Ekşi Duyuru

hayır sorun olmuyor istediğin zaman çıkabilirsin. emlakçı vs ise daha çok işlerine geliyor zaten keşke herkes gelip 3-5 ay kalsın derler

teorik olarak olur, ev sahibi evini kiraya ver(e)mediği dönem için uğradığı zararı sizden talep edebilir.

Teorik olarak olur +1. Koşulları bilmeden olmaz diyemeyiz çünkü hukuken 1 sene dolmadan fesih ederseniz ev sahibinin zararını ödersiniz. mesela peşin verildiyse 1 yıllık kira ben çıkıcam diyen kiracıya vermezdim ben geri kalanı.

pratikte de oluyor. ev sahibi evi tekrar kiraya verene kadar geçen sürenin kirasını isteyebiliyor. ben 2 ay erken çıktım diye böyle bir sorun yaşadım, depozitomu vermedi ev sahibi.

Depozitonuzdan olursunuz. Artı olarak 1 sene dolmadan çıktıgınız için ev sahibi siz çıktıktan sonra evin boş kaldıgı süre zarfındaki kira bedelini sizden tahsil edebilir

Bunun 10 ay kalasıni yaşadım. Herkes mutlu oldu valla ev sahibinle ya da kimle anlastiysan konus sıkıntı olmaz muhtemelen.
Not istanbul

400 tl falan diyorlar ama günlük girişimiz yok diyebilirler. En iyisi teyit ve fiyatı gideceğiniz şubeden almanız

Şimdi kontrol ettim, bende martıları bile göstermiyor :)

Isıtılıp içilir hiçbir şey olmaz ama rezalet bir tadı olur muhtemelen.

İki gün önce Macrocenter'dan aldım, Migros'ta olması olası. Sarıyer'de yaşıyorum, pek çok tekelde gördüm.

Macrocenter'da gördüm bugün. Büyükçe tekellerde de bulunuyor bu seriler

boş oda varsa kabul ederler tabi ama sorun dediğiniz nedir? Kimlik alıp emniyete bildirme prosedürü hep yapılan bir şey, düzgün yerler onu illa istiyorlar. Kimlik vermeyeceğiz derseniz oda vermeyebilirler.

kabul eder niye etmesin. bazı oteller muhafazakar sadece evlilik cüzdanı isteyebilir.
ama tutucu olmayan şehirlerde 3 yıldız ve üstü istemez genelde.

Kalburustu (4 yildiz + ) oteller cuzdan falan istemez.

GBT her turlu kontrol ediliyor, ondan kacis yok. Asker kacagiysan mesela ya da hakkinda arama karari falan varsa aksam gelip yataktan alirlar.

5 yıldız otelin evlenme cüzdanı istediği yerler var.Gitmededen telefonla rezervasyon yaptırmak, o esnada da sormakta fayda var.

Hatta trivago benzeri sitelerde oteli incelersen sayfa altlarında özel şartlar falan diye sadece aile kabul edilir cümleleri olabiliyor.

Bildiğim kadarıyla sorun olmuyor.

Tahminen sorun olmaz. Amma velakin zaten pasaport alması gerekecek. Ve pasaportlar 1 ila 2 hafta içerisinde geliyorlar. Gitmeden başvurabilirse çok daha iyi olur.

olmaz, sadece giriste pasaportunuzun süresi geciyor diye uyarirlar.

Farketmiyor, parasını ödedikten sonra

aklıma tam tersi sayılabilecek durum geldi. Bir keresinde bakü de 2 valiz için x2 fiyat olur demişti :) ne gülmüştüm.

indim tabiki.

Alman mı?
Şimdi çok acı ama gerçek bir şeyi yazacağım bilmeyenler öğrensin:
www.mfa.gov.tr

Vatandaşları süresi sona ermiş pasaport ve kimlik kartlarıyla ülkemize girebilen ülkeler listesi
1. Almanya-Geçerliliğini son 1 (bir) yıl içerisinde yitirmiş pasaport.
Almanya-Geçerliliğini son 1 (bir) yıl içerisinde yitirmiş kimlik kartı.

Vatandaşları ulusal kimlik kartları ile de ülkemize girebilen ülkeler listesi
1. Almanya

--
ek olarak, Türk vatandaşlığı varsa pasaport olmadan sadece kimlikle giremiyor mu ki, onu bilmiyorum bak. Alman vatandaşı girebiliyor ama xD

hicbirsey olmaz yaw neden olsun..

ben suresi 6 ay gecmis tc pasaportuyla giris yaptim en son, yasadigim sehirde konsolosluk yok vaktim olmadi yenileyemedim dedim gec dediler.

Kennedy'den tünele girilen ilk yerden, yani çatalın solundan girmeyip devam ediyorsun, ileride tünele bir çatal daha yapıyor. İşte orası kaynak yeri. Bir de tünel girişinde hız düşürdükleri için yoğunluk oluyor. Ama o kaynak yeri de çok bir avantaj sağlamıyor yoğun trafikte.

Tamam hocam düşündüğüm yermiş. Bir kaç defa yanlışlıkla sapağı kaçırdım ve oradan devam ettim ama normalden görseydim daha hızlı giderdim o derece trafik oluyor kaynak rotasında.

Bir kere kaynak noktası kullandım bin pişman oldum. En temizi kaynak noktasına gitmeden devam etmek…

önceden rezervasyon yapmak suretiyle istediğin şubeden girebiliyorsun.

@etna
Bir arkadas söyledi grup dersleri yapilmiyormus, kimse tercih etmiyormus diye, doğru mu acaba bu?

Grup dersleri yapılıyor. Bazı dersler popüler değil sadece.

vize için illa almanya'dan almak gibi bir zorunluluk yok. ama schengen bölgesine ilk girişte vizeyi aldığınız ülkeden girin deniyor. bu yüzden pasaport kontrolünde sorun yaşayan birine henüz rastlamasam da böyle bir şey söyleniyor. ben şahsen aldığım ülkeye hiç gitmeden birkaç ülkeye gitmiştim aynı vize ile ve hiçbiri neden buraya geldin diye sormadı. ancak şunu da belirteyim almanya pasaport kontrolü konusunda diğer schengen ülkelerine göre daha zorlayıcı olabiliyor. o yüzden en mantıklısı almanya'dan almak. şart mı? değil. daha mı iyi olur? evet.

Passo'su taraftarsız olan çok kişi de var. Böyle kullanan arkadaşlarım var.

@furry
Benim babamın üstüne aldım taraftarsız logosuz fakat fenerbahce - başakşehir maçına bilet alamadım.

kimlik kontrolü olmasa da stada girerken en az üç yerde fotoğraflı kontrol yapılıyor.

Bilet satış sayfasında gerekli açıklamalar var. her kulüp farklı kısıt getirebiliyor.

BİLET SATIŞ LOGO KISITI



* Fenerbahçe A.Ş. biletleri, maç saatine 24 saat kalana kadar sadece Fenerbahçe A.Ş. logolu kartlar ile satın alınabilir. Maç günü ev sahibi tribün biletleri Rams Başakşehir FK logolu Passolig kartlar hariç, diğer tüm Passolig kartlar ile satın alınabilecektir.



* Rams Başakşehir FK logolu kartlar sadece rakip tribünden bilet satın alabileceklerdir.Rakip tribün biletleri sadece Rams Başakşehir FK logolu kartlara transfer yapılabilecektir.



