyim ondan bahis geçti. “çalışma modundan çıkıp bi kahve içmek istersen haberim olsun” gibi bir şey dedi. ben de “sonraki sınavım biraz zor, onu hallettikten sonra çok güzel olur” dedim. bunun üstüne “o zaman kahve bizi paklamaz, bi bira lazım” cevabı aldım. dedim hay ağzın bal yesin, o daha da güzel olur; buluşma konusunu tarih falan belirlemeden böylece kararlaştırdık. bunun üstünden yaklaşık bir hafta falan geçti, halen de konuşmaya devam ediyoruz.
şimdi soru şu ki, bu sizce bir “date” mi, yoksa öylesine bir şeyler mi içeceğiz? duyuru’nun ilişki gurularından yardım bekliyorum, bu awkward durumda kalmış kardeşinize bir el atın. teşekkürler.
üstte de dediğim gibi ev partisinde tanıştık, ig hesapları falan alındı, ama kendisi partiden biraz erken kaçtı. yani ben göremedim bile gittiğini. o yüzden sonraki gün işte “bir anda kayboldun” falan gibi bir mesaj attım, o da “telefonla konuşuyordum, biraz garip bi hal aldı o yüzden gittim” dedi. sonra devam ettik konuşmaya işte neler yaptığımızdan vesaire, ben de bu ara sınav dönemimdeyim ondan bahis geçti. “çalışma modundan çıkıp bi kahve içmek istersen haberim olsun” gibi bir şey dedi. ben de “sonraki sınavım biraz zor, onu hallettikten sonra çok güzel olur” dedim. bunun üstüne “o zaman kahve bizi paklamaz, bi bira lazım” cevabı aldım. dedim hay ağzın bal yesin, o daha da güzel olur; buluşma konusunu tarih falan belirlemeden böylece kararlaştırdık. bunun üstünden yaklaşık bir hafta falan geçti, halen de konuşmaya devam ediyoruz.
şimdi soru şu ki, bu sizce bir “date” mi, yoksa öylesine bir şeyler mi içeceğiz? duyuru’nun ilişki gurularından yardım bekliyorum, bu awkward durumda kalmış kardeşinize bir el atın. teşekkürler.
Erkek arkadaşlara bu sorum. Doğum gününüzde nasıl bir hediye isterdiniz?
dini nikah vs neyse de. evlenirken degisiyormus sanirim bolge yore il vs adetler. sizlerde nasildi? tskler
Modlar tasimadan ben direkt gonul islerinde acayim duyuruyu dedim ama aslinda gonul isleri degil.
Birine bir sekilde onyargiliysam/gicik olduysam o kisiyle normal bir iliski kurmam cok uzun zaman aliyor.
Mesela is yerinde takima yeni biri gelecek, kendisinin departmaniyla kisa bir sure calismistim. Cok miymiy biri, sessiz ama olumsuz hicbir sey yasamamistik aramizda, yani notrduk.
Bu kisi 3 sene boyunca stajyer sozlesmesiyle calismis (ugrassa parttime a gecmesi cok kolay ve daha cok hakkin oluyor) ve 3 sene calistigi bolum buna full-time pozisyon teklif etmemis.
Bizim takima geliyor simdi ve benim orada calistigimi biliyor, takimda onceden tanidigi tek kisi benim. Bir kez bile bana yazmadi, cok sasirdim ve gicik oldum. (Bizim takimi sirketten cikar, sirket duzgun isleyemez ama cok da taninmayiz diger departmanlarda yani birini tanimak buyuk avantaj) Ayrica takimi tanimasi gerekiyor, isleri devralacagi kisiyle oturup isi ogrenmesi lazim vs. bir kez bile kendisi iletisime gecmedi o arkadasla da, hep oteki arkadas toplanti davetiyesi vs yolladi. Bu kadar ilgisiz/umursamaz duran birinin takima gelecek olmasi da sinir ediyor beni. Zaten umursayan bir insan olsaydi 3 yil stajyer sozlesmesiyle de calismazdic bunu degistirmek icin bir seyler yapardi.
Tum bunlar bir araya gelince onyargilarim nehir olup akiyor ama takim arkadasi olacagiz sonucta, kurtulmam lazim bu durumdan. Ne yapayim??
Birine bir sekilde onyargiliysam/gicik olduysam o kisiyle normal bir iliski kurmam cok uzun zaman aliyor.
