[]

siyasal iktidarlar toplumun psikolojisini topyekün bozabilir mi?

burada insanları psikiyatra gidecek kadar bunaltmaktan bahsediyorum. eğer cevabınız evetse türkiye'de böyle bi şey yaşandı mı, ne zaman?




 
Bir yanda mass hysteria diye bir şey var. Diğer yandan krizler akla geliyor.

Bilinçli bir şekilde toplumun psikolojisini bozmak isteyen iktidarlar kendi kuyularını da kazacaklarından mantıken böyle bir çaba onların çıkarına olmazdı.

'Siyasal iktidarlar' diye özellemek yerine 'güç sahipleri' diye soyutlayalım. Yönetici kesim veya erk sahipleri potansiyel olarak 'toplumun psikolojisi'ni bilerek veya bilmeyerek bozabilirler.

Dünya'da 1929'da 'Büyük Bunalım' yaşanmış.

Türkiye'de Cumhuriyet tarihinde başımıza bu kadar derin bir olay gelmemekle birlikte siyasi, askeri, ekonomik krizler yaşadık. Bu krizlerin sonunda mutlaka herkes terapi görmedi, fakat darbe döneminde işkence görenler PTSD geliştirdiler veya ekonomik kriz dönemleri yokluk görenlerden bir kısmı aşırı tutumlu oldular.

Başka örnek: Ermenistan'da yaşayan Ermeni'lerin bir çeşit kurban psikolojisiyle sarmalandığını duyuyorum.

Başka örnek: İsrail'de yaşayan erkekler matriyarka tarafından büyük baskı altındalar ve kadınların vicdanına kaldıklarından sıkıntılı bir hayat yaşıyorlar.

Kendi ülkelerinde daha rahat yaşamak dururken niye yurtdışında yaşasınlar? diye de düşününce mantık bizi yurtdışına göç veren ülkelerde bir takım derin problemler olduğuna vardırıyor.
  • idexo  (11.03.18 15:32:01) 
Elbette, zaten en çok korku ve tehlikeyi kullanırlar.


  • selamun aleykum kitty  (11.03.18 17:16:50) 
Sosyal bilimlerde mutlak diye bir şey yok zaten, fakat sosyal psikolojinin uğraşabileceği en topyekün konular da bunlar işte.

Yakın tarihten saydığım olayların en büyüğü Büyük Bunalım olmuş. Bu Amerikan toplumunun tamamını etkilemekle kalmamış dünyayı etkilemiş bir kriz. Zira o dönemde krizin doğası itibariyle oluşan balon patlayınca borsadaki menkul kıymet fiyatları %30-%40 kadar gerilemiş. İşsizlik fırlamış. 29 krizi deyip geçmemişler, ekonomik yokluğun getirdiği sosyolojik, psikolojik büyük yıkımlar olmuş. İntihar edenler olmuş. Boşuna Büyük Bunalım dememişler. Bu arada büyük buhranın en önemli bir sebebi devlet müdahalesinin hiçbir şekilde kullanılmaması. Yani devlet zamanında borsaya müdahil olsaymış muhtemelen kriz bu boyutlara varamazmış.

Türkiye açısından bakınca Birinci Dünya Savaşı ve hemen ertesinde başlayan Kurtuluş Savaşı büyük bir bunalım ve bundan çıkış süreci olarak kabul edilebilir. Bu süreci hazırlayan sorunlar, savaş süreci... çok zorlu koşullar, yokluk yılları... Böyle bir dönemde önceki bürokratların ve padişahın demokrasiye direndiğini görüyoruz. Dağıtılmış ordudan kalanlar ve kendi kaderini eline alan bir halk hareketi 'Ya İstiklal Ya Ölüm'e kadar zorlanmış.

ekleme: Sorudaki bir çelişki de şu, topyekün psikolojik problemler varsa gidecek psikiyatr bulmak mümkün mü? Hem maddi hem manevi olarak psikiyatr da toplum da çökmüş olacaktır. Böyle krizler medeniyetlerin yıkılmasına sebep olabilecek doğal afetler, savaşlar, kıtlıklar, kuraklıkların... vb. hep birden geldiği ve uzun sürdüğü dönemlerde ortaya çıkabilir.
  • idexo  (11.03.18 17:22:56 ~ 17:27:07) 
Dunya savaslari ya da buyuk capli savaslar suresince hic kimsenin psikolojisinin normal olacagini sanmiyorum. Bu savaslar da siyasi iktidarlar tarafindan baslatiliyor ve sürdürülüyor.

Mesela Avusturyali yazar Stefan Zweig 2. Dunya savasi doneminde hedef haline getirildikten sonra bir sekilde Brezilya'ya kacmayi basarmisti. Ancak insanligin bir daha asla duzelmeyecegine olan kati inanci nedeniyle karisi ile birlikte intihar etmislerdi. Ne kadar bir karamsar tablo icerisinde yaşandığını tahmin edebilirsin.
  • japon askeri  (11.03.18 22:39:49) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.