Ekşi Duyuru

malum çalışıyoruz. evde olsak hanımın yaptığı mis gibiyemekleri yiycez. ofiste ne yiycez? bi sekreter var, o da makarnadan menemenden başka yemek bilmiyor. yağını tuzunu az koydan anlamıyor (git: 103685). mecbur dışarıdan bi şey söyliycez gene. e dışrıdan ne söyleyim ben şimdi, ya kebap, ya sandviç, ya pizza, ya onun gibi yağlı unlu hamurlu bol göbekli bir şey. salata desen yıkamışlar ıdır kurtlu mudur böcekli midir emin değilim. ofiste salata yapabilecek malzemeyi alsam bizim kız onu da yıkamayı beceremez kurtlu yeriz. kendim yapacak vaktim yok.

ne söyleyeyim dışarıdan? her şeyin bulunabildiği bir yerdeyim.

iddaa oynamayı gerizekalıya anlatır gibi anlatan bir site, bir kaynak arıyorum. sözlükteki entry'lerden pek bir şey anlamadım. özellikle sistem nedir, banko nedir, handikaplı mandikaplı diyorlar o nedir?

tek bildiğim maçın sonucuna göre, ilk yarı+maç sonucuna göre falan oranlar var. alt var üst var samnırım maçta olacak toplam gol sayısına göre bir şey bu da.

ama bu sistem olayını hiç anlamadım. mantığını anladım da şimdi bilyoner'den oynayayım dedim, sistem 3, sistem 4 sistem 5 diye işaretler var. her birini işaretledikçe rakam değişiyor. ne anlama geliyor bunlar?

site ismi verseniz de olur, üşenmeyip anlatırsanız da olur. teşekkür ederim.

dün ankara'nın üç ayrı yerinde üç ayrı dev gibi şişme hayvanat gördüm. biri gençlik parkı'nın önünde, dinozor mu ne öyle bir şey. biri az ileride adliye'nin yanındaki park gibi yerde, bunu otobüsle geçerken gördüğüm için cinsini bilemiyorum. sonuncusu da güvenpark'ta çirkin mi çirkin bir goril. kimbilir daha nerelerde neler vardır.

nedir abi bunlar? melih gökçek tarzı sürreal ankara süslemesi mi?

i3, i5 işlemcili bilgisayarlar çıkmaya başlayınca toshiba'nın L505-11E model bilgisayarı deli indirime girmiş. ofiste kullanacağım. abartı oyunları en yüksek ayarlarda oynamayacağım. sonuçta ofiste iş için kullanacağım. ama tabii icabında oyun da oynamak istediğimde çok yüksek ayarlarda olmasa da sıçıp kalmamalı.

bu dediğim bilgisayarım özellikleri falan iyi. tek kusuru 2 gb ram koymuşlar. ama 1024 mb paylaşımsız ekran kartı var. şimdi ben bunu alsam bu devirde 2 gb ram işe yolda kalır mıyım? yoksa 1024 mb ekran kartı beni kurtarır mı? uzun sayılabilecek süreler (en az 3-4 yıl) kullanmak istiyorum çünkü. pişman eder mi beni? alayım mı?

www.hepsiburada.com

not: tuş dizilimi ve istediğim dizilimde nümerik klavye olduğu için toshiba'nın bu kasası dışında bir bilgisayar bana kesinlikle uymuyor. o yüzden başka marka tavsiye etmeyip bunun üzerinde yorum yaparsanız beni çok mutlu edersiniz. saygılarımla.

iphone 3gs 16gb. sadece cihaz satış fiyatı 1600 lira. taksit maksit yapıyorlar.

turkcell kontratlı olarak 150 dakika + 150 sms + 4gb internet paketi = 409 lira ön ödeme + 105 x 18 ay = toplam 2300 lira.

normal kullanım da ayda 30-40 lira faturası gelen bir kişi. 4gb internet de kullanmaz herhalde. 1 gb bile fazla gibime geliyor cepten kullanıma.

hangisi avantajlı duruyor hoca? kontratlı mı, kontratsız mı?

başlığından bir şey anlamadım. playstation'a chip taktırıp korsan oyunları oynamanın iphone'cası mıdır? hiç iphone'um olmadı. şimdi alırsam bunu yaptırsam ne olur, ne kazanırım, ne kaybederim? garantisi gider mi mesela? ya da yaptırınca apple store'dan satın almayıp internetten korsan uygulama indirip falan mı yükleniyo ne oluyo?

efendim eşim atm'den kartı ile işlem yapmadan önce "bilmemne sigortası yaptırmak istiyor musunuz" diye sormuş, eşim de istemiyorum düğesine basacağına istiyorum düğmesine basmış. mesaj geldi. poliçeniz yapılmıştır diye. girdik internet şubesine baktık geniş aile midir nedir bir sigorta yapmış bizi (mınkoyim sanki cevahirle koyu bilal gelip koruyacak isme bak) iptal miptal diye de bir buton yok haliyle.

nasıl kurtuluruz bundan. atm ekranından tıkladık diye dönüşü yok mudur bunun? 444 bilmemneyi arayınca iptal ederler mi?

