[]

iett otobüsleri, minibüsler, dolmuşlar ve şehirlerarası otobüsler...
Aslında konuya nasıl gireceğimi bilmiyorum. Biraz uzarsa lütfen kusuruma bakmayın, yönlendirin, "şurasını sil, şurasını yeniden yap" falan deyin. uzun zamandır aklımda olan, beni ciddi bir şekilde rahatsız eden bir konu, umarım yalnız değilimdir, ya da umarım ben paranoyak bir ödleğimdir, yaşamayı ya da gavurun "survive" dediğini bilemiyor, başarmıyor, beceremiyorumdur.
Ama akşam haberleri, gazeteler ortada.
...
Toplu taşıma araçlarını her kullandığımda ölüm ya da sakatlanma tehlikesi yaşadığımızı düşünüyorum.
Toplu taşıma araçlarının; bu araçların kapasitelerinden, fiziksel yapılarından ve kullanım amaçlarından öte hız ve manevralar ile kullanıldığını düşünüyorum. Ve bu şekilde kullanan kişiler olarak bu araçların şoförlerinin bu taşıtlar için vergi veren ve bu ulaşım için az sayılmayacak (hergün işe gidip gelen biri yaklaşık olarak ayda 100ytl para veriyor belediyeye, 1000ytl maaş alan birinin kazandığı paranın onda biri.) bir para ödeyen insanlara büyük, ama çok büyük saygısızlık ettiğini düşünüyorum.
Ötesi; hızlı, ya da dikkatsiz, elinde cep telefonu ile, küfür ederek, trafik ve görgü kurallarını yok sayarak, toplu taşıma aracı süren kişilerin kendilerini uyardığımızda ciddiye alınmadığımızı, ciddiye alındığımızda ise levye ve minibüsçü ordusunun saldırısına maruz kalma gibi hayati tehlikelere maruz kaldığımıza inanıyorum.
Çoğu şoförün (istisnalar kuralı bozmuyor, bozamaz) taşıdıkları insanın aslında kendilerine ekmek kazandırdığının farkında olmadığını ve bu insanları -kadın, yaşlı, çocuk ayırtetmeksizin- tartaklayabildiğini, hakaretlere maruz bırakabildiğini düşünüyorum. Ve acı olan şeylerden biri şudur: Hakaret edilen, haksızlığa uğrayan, hakkını savunmaya kalkışan 1 insanın çevresinde 30 tane başka yolcu olsa da bunların sesini çıkarmadığını ya da çıkaramadığını ya da çıkardıkları zaman show tv kamerası varmış gibi davrandıkların görüyorum.
Konu uzar, benim derdim şudur. Plaka, şoför adı, bağlı olduğu kurum ya da kuruluşun adı gibi bilgiler gizlice saklanırsa, bunları yavaşça, bu topraklarda yaşayan insanlar olarak caydırabilme şansımız sizce olabilir mi?
Ben, eşimle, ya da yalnız ve yahut arkadaşımla; medeni bir insan gibi (daha doğru naçizane elimden geldiğince olarak) dışarıya çıkıp gezmek istiyorum. Kendi aracım yok, belki aslında olmamalı da bu hengame trafiğin içerisinde, ama bu şekilde, hemen her gün ölüm tehlikesi atlatmaktan bıktım.
Magirus marka minibüsler ile şehir içi yolda, içerisinde sadece işe gitmek ya da dönmek için bulunan insanlar varken, 100km/s hıza yakın bir süratta seyir etmek, hatta yarış etmek, bu esnada cep telefonu ile konuşmak, takip mesafelerini hiçe saymak, konuya dair bir eleştiride bulunacak olan yolcuya dalmaya hazır olmak, hangi cumhuriyette normaldir bilemiyorum.
Ama inanın usandım. Çünki bu yanlış. Çünki bu yüzden insanlar ölüyorlar. Bu yüzden insanlar aşağılanıyorlar ve bu yüzden gündelik işlerine bozuk bir psikoloji ile giriyorlar.
