[]

izmir korfezi kapanmayacak mi?

gediz deltasi aluvyonlari korfezi dolduruyor. bizim yasamimizda olacak degil ama sonucta birkac asir icinde cigli ile narlidere bulusacak ve izmir ayni milet gibi priene gibi kiyi sehri olma ozelligini kaybedecek gibi duruyor.

bu konuda yapilan calismalar var mi? bu konuya iliskin bir yazi, bilgi vs ariyorum.


 
Tarihte şöyle bi olay var

twitter.com

Yani bi şekilde kontrol altına alınır diye düşünüyorum benzer durumda
  • nundu  (03.04.24 10:40:12) 
[]

izmir takimlarinin taraftar profili

ornegin ankara'da ankaragucu taraftari serseri olmasiyla, sorun cikarmasiyla; genclerbirligi taraftari da gorece daha nezih, okumus olmasiyla bilinir.

karsiyaka, altay, goztepe taraftarlarinin profilleri nasil?


 
Karsiyaka zengin, okumuş, elististtir. 35.5 olarak tanımlar kendini. Karşıkayakı semt olarak Türkiye ortalamasının baya bir üstünde olarak düşünebilirsin. İnsani gelişmişliği yüksek. Taraftarlarının holigansı yönleri var. Belki de ben göztepeli olduğum için öyle geliyor olabilir.

Göztepe daha bir halktandır. Bir bucaspor gibi denilemez ama. Bucaspor iyice serseri.
  • ferenc  (02.04.24 04:45:52 ~ 04:52:34) 
Karşıyaka: Fenerbahçe
Altay: Beşiktaş
Göztepe: Galatasaray
  • etna  (02.04.24 08:09:14) 
İzmir'de üç takımı destekleyen her sosyokültürel grupta taraftar var ama genel olarak karşıyaka taraftarı bir tık daha seviyeli gibi. Bi de son yıllarda futboldan ziyade basketbolda başarılılar ve genel olarak basketbol taraftarı daha elit olur futbola göre mantığı da işliyor burda bence.

Göztepe semti de Alsancak da sosyokültürel olarak yüksek yerler ama iki takımın da taraftarının olduğu daha varoşlar diyebileceğimiz mahalleler var. O yüzden biraz karışık popülasyon. Göztepe bir tık daha holigan gibi ama.

Bucaspor zaten semtinden de dolayı en serseri diyebileceğimiz takım
  • nundu  (02.04.24 09:22:25) 
karşıyaka altay ve göztepenin taraf profili genel olarak benzer. ayak takımı önde bağıran kesim hariç gayette ekonomik seviyesi iyi olan insanlardan oluşur. yani Ksk kendini biraz ayırdığı ve semtin zengin bölgesinin büyümesinden dolayı daha Kadıköy gibi. Göztepe sahil bölümü hariç daha anadolu insanının desteklediği bir takım. Altayda arada kalmış bir takımdır. Kurucuları musevi rum azınlıklar olsa da şu anda kalmadıkları için daha ortada bir takımdır. Ankaradaki gibi bir ankaragücü taraftarı yok İzmirde. Dışarıda gayet rakı masasında yiyip içen zengin insanlar göztepe ksk maçında düşman olurlar. okumuş kesim hepsinde gayet çok. buca daha anadolu tipi taraftara sahiptir.

Ksk özelinde basketbol taraftarı gayet elit zengin okumuştur. ama maç saati herkes küfredebilir.
  • mikahakkinen  (02.04.24 16:38:33 ~ 16:39:29) 
[]

izmir'de marina yok mu

google maps'ten baktigimda goremedim. sehir merkezinde, merkeze yakin bir yerde marina yok mu?




 
www.instagram.com

İnciraltında var Balçova tarafında. Şehir merkezine en yakın bu. Yani alsancakta falan yok da burdan alsancak'a toplu taşımayla 20 dakikada falan gidilir zaten
  • nundu  (30.03.24 10:26:25) 
[]

sehir icinde eski ev almak

sehir disinda yeni ev almaktan daha mantikli degil mi? yani ileride bina yikilip yenisi yapildiginda yeni evimiz olmuyor mu? zaten iyi muhit oldugu icin muteahhitlerin surekli goz diktikleri bir durum degil mi bu eski evleri yikip yenilemek?




 
Valla ailemin iyi bir muhitte eski bir apartmanda dairesi var. Ama bir turlu gelmedi o muteahhitler, kentsel donusum bize. 4 katli ufak bir apartman. Fazla kazanci yok kurtarmiyor belli ki rantsal donusum dedikleri dogru. Bir de evsahipleri de istekli degil yani, bugun teklif gelse, her sey hazir olsa da ne gerek var, bizim bina saglam diye hatta rusvet teklif edip binaya saglam raporu aldiracak tipler. Sagda solda da ornekler var, sozde muteahhit almis, bina yikilmis ama 5 senedir hala yenisi yapilmamis insanlar magdur falan. Bu donusum sureci epey sancili bir surec. Bir de eli kulaginda denilen depreme o eski binada yakalanma olayi var. Hem eski ustune 99 depremi oncesi gevsek yonetmeliklerden dolayi 99% curuktur zaten o bina.


  • freedonia  (11.03.24 09:10:31 ~ 09:30:31) 
Şehir dışı derken şehrin dış bölgeleri sanıyorum.

Bu bölgelerin yıllar içinde ekonomik olarak değerlenme ihtimali şehir merkezine göre daha hızlı ve yüksek olabilir. Şehir merkezi zaten değerine ulaşmıştır. Ama kenardaki mahalleler geliştikçe fiyatını artırır.

Mesela şehir içinde zaten her türlü altyapı vardır. O yüzden ev fiyatları enflasyon oranında artar genelde. Ama şehir dışında kenar mahallelerde yerleşim başlayınca bölgeye bir üniversite, bir şirket merkezi, bir banka yapılır. Ya da hastane gelir oraya, cafeler açılır. Fiyat anında katlanır.

Ama gelişmeyebilir de. Yıllarca buralar değerlenecek diye bekleyen çok mahalle de var. Ya da mahalle negatif gelişime gidebilir.

Mesela istanbul'da çekmeköy'de 10 yıl önce ev alanlar şu an bölge kalkındığı için çok mutlu ve karda. Esenyurt beylikdüzü taraflarında da aynı beklenti vardı. Ama o bölge göçmen nüfusun yoğunlaştığı bir bölge olunca bölgenin ekonomik değeri o kadar hızlı yükselmedi.

Bu durumda kentsel dönüşüm niyetiyle merkezde ev almak mantıklı görünebilir tabii. Ev yenilenip değer kazanıyor.

Ama bunun riskleri de var.

Öncelikle şehir merkezinde ev demek zamanında satın almış yaşı büyük insanlar demek. Yani o bölgedeki mülk sahipleri büyük oranda yaşlıdır. Haliyle anlaşmak kolay olmayabilir. Böyle bir yerimiz var. Senelerdir kentsel dönüşüme girsin mi girmesin mi diye tartışılıyor. İtiraz edenler de yaşlılar genelde.

İkinci konu şehir merkezinde kentsel dönüşüm o kadar kolay olmuyor. Çünkü alanlar çok sıkışık, haliyle çoğu bölgede inşaat şirketinin 2-3 binayı aynı anda alması gerekiyor. Bu kadar insanla anlaşmak da kolay olmuyor.

Yeni yönetmelikler gereği binaların komşu binalara yaklaşma mesafeleri farklılaştı. Yani binanın küçülme ihtimali yüksek. O yüzden metrekare kaybı olabilir projeye göre. Bu da binanız yenilense bile metrekare kaybı yüzünden evin metrekare değeri artsa bile, metrekareniz azalacağı için o karı elde edememe riski de var.

Bir de bazı bölgelerde maliyetler kurtarmıyor. O zaman da bir ev parası daha ödüyorsunuz inşaat şirketlerine.

Son olarak siz kentsel dönüşüm beklerken o bölge rezerv alan ilan edilebilir. O zaman bir sürü bürokrası ve maliyetle uğraşırsınız.

Özetle gayrimenkul işi her zaman şans:) İkisinin de kendine göre avantajı dezavantajı var.
  • anten  (11.03.24 09:19:12 ~ 09:22:14) 
bildiğim kadarıyla müteahhitler kar etmek için evini küçültüp daha fazla daire çıkarmaya çalışıyor. ayrıca neredeyse bir ev masrafı kadar da para istiyor.


  • noxie  (11.03.24 09:55:58) 
Vallaha karşı apartman vardı bir tane, müteahhite verildi. Sonra müteahhit battı. O yıllarda devletin kira yardımı falan da bitti.
Orada yaşayan bir aile vardi. Baba bu dönemde artık stresten sıkıntıdan kanser oldu öldü. En az 6-7 yıl oldu, evler hala yapılmadı.

O yüzden bu olay böyle masallardaki gibi geçmiyor. Başka yerlerde de m2 düşüyor ve üstüne ciddi para da istiyorlar.
  • logisticsmanager  (11.03.24 11:09:29) 
Sevabina yikip yenisini yapmiyorlar hocam iyi muhitse ustune ciddi para istiyorlar. Ben de o yuzden stres oluyorum hatta bizim bina bu islere girisirse ekstra parayi nerden bulurum diye.


  • tantamount_to_equivalent  (11.03.24 12:01:36) 
ilk baslarda neredeyse sevabina yikilip yapildigi donem oldu onda da iki uc daire muteahhit aliyordu yetiyordu ama artik yok. istenen para da kucuk sehirde daire parasina tekabul ediyor bu yuzden kenarda parasi olmayan ev sahipleri donusume vermek istemiyor. aksi halde yikim gerceklesiyor ama yeni bina yapilamiyor vs. onceden sizin gibi dusunurdum ama su an donusum isleri maliyeti iyi hesaplamak lazim. paran varsa yatirim amacli makul olabilir fakat diger apt sakinlerinin onaylamasi ve belli bir meblag odemesi gerektigini hatirlatmak istedim


  • ala09  (11.03.24 12:41:57) 
Ne açıdan mantıklı mı? Fiyat olarak mı yatırım için mi? Yaşamak için mi?
Eğer yatırım için ise yeni eski farketmez lokasyon önemlidir şehir dışındaki yeni evin bulunduğu lokasyon değerli olabilir şehir içindeki evin bulunduğu yerde değersiz olabilir mesela yerine göre değişir. Yıkıma gidecek bina anlaşmaya bağlı olarak ya malikler üzerine para öder ya da arsa payı bağlı olarak müteahhit kendisine projeden dükkan/daire çıkarır bedelsiz bir biçimde bina dönüştürülür hatta bazı yerlerde arsa degerli veya payı fazla ise müteahhitler üzerine para ödüyorlar. Eger dönüşüme gidecek bir daire düşünüyorsanız seçimden sonra dönüşüm için ciddi teşvikler gelecek

  • doharkoman  (11.03.24 22:32:13) 
[]

sunexpress ve freebird hosteslik

yapilir mi? sartlari nasildir?




 
Thy dışında çok cazip sayılmaz bu meslek.


  • basond  (29.02.24 07:23:45) 
Sunexpress de THY Lufthansa şirketi.
Pilot arkadaşlar memnun ama kabin memurları hakkında fikrim yok.

  • marla is in my head  (29.02.24 22:52:26) 
[]

turkiye'nin uluslararasi capta meshur urunleri

benim bildigim turk halilari, turk kumasi (havlu vs) bir de ciniler global capta meshur. baska urunlerimiz var mi bunlar gibi?




 
Baklava. Çay. Kahve


  • ferenc  (18.02.24 05:26:49) 
Türk hamamı
Yoğurt

  • etna  (18.02.24 07:24:24) 
diziler telenovela/pembe dizi turunden genelde
kebap, doner, "turkish pizza" yani pide/lahmacun
kayisi
incir
  • hot potato  (18.02.24 08:15:25 ~ 08:17:40) 
Rakı


  • ferenc  (18.02.24 08:20:30) 
Türk Lokumu
Kebap Çeşitleri

  • 2027  (18.02.24 08:47:51) 
Nazar boncuğu


  • alfired  (18.02.24 10:54:24) 
Kedi, keçi, kangal, döner


  • gabe h coud  (18.02.24 12:23:50) 
Türk dizileri, THY, Türk hamamı, Maraş dondurması, Türk çaydanlığı... Şimdilik aklıma gelenler.


  • doharkoman  (19.02.24 02:50:51) 
Simit


  • doharkoman  (19.02.24 02:54:41) 
[]

avrupa'da calisanlar nasil para biriktiriyor?

ortalama maaslara bakinca genelde 3-5k euro arasinda oldugunu goruyorum. ki bunlar oyle giris seviyesi pozisyonlar da degil. vergileri, kirayi ve yasam masraflarini dusunce kenara ayda 1k euro ancak atilabiliyor gibi. bu hesapta gozden kacirdigim bir sey var mi?

turkiye ile karsilastirmiyorum bu arada. amerika'da veya korfez ulkelerinde insanlar bunun 3-5 katini ayda kenara rahatlikla atabiliyor.

bekar, kiraya cikan biri avrupa'da yasayip kenara 1000 euro'dan fazla atabilir mi? (isvicre, luxemburg istisna diye biliyorum. almanya, ingiltere, fransa, hollanda, italya, ispanya dusunelim.)

 
benim bildiğim öyle çok da biriktirmiyorlar. çünkü evi bile taksitli alabiliyorlar bu yüzden birikmiş paraya pek ihtiyaçları yok. düğün dernek desen zaten öyle bizdeki gibi para harcamıyorlar.
uzun lafın kısası birikmiş bir paraya ihtiyaçları olacak hacimde büyük harcamaları olmuyor.

  • wild honey suckle  (08.02.24 10:47:21) 
Abi şimdi amerika gibi olmamasının sebeplerini yazayim;
isten atilma riski az ve isten atilmak zor. Yani benim bir saniye bile işten atılma korkum yok. Bu acayip bir rahatlik. Şu an biraz bakarsanız Amerika'da işten çıkarılan bir sürü yazilimci vs var. Bunlar Avrupa'da o kadar kolay olamıyor haliyle arada fark var.

Buna ek olarak sağlık sistemi de öyle. Evet Amerika'da çok süper bir firmada calisirsan iyi sağlık sigortan olur. Ben Fransa'da eşim dahil olarak ayda 45€ ödüyorum, içinde diş ve göz vs hepsi var. Geçmiş hastalık falan diye bir goygoy yok.

Ev almak için 25 yıl kredi cekebilirsin.

Eğitim ücreti amerika ile kiyaslanamayacak kadar ucuz.

Bu arada bahsettigin ülkelerdeki gelir farki Avrupa'da daha az. Yani gelir esitliginin olaylarından biri de bu.

Avrupa'nın kötü yönleri var. Avrupa vs amerika sadece para diye bakarsak amerika daha iyi tabi. Ama covid dönemi sirketin amerika ofisinde isten cikarma olurken burada hiçbiri olmadi. Misal su anda da isten cikarma olmasin diye uğraşıyorlar avrupa bölgesinde çünkü çok zorlu süreç işten cikarmak.
  • logisticsmanager  (08.02.24 11:11:08) 
Bu arada Amerika'da gidip yıllık 150 bin kazanan adama bakarsak evet de Amerika'da insanlar rahatca 5 bin dolar mi kenara atiyor?
Median us salary 59 bin
Median france 39bin

Amerika'da çok yüksek gelir grubuna sahip olanlar rahatca atar evet ama genel Amerika kişi başına zenginligi bir Fransız'dan düşük misal.


Bu arada kişinin aylık kenara atabildigi para oranina bakarsan istatistik olarak Amerika düşüşte bayadir ve ortalaması Avrupa'dan düşük.
Fransa 2022 17.1%
Amerika 3.33%
  • logisticsmanager  (08.02.24 11:34:43 ~ 12:19:02) 
avrupada insanların para biriktirmeye çok ihtiyacları yok. mesela bizde yamyam kültürü oldugu için erkek bir dügün yapacak diyelim. tüm akraba sülük gibi yapışıyor adama. bir evlenme muhabbeti için 300 , 500 k paralar gidiyor. avrupada böyle bir saçmalık yok. bu sadece bir örnek. ev deseniz taksitle uzun vadede alabiliyorlar. araba desen 3 , 4 maaşları kadar. tatil v.s deseniz zaten ülkelerinin parası degerli. yurtdışına gittiklerinde az parayla çok tatil yapıyorlar. ultra zengin olma tutkusu yoksa bu insanlar niye para biriktirsin ki?


  • limonlu eksi  (08.02.24 12:19:54) 
Eger birinci onceliginiz para biriktirme ise Avrupa kesinlikle dogru adres degil.Gene de eger para biriktirmek temel motivasyon ise Avrupa'da 5K€'dan yuksek maas+yillik bonus+hisse sendi vb. sartlar olmali.


  • turkuaz  (08.02.24 12:23:19) 
Ben insanların abd ve avrupa'da ne kadar birikim yapabildiklerini detaylı olarak bilmiyorum açıkçası. Onun için sizin söylediğiniz oranları doğru varsayarak gideceğim.

Öncelikle 5k maaş alıp 1k kenara koyabiliyorsanız bu maaşınızın %20'sini biriktirebildiğiniz anlamına geliyor.

Şimdi dönüp bir de dünyadaki yaşam standartlarına bakalım. İdealize bir pencereden değil de, dünyanın diğer bölgelerine kıyasla düşünelim. Böyle bakınca ortalama bir avrupalı sağlıklı gıdaya erişimde, sığınma ve ulaşım ihtiyaçlarının karşılanmasında, eğlence ve sanatsal faaliyetlere ulaşımda, eğitim kalitesinde ve çalışan hakları konusunda dünya ortalamasının üzerinde ve euro bölgesi de kalkınmış bir alan durumunda.

