Yukarıda İskele Yayıncılık ve benzerlerinin yaptığı üçkağıtçılık yazılmış ama eksik yazılmış. Bu tür yayınevleri alırlar bir başka yayınevinin çevirisini; cümleleri, sözcükleri kendilerince güya aynı anlama gelecek şekilde değiştirirler. Bunu yaparlarken de orijinal metindeki anlamların yitimi söz konusu olur. Bu arada cümleleri birleştirmeler, bir cümleyi bölmeler, kimi cümlelerin çıkarılması vb. de oluyor. Varlık dergisi zamanında bunların yaptıkları üçkağıtçılıkları ve nasıl çeviri felaketlerine sebep olduğunu bir bir anlatılmıştı. Öyle birebir aynı çeviriyi kullanmaları söz konusu değildir. Hele metnin romanın orijinaliyle aynı olması doğru dürüst çevirilirde bile tamamen sağlanamıyorken böyle alavere dalavereyle, cümleleri, sözcükleri kırparak yapılan sözde çevirilerde asla olamaz. Sahtekarları, çevirmenin emeğini çalan hırsızları zengin edeceğinize üç kuruş fazla verin, adam gibi bir çeviri okumuş olursunuz.
edit: Çevirmene para vermedikleri, bu arada kötü baskı vb. yaptıkları için o kadar ucuza satabiliyor İskele. Tabii olan yalan yanlış 'çakma' çevirilerden okuyan okura oluyor. Bir de tabii "yiyeceğini yemiş" denilen çevirmene... Duyan da çevirmenler bolluk, refah içinde yüzüyor sanır. Adamın ekmek parası o çeviri. Millet, hırsızlığını meşrulaştırıp kendini vicdanını rahatlatmaya çalışıyor. Öteki yayınevi, aynı çevirmene para versin, aynı masrafları etsin bakalım 12 TL'ye satabiliyor mu o kitabı? Ha, bir de... Çeviri önemli meseledir. Kesilip kırpılmış, sözcükleri değiştirilmiş bir çeviri pek çok hata içerir. Yukarıda adı geçen yayınevinin hırsızlama çevirileri de öyle.
Bir de parası olmayanlar için sahafların ve kütüphanelerin olduğunu anımsatayım. Hele "Cahil mi kalalım" diyen felsefe öğrencilerinin üniversite kütüphanelerinde o kitapların çevirilerinin âlâsı var. Bir felsefe profesörünün önüne koyun bakalım İskele'nin çevirilerini bakın ne yapıyor?
0