iphone'a paramız yetmeyecek. en düşük 3g'sine bile yetmeyecek. sıksak da yetse bile en düşük de olmasın be abi.

bu bilgiler ışığında:

- dokunmatik ekranlı, dokunmatiği adamı hasta etmeyecek
- kamerası falan tatmin edici
- sıkıntısız ya da minimum sıkıntıyla gps kullanabileceğimiz
- kablosuz internete bağlanabilelim
- maillere rahatça bakabilelim
- menüsü falan karman çorman olmasın az kullanışlı olsun

nokia 5800 diyorum 500-600 lira. ya da az daha kasıp nokia n97 mini o da 900-950 lira.

ne dersiniz? nokia 5800 mü az daha kasıp n97 mini mi? yoksa ikisi de bir halt etmez, uzunca bir müddet daha kapanıp duran antika telefona mahkum olup anca seneye meneye iphone mu?

not: kullanıcı cinsiyeti kadın.

sevgili teknik servisçiler, bilgisayardan anlayan bilgisayarcılar.

efem 2004 model casper marka bir bilgisayarım var. iyi kötü idare etti bugüne kadar. hala da kullanıyorum. lakin son zamanlarda bir sorun peydah oldu. bu ayağımın dibindeki kasaya ayağım ne zaman çarpsa, öyle ciddi tekme değil, dınk diye azıcık dokunca ekrandaki görüntü kayıyor, yamuluyor, bilgisayar kilitlenip yeniden başlama eğilimi gösteriyor ama başlamıyor. yeniden başlatmaya çalışınca diit didididi diit benzeri bir sinyalle neresinin ağrısığını söylüyor. ram sinyali değil. ram oturmayınca kesintisiz diridiridiridiridiridiridiri şeklinde hiç susmadan ötüyor. aslında ram gevşeme problemi de vardı ama iteleye iteleye hallettim onu. yani belki de yine ram'dir bilmiyorum. ekran kartı da vidalı midalı sımsıkı duruyor. bir iki sarsıp yumruklayınca düzeliyor. taa ki yeniden tepeleyene kadar.

en son 2-3 ay önce tozunu temizlemek için açtım, işmemciyle soğutucu arasına yeni macun sürdüm, çalıştırınca ram sinyali verdi, ramleri elledim bastırdım söktüm taktım falan düzeldi. çalıştığı zaman düzgün çalılıyor kerata. maviekranmış başka sıkıntıymış neyin yok.

nedir bunun sıkıntısı?

araba ilanlarındaki "değişeni yok" ne demek hacı? kırkbin kilometredir arabanın hava filtresini değiştirmedim, kömüre döndü ama orijinal" demek değildir herhalde.

eskiyen bir parçanın yenisiyle değişmesi kötü müdür, nedir?

eşim çok beğendi bu telefonu. internette de çok beğeneni de var, hiç beğenmeyeni de var. aslında iphone 3gs almak istiyorum ama çok pahalı. 3gs olmayanı da içime sinmiyor.

ne düşünüyorsunuz nokia n97 ile ilgili? kullanan beğenen, beğenmeyen, tavsiye eden, etmeyen?

ayakkabı tabanı yapıştıracağım. esnek olması gerektiğ için kuruyunca sertşelip taşa dönüşen japon, 404 falan gibi yapıştırıcılar olmaz.

aklıma bali, derby falan geliyor ama varsa daha süperi, daha sağlamı, ayakkabıcıların kullandığı falan...

daha sağlamı yok, en sağlamı bali derseniz gidip alıyim hemen.

yıllardır kurtulamadığım bir illet bu. özellikle kış aylarında ortaya çıkıyor. kimi zaman yazın da geçmediği oluyor. parmaklarımın iç taraflarında aşırı bir kuruluk, pul pul dökülmeler oluşuyor. sonra bunlar yaraya veya çatlağa dönüşüyor. inanılmaz acı veriyor. tam geçti diyorum, aynı veya başka parmağımda yeniden çıkıyor. kesinlikle kurtulamıyorum.

şimdi doktora git diyeceksiniz. iki kere doktora gittim bunun için. üstelik bir tanesi senelerin cildiye uzmanı olan özbeöz amcam. diğeri ise özel bir hastanenin cildiye uzmanı. amcam dedi ki yağlı krem sür, elini çok yıkama ve yıkarsan da sıvı sabun kullanma.