* Kombine ve maç bileti transfer kısıtları bilet satışları ile aynıdır.



* Misafir tribün bilet satışları genel satış ile birlikte başlayacaktır.

Uçakla üç saatte ailenin yanındasin.
Canin isterse ara, konuş.
Sürekli haber alabilirsin.
Türk marketi, türk konsolosluğu vs var hepsi.
Yani bir insanın Avrupa'da yapabilmesi o yıllara göre çok çok çok daha kolay.
E bu noktada sosyal medya ile insanlarin güzel yaşadığını, mutlu olduğunu görüp Türkiye'de 3te biri maaş alıp aynı şeylere 3 katı vermek çoğu insana koyuyor, o yüzden gitmek isteyen daha fazla.

Ama su ani birak o yillaria 20 sene öncesi ile bile kiyaslamak zor, çok hızlı gelişiyor her şey, o zaman çok süperdi şimdi çok kötüydü denemez ama insanlarin haberi yoktu denilebilir.

Doğrusu bu gidişin tersine dönmesi söz konusu. Ne zaman olur net bir şey söylenmez tabi. Bu yönde bazı emarelerden de bahsediliyor yorumlarda.
En etkili sebepler arasında Türkiye'nin biraz daha dış siyasette etkili olması bir de Avrupa'nın ekonomik olarak zora girmesi.

Rusya Savaşı'nda bile yaptırım resmen var ama fiiliyatta ise yok mesela. Çünkü enerji konusunda Avrupa Rusya'ya bağımlı.

Gidenlerin genel kısmı ekonomi ve siyasi anlayışına göre hareket ediyor. Evet, ekonomi bizde de çok iyi değil tabi. Bu kesin.

Bir de internetle birlikte dünyanın küçülmesi söz konusu ve herkes dünyanın bir diğer yerlerinden haberdar olması hususu var.

logistic'e katiliyorum. o zamanlar kaybedecek hic bir seyi olmayanlar gidiyordu. gitmekten baska hic bir caresi olmayanlar. almanya icin aci vatan yakistirmasi yapilmis o zamanlar. Gidince neyle karsilasilacagi mechul. ne buyuk trajediler yasamis gidenler. orada kimse kopek yerine bile koymamis.

bi film seyretmistim. ismi sanirim otobus idi. 70lerde almanya'ya giden turklerin yasadiklarini butun ciplakligiyla anlatiyordu film. bu kadari da olmaz dedirten hepsi yasanmis manzaralar.

simdiyse ise memleketle, aile ile her turlu iletisim kurmak mumkun. ulasim cok kolay. cok zorlanirsan donmek her zaman kolay. arada cok buyuk fark var. su an ekonomik sikinti varsa o zaman kelimenin tek anlamaiyla kitlik vardi. demek istedigim o zamanin sartlari cok daha zordu. tabi vasifsizlar icin. doktor, muhendis o zamanlar lorddu memlekette. simdi kiymeti olmadigi gibi keyfine mensuplarini dovebilecegin meslekler oldular.

bence bugünkü göç isteğinin tek nedeni insanların internetten avrupa'daki yaşamı az çok görebiliyor oluşu.

türkiye'deki her bireyin müreffeh bir ülkede 6 ay yaşama imkanı olmuş olsa hükümeti 10 kere devirirlerdi. insanlar yüksek alım gücünün nasıl bir şey olduğunu bilmiyor. bilenler de azınlıkta olduğu için sesleri çıkmıyor pek.

tuzu kuru olanlar yine gitmek istemiyor. Çok başarılı birkaç doktor tanıdığım düşündüler ama Türkiye'de kalmak daha cazip geldi. Ekşiduyuruda da özellikle maddi durum açısından bakanlar gitmekten vazgeçiyor.

Fakat maddi durumu çok iyi olanlar bile "gelecekten umutları olmadığı için" (özellikle çocuklu olanlar) gitmeyi düşünebiliyor. Bence o eski göç zamanında okumuşların umudu vardı ki gerçekten çoğu çok iyi yerlere gelip iyi hayatlar yaşadılar. Bu git gide çok kötüleşti. 80'de doğanla 90'da doğanın hatta 2000'de doğup şimdi iş dünyasına atılanın şartlarına bak, git gide alım gücü ve ülkenin kültürel durumu kötüye gitti. Fakat dünyada da çok farklı değil Amerikanlar veya Avrupalılar da şikayet ediyor.

Ben global bir kavimler göçü yaşadığımıza inanıyorum. Kitaplarda okuduğumuz şey şu an oluyor, iklim göçleri vs de buna eklenecek ileride tarih kitaplarında bunları anlatacaklar. İnternet sayesinde herkes her yeri görüyor. ABD'den sıkılıp gelip Türkiye'de keyifle yaşayan da var. Buradan bıkıp Avrupaya gitmeye çalışan da. Tam tersi Avrupa'dan yakınıp (Almanya İngiltere vs.) ABD'ye göçmek lazım diyen Avrupa gençliği de var. Keşke herkes kendine göre olduğunu düşündüğü yere gidip şansını deneyebilse.

şimdilerde almanya'ya gitmekle 50'lerde 60'larda gitmek çok farklı.

yol bilmiyorsun, iz bilmiyorsun. beyaz yaka değilsin, amelelik yapmaya gidiyorsun. tek kelime almancan yok. google translate, google maps yok. alman halkı sana alışkın değil, sana bizim surilere baktığımız gibi bakıyorlar. anca gettolarda ev veriyorlar. kısacası bok gibi şartlarda yaşamaya gidiyorsun. çünkü ülkende öyle tutturamamışsın ki almanya kötünün iyisi gibi geliyor. bu yüzden bu gastarbeiter tayfası genellikle türkiye'de bir baltaya sahip olamamış şehirliler ve fakir fukara köylülerden oluşuyor. halihazırda mesleği olan, hali vakti yerinde biri durduk yere neden huzurunu bozup başka ülkede ikinci sınıf insan muamelesi görmeye gitsin? bunun için gerçekten de çaresiz olmak gerek.

günümüzde yurt dışına taşınan kesim eğitimsiz kas gücü işçileri değil, eğitimli beyaz yakalılar. çünkü batı ülkelerinin onlara ihtiyacı var. kas gücü ihtiyacı azaldı ve ülkendeki nüfus buna yetiyorken başka ülkeden kas gücü transfer etmenin ekonomik olarak artısı kalmadı.

ayrıca internetin etkisiyle farkındalık arttı. dünya küçülünce gurbet kavramı ortadan kalktı. ülkede devlete küskün on milyonlarca insan var, kendilerine daha demokratik ve adil bir ülkede yaşamayı layık görüyorlar. saysan bunun gibi onlarca neden sayabilirsin.

İnternet çağının etkisi büyük. Ek olarak bence O zamanlarda doktor akademisyen olmak daha nitelikli ve idealistti. Ve fazla olmamaları nedeniyle “siz çok kıymetlisiniz” şeklinde el üstünde tutuluyorlardı ve kalbur üstü yaşıyorlardı.
Mesela şu an inşaat müh.leri asgariye çalışıyor ama eski mühendislerden fakir olanı görmedim. Eğitime ulaşım zor olduğu için bu adamlar kalbur üstü yaşıyordu. Şimdi bu adamlar nasıl gidip basit işlerde çalışsın? Zira almanyaya alınan hedef kitle çoğunlukla vasıfsız işleri yapacak adam eksikliği. Zira mühendisin, doktorun en kalifiyesini zaten yetiştiriyırlar.