Ne yapabiliriz. Trafiği aramak, çalıştıkları kuruma şikayet etmek gibi şeylerden bahsedece olanlar lütfen bunların sonucunun işe yarayıp yaramayacağını yazmadan önce tekrar düşünsün. Zira ben daha bıyıkları terlememiş, yani 18'ine bile gelmediği belli olan minibüs şoförleri de gördüm, sizler de görmüşsünüzdür.
Ama akşam haberleri, gazeteler ortada.
...
Toplu taşıma araçlarını her kullandığımda ölüm ya da sakatlanma tehlikesi yaşadığımızı düşünüyorum.
Toplu taşıma araçlarının; bu araçların kapasitelerinden, fiziksel yapılarından ve kullanım amaçlarından öte hız ve manevralar ile kullanıldığını düşünüyorum. Ve bu şekilde kullanan kişiler olarak bu araçların şoförlerinin bu taşıtlar için vergi veren ve bu ulaşım için az sayılmayacak (hergün işe gidip gelen biri yaklaşık olarak ayda 100ytl para veriyor belediyeye, 1000ytl maaş alan birinin kazandığı paranın onda biri.) bir para ödeyen insanlara büyük, ama çok büyük saygısızlık ettiğini düşünüyorum.
Ötesi; hızlı, ya da dikkatsiz, elinde cep telefonu ile, küfür ederek, trafik ve görgü kurallarını yok sayarak, toplu taşıma aracı süren kişilerin kendilerini uyardığımızda ciddiye alınmadığımızı, ciddiye alındığımızda ise levye ve minibüsçü ordusunun saldırısına maruz kalma gibi hayati tehlikelere maruz kaldığımıza inanıyorum.
Çoğu şoförün (istisnalar kuralı bozmuyor, bozamaz) taşıdıkları insanın aslında kendilerine ekmek kazandırdığının farkında olmadığını ve bu insanları -kadın, yaşlı, çocuk ayırtetmeksizin- tartaklayabildiğini, hakaretlere maruz bırakabildiğini düşünüyorum. Ve acı olan şeylerden biri şudur: Hakaret edilen, haksızlığa uğrayan, hakkını savunmaya kalkışan 1 insanın çevresinde 30 tane başka yolcu olsa da bunların sesini çıkarmadığını ya da çıkaramadığını ya da çıkardıkları zaman show tv kamerası varmış gibi davrandıkların görüyorum.
Konu uzar, benim derdim şudur. Plaka, şoför adı, bağlı olduğu kurum ya da kuruluşun adı gibi bilgiler gizlice saklanırsa, bunları yavaşça, bu topraklarda yaşayan insanlar olarak caydırabilme şansımız sizce olabilir mi?
Ben, eşimle, ya da yalnız ve yahut arkadaşımla; medeni bir insan gibi (daha doğru naçizane elimden geldiğince olarak) dışarıya çıkıp gezmek istiyorum. Kendi aracım yok, belki aslında olmamalı da bu hengame trafiğin içerisinde, ama bu şekilde, hemen her gün ölüm tehlikesi atlatmaktan bıktım.
Magirus marka minibüsler ile şehir içi yolda, içerisinde sadece işe gitmek ya da dönmek için bulunan insanlar varken, 100km/s hıza yakın bir süratta seyir etmek, hatta yarış etmek, bu esnada cep telefonu ile konuşmak, takip mesafelerini hiçe saymak, konuya dair bir eleştiride bulunacak olan yolcuya dalmaya hazır olmak, hangi cumhuriyette normaldir bilemiyorum.
Ama inanın usandım. Çünki bu yanlış. Çünki bu yüzden insanlar ölüyorlar. Bu yüzden insanlar aşağılanıyorlar ve bu yüzden gündelik işlerine bozuk bir psikoloji ile giriyorlar.
Ne yapabiliriz. Trafiği aramak, çalıştıkları kuruma şikayet etmek gibi şeylerden bahsedece olanlar lütfen bunların sonucunun işe yarayıp yaramayacağını yazmadan önce tekrar düşünsün. Zira ben daha bıyıkları terlememiş, yani 18'ine bile gelmediği belli olan minibüs şoförleri de gördüm, sizler de görmüşsünüzdür.

cok güzel bir konuya değinmişsiniz...