özel hastanedeki cilt doktoru onu bile diyemedi. inceledi baktı. dedi jöle kullanır mısın, yok. yabancı bir maddeye elledin mi, yok. şunu yaptın mı yok, bunu ettin mi yok. adam kilitlendi kaldı, diyecek şey bulamadı. en sonunda dedim, araba kullanıyorum, oto yıkamacıda direksiyonu parlattılar falan ondan olur mu acaba? hah dedi kesin ondandır. kortizonlu bir merhem verdi yolladı. bir halta da yaramadı. araba kullanmayı da bıraktım ama yaralar 7 senedir hala geçmedi.

resim ekliyorum. görün parmaklarımın durumunu. bu resimdeki sol el baş parmağım. aynısından bir tane sağ el başparmağımda ve iki tane sol el işaret parmağımda da var. toplam 4 tane. her gece yatarken madecassol sürüp üzerini yara bandıyla bantlıyorum. bugüne kadar en efektif çözüm bu oldu. denemediğim cilt merhemi, nemlendirici krem, vazelin, bepanten, mantar ilacı zırt vırt kalmadı. doktor da çözüm bulamadı. son umudum sizsiniz. kocakarı ilacına da razıyım. ya da bu işten anlayıp hakiki çözüm üretebilecek, cevap bulamayınca "hah araba kullandın kesin ondan" diye götünden sallamayacak bir doktor da olur. şehir ankara.

ebay'den alışveriş yaptım. satıcı bugün hong kong'dan göndermiş ürünü. normal şartlarda kaç günde elime ulaşır?

en dandik kargo yöntemi neyse onunla gönderiyor, ücretsiz. yani fedex medex değil.

google'dan görsel aradım ama bi türlü istediğim modeli bulamadım. tarif edeyim, sözlük hanımları yardımcı olur belki. eşime hediye olarak düşünüyorum.

deri görünümlü (hakiki deriler çok pahalı, bütçem yetmez), böyle uzunluğu poponun üstünde bitip popoyu örtmeyen, uzun kollu, beli ince, dar, böyle cuk diye tam oturan mont mu deniyor, ceket mi deniyor işte bu mevsimlerde veya biraz daha soğuklarda kotun falan üstüne giyilebilecek, (yakası kürklü gibi olabilir, olmayadabilir) bir şey arıyorum. biraz acil. ankara'dayım. aciliyetinden dolayı mümkünse mağazadan gidip almalıyım.

nerede nasıl bulabilirim, var mıdır böyle bir şey?

şimdi güzel memleketimde çekilen dizilerde bir oyuncu dizide rolü gereği ölmüşse diziden ayrılır, bir daha da geri dönmez. ya da ekiple falan anlaşamaz, rolü gereği öldürülüp dizien çıkarılır. rolü gereği dönmesi, gözükmesi gerekse bile (flashback, birinin rüyası, vs), ortada anlaşmazlık olmasa bile gelip de o dizide konuk oyuncu olarak ye almaz. bir şekilde diziden çımış bir oyuncu kesinlikle geri dönmez. ben bir örneğini görmedim bugüne kadar.

şimdi lost'ta da onlarca kişi öldü gitti. lakin gavurun yapımcısı da, oyuncusu da daha medeni olduğu için yeri gelince dönüp oynuyorlar. boone öleli 5 sezon olmuş ama son sezonda gelip yine oynuyor. çarli marli desen onlar da öyle.

girizgahı çok uzattım. sonuç olarak gavurun da yapımcıyla anlaşamayanı, siktir yiyip ya da siktir çekip gideni, asla geri dönmeyecek olanı vardır. lost'ta da var mıdır? anlaşmazlık nedeniyle gitmiş ve geri dönmeyeceği kesin olan oyuncu?

sanki mr. eko ve ana lucia öyleydi diye hatırlıyorum. başka?

kutsal değerlere saygısızlık yaptığım düşünülmesin ama çok merak ediyorum. sakal-ı şerif ve özellikle hz.muhammed'in ayak izi (sanırım topkapı sarayı'nda sergileniyor) nasıl elde edilmiştir?

sakalını daha yaşadığı dönemde hatıra diye saklanmak üzerine kendi mi bırakmıştır, sakallarını kestiğinde biri arkasından "ileride sergileriz," falan diye mi toplamıştır, cenazesinden mi yolmuşlardır? bunu ne amaçlayarak, ne düşünerek yapmışlardır?

hele ayak izine hiç aklım ermiyor. şuraya bir bas da ileride müzeye koyarız mı demişlerdir? nasıl elde edilebilir ki bir insanın ayak izi?

ssg 1 nisan şakası yapmış, sözlük japonca olmuş. lakin benim tek görebildiğim kutu kutu kutu kutu. sol frame'de yazanları anlayıp takip etmek mümkün değil zaten, en azından japonca şekillere yapılan esprileri anlayayım. bu kutu kutu yerine olması gerektiği gibi japonca karakterleri nasıl görürüm ben?

1. allah uzun ömür versin, acun ılıcalı'nın ölmüş olduğunu gördüm. hatta sözlükten öğrendim. başlığı 450'li sayılara çıkmış, bu ne diye bakıyorum, ölmüş hatta 5-6 kişi arka arkaya ölmüştür, ölmüştür, ölmüştür falan yazmış aynı anda.

2. hastanedeyim, kan veya trombosit bağışlayacağım. gerçek hayatımda da şu günlerde trombosit bağışı yapmaya gideceğim çağırdıkları anda. ama rüyama giren yer gideceğim yer değil, bambaşka bir yer, hemşire de başka birisi. büyük bir oda. odanın pencerelerinde içi doldurulmuş ölü kargalar var. meğer hemşire karga hayvanını çok severmiş. öyle biblo gibi dizmiş pencerelere. (not: dün akşam haberlerde haydar dümen'in eline kondurduğu kargaları sevdiğini gördüm, ondan etkilenmiş olabilirim bilmiyorum).