"burada yaşanmaz ağbii" muhabbeti maalesef ülkede virüs gibi yayıldı internet üstünden. buradan gitmek isteyen çoğu kişinin enine boyuna bu konunun artılarını eksilerini adam akıllı düşünmediğini, o ülkeleri sanki cennetmiş gibi kafasında idealize ettiği ve burayı da olmadığı kadar cehennemleştirdiğini görüyorum internette. tabii ki o gidilmek istenen ülkeler bizden ekonomik ve de sosyal açıdan oldukça ilerde o ayrı ama sürü psikolojisi oldu artık "buradan gitmek" kimse oturup gerçekten artısını eksisini düşünmüyor dediğim gibi. gidişin artılarının eksilerinden fazla olduğu insan sayısı gitmek isteyen sayısından çok daha az aslında.

ülke insanımız çok duygusal dolayısıyla overreactionda üstümüze yok. evet ülke kötüye gidiyor ve ekonomik anlamda belli olmaz ama sosyal/toplumsal açıdan bu iktidar olduğu sürece daha da kötüye gitme ihtimali yüksek. ancak hemen yok şeriat geliyor, yok son seçimdi falan muhabbetlerini ciddi ciddi yapanlar var. yavaş gelsin şeriat ya 25 milyon muhalifi geçiyorum malum parti seçmeni içinde bile çok küçük, marjinal bir kesim o kadar ileri gitmeyi düşünür. bizim yaşam süremizde o kadar geriye gidilmeyeceği kesin yani. ama işte toplum psikolojisi bozuldu. 17 yaşında çocuk erasmusla gittiği avrupa'da iltica talebi bulunmuş mesela yani buradan ölçmek lazım durumu. iltica dediğin şey çaresizlerin son kurşunu gibi bir şey sen daha lise öğrencisisin erasmus falan yapacak kadar da bir başarın var, belki de ülkenin kaymak tabakasından olacaksın ilerde ama ona rağmen kendini insanlığın en alt en zavallı sınıfına atabiliyorsun bir anda. garip gerçekten bu toplumsal histeri hali.

Ustteki cogu bilgi, kulaktan dolma ve yanlis. 1960'larda Turkiye ve Almanya arasinda isbirligi anlasmasi imzalandi. Hatta Turk- Alman dostluk pakti diye geciyordu saniyorum. Turk isciler 2 yilligina "misafir isci"statusunde Almanya'da kalabilecekti. Yani bugunku gibi bireysel bir goc degil, sistematik bir goctu o zamanlardaki goc.

1970'lerde Tukiye'nin ekonomisi cok kirilgandi. Turkiye'de cok insan ve az para, Almanya'da ise az insan ve cok para vardi. Almanya 2. dunya savasindan sonra 50'lerde agir sanayide atilim yapti ama yeterli sayida isgucu bulamiyordu. Istihdam acigini kapatmak icin Italya, Ispanya, Yunanistan her yerden isci aliyorlardi.

Turkiye'den giden Insanlar ailesini, cocuklarini arkalarinda birakip, mecburiyetten ve 2 sene kalmak, calisip para biriktirmek icin gidiyordu. Yukarida yazildigi gibi kaybedecek bir seyi olmadiklarindan degil.

Bazilari Turkiye'ye geri dondu, bazilari ailesini yanina alarak calismaya devam etti.
Bu sistematik goc 1970'lerin ortalarinda durduruldu. 90'larda Turklere karsi cok buyuk Irkcilik yapildi, evleri kundaklandi, oldurulduler. Dil bilmiyorlardi. Kanunlari bilmiyorlardi. Bu Turkler asil Almanya'nin cilesini cekenler. Bunlarin cocuklari ikinci kusak Almanya'nin parcasi oldu ve rahat ettiler. Egitim aldilar. Bunlar gecis gurubundakiler. Ne Turkiyeliydiler ne de Almanyaliydilar. Her iki ulkede de dislandilar. Bunlarin egitim alan cocuklari tam olarak adapte olan 3. nesil. Doktor, muhendis, Avukat, muhendis oldular. Turk kulturunden cok Alman kulturune maruz kaldilar.

Eskiden boyleydi.


Simdiki durum daha farkli. Duyuruyu silmezsen sonra bir ara yazarim.

Bu arada benim bahsettigim otobus isimli film 1974 yapimi ve almanya degil, isvec-stoxkholmde geciyormus.

Thetruenorth'un sonraki yazaklarini merakla bekliyorum.

Herkese değerli yorumları için çok teşekkürler

"...ailesini, cocuklarini arkalarinda birakip, mecburiyetten ve 2 sene kalmak, calisip para biriktirmek icin gidiyordu. Yukarida yazildigi gibi kaybedecek bir seyi olmadiklarindan degil."

iyi de geçinebilen/hali vakti yerinde biri ailesini bırakıp gider mi? Kaybedecek şeyden kastedilene göre değişir tabii ama Türkiye'de hayatını düzgün idame ettiremiyor ki gidip para biriktirip dönmek istemiş. Yani gidiş sebebi zaten doğduğu ülkede iyi bir yere gelememesi "giderse kaybedeceği" bir işi varlığı olmaması. Giderse daha çoğunu elde etmeyi bekliyor.

Şimdiki durumu değerlendirmenizi bekliyorum, bence yine fakirleşen ve orta sınıf olmaktan çıkanlar göç etmek istiyor. Eskiden direkt fakir olan giderken şimdi büyük hayallerle üniversite bitirip fakirleşen gitmek istiyor tabii öyle bir fark var. Eskiden gidenler dönmek isteyerek gitmişken şimdikiler bir daha Türkiyeyle pek muhatap olmak istemiyor küsmüş vaziyetteler. Türkiye batıdan uzaklaştığı için böyle olduğunu düşünüyorum ama bir yandan da ekonomi iyi olsa çoğu kişinin bunu umursamayacağını düşünüyorum.

hocam sen tr de degilsin sanirim

sir gawain soyle demis "günümüzde yurt dışına taşınan kesim eğitimsiz kas gücü işçileri değil, eğitimli beyaz yakalılar. çünkü batı ülkelerinin onlara ihtiyacı var. kas gücü ihtiyacı azaldı ve ülkendeki nüfus buna yetiyorken başka ülkeden kas gücü transfer etmenin ekonomik olarak artısı kalmadı."

malesef buna o kadar katilmiyorum ki....

adamlar sadece bahcesinde tavuk falan beslemeye kalkmayacak, oturup kalkmasini bilen, az da olsa yabanci dil bilen, bilgisayara asina, tekniker falan olarak da kullanabilecekleri egitimli mavi yaka pesindeler. mesela bizde mimarlik egitimi almis olan adam oraya gidip cizim elemani oluyor. ayni sekilde doktorlar hemsirelik falan yapiyor, ornekler cogaltilabilir.

meslegini yapip hakettigi konuma gelenler vardir elbette, ama yuzdeye vurunca pek elle tutulur bir rakam cikacagini sanmiyorum.

kadıköy belediyesi sökmüyor ve umrunda olmuyor.

duba çak sıkıntı olmaz. ya da belediyeye gidip beton çiçek saksısı koyabilir miyim diye izin iste fotoğrafları da götür yanında park ettiklerinin.

