bir de şu var tabii önemli olarak:
dublajda konuşan kişinin duygusunu aktarabilmek için söyleneni olduğu gibi vermek lazım.
cümledeki "ah", "oh", "yani, bilemiyorum" gibi şeyleri bile çevirirsin ki, o şekilde konuşulsun.
burada dublaj sanatçısının da yeteneği devreye giriyor zaten.
alt yazıda durum farklı.
okuyan kişi bir yandan zaten orijinal konuşmayı duyduğu için duyguyu oradan alıyor.
yani alt yazıda fikir daha çok söyleneni aktarmaya dayalıdır çünkü kişi zaten konuşanın ses tonunu, duygusunu, o cümleyi söylerken nasıl vurgulama yaptığını duyar.
dublajda, "yani, bilemiyorum aslında..." derken, alt yazıda "bil(e)miyorum" der geçersin.
zaten izleyicinin bunları kaçırmaması için alt yazıda okuma hızı diye bir sınırlama daha vardır.
yani alt yazı çevirirken saniyede gözün algılayabileceği belli karakter sayısı üzerine çıkılamaz.
bir satırdaki karakter sınırı netflix için 42'dir mesela.
konuşan kişi tek satırlık, 40-42 karakteri dolduracak bir şey söyler ama okuma hızı o karakter sayısına çıkmana izin vermez.
o zaman anlatılanı 30 karaktere sığacak şekilde değiştirir ya da kısaltırsın.
0