[]

İşler Güçler / Cesaret / Akıl - Fikir

Önümüzdeki 1,5 yıl içinde kendime ait bir yer açmaya karar verdim.
Bu süre zarfında da girmek istediğim alanla ilgili kurslara vs. katılıp kendimi geliştireceğim ki az çok vardır becerim.

İlk başta pastane tarzı bir yer düşünüyordum fakat fazla maliyetli ve biraz zor, çok teferruat var bir kere altından kalkamam.

Şuan şöyle 5-6 masalı küçük bir konsept var aklımda, içerik olarak daha çok kekler, pastalar, kurabiyeler, dondurma gibi şeyler belki kahve menüsü geniş olabilir bu tarz bir şey düşünüyorum. Hani şu sadece ekler satan küçük dükkanlar var ya onlar gibi. Menüsü sınırlı tek yönde bir yer olursa altından kalkabilirim diye düşünmekteyim.

Orta halli bir semtte olabilir öyle gözde semtlere caddelere gücüm yetmez.

Yavaş yavaş kendimi hazırlayıp başlayacağım işe. Sermaye + masraflar + 2 yıllık dükkan kirasını cebime koyduğumda hazır hissedeceğim kendimi.

İlk 1 yıl sadece ceptekini yemeyi sonra yavaş yavaş kendi kendini çeviren bir yere döndürmek var kafamda. Çok büyük kârlarda gözüm yok, bana yetsin yeter.
Sonunda batmayı ve bir işe girip birkaç yılımı bu işten kalan borçları ödeyerek yaşamayı da göze aldım. Bu konuda riske gireceğim kararımı verdim.

Şimdi diyeceksiniz ki soru nerede?

Sorudan ziyade fikir lazım bana aslında teorik bilgileri zaten gerekli yerlerden alırım. Düşünemediğim ihtimaller, farklı taktikler, tecrübeler ihtiyacım olan şey.

Biraz da gaz lazım açıkçası etrafımda bu konuda bana destek olan 2 kişi var, 1 arkadaşım direk olarak olmayacağını söyledi bir tanesi daha aynı şeyi söyleyecek bunu bildiğim için düşüncemi ona açmadım bile.
Dükkanı açacak duruma gelene kadar bu 3 kişiden başka kimse bilsin istemiyorum cesaretim kırılmasın diye.

Yani kafa biraz karışık farklı düşüncelere ihtiyaç var.

Teşekkürler.

 
mekan açmak gerçekten sıkıntı iş. özellikle son dönemlerde etrafta doluşan kahveciler ve malum diğer markalar piyasayı ele geçirmiş durumda.


mekanın yeri olarak;
işlek cadde her zaman pahalı ve avantajlıdır. fakat en işlek caddede mekan açıpta batanı da görü bu gözer.

orta halli bir cadde her zaman risklidir ama ilk durumdakini tersine mahalle arasına açıp işleyen mekanlarda var.

sermaya+masraflar+kira olayını halledebiliyorsan yüzde 50si bitiyor zaten işin. çünkü mekan açıldığında en çok sıkıntı yapan grup burası. kasayı 50 lirayla kapatmak nasıl bir acı biliyorum. aklınıza hemen kira geliyor böyle durumlarda.

personel konusunu var. onu da halletmen lazım. kasayı bırakabileceğin bir adam mutlaka olmalı. tabi bunlar ufak tefek şeyler elbet halledilir.

mekanın dekorasyonu zaten bu dönemde olmazsa olmaz. insanlar sırf mekan güzel diye o bayat pastaları nasıl yiyebiliyor anlamıyorum.

onun dışında ben öğrenciyim ama ablam ve eniştem bu işlerle uğraşıyorlar yılardır. ikisi de iyi şefler kendi mekanları da vardı bir zamanlar onların yanına git gel aklımda kalan kısacası bu; paran varsa sıkıntı yok.
  • yuz kiloluk bir zenci  (28.01.16 09:54:14) 
üniversite okurken eşimle gittiğimiz 3 masalı küçük bir dükkan vardı kadın sadece kurabiye kek poğaça yapıyordu birde kahve çay gibi az içecek vardı herkesin bildiği bi yerde değildi.

okul bittikten sonra gezmeye gittik kadın işi büyütmüş çarşıya taşınmış kocaman bi cafe açmış menüde neler var neler şaşırdık.

he istanbulu bilmiyorum tutar tutmaz bişey diyemem ama bence yürüyebilirsin bu yolda.
ayrıca annem pastahane işletiyordu acayip zor bişey iyiki vazgeçmişsin. bence olur yaparsın.
  • mantarliborek  (28.01.16 10:29:20) 
kesinlikle bunları düşünmüş olacağını düşünüyorum ama yine de bi kardeş tavsiyesi olarak yardımcı olur belki diye kenara koyayım düşüncelerimi.

ilk olarak masrafları hiç bir zaman kesinlikle tam hesapladığını düşünme. bunu düşünüp buna güvenme yani. o masrafın üzerine bi %50 koymaya hazırlıklı ol. 30 senedir esnaflık yapıyoruz. her zaman ama her zaman hesapta olmayan masraflar çıktı. çıkacak da.