O halde buradan alınan maaştan yapılan harcamaların hayat kalitesini sağlamada etkinliğinin büyük olduğu ve kenara atılan paranın da bir "güvence" sağlamaktan daha çok bireysel zenginliği artırmaya yönelik olduğu sonucuna ulaşabiliriz sanırım. Yani ihtiyaç için değil lüks için birikim yapılıyor olmalı daha çok. Bu da birikiminize dokunma olasılığınızı azaltıp onun yerinde kalmasına yol açarak uzun vadede abd'deki birinden daha fazla zenginlik üretmenize yol açabilir. Yaşadığınız bölge ekonomik olarak da stabil bir yer olduğu için yatırımlarınız gerektiği şekilde yönetilip, sağlam yerlerde değerleniyorsa çok da birikim yapılamıyor diyemeyiz sanırım.

ABD ölçeğinde düşününce ABD'de vergilerin Avrupaya göre düşük olduğu, ve sağlık hizmetleri gibi pek çok kalemin sigorta kapsamında olmayabileceği ihtimalinin yüksek olduğunu da biliyoruz. Örneğin ABD'de kapsamlı bir sigortanız da olsa hatta gittiğiniz hastane sigortanız kapsamında olsa dahi sizi tedavi eden doktorun sizin sigortanız kapsamında olmayabileceği durumlar ortaya çıkıyor. Kısacası daha fazla para tutuyorsunuz, ancak tuttuğunuz parayı daha fazla harcamanız gerekiyor. Çünkü amerikalıların da dediği gibi, hiçbir şey bedava değil. Avrupa bu bedava olmayan ihtiyaçların giderleri için haliyle daha fazla vergi topluyor ancak bunlar düzgün bir şekilde idare de edebiliyor. abd'de ise kişisel ihtiyaçlarınıza göre harcamalarınızı siz yönlendiriyorsunuz. Haliyle birikim yapmak kritik öneme sahip ve elzem. İnsanlar zenginliği artırmanın ötesinde bir güvence sağlamak için de birikim yapmak konusunda motivasyon hissediyor. Ancak birimlerinizi aktif şekilde kullanmaları da gerekiyor. Sizin denkleminizdeki eksik kısım bu noktada yoğunlaşıyor.

Bu söylediklerim sizin verileriniz ve genel geçer bilgilerin eşleştirilmesinden ibaret tabi ki, nokta atış olarak gerçeği yansıtmasa da gerçekten çok da kopuk değil.
  • akhenaten  (08.02.24 12:40:37 ~ 12:58:44) 
@logistics; ortalama bireyde cok fark olusmayabilir ama amerika'da beyaz yaka olarak calisan biri kolaylikla 6 figures kazanir. kolaylikla diyorum. ve bu herhangi bir meslekte.

bilgisayar muhendislerine bakarsak onlarin zaten giris maaslari 100 bin dolar. buradaki refah her zaman sok ediyor beni. simdi h-1b calisma vizesi kurada cikmadigi icin sirketin diger ofislerine transferi dusunmeye basladim ama maasim yaridan da aza iniyor.

is guvenliginin olmamasi ciddi olarak tek eksisi olabilir. aslinda o da cok onemli degil ama son 1 senedir layoff layoff ustune. bizim sirkette 6 ayda bir performans degerlendirmesi yapilip alttaki %5 kesiliyor. gecen selam verdigin elemanin ertesi gun kovuldugunu ogreniyorsun. hicbir zaman kendini rahat hissedemiyorsun.
  • antikadimag  (09.02.24 03:22:32) 
@edmond; para konusu cok dogru. buradaki herkesin ana gundemi para. hicbir sekilde kultur olmadigi icin hayat tamamen ne kadar para kazanabildigin ve o parayla ne alabildigin uzerinden donuyor. para etmeyen seylerin hicbir ama hicbir onemi yok. korkunc bir yer aslinda.

ama bir yandan da hepimizin para icin calistigi gercegi var. madem gurbetteyiz mumkun oldugunca cok para kazanalim diyerek goz yumuyoruz. cogu insan da boyle dusunuyordur. yoksa buradaki hayatin ozenilecek bir yani yok.
  • antikadimag  (09.02.24 03:29:57) 
kardesim berlinde mimar, ayda 1000 avro kenara atiyor bildigim kadariyla ama pek "yasadigini" soyleyemem, fotosentez yaparak basariyor bunu. kirasi 1000 avro, bisikletle ise gidip geliyor, araba falan yok, berbere bile gitmiyor, sosyal hayat sifira yakin.


  • cooperr  (09.02.24 03:43:15) 
[]

yurtdisindan getirdigim arabami turkiye'de satabilir miyim?

daha once bu surecten gecmis birisi var mi? ne tur vergiler odeniyor?




 
Arabayı sattığın an yerlileştiriyorsun. O sebeple tüm vergileri ödetiyorlar.


  • konusma ben konusuyorum daha bitirmedim  (15.01.24 15:43:06) 
hayir satamazsiniz. öncelikle tek vatandas olmaniz lazim(türk olmayan) ve aracinizi türkiye'de sadece baska bir yabanciya (cift vatandas olmayan) birisine satabilirsiniz.

arabayi türkiyede kaydettirebilmek icin ise 3 yasindan büyük olmayacak ve tüm vergileri ve muayene ücretlerini ödeyerek türkiye'ye kaydettirebilirsiniz. yada antika olacak. ama o da ayni islemlere tabii.
  • c1b2k3  (15.01.24 16:42:12) 
[]

thy amerika ucusu 23 kilogram esnek mi

24 olsa gecirirler mi?




 
turkiye'den ucacagim. ankara'da tartilacak.


  • antikadimag  (06.01.24 18:38:08) 
ben iki defa istanbul kalkışlı uçmuştum abdye. avrupada bağlantılı transfer yaptım. anadolujette 8kg fazla gelmişti görevli tamam sorun değil dedi. pegasustayda 1.8kg fazla gelmişti kuruşu kuruşuna aldılar. çok kaliteli hizmet veriyolarmış gibi bi de.. tekeri kırmışlardı bavulun birinin.


  • e mice  (06.01.24 20:02:24) 
thy, türkiye çıkışlı uçuşlarda öyle 1 kg'yi falan sorun etmez. @e mice'nin ki kadar 8kg kadar olmadı ama benim de 3,5kg fark çıkmıştı para ödemeye hazırken sorun yok geçebilirsiniz demişlerdi. çokça 1-1,5kg aşıp geçtim.


  • avatar is back  (06.01.24 20:10:42) 
Ben 4 kilo farkla İstanbul'dan problem olmadan binmistim.


  • mirty  (06.01.24 20:35:21) 
Kesinlikle kontuardaki kişiye göre değişkenlik gösteriyor. Kıl bir tipse 1’i bile sorun eder, değilse 3-4 kiloyu bile geçirir. Biraz şans.. Bu gözler neler gördü. (Yurtdışına olan uçuşlardan bahsetmekteyim)


  • hain kostokk  (06.01.24 21:33:05) 
kontuardaki kişiye göre değişkenlik gösteriyor +1

1 kilo cok degil, en kotu ihtimalle o valizdeki birkac seyi el valizine tikistirirsin. el valizinin tartildigini gormedim.
  • hot potato  (06.01.24 22:09:11) 
peki eleman killik yapti diyelim ek kilogrami ucret odeyerek gecirebiliyor muyuz?


  • antikadimag  (06.01.24 23:00:43) 
Evet


  • hot potato  (06.01.24 23:58:00) 
Kuzenim yaklasık 8 kg geçirdi, oradaki görevli başta bir şeyler demiş ama kuzenimin ingilizcesi iyi olmadığı için anlamamış ve en sonunda adam lanet olsun diyip geçirmiş. Kısacası oradaki görevli kişinin inisiyatifine kalmış.


  • sislerrr  (07.01.24 13:58:32) 
25 kg cikti ve adam killik yapti evet. ustelik bir de business upgrade yapmistim, yine de 2 kilogrami cikarttirdi.

bu arada ikinci valiz olsa ona alabilirdim ama tek valizle gittigim icin yanima posetle almak zorunda kaldim.
  • antikadimag  (10.01.24 12:43:35) 
[]

galatasaray, istanbul erkek eskiden nasil ogrenci aliyordu?

ben sanmiyorum ki baris manco, ferhan sensoy, okan bayulgen turkiye derecesi yapip girmis olsun. eskiden nasil ogrenci aliyormus buralar?




 
Aydemir Akbaş babam beni götürdü okula yazdırdı aldılar gibi bi şey demişti Galatasaray Lisesi için.


  • Bir ben var benden şurada  (05.01.24 10:18:02 ~ 10:18:29) 
zamanında bir hocamı milliyet arşivde ararken istanbul erkek lisesi kazananlar listesi küpüründe gördüm. küpürde galatasaray lisesi ve kadıköy koleji(kadıköy anadolu) için de kazananlar listesi vardı ayrıca. ne kadar katılan vardır sınava, kazanma oranı nedir bilmiyorum. 1957 doğumlu.

şimdi tekrar baktım 313 puan yapılmış sınavda 261 puanla asil olarak girilebiliyormuş istanbul erkek'e, galatasaray için 253 puan.
  • gule gule  (05.01.24 10:45:10 ~ 11:07:00) 
Her okul kendi sınavını yaparmış. Merkezi sınav veya yerleştirme yokmuş.


  • burfak  (05.01.24 11:00:32) 
Galatasaray lisesine genelde zengin çocukları giriyormuş.


  • ferenc  (05.01.24 18:21:29) 
[]

hangi kattan ev almali?

giris katin, en ust katin iyi/kotu ozellikleri nelerdir?

4 katli bir evde 1, 2, 3. katlarin birbirinden farki var midir?


 
Giriş kat

Deprem olursa direkt kaçabilirsin.

Alışveriş yaptığında yukarı taşımak zorunda değilsin.

Merdiven çıkmana, asansör beklemene gerek yok.

Ağır bir kargon olduğunda içeri alman kolay.

Bisikletin varsa çalınmaması için direkt içeri alabilirsin.

Taşınırken 3. kattan çamaşır makinesi, buzdolabı indirmene gerek yok.

Manzara yoksa üst katlar anlamsız bence.
  • dissendium  (02.01.24 20:43:50) 
bence ara kat veya en üst kat.
ara kat kombi çok yakmazsın, üst kat ve alt kat yakarsa ısınırsın.
ara katın tek sorunu hem üstten hem alttan gürültü ses gelir.
üst katta bu sorun olmaz. üst kattan terlik sesi, süpürge sesi(özellikle robot olanların sesi),çocuk koşturması olmaz. fakat ısı kaybı fazla olur.

kesinlikle giriş kat tavsiye etmem. sokağın gürültüsü direk evin içinde olur. eğer bahçe yanıysa kedi köpek pisliği kokusu eksik olmaz. devamlı apartmana giren çıkan onların gürültüsü olur.
  • my fault  (02.01.24 20:54:22) 
evi yaşlı birisi kullanacaksa 1. kat en iyidir.

evi yaşlı birisi kullanmayacaksa en üst kat veya bir altı iyidir. üstünüzde tepinen olmayacaksa 3. kat en iyisidir diyebiliriz.
  • false pretension  (02.01.24 21:04:52 ~ 21:05:12) 
Giriş ve üst asla ısınmaz
Asansör varsa herhangi bi ara kat tercihen 1.kat da değil
2 ve üzeri maksimum 10, yukarısı çok rüzgar alır
  • photo85  (02.01.24 21:08:50) 
Bugüne kadar iki apartmanda yaşadım, ikisi de 4 katlıydı. İlk seferinde 3. kattaydım, üst kattaki yaşlı çiftin torunları her gün tepemizde sürekli gürültü yapıyorlardı gece geç saatlere kadar. Yıldım.

Bu sefer en üst kattayım. Alt kattan hiç ses gelmiyor. Ev iyi ısınıyor. Çok memnunum.

Şartlar ne getirir bilinmez ama bir daha hayatımda üst kat komşum olacağını sanmıyorum.
  • pispinti  (02.01.24 21:28:32) 
Kesinlikle üst kat. Bizim insanımız topluluk içinde birlikte yaşamayı hala ögrenemedi. Yüzde %50den yüksek ihtimalle üst katındaki insanlar yaptıkları gürültüyle psikolojinizi yıpratacak. Onun için üstünüzde insan olmasın. Şimdiye kadar 4 kere apartman tecrübem oldu. Şimdiki aklım olsa üst kattan başka yerde oturmazdım


  • limonlu eksi  (02.01.24 21:56:26) 
Hepsinde yaşadım cevabım ara kat.

Alt katı güvenlik ve temizlik bakımından kolayca eleyin. Üst kat ise soğuk oluyor, bir ton çatı problemi yaşanıyor. Ara katın tek dezavantajı gürültü deniliyor ama dağdan gelen komşun olduktan sonra üst katta da oturulmuyor.
  • ruhen hastayim ben  (02.01.24 22:40:02) 
giriş kat hiçbir yerde tercih edilmez. zaten kötü bir kat olduğu için giriş katların fiyatı düşük olur.

3. kat tabii ki.
  • ahm1  (02.01.24 22:43:49) 
istanbuldan bahsediyorsanız sokaklar dar olduğu için ist içinde yüksek katta oturmayı seviyorum(min 4. kat) daha ferah hissediyorum. ve en üst kat olsa tadından yenmez evet üst komşu kötü bi şey. 1. kattan bence hırsız girer camdan :( herhangi bir güvenli site içinde aynı manzaraya bakıyorsa 1-2-3 farketmez


  • ala09  (02.01.24 22:47:39) 
En kötüsü, haliyle en ucuzu giriş kattır. Ne gürültüsü biter ne pisliği. Akşam vakti sokağa her araba girdiğinde far aydınlatması evin içine girer, camları demir parmaklıklıdır, eve güneş ışığı girmez hep karanlık olur, gökyüzüne bakmayı ve yıldızları unutursunuz. Bitkiler bile ışık alamadığı için ölüyor giriş kat evde. Olumsuz yanları saymakla bitmez bence.
En güzeli asansörlü binada en üst kattır.
En üst kat Dubleks olursa tadından yenmez. Müstakil evde yaşıyor hissiyatı bile verir.
  • Aslan damat  (02.01.24 23:15:12 ~ 23:44:12) 
giriş katta oturuyorum yıllardır en güzeli bence. ama tabi dedikleri gibi evin konumuna vs bağlı. ben güvenlikli bir sitedeyim yani güvenlik trafik vs derdim yok. bahçeye bakıyorum mis gibi. asansör bekledin ettin derdin yok. ısınma soğutma problemi de yaşamadım bu da heralde evin yapısıyle ilgilidir. bir de zemin katlarda rutubet oluyor derler ama biz yaşamadık.


  • hobarey  (03.01.24 15:58:23) 
fazla fatura ödeyerek, yalıtım yaptırarak ısınma sorununu çözersin.
parayla kafa s1k#n üst komşu sorununu çözemezsin.
mümkünse en üst kat o yüzden.
  • telgrafin tellerine konamayan kus  (03.01.24 21:35:18) 
[]

antidepresan neden aliniyor ve ne ise yariyor

hayatimda mutsuzluktan duvarlara baktigim donemler de oldu, ciddi anskiyete gecirdigim surecler de ama hic antidepresan kullanmadim.

insanlar neden antidepresan kullaniyor? surekli ve aylarca suren ciddi bunalimlar yasadigim bir donem oldu mesela ama antidepresan kullanmadim. cunku cevresel sartlardan dolayiydi bence ve o sartlar duzelince ben de duzeldim.

antidepresan alinca mutlu mu olunuyor? anskiyete duyulmayan bir gevseme/uyusma hali mi oluyor? diger bilissel ozelliklerde bir degisiklik oluyor mu? (hizli dusunme, hafiza vs)

 
Depresyon gibi hastalıkların da bunlar için üretilen ilaçların da çeşitli türleri var. Ne hastalık tek tür, ne de ilaçlar. Haliyle sorunuzun en kısa cevabı "öyle gerektiği için."

Basitleştrerek birini örnekleyelim, bazı insanlarda çeşitli nedenlerle salgılanan serotonin ya yetersiz oluyor ya da hızlıca geri emildiği için verimsiz kalıyor. Ssri grubu ilaçlar bu geri emilim sürecini yavaşlatarak daha uzun süre verim alınmasını sağlıyor.

Mutluluk-mutsuzluk kompleks konular. Antidepresan alarak mutlu olmazsınız. Almayarak da mutlu olmazsınız. Zaten depresyonda değilseniz mutlusunuzdur gibi bir şey de söz konusu değil.

Psikiyatrik rahatsızlıklar kişinin yaşam kalitesini birçok yönden etkiliyor. Eğer sorununuz ilaç yardımıyla çözülüyorsa ilaç kullanırsınız. Terapiyse terapi, bunlara gerek kalmadan başka bir yolu varsa bu yolla.

Ancak her yöntem herkeste işe yaramıyor tahmin edeceğiniz gibi.
  • akhenaten  (31.12.23 16:03:02) 
Johann Hari- kaybolan bağlar kitabı belki bu konuda aradığınız cevapları detaylıca sunabilir size. Tavsiye ederim


  • bir fincan kahve ile film izlemek  (31.12.23 16:27:12) 
Değiştiremeyeceği çevre koşulları olanlar ve endojen ağır depresyona sahip kişiler kullanıyor.
Başka türlü yaşam sürdürülemiyor.

