Şimdi tekrara çok fazla düştüğümü hissediyorum ama bunun bir kuram olduğunu tekrar söylemek istiyorum. Her cümleme "bu kurama göre", "paralel evrenin mantığına göre" diye başlama gayretim bundandır. Sözkonusu olan hem kuantum seviyesindeki kararsızlıklar hem de değil, şöyle ki, düşünce kapasitemiz materyalden çıkmamıza maalesef yetmiyor. Kurama göre diye başlıyorum tekrar, yaşadığımız evren ve biz yokuz, tüm yaşadıklarımız bir sanrıdan ibaret, madde yok, vücut yok, bir bütünün içerisindeki bilinç tanelerinden ibaretiz. Matrix gibi, bir de Jim Carrey'in bir filmi vardı galiba, o gibi filmlerde de buna değinilmiş. Bu mantıkla bizim varlığımız ne kadar gerçekse paralel evrenlerin varlığı da o kadar gerçek oluyor. Kuantum düzeyinde kararsızlıklardan kastınız bu durumda anlam kazanıyor. Yani kurama göre evet bizi yok olarak kabul edebilir ve bütüne bağlı -ki kendisini evren olarak tanımlarız- parçalar, bütünün kendi içerisinde oluşturduğu sanal benlikler olarak varız. Bu "bütün" diye kastettiğim şey de zaten filmde "matrix" olarak anlatılmış, tek bir merkeze işaret eder. Bu yüzden richard bach'in kitabının adı "bir" dir ve bu yüzden kurama göre paralel evrenler sonsuzdur ve aynı mantığı daha anlaşılabilir hale getirirsek bu "bir" kimi yerde "matrix", kimi yerde "yaşam ağacı", kimi yerde "doğa ana" kimi yerde de "allah" olarak karşımıza çıkar.
0