"mesela 'savaş ve barış' haddinden fazla kalın. üstelik anlattığı bir şey de yok."
arkadaşlar kitap soruları sormayın şurada. sormayın ki asabımız bozulmasın. böyle cevaplar görmek için online olmuyoruz. lütfen. rica ediyorum.
100 merdiveni bir anda çıkamazsın. sırayla çıkacaksın. baktın ortalarına geldin. sonra ikişer ikişer çıkacaksın. sonra üçer üçer... o 100 merdiven bitince başka bir merdiven çıkacak önüne ve bunun basamakları diğerinden biraz daha kalın olacak. adımını biraz daha geniş atmak zorunda kalacaksın. alışacaksın. anlayacaksın.
okumaya proust ile -veya joyce ile- başlamak var, haruki murakami ile başlamak var. bu noktada iş sana düşüyor. hayatında en fazla 10 kitap okumuş bir adamın eline ulysses'i verirsen, "sikerler böyle kitabı, ne yazmış böyle dalyarak, alakasız alakasız" cevabını alırsın. gocunma. bu noktada yapman gereken şey araştırmak. araştırmak ve irdelemek. "kim daha akıcı yazar, kim daha net yazar"ı araştırmalısın. ve bu ışıkla devam etmelisin tünele. aldığın neticeler sonucunda yapmalısın okumalarını. inan bana zamanla çok daha iyi yerlere geleceksin.
uzun yazı okuyamama sebeplerinden birisi -belki de en önemlisi- çok okumamak. okumayı sevmeyen insan "tuğla kitap" okumaz. okumayı göze alamaz ki. bunun çözümü de çok okumaktan geçiyor. üst paragrafta da söylediğim gibi, ne kadar basit yazan yazarları okursan o kadar iyi geçer gelişim sürecin.
tavsiyem basit, yalın yazanlar ile bu işe başlaman ve ilerletmen.
birkaç öneri; haruki murakami, barış bıçakçı, emrah serbes, jack kerouac, ingvar ambjörnsen, hakan günday, hasan ali toptaş, ihsan oktay anar(resmen dil ile oyun oynar. seversen çok seversin, beğenmezsen nefret edersin. ortası yok), sabahattin ali, yusuf atılgan, sabahattin kudret aksal, stefan zweig, knut hamsun, ilhami algör, john fante, mihail lermontov vs.
edit. stefen değil, stefan.
0