"kıçın açıkta kalmış" diye yorum yapan ilk kişiye madalyasını takmak üzere adriana lima'yı sahneye davet ediyorum.

aradığım kompakt makine lensini ebay'de buldum. hatta makineme bakan tamirci "bi tane de fazladan bana al, ben parasını veririm" dedi.

şimdi biri bana bu ebay'den paypal kullanarak nasıl ürün alınır anlatabilir mi? paypal'de hesap açtım. onaylı falan oldum. kartımdan para çekti $3,90 kadar. orada duruyor. paypal olayı tamam.

ebay'den ne yapıcam? paypal hesabına garanti bankası hesabımdan, kartımdan falan para mı aktarıcam, yoksa ben ebay siparişini verince direkt çekecek mi garanti kartımdan, medir nasıldır? gittigidiyor gibi değil pek, bi yardım gözünüzü seveyim, gerizekalıya anlatır gibi.

ben "iibey" diye okuyorum ama kime bir konuda bahsedecek olsam önce anlamaz gözlerle suratıma bakıp akabinde de "haa ebay (yazıldığı gibi) diyosun sen" diyorlar.

ben mi yanlış okuyorum, yoksa hakikaten ebay diye (yazıldığı gibi) mi okunuyor?

bugün biraz gerizekalılığım üstümde. yarım saattir elde hesap makinesi uğraşıyorum beceremedim. delirmeden önce sizden yardım istiyorum. sigorta şirketim de net cevap veremedi, meşguldü de biraz.

veriler:

hasar: 200 lira (kırık kontak anahtarının yenisini yaptırmak, kasko karşılıyor).
halihazırda yararlandığım hasarsızlık indiriminin tutarı: 535 lira.
kasko poliçesine ödediğim bedel: 527 lira.
hasarsızlık indiriminin oranı: %60
hasarı kaskoya karşılatırsam hasarsızlık indiminin düşeceği oran: %40

soru: kaskoya karşılatıp hasarsızlık indirimini %60'tan %'40'a düşürmek mi daha avantajlı, 200 lirayı çıakrıp vermek mi daha avantajlı?

veriler yeter li mi, başka bir şeye ihtiyacımız var mı? sayılar tutmuyor bir türlü. vergi algı falan mı var nedir?

eveet sevgili arkadaşlar. vınnımızı aldık, kurduk kullanıyoruz. sorun yok, hızı bağlantısı gayet güzel.

şimdi gelelim uzmanlık sorusuna. bu alette ağ ayarlarına girip otomatik ip alma, manueşl ip vereyim, otomatik dns kullanma opendns yapayım diyemiyor muyuz? girdim ayarlarına, opendns kullan diyorum, baştan başlatıyorum, yine otomatiğe dönüşüyor. youtube moutube yasaklılar açılmıyor. yok mudur opendns vereyim onu kullansın falan şansı?

işin en acaibi de turkcell online işlem merkezi de açılmıyor. kendi cihazlarıyla kendi sitelerinin servisinden yararlanamıyoruz. adsl ile bağlanınca açılıyor mis gibi.

şimdi araştırdım, denedim, denettirdim, ankara'da ve bodrum'da çekimi, bağlantı hızı, kopma sorunu olmadığına deneyerek kanaat getirdim ve turkcell 3g vınn almaya karar verdim.

sözlükte okuyorum (bir hizmetten %100 memnun adam bulmak mümkün değil tabii ama), faturası şöyle çok geldi böyle çok geldi hani39 liraydı şikayet etmiş durmuşlar. bu kişiler kota aşmadıkları halde niye bu kadar farklı faturalar almışlar? bilinmeyen eklemeler mi yapılıyor? ilk sene bağlantı öiv'si, telsiz gm ücreti falan gibi ekler varmış onlar da tamam ama kota aşmadığım halde 72 lira geldi demiş birisi. niye gelmiş acaba? upload'un kotaya dahil olduğunu biliyorum, onu mu hesaba katmıyor bu arkadaşlar?

galatasaray-fenerbahçe maçının 70 liralık yeni açık üst biletini 250 liraya sattığını buraya ilan veren adamın yaptığı karaborsacılık değil midir, değilse nedir, öyleyse neden hala silinmemekte ve bu ilanlara izin verilmektedir? işi çıktığından maça gidemeyecek adam elinde kalan bileti aldığı fiyata satmaz mı, 3-4 katı fiyata mı satar?

geçen hafta telefonumu internetten bulan bir hasta yakını kan istedi. zaten bağış zamanım da geldiği için gittim, lakin öğrendim ki aslında kan değil trombosit isteniyormuş. o da hemen değil, hastanın trombositi düştüğü zaman haber veilip taze taze alınacakmış. bir tüp kan alıp test yaptılar, uygunsunuz, lazım olunca haber vericez diyip yolladılar beni.