özellikle bu şöförlerin birbirleriyle yarışmaları yüzünden ben otobüs yerine bir ton para döküp taksiyle işe gidiyordum. insan hız yapıyorlar, birbirleriyle yarışıyorlar diye şehiriçi otobüse binmekten korkar mı hiç, bu ülkede korkuluyormuş malesef. ve bu yarışları hiç utanmadan, çekinmeden muavinle konuşarak yapıyorlar, öndeki araç hangisi, geçmek lazım diyorlar durmaları gereken durakta durmadan basıyorlar gaza, yada kaç dakika oldu diğer araç çıkalı gibi konuşmalar ardından basıyorlar gaza...
şikayet ile çözüleceğinden şüpheliyim ben malesef. kimi kime şikayet ediyorsun :(
acaba diyorum, toplansa bir sürü insan, arena yada benzeri bir programa bu konuyu ele almaları için baskı yapsa... 1hafta 10gün binsinler otobüslere gizli çekimler yapsınlar, her bindikleri otobüste kayda değer bir sürü görüntü elde edeceklerine eminim. bunu yapmaları için konunun ciddiyetini, ne kadar fazla insanı ilgilendirdiğini ve ne kadar fazla insanın bundan şikayetçi olduğunu seçeceğimiz programa anlatabilmek lazım. 1kişiden değil, çok fazla insandan bu konuda talep gelirse bu konuyla ilgilenirler diye düşünüyorum.
özellikle bu şöförlerin birbirleriyle yarışmaları yüzünden ben otobüs yerine bir ton para döküp taksiyle işe gidiyordum. insan hız yapıyorlar, birbirleriyle yarışıyorlar diye şehiriçi otobüse binmekten korkar mı hiç, bu ülkede korkuluyormuş malesef. ve bu yarışları hiç utanmadan, çekinmeden muavinle konuşarak yapıyorlar, öndeki araç hangisi, geçmek lazım diyorlar durmaları gereken durakta durmadan basıyorlar gaza, yada kaç dakika oldu diğer araç çıkalı gibi konuşmalar ardından basıyorlar gaza...
şikayet ile çözüleceğinden şüpheliyim ben malesef. kimi kime şikayet ediyorsun :(
acaba diyorum, toplansa bir sürü insan, arena yada benzeri bir programa bu konuyu ele almaları için baskı yapsa... 1hafta 10gün binsinler otobüslere gizli çekimler yapsınlar, her bindikleri otobüste kayda değer bir sürü görüntü elde edeceklerine eminim. bunu yapmaları için konunun ciddiyetini, ne kadar fazla insanı ilgilendirdiğini ve ne kadar fazla insanın bundan şikayetçi olduğunu seçeceğimiz programa anlatabilmek lazım. 1kişiden değil, çok fazla insandan bu konuda talep gelirse bu konuyla ilgilenirler diye düşünüyorum.
- 1980
(14.08.07 12:57:52)

Açıkçası ben her önerinin burada -Ekşi Duyuru'ya aykırı olmaz umarım- dillendirilmesini istiyorum.
Benim aklıma gelen tv'lerden medet ummaktansa (biliyoruz nelerle, ne için ve nasıl ilgilendiklerini çoğunun) bu tip konularla ilgilenen ve yaptırımı olabilecek var olan bir sivil toplum kuruluşuna destek olmak ya da böyle bir şey oluşturmak.
Nasıl çalışacak? Şöyle olabilir: İfşa ederek. Cep telefonu, handy cam, ses kaydedicileri gibi cihazlarla yolcuların farkettiği anda durumu bildirmesi ya da kaydetmesini sağlamak. Trafiğe durumu birden fazla kişi tarafından bildirmek, gerekenlerin yapılması için sürekli bir hareket içinde bulunmak. Ve bu işi yapamayan, düzgün yapmayan insanlar yerine gerçekten o işi yapmaya ihtiyacı olan ve değerini, zorluklarını bilecek, buna göre çalışacak insanların geçmesi için çaba göstermek.
Tekrar birkaç örnek vereyim konu ile ilgili:
- Bir belediye otobüsü, duraktaki bir yolcuyu ezip öldürebiliyor.
