Yapmam gerekenler veya yapmak istedigim, "Sirasi gelince yaparim" dedigim seyler var ama bir amacim, "Uzun vadede su olayim" diye bir hedefim yok. Dolayisiyla, "Yonum su, rotam soyle" diye bir hayatim yok ama sorumluluklarim var.
Acikcasi bunu rotali, yonlu yasamaktan daha guzel buluyorum. "Sunu yapacagim" diye hedef koyup yasamak anlamsiz geliyor bana. Ulasip ulasmayacagin belli olmayan bir hedefe tum cabani verince hayati kaciriyormus gibi geliyor.
"Hayat bir yolculuk ve gidecegin yer zaten ayni" temasini daha cok seviyorum. Hayatinda gidecegin, ulasacagin yer iyi de olsa kotu de olsa sen ayni sensin. Sen ayni kaldikca iyideki algin da, kotudeki algin da cok farkli olmayacak. Bu yuzden, yoldan ve yolculuktan zevk alinmadigi surece hedefin pek bir anlami kalmiyor.
Is gelip üğpoıuy'un dedigi yere dayaniyor. Sabah "Bakalim bugun ne olacak" diye merak ederek kalkiyorum, hayatimi elimde cekirdegimle dizi gibi izliyorum. Oyle olay olmuyor cok fazla, daha cok slow tv kivaminda. Norvec'teki 7 saatlik tren yolculugunu ilgiyle izleyen gibi insanlar gibi hayati izliyorum. Bazen kotu oluyor, bazen iyi oluyor ama oluyor. Her gun kesfettigin bir sey oluyor mesela, sacma bile olsa, onlar cok keyif veriyor.
terelelli temcik'in "kendinin sıradan biri olduğunu fark etmek" basliginda bir entry'si var mesela, soyle diyor:
"çekoslavakya'da iş aramaktan, otostopla küba'ya gitmekten, evde taze fasulye yerine çin yemeği yapmaya çalışmaktan, beslemek için satılık iguana aramaktan, uzakdoğulu ya da zenci sevgili arayışından, senden başkasının okumadığı dergilere abonelik ücreti ödemekten vazgeçildiği andır.
evet, hayat kısa ama beyhude yere yormamak lazım bünyeyi; farklılık uğruna kafayı bite sokmamak lazım.
belki de naif değişikliklerle arada sıradanlığı kırmak daha caziptir.
ne adamlar gördüm bir sene çinde yaşamış mesela; tek tespiti; -abi yemekleri çok kötü- oluyor. ne hayatı vasat görünen insanlar var; öyle bir keyif alıyor ki oturma odasını boyamaktan, insan onu tom sawyer sanıyor."
benim gozumde de iste butun mesele bu.
0