şimdi ben tetikte bekliyorum, arayıp isteyecekler diye. fakat bu arada dikkat etmem gereken bir şeyler var mı? bana sadece "tok gelin" dediler. e bunu kan bağışından biliyoruz. kan bağışı kriterlerinden (alkol, aspirin, vs) farklı dikkat etmem gereken şeyler var mı? sözlükte yağlı şeyler, döner möner yemeyin yazmışlar. yemeyeyim mi? alkol, ilaç, vs alma şartları kan bağışı ile aynı mı?

tatil beldesinde de internet kullanabilmek için kışlık evdeki adsl'i de iptal ettirip kompil 3g alarak yaz kış 3g kullanmaya karar verdik. peki hangisini alalım? avea'yı baştan eledim.

bu tatil beldesinde (bodrum turgutreis) turkcell 3g ile cep telefonuyla görüntülü görüşme yaptık, hem de ilk çıktığı gün. sadece görüntü biraz takılıyordu. telefon da 3g olarak full veya bir diş eksik çekiyor.

vodafone ile ilgili hiç bilgim yok. ama 3g'sinin iyi olduğunu hep duyuyorum.

hangisini alalım, babam kullanacak. kendisi turkcell en iyisidir turkcell al diyorsa da aklım da vodafone'a kayıyor. ne dersiniz? taahhütlü alınacağı için iptalde paranın tamamını alıyorlar. sora pişman olmayacağımız bir şey olmalı.

kota sorunumuz yok, download + upload toplamı 4 gb'ın yarısına bile anca geliyor. o açıdan bir sıkıntı olmaz.

yıllar yıllar önce babam ve amcamlar ortak olarak bir arsa almışlar adapazarı kaynarca mevkii'nde. bugüne kadar giden gören de yok. sadece duyduklarımız denize yakunmış ama kumsal mıymış neymiş. sadece adını duyuyoruz ve vergisini ödüyoruz. ne babam, ne amcamlar "şu arsaya bir şey yapalım, satalım edelim" falan demiyorlar. hatta amcamlar unutmuş bile denilebilir, kendisinden ümit kesilmiş vaziyette kuzu kuzu duruyor. babama dedim bir şey yapılmaz mı, al dedi senin olsun araştır et, ne istiyorsan yap.

şimdi ben ankara'dayım. bu arsanın durumu nedir, sit alanı mıdır, ev yapılır mı, imar iskan durumu nedir? belediye hizmeti elektriği suyu var mı nasıl öğrenilir? yani komple bu arsaya ne yapılır ne yapılmaz rapor istiyorum. tek tek uğraşmak istesem nerelere başvururum? ya da böyle gayrimenkul danışmanı falan gibi (çakal emlakçı değil) desem ki bilader ada parseli şu. git araştır bana rapor ver, var mı böyle bir şey ama dolandırmayacak, "bi nane olmaz sat bunu" diyip bana arsayı ucuza sattırıp sonra üstünde beş yıldızlı tatil köyü görmeyeyim.

annemler için bir soru bu. evde adsl var. çatır çatır. lakin yazın 2-3 ay bilgisayar alınıp yazlığa gidilecek. 2-3 ay için de bir sene boş duracak adsl bağlantısı yaptırmak mantıksız haliyle. bugüne kadar komşuyla paylaştık, lakino da hem ayıp oluyorartık, hem de riskli ne olur ne olmaz. paylaşmak suç falan.

çözüm öneriniz var mı?

soruyu yazana kadar aklımıza yeni bir şey geldi. şimdi bunu benim annem babam kullanacak. film milm indirmezler. şimdi kota sorgulamadan da baktım, download+upload toplamları 3 gb'ı bile geçmiyor. ocak ayında 2 küsur gb, şubat ve martta 2 gb bile değil. dedik ki evdeki adsl'i de iptal edelim. evde de yazlıkta da 3g kullansınlar. nasıl fikir?

bir de bodrum turgutreis'te hangi 3g en iyi çeker? aveayı baştan geçtin onun telefonu bile çekmiyor. ya vınnn ya vodafon.

arkadaşlar bu lost denen ipnenin senaryosu taaa en baştan belli miydi? yani senaristler dizinin kompil 6 sezonunu yazıp öyle mi çekmeye başladılar, her halt en başından belli miydi? yoksa kurtlar vadisi pusu gibi olay boka sardıkça yeni bir şeyler mi eklenmiştir.

*** aha spoiler burada başlıyor dikkat ***

--- spoiler ---

mesela tapınaktaki dogen isimli japon amca, ölüyü dirilten havuz falan taa ilk sezondan belli miydi, yoksa bu tapınak ve japon s.kini sonradan mı çıkarıp eklediler?

