Bir yanda
mass hysteria diye bir şey var. Diğer yandan krizler akla geliyor.
Bilinçli bir şekilde toplumun psikolojisini bozmak isteyen iktidarlar kendi kuyularını da kazacaklarından mantıken böyle bir çaba onların çıkarına olmazdı.
'Siyasal iktidarlar' diye özellemek yerine 'güç sahipleri' diye soyutlayalım. Yönetici kesim veya erk sahipleri potansiyel olarak 'toplumun psikolojisi'ni bilerek veya bilmeyerek bozabilirler.
Dünya'da 1929'da 'Büyük Bunalım' yaşanmış.
Türkiye'de Cumhuriyet tarihinde başımıza bu kadar derin bir olay gelmemekle birlikte siyasi, askeri, ekonomik krizler yaşadık. Bu krizlerin sonunda mutlaka herkes terapi görmedi, fakat darbe döneminde işkence görenler PTSD geliştirdiler veya ekonomik kriz dönemleri yokluk görenlerden bir kısmı aşırı tutumlu oldular.
Başka örnek: Ermenistan'da yaşayan Ermeni'lerin bir çeşit kurban psikolojisiyle sarmalandığını duyuyorum.
Başka örnek: İsrail'de yaşayan erkekler matriyarka tarafından büyük baskı altındalar ve kadınların vicdanına kaldıklarından sıkıntılı bir hayat yaşıyorlar.
Kendi ülkelerinde daha rahat yaşamak dururken niye yurtdışında yaşasınlar? diye de düşününce mantık bizi yurtdışına göç veren ülkelerde bir takım derin problemler olduğuna vardırıyor.