  • pro9it9is9  (31.12.23 16:27:49) 
Öncelikle antidepresanların herkese şeker gibi dağıtılmasını doğru bulmadığımi söylemeliyim. Ancak bu "kimse antidepresan kullanmasın, gerek yok" anlamına gelmiyor asla. Antidepresan dediğiniz ilaçlar temelde vücudun ve beynin kimyasını düzenleyen medikal ürünler ve yukarıda söylenildiği gibi tek tip de değiller. Halk arasında hepsine antidepresan denilse de okbsi olan, şizofreni hastası olan, depresyon hastası olanların hepsi aynı ilacı kullanmıyor.

Depresyon ya da kaygi bozukluğu dediğiniz şeyler son yillarda oldukça popüler kültür malzemesi olsa da sandığınız kadar basit hastalıklar değiller. Kişiler bazen öyle ağır depresyon geçiriyorlar ki yataktan kalkıp banyoya gidecek gücü bulamıyorlar kendilerinde, bu durumda ne yapılacak? Mecburen ilaç kullanılarak düzenlemeye gidilecek. Psikotik vakalarda da ilaçtan başka şansınız yok mesela.


Tüm bunların haricinde terapiyle cozumlenemeyen durumlarda ya da terapiye destek olması açısından da psikiyatrik ilaçlar oldukça önemlidir.

Türkiye'deki durum ise biraz daha farklı. Terapiye erişim çoğu kişi açısından güç, bazıları ise terapideki o uzun süreli gelişim sürecindeki sabri kendisinde bulamıyor; bu durumda psikiyatrik ilaçlar da hemen bir sonraki tercih oluyor. Kişinin aylarca, yıllarca kendisini kötü hissetmesindense en azından bazı yaşamsal işlevlerini normallestirmesine destek oluyor.


Mutluluk ise bambaşka bir olgu; yüzyıllardır felsefe, psikoloji bu konu hakkında sayısız teori ortaya attı. Bir hap aldık, hop mutlu olduk diye bir şey yok tabii ki.
  • fraise  (31.12.23 16:35:57 ~ 16:37:29) 
depresyon sırasında beynin kimyası değişiyor (hormonlar), bazı kimyasallar az salınıyor bazıları çok salınıyor ilaçlar bu beyin kimyasını tekrar düzenleme üzerine kurulu, düşünceleri, duyguları değiştirmiyor ancak beynin normal çalışmasını sağlıyor. beyin normal çalışmaya başlayınca kişi kendini daha iyi hissedip gündelik işlerini yapabilir hale geliyor.

Bu tür ilaçlar öyle sevgiliden ayrıldım, sevdiğim birini kaybettim çok üzgünüm gibi şeyler için değil.

o tür durumlarda verdiklerinde zaten kısıtlı süre kullanıyorsun.
  • selam  (31.12.23 21:31:48) 
belki de yaşanan sorunun şiddetiyle alakalıdır. sizin yaşadığınız şeyin kendi yorumunuzun ötesinde hangi kriterleri sağladığını bilmiyoruz. bu anlamda tecrübeniz de bir referans noktası değil. diğer gerekli açıklamalar da yapılmış kabaca.
üstteki arkadaşa mesaj da gönderdim ama buraya girmeyi unutacağım için bir de buradan yazmak istedim belki okuyup da yanlış bilgi edinen olur diye: yas, melankoliyle ve depresyonla iç içe geçebilen bir mevhum. patolojik yas, karmaşık yas tanımlamalarıyla klinik düzeyde tedaviyi gerektirebiliyor. bu yuzden, sevilen birini kaybetme durumu tırnağım kırıldı gibi, sevgilimden ayrıldım gibi olayların da çok ötesinde.

  • dilhun  (06.01.24 23:57:14) 
[]

istanbul sehir tarihi hakkinda kitaplar

istanbul'un ilceleri ve semtlerinin tarihi hakkinda bilgi veren kitaplar ariyorum.




 
esenler.bel.tr
İşinize yararsa buyrun

  • bartholomew87  (31.12.23 12:56:46) 
[]

namik kemal mahallesine ne oluyor? (ankara)

kizilay'da kumrular'in yukarisinda eski saracoglu mahallesi diye gecen namik kemal mahallesine lojman tarzi yeni binalar yapmislar. ne oldugunu bilen var mi? satisa cikacak mi binalar, yoksa lojman olarak mi kullanilacak?




 
Mahalle yenilendi daireler 17 milyondan satıştaydı
Henüz açılmadı... saracoglumahallesi.emlakkonut.com.tr
Namık Kemal otel mi oldu onu tam anlamadım.
  • anon1m  (26.12.23 15:52:08) 
yeni binalar yapılmadı. eski saraçoğlu mahallesi'nin evlerini yıkmadan, aslına uygun şekilde restore ettiler.


  • kibritsuyu  (26.12.23 17:14:22) 
[]

deneme suresinde isten cikmak

bunun proseduru nasil oluyor? direkt gitmesek oluyor mu?




 
2 aylık deneme süresi içerisinde istediğiniz zaman işi bırakabilirsiniz. İnsan kaynakları bölümünü arayıp haber vermeniz uygun olur.


  • pispinti  (19.12.23 21:03:22) 
direkt gitmemenizi ben tavsiye etmem pek, onun yerine ikcı ile konuşun, 2 aylık deneme süresi içinde zaten karşılıklı fesih hakkı vardır. sizi biraz ikna etme yoluna gidebilirler çıkmamanız için. istifanızı verirsiniz ve çalıştığınız gün sayısının ücreti hesabınıza yatar.


  • babemsi  (19.12.23 22:40:00 ~ 22:52:15) 
tam 1 aya tamamlama imkanı varsa o tarihe göre istifa ediyorum dersin

yoksa da ik'ya sorabilirsin hangi gün için istifa tarihi belirliyim diye
iş bana uymadı ya da gerçek/hayal ürünü bir bahaneyle
  • mantık  (19.12.23 22:45:31) 
mail, mesaj atıp gitmesen olur.


  • gabe h coud  (20.12.23 14:56:35) 
Gidip istifa dilekçesi verin.

Gitmezseniz, 3 gün üst üste tutanak tutarlar ve işe gelmediği için iş akdi iptal edildi derler ve bu SGK kayıtlarında gözükür.


.
  • kartallar yuksek ucar  (20.12.23 15:23:59) 
[]

tetanos ne kadar yaygin

bir isle ugrasirken demir ince cubuk tirnagimla parmagimin arasina girdi. kanadi biraz ama cok degil. gidip asi yaptirmaya deger mi?




 
peki nerede yaptirilir bu? turkiye saglik sistemine biraz uzak kaldim.


  • antikadimag  (19.12.23 17:43:18) 
ya git acile yaptır. asm özel kasmaya gerek yok. çoğu hastane acilinde var aşı. 2 gün ateş ağrı yapar.


  • bass solo take one  (19.12.23 20:36:29) 
Aşı olun mutlaka.
Grip, corona gisi insandan insana bulaşmıyor tetanos. Bu mikrop paslı demirde yaşıyor, o yüzden paslı demir bir tarafımızı keser veya çizer de kan çıkarsa, bu mikrop girebilir ve basit bir çizikten ölüme gidebilirsiniz

  • sagini solunu bilmez cahil  (19.12.23 22:45:05) 
En son ne zaman tetanoz aşısı oldunuz? Belki de hala koruma süresi içindesinizdir, ama koruma sürenizi bilmiyorsanız evham yapmayın gidin ve aşı olun. Her ASM ve hastanede var, ücretsiz.


  • John Bloor  (20.12.23 12:31:03) 
[]

e-sim kullananlar var mi

qr kodundan kuruluyormus ama o kodu tekrar kullanmayi gerektirecek durumlar oluyor mu? yoksa nsa'da bir kere kurunca sorunsuz devam mi?




 
Hem Tr'de hem Rusyada kullandim, bir kere kurunca bir daha gerek kalmiyor sorunsuz kullaniyorsunuz.


  • va  (18.12.23 11:04:37) 
telefon değiştirirsen ya da format atarsan sorun olur sadece.


  • jelly bear  (18.12.23 12:20:06) 
Hepsinde öyle mi bilmiyorum ama benim su ana kadar kullandiklarimda tek seferlik aktivasyon oluyordu
Başka telefona nakledilemiyotdu. Ona dikkat etmek gerekli

  • nop  (29.12.23 00:56:45) 
[]

eksisozluk'e nasil giriliyor

1923 calismiyor, baska bir adres var mi? yabanci kaldim boyle kacak gocek tunel vpn islerine.




 
ios appler rahatça giriyor şu anda


  • kondansator  (18.12.23 09:54:19) 
[]

turkiye'de gecici sureligine hat

yurtdisinda yasiyorum ama 1 ayligina turkiye'ye gelecegim. gecici sureligine hatlar var mi alabilecegim? neyi tavsiye edersiniz?




 
Hemen hepsinde var, 1-2 aylık hatlar var parasını veriyorsun dk ve int bitene kadar kullanıp atıyorsun. Kuzenler yuetdışından geldiğinde bakmıştım yazın, vodafone en uygunuydu şimdi nedir bilemem ama 250tl ye 3 hafta rahat takıldılar. Değişik dk paketleri de var. Dilediğini alabilirsin.


  • erty_ksk  (14.12.23 07:29:43) 
en ucuz simkart bim mağazalrında olması lazım


  • alp9900  (14.12.23 09:30:51) 
turkiye'de gecici sim kart diye bir konsept yok, faturali faturasiz var. herhangi bir turkcell/vodafone/turk telekom magazasina gidip faturasiz hat alacaksin. 6 ayda bir yukleme yapmazsan inaktif olur, daha sonra da kapanir.


  • hot potato  (14.12.23 16:53:03 ~ 16:55:01) 
cihazınız destekliyorsa e-sim kullanabilirsiniz. airalo uygulaması üstünden uyguna e-sim alabilirsiniz.


  • elvan abeyiylegezse  (14.12.23 21:38:53) 
[]

amerikadan iphone 15 almak (esim)

amerika'da fiziksel sim slotu olmayan esim destekli iphonelar satiliyormus. ben bunu aldim kardesime hediye olarak ama turkiye'de kullanmak problem olur mu? ana operatorler esim destekliyor gibi gozukuyor ama yine de bilmedigimiz bir detayi falan vardir diye emin olamadim.

sadece esim destekli amerikadan alinmis iphone turkiye'de sorunsuz calisir mi? imei falan problem olmaz degil mi?


 
çalışır da pasaporta kaydetme işini de düşündünüz değil mi?


  • jelly bear  (07.12.23 01:18:35) 
evet kendim gidip kendi adima hat alacagim ve sonra da imei kayit isini yapacagim. sonra da kardesime verecegim. boyle sorun olmaz degil mi?


  • antikadimag  (07.12.23 01:43:04 ~ 01:43:24) 
sorun olmaz da kardeşiniz numara değişmek zorunda kalacak
bi de e-sim olduğu için siz yokken telefon değişikliğinde sorun olur. türkiyedeki e-simlerde qr kodları tek kullanımlık.internetten yeni kod da alınmıyor

  • jelly bear  (07.12.23 01:56:46 ~ 01:56:56) 
@jelly bear; once gidip onun hattini kendi uzerime alsam, sonra da o hat icin esim cikartsam numarasi da ayni kalmis olur?

qr kodlar 20 kullanimlik diye duydum. yani operatorden qr kodunu alsam ileride sorun oldugunda tekrar ayni kodu kullanabilir sanirim.
  • antikadimag  (07.12.23 02:07:48) 
en son tek kullanımlıktı. iyi sorun bence.


  • jelly bear  (07.12.23 02:09:41) 
Bana e-sim için qr kod alırken 20 kullanımlık demişlerdi ama tek kullanımlık oluyorlar. Bazen verdikleri qr kod çalışmayabiliyor bu arada, qr kodu aldıktan sonra çalıştığına emin olun öyle ödemeyi yapın bence


  • incelikler yüzünden  (07.12.23 07:55:59) 
mayıs'ta amerikadan 6-7 arkadaşa telefon getirdim, hepsi de sorunsuz çalışıyor. ama qr kullanım limitini hiç bilmiyorum kendim e-sim kullanmadığım için.


  • faberkastelli  (07.12.23 09:16:57) 
esim türkiyede çok kötü. arkadaşım aldı amarikadan. pişman yani çekmiyor telefonu.


  • neira  (07.12.23 10:33:13) 
[]

gumruk beyani (telefon, mont vs)

kutusunda kac telefon gecirebiliyorum? bir de mont falan aldim aileme onlar problem olur mu?




 
3 takvim yılı içerisinde yolcu beraberinde 1 adet kapalı kutu telefonu geçirebilirsin. yani bu yıl 1 adet getirdin bir sonraki vergi muafiyetli getirme hakkın 3 yıl sonra.

montlar problem olmaz.
  • ezkaza  (05.12.23 20:07:46) 
peki 1 kapali kutuda, birini de acip cebimde kendi ikinci telefonummus gibi soksam sorun olur mu?


  • antikadimag  (05.12.23 20:14:41) 
ya her Türkiye gerçeği gibi bunda da "kontrole denk gelirsen/yakalanırsan" mantığı var sanırım.

kendi üzerine 1 telefon kaydettirebiliyorsun ama tanıdık vs. alsa kendi kaydetse problem olmaz. Vergisi verilmemiş olur, ama "hediye limiti" 430 euro görünüyor mesela millet PS5 getirip satıyordu o 500 euro hatta şimdi 549 galiba. Hiç vergi verdik diyen duymadım.
  • nhk ni youkosu  (05.12.23 20:26:28 ~ 20:26:54) 
[]

en iyi corap markalari

coraplarinizi nereden aliyorsunuz? ozellikle renkli, tasarimli yun coraplar ariyorum.




 
[]

muhendislik diplomasiyla masa basi ne tur isler bulunabilir?

kimya muhendisliginde yuksek lisansi olan biri alaniyla alakasiz ne tur islerde calisabilir? benim aklima gelenler bankacilik, firmalarin proje/sozlesme birimleri vs. bunlar mantikli mi? baska neler olabilir?




 
Bankada çalışan kimya mühendisi görmedim. İSG uzmanı olabilir. Mühendislikte masada yapılan tek iş teknik ressamlık. Teklif için maliyet analizi yapabilir. Mühendisliği bırakmak istiyorum ben de. Anca alan değişimiyle mümkün.


  • dissendium  (23.11.23 18:15:56) 
masa başı ve home office işim var, satış sonrası hizmetlerde çalışıyorum otomotiv sektöründe ama makina mühendisiyim.

gerçi yaşadığım ülkede bu işi yapan orman mühendisi bile vardı.
  • rain when i die  (23.11.23 18:47:45) 
Data science


  • kuehles blondes  (23.11.23 20:11:48) 
Sigortacılık,sigorta şirketlerinde risk mühendisi ya da teknik personel.
Risk müh masa başı değil ama keyiflidir.

  • erty_ksk  (23.11.23 20:20:55) 
baliklama sigorta isine gir +1


  • cooperr  (23.11.23 21:03:35) 
Nerede tanıdık olduğuna göre değişir. Sağlam yerde referans varsa mümkün olabilen her işi yapar. Bireysel çaba ile özel sektörde zor iş bulur. Kamuya yönelmesi gerekir.


  • ferenc  (23.11.23 21:52:52) 
Fabrikaların satınalma departmanları


  • ditu  (24.11.23 00:54:55) 
Lojistik ve satınalma olabilir.

Özellikle kimya firmalarında, kozmetik, ilaç firmalarında da üretim, planlama, sertifikasyon olabilir.

Firmalarının kalite kontrol birimleri olabilir.

Alan çok geniş aslında. Memelekette kimse kendi işini yapmıyor. Bir yerden başlayıp ona göre devam ediyor. Tıp gibi çok spesifik bölümler okunmadıysa malesef bu böyle. Mesela ben denizcilik mezunuyum ancak havacılık sektöründe yöneticiyim.

Ya gerçekten kendini tanıyıp ne yapmak isteidğini bileceksin ki burada sorduğuna göre böyle bir durum yok ya da kriterlerine uyan ilk olumlu dönüş aldığın yerden başlayıp deneyimleyerek devam edeceksin.
  • Evocati  (24.11.23 15:34:15) 
[]

giris seviyesi piyano/klavye

kardesime dogumgunu hediyesi olarak dijital piyano almak istiyorum. ama hic bilmiyorum nasil bir sey almak lazim. ilk defa calacak o yuzden giris seviyesi bir sey olsun diyorum. ama hic anlamiyorum bu islerden o yuzden yardima ihtiyacim olacak.

butun onerilere acigim. kendisi bana casio cdp s150bk diye bir model soyledi ama dogru bir urun mudur bilmiyorum. detaylari nedir bu piyano/klavye/org isinin? hangi markalara bakmak lazim?


 
,yamaha, Casio, kawai , Roland markalarıdan şaşmamanızı tavsiye ederim , özellikle Yamahanın üst serileri
özellikle clp serileri övüyorlardı şu an durum nedir bilmiyorum.


Bütçe dahilinde aralarında fazla fark yoksa mümkün ölçüde orta seviye veya giriş seviyesi üstü piyano almanızı tavsiye ederim, çünkü bu tip ürünlerde satmak zaman alabiliyor.
  • mrctrk  (09.09.23 21:42:46) 
seneler seneler once bana gittigm kurs yamaha aldirmisti.
en takintili olduklari nokta oktav sayisiydi diye hatirliyorum, mutlaka 5 oktav olmali demislerdi, neden bilmiyorum.