- Gavur dediğin adamın tasarladığı otomatik vitesli, klimalı, abs'li, hemen tüm güvenlik donanımları özene bezene yapılmış otobüsü körüğünden ikiye katlayacak kadar ivme kazandıracak hıza getirebiliyor şoförün biri. Bunu yapabilmek bir yarışçı için bile kolay olmaz sanırım. 50'ye yakın insan taşıyorsun, bu bir sorumluluktur. Taşıdıkların ise can'dır.
Ha bir de şu konu var: Zannediyorum ki belediyelerimiz fakir değiller. Neden hala "ayakta yolculuk" denen ilkel, sefil, çağdışı ve güvensiz bir uygulama sürüyor? Belediye otobüsü almaya mı para yetmiyor, yakıtını almaya mı? Yoksa otomobil sahipleri trafikte kalabalık etmesinler diye belediye otobüsü alınmasına mı izin vermiyorlar? Nedir sizce?
Neden 1.3 ytl'ye (3-4 adet ekmek parasıdır bu) ben ayakta gidip geliyorum zaten çalışmak için gittiğim yere? Ayda yüz milyon verip ayakta durmak sizce mantıklı mı?
Ve, minibüslerin ayakta yolcu almaları yasak, ve bu adamlar polis arabası gördüklerinde ayaktaki yolculara sinmelerini (yani yere çöküp saklanmalarını) emrediyorlar. Bunu bir insan evladı gururuna yedirmeli midir yanlış olduğunu bile bile?
Benim aklıma gelen tv'lerden medet ummaktansa (biliyoruz nelerle, ne için ve nasıl ilgilendiklerini çoğunun) bu tip konularla ilgilenen ve yaptırımı olabilecek var olan bir sivil toplum kuruluşuna destek olmak ya da böyle bir şey oluşturmak.
Nasıl çalışacak? Şöyle olabilir: İfşa ederek. Cep telefonu, handy cam, ses kaydedicileri gibi cihazlarla yolcuların farkettiği anda durumu bildirmesi ya da kaydetmesini sağlamak. Trafiğe durumu birden fazla kişi tarafından bildirmek, gerekenlerin yapılması için sürekli bir hareket içinde bulunmak. Ve bu işi yapamayan, düzgün yapmayan insanlar yerine gerçekten o işi yapmaya ihtiyacı olan ve değerini, zorluklarını bilecek, buna göre çalışacak insanların geçmesi için çaba göstermek.
Tekrar birkaç örnek vereyim konu ile ilgili:
- Bir belediye otobüsü, duraktaki bir yolcuyu ezip öldürebiliyor.
- Gavur dediğin adamın tasarladığı otomatik vitesli, klimalı, abs'li, hemen tüm güvenlik donanımları özene bezene yapılmış otobüsü körüğünden ikiye katlayacak kadar ivme kazandıracak hıza getirebiliyor şoförün biri. Bunu yapabilmek bir yarışçı için bile kolay olmaz sanırım. 50'ye yakın insan taşıyorsun, bu bir sorumluluktur. Taşıdıkların ise can'dır.
Ha bir de şu konu var: Zannediyorum ki belediyelerimiz fakir değiller. Neden hala "ayakta yolculuk" denen ilkel, sefil, çağdışı ve güvensiz bir uygulama sürüyor? Belediye otobüsü almaya mı para yetmiyor, yakıtını almaya mı? Yoksa otomobil sahipleri trafikte kalabalık etmesinler diye belediye otobüsü alınmasına mı izin vermiyorlar? Nedir sizce?
Neden 1.3 ytl'ye (3-4 adet ekmek parasıdır bu) ben ayakta gidip geliyorum zaten çalışmak için gittiğim yere? Ayda yüz milyon verip ayakta durmak sizce mantıklı mı?
Ve, minibüslerin ayakta yolcu almaları yasak, ve bu adamlar polis arabası gördüklerinde ayaktaki yolculara sinmelerini (yani yere çöküp saklanmalarını) emrediyorlar. Bunu bir insan evladı gururuna yedirmeli midir yanlış olduğunu bile bile?
- laugh
(14.08.07 13:26:24)

peşin özet:
1.varolan kanunlar uygulanmıyor. kağıt üzerinde herşey güzel (Türk işi)
2.varoan kanunları "uygulamayan/uygulayamayan/uygulatmayanlar" için çok ağır yaptırımlar getirilmeli.