Mesela is yerinde takima yeni biri gelecek, kendisinin departmaniyla kisa bir sure calismistim. Cok miymiy biri, sessiz ama olumsuz hicbir sey yasamamistik aramizda, yani notrduk.
Bu kisi 3 sene boyunca stajyer sozlesmesiyle calismis (ugrassa parttime a gecmesi cok kolay ve daha cok hakkin oluyor) ve 3 sene calistigi bolum buna full-time pozisyon teklif etmemis.
Bizim takima geliyor simdi ve benim orada calistigimi biliyor, takimda onceden tanidigi tek kisi benim. Bir kez bile bana yazmadi, cok sasirdim ve gicik oldum. (Bizim takimi sirketten cikar, sirket duzgun isleyemez ama cok da taninmayiz diger departmanlarda yani birini tanimak buyuk avantaj) Ayrica takimi tanimasi gerekiyor, isleri devralacagi kisiyle oturup isi ogrenmesi lazim vs. bir kez bile kendisi iletisime gecmedi o arkadasla da, hep oteki arkadas toplanti davetiyesi vs yolladi. Bu kadar ilgisiz/umursamaz duran birinin takima gelecek olmasi da sinir ediyor beni. Zaten umursayan bir insan olsaydi 3 yil stajyer sozlesmesiyle de calismazdic bunu degistirmek icin bir seyler yapardi.
Tum bunlar bir araya gelince onyargilarim nehir olup akiyor ama takim arkadasi olacagiz sonucta, kurtulmam lazim bu durumdan. Ne yapayim??
Sevgiliden, bir şeyden, bir şehirden, bir yerden ayrılırken kafanızda çalan şarkı hangisi ?
Şu duyuruyu açmıştım birkaç hafta önce: www.eksiduyuru.com
Bir yerde bir fotoğraf çekimi yapılması gerekiyordu benim de tek başıma yapabileceğim bi şey. O beraber gidelim mi dedi? ben de olur dedim. Gideceğimiz günün evvelsi günü "yarın kahvaltıya gel" dedi. gittim ben de. bana tatlı tatlı evi gezdirdi falan. neyse tüm gün beraberdik, akşam da arkadaşlarla beraber bir şeyler içmeye geçtik. biraz sarhoş olunca yine bana sardı. baya sarıldı oramı buramı okşadı falan. kalkarken de "bugün biz de kalsana" diye sordu 2 defa. ben evinin önüne kadar bırakıp ayrıldım -neden bilmiyorum. sonra mesaj attı "keşke bizde kalsaydın" diye. ben de bu hafta bir şeyler yapalım deyip dışarda bir yere çağırdım yine.
o gece yine bize geçelim mi dedi? kabul ettim bu sefer. işte o gece seviştik falan ama benim ufaklık fazla iyi performans gösteremedi. sigara, genel stres, alkol, heyecan, porno gibi sebeplerden dolayı sanırım. neyse gece sarılarak uyuduk. o sarıldı ama yani.
sabah kahvaltı yaptıktan sonra ayrıldım evden. 2 gün sonra "uzun süreli bir ilişkiden çıktığım için duygusal bağ kurmak istemiyorum" gibi cümleler içeren bir mesaj attı.
sormak istediğim, bana kızın verdiği sinyaller hep uzun süreli bir şey istiyormuş gibi gelmişti. kahvaltıya çağırmalar, arkadaşlarıyla tanıştırmalar, beraber şunu yaparız falan demeler. ben bunun oturduğu mahalleye taşınacaktım. bana sürekli ne zaman taşınacaksın falan diye soruyordu. şimdi ne oldu da birden böyle vazgeçti sizce? ben mi yanlış anladım her şeyi? yoksa kötü sevişmeden dolayı mı?
çok üzüldüm o yüzden biraz da buraya yazıp rahatlamak istedim.
şimdiden teşekkürler.