  • cooperr  (09.09.23 21:57:37) 
www.zuhalmuzik.com

Başlangıç seviyesi için de ileri seviye için de oldukça uygun.
  • anten  (09.09.23 22:15:23) 
merhaba, bulunduğunuz yerde enstrüman satan bir mağaza varsa gidip danışmanız en doğrusu olur. yoksa youtube' dan yararlanabilirsiniz. ek bilgi olarak; yamaha dijital piyanoda çok iyi. belki buradan başlamak istersiniz.


  • from where i ride  (10.09.23 18:32:21) 
[]

geniz akintisindan kurtulmak

basaran var mi? azaltan, iyi gelen seyler nedir?




 
Sinüs temizliği, burun yıkama şeklinde youtube videoları izleyebilirsiniz. hem hastalık riskinizi azaltırsınız hem de geniz akıntısı derdiniz olmaz.

tabi ki konu ile ilgili olarak uzman bir doktor ile görüşmeniz daha iyi olacaktır. Alerjik bir durum da söz konusu olabilir ve sprey veya ilaç takviyesi de önerebilir.
  • janavarorion  (24.08.23 02:05:01) 
Mucovit iyi geliyor.


  • roe  (24.08.23 06:44:16) 
kesinlikle sorumluluk kabul etmiyorum, tıp tavsiyesi değildir: cırtatan otu


  • halanne  (24.08.23 10:44:06) 
Uyku, özellikle az uyuyorsanız. Dr’ların yazdıgı bazı ilaçlar da cok yardımcı olur, ör: duact.


  • ayheytmayselfenvanttuday  (28.08.23 03:47:10) 
[]

dunya ne zaman sarpa sardi?

bir suredir bunu dusunuyorum. 90'li ve 00'li yillarda kultur anlaminda cok guzel bir donem yasandi. bazi insanlar bunu gecmis romantikligine yoruyor ama ben katilmiyorum.

yani jurassic park, toy story, titanic, jumanji gibi (ornekler cogaltilabilir) epik filmler cekildi. sinema altin donemini yasadi. dunyanin her kosesindeki insanlar ayni hikayeleri takip etti. harry potter yazildi, lotr serisi cekildi, star wars'in prequel'i cekildi. bence inanilmaz uretken bir donemden gecildi. bugun insanlarin hala izledigi friends tam da bu donemlerin eseridir. avrupa yakasi gibi bir dizi vardi ana akimda mesela.

turk sinemasinda hala izledigim kaliteli filmler bile hep bu donemden. her sey cok guzel olacak, gora, hokkabaz, organize isler, pardon, vizontele, yahsi bati. cem yilmaz filmleri bile sarpa sardi adam ali baba ve 7 cuceler, ersan kuneri gibi seyler cekmeye basladi.

bugun geldigimiz noktada ise kaliteli uretkenligin dustugunu, ortalamaya hitap eden islerin onem kazandigini goruyoruz. sanki zamanin ruhu degisti ve bu yeni durumu hic begenmiyorum. nufus korkunc yukseldi, butun dunya onu alinamaz sekilde muhafazakarlasti. her ulkede diktatoryel tipler gemi aziya aldi.

son 10-15 yildir mesela sinemada marvel filmleri var. (sevenleri kusura bakmasin) veya gecmiste cekilen efsanevi filmlerin sequelleri veya remakeleri yapiliyor. uretim hizi dustu. jurassic park, star wars, lotr'un devami cekiliyor yeni bir seyler uretilecegine. gecen top gun maverick cekildi.

futboldaki cesitlilik messi-ronaldo rekabetine dondu. kuresel isinma ciddi bir sorun haline geldi, goc olaylari hiz kazandi. sosyal medyada cok etkilesim alan bayagi isler cok onem kazandi. salak taklidi yapan insanlar milyoner oldu. ozellikle sosyal medya denen ortam averaj insana bir ses verdi. can egrisine gore sayilari cok olan mediocre insanlar direksiyona gecti.

ozetlemek gerekirse ikinci dunya savasindan sonra ozellikle 60'larda baslayan cinsel devrim, ozgurluk, refah bir sekilde calkantili olarak 90'larda ve 2000'lerde pik yapti ve 2010-2012 gibi dususe gecti diye yorumluyorum. gittikce de problemlerin buyudugu, islerin krize dogru gittigi bir doneme girdik.

siz ne dusunuyorsunuz? sozluge yazacaktim da orada da abuk subuk basliklarin arasinda kaybolacak, once burayi denemek istedim.

 
hocam bence sen tarihi kişisel tarihine göre yorumluyorsun


  • freebird5406_2  (30.07.23 19:22:45) 
Bu benim de kafamı meşgul eden bir konu. Sürekli kötüye gidiş var. Bir yerden sonra değişir güzelleşir diyorsun ama aksine daha da kötüye gidiyor.

Gelişen teknolojiyle birlikte alışkanlıklar değişti. Jumanjiler, evde tek başınalar tarzı filmlerin oluşabileceği insan ilişkileri barındıran bir dünya yok artık. Nufus artışı, iklim krizi falan derken de insanlar geçim derdine düştü. 90 larda tek maaşlı 2 çocuklu aile ev falan alıyordu. Yeni normal bu deyip ona göre yaşamak lazım.
  • roe  (30.07.23 19:26:48 ~ 19:27:12) 
Kültür bazen yükselir bazen düşer. Bu hep böyle olmuş. Referansımız Rönesans ise bugün çöküş yaşıyoruz. Koca yapıların tavanına kusursuz biçimde çizilen resimler bugün yaratılmıyor. Onları yaratacak sanatçı yok, sanat anlayışı yok. Enstrüman kullanmadan elektronik seslerle yapılan müzikler sanat olarak görülüyor. Klasik müzik dinlemek elitlik olarak görülüyor. Hatta dalga konusu oluyor.

ABD'de kölelik vardı. Siyahiler ayrı lavabo kullanıyordu. Bugünkü konumları büyük ölçüde farklı. Biz savaş görmedik. Osmanlı'nın burnu savaştan çıkmadı.

Son 30 yıl insanlık tarihinde bir şey değil. Dünya aslında hep kötü bir yerdi. Mutlaka bir yerde kötülük vardı. Söylemek istediğin şeyi anlıyorum ama o zamanlar da aslında o kadar iyi değildi. Harry Potter'ı sinemada izlemiş insanım ama o zamanlar eğitim kötüydü. Akıllı telefon yoktu. Bilgiye ulaşım sınırlıydı.

Cem Yılmaz çağa ayak uydurmak zorunda kaldı. Çok iyi film olmadıkça kimse sinemaya gitmiyor. Netflix için dizi yapmak daha mantıklı gelmiş olabilir.

Bu konuda bir sürü şey söylenebilir ama hepsi aynı şeye çıkıyor.
  • dissendium  (30.07.23 19:46:14) 
Freebird +1

Dünya hiçbir zaman böyle borsa gibi yükselip durmadı ki. Biraz tarantino falan bakarsaniz nasıl belli donemlerin filmlerinin kötü olduğundan, sinemada altin donemden falan bahseder. Bu hep böyledir.

Yani bence çok karamsar bakiyorsunuz. Evet küresel isinma vs sıkıntı. Ama "bundan sonra yokuş aşağı" gibi bir bakis acisina sahip değilim.

Bence o zamanlari su an yasamadiginiz için böyle diyorsunuz. Hatta geçen podcastte dinledim, komedyenler new york eskisi gibi olmaya başladı diyordu (güzel anlamda).

Neyse yani türk sinemasini bilemem de dünyada hala güzel isler falan var çok. Ha evet filmlerin bütçesinin artmasi ile firmalar risk almıyor da bu her zaman böyle gitmeyecek ki?
  • logisticsmanager  (30.07.23 20:17:45) 
bence nüfus ile ilgili bunlar.
Nüfus katlandıkça zeka daha ortalama olmaya başladı ve eskiden yaratıcı insanlar üste çıkabiliyorken artık çıkamıyorlar. Oransal olarak yine aynı sayıda olabilir ama pasta hayvan gibi bölünüyor, pasta büyüyor mu emin değilim.(çok iyi işleri göremiyor olabiliriz veya hiç yapamıyor olabilirler)

Sinemadan örnek vermişsin, direkt George Lucas şöyle diyor, onlar sinemaya başlarken 60 sonu 70'lerde stüdyo yöneticileri okuldan çıkan gençler sinemayı biliyor biz pek bilmiyoruz diye bunlara güvenip istediklerini yapmalarına izin veriyormuş. 90'lar sonrası business daha önemli olmaya başlamış. Yine birkaç başka yapımcının röportajından şeyi dinlemiştim, eskiden orta seviye filmler yapılabilirken (90'lardan sevdiğin dram veya komedi filmlerini düşün) şimdi ya çok düşük bütçe korku filmi olup milyonlar kazandıracak, ya 200m dolarlık koca bütçe olacak ki insanları sinemaya çekebilsin. Orta sınıf sadece toplumsal olarak ölmüyor, orta düzey sanat da ölüyor.(çünkü kar ettirmiyor)

Bilgisayar oyunları da aynı şekilde. Remake'ler geliyor sürekli. Yeni bir şey üretip risk alacak para yok kimsede. İşin kötüsü bu olay tutuyor, bu eldeki ürünleri evirip çevirip tekrar satıp işleri yürütebiliyorlar.

Aslında fast food gibi, çok insanı beslemek için hızlı ve ucuz yemek yapman lazım. Kültür endüstrisinde de durum bu.
  • nhk ni youkosu  (30.07.23 20:35:18 ~ 20:35:47) 
söylediklerinde bir hata yok, geçmiş romantizmi de yok. kendi içinde doğruları olan düşünceler. ancak genel bir perspektif ya da geniş bir açıyla bakmanız gerektiğini düşünüyorum. sinema için söylediklerine tamamen katılıyorum ama o çok sektörel bir durum. özellikle son 3-5 senedir neredeyse film dizi çıkmadı.

kalanlara gelecek olursak, dünyada refah inanılmaz derecede arttı. ulaşım-iletişim korkunç hızlı, hizmet ve servisler bugün en vasat insanın bile bir kaç asır öncenin insanına göre çok çok üst seviyelerde. hal böyle olunca da vasatlık da yanında geliyor. maalesef eski videolara veya fotoğraflara bakınca herkes o tarihte onu yaşıyor sanıyoruz. mesela fransa'da 1930'da sinemaya giden aile diye video paylaşılmış herkes çok şık ve herkes altında ülke nerden nereye geldi tüh diye feryat figan etmiş. o yıllarda avrupada dahi kırsalda geçim sıkıntıları vardı, ingiltere'de 1945-1950 arası karneyle un dağıtılıyordu falan. bırak 1940'ı, anadoluda çoğu yerlerde 1980'de bile açlık kıtlık yetersiz beslenme. başka biri çıkıp 50 yıl öncenin bodrum'u, istanbul'u diye foto paylaşmış sokaklar boş her yer geniş yeşil altına da herkes isyan etmiş "yazık ettiniz bu ülkenin insanına, yazık oldu geleceğine" denilmiş, ama sözde acındıkları ülke insanı tuvaleti lambası bile olmayan köylerinden kalkıp geldikleri için bugünler yaşanıyor, yani söylenen ve hayal edilen çelişkili durumlar.

sanat harici, kalan kısımlar da teknik bir problem yok. muazzam bir büyüme, üretme ve tüketme var. ekonomik aktivite maksimum karlılık ve hizmet ile devam ediyor. artık öyle bir zamana giriyoruz ki adamın cebinde dünyanın her yerini saniyelik takip edebileceği teknolojisi cebinde ama benzerini koluna takamadığı için dert ediniyor, yüzbinlerce yıllık insanlık tarihinin sadece son yıllarında erişebildiğimiz her an her sıcaklıktaki su ile duş alma keyfinin tadını çıkarmayı bırakıp masaj tazyikli duş başlığı peşinde koşuyor. bu kafayla bakmamalıyız. dünyadaki bir çok insanın dede ve neneleri doğdukları yerlerden 100 km dışına çıkmamışken şu an herkes her yere saatler içinde uçabiliyor. çok acayip çağdayız. ırkçılık olsun diye ülkeler ve insanlar hakkında konuşmak istemiyorum ama 100 sene önce köle olarak ormanlarda ya da fabrikalarda kullanılan insanların torunları bugün bir kaç aylık birikimleriyle dünyanın her yerine gidebiliyorlar, okul okuyup başardıkları durumlarda kendilerini köle yapan ülkenin yönetimine kadar çıkabiliyorlar.

ayrıca 1300-1700 arasındaki yüzlerce yıla ve o çağda 15-20 ülkenin tamamında ortaya çıkmış, sanat edebiyat eserlerine bakıp 2010-2020 arası ile kıyaslamak adil gelmiyor.

ha dünya bu şekilde gider mi? gidişat artık her insanın bir daha açlık, kıtlık çekmeyeceği, nispeten rahat edeceği bir yer olarak görünüyor ama artık erişilemez bir zengin sınıfının da oluşacağı gerçeği de var. harari gibi tarihçilerden tut, ekonomistlere kadar herkes bunu söylüyor.

son olarak ise nüfus ciddi bir düşüş trendine girdi, tüm dünyanın 2100 nüfus beklentilerine bakabilirsin. hatta şunu da ekleyeyim www.visualcapitalist.com elon musk'ın da dediği gibi dünyanın önündeki en büyük risk bu. 50-70 içinde aşırı modern otomasyonlaşıp robotlaşamazsak çok kötü ve yaşlı bir dünya olarak yok olacağız
  • avatar is back  (30.07.23 20:40:18) 
2008


  • lapaz  (30.07.23 21:14:34) 
Tabii ki Harambe öldürülünce


  • mirty  (30.07.23 21:30:37) 
Güzel soru güzel yorumlar, bu biraz yaşla alakalı biz en fazla 90 ları gördük o sebeple 2010 sonrası çöpleşti derim ama 70 leri görenler 90 sonrası diyebilir.


  • basond  (30.07.23 21:42:29) 
o kadar derin ve saatlerce sohbet edilebilecek bir konu ki. aklımdan geçenleri yazmaya çalışayım.

bu tip konularda çıkarımlar yapabilmek için tarih ve coğrafya konusunda çıkarımlar yapabilecek kadar da olsa bilgi sahibi olmak çok yerinde olur. bugün yaşadıklarımız ne ilk ne de son olaylar. şöyle çıkıp bir anadolu'da, batı ege'de turlayınca antik çağ ve helenistik dönemde nasıl bir medeniyet ve kültür seviyesinin olduğunu görebiliyoruz. ama tarihsel bilginin derinine inince bugün "antik" olarak nitelendiriğimiz o kentlerde elit kesim, halk, işçiler ve köleler var. o zenginliği de kültürü de herkes yaşayamıyor. ama her kentin bir tiyatrosu var neredeyse, kütüphanesi var, agorası var yolları var. ama o gelişme eğrisi nasıl oldu, neler bu gidişatı olumlu etkiledi ama sonra yıktı bunları bilmek gerek. kültür etkileşimle alakalı. ama etkileşimin farklı yolları var. ticaret bir etkileşim, göç bir etkileşim, savaş bir etkileşim. bu etkileşim ticaret ile olursa zenginlik oluşuyor ve o şehri yapıp, içerisine tiyatrosunu, kütüphanesini koyabiliyorsun. ama savaşla olursa yıkım oluyor. daha sonra orada yaşayan topluluğun sosyal, kültürel, ekonomik seviyesine göre orası tekrar şekilleniyor.

sinema konusuna gelip bahsi daha daraltırsak, bence bu konu tamamen bir marketing odaklı entertainment konusu. kültür aktarımı ve yeni pazarlar yaratma ve tüketimi körükleme üzerine kurulu bir sektör diyebiliriz bunun için. standart filmlerinden yüksek bütçeli kültlere kadar aslında hem kendi pazarını yaratan hem de farklı pazarları besleyen bir araç. bana kalırsa 2000'lerden sonra özellikle ABD kendisini üretim hub'ı olarak değil de beyin olarak konumladı ve dijital odaklı sektörlere yatırım yapıldı. bu noktada da artık ABD'nin sinema ile kültür aktarmaya ihtiyacı yok. bunu veri toplayarak dijital medya üzerinden 20. yüzyıl dinamiklerinden daha farklı yapıyor. topluma verilen de bu olduğu için toplum da buradaki yerini aldı ve burayı tüketmeye başladı. belki bu noktada biraz "veri" konusunun insanı geliştirmesi veya tekdüzeleştirmesi üzerine konuşmak veya tartışmak mantıklı olur.

toparlayacak olursam, yukarıdaki arkadaşın link olarak attığı grafiğe geleceğim. geçenlerde bu konuda düşünüyordum. şu anda yaşanan göç hareketinden dolayı veya başka sebepler de olabilir içinde yaşarken biz çok anlayamasak da da dünyada nüfus artış hızı yavaşlıyor. projeksiyonları ve tüm kurumsal dinamikleri "büyüme"ye göre şekillenmiş dünyada nüfusun azalmasına yönelik projeksiyonların daha iyi yapılması ve bunun gerçekten de iyi planlanması lazım. kıt kaynaklarla optimize ederek veya kaynak aktararak büyüme koşullarına alışmış bizlerin insan adedinin kıtlaşmasına yönelik bir senaryomuz yok. bu da demek oluyor ki; dünya daha otomatize bir hale gelecek. yaşantımız daha tektipleşecek. bence bu durum bu sonucu doğuracak. yapay zekanın size verdiği cevapların niteliğinden bunu anlayabilirsiniz. yapay zeka ile film yapabilirsiniz ama tarantinonun sizi ters köşe yaptığında veya aslında çok anlamlı olmayan bir diyalogu zevkle dinlemenin hazzını alamayabilirsiniz. yapay zekalı veya insan bedeni kadar kıvrak olamayan robotlarımız klozetin alt tarafında dar bir yerde konumlanan sifon musluğunu tamir edemeyecek mesela. bu da her türlü aracın, gerecin, tesisatın veya sistemin tektipleşmesi anlamına gelecek. ama belli bir zaman sonra bu duruma da alışacak insanlar ve bu gidişat da değişecek bir zaman sonra. o zaman tekrar "dünya sarpa mı sarıyor" diyecekler.
  • calmdown  (31.07.23 00:20:19) 
freebird5406_2 +1

bence dünya hep böyleydi. hangi yıl yaşarsan yaşa "dünya sarpa sardı" dedirtecek bir tane şey bulursun. 5 bin yıl önce sümerlilerin bile yeni nesilden şikayet ettiğini biliyoruz mesela.

sadece anlık özgürlük olasılıkları beliriyor ufukta (örn. 1968 hareketleri, 1917 rusya devrimi) ama sonra o olasılık hep olumsuz biçimde kapanıyor.
  • ahm1  (31.07.23 00:26:20 ~ 00:44:33) 
Oldukça kişisel bakmışsınız konuya. hatta 90'lardan verdiğiniz örnekler bile kişisel zevklerinizin yansıması.

