[]

Nasıl okuma yapıyorsunuz?

okuduğunuz kitaplar aklınızda kalıyor mu? kitap okurken not alma vs gibi taktikleriniz neler? kendi düşünceleriniz ile kitaba yaklaşıyor musunuz? bilginiz olmayan bir konuda kitap okuduğunuzda o kitap dışında nasıl özgün düşünce geliştiriyorsunuz?

edit: örneğin 'kant gezmeyi pek seven biri değildir, düşünceleri ile ... etkilemiştir, eserinde x konusunda çelişkili düşünceleri vardır' diye bir yazı yazabilmek için kant hakkında iş sadece çok kitap okumakta mı biter?


 
not almazsam aklimda kalmiyor. hep yazar ne dusunmus diye okurum kitabi.


  • eksisozluk kullanici sozlesmesini okudum  (21.01.17 04:36:32) 
@eksi notları kitabı daha sonra eline aldığında önemli yerleri hatırlamak amacıyla mı alırsın?


  • forlife  (21.01.17 04:38:28) 
olay örgüleri ve bazı hoş cümleler aklımda kalıyor. bide tat tabii ki. onun dışında şeyleri unutuyorum. mesela şu an lise hayatımda okuduğum ince memedin tadını çok iyi alıyorum. aklımda harika kalmış.

bu aralar telefondan okuduğumdan programın not alma özelliği oluyor onla şeediyorum.

e yani senin tek düşüncen o okuduğun şey olmuyor onun hakkında daha önceden de bir şey düşünmüş olabiliyorsun haliyle bişeyi okurken düşüncene uymuyorsa eleştiriyorsun. uyuyorsa da harika bi duygu yaşıyorsun (tam düşündüğünüzü anlatan biraz tespitçi, betimlemeli kitaplar bu yüzden harikadır mesela kitap değil ama "taylanların esmer ve yavşak olması" gibi. bu konu ortaya fırladığında çoğunlukta aynı his belirdiğinden bu olay büyüyüp gitti. ekşişeylere falan konu olmuştu heralde.) işte bu "ayyynen öyle" hissi olmadığında eleştiriyorsun.

şimdilik böyle düşündüm sonra düşüncem değişebilir çok emin değilim kendimden :D
  • freetakilir  (21.01.17 04:45:32) 
ben romanlarda falan da not alirim. biz lisede olay orgusu karakterler falan bunlari hep cizelgeye yazardik. bakinca hep hatirliyorsun. diger kitaplarda ise dedigin gibi onemli gordugum yerleri hatirlamak amaciyla not alirim.


  • eksisozluk kullanici sozlesmesini okudum  (21.01.17 04:47:22) 
romanlar için konuşursam, genellikle unutmuyorum. büyük kısmını unuttuklarım daha çok angarya olarak okuduğum romanlar oluyor.

yorum içeren kitaplarda durum farklı -tarihten edebiyat tarihine, felsefeden sosyolojiye kadar- bilgi-yorum sentezi sunan kitaplardan okunanları akılda uzun süre kayıpsız olarak tutmak imkânsız bence. bunlarda ben, "bunu unutmamam lazım" dediğim kısımları dönüp tekrar hatırlayabilmek için işaretliyorum, sayfa kenarına birkaç kelimelik açıklamalar yazıyorum.

kitapta kafama yatmayan bir şey olunca da ilgili yere itirazımı soru/yorum olarak yazıyorum.
  • inpinkwefloyd  (21.01.17 04:51:01) 
üzerinde çok düşünerek okuduğum, altını çizdiğim şeylerin olduğu kitaplar bile aklımda kalmıyor. not aldıklarımın bazı kısımları kalıyor.

en çok aklımda kalanlar birkaç kez okuduklarım veya liseden, üniversiteden kalma, işlenmiş ve üzerine sınav, inceleme vs yapılmış olanlar.

not alırken bazen olayları, kavramları vs birbirine bağlamak için başka sayfaların numaralarını yazarım. fizik kitapları çalıştığım zamanlardan kalma bir alışkanlık olup romandan belge niteliklisine kitaplarda yaptığım bir şey.

onun dışında yıldızlar koyarım. bir, iki veya üç yıldız. BAK yazarım, SOR yazarım. bazen kitap sayfasını kompozisyon kağıdı gibi kullanır okuduğumun bana düşündürdüğü zıtlaştığım ya da sorguladığım her şeyi oraya döşenirim. notumla notumun malzemesi olan içerik aynı yerde olunca o not daha az "yalan" oluyor. geri dönülüp bakıldığında kitap tam teçhizatlı kavram haritası gibi olabiliyor. gerçi bu kadar abartılısını eskiden çok yapıyordum.

ama bende bir kalem eşiği vardır, önce okuduğum şey onu geçerek kalkıp kalem almamı tetikleyecek.