Bir yerde bir fotoğraf çekimi yapılması gerekiyordu benim de tek başıma yapabileceğim bi şey. O beraber gidelim mi dedi? ben de olur dedim. Gideceğimiz günün evvelsi günü "yarın kahvaltıya gel" dedi. gittim ben de. bana tatlı tatlı evi gezdirdi falan. neyse tüm gün beraberdik, akşam da arkadaşlarla beraber bir şeyler içmeye geçtik. biraz sarhoş olunca yine bana sardı. baya sarıldı oramı buramı okşadı falan. kalkarken de "bugün biz de kalsana" diye sordu 2 defa. ben evinin önüne kadar bırakıp ayrıldım -neden bilmiyorum. sonra mesaj attı "keşke bizde kalsaydın" diye. ben de bu hafta bir şeyler yapalım deyip dışarda bir yere çağırdım yine.
o gece yine bize geçelim mi dedi? kabul ettim bu sefer. işte o gece seviştik falan ama benim ufaklık fazla iyi performans gösteremedi. sigara, genel stres, alkol, heyecan, porno gibi sebeplerden dolayı sanırım. neyse gece sarılarak uyuduk. o sarıldı ama yani.
sabah kahvaltı yaptıktan sonra ayrıldım evden. 2 gün sonra "uzun süreli bir ilişkiden çıktığım için duygusal bağ kurmak istemiyorum" gibi cümleler içeren bir mesaj attı.
sormak istediğim, bana kızın verdiği sinyaller hep uzun süreli bir şey istiyormuş gibi gelmişti. kahvaltıya çağırmalar, arkadaşlarıyla tanıştırmalar, beraber şunu yaparız falan demeler. ben bunun oturduğu mahalleye taşınacaktım. bana sürekli ne zaman taşınacaksın falan diye soruyordu. şimdi ne oldu da birden böyle vazgeçti sizce? ben mi yanlış anladım her şeyi? yoksa kötü sevişmeden dolayı mı?
çok üzüldüm o yüzden biraz da buraya yazıp rahatlamak istedim.
şimdiden teşekkürler.
daha önce aşık olduğunu da biliyorsunuz. siz aşk nedir bilmiyorsunuz (belki de aşka tam olarak inanmıyorsunuz) ancak karşınızda bunu yaşadığını söyleyen biri var. sizi çok sevdiğini de biliyorsunuz. bu durumda ne düşünürdünüz? ilişkiniz de iyi ilerliyor, bir sıkıntısı yok.
yaşlar 27-30 arasında.
yaşlar 27-30 arasında.
İnanılmaz kararsızlıklar içindeyim.
İşyerinde zerre kadar iş yok, iki haftadır boş boş oturup mesai tamamlamayı bekliyorum. Sıkıntıdan patlayacağım.
Yıllık iznim olduğu gibi duruyor fakat bu işyerinden ayrılma durumum var yani yıllık izni, iş arama izni olarak da görüyorum. Bir yandan da yarısını kullanmak istiyorum.
Memlekete gidip denize girebilirim, sahilde boş boş dolaşabilirim, kafamı rahatlatabilirim ama bir yandan da ya öyle olmazsa diyorum. Maddi olarak bir nebze zorluk çekeceğim çünkü. Belki de bu böyle his ettiriyordur.
Bir yandan da kafam rahat değil, önceki duyurumdan da anlaşılacağı üzere kız arkadaşımla(!) aramız bozuk.
Diğer yandan evde de hiç huzurum yok. Annem baskın şeklinde gelip yerleşiyor kafası esince gidiyor. Geldiğinde bütün düzeni hiç ediyor kafasına göre her şeye karışıyor. Akşam kafa dağıtayım diyorum, kafam yarım milyon beni arıyor. Kafam açılıyor. Her hareketi batıyor sanki. Ben oturup sessiz sedasız acı çekmek istiyorum.
Memlekette ev var fakat merkeze azıcık uzak. Teyzemler de kalabilirim ama uzun zaman oldu yüzyüze gelmiyoruz. Gitsem gel burada kal der ama işte insan yalnız olmak istiyor.
Kafam çorba gibi.
Ya gittiğime pişman olursam?
Kalsam ne yapacağım, boş boş oturuyorum içim bunalıyor.
Yakın yerlere gidip otelde kalmak istemiyorum, otel hissinden çok sıkıldım.
Ne yapayım?
İşyerinde zerre kadar iş yok, iki haftadır boş boş oturup mesai tamamlamayı bekliyorum. Sıkıntıdan patlayacağım.
Yıllık iznim olduğu gibi duruyor fakat bu işyerinden ayrılma durumum var yani yıllık izni, iş arama izni olarak da görüyorum. Bir yandan da yarısını kullanmak istiyorum.
Memlekete gidip denize girebilirim, sahilde boş boş dolaşabilirim, kafamı rahatlatabilirim ama bir yandan da ya öyle olmazsa diyorum. Maddi olarak bir nebze zorluk çekeceğim çünkü. Belki de bu böyle his ettiriyordur.