Normal.
Ağrı kesicilerden ilk gün belli olmuyor.
Biraz yanar sonra gecer.
Niye bu kadar beklediniz ki?

@vizi
Hocam ben kan aldirirken bile gözüm kararır yığılıp kalırdım.
Ama tüp mide ameliyatı oldum 4 ay önce ve o ameliyat ile korkumu yendim. O yüzden artık hiçbir operasyondan korkmuyorum :)
Bu yüzden geç kaldım

Bende aynı ameliyatı oldum benzer şeyler yaşadım normsl normal dediler 1 yıl geçti normsl dedikleri şeyler kalıcı şekilde kaldı şimdi yapacak bişey yok diyorlar

@basond

Hocam kalici tam olarak neler kaldı ve çok rahatsız ediyor mu günlük hayatınızda?

göz sıfırlanmadı bende 0.50astigmatile 0.75miyop kaldı günlük hayatta aman aman zorluk çıkarmıyor ama gözlükle daha net görüyordum bunu net şekilde ayırt edebiliyorum.

Kalmazsınız, resmi değil çünkü. Ama yine de bir destek almanız lazım test raporunu yorumlayabilmeniz için. Bu arada rastgele karot almak yapı elemanlarını zayıflatır. Hiç almamak en iyisidir. Şüphe varsa tek seferde sadece belirli sayıda almak en iyisidir.

Geçen sene dark tranquillity konseri yapıldı Joly Joker Ankara'da bayağı tıklım tıklım headbang'liydi. Camel konseri var Mayıs'ta o oturmalı olacak hoş gerçi o progressive rock coşmalı değil.
Edit geçen sene değilmiş 2021 Kasım

en öne gidersen yok, biraz arkada takılırsan var.

En son Küçükçiftlik'in küçük tarafında Soen'e, Epica'ya falan gitmiştim gayet alan vardı.
Zorlu'da Leprous'a gitmiştim yine rahat rahat izlemiştim. Fakat eskiden en önleri severken şimdi biraz geriden tüm sahneyi görerek izlemeyi seviyorum.

tercih meselesi...
sonuçta borusan istanbul filarmoni orkestrası izlemeye gitmiyorsunuz. nhk ni youkosu'nun dediği gibi "önlerden izleyeyim" derseniz; dip dibe, sıkış tıkış olmayı göze alacaksınız. "ben dinlesem yeter" derseniz; arkalarda rahat rahat dinleniyor. daha dün second konserindeydim, önde gençler alt alta, üst üsteydiler. bense en arkada arkama yaslanmış dinliyordum;)

schweppes limon olabilir mi

Matchalı bir içecek olabilir mi? Mesela şöyle bir şey: www.honestfoodtalks.com

Bazı sinemalarda çeşitli aromalarla slushie yapıyorlar, o olabilir mi?
images.app.goo.gl şu bardaklarda satıyorlar.

@kobuzchu kız

Aynen bundandı. Çok teşekkürler.

tiyatrolar hep öyleydi ya. yeni durum değil. ben de anlamıyorum.

Öncelikle tiyatro bitmiş falan diye insanları senelerdir algı politikasına maruz bırakıyorlar ona rağmen artarak devam ediyor. Tiyatro bir halk sanatıdır, bitmez bitemez, müzikle birlikte en çok ihtiyaç duyulan sanatsal etkinliktir.
Neyse, biletler hep öyleydi. Ödenekli tiyatrolara bakıyorsanız (şehir tiyatroları ve dt gibi) onların belli günleri var; o günlerde bilet bakarsınız yer bulursunuz.
Bir de artık eskisi gibi dev prodüksiyonlar yerine küçük sahnelerde iyi işler oluyor. Onlara bakın. Güldür güldüre veya AVM sahnelerindeki zortingen oyunlara zaten gitmeyin :/

200 TL de çok değil, en saçma yerde kahve 50-60 lira olmuş.
Konuyla alakasız ama “sorsan kriz var” bakışı sokak röportajlarındaki amcalara ait değil mi? Türkiyede Nüfusun kaçta kaçı bir etkinliğe katılıyor? Bu etkinliklerin kaçı akşam; mesai çıkışı oluyor? Bir de kişi başı yıllık oyun seyretme oranını düşünelim. yüzde olarak baktığınızda kriz kabak gibi duruyor zaten. Bunları yapabilen belki yüzbinde birlik gruba bakıp anaa insanlarda para var demek doğru mu?

dtler daha ucuz. 30 tl öğrenci bileti. bedava.

bende de var +1. kaç yaşındayım toplasam 3 kere kan aldırdım, hepsi de ayrı trajikomik hikaye. işe yarayan bişey varsa bana da haber eder misin:)?

Soğutucu sprey ordaki damarları büzer ve daha zor alırlar. Bence kan aldırırken kulaklık takıp gözü kapatarak müziğe odaklanın

Ya hiç korkmanıza gerek yok. Ben de çok korkarım. Sinek ısırığı gibi. Başka tarafa bakın.

bende gümüş var. hiç umursamıyorum verirken, sıkıntıdan etrafıma bakıp kim bayılır tahminleri yapıyorum (kimse de bayılmıyor arakdaş). bazen iğneyi ileri geri yapınca kan deri altına oturuyor, aha diyorum acemi hemşeri detected, yine şişecek orası. ki öyle de oluyor, yumurta gibi şişiyor. çok rahat, çok profesyonel. bunları niye yazıyorum?; gözlerin kararması, soğuk ter, baş dönmesi, elde karıncalanma, ani hareketlerde kafada çizgi film yıldızları uçuşması bende de oluyor. demek ki psikolojik olduğu kadar fiziksel de bir durum var. o gün teşbihte kusur olmaz; domuz gibi yemeliyiz. öncesinde en az 2 öğün yemiş olmak lazım. yemeğin üstünden de mümkünse yarım saat-bir saat geçmesi lazım. bol bol da su içmeliyiz. bu şartları sağladıktan sonra varsın fiziksel olarak bazı belirtiler olsun, içim rahat sonuçta, bir şey olmayacağını biliyorum.

Eşimde de var kan aldırma fobisi, her gittiğimizde bir olay, bir bayılma vs. oluyor.

En güzeli bebekler için kullanılan ince iğneler var onlarla hem acımadığını hem de daha rahat hissettiğini söylüyor.

@titanic kemancısı'nın dediği gibi soğutucu iyi bir fikir olmayabilir.

Hissizleştiğinde her şey yoluna girecekse deriyi uyuşturan kremler var öyle bir şey sürülebilir belki ama bir doktor onayı olmadan kafanıza göre kullanmayın bence.

@chicha

O kremleri denedim. Eklem yeri olduğu için ve süreli hareket halinde olduğu için tam olarak etki etmiyor o kremler.
Bebekler için olan iğneyi deneyeyim bakalım bu sefer.

faydası olmaz aksine zararı olur damarı bulması aşırı zorlaşır ve zaten böyle bir işleme de hijyen nedeniyle izin vermezler.

kan aldırma olayı tamamen işlemi yapan kişinin tecrübesi ile alakalı. işini iyi bilen hemşirede en ufak acı hissetmezsin.

ben de kan aldirirken veya sevdigim birinden kan alirlarken, hortum takarlarken vs dayanamiyorum. o tarafa kesinlikle bakmiyorum kafami cevirip baska seyler dusunuyorum

el cevab: faydasi olmaz

bayilma falan yok bende ama icim cekiliyor, tum bedenim kasiliyor, buz kesiliyorum resmen.
konusuyorum ben, surekli konusuyorum. koltuga oturmadan konusmaya basliyorum, hatta onceden uyariyorum kotu bir sey soylersem lutfen kisisel algilamayin, fobim var, icimden canavar cikabilir diye. guluyorlar genelde.

bildiğim kadarıyla 25.000tl max.

