[]

Beynim zorlandığında kesiciye giriyor. Bunu aşabilen var mı?

Yaptığım, öğrendiğim hiç bir şeyden tatmin olmuyorum. Her şey yarım kalmış gibi geliyor. Ki öyle de oluyor bence.

Kendimi bildim bileli bu böyle. Her şeyi işimi görecek kadar öğreniyorum. İleriye taşıyamıyorum. Gözüm kesmiyor. İçim sıkılıyor. Uğraşasım gelmiyor.

Her konuda amatörüm demenin rahatlığına sığınıyorum. Bir şeyi biliyor olmanın getireceği sorumluluktan mı korkuyorum yoksa tembellikten mi bırakıyorum bilmiyorum. Kolay olanı seçiyorum hep.

Gündelik hayattaki edinimler konusunda çok sorun olmuyor da kariyer anlamında önümü inanılmaz tıkıyor.

Beynim zorlamaya gelemiyor. Gitar mı öğrenicem, gidiyorum kursa, notalar zor geliyor, yerleri, okuması vs. Amaan akor öğrenirim diyorum gidiyorum 5 10 tane akor öğreniyorum. Tamam diyorum çalıp söylüyorum işte yeter.. Annem de böyle doğal yeteneği var kulaktan duyup piyano ve yan flüt çalabiliyor, öğretmen olmuş ama mezun olduğu zamandaki bilgisi ne ise, 30 küsür sene geçmiş hala aynı. Yeni çalış şekilleri, eşlik yöntemleri falan bilmiyor. Tipik tr öğretmeni sanırım. Ona mı çekmişim bilmiyorum.

Fotoğrafçılık mı öğrenicem; ışık, enstantane, diyafram kombinasyonlarını çözdüm tamam dedim. Hala dijital ekrandan bakarak live görüntü üstünden ayar yapıyorum. Stop hesaplamaları kısmına gelince karışıkmış ya deyip kaçıyorum işin içinden. Halbuki çözemiycem mi yani.. ama pes ediyorum.

Okurken de genelde başarılı bir öğrenciydim ama eğitim sistemimiz de sağ olsun, sadece istenilen kadar çalışıyordum. Hatta çoğu zaman kendim de çalışmıyordum ya bilen birine anlattırıyordum, ya da birlikte arkadaşlarla çalışıyordum. Kimi zaman mantığını anlayarak, kimi zaman ezber ile o an beklenen ne ise çalışıp dersi verip çıkıyordum.

Sonra zaman geçiyor unutup gidiyorsun. Bazen sınavdan çıkar çıkmaz unutuyorsun.

Beynimi en çok 3 dönemde yorduğumu hatırlıyorum. Üniversiteye hazırlanırken, üniversitede (mühendislik dersleri beyin yakıyordu) ve de ilk işe başladığımda işi öğrenmeye çalışırken.

Fakat mesela bir yazılım dilini biraz öğrenip proje çıkardım ya, orada bırakıyorum zorlamayı. Tamam diyorum bunlar işimi görüyor. Sonra bakıyorum millet ne teknolojiler öğrenmiş, ne biçim kod yazım stilleri geliştirmiş biz anca izliyoruz diyorum kendi kendime.

30 yaşıma gelicem, ingilizce konuşamıyorum. Sevmiyorum çünkü. Diyeceksiniz, hakkını vererek çalıştın mı? Hayır beynim hem zorlanmak istemiyor hem de insanın sevmediği bir şeyi yapması daha da zor.

Önceden bu durumun üstesinden geliyordum. "Bir şeyi neden yapamadığını, neden olmadığını sorgulamak yerine, direkt içine gir ve başla. Yolda açılır düğümler" gibi bir yaklaşımım vardı.

Fakat o zamanlar kendimi biraz zorlayabiliyordum. Şimdi anlatılanlar bile bir kulağımdan giriyor diğerinden çıkıyor.

Çalışırken çok basit bir şeyi bile unutup 2-3 kere sorduğum oluyor. İyice beynimi bir yerde unutmuş gibi hissediyorum. Zorlamaya zorlamaya örümcek ağı da kaplamış olabilir.