kendi düşüncelerim olmadan kitaba yaklaşabileceğimi sanmıyorum. beynim tabula rasa değil, öyle bir şey bence fiziksel olarak mümkün değil. ama bunun ne kadar farkında olursam, hani mağarada olan ama bunu bilen insan gibisinden, algılarımı o kadar iyi kontrol edebilirim en azından. düşünce bazen tohum gibi hatta kimyada kristalleşmeyi anlatan "lattice structure"daki toz parçası gibi. üzerine asılarak bina olan, birbirine relatif itme ve çekme kuvvetleriyle konuşlanan diğer eşit veya alt düşünceler bazen ancak beraber ele alındıklarında bir bütün ifade edebildiği gibi kendini dışlayan bir noktaya da varabiliyor. bu son durum zaten kitapta çok ilerlemeden kendini belli ettiğinden dönüp de her şeyi baştan yeni bir perspektiften algılamaya gerek kalmıyor. özellikle bir varsyaımım varsa ve onun zıddı durumla beraber olasılıkları 1 eden bir mantık söz konusuysa ben varsayımımı yaparken adım adım, zıddınında farkında olmak zorunda kalıyorum zaten. dolayısıyla o toz parçasına zıt yerde ve zıt yönde başka bir düşünce kristali de oluşmaya başlıyor. valla neden böyle benzetmeler yaptım bilmiyorum, aklıma şu an bunlar geldi, biraz da garip oldu farkındayım ancak sorunuza net bir cevap verebileceğimizi varsayabiliyorsak o zaman ancak bu kadar net bir benzetmenin yapılabileceği durumlardan bahsedebilirim sanırım. bazen zıtlıklar değil aykırılıklar söz konusu olup kafada birbirine bağımlı veya bağımsız pek çok kavram kümesine yer vermek zorunda olduğumda böylesine basit bir sebep-sonuç-sebep ilişkisi kuramam sanırım.

bilgim olmayan bir konuda kitap okurken özgün düşünce üretmeye başlayabildiğim nokta kitap içeriğindeki tutarlılığın bozulmaya başladığını veya teklediğini düşündüğüm durumlarda görünür oluyor. elimde çıkarsama yapmaya yetecek kadar temel malzemeyi kitap sağladığında o tutarlılığı izleyebilir hale gelebiliyorum. "x'tir." dendiğinde "x değil" durumlar ve x'in aykırı evrenler oluşturduğu ve bunun yarattığı bağdaşmazlık-yanlış kategorilendirme duygusu ise ikinci bir önermeyi görüp de tutarlılığa bakmadan da hani başta "heuristic" denebilecek şekilde duyumsayabileceğim bir geçersizlik anlatıyor veya bu ihtimale işaret ediyor.

ya aslında ben genel düşünüş biçimlerimizi biraz karmaşık bir şekilde izah etmiş oldum. sanıyorum ki belli bir bilinçle kitap okumaya çalıştığımız zamanlar bunları otomatik denecek bir doğallıkla yapıyoruz. bilinç ve otomatiklik birbiriyle çelişir gibi dursa da kastettiğim durumda çelimiyor. çünkü elmanın yere on farklı serbest düşüş yapma şekli yok. farklı şekillerde düşünebiliriz ama eleme yapmamız, genellemelerimiz, tümdengelim ve tümevarımlarımız... düşünüş şekilleri belli yani, güneşin altında keşfedilmemiş yeni bir düşünüş tipi olması için sanırım yeni bir algı tipinin de biyolojik olarak gelişip beyinde veya zarında kendine göre bir korteks falan yaratması gerekir. yalan yanlış biyoloji terimleri kullanmayayım da ifade sorunu yaşıyorum şu an, ondan böylle yazdım.
  • godoşu beklerken  (21.01.17 05:01:43 ~ 05:06:52) 
Kantın kitaplarını, bir de kant gibi adamlar hakkında yazanlara bakarım ve kesinlikle not alırım.

Genelde metroda falan okudugum, yolda okudugum kitabi ozumseyemiyorum. Eve dondugumde tekrar okuyorum. Cunku not almamis oluyorum. Yazmadigim seyi unuturum, ama bir alan hakkinda cok okuma yaptiysam bir sure sonra pekisir. Ornegin, kent calisiyorum su sira. Literature hakim oldukca unutmamaya basliyorum kim ne demis, biraz daha hakimiyet artiyor. Ama bu da yine okurken not almakla baglantili. Notlara geri donmesem de hatirliyorum.
  • mrsmoon  (21.01.17 08:57:48) 
Yazarına -ve kitabına- göre değişiyor not alma durumum. Atıyorum Murakami, Alper Canıgüz, Trevanian vb. yazarları okuyorsam almıyorum. Pessoa, Proust, Joyce, Oğuz Atay vb. yazarları okuyorsam not almama, cümlelerin altını çizmeme gibi bir seçeneğim yok. Yetkim dahilinde değil. Hayatımdaki en müthiş emrivaki.