Çok yağlıysa belki ısınan kısımlara sıçradıkça o duman yapmış olabilir. Fırında üst ızgaraya sıçrayan yağlar gibi. Bende yok o yüzden neresi ısınıyor bilmiyorum. Yağlı kağıdı altına değil de üstüne koyabilirsiniz o yüzden belki.

Normal değil. başka markanınkini kullanıyorum ama böyle bir şey başıma gelmedi. Ablamda da philips vardı, onda da plastik kokusu vardı iade etti.

Bence de normal değil. Bende Xiaomi var, hatta bu akşam tavuk yaptık ama ben yağlarını alıyorum. Direkt kendi haznesinde yaptık, ne koku ne duman.

normal değil zaten duman yapmasın diye alınıyor.

En üstü cok mu doldurdunuz veya yabanci bir cisim mi unuttunuz? Duman olmaması lazım.

Bizimki de ilk kullanımda aynı şeyi yaptı. Sonra yapmadı. Sorunsuz kullanıyoruz şu an.

Benimki de aynı marka ama hiç duman olmadı. Normal değil.

Yağlı şeylerde biraz duman ama çok koku yapıyor. Ben balkona koydum, rahatım.

Bende hiç duman olmadı ama tavukta koku oluyor tabii, o nedenle airfryer'ı bahçeye taşıyıp orada pişirip eve getiriyorum. Balkon varsa balkona taşıyabilirsiniz.

hiç duman çıkarması yaşamadım. cihazın bir sorunu olsa gerek

Yok. Para lazımsa satın.

Ev sahibi olarak söylüyorum: Yok. Tek yolu ben oturacağım siye dava açmak onda da 1 tane eviniz olması lazım + başkasına kiraya veremezsiniz. Dava da en az 1 sene sürer zaten.

kira süresi bu süreçle alakasız. aynı şehirde başka konutunuzun olup olmadığı önemli. kiracı size dava aç, sonucuna göre çıkarım diyebilir. gerekçenizde tamamen samimi olsanız bile sizi ortalama 1 senelik dava sürecini yürütmeniz gerekebilir ki bizzat evine taşınmaya çalışan ev sahibi olarak bunu yaşıyorum şu an.

3 sene boyunca kiraya vermeme şartı kolay kolay gözardı edebileceğiniz bir şey değil bu arada. kiracı çıkmayı kabul etse bile bu şarta uymadığınızı belgelerse sizden mahkeme yoluyla ciddi miktarda tazminat talep edebilir.

Bu %25 kuralını kimse sallamıyor. Piyasa neyse bir şekilde o olauyor yani. Yoksa huzursuzluk oluşuyor hem kiracı hem de ev sahibi için. 5,000 istiyorsa landlord bir şekilde onu alıyor her türlü.

Bu 3 sene şartı da nedir ki? yeni uygulama mı?

Oğlum kızım oturacak dersen 3 yıl evi kiraya veremezsin. Verirsen ve bunu kiracın öğrenirse ciddi bir tazminat ödemek zorunda kalırsın.

Ortak noktada buluşun yoksa yapacak bir şey yok. Siz ev sahibisiniz tamam ama kiracı gözünden de düşünün.

3 sene meselesi çok onemli değil şu durumda. kiraci ispatlarsa son ödediği kiranın yıllık bedelini sizden tazminat isteyebiliyor. zaten arada alacağınız kira farkı ile fazlası ile ödersiniz ayrıca arada enflasyona ezilir o tazminat.

nuisance +1

3 yıl kiraya verememen icin, kiracıya dava açıp tahliye ile çıkartman lazım, kendi isteği ile çıkarsa bu hakkı olmuyor.

Yani işte kiracıya tahliye davası açma hakkım var mı?
Bunun kriterleri var mı?

Mahkemeler bu tür davalar ile dolu, açacağınız davanın sonucunu alana kadar kiracı ile ortak noktada buluşmak her açıdan daha makul olur. İki tarafta mağdur olmadan üzülmeden bu tip konular ele alınmalı. Para önemlidir ancak kimse mezara parasıyla malıyla mülküyle girmeyecek.

Bu kadar insan yazmış hala anlamaman çok acayip.

1. Kiracıyı çıkartmak istiyorsan tahliye davası açmalısın.
2. Bu davada o ilde o eve ihtiyacın olduğunu ispatlamalısın (iş vs)
3. O ilde 2.bir evin varsa davayı boşuna açma bile. Kaybedeceksin.
4. Alt/üst soyum oturacak diye dava açabilirsin. Ama bu soyların üstüne evi varsa olmaz.

Koşullar bu. Yeterince açık oldu mu ?

5. Bu kiracıyı çıkartıp kendin oturmazsan ve eski kiracı dava açarsa kaybedersin. Kanunda 1 yıllık kira diyor ama eski/yeni yazmıyor. Yeni kiradan da belirleyebilir mahkeme. Üstelik sıkı bir avukat tutarsa sana “ yalan söyleyip beni evden çıkardı ev bulamadım aile düzenim bozuldu “diyip manevi tazminat da isteyebilir. Orneklerini duydum. Üstüne avukat mahkeme masraflarını da ödersin.

Mahkemeler bu tip durumlarda sosyal aile yapısını önemser.

:)
Aynı soruyu aynı cihazı yakın zaman önce alınca ben de sormuştum birilerine.
Cihaz açıkken açma düğmesine çekmiyorsanız uzun uzun basmayın. O düğme coili ısıtıyor. Pamuğu yanabilir. Normalde 3-4 ay gitmesi gereken coil 15 günde kullanılmaz hale gelebilir.

Sadece içeceğiniz zaman basın, hatta basmanıza bile gerek. Nefes sensörü var zaten.

O fokurdama da ısınan likitin sesi, kaynıyor işte o.

Ona basarak direkt içebilirsiniz sigarayı.

Başvuru sayısı bölü 50.000 yaparsak ihtimali buluruz herhalde, kaç kişi başvuracak bilmiyoruz.

Ama diğer illere göre çıkma ihtimali daha düşük tabi, ha şu da var diğer illerdeki ev sayısı daha düşük.

nesine.com'da eşya piyangosu var. araba-motor falan veriyorlar. onlardan bile düşük ihtimal.

bugün burdaki konuyla ilgili duyuru sayısından bile pay biçebilirsin. milyonlarca başvuru olur.

Piyango kadar da düşük değildir herhalde.
AKP'yi destekleyip desteklememekle bir ilgisi olacağını da düşünmüyorum başvuruların. Devlet ucuza ev satıyor, isteyen her Türk vatandaşı başvurmalı. Eğer zararına satıyorsa zaten bunun parası hepimizden çıkacak.

Başvuracağım diyen her 10 kişiden 8'inin üşengeçlik ve nasıl yapılacağını bilememek sebebiyle başvurmayacağını düşünüyorum ben. Bu durumda şansınız iyice fazla.