Bir yandan da kafam rahat değil, önceki duyurumdan da anlaşılacağı üzere kız arkadaşımla(!) aramız bozuk.
Diğer yandan evde de hiç huzurum yok. Annem baskın şeklinde gelip yerleşiyor kafası esince gidiyor. Geldiğinde bütün düzeni hiç ediyor kafasına göre her şeye karışıyor. Akşam kafa dağıtayım diyorum, kafam yarım milyon beni arıyor. Kafam açılıyor. Her hareketi batıyor sanki. Ben oturup sessiz sedasız acı çekmek istiyorum.
Memlekette ev var fakat merkeze azıcık uzak. Teyzemler de kalabilirim ama uzun zaman oldu yüzyüze gelmiyoruz. Gitsem gel burada kal der ama işte insan yalnız olmak istiyor.
Kafam çorba gibi.
Ya gittiğime pişman olursam?
Kalsam ne yapacağım, boş boş oturuyorum içim bunalıyor.
Yakın yerlere gidip otelde kalmak istemiyorum, otel hissinden çok sıkıldım.
Ne yapayım?
işsizlik + covid psikolojimi çok kötü etkiledi.
bir girişimcilik programından kabul aldım ancak, programın sonucunda fikrimin uygulamaya döneceğinden %100 emin olsam da (kodlamaya başladım) nasıl satacağımı bilmiyorum. kendimi pazarlayamıyorum, iş hayatımda zaten bu kötü etkiledi beni, benim başardığım şeyleri başkaları kendisi yapmış gibi sunup yükseldiler. ülke ekonomisi zaten kötüye gidiyor.
o kadar doldum ki, çatıya çıkıp yangın var diye bağırmak istiyorum artık.
bir girişimcilik programından kabul aldım ancak, programın sonucunda fikrimin uygulamaya döneceğinden %100 emin olsam da (kodlamaya başladım) nasıl satacağımı bilmiyorum. kendimi pazarlayamıyorum, iş hayatımda zaten bu kötü etkiledi beni, benim başardığım şeyleri başkaları kendisi yapmış gibi sunup yükseldiler. ülke ekonomisi zaten kötüye gidiyor.
o kadar doldum ki, çatıya çıkıp yangın var diye bağırmak istiyorum artık.
harika bir şey değil mi ya? sizce?
korona yüzünden kimseye sarılamıyordum ne zamandır, kendim için değil de karşı taraf tedirgin olmasın diye. 9 aydan sonra anneme gittim ona bile sarılamadım. geçen gün birine sarılınca çok iyi hissettim, sonra aynı kişiye 3-5 kere daha sarıldım asdafsfg. normalde öyle şeyleri sevmem.
korona yüzünden kimseye sarılamıyordum ne zamandır, kendim için değil de karşı taraf tedirgin olmasın diye. 9 aydan sonra anneme gittim ona bile sarılamadım. geçen gün birine sarılınca çok iyi hissettim, sonra aynı kişiye 3-5 kere daha sarıldım asdafsfg. normalde öyle şeyleri sevmem.
Merhaba!
Eşim kişisi kardeşi olmadan bir plan yapamama hastalığına tutuldu.
Bu sadece yazları görülen bir hastalık ama.
Hemen anlatayım durumu. Pandemi sebebiyle uzun süre ailemizi göremedik ve İzmir'e yanlarına geldik. Urladayiz şu an. Burnumuzun dibinde deniz var. Eşime gel biraz dolaşalım diyorum hoppppp kardeşi de geliyor eğer kardeşi gelmezse o da yok.
Mesela bugün gel biraz dolaşalım sahilde dedim, kardeşi gelmeyecek diye çıkmadık . Kardeşimi yalnız bırakamam diyor. Kardeş de sadece telefonla oynayan ya da uyuyan bir tip. Obsesif kompulsif bozukluk ve depresyon tedavisi görüyor bu arada. Sürekli bir gerilim, sürekli mutsuzluk içinde gecen bir gezi oluyor o plana salça olunca. Ben çok bunaldım bu durumdan.
Eşimin kardeşi yüzünden yazın doğru düzgün plan yapamamaktan bıktım. pandemi yüzünden zaten burnumu dışarı çıkarmıyorum Ankara'da ama burnunun dibinde sahil varken insan bı karımı alayım demez mi?