Bu arada bunu da tembellikten mi uyduruyorum bilmiyorum da, ölümün olduğu bir yerde insanların hayatlarından ödün vererek bir şeylere çalışması bana çok mantıklı gelmiyor. Yani bir insan ne kadar çok işi konusunda uzmanlık edinirse, o kadar çok sömürülürmüş gibi geliyor. Ki gördüklerim de öyle. Yazılım liderimiz önce müdür oldu, sonra direktör oldu. Adam güzel maaş alıyordur.

Ama sürekli çalışıyor. Eşine, çocuklarına doğru düzgün vakit ayıramıyor.

Bu şekilde başkalarının tarlası gibi olmak da istemiyorum.

Öyle olmasa bile şu an hığk deyip ölüp gitsem gam yemem mesela. ortalamanın üstünde yerler gördüm, aşkın her türlüsünü yaşadım, farklı hobiler edindim.

Düşünsenize sadece yazılıma kafa yorduğumu ve diğer yetilerim gelişmediği için başka şeylerden anlamadığımı. Veya ölüp gidince "ulan gençliğimi verdim sektöre, yaşamadan öldük be" diyeceğimi.

Ama işi bilenlere de ayrı imreniyorum. Onlar da ben gibi sosyal ve çok yönlü kişilere imreniyorlardır belki. İkisi de lazım. Ama nasıl olacak aynı anda hepsi?

Pek sağlıklı düşünemiyorum mu acaba problemim nedir sizce?

Eskiden bir topluluğu yöneteceğimi, yeni fikir ve buluşlara imza atacağımı düşünürdüm veya çevredeki geri dönüşler öyle gelirdi.

Şimdi ise bu beyinle en fazla pazarda limon satabilirim gibi geliyor. Hiç bir şeyle uğraşasım, yorulasım yok. Sorumluluk almaktan çekiniyorum.

Büyük bir iş verseler elime yüzüme bulaştırırım. Öğrenciyken böyle değildim. Topluluk kurardım, sunumlar yapardım, öğretmeyi severdim.

Şimdi bakıyorum en tembel, en bir şeylere kafası basmayan arkadaşlar bile senior olmuşlar kendi alanlarında.

Ben hem kendimden beklediğim, hem de çevreden beklenen performansı gösteremedim.

 
büyürken üzerimizde aile dışında en etkili olan şey ülkedeki eğitim sistemi. bu sistem dediğiniz gibi tamamen istenileni ver yeter şeklinde işliyor. sallıyorum sınavdan 100 üzerinden 90 mı alman lazım 91'i gördüğün an bırakıyorsun, 100'lük bir sonuç çıkarmak için çabalamıyorsun. bu da bir yerden sonra alışkanlık gibi yapışıyor üzerine. ortaya potansiyeli olup vizyonsuz (vizyonu köreltilmiş) kişiler çıkıyor.

tüm suçu başka yerlere atmak kolay, kendimizde de bir şımarıklık oluyor mesela benim ailenin durumu kötüyken hep 3 haneliydi sıralamalar neden kafa buraya şartlanmış gönül vermişsin fedakarlık yapıyorsun çevremdekiler de hep aynıydı. sonradan durumlar düzelince "ne gerek var" gibi bir vizyonsuzluk abidesi bir soru geliyor ve 4 hane bile göremiyorsun tüm birikimleri, hayalleri hiç ediyorsun. mecbur kalmadıkça yapmamaya alışmış kafa. sınav özelinde anlattım sadece bu her konuda aynıdır bence olay gönül verip, fedakarlık yapmak. sevdiğin bir şey olması zaten ilk koşul.

yaş bir yeri geçtikten sonra fedakarlık yapma konusunda haklı olarak daha büyük tereddütlerin oluyor, işin içinden çıkamıyorsun.