çıksa bile kaç senede tamamlanacak, şehrin hangi ücra bölgesinde olacak ve ne zaman kendini amorti etmeye başlayacak ? 5 sene hiçbir beklentim olmadan para öderin diyorsanız alınabilir bir risk.

Konuyu neden particiliğe bağlıyorsunuz çok tuhaf! TOKİ bir kamu kurumudur herhangi bir siyasi partinin kurumu değildir ayrıca çıkma ihtimali gayet yüksek 50 bin konuta 200 bin başvuru olduğunu düşünün mesela bu dönem çıkmasa bile bir daha ki dönem çıkar bazıları kendince risklerden bahsetmiş bu kafayı anlamak mümkün değil ne riski varmış bedavadan biraz pahalı fiyata devlet tesvikle konut veriyor daha ne olsun üstelik bu fiyatlar ertesi sene katlayacak her açıdan mantıklı şehrin merkezinde olmayacak elbette şehir merkezinde bos arsa mı var :)

Ne riski var diyenler TOKİ’nin instagram postları altında 2011de müjdelenen büyük konut projesinin bile hala başlamadığını söyleyen mağdurların yorumlarını okuyabilir.

Ha proje hayata geçmez, ev teslim edilmediği sürece de ödemeler başlamadığı için maddi olarak bir zararın olmayabilir. Ama buna da sıfır risk diyemeyiz.

Ayrıca 6 ayda bir zamlanacak 240 vadeli evlerden bahsediyoruz ve zam oranı meçhul. Al sana risk.

Başvurulardan kişi başı 500 TL alıyorlar bu cepte. Başvuru sayısına göre paranın büyüklüğünü yakında göreceğiz.
Talihlilerin ödediği taksite 6 ayda bir memur maaşı zammı oranında zam yapıyorlar bu iki
Dolayısıyla her sene evin totalde ödeyeceğiniz fiyatı artıyor bu üç
20 sene ödeyeceğin toplam tutarı enflasyon ve dolayısıyla memur maaşına yapılan zamma göre sen hesap et.

Edit: bu 500 TL'ler kurada adı çıkmayanlara iade ediliyormuş. Onu düzelteyim.

tc'sinin sonu 0 olanlar başvurabiliyordu bugün ve sadece onların başvuruları toplamı şu an 900bini geçmiş durumda :) akp karşıtlığı ya da destekleyiciğiliyle alakası ne anlamadım ama köşede 70-80bini peşin olan ve evi olmayan herkes başvuruyor normal olarak. totalde 7-8 milyondan fazla başvuru olur diye düşünüyorum.

Böyle küçük risk ihtimalleri hesaplanıyorsa yolda yürürken başınıza meteor düşme olasılığıda var veya satın aldığınız ev ertesi gün depremde yıkılabilir hükümet zorunlu inşaat sigortası getirdi artık müteahhitler inşaata başlayıp çeşitli sebeplerden bitiremeseler dahi sigorta sayesinde inşaat devam ediyor kaldı ki bu proje zaten devlet projesi devlet garantili eger muhtemel bir sebepten dolayı inşaat gecikirse tazminat ödenir 240 ay oldukça makul bir süre daha ne olsun bir söz vardır ucuz malın müşterisi hep şikayet eder devlet bu projeyi bedava verse hatta üstüne ödeme yapsa yine şikayet edenler olur maalesef. Zam oranı meçhul değil belirtilen oranda zam yapılıyor yani memur maaşlarına yapılan oranda bu durumda değişen fazla bir şey olmuyor oldukça makul bir finansman her açıdan karlı bir yatirim ayrıca 10 yıl sonra evin değeri belki 10 kat artmış olacak bu ödemeleri çok bulanlar mortgage faizlerine baksın bu sistem her açıdan cazip

Morfini yeyince korku kalmıyor. Genel anastezi ise, morfini yedikten sonra ameliyat bittikten sonra odada uyanıyorsunuz.

Benim de operasyondan önce böyle parmak gibi bişey vermişlerdi maymun etmişti beni. Zaten rahatlatıcı bir şey sağlıyor olabilir hastane hekiminize danışınız böyle böyle diye. Operasyondan evvel kullandığınız/kullanacağınız ilaçları da zaten bilmesi gerekmez mi operatörünüzün.

annem oldu 6-7 yıl önce, iyi ki olmuşum dedi ama şu anda eski kilosuna döndü.

ben 3 yıl önce oldum. iyi ki olmuşum diyorum. bir an bile pişman olmadım. hala da katı gıdayla sıvı içmemek gibi şeylere dikkat ederim.

Önemli olan ameliyat sonrası yeme alışkanlıkları değiştirebilmek.

Yedikleri izle dikkat etmediğimiz sürece eski haline döneceksiniz.

İlk 3 gun pişmanlık, sonrasi daha büyük pişmanlık. Ama bunun sebebi 'neden senelerce bekledim ki?' sorusu.

ikinci soru için özel bi karar yoksa (mesela gergin maçlarda karar çıkıyor falan), bilet kaldıysa, ev sahibi takım isterse biletleri herkese açık olarak satışa çıkarabiliyor. ama ben nadir gördüm bunu.

**

ilk soru için bilemiyorum gittiğim en kalabalık maçta bile mümkün görünmüyordu, kisme garanti veremez, her maç ayrı ayrı denemek lazım, kontrol gelirse, turnikede güvenlik varsa imkansız.

Eger degismediyse sistem, bir kisi birden fazla kulup karti cikartabiliyor. Mesela Basaksehir macindakilerin Basaksehir karti da vardi ve oyle girdiler, veya GS kartlari yoktu sadece Basaksehir veya baska bir kulup kartiyla girdiler.

Bu sistemin degismedigini varsayarsak, baskalari uzerine kart alip girmeye calismak yerine kendi adiniza kart alip girebilirsiniz.

pasolig ilk çıktığı zaman bunu yapmıştım ben. abimin kartıyla fenerbahçe maçına girmiştim bir kaç kez. görevli farklı kişinin kartı olduğunu anlamıştı ama kimliğimi vs gösterdikten sonra geç demişti. ama bence bugün gerçekleşmesi çok zor.
çünkü birden fazla aşamada kart okuma yapılıyor artık. ilk sene herkes için yeniydi sistem ve bu şekilde yapanlar oluyordu. görüyordum. artık kimseyi almazlar bu şekilde.

4 büyük takımlar güncel olarak şöyle yapıyor; kendi logosunun oldugu pasolig kartlar dışında maç günü alınan(kalırsa alınabilen) biletlerde diğer tüm pasolig kart sahiplerine açık oluyor. (başka takımlar veya tff logolular) böylece giriş yapabiliyor.

geçmiş senelerde farklı uygulamalarda oluyordu. veya maça göre farklı uygulamalarda oluyor. takım bu maça sadece kendi logolu pasoligi olanlar girebilir diyebiliyor. tamamen takımlar belirliyorlar bu şartları.

bir kişi farklı takımlara ait pasolig üyeliği oluşturabiliyor. mesela benim hem fb hem başakşehir hem de kasımpaşa için mevcut. arkadaşlarınız bu şekilde giriş yapmış olabilirler veya yukarıda bahsettiğim gibi o maça ve maç gününe özel ev sahibi takım gslilere de giriş hakkı tanımış olabilir.
ayrıca takım tutmayanlar içinde tff logolu pasolig kart da çıkarabilirsiniz ama bazı maçlarda yukarıda dediğim gibi bilet alamayabiliyorsunuz takım sadece kendi taraftarlarına açıyor sistemi.

