I have worked at Amazon for 5 years.

sizce bu cümleyi kuran bir kişi amazon'da çalışmayı bırakmış mıdır yoksa hala çalışıyor mudur?


 

Bırakmıştır. Çalışıyor olsaydı "I have been working at Amazon for 5 years" gibi bir şey yazabilirdi.

kernelpanic

Geçen hafta bırakmıştır.

Bruce

contexte bagli, her ikisi de mümkün.

tadellesever

Dil bilgisi tanımları açısından bırakmış olmalı, ama İngilizcede de bizdeki gibi zaman kayması olayı var.

Örneğin; "Look buddy, I've worked at Amazon for two years and you're wrong" gibi bir cümlede bu kişi hala orada çalışıyor olabilir.

Diğer taraftan; "I have worked at Amazon for two years and It wasn't that bad" gibi bir cümlede büyük ihtimalle artık orda çalışmadığını anlarız.

Şey gibi bu, telefonda "hadi kapattım" diyoruz mesela ama aslında "hadi kapatıyorum" yerine geçiyor bu.

akhenaten
Eski roma'da "quis custodiet ipsos custodes" (koruyuculardan kim koruyacak) şeklinde bir söz var.

Bu sözü "kurtarıcılardan kim kurtaracak" anlamına gelecek şekilde söylersek cümle nasıl olur?

Edit: Orijinal deyimin anlamı "Koruyucuları kim koruyacak?"mış. @akhenaten'e teşekkürler.

 

Custodes bekçiler, koruyucular, kurtarıcılar gibi anlamlarda kullanılıyor. Dolayısıyla söylediğiniz cümle yanlış olmaz.

stronzo

qui -> kim
salvare -> kurtarmak
salvator -> kurtarıcı
nos -> biz

Kelime biliyorum ama cümle kuramıyorum (ekleri/grameri bilmediğim için). Yine de üstteki kelimelerle bir şeyler yapabilirsiniz diye düşünüyorum.

Alakalı/manidar: www.youtube.com

plutongezegendegilmi

Ben soruyu yanlış anlamışım. Cümlenin bizzat kendisi zaten sizin söylediğiniz şekilde de çevrilebilir. Cümleyi değiştirmeye gerek yok. Ama eğer yukarıdaki önwriyi dinlemek isterseniz custodes yerine salvatores koyabilirsiniz. Quis custodiet ipsos salvatores

stronzo

orjinal deyim, şöyle bir durumu anlatıyor. adama diyorlar ki karının başına adam koy ki seni aldatmasın. o da diyor ki, başına koyduğum adamların başına kimi koyacağım? kadın beni onlarla aldatırsa ne olacak?

o yüzden kurtarıcılar'ı kullanmak taraftarı değilim. bekçileri kim bekleyecek derim ben olsam. gözcüleri kim gözetleyecek de olabilir.

sert siyah krom
"2 em space" ne demek ve word dosyasında nasıl ayarlanır?




 

Em Space bir boşluk çeşidi. Klavye kısayolu yok. Şu şekilde ekleyebilirsin:
streamable.com

Not: 2 tane Em Space olmalı demiş. O yüzden 2 kez ekledim videoda.

himmet dayi
Berrak dil kullanan, bir sonraki bölümünü merak ederek beklediğiniz ve dinlemekten keyif aldığınız ingilizce ve italyanca podcast'leri paylaşırsanız çok sevinirim. Yanlarına da bir cümlelik format özeti ekleyebilirsek çok iyi olur.

Comprehensive input peşindeyim. Şimdiden teşekkürler.


 

Cok basit degil ama ben bazi derslerde This American Life bolumlerinden secmeler kullaniyorum. Cok kolay degil, ama her turlu icerik var. www.thisamericanlife.org

sopiro

David Tennant Does A Podcast With
Whoopie Goldberg, Neil Gaiman, Ian McKellen gibi konukları var, çok keyifli. David Tennant İskoç aksanlı bir insan, onu da ekleyeyim.

kobuzchu kiz

Emma Chamberlain
Artikülasyonu çok net. Tamamen boş ve gündelik konulardan bahsediyor. Tam kafa boşaltmalık/uykuya dalarken dinlemelik.

Bir sözlük entrysi:
"o gırtlaktan yarı kısık erkeksi sesiyle durmadan konuşuyor emma. zihninden dudaklarına transit geliyor konular. süzgeç yok. neden jean dükkanındaki tezgahtarı tanrısı ilan ettiğini, neden geceleri sevdiğini, neden looser olduğunu, doğum günlerinden neden hoşlanmadığını, depresyonlarını anlatıyor. anlatımını, örneklerle güçlendirmesi harkulade. hipnotize oluveriyorsunuz." (patiklikaplumbaga, 2019).

hadi ya la
çok temel ya da daha önce sık sık konuştuğunuz, kullandığınız bazı sözcükleri anlık olarak unuttuğunuz oluyor mu? olunca ne yapıyorsunuz?

zorla öğrenilmiş/ezberlenmiş sözcüklerden bahsetmiyorum. onların unutulması normal ama günlük konuşmada yer alan ve sık sık kullandığım bazı sözcükleri tam da cümlenin içinde lazım olduğunda unutuyorum bazen.

neden olur ki, nasıl yapsak

 

türkçe olanları bile unutabiliyorum
dil öğrenme sürecinde bir aşama olduğunu söyleniyor
normal zamanla geçecek

lilith 979

Oluyor. Kafama vuruyorum sinirden. Bir mülakatta foreign'i unuttum. Yok oldu sanki o an. Kelime bütünü ile gitti. Ne yapılır bilmiyorum. Pratik tek yol gibi:/

Amaranta ursula

oluyor, turkce olanlari da unutuyorum +1.

su seyin adi neydi ya hani kulpu var kahve yapmak icin kullaniyoduk fln diye soyleniyorum, biri cezve diye cevap veriyor, hah evet cezve diyip konusmaya devam ediyorum.

aynisini ingilizcede de yapiyorum. sozcugu unuttum diye panik yapmiyorum, onun yerine anlatiyorum ne demek istedigimi, biri dogrusunu soyluyor sonra, sohbet akmaya devam ediyor.

taurina

ben cok sik kelime unutuyorum, bazen cumlede ne demek istedigimi bile unutuyorum. taurina'nin dediginin aynisini yapiyorum, anlatmak istedigim seyi tarif ediyorum. ya ederken hatirliyorum, ya da hatirlatiyorlar.

reavelyn

Geçen sığırcık sürüsü gördüm. Dedim neydi bu. Excel'de yazdığım bir kelime. Sonra gidip baktım. Starling... Ben böyle olunca a, b, c diye harfleri sayıyorum. İlk harften yakalamaya çalışıyorum. Bir de kendimi zorlamadan direkt bakıyorum bazen. Çok olmuyor ama olabiliyor.

dissendium
Tavsiyesi olan, yardım edebilecek birileri var mı? (İngilizce ve Almanca)




 
Tam anlamıyla nasıl çeviririz?

"25 hasta kusma şikayetiyle başvurdu" gibi.


 

Hastahane icin gelenlde admit
25 Patients were admitted to hospital with vomiting complaints.

doktor basvurmak derken see, visit, go olur yani
24 Patients went to the doctor complaining of vomiting.

speedy
[dil]
(3) 

YDS kaynağı

yarmasimo #1528395
Arkadaşlar YDS'ye hazırlanacağım. Konu anlatımlı, konu anlatımı detaylı, soru bankalı bir kaynak arıyorum. Bunların hepsi bir arada olursa iyi olur. Set almak istemiyorum. Yayinevi tavsiye eder misiniz?




 

Kullanmadım ama inceledim. Modadil.

dissendium

prnt.sc

modadil +1

şöyle bir video klasörüm var boyutu 30 gb üstü olduğu için paylaşamıyorum malesef fakat hepsi youtubeda olan videolar sadece gözümün önünde dursun diye indirip arşivledim ve zaman zaman buradan açıp bakıyorum. konu anlatımı, çözümler, çıkmış soru çözümleri hepsi mevcut ve tatmin edici. isimleri youtube'da aratarak videolara ulaşabilirsin.

marlonbranda

Çok teşekkürler @marlonbrando

yarmasimo
[dil]
(2) 

Ielts sınav

etki #1527959
Ücret vermeden ielts seviyemizi gerçeğe en yakın nasıl ölçeriz.
Çıkmış ielts sınav soruları var mıdır.
Ya da güvenilir online deneme sınavı gibi?


 

takeielts.britishcouncil.org

british council ile girersen karşılaşacağın arayüz birebir bu olacak. Soru tiplerini de bir görmüş olursun.

ieltsonlinetests.com
bir de bu siteden deneme çözmüştüm ben. Bazıları gerçeğe çok yakındı, ama bazıları eski kitaplardan vs. alıntı. Yeni eklenenlere bakmaya çalış.

nhk ni youkosu

udemy'den kurslara bakın. SAT için ingilizce aldım bizim velete, çok iyi olduğunu söyledi

spankenstein
bunları dikkatimi çektikçe not alıyorum. diyelim regress, progress, digress. ya da homicide, genocide, suicide, insecticide gibi...

bunları google'da arattığımda aynı kökten gelen ya da aynı eki almış tüm kelimelere genelde ulaşamıyorum, karşıma çıktıkça bilgi edinebiliyorum. en azından belli yapım eklerinin bulunduğu bir liste falan bulabilir miyim?