Bu hisse kapılmanızın sebebi yaşlanıyor olmanız ve değişen dünyada geri kalmışlık hissi.

Emin olun 70'lerin, 80'lerin efsane filmlerini izleyen insanlar da 90'ların efektlere boğulmuş filmlerini görünce böyle diyordu. Pop kültür için imdb top 100 listesinin yarısı 70 yapımı ve öncesi filmlerden oluşuyor.

Bir defa 90'lar ve 2000'ler sinemanın altın çağı olmadı. Zaten sinemayı bölge bölge incelemek lazım. Sizin bahsettiğiniz örnekler hollywood sineması. Hollywood'un da altın çağı 1940'lardır.

Mesela fransızların, italyanların, ingilizlerin kendi sinema tarihlerinde altın çağ dedikleri dönem farklıdır. Türk sineması için bu 70'lerdir.

Sadece 2010'dan 2020'ye efsane statüsüne girebilecek onlarca film sayılabilir. Marvel gibi süperkahraman filmleri hep vardı yeni değil ki. 60'larda da 70'lerde de...

Gelelim futbola. Bugün messi ronaldo dışında futbolcu rekabeti yok demişsiniz. Bence tam tersi. Sadece Ballon d'or oylamalarına bakarak bile rekabetin nasıl arttığını görebilirsiniz. 90'larda brezilyalı ronaldo ballon d'or ödüllerinde en yakın rakibinin kat kat üstünde puan almış. Bugün messi bile aldığı son ödülü oylamada ucu ucuna aldı açın puanlara bakın. Endüstriyel futbol konusu başka ama o yeni değil zaten 90'larda başlayan bir trend.

Salak taklidi yapan insanlar milyoner oldu diyoruz ama bu da yeni değil ki:) 60'larda Marilyn Monroe saf sarışın rolüyle milyonlar kazandı.

Özetle her dönem böyleydi. Allah aşkına insanlığın ilk yazılı eserlerine bakın, daha yerleşik hayata yeni geçilmiş adam kitap yazmış kurduğu cümle şu "Gençlik çok dejenere oldu, nereye gidiyor".

Bir yere gitmiyor, biz yaşlanıyoruz.
  • anten  (31.07.23 09:39:06) 
[]

hangi ulkelere goc edilebilir?

amerika'daki calisma iznim 2 sene sonra bitiyor. 2 sene sonra ayrilmam gerekirse diye alternatif arayislarina baslamis durumdayim.

hangi ulkelere goc edilebilir? haymatloslara kucak acan diyarlar var midir? her ulkenin gocmenlik kurallari surekli degisiyor. donem donem bazi ulkeler gocmenlik programlari baslatiyor. en son kanada express entry vardi hala gecerli bir yol mudur?


 
Uruguay


  • Unde bach canim  (30.07.23 13:46:36) 
kanada'yi salla. en son secenek olsun.
onunde 2 sene var, orada kalmanin yollarina bak..

  • cooperr  (07.08.23 19:44:11) 
[]

mesajlara gec donen insanlar

yurtdisinda yasiyorum ve burada bazi turklerle tanisiyorum. 2 tur tip var biri mesajlara normal donus yapanlar ki ben de bunlardan biriyim. hepimiz telefonla yasiyoruz sonucta. biri bir sey yazarsa sak diye donerim.

diger bir grup da mesaj atinca bazen 1 bazen 3 gun sonra donuyor. bu grubu cozmeye calisiyorum simdilik farklilik yaratan nedir diye. nedir bu durumun sebebi? ya hic yazma, ya da aninda yaz cunku anlik cevap verilebilecek bir sey soruyorum mesela eleman 3 gun sonra donus yapiyor.

bu iletisim istemiyorum'un bir ifadesi midir? bu arada mesaj dogrudan bilgi icerikli basit bir soru mesela. birinin yasadigi apartmana tasinacaktim (o baska bir sehre tasiniyor). hangi interneti kullaniyorsun sorusuna bile gec donus geldi.

nedir bu kabile? turkiye'de hic karsilasmadigim bir durumdu bu o yuzden yurt disi diye sordum.

 
benim bu :) sebebi cok basit: canim oyle istiyor.


  • banach  (29.06.23 07:44:05) 
benim öyle bir arkadaşım var. herif meşhur bir internet girişiminin ceo'su. it gibi çalışıyor. beyninin geri kalan %1'ini de bana hemen cevap vermek için ayırmak istemeyeceğini tahmin ediyorum.

benim de bazen böyle çok yoğun dönemlerim oluyor. telefonum hep sessizde. mola verdiğim anlarda telefona bakıyorum. bence önemli ya da işle ilgili şeylere dönüş yapıyorum. arkadaşımın "hangi internet'i kullanıyosun?" sorusuna da yoğunluğum bitince, mesela on gün sonra cevap veriyorum.
  • alperz  (29.06.23 07:56:58) 
Bir sürü bahanesi sebebi olabilir de, hepsi şurada toplaniyor bence: öncelik sırasında sonlardasiniz.


  • encokbenisevinnolur  (29.06.23 09:30:20) 
Her yer aynı mı bilmiyorum, ama Hollanda’da mesela yaygın bir durum, insanlar yoğun çalışıyor ve müsaitlik durumlarına göre cevap veriyorlar. Kişisel algılamamak lazım.


  • but that was just a dream  (29.06.23 09:37:25) 
Bence yurt dışında yaşamak genel olarak yorucu bir şey. Özellikle ilk 10 yılda falan. Her şey yeni, her şey alıştığından farklı. O kadar fazla yenilik var ki insan mutsuz hissetmese bile bence beyin yoruluyor bu maruziyetten. Bu bilinç altı yılgınlığı öncelikleri değiştiriyor olabilir.

Aslında alperz nin bahsettiği yorgunluğu bilinç altında yaşıyor olabiliriz.

Ben de yurt dışında yaşıyorum ve ben de yapıyorum bunu. Amacım görmezden gelmek değil. Aklımın bi yerinde kalıyor cevap atmam gerektiği zaten. Ama gerçekleştirdiğimiz her task, çöpü atmak, dişi fırçalamak, birine mesaj atmak, sosyalleşmek etc. Kendimde her zaman bu taskları gerçekleştirecek gücü bulamıyorum. Bence nedeni de bu kültür değişiminden dolayı yaşadığım beyin yorgunluğu.
  • zimbirik  (29.06.23 10:23:19) 
yoo turkiyede de cok var bu insanlardan. bizzat yakinlarim hem de. burada da yogunluktan 10 gun sonra donerim diyen olmus. garip gelmiyor mu size bu diye sormak istiyorum gorurse. yani karsi taraf icin uzucu bi sey oluyor. bi kere bi arkadasa yazdim 2 gun 3 gun gecti cevap yok. sinirlendim sildim yazdiklarimi. aninda silince ozurler falan dileyip dondu... istese donermis demek ki.

vallahi ben de cok sasiriyorum. oncelikte sondasindir kismina da katilamayacagim. surekli takildigim, beni arayan soran biri de yapiyor bunu. bi sey soruyorum en az 2 gun sonra yaziyor. sordugum sey de bir cumleyle cevaplanabilir. yogundum diyor o da. nasil bir yogunluk oldugunu anlayamiyorum maalesef
  • Kittie  (29.06.23 10:29:42) 
insanlar yoğun+1 eğer bana anında yazan herkese cevap verseydim gün içerisinde 3-4 saat kesintisiz whatsapp başında olmam gerekirdi ve yapan vardır ama şahsen benlik değil. gerçek hayattaki etkileşim ilk sırada, telefonda yazanlara gelince aile eş dost vs. geliyor ki bu insanlar da gün içerisinde çok yazıyor, sonrasında iş için takip etmem gereken whatsapp grupları var, e yeni tanıştığım birine doğal olarak sıra en sonda geliyor o kişiyle de düzgün iletişim kurmak istersem eğer sakin kafayla cevap vermek isterim yani 1-2-3 gün geçtiği oluyor bazen bunun için. 10 gün sonra cevap verenle iletişimi direkt kesebilirsin ama.


  • william morris  (29.06.23 10:58:24) 
o yoğunluğu anlayamayanlar öyle bir yoğunluk yaşamamıştır.


  • alperz  (29.06.23 11:22:11) 
birkac nedeni var;

- ayni anda tek bir konuya konsantre olunmak istenmesi. genelde isle ilgili bir konuya konsantre olunca motivasyon dagilmasin diye baska seylerle ilgilenmek istenmiyor.
- sirada bekleyen bircok cevaplanacak mesaj olmasi. bircok kisiye bircok kanaldan mesaj geliyor. email, sms, whatsapp derken bircok mesaj geliyor, ve maalesef genelde oncelik is ile ilgli olanlarda oluyor.
- mesaj bircok durumda tek bir mesajda kalmiyor. ozellikle whatsappda uzun dialoglara neden oluyor. muhabbeti kesmek de olmuyor, o yuzden bircok durumda baslamiyor.
- duzgun cevap vermek isteniyor olabilir. eger detayli bir soru ise o konuda dusnunup ise yarar cevap vermek gerkebiliyor. bu durum da zaman gerektirebiliyor, zaman bulmak zor olabiliyor.
- insanlarin baska derleri olabiliyor. esiyle problemi olanlar, cocuklari ile ugrasanlar, is stresi yasayanlar vs.
- bazilari icin telefon cok kisa bakilan sonra kenera biraklian bir arac oluyor.
- bazilari icin ozellikle sevdigi, samimi arkadaslarina hemen cevap veremeyebiliyor. cunku yakin arkadaslik geregi, acil bir durum degilse, bu meseleye cok takilmayacaklarini biliyor. yakin dosluklarda boyle seyler kafaya takilcak seuler degildir. kafaya takilan seyler de direkt soylenir zaten, kimse alinmaz.
  • emrahday  (29.06.23 11:43:24 ~ 11:52:45) 
almanyadan bildiriyorum.
1. telefon sürekli ellerinde degil bizimkiler gibi. seninle kahve iciyorsa sadece seninle ilgileniyor.
2. bizde her sey acil sürekli bi cabukluk özensizlik. genellemek gerekirse trdeki bi arkadasima nasilsin diye mesaj atsam cevap su: iyi sen?
alman arkadasima atsam 3 gün sonra gelen cevap destan gibi oluyor. iyiyim yeni kursa basladim. gitar calmayi cok kücük yaslardan beri istiyordum ama bir türlü firsat olmamisti. is yerinden bi arkadasimla tanistim ve birlikte gitar kursuna basliyoruz..... sen nasilsin?

adamlarin hicbi isi de acil degil rutinde. eger sen hizli cevap bekledigini belirtmezsen sana da kendi hizinda dönüs yapiyo. tez canli degiller. :)
  • sonsuz  (29.06.23 12:00:18) 
Emlakçıya mesaj attım. 1 gün sonra yazdı. Adam para kazanacak bir de.


  • socially awkward  (29.06.23 12:06:06) 
Yoğunluk deyince anlık sürekli bişiyle meşgul olma durumu algılanıyor, öyle değil. Ben de kısmen böyle bir insanım, hızlıca dönemiyorum çoğu şeye. Kafa yoğunluğu ayrı, hayatı yaşama yoğunluğu ayrı. Odaklanma konusu da önemli keza.
Hele ki havadan sudan muhabbetse onu sakin bir zamana, üzerine konuşabileceğimiz bir zamana erteliyorum.
Bi mesaj geliyor, bell ki 5-10 mesajlık diyalog oluşturacak. Anlık boşlukta cevap vericem ama sonraki cevabı hemen veremeyeceğimi biliyorum, ona da yazmıyorum. Bu sefer sürekli geç cevap atıyor olucak çünkü. Başı ile sonu arasını uzatmalı yapacağıma başını erteliyorum, sonrasında gereken vakti özeni ayırıyorum.

Bazen insanlar cidden anlamıyor, 40 saniye sürecek nasıl vaktin yok diye. Bunu da denedim, anlık boş vaktim sığan kısa net cevaplar, cevaplar arası uzun vakitler. Trip yiyorsun o zaman da, niye soğuk yazdın, sen dönene kadar..., bişi mi oldu??

Böyle insanları arayın hızlı cevaba ihtiyaç varsa. Arayanı açıyorum çünkü konuşarak halletmek daha kolay.
  • Bruce  (29.06.23 14:01:12) 
bazı insanlar da aşırı unutkan. İnternet örneği vermişsin, o tür bir soruya ben her detayına kadar cevap veririm ama "bilmem ki ilk taşınırken bişey bağlatmıştık aylık faturayı bile hatırlamıyorum" diyene de rastladım. Var böyle tipler aramızda yaşıyorlar. O yüzden pek şaşırmamadan ve beklentiye girmeden devam etmek lazım. Bilgi gelirse ne ala. Hani detaya bakmak için akşam eve gitmeyi bekleyen, sonra unutan, sonra yea antikadimag mesaj atmıştı bakayım diyip 3 gün daha erteleyen tip çok olası geldi gözüme.

edit: "yurtdisinda yasiyorum ve burada bazi turklerle tanisiyorum."
Türklerle muhatap olmak istemeyen Türk stereotipi de olabilir. Her şeye yardım ister bu şimdi diyor olabilir.
  • nhk ni youkosu  (29.06.23 14:13:28 ~ 14:15:23) 
yogunluk vs degil, bahanelere gerek yok. o kisi tarafindan onemsenmiyorsun, o kisinin onceligi degilsin. cevap bu. baska bir cevabi yok bunun.


  • baldur2  (29.06.23 14:35:25) 
Benim de hoşuma gitmez ama işimin çok çok yoğun olduğu bir dönemde çok yakın olduğum arkadaşlarımın mesajlarına acil olmadığı sürece geç dönüyorum.


  • Amaranta ursula  (29.06.23 15:18:09) 
Hocam yogunluk falan değil. Oyle bir yogunluk olma ihitmali cok cok cok düşük o yuzden o ihtimali eleyebilirsin. Yani o kadar iyi niyetli dusunmeni anlamı yok. Basitce, senin soruna cevap vermeyi önemsemiyorlar aciklamasi bu. Sen de ona gore davranirsin.


  • stavro  (29.06.23 16:06:25) 
ustume alindigim icin soyle cevaplayayim

-daha musait oldugumda donerim deyip unutuyorum
-islerin cok ama cok yogun oldugu zamanlar (hatta bu sirada calismaktan saat 20 21e kadar yemek yemedigim zamanlar) yogunluktan donemiyorum. oyle ki sirket yazisma kanalinda bile hicbir seye cevap veremiyorum bu sirada. arayan olursa musait degilim deyip kapattigim oluyor.
-onem derecesi az olan kisilere musait olma oranim dusuyor

bir de sunu eklemek isterim benim gibi insanlar surekli elinde telefon olan tipler olmuyor genellikle. bu yuzden instagram kullanan tayfa gibi her bildirimde telefona bakmiyoruz
  • nibba  (29.06.23 16:26:09) 
Adamina gore gec donuyorum.

Normal yakin arkadaslarima 45 saniye icinde donuyorum. Isime gelen bir is meselesiyse 10 saniyede donuyorum.

Cok hoslasmadigim bazi ozelliklerine gicik oldugum insanlara 2-3 is gunu icinde donuyorum, cunku sohbet zaten acmiyor. Nezaketen mecburiyetten cevap veriyorum bir bakima. Veya mesela gecmiste bana donmeyi unutmussa ve ortada olum kalim meselesi de yoksa da donus yapmak icin acele etmem.
  • hot potato  (29.06.23 16:39:40) 
yaw insan yeri geliyor e$ine bile sak diye donemiyor, toplantida oluyoruz vs.
insaatta calisan arkadaslar var bazen 3-4 saat sonra geri donuyorlar.

ama biri sana 3 gun sonra donuyorsa bu nazikce "birader beni pek arama" demek.
  • cooperr  (29.06.23 18:49:41) 
iki durum olabilir birincisi narsistik kişilik yüzünden ben istediğim zaman yazarım modu. diğer durum da dikkat eksikliği ve hiperkaitivteye bağlı dalgınlık ve bir ara yazarım modu. ikincisi normal insana mantıksız gelebilir ama kötü niyet olmadan görüşmeyi istediğim insana bile bugun yazarım, yarın yazarım derken 3 ay sonra geri dönüş yaptığım olmuştur.