Ailesinin yanında sürekli temizlik, bulaşık yıkamaktan çok bunaldim. kayınpeder dünyanın en dengesiz adamı. Sürekli pasif agresif haller, akrep gibi laf sokmalar. Size anlatamam o adamı, kelimeler yetmez. Ama kayınvalidem de dünya tatlısı. kimseyi kırmak gücendirmek istemiyorum ama çok sıkıldım. Konuşacak kimsem de yok
Eşime açıyorum konuyu ama asla ailesine toz kondurmuyor.
Ben ne yapayım Allah aşkına
Edit: benimki gezemedim edemedim tribi değil bu arada. İt gibi çalışmaktan başka hiçbir şey yapamadığımı gören adamın bir şey yapmıyor oluşu
Eşim kişisi kardeşi olmadan bir plan yapamama hastalığına tutuldu.
Bu sadece yazları görülen bir hastalık ama.
Hemen anlatayım durumu. Pandemi sebebiyle uzun süre ailemizi göremedik ve İzmir'e yanlarına geldik. Urladayiz şu an. Burnumuzun dibinde deniz var. Eşime gel biraz dolaşalım diyorum hoppppp kardeşi de geliyor eğer kardeşi gelmezse o da yok.
Mesela bugün gel biraz dolaşalım sahilde dedim, kardeşi gelmeyecek diye çıkmadık . Kardeşimi yalnız bırakamam diyor. Kardeş de sadece telefonla oynayan ya da uyuyan bir tip. Obsesif kompulsif bozukluk ve depresyon tedavisi görüyor bu arada. Sürekli bir gerilim, sürekli mutsuzluk içinde gecen bir gezi oluyor o plana salça olunca. Ben çok bunaldım bu durumdan.
Eşimin kardeşi yüzünden yazın doğru düzgün plan yapamamaktan bıktım. pandemi yüzünden zaten burnumu dışarı çıkarmıyorum Ankara'da ama burnunun dibinde sahil varken insan bı karımı alayım demez mi?
Ailesinin yanında sürekli temizlik, bulaşık yıkamaktan çok bunaldim. kayınpeder dünyanın en dengesiz adamı. Sürekli pasif agresif haller, akrep gibi laf sokmalar. Size anlatamam o adamı, kelimeler yetmez. Ama kayınvalidem de dünya tatlısı. kimseyi kırmak gücendirmek istemiyorum ama çok sıkıldım. Konuşacak kimsem de yok
Eşime açıyorum konuyu ama asla ailesine toz kondurmuyor.
Ben ne yapayım Allah aşkına
Edit: benimki gezemedim edemedim tribi değil bu arada. İt gibi çalışmaktan başka hiçbir şey yapamadığımı gören adamın bir şey yapmıyor oluşu
karşı cins senle sevgili veyahut ciddi ilişki düsünmeyip işte gel beraber vakit geçerelim arada yakınlaşırız diyorsa ve buluştuğunuzda el ele gezip liseli aşıklar gibi takılıyorsunuz.
Ama ayrıldığınızda kimse kimseye sırnaş bir dil kullanmadan çok rahatsız etmeden mesajlaşıyorsunuz.
Bu fakbadi mi oluyor ?
Ama ayrıldığınızda kimse kimseye sırnaş bir dil kullanmadan çok rahatsız etmeden mesajlaşıyorsunuz.
Bu fakbadi mi oluyor ?
sb.
Beni soracak olursanız psikolojim ber-bat! Bu hastalığı, virüsü beni mahvetti (ruhsal). Sizler nasılsınız?
İnsanlar niye birbirini aldatiyor ? Bunun mantığı nedir ?
Niye seviyorum dediğiniz halde başkasıyla konusuyoruz ?
İlişkilerin yozlaşmasının sebebi nedir ?
Niye seviyorum dediğiniz halde başkasıyla konusuyoruz ?
İlişkilerin yozlaşmasının sebebi nedir ?
İyi geceler herkese
24 yaşındayım, bu zamana kadar babama sesimi dahi yükseltmedim fakat bugün ipler koptu. Bayramdan önce telefonunda bir sorun vardı ve halletmem için bana verdi. Sorunu hallettim. Daha sonra kimlere mesaj attığını merak ettiğim için whatsappı kontrol ettim. (daha önceden sabıkası geniş, o yüzden hep kuşkularım var) kuşkularımda yine yanılmadım. bir baktım ki, bir sürü eskorta mesaj atmış. O olaydan sonra telefonu verirken "şu mesajları atıyorsun, bari sil" diye söyledim sessizce. O günden sonra selamı sabahı kestim. En son bayram sabahı geldi yanıma "insan babasının bayramını kutlar vs." diye konuştu ve tartıştık. Şu an biraz gergin olduğum için olayı yüzeysel anlatıyorum. Ama çocukluğumda da birçok vakit annemi aldatma girişminde bulundu kendisi.