 

harika! aradığım tam olarak bu evet. ben herhangi bir yöntemle aratmıyordum sadece yaptığım okumalar sırasında karşıma çıkan, (kök ya da ek olarak) ortaklık gördüğüm kelimeleri beraber aratıp inceliyordum. bu listeler epey işime yarayacaktır.

kelime bilgisi anlamında daha geniş bilgi edinmek, kelimelerin tüm ayrıntılarıyla aynı anadilimdeki gibi haşır neşir olabilmek istiyorum. daha başka önerileriniz olursa memnun olurum.

Mossy

Ayrica latince kokenli ve yunanca kokenli kelimeleri de arastirabilirsiniz.

sopiro

Pardon, editleyemedim ama “vocabulary for the college bound student” kitabini tavsiye ederim.

sopiro
Kelime ezberlemek için kelimelerin kendisini ve anlamını kendim girebileceğim, siteninse bunları bana şıklı soru vs yoluyla sorabileceği bir yer arayışındayım.

kelimelerim.net diye bir yer buldum ama başka yerler de varsa yararlanmak isterim.


 

Tam olarak memrise'ı tsrif ediyorsunuz.

akhenaten

tureng'in kelime defteri

Mossy

Bir tane daha ekleyeyim, Quizlet'i çok beğendim

psipsipsi

Hiç kimse söylememiş ama bu işlerin en eskisi ve iyisi Anki olabilir.

kaptankedi
Merhaba eksi sozluk yardim severler
Antalya’da İELS sinavina iyi hazirlayan bir kurs tavsiyesi ariyorum.
Onerebileceginiz bir kurs ya da hoca var midir?


 
diyelim prize, award, reward ya da develop, improve, progress arasındaki fark gibi benzer anlama gelen ama birbiri yerine kullanılması uygun olmayabilen kelimelerin farkını anlamak için nereye başvurabilirim?




 

Böyle konuları genelde Quora'ya soruyorlar.

Ör: www.quora.com

Ancak burası tabii referans alınacak düzeyde bir doğruluk sağlamaz asla.
Her bir kelimeye Britannica, Cambridge, Oxford sözlüklerinden bakıp kafada kurgulamak daha doğru olur.

himmet dayi

Bu dediginin sozlugu var zaten. Sitesi de ayni.

(Bkz: Thesaurus)

baldur2

Anlami ve kullanimi en cok karistirilan kelimeler cok yaygin bir konu. Bu alanda kitap vs de bulursunuz rahatlikla.

"most commonly confused words" anahtar kelimeniz olabilir. Misal: www.merriam-webster.com

sopiro

benim en cok yaptıgım google araması formatı şu valla ve hep sonuca ulaşıyorum:

prize vs award:

An award is usually a token of appreciation for doing something well. A prize is given if you win something by being better than others at it. A prize is usually a thing or money, while an award is often a certificate.

ilk sitede çıkıyor mesela direkt.

floydian

dictionary.cambridge.org

neverletyougodown

"What's the difference between x an y" şeklinde arama yapınca sonuç vermeyen yakın anlamlı sözcük henüz görmedim.

İlla ki quora ya da yabancı dil forumlarında tartışılmış oluyor. Onun dışında sözlükleri türkçe değil, ingilizce olarak kullanırsanız farklı doğal yoldan görmüş olursunuz. Örneğin Cambridge'i kullanırken eng-eng şeklinde kullanın.

akhenaten

herkese teşekkür ederim. ben de çoğunuzun söylediği gibi google'dan aratıyorum. fakat birkaç yerde farklı kelimeler görüp araştırıp bunları biriktirmek bir süreç. ben direkt olarak kelimeler hakkında daha derin ve detaylı bilgi veren bir kaynak bulup direkt buradan çalışabilir miyim bunu merak ettim. en azından en sık karşılaşılanları, benim verdiğim örneklerdeki gibi...

tam olarak böyle bir şey bulamasam da tavsiye edilen siteler oldukça işime yarayacak.

Mossy
Merhaba arkadaşlar İngiliz Dili ve edebiyatı okumayı düşünüyorum çok iyi bir puanım yok, tabela üniversitelerinden birinde okuyacağım. Dersleri acaba zor mudur? Hazırlığı geçmek için nasıl çalışmam gerekiyor? Dersler için şimdiden YouTube'dan çalışmayı düşünüyorum nasıl bir çalışma tavsiyesi verirsiniz? Şimdiden teşekkürler.




 

hacettepe, bogazici, ya da belki istanbul üniversitesinde okumayacaksan, okumanın hicbir anlami yok. bir sey ögreneyim dersen tabela üniversitelerinde ögrenemezsin, diplomam olsun diyorsan o başka, gider gelir alirsin diplomayi o kadar zorlanmazsin.

cesaretini kirmak istemezdim ama durum böyle.

tadellesever

her okulun eğitim kalitesi ve sistemi farklıdır. dilde genelde standart olmaz. yıllar önce istanbul üniversitesi rus dili ve edebiyatı bölümünde facia kitaplar kullanılırdı mesela arkadaşımdan biliyorum. kendim okurken ankara'da işin çok daha farklı olduğunu görmüştüm. derslerin içeriğinden tut da dilin öğretilme biçimine kadar çok şey değişkenlik gösterebilir.

bu yüzden dersleri zor mu, hazırlığı geçmek için nasıl çalışmam gerekir vs. havada kalan sorular. en başta sizin seviyenizi de bilmiyoruz zaten.

onun dışında tadellesever'e katılıyorum, kendim bir dil öğrencisi olarak tabela üniversitesinde ing. dili edebiyatı okumakla uğraşmazdım. hele ki burslu değilseniz ve üstüne para verecekseniz... hiç anlamı yok. aynı puanla gidin malatya'da urduca filan okuyun (tamamen sallıyorum) daha yararlı bir işle uğraşmış olursunuz.

tüm bunları üniversite mezunu olup iş hayatına atılmak isteğiyle yazdığınız varsayımıyla söylüyorum bu arada... siz eğer ingiliz edebiyatı benim tutkum, ben bunu kendimi geliştirmek için yapıyorum ve üzerine düşeceğim diyorsanız o zaman başka tabii. öyle diyen birinin de şu an hazırlığı geçmeye odaklanmasına gerek yok diye düşünüyorum, o istek varsa her türlü altından girilir üstünden çıkılır zaten bölümün.

der meister

is bulma kaygin yoksa okunur,yoksa uzak dur

kreatin

Öncelikle cevap veren herkese teşekkürler öncelikle iş kaygım yok halihazırda zaten bir işim var. Ben bu bölümü gerçekten İngilizce öğrenmek için okumak istiyorum.
tabela üniversitelerindeki hocalarının da gerçekten iyi kariyeri olan hocalar var.

Ydt'den muhtemelen 50 net civarı alacağım İngilizce seviyem reading fena değil ama listening ve speaking zayıf.

gezmeyi seven adam

mütercim tercümanlık daha ideal dil için

mantık

asla tabela üniversitesinde okunacak bir bölüm değil. zaman kaybı olur, uzak durun derim.

avianthem

Tabela universitesi ne demek bilmiyorum ama tadellesever hocamizin soylediklerine +1
Ingiliz edebiyati okudum ben de, edebiyat ogretmeniyim.
Fakat ben 15-20 sene once mezun oldum, bir seyler degismistir herhalde.

Ben bir sene bir donemde dokuz ders aliyordum ve bunlarin neredeyse hepsinde bir dersten digerine bir metin bitirmemiz gerekiyordu. Yani bir hafta icinde dort roman, bir tiyatro oyunu, bir kac edebi teori anlamaniza yardimci olacak makale falan okumaniz gerekiyor. Ingilizce bilmiyorsaniz, okumayi cok sevmiyorsaniz yapilacak is degil.

sopiro
bugüne dek kendimi b1-b2 düzeylerinde ingilizce bilen, kelime ve gramer bilgisi iyi denebilecek birisi olarak görürdüm. kendimi denemek için ösym'nin 2019'a ait yökdil'ini çözeyim dedim, neredeyse hiçbir soruyu yapamıyorum (özellikle kelime bilgim inanılmaz kötüymüş). ne tavsiye edersiniz? siz nereden, nasıl çalıştınız?




 

o bir sinav ve dogrudan ingilizce bilginizle ilgilenmiyor.

ezberlemek size uyan bir konu değilse, cesur öztürk'ün kitaplarından çalışın. halledersiniz.

helenart

1 yıl her gün BBC ve CNN okuyarak YDS'den 80 aldım. Yökdil daha kolay. Her fırsatta yazı okuyun.

dissendium
Lucas’ shirt mesela Lucas'in gomlegi hakkinda konusurken
normal Lucas shirt diye duz mu okuyorduk
yoksa Lucasis shirt diye mi okuyorduk?