işini bilen kişiler dediğin anladığım kadarıyla top-level olan kısım, karşılaştırdığın kişiler yıllardır gününün yarısını belki daha fazlasını adamış insanlar oluyor bakınca kendini hiç hissediyorsun adamın yaptığı karşısında. senin benim gibi yitik bir hayat görmüyor severek yaptığı için. bunun yanında adam sadece gömülmüyor çok yönlülüğü adama o vizyonu sağlıyor bir yerde, yani hayatını da yaşıyor. insanlara da yardım ediyor. her şeye zaman bulabiliyor gerçekten hayret verici ama öyle. bunun da anahtarı programlı yaşamakta benim gözlemlediğim kadarıyla.

program da, şımarıklık da, vizyon da ve diğer her şey de bir yere bağlanıyor hepsinin başı disiplin. maraton dünya rekortmeni eliud kipchoghe'un bir lafı var "only the disciplined ones are free in life. if you are undisciplined you are a slave to your emotions and your passions" şeklinde her şeyi özetleyen.

yani disiplinsizsen pazarda limon bile satamazsın, aynı tas aynı hamam devam eder.
  • gule gule  (20.07.23 02:59:39 ~ 03:01:23) 
Sizi çok iyi anlıyorum, çünkü aynı olmasa da çok yakın durumlardayız.

Benim iki durumum var

İlki için, yeni bir şeyler öğrenmek benim hobim gibi bir şey. Canım sıkıldığında yeni bir şeyler öğreniyorum. Bunun sınırı yok, her konuda olabilir. Çok hızlı ve derin bir dalış yapıyorum çok fazla ayrıntıyı öğreniyorum, bir ay civarı bir süre kafamda sadece bu yeni konu oluyor ancak sonra hevesim sönüyor.

İkinci durumsa, ki mesleki anlamda hoş olmuyor bu, bir şeyi yapamadığımda o şeyi nasıl yapacağımı öğrenirken hiç sıkılmıyorum, saatler günler hatta haftalar harcayabiliyorum ama o şeyi öğrendikten sonra ne yaptığımı bilerek sadece işi yerine getirmek için o şeyi yapmak dünyanın en sıkıcı işi.

Sürekli başka bir şey yapmam gereken bir meslek olsa en mutlu insanlardan biri olurum sanırım.

Bu sorunun nedenini iş yerimi değiştirince biraz anladım. Öncelikle ilki bence bir sorun değil, çünkü zaten dizi izlemek yerine yaptığım bir şey. Zamanımı dolduruyor, ancak her iki durumun da sebebi aynı.

Öğrendiğim şeylere ilgi duyan insanlar yok. Bir şeyi öğrendiğimde birileriyle derinlemesine konuşup ölçüp tartıp bunu şöyle yapsak, bunu böyle ilerletsek diye konuşamayınca hatta tam tersi insanları bu konuda fazlaca hevessiz görünce bu şeyleri ilerletme ihtiyacı hissetmiyorum, kayboluyor hevesim. Şimdi çalıştığım yerde bana daha çok benzeyen insanlar var, birbirimizi gaza getiriyoruz bir yerde... Etkisi çok büyük oldu.
  • akhenaten  (20.07.23 06:40:54) 
Kanki senin takdire ihtiyacın var sanki. Gayet dolu bir insan izlenimi verdin bana. Yetkin olduğun konuları, bilgileri paylaş ve öğret, kendine sevgin geri gelecektir. İhtiyacın olan ortama ve insanlara sahip değilsen kendin yarat. Hayatını güzelleştirmek bireyin kendisinden ve çevresinden başlar.


  • hasmetizm  (20.07.23 13:25:46) 
@gule gule, evet aslında sorunun kaynağı disiplin eksikliği sanırım. Normalde bir ortama girdiğimde onu sağlarım ama iş kendimi ve hayatı yönetmeye gelince..

spor, sağlıklı beslenme, yabancı dil, kariyer gibi konularda yakınıp duruyoruz hanımla. ama ilerleme var mı? yok :) bir türlü silkinemedik.

sen dil öğren bari benden daha ineklik etmişsin zamanında, yine çözersin, avrupada yap hekimliğini diyorum; benim denklikler, yabancı dil sınavları, stajyerlik dönemi falan var çok zor gözüm kesmiyor diyor. O da bana diyor senin daha kolay sen öğren diye :D Tam al birini vur ötekine.

