Ekşi Duyuru

1 dakika ayırıp bakın derken belli bir kısmına mı bakmamızı ve yorum yapmamızı istiyorsun, 23 dk sürüyo

1 dakika bakip, ilginizi cekerse devamini izleyin gibisine soyledim. yani bir sans verin gibi.

izledim, beklediğimden farklı çıktı. söylediklerine katılıyorum, ama ekleme yapmak gerekirse bence içinde bulunduğumuz çevre ve şartlar, otoriteye itaat ve sorumluluğu devretme kadar yaşanılan travmalar ve hırs da insanı kötüye meylettirebiliyor. (bkz: darth vader)

bana pek koymadı, sinirlerin bozulduğuna göre izlememişsin diye düşünüyorum. amcanın videoda üç beş defa değindiği kendi deneyi var ya stanford prison experiment, işte ondan uyarlanan bir alman filmi var; das experiment. onu bi izle derim ben. benim sinirlerim filmi izlerken bozulmuştu, yer yer teyze gibi filmle konuşa konuşa yer yer bi fanatiğin maç izleyiçi gibi küfür ede ede izlemiştim.

videonun koymama sebebi de bu, onu izledikten sonra bi dolanmıştım nette. boşunaymış amca sunumunu yapmış.

Das experiment ve the experiment filmlerini izleyin önce.

tesekkurler. filmin yeri ayri bence ama izleyecegim bir ara.

eger sizin alamayacağınız kadar korkaksa gerçekten, sabah erken çişe çıkartmadan kliniğe götürün alırlar. bizimki alıyor en azından.

poset giydirdik ama tam yapacakken vazgecti. sonra kapla denedik. kabi yadirgamasin diye once koklattik vs. kolay oldu aslinda.

Güzel olmaz. Sadece transeksueller yaptırıyor. Başka bölgede olsa tamam derdim ama yüzünde bölge bölge kellikler olur. Bir kısmı sarı kalır, bir kısmı birkaç sene içinde geri gelir hoş olmaz. Çok yogunsa iğneli ile işini bilen birine ara ara seyrelttirebilirsiniz.

tıraş olmaktan bıktığınız için yüze lazer yaptırmak biraz overkill oluyor.

hazır barf mamaları satılmıyor türkiye'de bildiğim kadarıyla...

şurada örnek tarifler var

goldenjessie.blogspot.com.tr

hah tam sirasi gelmisken sorayim; yarim barf yarim kuru mama yapsak nasil olur? su an icin tam barfa gecebilecek maddi gucum yok, iki tane kopegim var ama barf hakkinda okudugumdan beri gecmek istiyorum. buradaki super markette atik hayvan etlerini "hayvanlar icin" diye satiyorlar ama her gun o sekilde yedirmek hala butceyi zorluyor.

goldenjessie güzel kaynak, ama aparatifler için. ben ana öğün olarak yeterli bulmuyorum.
köpek içinse eğer çok basit bir tarifi var. istanbuldaysan satılıyor da, markası da "barf" zaten. barf.com mu ne internet sitesi de.

biraz kuru biraz barf pek uygun değil. sindirim süreleri çok farlı olduğundan kuru mama midede bozulabiliyor önce sindirilip. bakteri falan.

bu arada sözlükte barf başlığında patlicangilin çok aşırı güzel entryleri var. oku onları bence.
he bi de kuru mama ne veriyon ki barf pahalıya geliyo? :/

Hazır almak isterseniz satış noktaları şurada var:

www.barf.com.tr/products/bayi-ve-satis-noktalari

yurtdisinda yasiyorum, purina one veriyorum, o da 2 euro kilosu. atik eti herif kilosu 4 eurodan satiyor, bir de kemik, ilik karisinca isin icine masraf oluyor. ayrica yesil ilik dedikleri sey bulunmuyor, kasaptan ozel almak gerekiyor.

şimdi bu orospu çocuklarına küfretsek, o da mı gg?

"Kopeklere tecavuz edilmesi, yakilmasini savunanlar var. "

nerede var yahu?

hadi hadi hadi belki yakılmasını savunanlar vardır da, tecavüz edilmesini kim savunur?

yok daha neler.