  • orpheus  (30.06.23 16:30:09) 
[]

turkiye'ye kac parayla donulur?

0 mal varligi olan birisi yurtdisinda calisip ne kadar para biriktirdikten sonra donmeli? donmemeli denebilir ama bu cevabi kenarda tutalim lutfen.

diyelim ankara'da iyi muhitte bir ev, fena olmayan bir araba gerekecek. bir de opsiyonel ege'de yazlik olabilir.


 
Ev: 4 milyon TL
Yazlık: 10 milyon TL

15 milyon TL üstü bu beklentileri karşılar. Yazlık yoksa 10 milyon TL yeter.
  • socially awkward  (17.06.23 17:47:02) 
Ben onun hesabını yapmıştım bir zamanlar. 850.000 $ olarak bulmuştum diye hatırlıyorum.


  • Mirket  (17.06.23 17:52:17) 
iyi bir muhitte ev en az 4-5 milyon; yazlik icinde en az 5-6 milyon, fena olmayan araba icin 1-2 milyon desen en azindan 12-13 milyon lazim


  • sweetoffice  (17.06.23 17:54:20) 
1m$. O kadar param olsa gelmem o ayrı mesele.

400k$ ev
100k$ araba

Gerisiyle de iş mi kurarsın, al sat mı yaparsın sen bilirsin.
  • kimlanbu  (17.06.23 17:55:18) 
€300.000+


  • ayin yazari  (17.06.23 19:10:20) 
1 milyon dolares lazim min.


  • cooperr  (17.06.23 19:41:38) 
Yurtdisinda yasayan birey olarak Turkiye'ye donmemi saglayacak bir para miktari yok. Illa mecbur bir rakam vermek gerekiyorsa 10 milyon dolar.


  • hot potato  (17.06.23 22:37:11) 
Benim net worth, 1 milyon dolarin cok uzerinde. Turkiye'ye dondugumu hayal edemiyorum. Zorluyorum ama olmuyor. Mental olarak donduremiyorum kendimi.


  • thetruenorthstrongandfree  (17.06.23 23:59:21) 
turkiye'ye emekli olarak mi donmek istiyorsun yoksa turkiye'de kariyerini devam mi ettirmek istiyorsun?

emekliden kastim da 65 yas degil, atiyorum finansal bagimsizligini, erken emekliligini saglayip donmek. bunun icin de turkiye'de net pasif gelirinin bence 30-40 bin lira olmasi gerek.
  • baldur2  (18.06.23 03:51:40) 
[]

yurtdisina cikmanin en kolay yolu

28 yasinda is tecrubesi olmayan bir yuksek muhendis ne yaparak yurtdisina cikabilir?

en uygun yollari nedir? avrupa'da, kanada'da basit 1 yillik master programlari midir yolu? hangi ulkelere gidilebilir?


 
Parasi var ise $50.000 - $100.000 kadar, amerika e-2 vizesi alabilir.


  • oscar  (30.05.23 01:19:52) 
O kadar da yurtdışı olmasın, bir hava alayım dersen teleperformance Greece şirketi bu ara ilan çıkıyor bayağı. Apple, Microsoft gibi markalara çağrı merkezi desteği veriyorsun. Yunanistan'da ikamet etmen gerekiyor ama iş remote. Kontratlar üç ya da altı aylık imzalanır, kobtrat bitmeden ise alınanlarin yarısı kendi isteğiyle ya da şirket tarafından projeden çıkarılır. Ama benim gözüm açıktır, ben bir ülke sınırını asayim, gerisini hallederim dersen ya da en kötü deneyim olsun, gezer tozarim diyorsan tavsiye ederim. Ama bundan fazlasını da vadetmiyor.


  • sekizdokuzon  (30.05.23 01:59:14) 
Bu da bahsettiğim pozisyonun başvuru linki: jobsteleperformance.com


  • sekizdokuzon  (30.05.23 02:01:04) 
[]

90'larda abur cuburlardan cikan seyler

hatirladigim kadariyla hobby cikolatalarinin bilgi stickerlari oluyordu dolabima yapistirdigimi hatirliyorum. cok kisa ansiklopedik bilgi veren. dogru mu hatirliyorum?

bir de yine bir seylerden cikan fosforlu sekiller oluyordu. bunlar neydi, neyden cikiyordu hatirlayan var mi?

hatirladiginiz baska seyler varsa onlari da yazabilirsiniz.

 
cipslerden çıkan tasolar. yukarı aşağı oynatınca şekilleri değişirdi


  • bahçedekisandal  (26.05.23 23:18:19) 
wall sakız vardı içinden komikli sözler olan şeyler çıkıyordu.(Mate-matik yeni bir deterjan mı? gibi)


  • basond  (26.05.23 23:31:09) 
tasolar looney tunes ile baslayip, pokemona evrilmisti. o cok klasik.

su cikolatalari hatirlayan yok mu, internette de bulamadim aratinca.

sonra bir gofretten pervane cikiyordu sanki. boyle elimizde dondurup ucuruyorduk havada. bunlari hatirliyor muyum yoksa uyduruyor muyum? nostalji yapalim nerede 80'liler 90'lilar.
  • antikadimag  (26.05.23 23:36:49) 
@basond, sakizlardan dovme cikiyordu benim hatirladigim.


  • antikadimag  (26.05.23 23:37:50) 
productimages.hepsiburada.net

dediğin bu gofrete bantlı şekkilde veriyorlardı evet. şununla oynuyorduk küçükken yav. tabletle falan kıyaslayınca bi gülme geldi.
  • bohr atom modeli  (27.05.23 10:03:15) 
Hobby'den bilgi stickerını hiç hatırlamıyorum. Dövme çıkanları hatırlıyorum. İşte karikatür, çıkartma vs. çıkan sakızlar vardı. Standart o zaten.

Bir de kutular vardı. Adlarını hatırlamıyorum. İçinden süngerimsi dokulu sakızımsı/şekerimsi bir şey çıkıyordu. Onun dışında kutu içinde kolye, oyuncak, sticker vs. garip şeylerden biri çıkıyordu rastgele. Yani 3-4 itemli kutulardı. Duyuruyu gördüğüm anda o geldi aklıma. Şimdiki aylık bilmemne liralık üyeliğe içinde çeşitli ürünler gönderilen kutu muhabbetinin atası ve bir avuç büyüklüğünde olanıydı.
  • nawar  (27.05.23 12:09:06) 
[]

bir is gununde ne yapiyorsunuz?

is ile alakali bir duyurudan aklima geldi. gun icinde day-to-day aktiviteleriniz neler?




 
Üretimi geziyorum. Siparişleri kontrol ediyorum. Bu sabit. Hep oluyor.


  • dissendium  (25.05.23 22:36:52) 
Valla genelde bana atanmis bir gorev varsa ilk birkac saat onu cozmeye calisiyorum. Cozebildiysem sonraki zamanlarda oyle bos bos takilip ustum bir geldiginde alt+tab yapip ilgili gorevi cozuyormus gibi gosterecek seyleri aciyorum. Bitiremediysem gorevi bitirmeye calisiyorum,


  • j r r tolkien hayrani  (25.05.23 23:04:43 ~ 23:05:13) 
Senin yaptığın işin aynısı


  • zimbirik  (25.05.23 23:41:58) 
Maalesef şu sıralar şirketi tek adam rejimi gibi yönetiyorum. Ben bir şirketi yapamıyorum koca ülkeler nasıl tek kişiyle yönetiliyor. Yorgunluktan, uykusuzluktan ölmek üzereyim. Satış faturalama, muhasebe, ithalat, ihracat, tahsilat, raporlama, vergi, tedarik, analizler, sözleşmeler, sap sorunları, geliştirmeler, aklına ne gelirse. Abi çalışanlar arasında anket yapacak şirketten bir kişi, teams’ten şirketin tepesindeki bana yazıyor. Neyi kullanalım, siz iyi bilirsiniz. Beni dahil etmedikleri hiç bir konu yok, kafayı yedim.


  • gabe h coud  (25.05.23 23:58:29 ~ 26.05.23 00:37:23) 
Calisanlarin sorularına cevap ver.
Calisanlarin portfolyolarina göz at.
Acil siparislere çözüm bulmaya çalış; drop sipariş yap ya da çözüm bul.
Sap sorunlarina bak.
Garip garip sap processleri yapmak isteyen ürün grubunun processlerini anlamaya calsi, bunu yapacak is gücü olmadığını bütçeye adam yazmalarini soyle.
Asya ile konuş, amerika ile konus, avrupa ile konuş.
Calisanlarin bitmek bilmeyen sorularina cevap ver. Sürekli "tu es dispo?" Ya da "can we have a quick call" gibi mesajları görmüyor gibi yap.
  • logisticsmanager  (26.05.23 00:17:09) 
benzer seyler benim de. %30-40 diger ekiplerle toplanti, kim ne istedi, hangi isten ne kadar 'deger' yaratiriz (orn x bi sistemi otomatize ettik diyelim, bu sayede artik haftada 50 saat baska isler yapilabilecek, normalde o 50 saatlik calisma bize 100k ya mal oluyorduysa artik o ayni 100k ile baska seyler yapilabilecek gibi), neyi onceliklendirelim vs. ya da alakasiz sacma sapan isleri elemece, iste bu is basit baska takim yapsin, bu is icin elimizde yeterince veri yok vs gibi.

sonra bi %20-30 kendi icimizde toplantilar, hangi is icin hangi yontem uygun, hangisine ne veri kullanilacak, bu veriler nerde, nasil modellenecek, daha once benzer bisey yapan olmus mu, privacy sorun olur mu, sonrasindaki operasyonlari kim takip edecek vs. kalan zamanda da is iste, verileri birlestirme, temizleme, toparlama, alakali feature'lari belirleme, model gelistirme filan. temel ciktimiz makine ogrenmesi modelleri, bazen modelin kendisini teslim ediyoruz bazen de modelin ciktisini.

chatgpt ciktigindan beri uzerimizde sacma sapan bir ilgi alaka ve baski var, herkes herseye yapay zekali cozum istiyor ama istenenlerin %70i yapay zeka olamdan da halledilebilecek isler. bu dengeyi saglamaya calisiyoruz kendimizi kovdurmadan.
  • taurina  (26.05.23 00:32:46) 
web site yapiyorum ben. daha dogrusu ayni web siteyi surekli gelistiriyorum :D ekiple toplantilar falan oluyor. bazen baska ekiplerle toplantilar. webmaster'im yani :D


  • lemmiwinks  (26.05.23 10:53:26) 
Yazılacak dilekçeler varsa onları yazıyorum. Onun harici müvekkiller ile görüşmem varsa onlar ile görüşüyorum. Bunlar harici standart günlük içtihat, aym kararlarına ve makale varsa ilgimi çeken bunlara bakıyorum.


  • drako  (26.05.23 12:19:55) 
[]

akademik makale nasil buluyoruz

cok spesifik olacak ama xiongnu'larla ilgili yapilmis akademik calismalara ulasmak istiyorum. bunu nasil yapabilirim? belirli bir keyword uzerinden aramaya musaade eden siteler.




 
o zaman daha cok tarih, felsefe gibi konularda ariyorum. bunlara spesifik neler vardir?


  • antikadimag  (05.05.23 08:16:53) 
Sizin işinizi jstor görür ama makale içeriklerine ulaşmak için bir kurumun veritabanından bağlanmanız lazım. İzmir'deyseniz Ege Üniversitesinin kütüphanesini kullanabilirsiniz.


  • akhenaten  (05.05.23 12:00:02) 
merhaba. academia.edu.tr ye bakabilirsiniz. ben yazdığınız kelimenin ne anlama geldiğini bile bilmiyordum ama sonuç çıktı. academia ismiyle aplikasyon'u da var


  • libertine  (05.05.23 17:24:38) 
[]

turkiye'de sehirlerin akarsulardan uzakta kurulmasi

firat uzerinde buyuk sehrimiz yok ornegin. malatya, elazig, erzincan var ama hep nehirden biraz uzaga kurulmuslar.

kirikkale mesela kizilirmak geciyor ama merkezden gecmiyor tam sehrin disindan geciyor. akarsunun dibine kurulmamis az otesine kurulmus.

batman cayi falan hep sehrin uzaginda. diyarbakir'da dicle oyle. ornekler cogaltilabilir.

avrupa'da, amerika'da ise tam akarsunun uzerine kuruyorlar sehirleri. bu fark neden oluyor? tuna'nin tam uzerinde ulm, viyana, bratislava, budapeste, belgrad vs var.

1) bu fark neden oluyor?
2) tam merkezinden nehir gecen kac ilimiz var? adana boyle. kastamonu'da var ufak bir. baska neler var? (eskisehir bile tam uymuyor benim tanimima cunku tarihi merkez porsuk cayindan 1 km uzakta)

 
İlk akla gelen sel, taşkınlıklardan korunma nedeniyle olabilir.
Bir de Osmanlı zamanında bununla ilgili ayrıca bu hususta bir düzenleme var mı ona bakmak gerek tabi

  • diyecevaplandı  (16.04.23 21:38:19) 
akarsularin tipi onemli. o bahsettigin sehirlerden gecen nehirler ulasim amacli kullanilabiliyorken (hepsine tek tek acip bakmadim) turkiye'deki akarsular (derinlik, hic vb acisindan) buna elverisli olmayabilir.

ornegin tuna nehriyle bahsettigin seyhan (adana) cok farkli. birinin islevi ulasim digerininki sulama.
  • hot potato  (16.04.23 21:39:47) 
sallamasyon tahminim şu o şehirler daha eski kurulum şehirler ve türkiyeye göre tarih boyunca daha az yağmalanmış şehirler olabilir.

yani su cazibe bölgesi hem yaşayana evet hem istila edene.
birde vergi olayından kaçanlar vardı vergi memuru gelemesin vs gibi bir efsane. Ama tabi hepsi sallamasyon tahminimdir.
  • basond  (16.04.23 21:39:48) 
@hot potato yazmış gerçi
Bizim nehirler, debileri itibariyle taşımacılığa, ulaşıma uygun değiller. Onun için nehir üzerine şehir kurma gereği duyulmamış.

  • Mirket  (16.04.23 21:49:22) 
Doğru olan akarsu çevresine yerleşim yapmamak. Çünkü akarsu çevresi doğal yaşam alanıdır. Onlarca kuş türü için göç noktasıdır. Delta ovası oluşmuşsa topraklar verimlidir. Tarım için kullanılmalıdır. Akarsu yakınına yerleşim kurmak akılsızlık olur. Bunların dışında akarsular baraj kurularak değerlendiriliyor. Baraj kapasitesi aşılırsa kapaklar açılır. Şehir için riskli bir durum.

Tahminime göre Avrupa'daki söz konusu yerler Anadolu'daki gibi dağlık alanlar değil, yükseltileri fazla değil.

Amasya eklenebilir listeye.

Bir de tarih öncesi yerleşimleri incelemek gerekiyor. Şehir merkezi dediğimiz yerlerin büyük bir kısmı eskiden merkez değildi. Hattuşaş Çorum'un günümüzdeki merkezine uzak örnek olarak.
  • dissendium  (16.04.23 22:07:53) 
Soruya tam cevap değil ancak, denizi yok denilen Ankara'nın çoğu yerinde akarsu var ancak üstü hep kapatılmış ya da kurutulmuş belki benzer durum diğer şehirlerde de vardır. Hatta bazi semt isimleri buradan gelir, Cayyolu, hosdere, incesu gibi.


  • mirty  (16.04.23 22:51:30) 
mesela fırat'ın geçtiği yerler çok fazla yerleşime uygun değil. engebeli coğrafi şartlar mevcut. bu yüzden de debileri oldukça yüksek. sel taşkın riskleri de olabilir. veya verimli tarım arazilerine yerleşim yapılmaması olabilir


  • paintov  (17.04.23 01:02:29) 
ulasim cevabini daha once duymustum ama acikcasi cok kafama yatmiyor. yani ulasim yapamiyorsak o zaman gidelim 3 kilometre oteye yerleselimin mantigi nedir? ulasim yapamasan bile balik avlarsin, gider yikanirsin, camasir yikarsin. kaldi ki sizin bahsettiginiz ulasim taa 16.yy'da falan onem kazanan koca gemilerle yapilan ulasim. ama bu sehirler yeni kurulmadi ki binlerce yillik tarihi var. bu ulasim olayi sonradan onem kazanan bir konu gibi geliyor bana.

ikinci olarak bazi sehirlerimiz de tam o akarsunun uzerine kurulmus. yani mesele ulasim olsa hep benzer bir trend gormemiz gerekmez miydi? biraz daha bakindim tunceli, amasya, tokat hep boyle.