Her neyse. Tahmin edebileceğiniz üzere teknolojiden anlamayan birisi. Bugün ikinci el telefon almış ve telefonun ayarlarını yapmam için odama göndermiş telefonu kardeşimle beraber. Neyse telefonu ayarladım vs derken bir baktım twitter hesabı var. Twitter'dan hepinizin tahmin edebileceği profilleri takip ediyor, iğrenç videoları favorilerine eklemiş, bir o kadar da iğrenç mesajlaşmaları var. Bir de utanmadan kendi fotoğraflarını koymuş. Tabi ben bunları görünce kan beynime sıçradı. Balkona çağırdım ve orada baya yüksek sesle tartıştık. İlk defa bağırdım ve ilk defa fiziksel temasta bulundum kendisine. Ona göre bunlar çok normal şeylermiş, sadece bakıyormuş, bi sakıncası yokmuş. Ama millete attığı mesajlar vs. Görseniz bir hayli niyetli yani. Annem sesleri duydu ve yanımıza geldi. Odadan göndermeye çalıştım fakat gitmedi. Şimdi babama göre bu yaptıkları o kadar normal ki, hiç çekinmeden anneme gösterdi ve kendini acındırmaya başladı. Annem de birden babamdan yana saf tutmaya başladı. Tabi ben iyice şok oldum. Açıkçası Benim bu denli çıldırmamın sebebi de anneme üzülmemdi. Ama o da baya normal karşıladı. İlkokul mezunu, ekonomik özgürlüğü olmayan, kocasının eline bakan bir kadın. Her ne kadar kızsam da elden bir şey gelmiyor işte. Yarım saat falan konuştuk. Ben olayın ciddiyetini ve yanlışlığını anlatmaya çalıştım fakat anlatamadım hiçbirine. Daha sonra da pes ettim.
Şimdi ben uzun zamandır iş yerime yakın 1+0 ev bakıyordum fakat maaşıma güvenmediğim için cesaret edemiyordum. 3000 liraya yakın maaşım var, iş yerinin civarındaki evler de 1500₺'den başlıyor. Faturalar vs. Dahil. Sizce bu durumda geçinebilir miyim? Ya da bu şekilde geçinebilen var mı? Diğer yandan da seneye bugünler askerlik tecilim bitiyor. Sizce tecilin bitmesini beklemeden askere mi gideyim? Beni frenleyen en kilit nokta küçük kız kardeşim. 13 yaşında ve liseye yeni başladı. Birçok şeyiyle ben ilgileniyorum ve şu ana kadar evden ayrılmamamın en büyük sebebi de onun varlığı. Kafam bir hayli karışık. Olayı yakınlarıma anlatmaya utandığımdan kimseden fikir de alamıyorum. En son burası geldi aklıma. Dediğim gibi; hala elim ayağım titriyor, kendimi iyi ifade edemediysem kusura bakmayın. Değerli fikirlerinize ihtiyacım var. Şimdiden teşekkürler...
düzenleme: öncelikle yorum yapan herkese çok teşekkürler. birkaç kişi hadlerini aşmış maalesef. onlara cevap verecektim fakat neyse ki silmişler mesajlarının bir bölümünü.
yukarıda da dediğim gibi; babamla değil kavga etmek, sesimi dahi yükseltmedim, en ufak saygısızlık yapmadım bu zamana kadar. dünkü verdiğim tepkiden ötürü ben de pişmanım, fakat küçüklüğümden beri içime attıklarımın bir patlaması oldu diyebilirim. keşke yaşanmasaydı, keşke bayramdan önceki yaşanan olayda konuşsaydım ama olan oldu artık. sanırım benim bakış açım ve değer yargılarım birçok insanınkiyle uyuşmuyor. bu kadar insan babamı haklı bulduğuna göre benim bakış açım yanlış demek ki. ama hala bu tarz olayları yediremiyorum. evli bir insanın bunu yapması kesinlikle hoş değil. daha fazla lafı uzatmak istemiyorum. tekrardan yorum yapıp fikir veren herkese teşekkürler...
