Yazılannar çoğzel! Goosüm gabardı hepiniznen!
Ammaaa waa laaqıyn:
Bi Allaan gulu da çıhıp hareket dimemiş!!!
Ayda iki dilim baklavadan bi bok olmaz. Arada bi nefis köreltmek lâzım. Ama glikoz şuruplu olmasın lütfen.
Eve çay şekeri almıyon, oluyo.
Gola, gazoz, aysti, taze sıkılmışı da dahil olmak üzere, meyve suyunu zaten ezberlediniz. Markette bunnarnan yığılı koridorlar bile mide bulandırıcı. Kahrolsun bağzı şeyler!
Kefir, ayran, su, yeşil çay içiyon bol bol.
Gelelim zurnanın "zırt" dediği yere:
Yani harekete, yani yürüyüşe...
Diyabeti önlemenin ya da başlamış insülin direnci, azalmış glukoz toleransından geri dönüşün ennnnn önemli silahları, hem şekerden uzak durmak hem de yürüyüş yapmak. Ne kadar uzun mesafe, o kadar iyi! Kasmadan ama. Önemli olan attığın adım sayısı.
En büyük kaslar götte.
Bacaklar da çok zengin. Vücut kas kitlesinin %80'i "belden aşşaa"! Haa, o kas da olur, onu da çalıştır.
Dolayısınnan yürüyüş, en akıllıca yapılacak hareket.
Günümüz insanının yüzyüze kaldığı tehlike 1 adet değil. Zehirli gıda ve içecekler + hareketsizlik + güneşsizlik yani iç mekânlara mahkûm bi hayat.
Güneşsizlik = D vitamini eksikliği; O da = insülin direncine yaldızlı ve 5 yıldızlı davetiye...
Hareketsizlik + güneşsizlik + zehirle beslenme = azalan glukoz toleransı ve metabolik sendrom ve diyabet ve sikilip atılmış koronerler, göz dibi, böbrek tübülleri, beyin damarları ve hayatın hastalıklarla ve çok düşük kalitede geçmesi, işkenceye dönmesi. Hele bunnarın yanında, tuz, stres ve sigara da varsa, ooooohh dadından yinmez olur. Hoşgeldin bebek, yaşama sırası sende; Senin yolunu gözlüyor, Hipertansiyon, KOAH, psikosomatik hastalıklar ve diyabet!
0