Bu sene 3-4 kez kombine devretmeden qr ile sahaya girdik. Çok kalabalık oluyor görevliler dikkat etmiyor.

şimdiye kadar gittiğim hicbir maçta fotografim ya da kimlik bilgilerim ile bir eşleştirme yapilmadi.

Usulen verilir

bence bu durumda usulen falan verilmez. vale hizmeti zaten ücretli ise ücretini verirsiniz. daha getiren adama niye veresiniz ki?

vale hizmeti avm'nin sunduğu ücretsiz bir hizmet ise getiren adama bahşiş verirsiniz. usulen olan budur. zaten ücretli hizmet aldığınız şeye niye tekrar bahşiş veriyorsunuz?

ha ücretli hizmette adam getirirken camlarını da bi sildirmişse, ya da gölgeye park ettim abi, yakına bıraktım, kapalıya koydum gibi normal hizmetinden öte bir güzellik yapmışsa ona verirsiniz.

benim mantık bu şekilde çalışıyor.

ödenmemelidir. bu ülkede esası konuşmadan usul uygulanmasına büyük tutuluyorum.

çok istiyorlarsa gitsinler mafya patronlarına baş kaldırsınlar.

vale ücreti zaten normalin üstünde olduğu için bahşişe gerek duymuyorum şahsen

Verilmez, vermedim, verildiğini görmedim.

öncelikle AVM'de valeye araba vermek bence müthiş gereksiz. zaten avm'lerin kapalı otoparkı var, en fazla 2-3 dakikalık fazladan yürümemek için arabamı avm'de valeye asla vermem.

hadi diyelim verdim, bahşiş vermek manasız.kibritsuyu'nun dediği gibi ekstra bir hizmet sunduysa verilir tabi ki. ama zaten fahiş bir ödeme yaptığın hizmeye ekstra bahşiş vermek manasız bence.

bu arada genel olarak arabalarınızı mümkün olduğu kadar valeye vermeyin. valelerin %90'ı önünde hizmet verdikleri mekanlardan ayrı bir işletme ve arabanızla kaza yaptıkları zaman mekan "bizle alakası yok" diyip sıyrılıyor işin içinde. vale şirketi de mafyavari tavırlarla sizi yıldırmak için elinden geleni yapıyor. uğraşırken delirirsiniz öyle diyim. kamu spotu bitti :)

eksisozluk.com

Ben de hiç vermedim açıkçası, vale ücreti zaten bunun için diye vermiyorum.

Haftasonu yer bulamayacak gibiysem valeye veriyorum çocukla debelenmemek için bir de gittiğimiz hastanenin oroparkı aynı şekilde çok kalabalık oluyor orada veririm valeye.
Harici valeye vermek israf benim için, ekstra para da vermiyorum o para vale parası zaten.

Şimdi fake mekan değiştirerek baktım Nişantaşı bölgesine orada var.
Demek küçülmeye gitmişler eskiden olan bazı yerlerde yok.

satın alınabilecek var mı bilmiyorum ama anamgillere superonline fiber bağlattım geçen. eve fiber kablo geliyor. tek cihaz var. eskiden iki cihaz vardı. taahhüt yeniledik. eski ikiyi götürdüler yeni bir alet getirdiler. fiber kablo doğrudan bu alete giriyor. başka da bir şey yok. vayırlıs yapıştırdık.

vodafone fiberde de nokia marka benzer bir router var, fiberoptik direkt bu cihaza giriyor. işini yapıyor ama genelde bu routerlar uyduruk oluyor. daha verimli bir çözüm arıyorsanız router her ne olursa olsun mesh gibi bir düzenek kurarsanız daha iyi olur. routing işini mesh sistemi yapsın yani.

Son günden sonra o belirledikleri promosyon miktarı güncellenecek. Günün şartlarına göre daha az ya da daha fazla olabilecek.

Yandık o zaman. Sürekli birbirleriyle yarışıyorlar. Birine geçsek öteki yükseltiyor.
Birde şimdi söylenti var devlet bankaları 10.500 olacak diye.

Yanacak bir şey yok. Şimdilik en yüksek verene geç. Daha yükseği olursa ona geçersin.

Daire kapısına kadar fiberoptik kablo geldiyse zaten siz bağlayamazsınız onu, başvurduğunuzda servis sağlayıcı içeri alıp bağlar. Başvurmayı deneyin, fiber paketler o adreste çıkıyorsa başvurabilirsiniz.

Sadece Türk Telekomdan başvurmak zorunda da değilsiniz.

Türknet gibi, Milenicom gibi taşeron firmalardan da aynı hizmeti taahhütsüz alabilirsiniz.

bloke varsa taşınacak bankada işlem yapamaz. mevcut bankaya gidip kalan sürenin ücretini ödeyip blokeyi kaldırmaları gerekir. birde devam eden kredi veya kredili mevduat hesabı varsa onlarıda kapatmaları gerekiyor.

Eski bankadaki hesabınıza promosyonun kalanı kadar para yatırın.
Yeni bankaya gidip maaş hesabı açtırın.

1 yıl filan kaldıysa, ziraat bankasına 160-170 tl gibi bir para yatırıp blokeyi kaldırabilir.

Yani süreyi doldurmayı beklemeyin, eski promosyonlar çok düşük olduğu için cayınca ödenecek tutar çok az oluyor.

Akbank 7000 ilk maaş yatınca hemen, artı 250 +250 chip para veriyor.

kesmeden sökerek taşıtma alternatifini araştırdınız mı? iki tarafa da uyar bu herhalde. bir parka falan taşınır, hem ağaç yaşar hem de siz bahçenize daha uygun bir ağaç dikersiniz.

çam biraz kirletici bir ağaç yaprakları açısından. onun yerine çınar, kestane falan daha uygun sanırım.

Bildiğim kadarıyla çam ağacını kestirmek için Orman Müdürlüklerinden izin almanız gerekiyor. Çam ağacı ölmeye yüz tutmamışsa kestirmeniz bir hayli güç. Ağaçta sorun varsa gelip bakıp onay verip kesebiliyorsunuz.

Öyle hadi kesilsin dendiğinde ağaç kesilebileceğini de nereden çıkardınız. Öncelikle bahçedeki ağacı apartman yönetimi, sakinleri vs kafasına göre kesemez. Bunun direkt hapis cezası var.

Belediyeye baş vurursunuz, belediye de gelip budar. Biz bu ağacı burada istemiyoruz demeniz, o ağacı belediyenin kesmesi için hiçbir şey ifade etmez. ister çoğunluk, ister azınlık olun. Özel mülk bile olsa kimse kafasına göre ağaç kesemez.

Eğer öyle çoğunluk müracatıyla hele hele birkaç kişinin talebiyle ağaç kesilseydi, bu ülke gobi çölüne dönerdi. (zaten dönmek üzere de o başka bir hikaye)

Tşkler bilgi için
Aslında bizde budamak istiyoruz ama ona bile karşı çıkan bir kitle var.
Budamak için izin veya çoğunluk vs lazım mı?

Budama için çoğunluk vs'ye gerek yok. Belediyeye müracaat ederseniz gelip ağacı kontrol eder ve gerekli görüldüğü takdirde budarlar. Ancak çam ağaçları bahar aylarında budanır. Bu mevsimde gelip o ağacı budayacaklarını hiç sanmıyorum eğer hasta, ölmek üzere vs değilse. Müracaatınızı bahar aylarında yaparsanız çok daha hızlı sonuç alırsınız.