24 yaşındayım, bu zamana kadar babama sesimi dahi yükseltmedim fakat bugün ipler koptu. Bayramdan önce telefonunda bir sorun vardı ve halletmem için bana verdi. Sorunu hallettim. Daha sonra kimlere mesaj attığını merak ettiğim için whatsappı kontrol ettim. (daha önceden sabıkası geniş, o yüzden hep kuşkularım var) kuşkularımda yine yanılmadım. bir baktım ki, bir sürü eskorta mesaj atmış. O olaydan sonra telefonu verirken "şu mesajları atıyorsun, bari sil" diye söyledim sessizce. O günden sonra selamı sabahı kestim. En son bayram sabahı geldi yanıma "insan babasının bayramını kutlar vs." diye konuştu ve tartıştık. Şu an biraz gergin olduğum için olayı yüzeysel anlatıyorum. Ama çocukluğumda da birçok vakit annemi aldatma girişminde bulundu kendisi.
Her neyse. Tahmin edebileceğiniz üzere teknolojiden anlamayan birisi. Bugün ikinci el telefon almış ve telefonun ayarlarını yapmam için odama göndermiş telefonu kardeşimle beraber. Neyse telefonu ayarladım vs derken bir baktım twitter hesabı var. Twitter'dan hepinizin tahmin edebileceği profilleri takip ediyor, iğrenç videoları favorilerine eklemiş, bir o kadar da iğrenç mesajlaşmaları var. Bir de utanmadan kendi fotoğraflarını koymuş. Tabi ben bunları görünce kan beynime sıçradı. Balkona çağırdım ve orada baya yüksek sesle tartıştık. İlk defa bağırdım ve ilk defa fiziksel temasta bulundum kendisine. Ona göre bunlar çok normal şeylermiş, sadece bakıyormuş, bi sakıncası yokmuş. Ama millete attığı mesajlar vs. Görseniz bir hayli niyetli yani. Annem sesleri duydu ve yanımıza geldi. Odadan göndermeye çalıştım fakat gitmedi. Şimdi babama göre bu yaptıkları o kadar normal ki, hiç çekinmeden anneme gösterdi ve kendini acındırmaya başladı. Annem de birden babamdan yana saf tutmaya başladı. Tabi ben iyice şok oldum. Açıkçası Benim bu denli çıldırmamın sebebi de anneme üzülmemdi. Ama o da baya normal karşıladı. İlkokul mezunu, ekonomik özgürlüğü olmayan, kocasının eline bakan bir kadın. Her ne kadar kızsam da elden bir şey gelmiyor işte. Yarım saat falan konuştuk. Ben olayın ciddiyetini ve yanlışlığını anlatmaya çalıştım fakat anlatamadım hiçbirine. Daha sonra da pes ettim.
Şimdi ben uzun zamandır iş yerime yakın 1+0 ev bakıyordum fakat maaşıma güvenmediğim için cesaret edemiyordum. 3000 liraya yakın maaşım var, iş yerinin civarındaki evler de 1500₺'den başlıyor. Faturalar vs. Dahil. Sizce bu durumda geçinebilir miyim? Ya da bu şekilde geçinebilen var mı? Diğer yandan da seneye bugünler askerlik tecilim bitiyor. Sizce tecilin bitmesini beklemeden askere mi gideyim? Beni frenleyen en kilit nokta küçük kız kardeşim. 13 yaşında ve liseye yeni başladı. Birçok şeyiyle ben ilgileniyorum ve şu ana kadar evden ayrılmamamın en büyük sebebi de onun varlığı. Kafam bir hayli karışık. Olayı yakınlarıma anlatmaya utandığımdan kimseden fikir de alamıyorum. En son burası geldi aklıma. Dediğim gibi; hala elim ayağım titriyor, kendimi iyi ifade edemediysem kusura bakmayın. Değerli fikirlerinize ihtiyacım var. Şimdiden teşekkürler...
düzenleme: öncelikle yorum yapan herkese çok teşekkürler. birkaç kişi hadlerini aşmış maalesef. onlara cevap verecektim fakat neyse ki silmişler mesajlarının bir bölümünü.
yukarıda da dediğim gibi; babamla değil kavga etmek, sesimi dahi yükseltmedim, en ufak saygısızlık yapmadım bu zamana kadar. dünkü verdiğim tepkiden ötürü ben de pişmanım, fakat küçüklüğümden beri içime attıklarımın bir patlaması oldu diyebilirim. keşke yaşanmasaydı, keşke bayramdan önceki yaşanan olayda konuşsaydım ama olan oldu artık. sanırım benim bakış açım ve değer yargılarım birçok insanınkiyle uyuşmuyor. bu kadar insan babamı haklı bulduğuna göre benim bakış açım yanlış demek ki. ama hala bu tarz olayları yediremiyorum. evli bir insanın bunu yapması kesinlikle hoş değil. daha fazla lafı uzatmak istemiyorum. tekrardan yorum yapıp fikir veren herkese teşekkürler...