 

evet is ekliyorsun. ikincisi yani.

baldur2
bugünden sonra mı yoksa bugün geç saatlerde vs demek mi?

"You will have access to your information later today"


 

bugün ilerleyen saatlerde demek.

himmet dayi
Gecici siginmaci statusunde bulunanlari tam ifade eden, Ingilizce karsiligi nedir acaba?




 

refugee(s) under temporary protection

Türkiye'deki Suriyelilerden bahsediyorsan onlar 'geçici sığınmacı' değil. Geçici koruma altındaki sığınmacılar. Onun da İngilizcesi yukarıda.

himmet dayi

evet, gecici koruma statusundeki siginmaci demek istedigim

feranbr

O işler biraz karışık. İlk olarak refugee ve immigrant arasındaki temel fark, refugee’ler savaş vb nedenlerle ülkelerine güvenli bir şekilde dönemeyenleri kapsıyor. Bu insanların gittikleri ülkede yasal olarak hakları oluyor, belirli süre ülkede kalabiliyorlar.

illegal immigrant, daha keyfi nedenlerle giderek yasa dışı olarak ülkede kalan insanlar için kullanılıyor.

Bizdeki durum daha karışık, geçici sığınmacı olarak gelen Suriyelilerin teknik olarak refugee statüsünde olmaları gerekiyor, diğer yandan bu kişiler yasal yollardan ülkeye girmediği ve hükümet sorumluluk almak istemediği için mülteci statüsü verilmiyor, geçici sığınmacı gibi arada bir terim kullanıyor.

Refugee statüsü verilse bu insanların, yasal haklarının olması, takip edilmesi ve zamanı gelince geri gönderilmesi gerekir.

archmage mahmut

1-2 şeyi düzelteyim

sadece avrupadan gelenlere mülteci statüsü verebiliyoruz.
bizde avrupadaki gibi "mülteci/sığınmacı/illegal göçmen" benzeri bol kavramlar yok.
mülteciyi avrupayla kısıtlayan sözleşme şu:
Türkiye Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Cenevre Sözleşmesi’ni 1961 tarihinde onayladı. 1967 yılında Mültecilerin Hukuki Statüsüne Dair Protokol’ü de onayladı.
Ancak Cenevre Sözleşmesi ile düzenlenen coğrafi sınırlama ilkesini sürdürmeyi seçti.


suriye de avrupada olmadığı için, 6458 sayılı kanuna göre "geçici koruma" ismi alabiliyorlar.
ve suriyeliler için keyfilik diye bir kayıt yok. hepsi geçici koruma altında.

keyfi gelmekle kastedilenler "düzensiz göçmen". onlar suriyeli değil.
doğu sınırından vs kaçak girenler.

bunların hepsi göç idaresinin ve mevzuat.gov un sitesinde yazıyor.

comp
Sb.




 

maaş beklentisi

jelly bear

maaş + yan haklar paket olarak beklentinizi soruyor.
eğer yazılı başvuruda soruyor ise ve sadece rakam girmenize izin veriyor ise maaş girin
yazı yazmanıza olanak var ise maaş+sağlık sigortası+emeklilik planı gibi detay belirtebilirsiniz

cuma

maas + ikramiye + hisse + yan haklar (sigorta, emeklilik, kira yardimi, ucak bileti hakki vb)

sertac akin

brüt yıllık maaş + prim
yan haklar; araç, asistan, şoför, sağlık, hayat sigortası, dental plan vs.

bir yere sayı girilecekse brüt yıllık maaş + prim toplamı. sadece sayı girilmeyecekse olmazsa olmazları girmek lazım, yoksa üzer. ben mesela mercedes istiyorum, focus verirlerse, aslında araç vermiş olmuyorlar.

gabe h coud
Herkese iyi akşamlar,

İngilizce'de can ve can't birbirine çok yakın değil mi bazen? bana mı öyle geliyor? Gerçi problem yaşamadım hiç. ama özellikle, şu sevdiğim şarkının nakaratında hep aklıma bu geliyor.

"I can't believe the things you say" kısmında, olumsuzluk ifadesi için belli belirsiz bir "d" sesi var sadece. i can = ken, i can't = ken(d) şeklinde. ama belli belirsiz.

youtu.be

öyle değil mi? yoksa çok kolay farkediliyor mu? özellikle şarkılarda anlamıyorum bazen. bundan daha anlaşılmaz şarkılar da var.

 

Evet Amerikan İngilizcesinde birbirine yakın. Zaten Amerikalılar da karıştırıyor bazen.
Bir de cannot var (evet birleşik). Böyle söyleyince karışmaz mesela

İngiliz İngilizcesinde can't 'kant' diye okunuyor. Onda bir sorun yok.

himmet dayi

cogunlukla gidisattan anliyorsun acikcasi can mi diyor can't mi diyor. zaten "I can believe the things you say" cok olasi bir cumle degil, genelde inanmazsan bunu iletme ihtiyaci hissedersin, diger turlu haber degeri yok.

ki bazen insanlar anlamiyor ve birbirlerine soruyorlar can mi dedin can't mi diye.

hot potato

Bu soruya yanıt verebilecek yeterlilikte olmayabilirim ama B2 İngilizcemle naçizane şunu söylemek isterim. Öncelikle ilk cevap gayet tatmin edici bence onun haricinde ben şöyle ayırt ediyorum. Mesela "you can do it" ile "can't do it" cümlelerini ele alalım. Türk ingilizcesinde genelde yu ken ya da yu kent diyoruz ama Amerikan İngilizcesinde İngilizcesinde can kullanımı yu kın gibi telaffuz ediliyor. Can't ise bizdeki ken'e daha yakın. Hafiften d-t karışımı bir ek alıyor sona.

You can --> Yu kın
You can't --> you ken't

lionel andres
iyi günler

"Tatildeyken yatak odası olan bir yer bulamadım."

saygılar.

 

Dema ku ez li betlaneyê bûm, min nikarîbû cihekî ku mezela razanê hebû bibînim.

zaxurani
Az önce fark ettim. Acaba bir grup troll insan bu şekilde bir geri dönüş verdi de o yüzden mi böyle oldu ama ne alaka ki selam ile lise?

Tamamen refleksten açtığım ekran çalışıyor mu diye teyit ederken selam yazınca fark ettim.


 

databaselerinde hata olabilir. buyuk ihtimalle hi olmak istedi ama high school'a gitti aradaki baglanti.

hot potato

Sorunun doğrudan cevabı değil ama çapraz kontrol için Google ile deepl i birlikte kullanmakta fayda var. www.deepl.com

candanag

google translate cevirilerine yardim et secenegi var. birileir muhtemelen oradan abuse etmis olabilir. almancaya da yanlis ceviriyor.

helenart
Fransızca A2 kursunda herhangi bir konuda 5 dk'lik sunum hazırlamam gerekiyor. Sınıfta her ulustan öğrenci var. Diğer öğrenciler sevdikleri film, kitap ve kendi şehirleri hakkında sunum yaptılar. Farklı bir şey yapmak istiyorum. Fikriniz var mıdır?




 

sevdigin yemegin nasil yapildiginin tarifini ver. neden sevdigini anlat. varsa ilgili anilarini anlatabilirsin.

idexo

Türk hamamı ve hamam ritüeli.

marla is in my head

1974 kıbrıs barış harekatı

feel the blanks
elektrik elektronik mühendisliği hazırlık okunduğu nasıl yazılır?
bölümün 100% ingilizce olduğu nasıl yazılır?



 

All courses in English
One year English preperation.

OrangeYellow

English prep. school
Medium of instruction: english

floydian
Merhaba,

aramızda mütercim yahut herhangi bir yabancı dile anadil seviyesinde hâkim birileri vardır diye sormak istiyorum.

bir yabancı dilden Türkçeye tercüme konusunda hiçbir zorluk yaşamazken, Türkçeden o yabancı dile tercümede yaşanan zorluğu nasıl aşabiliriz?

elbette Türkçe anadilimiz, kendimizi ifade etme konusunda hiçbir dilde bu kadar rahat olamayız, en azından kendi adıma. fakat yine de Türkçeden yabancı bir dile tercüme konusundaki eksiklikleri gidermeye yönelik çalışmalar metotları vardır diye düşünüyorum. bu eksikliği gidermek yahut asgari bir düzeye indirebilmek için neler yapılabilir?

teşekkürler.

 

Çevirmenim. Kitap çevirmenleri atölyesinde, yabancı olup Türkiye'de yaşayan, hatta hoca olan kişilerle bir arada bulunma fırsatım oldu. Herkes kendi diline çevirmeyi tercih ediyor, her ne kadar usta da olsan, anadili olan kişi kadar iyi aktaramayabiliyorsun.