@akhenaten, bunun sıkıntısını ben de çok yaşadım. yakın olduğum, her an bulaşabileceğimiz, kafa kafaya verebileceğimiz yazılımla uğraşan bir arkadaşım yok mesela. Okuldayken vardı iyi oluyordu birbirimizi gazlıyor veya bir şeyler öğretiyorduk.

Pandemi ile birlikte herkes kendi alanına çekildi. Herkes farklı şehirlere, farklı ülkelere gitti. İyice zorlaştı.

Ben de zaten o ortama girmeden ya da biri yönlendirmeden kendi başıma pek bir şeyler yapan birisi değilim. Mentörlük eden de yok. Genelde dışarıdan bir şeyler bekleyen bir yapım var tembelliğimden olsa gerek.

Benzer şekilde uğraştığım diğer hobilerimle uğraşan bir çevrem de yok. Bilgi alışverişi olmuyor. İlerleme de çok olmuyor.

@hasmetizm, o da pek yok evet iş yerinde de ekipte yalnızdım. Tek mobil yazılımcı bendim. Ne soru sorabileceğim üstümde biri, ne de bildiklerimi anlatabileceğim bir junior, stajyer falan oldu. E işler rutine bindi kendimi de ok geliştiremeyince başka bir yere geçiş yapmaya cesaretim yok çünkü millet canavar gibi kod yazıyor beni ne yapsınlar diyorum.

yeni ekipte aynı dili yazdığımız, bir kademe üstüm bir arkadaş geldi, e 2-3 senedir bıkkınlık gelmiş salmışım, bir ihtiyacın var mı diye soran da yok. şimdi onu da çok sıkıştırmıyorum.

kimse kimsenin kariyer gelişimini önemsemiyor sanki. biraz da şeyden kaynaklandı, çok rahat ve açık yaşıyorum. göze batıyor. biraz mazlum mu gözükmek lazımdır bilemedim birileri el etsin diye. tek çocuğum, biraz ekmek elden su gölden büyüdüm. Zorluk gören insan zorluk görene yardım ediyor gibi geliyor.

Çok zorluk görmediğim için bir hırs da yok içinde. Bu aileden kurtulmak istiyorum, bu şehirden gitmek istiyorum, aileme bakmam lazım, kardeşime bakmam lazım, bu ülkeden gitmem lazım gibi aman aman hırsım yok çoğu insan gibi.

Ama benden çok daha iyi durumda insanların tek başlarına neler başardığını da biliyorum. Bana nedense gelmiyor o hırs mı artık aşk mı ne ise..
  • ananiyimioguz  (20.07.23 14:02:48 ~ 14:05:12) 
ADHD - Dikkat eksikliği konusunda uzman bir psikiyatr ile görüşmeni tavsiye ederim.


  • orpheus  (20.07.23 14:48:17) 
@orpheus, a 1dk sahi öyle bir şey vardı ben 6-7 sene önce concerta kullanıyordum.

1-2 sene beni sınavdı okuldu güzel uçurmuştu.

ama ailem duyunca bu ne böyle beyin ilacıydı sinir sistemi ilacıydı falan ne idiği belirsiz şeyler kullanıyorsun, yarın öbür gün bir yan etkisi çıksa ne yapacaksın dediği için bırakmıştım. Zaten arada beyinde flash çakma gibi yanlık şeyler hissediyordum korkup bırakmıştım.

kahveyle idare ediyordum. ama şimdi o kullandığım dönem ile bugünlere bakınca, onun eksikliğinden yoğunlaşamıyor olabilirim tekrar görüneyim ben iyi hatırlattınız. O zamanlar baya işe yaramıştı üni sınavına girerken attım bir tane, 0 yanlışla çıkmıştım tüm soruları doğru işaretlemişim. Normalde hep yanlışım çıkar. Direkt etki etmişti yani.
  • ananiyimioguz  (20.07.23 15:01:08) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.