Çam ağacı budanmaz. Kurumuş alt dalları kesilir sadece. Canlı dalı keserseniz sürekli oradan reçine akar. Altında oynayan çocukların üstü başı reçine olur, başınıza dert olur.

@mirket
Zaten hali hazırda reçine akıyor yazları, altına kimse araba çekemiyor. O yüzden budamak faydalı olur mu diye düşünüyoruz.

Ne kadar çok ve ne kadar kalın dal keserseniz o kadar çok reçine akmasına sebep olursunuz.
Çadır kamp yerlerinde çamlardan reçine akması ya da kozalak düşmesi hep sorun olduğu için çam altlarına, altına çadır kurulabilecek yükseklikte tenteler gerilir. Tentenin altındaki çadır ya da araç reçineden etkilenmez.
O tenteler brandacılar tarafından istenilen ölçüde yapılıyor. Çok da maliyetli bir şey değil.
Fotoğraf bulabilirsem ayrıca yollarım. Ağaca zarar vermektense ağacın altını öyle bir çözümle kurtabilirsiniz.

encrypted-tbn0.gstatic.com

Magnimore

multi form magnesium complex

Tek diyeceğim, magnezyum oksit formunu almayın. Emilmiyor düzgün. Ve günde 200 mg'ın bir işe yaramadığı. 400 mg olarak aynı anda içilmesi gerektiği belirtiliyor.

youtu.be

youtu.be

bu videoları izleyip ihtiyacınıza uygun olan magnezyum formunu sorabilirsiniz eczaneye.

Malat formundaki herhangi bir magnezyumdan alabilirsiniz. Venatura f/p açısından uygun ancak yutması zor bilginiz olsun.

Magnezinc 55 tl 40 tanesi

bana doktor ocean extramag 200mg verdi, icinde malat olmasi lazim demisti.

mekandan mekana değişir bence.
gittiğim damsız girilmeyen plaja bence çalışır. ama gittiğim damsız girilmeyen club'a yemez. ki biletler 400-500'ken rüşvetin çanta dolu falan olması lazım sanırım.

100 dolares, benjamin franklin her kapıyı açar.

Alır da "beni tanımıyorsun" der, başka bodyguard içeride tek görünce de şutlarsa bir şey yapamazsın. Tanımadığımız 2 kızla mekana girip, kızlar bizden ayrıldıktan 10 dk sonra mekandan şutlanmışlığımız var. :)

yerine göre çok değişir. istanbulda iyi mekanlarda çok zor mesela, google maps yorumlarına bak kuruçeşmede mekanlara alınmayan araplar var, ateş püskürüyorlar. denemeye değer ama garanti değil derim.

yooo olunur.
eğer özel bir beceriksizlik durumu yoksa rahatlıkla olursun.
amaaaaaaa

evet bu işin aması var.
40 yaşından sonra mutfak temposuna adapte olmak zor olacak. iki tava çeviriyorlar önümüze yolluyorlar, her şey sabahtan hazır zaten gibi düşünceler varsa o işler öyle değil açıkçası.

diğer yanı da nerede olduğunuz önemli ama küçük işletmelerde dahi hiyerarşi vardır. hele işin kurumsal ayağı olan otellerde bu iş doruktadır.
20-25 yaşında turizm mezunu ya da size nazaran erken başlamış bir alaylı genç sizin üstünüz olunca kafasını ceviz gibi kırmak isteyeceğiniz anlar olacak. işte o anlarda kendinizi tutmanız gerekir.
kaldırabilirim derseniz neden olmasın.

Abi aşçılık göründüğü gibi "romantik" bi meslek değil, yani günde 12 saat ayakta duracaksın haftasonun izni bayram tatili yılbaşı bilmem nesi olmayacak en alt kademede olacaksın her gelen bağıracak çağıracak sana psikolojin bozulacak, normalde bile acayip zor iş 40 yaşından sonra o atmosfere uyum sağlamak imkansız.

olunmaz, o ortama dayanamazsiniz.

zor bence hocam. ben liseden beri istiyordum ama zamanında ailem engel oldu süper vizyonları ile. dediler ki sen oku büyük adam ol başkaları sana yemek yapsın. boş memur aile vizyonu işte. neyse, aşçılık bir zanaat. çıraklık sistemi ile işliyor. yani önce mutfağı temizlemeyi öğreniyorsun sonra bıçak kullanmayı falan. bir sürü boş leş iş yapıyorsun ki sonradan yavaş yavaş ilerleyesin. kimse sana gelip hoşgeldin eğitim almışsan buyur geç mutfağa aşçı olarak demez. 40 yaşından sonra o leş ortama dayanamazsın. ben 29 yaşındayım ben bile dayanamam diyorum.

Herkes çalışma ortamı demiş de aşçılığın kendisi de biraz zor. Belki 100 kişilik pilav yapacaksınız ya da sizden zor bir yemek bekleyecekler. Bilmiyorum dediğinizde ya da lezzetsiz olduğunda ne biçim aşçı diyecekler. Kısaca zor.

Tek erkek olarak büyük olasılıkla giremezsiniz.

çeşmede tek erkek olarak çoğu beach almaz.

iyi beachlerde ortam gayet iyi herkes kendi halinde oluyor.

Etraf tamamen cam, balkon en ön tarafta full cam ve herkes düz gidiyor yan yana oturuyor. kafeteryayı arkanıza alacak şekilde en sağ ve sol koltuklar direkt cam kenarı. Zaten içerde dolaşmak ve boş yerlere oturmak serbest.

Kimse nereye oturduğuna bakmadan oturuyor. Boşuna heveslenmeyin. Zaten kısacık yol.

Herkesle gidilmez zaten. Bildiğin ve sevdiğin bir arkadaşın olacak yanında. Tek gitmek durumunda kalırsan eğer, sürekli aynı şeyleri yaparsan sıkılırsın evet. Kendine farklı uğraşlar edinirsen eğer on numara tatil yaparsın tek başına. Balık tut mesela, hergün evde yeme, sahilde mangal yak, semaverde çayını demle vs

benim de benzer niyetim vardı. bu tamamen kendini motive edip bir çeşit uğraşlar bulmana bağlı bence.

yapilir ben de yapiyorum. gidecegin yerde atiyorum 6 gun kalacaksan, bu 6 gunun her birinde ne yapacagini, hangi aktivitelere katilacagini, nereleri gezecegini falan onceden belirlersen cok daha iyi olur.

Daha önce 2 hafta boyunca yaptığım aktivitedir bu. Ayvalık’tan başlayıp bir kaç günde bir yer değiştirerek Fethiye’den çıkmıştım. Çok da keyifli olmıştu, ne karışan var ne eden. 4 kilo vermiştim bir de sırt çantalı gezdiğim için. İşe bomba gibi dönmüştüm. Evlenmiş olmasam yine yaparım.

Tek erkek araba kiralayip her gece baska yerde konaklayarak cok guzel geziyorum. Boylesinden keyif aliyorum.

süper fikir lan ben de yapıcam bunu, uzun süredir yapmıyordum.

www.eksiduyuru.com

İdo gemileri İbb ye iade etmiş gibi birşey okudum bugün.

millet kopruden gecmeyince alternatifleri yok ediyorlar.
(bkz: ne desem gg)