"Kopeklere tecavuz edilmesi, yakilmasini savunanlar var. "

kendi kafanızdan düşman uydurup sonra onlara laf edip, köpekleri savunmak adına nerdeyse ölen adamı suçluyosunuz.

"Kopeklere tecavuz edilmesi, yakilmasini savunanlar var."

seni kaale alip cevap vermemek gerek aslinda ama dayanamadim. sana nasil soyledigin kisiler garip geliyorsa, bana da senin gibiler geliyor.

basibos dolasan butun kopekler toplanip, igne ile uyutulmali. bu ulkenin bunlari besleyecek, bakacak, kisirlastiracak parasi ve enerjisi yok. biz bir belcika, isvec, almanya degiliz. hayal dunyasinda yasamayi birakin. bu sekilde bir cozum olmadigi surece sizin istediginiz gibi bir dunya olmasi daha da zorlasiyor cunku bu kopekler katlanarak cogaliyorlar.

bir defada hepsini uyutalim, sonra az sayida kalan olursa barinaklarda kisirlastirip da mi bakiyorlar, napiyorlarsa yapsinlar.

senin gibileri de yanlarinda kisirlastirsalar fena olmaz.

(bak tecavuz edelim demiyorum, uyutalim diyorum)

bak o kadar sey yazmisim, takildiginiz noktaya bakin. bravo size. baska turlusunu bekleyemezdim.

bir defada hepsini uyutalim diyorsun. asil hayal dunyasinda yasayan sensin. hem saniyor musun ki zaten her kopek eceliyle 15 sene yasayip oluyor? zehirleniyorlar, vuruluyorlar. kopek itlaflari her sehirde surekli olmaya devam ediyor. hicbir cozum olmamis oldurmek. irak'ta 2010 yilinda 500 bin kopek olduruldu zehirli etlerle ve olmeyenler tufekle. belki simdi yine ayni noktadadirlar. en kolay cozum oldurmek hem elimize en cok yakisani.
devletin o kadar luksu yok diyorsun, AB'den hayvan barinaklari icin tonla bagis alip paralarini yiyenler kimler acaba? para bu is icin bahane

Dostum kaa basmiyor sizlerin sanirim, su noktayi anlayamiyorsunuz:

Turkiyenin birincil, ikincil, yitmibesincil ya da seksrnucuncul oncelikli derdi degil kopekler. Ne kadar zorunuza gitse de bu boyle. Turkiye denen devlette daha kendi vatandasi kicina don alamiyorken devlet gidip de kopegin cukunun derdiyle ya da beslenmesiyle ugrasamaz. Ne guzel demissin bak irak diye, irakla bur tutmussun bizi. Cok dogru, biz avrupa degiliz bunu kafaniza sokun.

Her dert bitti kopeklere manzarali barinak bulma derdi kaldi. Baslarim kopege, sokakta yasaanlarin hepsi itlaf edilsin.

senin gibileri de yanlarinda kisirlastirsalar fena olmaz. --> biraz daha buyu de oyle konusalim.

savunmak --> yapilmasini tesvik etmek degil 'super olay, oh olmus' gibi laflar edilmesi.

www.facebook.com

yeliz içcan'mış. twitter'dan kaçmıyor demek ki.

ankara gür özalit. karton cilt 2.5 tl idi en son.

yüksek lisans, doktora tezi ise 15 liraydı en son. maltepe'de alver kırtasiye ve yanındaki dna kırtasiye var. gazi ve hacettepe öğrencileri oraya gidiyor. ankara üniversitesi öğrencileri de vardı yanlış hatırlamıyorsam.

lan ben kıyamam buna. normalde haftaya istanbul'a gidecektim ama birini bulamazsanız 1 hafta geç giderim gerekirse, iki hafta bakabilirim. ev koşullarından dolayı malesef temelli alamam.

