Yok, demiyorum öyle bir şey. Hazır gelen her türlü şeyin (para, başarı, bilgi, vb.) sindirilemediğini düşünüyorum. Sihirli değnekle elde ettiğim şey uğraşarak elde ettiğim kadar tatmin etmez.
Tabii, biraz daha kolay olsun, daha az uykusuz kalayım, biraz daha zeki olayım, az daha algılarım ve zihnim açık olsun, biraz daha şöyle, biraz daha böyle olayım isterdim ama kucağıma verilmesini istemezdim daha doğrusu.
Şu ana kadar gerçekten it gibi çalışıp didindim ve adım adım oluyor bir şeyler. Daha 10 yılın meyvelerini yeni yeni alıyorum. Sanki büyük bir düşünürden alıtılamışım gibi olacak ama Cem Yılmaz da demiş 'Başarılı insanların ortak özelliği it gibi çalışmalarıdır. Başka bişey ne duydum ne gördüm.. Gerisi traştır, süstür, dedikodudur.' diye. %100 katılmıyorum; tanıdıklarla oraya buraya gelenler de var. Açıkçası, o kolay hayatlar da dışarıdan kolay görünüyor. Kim Kardashian'ın saçma hayatı bile kolay değil. Benim uğraştığımdan daha popüler ve zevklidir belki ama uğraşılıyor bu tarz şeyler için bile, yorulunuluyor. Kendi hayatımızı ortaya koyana, kendimizi gerçekleştirene kadar uğraşmak ve didinmek gerekiyor.
İnsanın gözü sürekli ödüldeyse, sürekli 'Ne oldu, ne kazandım'a odaklanılırsa, yapılacak işe veremez insan kendini ve bunun getirisi olmaz. Odak noktası yapılacak iş olunca ödül gelebiliyor ancak. Kendime 'Gittiğin yer değil, yol güzel olsun' derim. İt gibi çalışılan şeyin sevilmesi bu yüzden önemli. Sevilen şeye delicesine kendini kaptırınca başarı geldiğinde insan fark etmiyor ve 'Ha, ne oluyor' diyor ya da başarıyı umursamıyor bile. Zaten ödülün kendisi çalışmak oluyor.
İt gibi çalışıp Nobel almayacağım, Ted konuşmacısı olmayacağım; öyle bir kapasitem yok zaten. Çevremdeki herkes benim kadar zeki, benim kadar çalışkan, benim kadar öyle, benim kadar böyle. Bir farkım yok ki, onlardan başarılı olayım. Aynı şekilde, onların da benden bir farkı yok ki, onlar benden başarılı olsun. Bir iki dahi dışında, hepimiz aynı ortalamada takılacağız zaten. Çalışmamın amacı böyle şeyler olsa çalışamam, çünkü olmayacak. Başka güzel şeyler, başka güzel başarılar olacak tabii ki.
Bir de şu var, istediğin şeyleri alınca da hayat süper olmayacak. Önündeki varlıklarla neysen, önündeki varlıklar arttığında ve onlardan hevesini alıp daha fazlasını istediğinde yine aynı kişiye dönüyorsun. Dolayısıyla, süper olmasını beklersen hayattaki çok zaman boşa gitmiş olacak. Ne zaman elde edeceğin (umarım elde edeceğin) bir başarı için 'Şöyle olsun, böyle olsun' diye hem hayalini kurmak, hem kendini yormayarak zaman kaybetmek çok da anlamlı değil.
Burada, kendi şeytanım kendim olayım. Başarı derken kariyerden de bahsetmiyorum sadece. Diyebilirsiniz ki 'Ya zaten insan başkasının cebi dolsun diye çalışıyor insanlar, patron zengin olsun diye çalışıyor', hak veriyorum, hem de delicesine. Zaten çalışmalar da günde ortalama 4-6 saatlik çalışmadan sonrasının başkası için çalışmaya girdiğini söylüyor. Aynı şekilde, günde 4-6 saat çalışmıyorsanız, siz fazladan çalışan birinin hakkını yiyorsunuz demektir (tabii para veya birtakım kazançlar elde ediyorsanız). Kendi işim başkasına çalışma işi değil, ama tamamen bu nedenle çalışmak istemeyen işçiyi anlıyorum ve hak veriyorum. Zaten sömürülüyor; neden kanından daha fazla emdirsin. İş yerinde yükselmek ve iş yerinde yükseltilmenin önemliymiş gibi görülmesi de saçma bence. İş dediğimiz şey, eğer mecbur olduğumuz için çalışıyorsak, hayatımızı idare etmek için kullandığımız bir araç. En alttan emekli olsan ne olur, en üstten emekli olsan ne olur. Özünde yapılan şey aynı. Bunun tam tersi, eğer kişi kendine faydalı olacağını düşündüğü için veya sadece hoşlandığı için, bu 4-6 saati 2-3'e katlıyorsa, yükselmek ona mutluluk verdiği için it gibi çalışıyorsa, ona da hak veriyorum. Demek ki yapmak istediği şey o ve yapabilir. Kişi yükselmeyi mutluluk olarak görebilir, hayattaki varlığı ve amacı işinde yükselmek olabilir; bunda da bir sorun yok. İsterse gözü dönsün; bununla mutlu oluyorsa ne mutlu ona! Mutlu olacak bir aracı var demektir.
Bu durumlarla çelişen şey hem başarıyı ve yükselmeyi çok önemseyip hem de bu uğurda çalışmak istememek. Ne yardan ne serden geçmek diye bir şey yok.
Para bunlardan tamamen ayrı bir durum. Bir çoğumuz hak ettiğimiz parayı alamıyoruz zaten. 25 yıl hizmet vermiş insanlar, yaşlılıklarında 1300 TL maaşlarla geçinmeye çalışıyorlar, daha ötesinde ayıp yok. Bir dünya veya ülke gençlerine iş garantisi, yaşlılarına huzurlu bir yaşantı vaat edemiyorsa, niye var. Daha adil bir para dağılımını ayrı tutuyorum, başarı istemek ile para istemek aynı şey değil. Daha az çalışıp daha çok para istemek bence gerçekten hakkımız ve gelir dağılımın adil olması gerçekten çok önemli. Ancak, 'Ben çalışmayacağım ve başarılı olmak, saygı görmek istiyorum' absürt.
0