@paintov; abi duz erzincan ovasindan geciyor firat ama yine gidip 5 km oteye kurmuslar sehri.
  • antikadimag  (17.04.23 01:29:19 ~ 01:29:29) 
Ekstra bir cevap daha yazayım. Akarsuların yatakları zamanla değişebiliyor. Belki de eskiden akarsu kenarına kurulan bir şehir vardı ama yatağın değişmesiyle akarsu uzaklaşmış olabilir. Ve sular çekilmiş olabilir. Her akarsuyun akımı sabit değil. Yıl boyunca akım değişebilir. Özellikle karlar erirken akım artar. İkincisi sulak alan zemin için tehlikeli olabilir. Akarsuyu sadece su olarak düşünmemek gerekiyor. Çevresinin yapısı da önemli. Kısaca akarsu kenarına şehir yapmamak için bir sürü mantıklı sebep var. Debisi yüksek akarsuda yıkanılmaz, çamaşır yıkanmaz. Alıp götürür. Saniyeler içinde ölürsün.


  • dissendium  (17.04.23 01:34:31 ~ 01:35:21) 
[]

en iyi gorsel uretici AI

hangileri en iyi su anda? kisa bir komut verince ona uygun gorsel ureten AI'lardan bahsediyorum.




 
midjourney, ama en son free tier'ı kapatmışlardı


  • plutongezegendegilmi  (15.04.23 19:04:59) 
Incelemelere, yorumlara gore (bkz: Stable Diffusion). Ama Midjourney daha fazla kendini duyurmus durumda.


  • sertac akin  (15.04.23 22:50:03) 
uğraşırım, vaktim bol diyorsan stable diffusion. az çabayla en iyi sonucu versin diyorsa midjourney.


  • sir gawain  (16.04.23 00:10:27) 
[]

baklavayla ayran ictiniz mi?

mukemmel bir kontrast degil mi? ben bunu universite yemekhanesinde baklava ve ayranin oldugu bir gun denemistim ve bayilmistim. muhtemelen denemeyenler iyy o ne be diyeceklerdir ama deneyenlerin yorumlari nedir?




 
Ablam ve abimin söz &nişan etkinliğinde baklava ve ayran servis edildi. Ben çok severim. Insanlar neden kola ile tüketip şeker komasına koyarlar anlamıyorum.


  • Amaranta ursula  (14.04.23 17:53:58) 
Denemedim. Iyy.


  • dissendium  (14.04.23 17:55:43) 
Çok severim


  • okumakserbestbegenmeksart  (14.04.23 17:57:42) 
birlikte olmaz, baklava üstüne ayran olabilir. ağızda ve boğazda bıraktığı aşırı tatlılığı alacaktır.

ama yine de ekşi ve tuzlu yerine daha nötr tatlar, mesela şekersiz çay veya süt en iyi eşlikçisi olacaktır. denemediyseniz sütle deneyin.

baklavayla kola içilir mi ya?
  • kibritsuyu  (14.04.23 17:59:58) 
severim.
kekle de yoğurt yiyorum millet garipsiyor.
bence güzel.
ayrıca ayran içince daha çok baklava yiyebiliyosun
  • jelly bear  (14.04.23 18:07:47 ~ 18:08:30) 
cevizli baklavaysa traditional bi hava katar. ne guzel derim ne de berbat. turkiye kokan bisi, romantik.


  • ala09  (14.04.23 18:15:53) 
İçmedim. içmekte istemem.

Ayran biraz ekşiliğiyle daha güzel oluyor. Yanında tatlı olmaz.
  • diyecevaplandı  (14.04.23 18:31:25) 
evet kaliteli fistikli baklavada gerek yok. ama glikoz suruplu cevizli baklavaya sinif atlatir bu kombinasyon.


  • antikadimag  (14.04.23 18:32:32) 
Iy içmem ya.


  • kafasizbiri  (14.04.23 18:57:39) 
yok hiç denemedim ve düşününce "ıyy" diyen taraftayım. baklavayla sütü çok severim çünkü baklavanın şekerini sütün nötr tadı dengeliyor ama ayran fazla tuzlu, iki taraftan da darbe yemek gibi olur sanki. baklavanın yanına vanilyalı dondurma, şekersiz çay ya da süt olur ama tadı/aroması yoğun şeyler yiyemem ayu olmama rağmen. bayılır giderim.


  • mark greg sputnik  (14.04.23 19:41:12) 
İlk duyunca ben de ıyy demiştim de üzerine içince cidden rahatlatıyomuş insanı
Ayrıca baklava üzerine bi lokma ekmek de iyi gidiyo
:)
  • photo85  (14.04.23 20:16:00) 
Guzel oluyor, 20'li yaslarimda baklavayi hep ayranla yerdim. Ama mazide kaldi benim icin 30larda tatliyi biraktim:)


  • freedonia  (14.04.23 20:21:37) 
hiç denemedim ama güzel olabilir gerçekten. karpuzla beyaz peynirin iyi gideceğini de düşünmezsin normalde ama olabiliyor işte.


  • bohr atom modeli  (14.04.23 22:27:05) 
şahsen çok çok seviyorum ama çevremdeki çoğu insan da "ıyyy" diyor.


  • penceredengorunenmorbina  (14.04.23 22:47:55) 
Severim guzel gider, bazi tatlilarla da ayran güzel gider. Iyy diyenleri anlamıyorum. Damak zevki. Çoğu şeyi bala da banarım mesela alakasiz ama..


  • ananiyimioguz  (15.04.23 02:51:36) 
şerbetli tatlıya bolca limon sıkmayı deneyin bir de. Beyaz peynire vişne reçeli dökmeyen de ne bileyim...
bu arada ağızdaki tadı değiştirdiğiniz için mantıklı da bir eylem teknik olarak. afiyet olsun.

  • sparkle kiddle  (15.04.23 11:39:12) 
Yani kontrast olarak ben de tatlıyla kahve çay vs benzeri şeyler içilmesi taraftarıyım ama ayran bunların içinde yer bulur mu emin olamıyorum, hayal ediyorum "lan neden olmasın" diyorum. Gerçi ben hayal edince çok anlamsız birçok şey için de "lan neden olmasın" diyorum, olabilir yani denemek lazım.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (15.04.23 11:48:13) 
Diğer efsane tatlı - ayran ikilimi hatırladım.

Revani ile ayran mükemmel gidiyor denemenizi tavsiye ederim.

@sparkle kiddle, onları da yapıyorum zaten teşekkürler tavsiye için.
  • ananiyimioguz  (15.04.23 13:14:48) 
[]

isvicre kulturel olarak nasil

bolgesel/lingual olarak degisiyor mu? bir alman sikiciligi ve disiplini var mi bu arkadaslarda? isvicre'de yasamis olanlar kulturu nasil tanimlar?




 
mizah duygulari almanlardan daha iyi bence. disariya biraz kapali gibiler, arkadas edinmek almanlara göre daha zor. bir de cok kibar ve saygili halkin geneli.

negatif olarak aklima gelen, bazi kücük yerlesim yerlerinde insanlar cok bagnaz olabiliyor.
  • ben de  (08.04.23 09:17:17) 
İsviçreliler yüzlerce yıl çetin koşularda dağlarda yaşamış bir halk, "medeni bir toplum olma" atılımları çok kısa bir geçmişe sahip. Şöyle düşün: Avrupa'da göremeyeceğin şekilde bireysel silahlanmanın en agresif şekilde arttığı tek ülke İsviçre'dir muhtemelen her evde bikaç tane tüfek müfek bi şeyler vardır, bu da yine yüzlerce yıl dağlarda yaşamış olmalarından kaynaklanıyor, kaba tabirle genetiklerinde hala "dağ insanı" olma özellikleri taşıyorlar ki nüfusunun büyük bir bölümünü dağ köylüleri oluşturduğu için bu da normal. Yani "ben sıcakkanlıyım bro herkes iletişim kurarım" diyen biri için berbat bir ülke olabilir.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (08.04.23 09:48:29) 
Dünyanın en muhafazakar toplumlarından birisi bana kalırsa. Yabancı düşmanlığı ve ırkçılık oldukça yüksek. Zürih (ve biraz da Basel) dışında yaşamanın sosyal açıdan kolay olmayacağını düşünüyorum. Her şey çok erken kapanıyor, insanlar pek dışarı çıkmıyor vs. Bunun dışında önemli kurallar var uyulması gereken. Bu konuda bir katılar ve bu da insanları sıkan bir başka etken. Her şey pahalı, dolayısıyla cezalar da yüksek. Bu yüzden kurallara uymamanın bedeli biraz ağır olabiliyor. Yerli kültür zaten bize oldukça uzak ama burada Türkler de bir tuhaflar. Yaşam standartları çok yüksek, muhteşem doğal güzelliklere ve şehirlere sahip bir yer ama hayat sahiden o kadar güzel geçmez gibi geliyor bana burada.


  • but that was just a dream  (08.04.23 10:49:30) 
Bence bunu hayatini İsviçre'de yasayan birinden dinlemeniz en mantıklısı.
Fransa için de ırkçı, kibirli şöyle böyle diyorlar. Her ülke için belli etiketler var, bunlar sürekli tekrarlanıyor. Geçen bir video gördü zenci biri 10-12 yıldır Japonya'da, buna hayati soruyorlar. Bir japondan daha japonum bu sebepten hiç sıkıntım yok diyor. Ben buranin yabancisiyim, o sebepten kurallara herkesten daha fazla uyup daha saygı göstermeliyim diyor. Yabancilarin buraya gelip kendi kültürlerini yasamaya calistigini ve bu sebepten sıkıntı yaşadığını söylüyor ki doğrudur. İsviçre vs de böyle. Gidip kurallara uymazsan, kültüre saygı gostermezsen, her şeyden sikayet edersen evine dön derler.
Bu kadar korkulacak bir yer değil.

Benim tavsiyem reddit'ten bakmaniz olabilir burada İsviçre'den cikmazsa.
  • logisticsmanager  (08.04.23 13:21:55) 
Göç edilmesi en zor ülkelerden biri. Housing sorunu düşük, alım gücü yüksektir.

15 yaşında değilsen Türkiye dışında hiçbir yerde tam bir kültürel uyum yakalayamazsın. Türkiye'ki durumun iyise, saygın bir konumun varsa isviçre gibi kuralcı toplumlar seni darlayabilir.
  • OrangeYellow  (08.04.23 14:31:12) 
[]

animasyon, goruntu yaratimi hangi programlarla oluyor?

youtube videolarinda goruyorum cok guzel goruntuler, animasyonlar yaratiyorlar. atiyorum adam kainatin olusumuyla ilgili video yuklemis ama galaksilerin animasyonlarini, goruntulerini kendisi yapmis. hangi programlarla yapiyorlar bunlari?




 
Youtube'da gorduklerinizin bir cogu stok goruntu, satin aliniyor.

Amaciniza uygun olarak asagidaki programlara goz atabilirsiniz,

3ds max, blender, cinema 4d, after effects
  • brkylmz  (06.04.23 09:28:18) 
Adobe After Effects.

ama genelde çoğu hazır görüntüler kullanıyor. Envato elements, shutterstock vb sitelerden videolar alıyorlar.
  • anten  (06.04.23 16:54:37) 
[]

iphone kitlenince nasil acilabiliyor? icloud bilgileri yok.

bizim eniste telefonu kitlemis ve icloud bilgilerine de ulasamiyor. mail adresini de parolayi da hatirlayamiyor. icloud olustururken girilen mail de yok ortada. var midir bunlari ogrenmenin yolu? ne yapmalilar?




 
fatura yoksa imkansız geçmiş olsun.


  • jelly bear  (02.04.23 21:45:53) 
faturayı bulup apple müşteri hizmetlerini arayacaksınız. onun dışında imkansız.


  • metematik  (02.04.23 22:07:38) 
telefon kilidini acmanin sadece iki yolu var. icloud'u acmak ya da orijinal fatura.

enisteniz adresi hicbir sekilde hatirlamiyorsa Apple'i arayin, faturayi gonderin.

unutmayin, bu islem icloud hesabini bulmak icin veya bilgileri kurtarmak icin degil, sadece telefon kilidini acmak icin (kilit acildiktan sonra sifirlama gerekli)
  • supergirl  (02.04.23 22:19:03) 
icloud’a browserdan girince şifre unuttum kısmında aklınıza gelen bütün emailleri deneyin. Düşük ihtimal bile olsa ne diyorsa denemekte fayda var. Bi ihtimal doğru emaili yakalayabilirsiniz.

O olmazsa emailimi hatırlamıyorum adımı var oradan devam edin.

Konu komşunun 3-4 hesabını bu yöntemle kurtardık. Emin konuşuyorlar ama yok o değil dedikleri çıkıyor. Daha 3 gün önce ad.soyad@icloud.com’a ısrar eden adamınkini kurtardım.
Gmaili adsoyad64@gmail.com’muş.
Hesap maili soyad.ad64@icloud.com çıktı. 2 faktör doğrulamayla hesabı kurtardık.
Söylediği şeyleri uydurma da olsa not alın. Maks. 10 kombinasyon çıkar. Hepsini deneyin.
  • nickini vermek istemeyen uye  (02.04.23 22:31:50) 
[]

amazon.de adres kisminda telefonu kabul etmiyor

checkout'ta adres girerken telefon da istiyor, girince de kabul etmiyor. cattik. ne yapacagiz? yasayan var mi bu sorunu?




 
adresleri com.tr üstünden girin, aynı kullanıcı adıyla giriş yaptığınızda almanya, amerika, ingiltere vs hepsi ayni kullanıcı bilgilerine erişiyor.


  • orient blue  (31.03.23 08:49:44) 
[]

amazon almanya'dan alisveris

anama almanya amazon'dan 35 euroluk bir mutfak aleti almak istiyorum. acaba gumrukten gecerken ederken sikinti olur mu? surekli degisiyor gumruk kosullari o nedenle buraya sormak istedim. ne kadar ekstra vergi oderiz buna kapida.




 
amazon'da ithalat ücreti depozitosu diye bi şey var. onu ödersin alırken. onlar hallediyor kalanını. gümrük sıkıntı olmuyor.


  • sert siyah krom  (30.03.23 08:52:03) 
Amazon kargosu gümrükte kesinlikle takılmaz. Ama limitlere dikkat edin.


  • iddaaci  (30.03.23 09:39:18) 
[]

avrupa'da vatandaslik/oturum izni

is bulup avrupa'ya tasindik diyelim. calisma vizesi almakta sikinti var mi? vizeyi aldiktan kac yil sonra vatandas olabiliyoruz? bunun icin ekstra sartlar gerekiyor mu?

elbette ulkeden ulkeye degisiyordur ancak almanya, hollanda, ingiltere gibi basat ulkeler icin bilgi ariyorum daha cok.


 
almanya icin; is bulduktan sonra tasinmadan once calisma amaciyla vizeye basvurmak gerekiyor. bu vizenin cikip cikmayacagi ise calisilacak meslek dalina ve bulunan isin verecegi ucrete gore degisiyor. ornegin doktorlar ve muhendisler icin vize basvurusu buyuk oranda kabul ediliyor.

vize kabulu aldiktan ve tasindiktan sonra 3 ay icinde oturum basvurusu yapiliyor. ilk 4 yil sureli oturum veriliyor, suresi doldukca uzatmak gerekiyor. bu sure de is sozlesmesi suresine bagli ve kisiden kisiye degisiyor, kimi 6 ayda bir uzatmak durumunda kaliyor, kimi 2 yilda bir.

4 yil sonunda suresiz oturum aliniyor. bununla vatandas degilsin, oy kullanamiyorsun ama omur boyu almanyada kalip, tum haklardan yararlanabiliyorsun. ama bir senede 6 aydan fazla almanya disinda gecirirsen bu hakkini kaybediyorsun.

8 yil sonunda da alman vatandasligi hakki kazaniyorsun. bazilari icin bu 6 yil ama herkese bu hakki vermiyorlar. alman vatandasligi icin de dil sinavi ve vatandaslik sinavini gecmek gerekiyor. ama alman vatandasligi almak icin turk vatandasligindan cikmak da gerekiyor. almanya turkler icin cifte vatandasligi kabul etmiyor, ancak 18 yasindan kucukler cifte vatandaslik sahibi oluyorlar, yaslari 18 olunca da ya turk ya alman vatandasligini secmeleri gerekiyor.
  • emrahday  (28.03.23 18:57:16 ~ 18:58:58) 
ingiltere icin farkli vize tipleri ve degisik sartlar var. bir ornegi sponsorluk alinan "skilled worker" icin vereyim.

is bulup gitmek seklinde olmuyor. sizi ise kabul eden sirketle anlasiyorsunuz ve siz tr'deyken calisma vizesi (skilled worker olan) prosedurleriniz basliyor. bu vizeyi aldiktan sonra gidip, yerlesip, calismaya basliyorsunuz.

5 yilda kalici oturum aliyorsunuz. 6 yilda da vatandaslik hakki oluyor. vatandaslik icin bazi sartlari var saniyorum ancak o kadar uzun sure kalip, kulture adapte olduktan sonra zor olacagini sanmiyorum.

edit: soylemeyi unutmusum. bahsettigim sekilde ve vize tipiyle giderseniz sadece o sirkette (hatta sadece o pozisyonda bile olabilir emin degilim) calisabiliyorsunuz. ek is yapamiyor veya ayni sureci tekrarlamadan baska bir sirkete gecemiyorsunuz.
  • sanal uyku  (28.03.23 23:52:32 ~ 23:57:46) 
iş bulmadan zaten taşınamazsı ve çalışma iznin olmaz. iş başvurusu yapıp sponsor bulman gerekir. ankara anlaşması varken ingiltere kolaydı. ankara anlaşması hollanda'da devam ediyor sanırım.

saydığın seçeneklerden en kolayı almanya.
  • OrangeYellow  (29.03.23 00:04:22) 
[]

2023 szeged festivali

konaklama konusunda tavsiyesi olanlar var mi? genel olarak butun tavsiyelere acigim hic boyle bir festivale gitmedim daha once.




