ingilizce öğretmeniyim.
yurtdışı tecrübem de oldu. haklısın doğu avrupa ve ispanya tarafları hariç genelde çok güzel ingilizce konuşurlar. bunun birçok sebebi vardır.
birinci en büyük sebebi, yapılandırmacı öğretime 2005 yılı gibi çok geç bir vakitte geçmiş bulunmamızdır. daha öncesinde hep esasici felsefe temelinde öğretmen merkezli ve öğrenciye hiçbir şekilde orjinal, eleştirel, aktif, global, analitik düşünme ortamı hazırlamayan bir eğitim sistemimiz vardı.
öğretmen sınıfa girer, açın sayfa şu, okuyun der, bitince de tahtaya s+v+o yazar ve diductive bir şekilde öğretirdi. hoş ülkemizde hala böyle bir sistem var.
özellikle dil öğretiminde, kritik period çok önemli. 0-6 yaş insan beyninin en çok dil öğrenmeye açık olduğu zaman aralığı. avrupalılar kaynaşık milletler topluluğu olduğu için, her zaman yabancı dillere maruz kalabiliyor ve bu sayede çocukları daha rahat öğrenebiliyorlar.
yabancı dile hakim bireylerin yetişmesi için kafa yoran dilbilimciler reçeteyi yazmışlar:
- çok daha erken yaşta dile maruz kalmak
-etkileşimin bol olduğu, gerçek hayat yaşantıları ile ilişkili eğitim öğretim araçları
-oyunlar (ki dil eğitiminde oyunların payı çoktur)
-eğitimde cezalardan uzak durmak
-öğrenci merkezli yapılandırmacı, aktif örenme ortamları
-bol materyal ve duyuşsal-bilişsel-psikomotor becerilere, öğrenci hazırbulunuşluluğuna göre düzenlenmiş ders planı
-grammar translationdan ziyade daha çok communicative language learning, direct method, audio- ling methodun sentezlenmesi
-teknoloji kullanımı
yani daha çok yolumuz var, ama öncelikle şu özgüvensizliğimizi, yabancı dil duyunca yabancılaşma içgüdümüzü safdışı bırakmamız gerekiyor.
0