---------------------------
sorun bu işlerin yapısal olarak "düzeltilmek istenmemesi".
ankara'da trafik terörü için gayet ciddi söylüyorum
yalnızca 10 kişinin eline kamera ver
stratejik yerlerde hatalı davranışları kaydetsinler
ve hatalı davrananlar "kanunlar uygulanarak" (normalin aksine yani!!!) iyice bir bellensin.
sorun kalkar.
bu konuya komik bir dayanak: Almanya'dan Türkiye'ye tatile gelen ve trafiğin altını üstüne getiren biriyle tv röportajı yapılıyor. adama soruyorlar almanya'da böyle davranıyor musunuz? olurmu canım burası Türkiye diye kurallara uymuyoruz diyor.
1.varolan kanunlar uygulanmıyor. kağıt üzerinde herşey güzel (Türk işi)
2.varoan kanunları "uygulamayan/uygulayamayan/uygulatmayanlar" için çok ağır yaptırımlar getirilmeli.
---------------------------
sorun bu işlerin yapısal olarak "düzeltilmek istenmemesi".
ankara'da trafik terörü için gayet ciddi söylüyorum
yalnızca 10 kişinin eline kamera ver
stratejik yerlerde hatalı davranışları kaydetsinler
ve hatalı davrananlar "kanunlar uygulanarak" (normalin aksine yani!!!) iyice bir bellensin.
sorun kalkar.
bu konuya komik bir dayanak: Almanya'dan Türkiye'ye tatile gelen ve trafiğin altını üstüne getiren biriyle tv röportajı yapılıyor. adama soruyorlar almanya'da böyle davranıyor musunuz? olurmu canım burası Türkiye diye kurallara uymuyoruz diyor.
- can see
(14.08.07 19:22:34)

kimsenin işini doğru dürüst yapmadığı ülkemizde işini yapması gerektiği gibi yapmayan bir başka grup. yalnız her nedense hep bu adamlar göze batıyor. bir otobüs kaza yapınca hepsini birden katil, bir tane mauvin terbiyesizlik yapınca hepsini aşağılık cahil saymak ne derece doğru? her otobüse bindiğimde olay çıkıyor, şoförler her seferinde hızlı gidiyor derseniz, insaf derim. biz de hergün biniyoruz otobüslere, işini gayet düzgün yapan, yolcuya gayet saygılı çalışanlar hiç mi yok? tabii ki var.(oyakbank reklamı gibi oldu) kısacası bu kadar önyargılı olmamak lazım.
- ozmania
(15.08.07 16:01:22)

ozmania: bence hepsini aynı kefeye koymak gerek. evet, aynen yazdığım gibi, son derece acımasızca. nedeni mi?
çünki iyi şoför olsalar dahi bulundukları kurumda düzgün çalışmayan insanlar var ve seslerin çıkaramıyorlar bunlara. tıpkı trafiğin, kanunların yaptığı gibi.
her gün bir sürü insan ölüyor, sakat kalıyor, kimsenin başına böyle bir şey gelsin dilemem, 3 gram vicdanı olan kimse de bunu istemez, ama bunlar oluyor. sen henüz bir kaza geçirmemiş olabilirsin, henüz bir yakının düşüncesiz, adi, haysiyetten nasip almamış bir hıyarın kullandığı bir magirus'un altın kalmamış olabilir.
ama insanlar bunlarla yüzleşiyorlar.
ben istanbul'da doğmadım, yaklaşık 10 senedir istanbul'da yaşıyorum. bundan 5-10 yıl önce istanbul, diğer şehirlere göre örnek bir şehirdi. neden biliyor musun? bir tenekenin içinde bulunduğu için kendini diğerlerinden üstün görenler azdı.
bir yaya görünce insanlar korkan çalıp üzerine sürmek yerine durup yol veriyorlardı.
bir dolmuş şoförü biraz hızlansa ya da bir hata yaparsa derhal yolcular uyarırdı ve şoför durumunu düzeltir özrünü dilerdi.
artık şoförlerden korkuyoruz.
ha, sadece toplu taşıma araçlarının şoförlerimi kötü?