Ömrümde bir kez aşık oldum o da senelerdir ilerlemiyor. Olmuyor, mutlu olamıyoruz ama vazgeçmek de yok.
Dini bir inanca mensup değilim ama bu 'karma' ya da eden bulur gibi bir şeylerden şüphe ediyorum artık. Vaktiyle birkaç kişiye tamamen duygusal manada kötülük etmiş olabilirim. Yine de bu 9(dokuz) seneyi hiç etmeye yeter mi?
Siz inanıyor musunuz bu gibi şeylere?
Lanetlendim de öyle mi kaldım yani, ne?
Dini bir inanca mensup değilim ama bu 'karma' ya da eden bulur gibi bir şeylerden şüphe ediyorum artık. Vaktiyle birkaç kişiye tamamen duygusal manada kötülük etmiş olabilirim. Yine de bu 9(dokuz) seneyi hiç etmeye yeter mi?
Siz inanıyor musunuz bu gibi şeylere?
Lanetlendim de öyle mi kaldım yani, ne?
Yaklaşık bir ay önce yakın bir arkadaşımla ilişkimi 3 sene önce olan bir olaydan dolayı pişmanlık duymaması ve başka bazı sebeplerden dolayı bitirdim. Olabildiğince kalbi kırılmasın istedim güzel bitsin istedim. 3 sene önceki olayın cezasını şimdi kesemezsin diyerek hakkını helal etmedi. Ben de şimdi keşke şunu da deseydim bunu da yüzüne vursaydım diye kendi kendime sinirleniyorum. Sanırım onun kendini haklı bulmasına sinirleniyorum. Bu sinirin geçmesinin yolu nedir, ne yapmam gerekir fikri olan var mı
Sevgiliniz yada eşinize telefonunuzu verir misiniz ? Bakarlar mı ?
Yıllar önce görmüştüm, bilmiyorum hala var mı.
Cafe gibi bir yerde kadınlarla görüşülüyordu. Amaç tanışmak, tek farkı reel olması.
Bunu hatırlayan var mı? İsmi neydi ayrıca cafenin ya da etkinliğin? Nasıl ve nereden katılabiliriz?
Aranızda katılan oldu mu?
Yoksa cafe sahiplerinin keriz.avi tokatlamak için uydurduğu bir şey miydi? Kadınlar cafeye para kazandıran çalışan mıydı yoksa?
BONUS: Bunun haricinde karşı cinsle tanışma organizasyonları yapılan bir etkinlik vs var mı? Amaç karşı cinsle tanışmak. Yani dans kursu, gezi, hobi vs tarzı etkinlikleri kastetmiyorum. Etkinliğin amacının karşı cinslerin tanışma fırsatı yakalayacağı etkinlik, tanışma vs düzenlemesi.
Elbet vardır diye düşünüyorum, yoksa büyük bir açlık var piyasada böyle girişimlere. Cebimde para olsa yatırım yapardım. :)
Cafe gibi bir yerde kadınlarla görüşülüyordu. Amaç tanışmak, tek farkı reel olması.
Bunu hatırlayan var mı? İsmi neydi ayrıca cafenin ya da etkinliğin? Nasıl ve nereden katılabiliriz?
Aranızda katılan oldu mu?
Yoksa cafe sahiplerinin keriz.avi tokatlamak için uydurduğu bir şey miydi? Kadınlar cafeye para kazandıran çalışan mıydı yoksa?
BONUS: Bunun haricinde karşı cinsle tanışma organizasyonları yapılan bir etkinlik vs var mı? Amaç karşı cinsle tanışmak. Yani dans kursu, gezi, hobi vs tarzı etkinlikleri kastetmiyorum. Etkinliğin amacının karşı cinslerin tanışma fırsatı yakalayacağı etkinlik, tanışma vs düzenlemesi.
Elbet vardır diye düşünüyorum, yoksa büyük bir açlık var piyasada böyle girişimlere. Cebimde para olsa yatırım yapardım. :)