--- spoiler ---

arkadaşlar ara ara çok fena kaşınıyorum. sürekli bir kaşıntı değil. sabahtan beri yoktu, şimdi kaşınıyorum mesela. akşam eve gidiyorum yok, birkaç saat sonra başlıyor kaşıntı. 10-15 dakika kaşınıyorum, sonra geçiyor. bacaklarım, kollarım, göğsüm falan deli gibi kaşınıyor. aynada inceledim, kızartı, kabartı falan yok. böyle içten içten bir kaşıntı sanki. belki de psikolojik.

biliyorum doktora gitsem kovar beni, zira teşhis koyabileceği gözle görülür bir şey yok. ya da vardır belki bilmiyorum. bir şeyler önerebilirseniz ona göre gideyim doktora. sebebini bulana kadar doktor doktor dolaşmayayım.

not: alakalı olabilir mi bilmiyorum ama fazla denecek kadar kıllıyım. traş etsem geçer mi? daha mı beter olurum?

aşağıda bahis lafı geçince aklıma geldi.

bir entry vardı. garantili kazanma yolu diye. bir takım belirliyorduk. ve her hafta o takımın beraberliğine oymuyorduk. ama her hafta yatırdığımız tutarı katlıyor muyduk neydik. illa ki berabere kalıyor, illa ki harcadığımız parayı çıkartıyorduk, hatta oranına göre kazanıyorduk falan.

aradım bulamadım. hatırlayan gören bilen eden?

ego'nun sitesi beni deli etti arkadaş. anlamadım bi türlü. buraya sorayım bari.

kızılay'dan gata'ya (etlik) gideceğim. hangi otobüs geçer oradan?

şimdi de telefonumu kanbankasi.gen.tr'den alan bir hasta yakını kan vermem için çağırdı. hasta ameliyata alınmış, taze kan ihtiyacı olabilirmiş.

kan taze olunca ne oluyor, bekleyince ne oluyor? niye özellikle taze kan isteniyor?

bir de hepatit, hiv bilmemne testlerini ne ara yapacaklar? öyle ha diyince daha hasta ameliyattan çıkmadan yapılabilen testler mi bunlar? alıp doğrudan hastaya vermeyeceklerdir herhalde.

1. neden uçtuğunuz mail adresinize geliyor. bakmadığınız fake bir mail salladıysanız bundan uçmuş olabilirsiniz.
2. duyuru'da soru/duyuru kavramını bilmiyorsunuz. bundan uçmazsınız elbet ama burada altına cevap verilemeyecek kategoride soru sormanız, yedeklerin ve uçurulma sebebinin mail adresine geldiğini bilmiyor olmanız; kuralları, açıklamaları okumadığınız ve sözlük ile ilgili de bilmediğiniz şeyler olduğu izlenimini uyandırıyor.
3. nickinizi yazmamışsınız. bkz ile bir sayı vermişsiniz. tıklayınca nick altı entry'si çıktığı için nickinizin bu olduğunu varsayarak modlog'dan bakıyorum ki modlogunuz epey bir kalabalık. tanım, örnek vs değil mi dersiniz (6 tane), çok değerli bir sanatçımıza "hıyar" demek mi dersiniz, bu yetmeyince "bana biraz hıyar gibi geliyor" başlığına bir şey (muhtemelen birinin ismini, belki o değerli sanatçımızın ismini, bunu biz sıradan yazarlar göremiyoruz) yazmanız mı dersiniz.

sonuç: bu kadar az entry girmenize rağmen toplam 8 tane hatalı entry'niz var. benim bile 6 senedir 3500 entry'im içinde toplam 6 tane hatalı entry'im olmuş. kuralları, açıklamaları okumuyorsunuz, mail adresiniz sahte veya kullanılmayan bir adres. uçmak için çok geçerli ve yeterli sebepleriniz var, bilesiniz.

kapadokya'dan alınmış, ev yapımı bir nar şarabı. fabrikasyon değil. etiketsiz falan şeffaf bir şişede. ağzında mantar takılı, hiç açılmadı. dikey vaziyette zifir karanlık bir dolabın içinde 4,5 aydır duruyor. ev yapımı olmasından mütevellit ne bir koruyucu var, ne başka bir şey. üretim ve şişeleme tarihi dealdığımız tarihe epey yakın tahmin ediyorum (2009 ekim sonu).

bozulmamıştır di mi bu? arkadaşlara açsak rezil olmayız?

"bozulmuştur o bana getir" diyecekler rica ediyorum siz bi çay koyun gelin.

arkadaşlar geçenlerde internet üzerinden işyerindeki bilgisayara bağlanıp kullanabilmeyi sormuştum. teamviewer denmişti. kurdum, kullandım, çok güzel, tam aradığım şey. evden bağlanıp aynen işyerindeki bilgisayarı kullanıyor gibi kullanabiliyorum.

sorun şu ki, işyerindeki bilgisayardan evdeki bilgisayara dosya kopyalamam lazım. işyerindeki bilgisayarı gördüğüm ekrandan kopyala diyorum, sonra getirip evdeki bilgisayarıma yapıştır diyemiyorum. niye? çünkü ben kopyala dediğimde işyerindeki bilgisayarın panosuna kopyalıyor. evdekinin pano boş olduğundan da yapıştırılamıyor.

anladınız di mi olayı. ben oradan işyerindeki bilgisayardaki dosyayı kopyala diyip, getirip evdeki bilgisayara yapıştırabilmek istiyorum. nasıl yaparım bunu?

lcd'si, anakartı, elektronik aksamı, deklanşörü, sensörü vs bozuk, ama objektifini içeri sokup dışarı çıkartan mekanizması (mekanik oynar parçaları) sağlam bir canon powershot a610 arıyorum (620 de olur sanırım, 4x zoomlu olacak). çalışmıyor diye kenara köşeye attığınız makinenize cüzi bir ücret karşılığı talip olabilirim. çok kanınız kaynarsa bedava da kabul ederim :)

bildiğiniz gibi milli eğitim kitapları öğrencilere ve milli eğitim öğretmenlerine ücretsiz veriliyor. dışarıda falan da satılmıyor. lakin eşim milli eğitim öğretmeni olmadığı için bu kitaplardan alma ve bulma şansı yok.