Ben genelde yabancı dilden Türkçeye çevirmeyi tercih ediyorum. Türkçeden yabancı dile çok nadir. Karşılaştırmalı çeviri yaparak kendini daha iyi seviyeye getirebilirsin.

geçerkenugradım

@geçerkenugradım, tavsiyeniz için teşekkür ederim.

sosyal asosyal

Simultane çevirmenim, meslekte 31. yılım. Duruma göre bazen İngilizceye çıkmak daha rahat bile olabiliyor. Tavsiye sayılır mı bilmiyorum, ama kendimi sık sık yaparken yakaladığım bir şey, diyelim bir film, bir haber bir şey izliyorsunuz, arada öylesine çevirin zihninizde, çetrefilli bir cümle mi duydunuz, bunu çevirecek olsam nasıl çevirirdim deyin, içinize sinen versiyonunu bulana kadar bırakmayın peşini. Size başarılar dilerim.

cedilla

@cedilla, teşekkür ederim hocam. size de başarılar.

sosyal asosyal
Merhaba,

İngilizcemi geliştirmek için 15-20 dklık podcaat tavsiyesi istiyorum.

Teşekkürler

 
Merhaba, şu anlaşma metnini çevirmeme yardım eder misiniz?

During the term of the Engagement, the First Party will provide the Company with all the information and assistance in connection with proposed Sales, Supervisory Services and EPC on the following.


 

Taahhüt süresi boyunca birinci taraf (first party), teklif edilen (önerilen) satışlar, denetim hizmetleri ve EPC ile bağlantılı olarak aşağıdaki konularda şirkete (Company diye belirtilen) tüm bilgileri ve desteği sağlayacaktır.

himmet dayi
there is no doubt the people who made comment for this masterpiece are soft hearted human beings and that's why It is an honour to be here where the emotions, tears, senses and thoughts are shared mutually, sentimentally, salute!




 

Yok gibi ama ben olsam

there's no doubt that the people... derdim.

himmet dayi

Var aslinda. Grammar hatasi kucuk ama 'style' hatasi var daha cok.
Gercekten ogrenme arzusuyla sordugunuzu varsayarak aciklayayim, 'off sacma sacma seyler' diye dusunurseniz de caniniz sagolsun.

Kucuk grammar hatasi: Ingilizcede sayilabilir nesneler article almadan kullanilmaz. Yani, 'i have car' demezsiniz mesela. 'I have brother' demezsiniz. a/an/the articlelarindan birini almasi veya bir sayi vs ile cogullastirilmasi gerekir. I have two brothers gibi. I have a brother. I have several cars. gibi.
Haliyle, who made comment, yanlis bir kullanim. Who made a comment veya who made comments olmasi gerekir. Kaldi ki comment ayni zamanda bir fiil oldugu icin, who commented on... demek varken made a comment diye kullanmak gereksiz bir uzatma olabilir.

Ayni gereksiz uzatma hali, tautology diye de bilinir, diger cumlede daha belirgin. Emotions, tears, senses hepsi ayni seye gonderme yapiyor sanirim, kaldi ki ayni sey degil. Emotion sense ettiginiz seyler sonucu olan bir tepki. Zaten sense baskasiyla paylasilabilecek bir sey degil, sizin bir seyi algilama sekliniz. Ama bu baglamdaki bir cumlede asagi yukari ayni sey gibi geliyor kulaga. Bir de bunlari sentimentally paylastiklarini soyleyerek benzer bir kelimeyi dorduncu kez kullanmis oluyorsunuz. Yani turkcede veya herhangi bir baska dilde, 'duygularimizi, hislerimizi, gozyaslarimizi ve dusuncelerimizi duygusalca paylastik' diyen biri size de sacma gelirdi herhalde.

Ayrica cumleyi sadelestirince 'people are human beings' demis oluyorsunuz yine bir stil hatasi ama oraya girmiyorum.

sopiro

Eğer birden fazla insanın yaptığı tek bir yorum yerine birden fazla insanın tek tek yaptığı yorumlardan bahsediyorsanız "people who made comments" olmalı.

O kısımda sanırım türkçe düşünüp "Bu başyapıta yorum yapan insanlar" demişsiniz. Halbuki "Bu başyapıta yorumlar yapan insanlar" olmalı.

akhenaten

herkese teşekkürler @sopiro hocam vakit ayırıp kapsamlı ele almışsınız teşekkürler, people yerine "the ones" yazsam o stil hatası telafi olmaz mı?
şöyle yazsam saçmalamış mı olurum yine :)

there is no doubt that the ones who commented on this masterpiece are soft hearted human beings and that's why It is an honour to be here where the intense emotions consisting of tears coming from a mourning soul for some or pure serenity for many others are shared truly"

bugisme
merhaba. diyelim ki bir arkadas grubu icinde bir kisinin disari cikmak icin parasi yok. bu durumda turkcede "sen gel biz seni cekeriz" denir mesela, en azindan boyle kullanildigini duydum daha once :) peki ingilizcede ne denebilir acaba bu durumda gundelik dilde? tesekkurler simdiden.




 

Teklifi yaptıktan sonra reddederse "it's on me" denir.

Tabi tek başına bunu deyip durmazsınız, önünü arkasına ısrarınızı, tepkinizi belirten bir şeyler eklersiniz

I'll treat you da kullanılıyor.

Bunu başka bir şekilde şöyle de kullanabilirsiniz; "let's have a cup of coffee, my treat :)"

akhenaten

akhenaten + 1

grup olarak arkadaşın hesabını ödeyecekseniz de "it's on us" da denebilir.

kaptankedi
bilim, politika, hayatın anlamı gibi konularda podcast kanalı önerinizi alırım.

şu an sadece "the political compass" kanalını takip ediyorum: www.politicalcompass.org

nadir yayın yapıyorlar ama çok hoşuma gitti çoğu bölümleri.

edit: farklı konularda kaliteli yayınlar, evet.

 

Yani istek ne bilmiyorum ama farklı şeyler hakkında genel bilgiler ise bbc'nin in our time podcasti baya güzel.

logisticsmanager
Çeviri yapıyorum. Türkçe metinde

x katılımcının %a'sı erkek %b'si kadındır (n=39). Katılımcıların %x'i araştırma görevlisi, %y'si öğretim üyesidir.

Şimdi bu ifadeleri çevirirken:

a% of the participants were male and b% were female (n=39). x% of the participants were research assistants and y% were faculty members.

Sorum tense kullanımıyla ilgili. Participants "were male" mi yoksa participant "are male" mi?

"Participants were research assistants" mı yoksa "participants are research assistants" mı?

Teşekkür ederim.

 

Are benim gözüme daha doğru göründü. Çünkü geçmişte olup biten bir şey değil, geçerliliği devam eden bir bilgi.

marsli gocmen

Were derdim ben. Araştırma olmuş bitmiş çünkü. Türkçede geniş zaman kullanıyoruz o farklı tabii.

herzan

Cevaplar için teşekkür ederim. Were ile devam ediyorum.

slymene

Are bence. “In this research, participants are …” mesela. Bu çalışmada katılanlar şunlar. Şunlardı demek aklıma yatmadı.

duma duma dum
[dil]
(2) 

Almanca bilenler

füt #1525655
Söylenişi “cibelitag” ya da “jibelitag) olarak almanca bir kelime var mı?




 

Spieltag?

heritage

jubeltag, yıl dönümü
geburtstag, doğum günü

gabe h coud
[dil]
(3) 

Almanca ceviri

spherical #1525643
.. mit Ayse und ihrem heraufbeschwörten Konflikt mit Ali...

Arkdaslar bu cümleyi anlamadim, traanslate de büyücü catismasi yazmis, deyim falan mi?
el yazisiydi belki t harfi yoktur, heraufbeschwörten kelimesinde.

tesekkürler

 

“Sebep olan” anlamındaki heraufbeschewörend yazılmıştır belki..

arenas

Aratmanız gereken kullanım şu: (einen) Konflikt heraufbeschwören

Büyücü çatışması değil, uyuyan yılanı uyandırmakla ilgili. Savaş olur, çatışma olur, skandal olur...

buf-e kür

bu gibi durumlarda kelimeyi ayırarak aratmak daha mantıklı bazen. beschwören'e bak, sonra herauf fiillerde genelde bir yerden yükselmek, ortaya çıkmak falan manasına geldiği için oradan bir bağlantı kur. herauf herüber herunter bunlar her fiilin önüne gelebilen şeyler olduğu için anlamı değiştirebilseler de fiilin kökü aslen ikinci kısım.

escalation tarzı bir şey anladığım kadarıyla. bu kelimeyi ben de bilmiyordum.

bohr atom modeli
[dil]
(1) 

ing tek cümle

rewlack #1525485
“Halk plajlara hücum etti, vatandaş denize giremiyor”
ya hadi bi el atın da havalı şekilde çevirelim şunu :/

people rushed the beaches, citizens cannot swim tam aynısı gibi tınlamıyor. daha güzel nasıl deriz?

teşekkürler peşin.

