geçmiş olsun.
benim de babam akciğer kanseri, evre 4. 4 aydır nerdeyse tamamen bu işle ilgileniyorum. öncelikle şunu söylim, her zaman umutlu olun. siz umutlu olmazsanız kafanızda zaten hastayı da bitirmiş oluyorsunuz.
son yıllarda benim anladığım kadarıyla bu işin ortak kabul görmüş bir sistematiği var aslında;
1- biyopsi-patoloji ile kanser türünün teşhisi
2- endoskopi, beyin mr'ı ile pet scan'in metastaz olup olmadığını kanıtlayamadığı yerleri tarama
3- (bence en önemlisi) next generation sequencing patoloji testi. bu ikincisi daha gelişmiş bir patoloji testi, biyopsiden alınan örnek daha gelişmiş bir yöntemle inceleniyor ve tedavinin immünoterapi (halk arasında akıllı ilaç) ve "akıllı hap" ile uyumlu olup olmadığı araştırılıyor.
4- radyoterapi ile müdahale -belirgin lezyonlardan biri (yalnız sadece bir tanesi olabiliyor) eğer mümkünse radyoterapi ile neredeyse sıfırlanıyor-
5- kardiyolojik muayene (hasta kemoterapi alacaksa, aritmi vs kalp-damarla ilgili bir sıkıntı varsa çözmek gerekiyor çünkü kemoterapi çok ağır ve kalbi de yoran bir süreç. -hatta bu dönemde kardiyoloji muayenesi olmayıp daha da kötüleşen insanlar oluyor ne yazık ki-)
6- next generation sequencing patolojiden gelen sonuca göre tedavinin belirlenmesi (eğer piyango çıkacak kadar şanslıysanız "akıllı hap" ile normal evde hap içerek, %49 üzeri immünoterapi uyumu çıkarsa 3 haftada bir serumla immünoterapi alarak -kemoterapi gibi değil normal hayata devam-, %1-49 arası uyum çıkarsa kemoterapi + immunoterapi tedavisini birlikte alıyorsunuz.
ben bazı yerlerde "çok önemli" diye belirttiğim next generation sequencing testinin atlandığını duyuyorum okuyorum. ha bazen, ilk patoloji testine göre, bu test için uyumlu olmayan bir tür de olabiliyor rahatsızlığınız (mesela akciğer için "küçük hücreli akciğer kanseri" böyle bir tür)
biz şişli memorial hastanesinde tedavi görüyoruz. (eskiden beri yakın diye ya amerikan hastanesi ya da buraya gideriz, ancak son 4-5 yıldır amerikan hastanesi özel sigorta için daha fazla para istiyor onu çıkarttık; çıkartmasak muhtemelen oraya giderdik fakat iyi ki çıkartmışız ben memorial'dan çok memnunum)
türk'ten çok yabancı var. rusya, balkanlar, doğu avrupa, orta asya ve arap çok var. her hafta bu bölgelerden gelen gazeteciler görüyorum, bir keresinde bizim hoca ile de çok kısa konuştular "işte 4. evre kanseri nasıl yendi vs tadında"
bunu şunun için yazıyorum, bu hastane bu işte baya isim yapmış yani.
benim sevdiğim yanı şu -en azından bizim doktorumuz- hep çok temkinli gidiyor. özel hastane diye hastaya hep goygoy yapayim, sonsuz ümit verip parasını cukkalayayim kafası yok.
sabri ugan yakın zamanda vefat etti mesela takip etmişsinizdir belki. onun hastanesini ve doktorunu araştırdım, yorumlar hep zehir zemberekti; insanlara inanılmaz vaatler umutlar vermiş vs..
çok yakın bir doktor arkadaşım var. bu sürece başlamadan önce her şeyde çok yardımcı oldu, kendisi de kanser rahatsızlığı atlatmış biri. ben de hani "gösterebildiğimiz kadar doktora gösterelim" kafasındaydım, bana "sakın!" dedi. en fazla 2 doktora gösterin dedi. sayı ikiyi geçince bütün işler karışıyor çünkü dedi. bize tr'de akciğer kanserinin en saygın isimlerinden birinin adını verdi, babam olmadan ona da gittim süreci anlattım; sonra meğer bizim tedavi aldığımız doktorun onun öğrencisi olduğunu ve onun da hastalarını bizim doktora pasladığını öğrendim :)
bir de bu süreçte her hastanın gerçekten kendisine has özgün bir öyküsü oluyor. yani hastanızı asla bir başkası ile kıyaslamayın. kemoterapi çok yorgun, güçsüz düşürür; bu sizi yanıltmasın. kemoterapi alırken yürüyemeyip sonradan ayağa kalkan çok insan var.
bir de doktorunuz genç olsun. yine doktor arkadaşımın dediği, onkoloji kadar yeni gelişmelerin güncellemelerin olduğu bir branş daha yok. doktor genç vs olacak ki habire literatürü kontrol etsini okusun ve kendisini güncellesin.
geçmiş olsun tekrar.
0