Bilgim olmayan konuda kitap okumuyorum. Kitabı okumadan önce ön araştırmalarım sayesinde bilgi ediniyorum. Bu zamana kadar aldığım hiçbir kitabı "aa şuna da güzel diyorlar, alayım." diyerek almadım. İnanılmaz seçiciyim.

Ben görüneni okuyup, onu anlamaya çalışıp, görünmeyenle ilgileniyorum genelde. Yazar ne düşünmüş değil de, ona bunu ne/neler düşündürmüş gibi.
  • papillon7  (21.01.17 11:29:18) 
romanda, şiirde çok etkileyici bir cümle olmadıkça not almam.

belirli bir konuda bilgi vermek amacıyla yazılmış bir kitapta, denemede vs. ise not almaya başladım. çünkü şunu fark ettim, okuduğun kitabın yarısı kalıyor aklında. not tutarak bu oranı arttırabiliyorsun. gerekirse sonradan dönüp tekrar bakıyorsun.
  • antikadimag  (21.01.17 11:55:59 ~ 11:56:17) 
Romanlarda papillon gibi davranıyorum. Kimi romanlar bana hiçbir şey ifade etmezken kimileri de bütünüyle kavrayıp sarabiliyor. Her iki durumda da internete girip kitap hakkındaki düşüncelerimden farklı olan düşünceleri, bilgileri yerli, yabancı sitelerde okumaya özen gösteriyorum.
düşünce akışına sahip kitaplarda da mutlaka yazarın düşünce tarzını algılayıp onu izlemeye çalışıyorum. not almak istediğim durumlarda kitap sayfasının fotoğrafını çektikten sonra hakkında bir word dosyası açıp kendi notlarımı alıyorum.

  • gkct  (21.01.17 12:03:35) 
Sayfaların kenarına ya da kitap felsefi türden bir şey ise ayrı bir not defterine açıklamalı not tutuyorum. Kitap bana o an konuya örnek olarak neyi hatırlatırsa o şekilde not tutuyorum. Örneğin korku ve titremeyi okuyorum diyelim, aklıma arthur koestlerin bir kitabı geldi ya da dreyerin bir filmi geldi o an, onu o sayfaya not ediyorum. Kendi kafamda bir şeyler oluştuysa onu da aynı şekilde not ediyorum

Bilmediğim karmaşık kitaplara hemen girmiyorum. Kademeli olarak daha basitlerden başlayıp ön bilgi ediniyorum
  • lesmiserables  (21.01.17 13:58:39 ~ 14:00:43) 
Okurken not alamam.
Okuduğum bir şeyi de kısa sürede unuturum.
Sadece sonucu hatırlarım, "beğendim" ya da "beğenmedim".
Kitapçıda gezerken "bak bunu oku çok güzel" dediğimde kitapla ilgili bir soru soruyor karşı taraf ve kalıyorum öyle çünkü tamamen gitmiş bazı kısımlar var aklımda o da anlatmak için yeterli değil ama çok güzel bunu biliyorum.
Böyle sıkıntılı oluyor işte.

Bir kitabı yıllar önce okuduğumu kitabı bitirince hatırladım mesela hangisiydi hatırlamıyorum şu an ama okurken hep bi tanıdıklık vardı, okudukça hatırlıyordum, bitirince de daha önce okuduğuma emin oldum.

Gerçek bilgilere dayanan bir kitapsa o konular üzerinde araştırmalar yaparak daha kalıcı olmasını sağlayabiliyorum sadece.
  • mutekebbir  (21.01.17 14:06:26) 
arkadaşlar yazdıklarınızı tek tek dikkatle okudum. öncelikle ayrıntılı cevaplarınız için teşekkür ediyorum. bu konuda eksik olduğumu geç farkettim ama zararın neresinden dönsek kar. ülkemizde nasıl araştırma yapılır, öğrenme süreci nasıldır, kitap nasıl okunur gibi temel noktalarda maalesef eğitim hayatında bir bilgi ile karşılaşmıyoruz. temeli olmayan bir bina yapmaya çalışmışım. şimdi kendim için bir blog sitesi oluşturayım derken onca kitaptan doğru düzgün bir şey çıkaramıyorum. yazamıyorum. tıpkı senin gibi @mutekebbir. ne kadar kitap hoşuma giderse gitsin ondan bir kısmı alıp çıkarmayı, onu özetlemeyi kitabın bütünlüğüne ters, kitabın ruhuna aykırı diye mi düşünüyordum da bir kısım yerlerin altını çizmiyordum yoksa kitabı kendimden ayrı soyut bir parça olarak değerlendirdiğimden mi ona eleştirel bir düşünce ile yaklaşmıyordum bilemiyorum. yani belki de kitaba karşı tarafsız kalmayı içgüdüsel olarak öğrenmiştim. bir tür muhafazakar bir düşünce. ama geriye koca bir 0 bırakıyormuş. tekrardan teşekkürler.


  • forlife  (22.01.17 01:45:59) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.