bir arkadaşım abd indianapolis'te ve küçücük şehirde bile gösterişli mimarisiyle büyük bir kütüphane olmak üzere şehrin çeşitli yerlerinde halk, şehir, üniversite kütüphaneleri olduğundan bahsediyor. türkiye'deki sayılı kütüphanelerde daha türkçe kitapların çoğuna ulaşmak mümkün değilken arkadaşıma (bırakın ingilizce kitabı) türkçe bir kitap önerdiğim zaman kendi kütüphanesinden olmasa bile en yakın kütüphaneden getirtebiliyor. bizde mimarisiyle, içindeki kitap dağarcığıyla bir tane adam gibi kütüphane yok maalesef. yöneticiler de oraya buraya otel, avm yapma derdinde. ondan sonra kültür bakanı çıkıp halk müzeye, kütüphaneye değil, avm'ye gidiyor diye ağlıyor. memlekette kütüphane yok ki! kütüphane yerine avm yaparsan insanlar da oraya gider.

zaten büyüksehirlerde neredeyse her ilcede olmak üzere halk kütüphaneleri var. tam da istediginiz gibi mütevazi yerler. biz kücükken internet yoktu ödev arastirmaya falan giderdik. simdiki cocuklar onun icin bile gitmiyor. izmir icinde mesela amerikalilarin bagisladigi ingilizce kaynak kitap ve romanlardan olusan bir kütüphane bile var alsancakta ama kimse (bu kaynaklarla birebir temasi olmasi gerekenler bile) bilmiyor, sonra google da aradim birsey cikmadi diye kapiya geliyorlar.

zamanında yalnizca dogudaki okullara degil, büyüksehirlerin göbegindeki okullarin kütüphanelerine bile kitap toplamis getirmis biri olarak söyleyebilirim ki yazik oluyor. mesele kütüphane kurmak degil, kütüphane var her yerde (her ildeki üniversite kütüphanesinden faydalanir hic olmazsa, yıllık kitap alisverisini ihtiyacini düsündügünde hic de yüksek degil üyelik fiyatlari) önemli olan o kitaplari okuyacak cocuklari yetistirmekte. bir zamanlar mardindeki bir okulda ögretmenlik yapan arkadasima kitap lazimsa cocuklara gönderelim dedigimde, abi hic gönderme daha once bagisla gelmis, cocuklar yüzüne bakmiyor kitaplarin, okul bitince hepsi eve kaciyor demisti.

son olarak su adresi vereyim, www.earsiv.net bu adrese göre bartın da bile 4 tane kütüphane var.

@atmacaged ufak ufak çeşitli yerlerde kütüphaneler var. mesele o değil. mesele bunlara kütüphane demeye bin şahit istemesi. belki şunu belirtmemde yarar var, benim derdim 'bir varmis bir yokmus'unkinden biraz farklı. allah aşkına, atatürk kitaplığında, boğaziçi üniversitesi kütüphanesinde kaç kitap var? milli kütüphanede kaç kitap var? her yıl kaç kitap alınıyor bu kütüphanelere? şöyle adam gibi şehir kütüphanemiz diyebileceğimiz anlı şanlı mimarisi olan bir bina var mı? yoksa görece irili ufaklı kütüphaneler olduğu bilinmedik bir şey değil. peki ama benim virginia üniversitesinde bulabildiğim türkçe bir kitabın milli kütüphanede bulunmadığını düşünebiliyor musunuz? ben bunu yaşadım. yoksa birkaç bin kitapla, estetik yoksunu bir binayla bir kütüphane kurulabiliyorsa mesele o değil. bugün yayımı yapılan pek çok dergiye belli başlı kütüphanelerimizin abone olmadıklarını biliyorum. kültür bakanlığı da kitap alımına doğru düzgün kaynak ayırmıyor. halk kütüphanelerinin olduğu doğru, haklısınız. ama çoğu halk kütüphanesini bir araya getirsen bir tane adam gibi kütüphane çıkar, o derece.