 

citizens can't reach the sea desek sanki daha mı hoş duyulur

patronaj1
ielts'e hazırlanmayı planlıyorum ama uzun süredir pratiğim yok. bir şekilde ön hazırlık yapmamı sağlayıp, kaynak önerisinde bulunacak ardından dandun ielts'e hazırlayacak online kurs önerilerinizi alırım.
cevaplar için şimdiden teşekkürler.



 

british council resmi sınav gözetmeniyim. sözlükten tanışıp hazırladığım adaylar oldu, 6.5 ve 7.5 alan iki öğrencim var. derslerim online. haberleşmek üzere.

birhayat
Daha once Dil Kursu ile abd giden varsa kurum bilgisi paylasabilir mi ?

Kursu Arayisi icersindeyim


 

ny kaplan'dan geçen ay döndüm, sorunuz varsa cevaplarım.

usudum ustumu ortsene hande
[dil]
(4) 

İngilizce sorusu

kanepeee #1525153
Evlerinde yaşadığımız insanlar

1. People who we live in their houses. Böyle çevirdim nasıl olmuş?
2. People whose houses we live in. Bu olmadı bence.

 

ikinci dogru. basa "the" gelicek.

ermanen

iki dogru, "the" context'e bagli olarak gerekmeyebilir de.

ama eger whose kullanmak istemiyorsaniz soyle bir alternatif de var "people who host us in their houses"

reavelyn

İlkini mal sahibi olup kendi evinde yaşayan insan olarak okurum.

İkinci de biraz yorucu, relative pronoun kullanmak yerine konuya uygun kelimeyi seçerdim ben olsam. Host mu, landlord mu, ev sahipliğinden bağımsız daha sıcak bir kelime mi uygun olur orasını bilemiyorum.

jack of hearts

Birincisi gramer olarak doğru değil, ikinci için bir üstteki yanıta katılıyorum, host ya da landlord daha akıcı olabilir.

cedilla
Hangi mesleği yapıyordunuz? Hangi dil biliyordunuz ve bilme ve konuşma seviyeniz e kadardı? Ve işi nasıl buldunuz? Sizi en çok zorlayan ve tam tersine şaşırtan şeyler ne oldu?




 

it system administrator. ing (konuşma eh işteden hallice, okuma/yazma fena değil), alm (konusma eh iste, okuma/yazma iyi).

önce ülke (almanya), sonra sektör (araştırma enstitüsü), sonra eyalet(ler) seçtim. hemen her başvurduğum yerin kendi platformundan başvurdum.

ilk iki ay ingilizce ve almanca konuşmaktan hergün baş ağırısı oluyordu. sonra alıştım. bu en zorlayan yani.

iş ortamı süper çıktı. müdür de efsane bir adammış. ve belediye de adres kaydı ile oturum izni başvurusuna gittiğim de iki ayrı türkçe bilen memur denk geldi. bunlar gerçekten şaşırtan şeylerdi.

helenart

@helenart, işlerinizin yolunda gitmesine sevindim, mesleğiniz güzel, iş bulma açısından avantajlı, 2 dil özellikle almanca konuşmanız da sizin farkınız olmuş, iş ortamı genelde sıkıcı resmedilir gidenler tarafından okuduklarımdan bu dikkatimi çekti

alicek

Insaat muhendisi. Uluslararasi bir firmada calisiyordum, yurt disi ofislerin birinden teklif geldi. Uskudar Amerikan Lisesi mezunuyum, uzerine biraz Fransizcam var. Simdiye kadar en cok zorlayan sey herhalde kiralik ev bulma(maddi durum iyi olsa da kiraci gecmisi olmasi onemli) ve diger yerlesme konularinda formalitelerin coklugu oldu.

trixi

Hayırlı olsun, meslek ve şirket avantaj fakat siz de dil ile fark yaratmışsınız

alicek
Deniz tatilinin ingilizce karşılığı tam olarak nedir? Sea Holiday, direkt çeviri olarak saçma mı geliyor kulağa? Yani internet üzerinden arattığımda doğru düzgün sonuçlar çıkartan ingilizce tabir ne oluyor?




 

cruise?

fff02561

yaygin kaliplar:
beach holiday
seaside holiday

"sea holiday" olmaz, evet.

ermanen

summer holiday

archmage mahmut

@fff02561 cruise, daha çok turistlik gemi yolculuğu oluyor. teşekkürler.

@ermanen seaside holiday hiç aklıma gelmezdi. teşekkürler.

@archmage mahmut elimden geldiğince basit düşünmeye çalıştım ama summer holiday aklıma gelmezdi gene. teşekkürler.

put it in your appropriate place

beach vacation

cooperr

tatiliniz "vacation".
"seaside" deyin, "beach" deyin, isterseniz düz "sea" bile deyin ama "vacation" olmalı.

late viper

"holiday" de olur. ama daha cok Britanya Ingilizce'sinde kullaniliyor.

"vacation" Amerikan Ingilizce'sinde kullaniliyor.

Ingilizler "go on holiday", Amerikanlar "go on vacation" diyor.

Amerika'da "holiday", resmi tatil gunleri oluyor genelde. Ingilizler "bank holiday" veya "public holiday" diyor buna.

"Sea vacation" de olmaz bu arada. idiomatik degil. Amerikanlar "beach vacation" der daha cok.

ermanen

summer holiday.

baldur2

"summer holiday" britanya ingilizce'sinde kullanilabilir. ama daha cok "summer holidays" (cogul) kullaniliyor. okullarin ve bazi islerin uzun yaz tatili zamani oluyor. amerikanlar "summer vacation" veya "summer break" der.

deniz tatili kontekstine uymuyor.

ermanen

Şimdi "summer holiday" iyi hoş da, tutup da kışın ortasında bile denize girilebilen (hatta genelde deniz sezonu kış mevsimine denk düşen) tropikal memleketlere kışın gidildiği durumu karşılamaz. Kaldı ki yaz tatilinde Karadeniz yaylalarına da giden var. Her yaz tatili deniz tatili, her deniz tatili de yaz tatili değildir. Genelde "beach holiday/vacation" deniyor bu duruma.

d max
"neden başladı" sorusu için hangisi doğru?




 

Bence ikisi de degil. Baslayan ne o da onemli.

floydian

Why did it start

signore

başlayan her hangi bir olay, kavga mesela.

beyinter

O zaman why did it start.

floydian

Start transitive (gecisli) fiil. Nesneye ihtiyac duyuyor. O yuzden soru soruyorsani why did it start, eger baslangic sebebi demek istiyorsaniz why it started.

Ikincisine ornek cumle: “I dont know why it started.”

reavelyn

Metne göre "how did it start" daha uygun olabilir.

michael_knight

gramer açısından "why did it start" doğru bir sorudur.

ancak açıklama yapılırken örneğin soru edatına normal cümle gibi devam edilebiliyor. why ile örnek aklıma gelmedi ama he should finish what he started. başladığı işi bitirmeli anlamında söylenebiliyor.

ama tabi neden bahsettiğimiz önemli. start yerine begin de kullanmak uygun olabilir. zamanla oturur.

makedon

baslayan kavga ise; how did the fight begin? veya how did it begin?

buzperest
merhaba. birkaç ingilizce kursundan ve bireysel çalışmadan sonra bir noktaya geldim fakat bireysel devam edemiyorum. şimdiye kadar gittiğim kurslar da böyle çok iyi gitmedi. problem benle alakalı farkındayım. böyle biraz hard geçicek bir kurs lazım. sadece haftasonları bir işe yaramıyor. her gün olmasa da belki haftada 4-5 gün. özel derse de yönelebilirim. bütçe sıkıntı değil. iyi bi seviyeye geleceksem büyük bir miktarı gözden çıkarırım. var mı önerileriniz?




 

Bütçe sıkıntı değilse ve zaman sıkıntısı da ypksa yurtdışında 2-6 aylık bir kurs çok daha iyi olmaz mı?

but that was just a dream

Youtube'dan hocaları incele ve beğendiğini takip et. Artık kursa para verilmez

kalorifer böceği

işi bırakmam gerekir ve bunu şu durumda yapamam. özel ders ile devam edeceğim gibi duruyor. teşekkürler.

estimated time left

Kurslari tavsiye etmiyorum zaten arastirirsan asiri sikayet var.

Bundan 10 sene oncesine donsem kesinlikle ozel ders alirdim. O zamanlar bilmiyordum.

Ögretmenin performansi cok onemli adam gunde kac kisiye ders veriyor. Kursta bir suru adam oluyor aklina gelen herseyi sormak sikinti sinirli bir zaman araligi. Salliyorum 10 kisiye soru sorcakta sana sira gelicekte uzun hikaye. Son olarak herkesin ogrenme seklide bir degil. Tr de kurslar cok sikintili parana bakiyorlar sadece. Ben kursa giderken sirf ingilizcesi anadil yada iyi diye turist sokan mi dersin derse. Ayrica parayi aldiktan sonra ilgilenmiyorlar.anlatacagim cok sey var ama bos yapmak istemiyorum. Kurslari kesinlikle tavsiye etmiyorum parani cope atarsin. Kesinlikle Ozel ders al.