ücretsiz değil, parasıyla gidip öğrenci ve öğretmen kitapları bulabileceğimiz, alabileceğimiz bir yer var mıdır? böyle kitap basım dağıtım merkezi gibi falan?

yer: ankara

nic.tr'den aldığım com.tr uzantılı domain'im var. sadece mail adresi iin kullanıyorum. web sayfası yok. bugüne kadar superonline'dan hosting alıyordum. ama yamuk yaptı, bırakacağım. google apps bu işi ücretsiz yapıyormuş. girdim, adresileri falan tanımladım ama tabii o domain'in buraya yönlenmesi için domain'in benim olduğunu kanıtlayıp etkinleştirmem gerekiyormuş. superonline'da iken bana fearow2.superonlinecorporate.com diye dns adresi vermişlerdi, onları nic.tr yönetim paneline girince oluyordu. şimdi cname falan diyor ki ne olduğu hakkında hiç fikrim yok. nic.tr yönetim panelinde de böyle bir ayar yok.

nasıl yapacağım? nic.tr adresi ile google apps'ten aldığım hostingi nasıl kullanacağım, nasıl etkinleştireceğim?

şimdi sevgili arkadaşlar. şöyle bir durum var. ben evde torrent emule allah ne verdiyse takıldığım için bilgisayarıma 192.168.2.30 diye sabit ip verdim, o ip için de ilgili portları modemden açtım. evdeki modem de airties. modem adresi 192.168.2.1

lakin ben bu bilgisayarı alıyorum başka bir eve gidiyorum, orada dakablosuz modem var. giremiyorum. niye? çünkü oradaki modemin adresi 192.168.1.1. bulamıyor modemi. illa girip ağ aarlatından ya otomatik yapmam gerekiyor, ya da 192.168.2.30 olan adres ve 192.168.2.1 olan default gateway'deki 2'leri 1 yapmam gerekiyor. eve geri gelince de aynen düzeltmem gerekiyor.

şimdi buldum da kıllısını arıyor gibi olmazsam bunun koalyı yok mu? ayrı bir bağlantı tanıtmak falan gibi. eve gelince 192.168.2.1 olanı, öteki eve gidince 192.168.1.1 olanı otomatik bulup kullansın falan diye. üşeniyom. hadi ben nereden ayarlandığını biliyorum da bilmeyen eşim de alıp gidince sorun oluyor.

otomatik ip al diye bir seçenek koymuş adamlar benim gibi herifler için ama işte o zaman da torrent morrent anladınız siz.

olmuyor diyin de bi daha istemeyim böyle saçma şeyler.

edit: evet lan airties'ın default modem adresi 192.168.2.1 ama bu değiştirilebiliyormuş modem ayarlarından. hiç bakmamıştım. 192.168.1.1 yaptım, tcp/ip ayarlarını da düzelttim, port yönlendirmelerini de düzelttim 1 subnetinden kullanmaya başladım. öteki eve göre uydurgum, pek sağolun.

ninja kaplumbağalar'da rafael'in kullandığı üç uçlu çatal gibi aletin adı nedir?

alanadi.com.tr şeklinde nic.tr'den aldığım domainim var. sadece mail adresi için kullanıyorum. bu uzantıya satip 4-5 tane mail adresi (pop3 ama webden de kontrol edebilmeliyim icabında) alıp kullanabileceğim sorunsuz, ayda maksimum 5-6 lira ücreti olan, aşağıda sorduğum gibi kredi kartımdan 5,25 lira yerine 525 lira çekip uğraştırmayacak ciddi bir firma arıyorum.

allah beni davul etsin ki bu superonline denen şirketten hosting hizmeti alıyorum. hosting dediğim de web alanı falan değil. alanadı.com.tr uzantılı domainim için 3 tane mail adresi. hepsi bu. aylık hizmet bedeli 5,25 lira. beş lira 25 kuruş. kredi kartımdan otomatik çekiliyor.

bu efendiler nasıl becermişlerse kredi kartımdan 5,25 lira çekeceklerine 525,00 lira çekmişler. şimdi superonline kurumsal'dan aradılar. telefonda çıkan numara 02124442220, yani superonline kurumsal'ın numarası. iade yapacağız kusura bakmayın, sizden kredi kartı numaranızı istiyoruz diyorlar. kartımın ilk dört ve son dört hanesini de söylüyorlar. tamamını göremiyorlarmış.