@microfiction, söylediklerine büyük ölcüde katiliyorum. ama bir varmis bir yokmus un sorusunda iki önemli nokta var üzerinde durulacak. birincisi yeni bir kütüphane sistemi kurmaya gerek yok, mevcut bir sistem zaten var ve bir varmis bir yokmus un aklindaki bir cok ihtiyaca cevap verecek gibi (okumaya hevesli kisilere aliskanlik kazandiracak kitaplar eski de olsa var büyük cogunlugunda). yapılacak olan mevcut sistemin iyilestirilmesi, kütüphane binalarinin onarilmasi, personel olarak emeklisi gelmis personel yerine kütüphanecilik mezunu genc idealistlerin istihdami, daha etkili bir otomasyon sistemi. bunlar cok masraf isteyen işler degil, kültür bakanliginin diger islerine bakinca cok az bir bütce ile kütüphaneler cok farkli mekanlar olabilir. ama sorun burada da degil. bir zamanlar milli egitimde calisirken okuttugum sınıftaki cocuklarin herbirinden birer fotograf ve ikamet kagidi aldip gittim hepsini kütüphaneye kayit ettirdim. adam uzun zamandir kimsenin kayit olmak icin gelmedigini, ögrencilerin tek tük ugradigini, bazen kimse kapidan iceri girmeden mesaiyi bitirdigini söyledi. kitap bagisi meselesine de karsi cikmamin sebebi o. kitaplari bagislasak ve kütüphaneleri en güncel kitap ve dergi ile doldursak insanlar okumaya baslayacak mi? sokakta kimi cevirsen insanların okumamasindan sikayetci ama insanin önce kendine karsi dürüst olmasi lazim. ucuz parfüm almak icin hongkong sirketlerine, ucuz telefon icin amerika'ya, ucuz tekstil giyim kusam icin 50-60 kilometre mesafedeki outletlere gidiyor insanlar, en ucuz bira nerede, en iyi döner nerede yenir biliyor insanlar. bütün bunlari bilmesinde sakinca yok insanlarin, kitap ihtiyacini bunlarla kiyaslayacak degilim, ama tüm bunlari biliyorken insanlar sehirlerindeki kütüphane, eski kitapci nerede bilmiyor olmalari ve kitap okumak icin kitap fiyatlarini, zamansizligi, imkansizligi falan bahane etmeleri bana cok samimi gelmiyor. mesele kitap toplamak, kütüphane kurmak meselesi degil insanlar nasil kitap okur meselesidir, kitabi bir mülk, bir statü simgesi, bir popüler kültür tüketimi olarak degil bir ihtiyac olarak gördükleri gün kitap aramaya bulamadiklarinda kütüphanelerin yoklugunu nasil ortadan kaldiracaklarini konusmaya baslayacaklar.

hush puppies den aldım ben bi tane guzel rahat.

olmaz cunku okul agindan da girseniz kullanici adi ve sifre soruoyor.
springer linkini verirseniz indirip yollayabilirim.

www.springerlink.com
cok tesekkurler

linkte problem var ise kisa url'si soyle:
tinyurl.com

baska gonderebilecek olan var mi?

bu mu acaba docs.google.com

@dedi kalabaligin icinden bir ses
degil ama onu da cektim, tesekkurler. bu arada docs.google.com'dan nasil aratiliyor?

yarısında savaş dinçel geldi aklıma ama rahmetli oldu kendisi.

selçuk yöntem? demir karahan? kamuran usluer?

ikisi de degil. sac dokulmesi problemi yok gibi gibi. yavas yavas hafizam bulanmaya basladi. son derece beyefendiydi. bir de yakisikliydi ulen

emin olcay diyesim var.

degiller

yav şu geniş ailede bir bölümde nadir dedenin bir arkadaşı vardı, nadirden daha sportif filandı sonra öldü.halit akçatepe gibi ünlü bir yeşilçam artistiydi, tam senin tarifine uyuyor aslında ama adını çıkaramadım şimdi, çok tanıdık biri aslında hatırlayamadım..

@uzun kulaklı tavşan

evet engin çağlardan bahsediyordum ben.

Engin çağlar olabilir mi ki?

Semih Sergen?

Cetin tekindor?

semih sergen?

kobuzchu kiz seni cooooooooooooooook seviyorum

herkese cok tesekkurler
muckkkkssss

messenpass diye bir uygulama var bilgisayardaki bütün kayıtlı(hatırlatma seçeneği aktif) msn şifreli gösteriyor. Bedava bir uygulama , google'da aratırsanız hemen bulursunuz.