Slynmaster
lisansı türkçe okumuş biri olarak eğitim dili ingilizce olan bir yüksek lisans programında öğrenim görüyorum. ingilizce ile de hiç problem yaşamamıştım şu güne kadar yds puanım yüksek dizi/film altyazısız izlerim mesela. çevremde de şu güne kadar şu kelimeyi yanlış söyledin diye hiç uyarılmamıştım. meğerse hiç ingilizce konuşmadığım içinmiş.

genel olarak fazla göze batmıyordu sunumlarda vesaire terimlere çalışıyordum. fakat şimdi yeni bir çevre edindim sürekli yurt dışında falan yaşamış kimseler var, arada ingilizce terimler sıkça kullanılıyor ve sürekli düzeltiliyorum. uyarmaları da hoşuma gidiyordu ne güzel öğreniyoruz bir daha yapmayız gibi.

bazen baya da temel kelimeleri kaçırıyorum. "image" mesela "imıc" diye düzeltildim "imeyc" demiştim. "regret" hatalı söylemişim. fakat en son, "ancient" kelimesini "ensient" diye telaffuz edince işin rengi değişti. "enşınt" abi o diye azarlandım resmen. ya o kadar da aşkımızın meyvesi aytek değilimdir diye hemen açtım kontrol ettim, özgüvenim paramparça oldu, turnalı halk şarkıları söylemeye başladım.

şimdi yabancı insanlarla iletişim kurma olanağım da yok, bu kelime olaylarını nasıl daha doğru öğrenebilirim, hatalarımı nasıl düzeltirim, metot var mıdır, ayna karşısında pratik mi yapmalıyım diye sizlere danışmak istedim.

 

yeterince ingilizce içerik tüketmemek en temel sebebi bence. bol bol dizi film müzik youtube izleye izleye hep doğruları öğreniyorsun.

mesela ancient çok yaygın bir kelime bence. enşınt duysaydın anaaa bu ensient böyle mi okunuyormuş ya derdin.

ayrıca güzel ortam valla uyarıp düzeltmeleri bile güzel yani

floydian

Bunlarin hepsi fransizca kelimeler oldugu icin patlaman normal, fransizca okunuslari imaj,ansien,rögre

Bu kelimelerin okunus kurallari bozuk oldugu icin ezberleyip gecmen gerekiyor.
Fransizlar bu yuzden ingilizce konusmayi sevmezler.

Yalniz yabanci biriyle konussan bu kadar duzeltmez seni. Bizde hastalik bu.
Highway kelimesine hayvey dedim diye duzelten oldu. Derinden soylemedik diye yanlismis.

divit

Sen dışında herkes tertemiz ingiliz aksanıyla konuşmuyordur. Takma bence.

nvidia

Çok fazla dinleme yaparsan düzeltebilirsin.

Her zaman boș kaldimi mesela toplu tasima yada evde surekli kulaginda bir podcast olmalı.

bos vaktin olmamali.sıkılırsan hergün Dizi film olarakta bi döngüye girmelisin.ingilizce alt yazi da aç.

Slynmaster

Bu tarz videolar izleyip, bilmediklerinizi/ yanlış bildiklerinizi not alırsanız faydalı oluyor. Ben de yapıyorum fırsat buldukça.
youtu.be
youtu.be
Instagram'da da var böyle sayfalar.

on and off

Dinleme yap tabi, ama dinledikten sonra o kelimeleri telaffuz da et. Çünkü mesela benim dilim dönmüyo bazı kelimelere, özellikle uğraşıp 3-5 kere söylersem düzgün telaffuz etmeye başlayabiliyorum.

Ayna karşısında pratik yani. Kendini dinle, özellikle üstüne eğilip çaba harcadığında düzelir kısa sürede.

plutongezegendegilmi

O kadar da takılmamaya çalışın bu konuya.
O kelimeleri bir şekilde başkasından duymadan öğrenme ihtimaliniz yok, onları duymak için de özel olarak dinleyebileceğiniz bir şey yok.

Dizi ve filmleri zaten İngilizce izliyormuşsunuz, öğrenimle ilgili konularda da sadece yazılı değil arada videolar bulursanız onları da izleyiverin. Pek yapacak bir şey yok.

Özel bir çalışma yapmaya kalkmayın bence, fark ettiğiniz bir kelime olursa zaten anlarsınız ve aklınıza yazarsınız.

michael_knight
B2 ile c1 arası bir seviyede gibiyim. Kelime haznemi bu seviyeden arttırmak istiyorum özellikle sınav için.

Sizde işe yaramış tavsiyelerden verirseniz memnun olurum.


 

Merhaba. Ben popüler bilim siteleri ve dergilerinden ilgimi çeken makaleleri okuyordum ve bilmediğim kelimelerin listesini çıkarıyordum. Bu yöntem işe yaramıştı ve uzun süredir kullanmadığım İngilizceyi tekrar sizin bahsettiğiniz seviyeye çıkarmış oldum.
Yaklaşık 2 ay kadar bu yöntemi izleyerek; 5 sene önce girdiğim YDS'den 66 doğru yaptım.

simderun
Bu dillerin gramer yapisi ve kelimeleri bildigim kadariyla cok yakin. Bazi kelimeler ayni gibi.

Siz hangi dili biliyorsunuz ve hangisini ek olarak öğrendiniz kolay bir sekilde.

Sizce yakin veya ayni kelime olmasi isinizi kolaylastirdimi yoksa kafanizi daha mi cok karistirmakta?

Ben birseyler ayni olunca cok karistiriyorum bu gecici midir sizce bu dil ailesinden mi yardirayim mi karar veremiyorum.
İspanyolca ogrenirken ingilizceye benzedigi icin zorlamisti bilemiyorum yorumunuz nedir

 

Fransızca biliyorum; lisede İtalyanca da görmüştüm ve Fransızca biliyor olmam işimi bayağı kolaylastirmisti hem gramerde hem de kelimelerde. Portekizce yanımda konuşulduğunda aradan çok nadiren kelime seçebiliyorum ama italyanca gibi kolay olmuyor. İspanyolcada portekizceye oranla bir tık daha fazla kelime seçimi yapıyorum; grameri de daha yakın geliyor.

fraise

Kolay kolay portekizce ogrenemezsin zira kaynak ve pratik yapma imkanin kisitli olacak. Ispanyolca tecrubem yok ama diger ucu arasindan en kolayi diye biliyorum. Ingilizceyle benziyor diye karistirip zorluk yasiyorsan Almanca falan da ogrenemezsin zaten. Bence takilma ona.

hot potato

Fransizca biliyorum bazi dizilerde italyanca ve ispanyolca muhabbeti yakaladigim oluyor.
Yazili olarak denk gelirse italyanca anlasiliyor biraz.

Portekizcede tamamen ayri dil gibi, fenerbahce oyuncularinin basin toplantisini yillarca izledim bir halt anlamadim.

divit

Ben de fransızca biliyorum, ama bu ingilizce'de daha çok işime yaradı açıkçası. İspanyolca bilen bir arkadaşım italyanca öğrenme sürecinin İspanyolcasını bozduğundan bahsetmişti, yani gramer olarak öğrenmek kolay olsa da iki dil birbirine karışabiliyor. Ufak nüansları bu onda mıydı, diğerinde miydi diye karıştırabiliyorsunuz. En güzeli bir tanesine odaklanmak bence.

Bu dilleri ana dili olarak konuşanlar kendi aralarında öyle böyle anlaşabiliyor olsa da yabancı dil öğrenirken bu benzerlikler kafa karıştırıcı oluyor bence.

akhenaten

merhaba,
Direkt degil, dolayli olarak cevap vereyim. Esim Portekizli, Ispanyolcada native. "Ispanyolcayi nasil ogrendin" diye sormustum tanistigimiz yillarda, "Mantikli bir aciklamasi yok, birbirine cok yakin. Televizyon, sagdan soldan duydugumdan, kulturlerin etkilesiminden vs" diye cevap vermisti. Portekizlilerin cok buyuk kisminda da bu benzer sekilde.
Orta ve lisede Fransizca ve Latince dersleri almis. Fransizcayi is icin yazismalar yapacak, Ingilizce konusmayi reddeden bir Fransizla sohbet edecek kadar biliyor. Latince temelli oldugu icin ogrenmesi kolay olmus, boyle soyledi.
Italyanca'yi konusuldugunda anlayabiliyor, iyi kotu yazilanlari da okuyabiliyor. Is ve sosyal cevremizde Italyanlar var, bir sure sonra sablonlari farkedebildigini ve oradan cikarip yapabildigini soylemisti. Latince temelli dil oldugu icin grammer ve kelimelerin Portekizce, Ispanyolca'ya benzedigini soyluyor.