 
[]

ankara'nin en guzel semti

bedava ev verseler hangi semtte yasamayi tercih ederdiniz?




 
Gop, Ayrancı, aziziye, Ümitköy, koru, prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı ya da konutkent mahalleleri.


  • orient blue  (21.03.23 07:40:07) 
Ayrancı


  • mirty  (21.03.23 08:47:20) 
Koru, Çayyolu.


  • black holes in the sky  (21.03.23 09:24:51) 
Bahçelievler ama beştepe tarafında solda kalan kısım. Gerçekten Bahçelievler'in olduğu tarafta.


  • Amaranta ursula  (21.03.23 09:43:41) 
oncebeci


  • tantavizisyon  (21.03.23 09:50:18) 
Bilkent veya Çayyolu civarı.


  • Lethe  (21.03.23 09:53:19) 
Bahçeli


  • old possum  (21.03.23 10:07:42) 
Bilkent kesinlikle.


  • Erestor  (21.03.23 10:27:54) 
çayyolu ve bilkent


  • Hallegadola  (21.03.23 11:37:36) 
Bilkent, gop, kavaklidere'de yasamis biri olarak kavaklidere diyorum. Kennedy'de yasiyordum, hem sakin hem eglenceli hem nezih hem halkin icinde hem degil hem de merkez, valla ben ankara'da baska yerde yasayamazdim.


  • unidentified floating object  (21.03.23 12:24:28) 
ben de kavaklidere oldugunu dusunuyorum. cayyolu, koru tarafinda kultur yok. gop da zengin kaliyor. ayranci, bahceli plase olarak degerlendirilebilecek yerler.


  • antikadimag  (21.03.23 19:05:18) 
[]

ankara'da ev almak - golbasi mi sehir merkezi mi

sehir merkezinde yasanabilecek bahceli, ayranci, kavaklidere, gop gibi yerlerde yeni evler 3.5-4 milyon civari gibi. bunun yerine ayni sartlarda evler golbasi'nda 1.5'a bulunabiliyor. cok ustunkoru baktim sari siteden detayli girmedim.

zaten konya yolundan sak diye baglaniyorsun merkezi yerlere. hem gol de var, dogasi guzel. oyleyse golbasi'ndan ev alip 2 milyon kurtarmak daha mantikli degil mi?


 
GOP, Ayrancı vb. ile kıyasladığınız için söylüyorum, insanları aynı demografide değil. Tamamen tercih meselesi. Gölbaşı'ndan müstakil veya site içi ev alınır. Ama sıradan bir apartmandan bence alınmaz.


  • malheiros  (19.03.23 09:03:45 ~ 11:22:20) 
gölbaşı'nda o fiyata alabileceğin evler "doğası güzel, göl de var" diyebileceğin evler değil. oralarda göl yok, doğa yok. keçiören'den farkı yok. o fiyata bulacağın evleri merkezdeki keçiören veya benzer bir semtte de bulabilirsin.

toplu taşıma zayıf. keçiören dedik mesela. metro var, heR semtine ayrı ayrı otobüsü dolmuşu var.

gölbaşı'nın bir tane otobüsü, bir tane dolmuşu var. baştan sona dilenci vapuru gibi dolaşa dolaşa gidiyor. o da her yere uğruyor mu bilmiyorum. araba yoksa gölbaşı gidiş geliş zor iş. sadece okul/işyeri de gölbaşı tarafındaysa öneririm.
  • kibritsuyu  (19.03.23 10:40:32 ~ 12:27:09) 
@kibrit; evin manzarali olmasini beklemiyorum. dogasi guzel dedigim yuruyerek 5-10 dakikada gole inebilecegin bir suru yeni ev var.

yalniz toplu tasima sikintiymis. burada universiteler yok muydu coluk cocuk nasil gelip gidiyor ki buraya.

bir de ben cok gitmedim mogan golune. etraftaki yuruyus yolu, parkur falan nasil? sazlikli gol mu yoksa seyirlik mi?
  • antikadimag  (19.03.23 11:17:37) 
eryaman ve gölbaşı dışında şuan iyi bir alternatif yok.Batıkent çakırlar bölgesi var birde


  • smokee  (19.03.23 11:28:34) 
[]

doktora gideyim mi? durum kotu mu?

alakasiz saatlerde kafein alinca hafif carpintim olurdu. bir gun ofisteki soguk kahvelerden birini dikip bitirince aksam arkadasin evinde kalbim pat pat atmaya basladi, uzun sure sakinlemedi. artik sadece sabahlari iciyorum o etkilemiyor. yine bu normal.

sonra deprem surecinde cok etkilendim ve kalbimin fiziki olarak acidigini hissettim bir gun. o gun takip etmeyi falan biraktim haberleri. cunku cidden fiziken kalbim agriyordu artik.

gecen pazar da soylemesi ayip hint kenevirinin etkisi fazla olsun diye ac karnina almisken feci carpinti yapti. oyle ki acile gitmeyi dusundum. hemen arkadasimi aradim geldi biraz bekledik. 2 saat falan kalbimin pata kute atislarini dinledim. gercekten tuhaf bir histi. nabzim 120'den asagi inmedi uzun bir sure.

simdi de sol kolumda pazumun oldugu yerde bir agri var 2 gundur. bu da kalbe yoruluyor biliyorsunuz. 31 yasinda tam hayati duze cikarttik derken olmek istemiyorum. ama acaba buyutuyor muyum diye de dusunuyorum.

bekleyeyim mi doktora gideyim mi? yurtdisindayim ama iyi bir sigortam var. hastaneye gitmeyi sevmedigimden useniyorum.

 
bence gitme. turp gibisin.


  • tantavizisyon  (16.03.23 08:28:03) 
Kahve bazı insanlarda aşırı etki yapabiliyor. Düşük tansiyonun bunda etkisi var mı bilmiyorum ama ben genelde hep düşük tansiyonlu biriyim. Kahve+ yeşilçay+ siyah çay içtiğim gün öleceğimi düşündüm. Bundan sonra ona göre hareket ediyorum misal. Aç karnına kahve/ kafein almam günde 1'den fazla kahve içmem. Kahve içtiysem yeşil çay içmem. Demek ki sizin bedeniniz de böyle ve kahveye tolerans geliştiremiyorsunuz. İçiniz rahat edecekse gidin tabii doktora ama bu bilinçle hareket edince sorun büyük oranda çözülüyor.


  • Amaranta ursula  (16.03.23 08:29:51) 
Bir kardiyoloğa görün, Bir şeyin yok desin.

Yoksa üç vakte kadar panik ataklılar listesine dahil olacak gibisin.
  • Mirket  (16.03.23 11:05:35) 
Ya bi demir eksikliği de hissettim ben. Demir ile alakalı değerlerine bi baktırabilirsin. 4 5 tane değer var. Türkiyede hepsine bakıyolar ama avrupadaysan yalnızca demire bakıp geçebilirler.


  • zimbirik  (16.03.23 13:53:28) 
Soguk kahve, sogumus kahve degil di mi? Cold brew dedigimiz soguk suyla yapilan kahve ise, bu tur kahvelerde daha konsantre olmasi icin az su kullaniliyor. Mesela sicak kahvelerde 1 birim kahve icin 15 birim su kullaniliyorsa cold brew kahvelerde 1 birim kahve icin 5 birim su kullaniliyor. (once isitilip sonra sogutulan ice coffee degil direkt soguk suyla yapilanlar)
Bundan dolayi kafein orani diger normal kahvelere gore cok yuksek oluyor. High intensity interval training yapmis gibi oluyorsun. Ben olsam doktora gitmezdim.

  • thetruenorthstrongandfree  (16.03.23 14:10:00) 
Hint kenevirindendir. Ses duyma, duygu değişimleri, gerçekte var olmayan şeyleri görme gibi belirtiler de varsa psikiyatriye git.


  • scholar  (16.03.23 15:06:50) 
[]

benzinli motorun avantaji nedir?

lisansim makine muhendisligi yani isin teknik kismini biliyorum. cyclelarini, tasarimlarini vs. ancak dusunuyorum tasiniyorum benzinli motorun avantajlarini bulamiyorum.

dizeller;
-daha verimli,
-daha yuksek torka sahip,
-arizasi daha az cunku daha basit bir yapida (buji yok, yuksek rpm yok vs)

benzinlinin bulabildigim avantaji dusuk sikistirma oranindan dolayi daha kucuk, daha hafif ve daha sessiz olmasi. bir de emisyonu daha temiz gorece.

ancak mekanik anlamda baska bir ustunlugunu bulamadim. ben mi birsey kaciriyorum.

bazi insanlar benzinli arac daha keyifli diyor. ben hic dizel kullanmadim. benzinliyi keyifli yapan sey nedir?

 
dizeller

1. daha gürültülü
2. ısınana kadar çook daha gürültülü
3. turbosuz bir halta benzemiyor.
4. bakımı çok daha masraflı
5. arıza sıklığı benzinle aynı ama masrafı hep daha çok.
6. kısa mesafe kullanmaya uygun değil.
7. çevreyi daha çok kirletiyor.
  • alperz  (12.03.23 07:31:20) 
Dizelin arızası ve tamir maliyeti benzinli motora göre daha fazla. Basınç altında çalışan bir sistem olduğundan dolayı. Buji yok ama enjektör var. Yerine göre 100 TL ye buji alabilirken enjektör binlerce TL tutabilir.

Keyif konusuna gelirsek her iki motoru da keyifli hale getiren turbo şarj sistemi bence. Atmosferik motorlar turboya kıyasla hantal kalıyor.
  • mekaniker  (12.03.23 07:56:15) 
Hem katılıyorum hem katılmıyorum
Katılmadığım nokta bakım masrafları
Kalan kısımlarda hemfikirim
  • basond  (12.03.23 08:45:55) 
Binek otomobil parantezinde konuşursak;
söylendiği gibi turbo olmadan dizeller torksuz/güçsüz. Adil olması için turbo benzinli motorla kıyaslamak lazım. Örneğin 1.6 litre tdi passat 120 HP/250 nm üretiyor. 1.4 litre benzinli turbo bir araç 130-150 HP civar güç üretirken 230/240 nm de tork üretiyor. Üstelik daha hafif, sessiz, temiz, titreşimsiz, ucuz. Dizel kış şartlarında geç ısınıp optimum çalışma sıcaklığına da geç geliyor. Yazın da kolay kolay soğumuyor. Dizelin tek avantajı litre bazında düşük tüketim.

Benzinliyi keyifli yapan şey biraz subjektif bir konu. Kimisi sessiz olduğu için, kimisi titreşimsiz olduğu için, kimisi yüksek devirlere çıkmaya daha istekli olduğundan performanslı sürüşe izin verdiği için keyif alıyor.
  • orient blue  (12.03.23 10:52:18) 
mekanik olarak avantajı benzinli motorların yüksek devirlerde de güç üretebiliyor olması çünkü pistonların hacmi düşük ve bir çevrim çok daha kısa sürede tamamlanıyor (dizelde mümkün değil çünkü ateşleme için buji yok, patlama için yüksek sıkıştırma oranı gerektiğinden pistonların uzun olması gerekiyor). bu yüksek hızlara çıkabilmeyi sağlıyor çünkü yüksek hız yüksek devir demek. yüksek devirde güç üretemezse yüksek viteslerde hızlanamaz. bu da kamyonların çok güçlü olmasına rağmen neden hızlı gidemediklerinin bir göstergesi. şu grafiği incelersen biraz anlaşılabilir:

qph.cf2.quoracdn.net
  • bohr atom modeli  (12.03.23 12:03:29 ~ 12:05:44) 
Dizel hiç çevreci değil hemde hiç.
Araçlar için ise Turbo olmadan çok etkisiz, ayrıca dizel işletim maliyeti yüksek. Örneğin 4 tane enjektörün sadece sökülme ve bakın değiştirme demiyorum bakım maliyetini duyunca arabamı satışa koymuştum.

Diğer herşey bir kenara sadece ilk sebep yeterli. Dünya'nın her yıl ne kadar kaynağı kaldığını araştırmanızı tavsiye ederim.
  • baldan kaymak  (12.03.23 14:26:02) 
Benzinli arabam var ama bir daha ki sefere dizel alırım. Yokuşlu yollarda dizellerin ardından bakıyorum.


  • komando kani var bende  (12.03.23 15:47:46) 
[]

turkiye'de gayrimenkul fiyatlari

2017'de $30k civari oldugunu bildigim bir yazlik simdi $80-90k'ya satiliyormus bugun ogrendim. turk parasi deger kaybetti de, uluslararasi dovize karsi nasil 3 katina cikar ulke iyice patatese donmusken?

bunun mantikli aciklamasini yapabilecek birileri var mi?


 
ulkeye milyonlarca insan girdi, yabancilara ev satisi kolaylastirildi. barinma insanin en temel 2-3 ihtiyacindan biri. dogal olarak fiyatlar artti.


  • baldur2  (11.03.23 07:52:33) 
Dolar da ayni dolar degil ki. O donem amerika'da 300bin olan evler 450-500 bandina cikti su an.


  • brkylmz  (11.03.23 10:12:14) 
Türkiye Avrupa'ya gidemeyen ortadoğulular için bir cazibe merkezi durumuna geldi. Özellikle İranlılar çok ev aldı.

Ülkeye kademeli olarak giren 20 milyona yakın Suriyeli, afgan, paki, iranlı var.
  • romario  (11.03.23 10:23:25 ~ 10:29:08) 
türkiye de dünya da büyüyor yani. 2017'de şehre pek de yakın olmayan yazlık 2023'te baya popüler bir semtin parçası olmuştur, şehir oraya doğru büyümüştür, çevresine büyük oteller vs yapılmıştır. doların enflasyonu başka bir etken. artan yabancı nüfusu sebebiyle arz edilen gayrimenkul sayısı ile talep edilen arasında ciddi farklar olması.


  • paintov  (11.03.23 11:54:03) 
ülke patatese döndü diye genellemek yanlış olur, patatese dönmeyen ve çok iyi paralar kazanan ciddi bir kitle var. ayrıca çok ciddi oranda bir yabancı akışı var ve müthiş emlak yatırımı yapıyor parası olan herkes. ayrıca otoyolların gelişmesiyle uzak yerler de artık yakın olmaya başladı. mesela altınoluk'ta yazlığımız vardı, 2010'larda gitmek yaklaşık 10-12 saat sürüyordu. şu an çanakkale köprüsü ve devamındaki tünel ile birlikte gerçekten birkaç saatte gidilebiliyor. istanbula yaklaşınca dolayısıyla değeri de epey arttı, vesaire vesaire.


  • roket adam  (11.03.23 14:45:18) 
[]

secim nasil yapilacak?

ulkede bir ay once milyonlarca insan yer degistirdi. ikametgah degisimleri devam ediyor. bu sartlarda 2 ay sonra nasil secim yapilabilir? bana hic olasi gelmiyor.

secmen listeleri ne zaman netlestirilecek?


 
zor bir süreç ama olacak yapacak bişey yok. göç edenler gittikleri illerde kendi illeri için kurulan sandıklara oy atacaklar. depremin kötü vurduğu 3 ilde de çadırlarda falan sandıklar kurulur. geçmişte de olmuştu bir kaç defa hatırlıyorum. insanlar çadırlarda oy kullanmıştı falan.

normalde oralarda sandığa gitme oranı %85 ise bence %60'lara düşer ama onun harici pek bişey olmaz
  • avatar is back  (10.03.23 22:21:43) 
[]

dsg sanziman sorusu

arac 2017 passat. gaza basip ani hizlanmaya calistigimda devir 3000'i gecmesine ragmen vites arttirmiyor. oyle olunca anlik ayagimi gazdan cekip hemen tekrar basiyorum ve vitesi oyle arttiriyor.

bu dsg'nin ozelligi midir yoksa benim aracta mi bir problem var?


 
Ani basar ve basmaya devam ederseniz (basılı tutarsanız) tüm otomatik/yarı otomatik şanzımanlar böyle davranır, normal. Yavaşça basıncı artırırsanız optimum noktada vites büyüterek (maksimum torkun üretildiği en düşük devir civarında) hızlanmaya devam eder.


  • orient blue  (09.03.23 23:50:17) 
DSG şanzımanda basıncı ayarlayan bir tüp var ve kronik olarak bu tüpün kapağı alüminyum olduğu için zaman içerisinde gevşiyor. Bu gevşeme basınç kaybına neden oluyor. 2016 DSG için benzer durumda DSG tüpünü değiştirmek zorunda kaldım.
Baktırmanızı tavsiye ederim.

Not: Çelik tüp satan yerler de var. Ben serviste orjinali ile değiştirdim.
  • pccopath  (10.03.23 00:59:19) 
Ani hızlandığınız için vites değişim aralıklarını uzatıyor beyin, mantıken diyor ki "lan bu herif sert ve hızlı kullanacak, deviri düşürmemem lazım, yüksek devirlerde vites değiştireyim"

Tüm otomatiklerde bu mantık vardır +1

Aniden değil de normal gaza basınca zamanında değişiyorsa bir arıza yoktur.
  • John Bloor  (10.03.23 09:32:05) 
John ve orient haklı, olması gereken bu. Ani hızlanmada vites aralıklarını uzatır. Benim kullandığım dsg'ler de öyle. (bkz: kickdown)


  • roket adam  (10.03.23 15:15:25) 
123456789  Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.