gerçi adamın verdiği bilgiler, müşteri numaram, kartımın ilk ve son haneleri, yapılan işlem, arayan numara falan doğru da, her ortamda "hiçbir şekilde ne olursa olsun sizden telefonda, mail ile kart numarası istemeyiz" diye bas bas bağıran şirketin telefonda kart numaramı istemesi beni endişelendirdi. organize dolandırıcılığa kurban gidiyor olabilir miyim? ne halt edeyim şimdi? telefonda vermek istemiyorum dedim, o zaman şu adrese mail atın dedi ki o daha da tehlikeli.

ne bok yiyeyim şimdi ben de 525 liramı iade etsinler? nereye vereyim bu kart numaramı?

değerli lost izleyicileri, sevgili duyuru sakinleri. ilk satırı açılmadan da gözükmesin diye dolduralım ıvır zıvırla.

tamam şimdi soru: meşhur 4 8 15 16 23 42 sayılarını hurley'nin akıl hastanesindeki arkadaşı duymuştu da hurley o sayılara piyango falan oynamıştı.

yanlış hatırlamıyorsam o sayılar adadaki radyo kulesinden yayınlanıyordu. sonra rousseau onun üstüne yardım mesajı kaydetmişti falan. doğru di mi buraya kadar.

peki o sayıları radyo kulesine kimin kaydeip yayınladığı mevzusu açıklığa kavuşmuş muydu hatırlayamadım. yoksa hala muamma mı?

teori sormuyorum. kesin olarak gördük, öğrendik mi kim kaydetti ne amaçla yayınladı, hatırlayamıyorum bunu ben.

vista'da yer alan mahjong, inkball, purble place vs gibi windows oyunlarını xp'de oynayamaz mıyız? microsoft games klasörünü olduğu gibi attım ama çalışmıyor. geçerli bir win32 uygulaması değil diyor. başka ne yapmam lazım?

ne bulunmaz hint kumaşıymış arkadaş. hayır a4 kağıdın giyotinle ortadan kesilmişi değil. doğrudan fabrikaran a5 olarak çıkmış kağıttır aradığım şey. ne kadar kırtasiye, ofis market dolaştıysam yok allah yok. hayır hepsinde ortasından giyotinle kesilerek a5 yapılmış yarım a4 var. düzgün kesebilseler eyvallah da yamuk kardeşim bu. eğri. daha d adüzgün kesenine rastlamadım.

kesilmiş değil, fabrikasyon a5 arıyorum. ankara'dayım. internetten sipariş falan da olur.

arkadaş deli olacam ya, niye bu kadar zor bu işler.

hdmi çıkışı olan laptopu, hdmi girişi olan lcd televizyona sağlam bir hdmi kablosu ile bağlıyorum. görüntü geliyor. lakin ses yok. daha doğrusu bilgisayar sesleri hala bilgisayar hoparlöründen çıkıyor. televizyondan çıkmıyor. hdmi ses ayarlarını bulup gidiyorum. çalışıyor gözüküyor. hoparlörleri dene diyorum, televizyondan sağ sol hoparlör için dırilinnng diye test sesi geliyor. ama mp3 olsun, film olsun, oyun olsun bunların sesleri bilgisayar hoparlöründen geliyor, televizyondan gelmiyor. test sesi geldiğine göre bağlantı da, kablo da, televizyonun ayarları da tamam.

niye peki diğer normal sesleri alamıyorum?

vista home premium'dur işletim sistemi.

(git: 127004)

hamachi tam aradığım şeymiş. taa evden ofisteki bilgisayarda istediğim klasöre girdim, evdeki bilgisayarda ağ sürücüsü olarak tanımlayıp programımı çalıştırdım. çok güzel.

lakin inanılmaz bir şekilde yavaş. programı çalıştırıyorum (windows içinde command prompt açıp çalışan bir dos programı bu) bir tuşa basıyorum, abartısız 6-7 saniye sonra tepki veriyor. bu şekilde çalışabilmem imkansız. ping atıyorum gayet hızlı da, programa bağlantı, çalışması, tuşlara tepki vermesi falan niye bu kadar yavaş? hızlanmaz mı bir şekilde?

- iş bilgisayarı (eşşek kadar desktop) ofiste.
- içinde lisanslı muhasebe programı var. kesinlikle kopyalanamıyor.
- bu programa yerel ağ üstünden ulaşıp kullanmak mümkün.
- işim çok. evde çalışmam lazım.
- laptop olsa alıp götürücem ama bunu götüremem.
- böyle bilgisayarı açık bırakayım, evden bir şekilde sanki yerel ağdaki bilgisayarmış gibi internetten ofisteki bilgisayara gireyim. hatta ofisteki bilgisayarın c sürücüsünü evdeki bilgisayarda ağ sürücüsü olarak tanımlayayım.
- işimi yapayım.

var mı çaresi? varsa nasıl olacak bu iş? hamachi mamachi bir şeyler duydum da pek anlamadım. hep oyun oynamaktan bahsetmişler sitesinde.