Ben Portekizceyi temel seviyede anliyorum, konusabiliyorum. Duolingo'da kendi capimda ilerleme de kaydettim son zamanlarda. Ispanyolca film, dizi falan izlersek aradaki benzerlikleri yakalayabiliyorum zaman zaman. Digerleri ile benzer baglanti kuramiyorum.

whisky

Bilmesem bile bazı anektodlar:
1. Yurtdışında öğrenci değişimine gittiğimde İtalyan ve İspanyol öğrenciler kendi aralarında kendi dillerinden konuşuyorlardı.
2. Belçika'da kaldığım bir hostelde oda içinde sigara içme talebinde ısrar eden Fransız elemana laf anlatamadığımda uyanan İspanyol sinirli bir şekide Fransıza İspanyolca olarak konuyu anlattı, Fransız anladı.
3. Otobüsle Romanya'ya giderken Romanya sınırında yolcular indirilip bagaj kontrolüne tabi tutuldu. Otobüsteki İspanyol öğrenci grubu biraz huzursuzlandı, otobüsteki bir Rumen karşılarına geçip Rumence olarak durumu açıklayınca İspanyol öğrenciler duruldu.

d max
yani atıyorum

oyuncu kimliği şarkıcı kimliğininin önüne geçti diyeceğim.
yani önem kazandı gibi.

uygun anlamlı fiil ne burada?

 

overshadow, outweigh de olabilir

check minus

overcome; bir probemin, bir sorunun üstesinden gelmek olarak kullanılır.

put it in your appropriate place

outshine

sozluk tanimi:
transitive. To surpass in excellence, ability, performance, etc.

hatta senin verdigin ornegi bile buldum bir sitede:
"Not that Kishore did not have wonderful songs in the fifties, but the fact that his acting career far outshone his singing career at this point was..."
www.yoodleeyoo.com

Baska bir ornek:
"Lucius Gwynn’s academic career outshone even his sporting achievements."
www.wikiwand.com

ermanen
[dil]
(2) 

midnight?

nuisance #1524154
Selamlar,

aşağıdaki cümleden bu Pazar 23:59a kadar mı yoksa, Pazar 00:00'a kadar mı anlamı çıkar sizce?

"We expect you to complete the exam until 22nd May, Sunday midnight."

 

Pazar 23:59

foolrules

00:00'a kadar, zaten bu 23:59:59'da tamamlaman için gereken son saniyeye girdin anlamına gelir. 00:00 bitiş düdüğü olur.

bohr atom modeli
[dil]
(2) 

ing tek cümle

rewlack #1524147
şu bağlaç olayının içinden bir türlü çıkamıyorum, yine aynı bela.

What are the expectations of trans women who had to migrate from their parents?
What are the expectations of trans women from their parents, who had to migrate? (bu hiç değil heralde)

sormak istediğim şu;
Göç etmek zorunda kalan trans kadınların, ebeveynlerinden beklentileri ne?

 

Bi kere had to migrate degil de. Forced to migrate olsa cok daha net olur.

Digeri de, what do trans women, who were forced to migrate, expect from their parents derdim ben olsam.

Ama bir diger son konu da, jnsanlar migrate etmrz. Immigrate veya emigrate eder.

floydian

ilkinde ebeveyninden göçmüş kadınlar gibi oluyor. beklentileri ebeveyninden olmuyor. ikincisi senin anlatmak istediğin.

ama floydian'ınki daha güzel olmuş çünkü senin ikinci cümlende de ebeveyn göçmüş gibi oluyor.

edit: benden bir alternatif olarak

"what do trans women expect from their parents after having to immigrate" denebilir.

bohr atom modeli
Merhabalar

"Objection hearsay"ler havada uçuşuyor davada. Tam anlamı nedir, savunma avukatının itirazı neye tam olarak?


 

karşı tarafın iddiasının/ifadesinin söylenti olduğunu düşünerek itiraz ediyorlar.

yani "bu böyle olmuş, şu şöyle demiş, amber da böyle olunca x yapmış" gibi kanıtlanamayacak, yoruma dayalı ifadeler için kullanılıyor.

objection itiraz etme kısmı, hearsay de itirazın nedeni.
leading (yönlendirici), relevance (konuyla alakasız) falan gibi başka objection nedenleri de olabiliyor.

blatta hiberna

Evet, zaten soylenmis de ben de dogrulamis olayim.
Objection hearsay yerine 'objection: hearsay` gibi dusunebilirsiniz. Objection itiraz tepkisi, hearsay de sebebi. Kulaktan dolma gibi bir anlami var.

Mahkemede taniklik eden kisinin birebir taniklik etmedigi her turlu durumda kendisine aktarilan bilgiler icin gecerli. Eger bu bilgiyi aktaran kisinin mahkemede bulunmasi mumkun degilse (tabiklar listesinde degilse) de kullaniliyor. Internette belki gormussunuzdur, mahkeme oncesi iki tarafin da kimleri ve neleri tanik/kanit olarak sunacagi bildiriliyor.

Mesela Johnny Depp ve Amber Heard davasinda, Raquel taniklik ediyorsa ve "Sofor bana Amber'in eli icin hastaneye goturuldugunu soyledi' diyorsa buna itiraz ederler. Kendisi bunu gormemis cunku, Amber'in hastaneye goturuldugu bilgisi kulaktan dolma bilgi. Soforun kendisine bunu soyleyip soylemedigi detayina bakiliyorsa gecerli bir bilgi, ama Amber'in hastaneye gitmesi konusunda gecerli bir bilgi degil. Bunu, "Amber'i ancak uc gun sonra gorebildim, elinde bir sargi vardi.' diye soyleyebiliyorsa bu bilgi degerli sayiliyor.

Diye biliyorum ben.

sopiro
ingilizce'yi profesyonel çalışma yetkinliğinde konuşabiliyorum. zaten geliştirme çabam devam ediyor. advanced kelime, preposition kullanımı ve telaffuz üzerine çalışıyorum artık. buna devam edeceğim.

bi noktada fransızca var. mesela bunu geliştirmeye çalışmalı mıyım? yıllardır kullanmadım. bilmeyen insanlara hava atmak dışında işe yaramıyor. on yıldır hiç faydasını görmedim. yazılım geliştiriciyim. isviçre ya da fransaya gitme durumum olsa bile kimse fransızca bilgim önemli olmaz gibi geliyor. cambly gibi (ama ucuz) fransızca konuşma dersi var mı?

almanca hiç bilmiyorum. bana en mantıklısı bu geliyor. mühendis değilim. ama yine de bundan kazançlı çıkarım gibi geliyor. cambly gibi ama ucuz almanca pratik imkanı olan bir yer biliyor musunuz?

 

Amaca bağlı tamamen. Mesleğinize göre değişir, yaşadığınız yere göre değişir, yapmak istediğiniz şeylere göre değişir.

Fransızca eğer edebiyat okumayacaksanız çok gereksiz bir dil gerçekten. Ama ben bir filolog olarak orijinal dilinde okunmayan hiçbir edebi eserin gerçekten okunmuş olmadığını düşünürüm. O nedenle derim ki mutlaka gönül verdiğin edebiyatın dilini öğren. Fransızca o açıdan işe yarayabilir mesela. Ama o açıdan her dil hedefe girer burada.

sadeli poğaça

fransa'ya gitme durumunuz olursa fransizca bilginiz en oenmli ediniminiz olacaktir, onun disinda bilemiyorum altan, ben biraz da olsa bildigim dili ust seviyeye cikarmaya bakardim sanki...

hewit

ben sırf pragmatizme tepki olarak asla işime yaramayacak diller öğrenmeye başlamıştım. Norveççe mesela. asla Norveç'te yaşamak istemiyorum, Norveçli tanıdığım yok. norveçlilerle iş yapmıyorum. sadece öyle istediğim için Norveççe öğreniyorum. bıktım her şeyin bi getirisi, faydası olması gerekiyormuş algısından/görünmez baskısından. öğrenicem ve sonra unutucam. no problem. o yüzden başlıktaki soruya cevabım asla kullanmayacağınız bi dil olarak portekizce öğrenmeniz yönünde olacak. portekizceye de başlayıp bırakmıştım ben. egzotik bi dil. ama yok fayda güdüyorsanız da (ki öyle görünüyor) almanca öğrenin diyorum, zira fransızcaya gönlünüz olsaydı zaten ilerletirdiniz. almanca öğrenin, isviçre'ye gidersiniz. hem sizin için yeni bir dil. pratik için de german speaking penpal öneriyorum. redditte penpal sub'larına yazın, insanlarla almanca mektuplaşırsınız. zaten dil en iyi yazarak öğrenilir.

jen

Şu dil ise yaramaz bu dil ise yaramaz mantıklı değil.
Şimdi Fransa'da bir amerikan elektronik firmasındayim. Ben de aman süper Fransızca olmasına gerek yok dedim ama emea kademesi en üst yonetimlerin çoğu Fransızca biliyor.

Olay da orada; bir şirket bulursunuz, istemese de üst yönetimi x dili konuşan adamlardan olusmustur vs. Fransızca konuşan yerlerde fabrikaları vardır. Bunlar önceden bilinemez. Misal bizde emea bölgesinde Fransızca bilen almanca bilenden azdır.