asla değil, trafikte araç kullanan hemen herkes, artık bu bir gelenek, görenek halini aldığından olsa gerek, trafik kurallarını umursamıyor.
ama toplu taşıma araçlarını kullananların sorumlulukları kat kat fazla.
bu kadar rezil bir trafiğin içinde bir sürü insanla başa çıkmak zorunda kalıyor olabilirler, yorucu bir meslek, hem de çok yorucu.
ama bu mesleği hak eden insanlar var dışarıda işsiz ya da daha kötü mevkilerde ve becerikli insanlar var.
kadrolaşma ya da minibüs mafyalarının getirdiği adamlara mı acımalıdır, yoksa en azından 8 kişi taşıyan bir dolmuşun içerisinde sevdiklerine ya da işine ulaşmak isteyen insanlara mı?
ben acımıyorum kardeşim; elinde sigara ile senden benden toplanan vergi ve para ile alınan aracı güvenliksiz, hızlı ve hırpani kullanan ve yolcuları kendisi gibi insan olarak görmeyen, onları tehdit eden adamlar işsiz kalsın, ehliyetsiz kalsın, aç kalsın, köpek gibi sürünsün, ...umurumda değil.
katlandıkça katlanıyorlar. yani sen katlanıp, "tamam abi" dedikçe herkes işini kötü yapmaya başlıyor ya da kötü yapanlara terk etmek zorunda kalıyor.
çünki iyi şoför olsalar dahi bulundukları kurumda düzgün çalışmayan insanlar var ve seslerin çıkaramıyorlar bunlara. tıpkı trafiğin, kanunların yaptığı gibi.
her gün bir sürü insan ölüyor, sakat kalıyor, kimsenin başına böyle bir şey gelsin dilemem, 3 gram vicdanı olan kimse de bunu istemez, ama bunlar oluyor. sen henüz bir kaza geçirmemiş olabilirsin, henüz bir yakının düşüncesiz, adi, haysiyetten nasip almamış bir hıyarın kullandığı bir magirus'un altın kalmamış olabilir.
ama insanlar bunlarla yüzleşiyorlar.
ben istanbul'da doğmadım, yaklaşık 10 senedir istanbul'da yaşıyorum. bundan 5-10 yıl önce istanbul, diğer şehirlere göre örnek bir şehirdi. neden biliyor musun? bir tenekenin içinde bulunduğu için kendini diğerlerinden üstün görenler azdı.
bir yaya görünce insanlar korkan çalıp üzerine sürmek yerine durup yol veriyorlardı.
bir dolmuş şoförü biraz hızlansa ya da bir hata yaparsa derhal yolcular uyarırdı ve şoför durumunu düzeltir özrünü dilerdi.
artık şoförlerden korkuyoruz.
ha, sadece toplu taşıma araçlarının şoförlerimi kötü?
asla değil, trafikte araç kullanan hemen herkes, artık bu bir gelenek, görenek halini aldığından olsa gerek, trafik kurallarını umursamıyor.
ama toplu taşıma araçlarını kullananların sorumlulukları kat kat fazla.
bu kadar rezil bir trafiğin içinde bir sürü insanla başa çıkmak zorunda kalıyor olabilirler, yorucu bir meslek, hem de çok yorucu.
ama bu mesleği hak eden insanlar var dışarıda işsiz ya da daha kötü mevkilerde ve becerikli insanlar var.
kadrolaşma ya da minibüs mafyalarının getirdiği adamlara mı acımalıdır, yoksa en azından 8 kişi taşıyan bir dolmuşun içerisinde sevdiklerine ya da işine ulaşmak isteyen insanlara mı?
ben acımıyorum kardeşim; elinde sigara ile senden benden toplanan vergi ve para ile alınan aracı güvenliksiz, hızlı ve hırpani kullanan ve yolcuları kendisi gibi insan olarak görmeyen, onları tehdit eden adamlar işsiz kalsın, ehliyetsiz kalsın, aç kalsın, köpek gibi sürünsün, ...umurumda değil.
katlandıkça katlanıyorlar. yani sen katlanıp, "tamam abi" dedikçe herkes işini kötü yapmaya başlıyor ya da kötü yapanlara terk etmek zorunda kalıyor.
- laugh
(16.08.07 14:01:04)
1