Bence ogrenebileceginiz dili öğrenin. Fransızca öğrenip birakacaginiza almanca öğrenin ya da tam tersi. Başlayıp birakmadiginiz dil en iyi dil.

logisticsmanager

Soyledikleriniz isiginda kesinlikle ingilizceye odaklanmalisiniz. Ingilizceniz ileri seviyede degil, ki bu noktaya bile gelene kadar kac sene gecti onu dusunun. Ustune diger butun dillerin ingilizceye gore cok daha zor ve karisik, erisiminin daha zor oldugunu hesaba katin. A2 almanca (en iyi ihtimalle) ve B1 ingilizce bilmektense C1 ingilizce bilmek ve baska hicbir sey bilmemek cok daha manali (cok bos bu siniflandirmalar ama ornek amacli kullaniyorum).

Ikinci olarak gundelik olarak kullanama zorunlulugu/motivasyonu hissetmediginiz bir dili ogrenme ihtimaliniz cok dusuk. Hayatinizda hergun birkac saatlik yer tutmali yoksa pek bir asama kaydedilmez. Ne Almanca ne Fransizca gidip ulkesinde yasamadikca Turkiye'den agri hafta 2-3 bakarak 10 sene harcasan bile baslangicin otesine gecmez.

hot potato

Fransizca bir ise yaramiyor bosuna ugrasma.
Ben de yazilimciyim tamamen gereksiz, fransa bile fransizca bilenleri eleyecek neredeyse.

Onun yerine ingilizce speakingi gelistir 10x fransizca eder

divit

ingilizcen gerçekten dediğin gibi çok iyiyse, yeni bir yabancı dil öğrenmekle ilgili iki motivasyonun olabilir. biri kariyer, diğeri de yurtdışına taşınma konusu. ben c1 seviyesinde sertifikalı olacak şekilde almanca biliyorum ama iş hayatımda ingilizce bilmeyen alman hiç görmedim mesela, yurtdışına taşınmayı da düşünmediğim için ancak sağda solda şekil yapmama yarayan tamamen boşa gitmiş bir çaba benim için artık bu ki almanca gibi bir dilde c1'e ulaşmanın kaç sene sürdüğünü sen düşün. bence bunu bu şekilde bir düşün, bu enerjiyi başka bir alanda geliştirmeye çalış derim.

ing gerçekten çok iyi değilse, sadece çalışma olarak değil, arkadaşlık muhabbet kurma olarak diyorum, o zaman sadece buna odaklanmak çok daha faydalı olur. mesela çok iyi almanca bildiğim halde, ingilizcem yetersiz olsa kariyerimde bu noktaya ulaşma ihtimalim yüzde sıfır olacaktı. kimse ek şeylere bakmazdı yani.

roket adam

almanca hiç bilmiyorsan cambly gibi bir ortamda pratik yapma safhasına gelmeye çok var. önce dili basit düzeyde de olsa konuşabilmen gerek. a.1.1 yani dille ilk kez tanışmak için duolingo kullanabilirsin. sonrasında vhs'nin ücretsiz modülleri var, onlara başla. almanca öğrenmesi zor bir dil, bunun farkında olmanda fayda var. yoksa çok kolay pes edebilirsin.

asıl soruya gelirsek, ingilizce dışında hangi yabancı dil öğreneceğin tamamen gelecekte nasıl bir kariyer çizmek ve hangi ülkede yaşamak istediğine bağlı. şu an için öğrenmesi en makul batı dilleri almanca ve ispanyolca ama ileride bu dillerin konuşulduğu ülkelerde yaşama hayalin varsa mantıklı. yoksa öğrendiğinle ve millete hava atmakla kalırsın. romantik olmaya gerek yok. hayat kısa, yüzlerce hatta binlerce saat efor harcayacağın bir işin sana getirisi olması lazım.

sir gawain

fransa veya isvicrenin fransizca konusulan bolgesine yerlesirsen evet lazim olur, ise de yarar. burda @roketadam in almancasinin ise yaramazligi sadece is sektorunde. eger o ulkede yasasa ise yarayacakti. ornek icin etiketledim.

tamamen amaca bagli. zevk icin ogreneceksen ilgi alanin olan bir sey olabilir. almanca ogrenip das kapital i kendi dilinde okumak istiyorum diyebilirsin. benim ucuncu dilim arapca gayet de isime yariyor kullaniyorum(turkiyede yasiyorum)ingilizcem ukraynada pek bi halta yaramamisti. isvicrede de ingilizcem cok bi halta yaramamisti cunku bulundugum ortamda konusulan dili anlamiyordum bu bence buyuk eksiklik o ortamdaysan. orda bi kavga yasadim ve karsimdaki sadece almanca hakaretler etti(ben oyle dusunuyorum cunku ciftliginin fotografini cekmistim muhtemelen ona kizdi arabasiyla beni bi 5 dk bisiklet hizinda takip etti dag yolunda, en son aractan inip yuksek sesle bagirmaya basladi) ben almanca anlamayip olaydan siyrilmak icin sorry sorry diyerek kactim. o da ingilizce cevaplar vermedi zaten kendi dilinde bagirmaya devam ediyordu. sadece is ortaminda evet ing c2 kovalaman daha iyi. ama hedefledigin baska seyler varsa yasadigin yerin dilini bilmek keyif degil sart. (isvicrede yine kaza sonucu hastaneye kaldirildim ve sigortayla ilgili anlasmazlik yasadim ingilizcem yetmedi bu da diger ornek)

uzun uzun orneklendirdim daha artik siz korece mi secersiniz japonca mi ispanyolca mi keyfinize kalmis. gelismis ulkelerde zaten herkes ing biliyor diyerek yetmiyor cumlesini uzattikca uzattim :)

ala09

amac ne?

yurtdisina cikmak ise gidecegin ulkenin dilini ogrenmen lazim, yoksa cahil kontenjanindan cikmak zor.

eger mesleginin gerektirdigi bir dil varsa, onun pesinden de gitmek mantikli.

yok eger domestik takilacaksan ve meslek olarak ingilizce yetiyorsa, tavsiyem fakr yaratmak icin herkesin bilmedigi bir dili ogrenmen olur, mesela rusca gibi. cunku herkesin yaptigi bir seyi yapmanin kazandiracagi katma deger minimal..

cooperr

Herkesin bi tarzi amaci vs var. Ben yeni dil öğreneceğim zaman;

1- ne kadar insan konusuyor ve ne kadarina ulasabilirim

2- nerede yasiyorum,yasama ve gezme ihtimalim var. Antalyadaki rus turist ile agridaki bir degil pratik acisindan yada mesleki anlamda

3- ögrenecegim dil bana kultur acisindan ne katiyor. Youtube u acsam bu dilde ne ogrenebilirim mesela yada kitap okusam vs

4- dili unutmamak icin pratik sart bu yuzden ölü dil ögrenipte ortada kalmak var kimse internet cagindayiz demesin cunku o bi noktada sikinti yasatir.yasadim biliyorum.

5- ogreneceginiz dilde rahat bi sekilde kitap bulabiliyor musunuz. Bu da gerceten onemli bazi dillerde kaynak bulmasi cok sıkıntili oluyor

6- ingilizcen asmis ise tebrikler zevk icin dil ogrenmeye hak kazandiniz demektir. Prstik yapilabilecek bi dil sec yardir


Soylemeyi unuttum sonucta hepimiz is ariyoruz bi sekilde... Ben mesela almanlar cok iyi ingilizce biliyor diye almancadan vazgecmistim ama arastirdim hatta kariyer sitelerine bakin almanca ilk 2 dedir. Bu gibi durumlarda olabiliyor. İspanyolcayi halledince 3. Dil almanca yolcusuyum heralde.

Slynmaster
I have been completed ile I have completed arasındaki fark ne?
Been kullanım ile alakalı durumu en kısa nasıl öğrenebilirim.



 

ilki edilgen cümle.
been'den sonra v3 gelirse edilgen cümler olur. ya da ing fiil gelir o zaman da present perfect continous tense olur.

lazpalle

"Ben tamamlandım." ve "Ben tamamladım." arasındaki farktır. biri edilgen biri etken. ilki felsefi/soyut bir konu söz konusu değilse anlamsızdır.

Türkçe'de birebir karşılığı yoktur present perfect tense'in. Geçmiş zamanda başlayıp bugüne kadar süren bir etkisi olan eylem için kullanılır genelde. Simple past tense ise geçmişte başlayıp biten eylemi anlatmak içindir.

piyasadaki en iyi grammer kitabi benim zamanımda "Grammar in Use"du. Cambridge yayınları.

Google'dan da aratarak da öğrenebilirsiniz.

nikolay

bence sen ikisinin arasindaki farki merak etmissin ama sectigin fiilden oturu edilgen gibi gorunmus.

I have done - present perfect
I have been doing - present perfect continuous

Have you seen the movie Matrix? - matrix filmini hic izledin mi, bunu daha iyi anlamak icin simple past ile olan farkina da bakmanni oneririm. bu tense daha cok sonuc odaklidir.

I have been working at the same place for 10 years - eyleme ve ne kadar yapildigina odaklidir.

bay b

mobil görünümden çık