ikinci olarak işi tamamen kendin bilmeden ustaya güvenip iş açma. ustayla yürüyen işin her daim patlama riski var. bir sabah kalktığında kasadaki paraları alıp memleketine gitmiş ustanın bıraktığı bomboş bir dükkana uyanmaya hazır ol. işi kimse olmadan da çevirebileceğin seviyeye çok çabuk getirmeye çalış.

ucuza kaçma. ucuz malın müşterisi ucuz olur. kaliteli malın müşterisi kaliteli olur. çok genel geçer bi cümle farkındayım ama inan gerçekliğini çok aktif bir şekilde öğreniyor olacaksın inan bana.

pazarlama, satış, insan ilişkileri vb kısımlarda etkin değilsen işinin ehli veyahutta insanların sırf tekrar yüzünü görmeye muhabbetini duymaya geleceğini düşündüğün birilerini bul. veya öyle biri ol. çok önemli.

seri giden, aranan, hızlı tüketilecek, tabanca mallar üzerine odaklanmaya çalış. sabahları insan trafiğinin olduğu yerlerde olacaksan mesela poaça (nasıl yazılıyosa veya) çıkar mesela. ama hangi ürünleri yaparsan yap, iyi veya kötü bi tane en az kendine özgü ürünün olsun. sadece sende tadıp yiyebilecekleri. kavurmalı poaça mesela. salladım götümden.

vergi masrafları, matbu evrak gelir gider masraf işlerini hiç yabana atma. bunu ilk maddeye ek olarak düşünebilirsin tabi.

zibilyon tane toptancıyla veya tedarikçiyse işte ne haltsa çalışma. sağlam bi tedarikçin olsun. ama aynı zamanda yeri geldiğinde seni taşıyabilecek güçte biri olsun. kuvvetli firmalarla, sana esneklik gösterebilecek firmalarla çalışmak her zaman faydalıdır.

peşin çalışmaya gayret et. tamam yaptığın satışlarda insiyatif illa ki kullanacaksın ama mal alışlarında peşin çalışırsan toptancının gözündeki yerin çok farklı olur ve eline geçebilecek fırsatlardan haberdar edilirsin. unutma asıl karı mal alırken yapacaksın. alırken kazanacaksın. elinden geldiğince nakit dön.

daha bir sürü şey söylenebilir ama, en son ihtimal ihtiyaç anında camı kırınız modeli olarak el frenini nerede çekmen gerektiğini asla unutma. ve bundan da korkma.

girişimci olmak, kendi işyerine sahip olmak çok güzel şeyler. inan bana hiç bir işte bu tadı yakalayamayacaksın. inşallah her şey gönlünce olur.

hayırlısı diyelim.

(çok yazdım, çok klişe yazdım sanırım sıktıysam affola)
  • baharat  (28.01.16 10:31:03) 
merhabalar, 4 yıla yakın bir cafe işlettim. çok farklı özel nedenlerle devrettim. genel olarak seninle deneyim olarak paylaşabileceklerim şunlar;

açacağın işyerinde ki bütün işlere hakim olduğunu ve gocunmadan yapacağını hissetmesi lazım personelin. örneğin aşçı sana kapris yaparsa ertesi sabah ve öğlen menüsünü çıkarabileceğini bilsin. veya temizlikçi kendisi nazlanıp işe gelmezse o tuvaleti temizleyeceğini, tabakları yıkayacağını idrak etsin. o zaman kaprisleri tavırları çok başka bir perdeden oluyor zira biliyor onlar olmasada işleyen bir sistem var. bunları yapmak zorunda kalmıyorsun zaten bunu bildikelri için.

ilk 6 ay için, personel giderleri, vergi vb giderler, kira, diğer sabit giderlere ilave olarak hayatını idame ettirecek bir para olmalı kenarda. yoksa çok zor işlerin oturması. ki sen buna benzer bir şey yazmışsın zaten.

günlük ciro biraz fazla olunca hemen işi kotardığını düşünüp gevşeme. günlük ciron, kiranın en az yarısı kadar olursa çekip çevirir orası kendisini.

bir önce ki madde sebebiyle en azından gün bazında ortalaman minimum kiranın yarısı olabilecek şekilde menü içeriği ve hizmet geliştirmelisin. sadece kahve ve kurabiye çeşitleri demişsin, ona istinaden yazdım bunu.

kullandığın malzemelerde abartıya gitme. tamam her şey şıkır şıkır olsn isteyeceksin ama bu gazla gidip sırf şık diye külçe veya yatak gibi sandalye seçme. ergonomik olsun yeterli. masalarda aynı şekilde, en kolay şekilde temiz gösterebileceğin malzemeyi seçmeye çalış. tabak-çanağım tarz olsun diye ortalama porsiyon ölçüsüyle dolduramayacağın kare-üçgen-beşgen artistik malzeme seçme. makineye yerleştirmesi, temizlemesi, dayanıklılığı gibi kriterlerinde olsun. harmanla bu kriterleri. sonra o tabağı dolu gösterebilmek için türlü şebeklikler yapmak zorunda kalırsın. en pahalı çatal bıçak alma, kaliteli ama hafif ve hatta orta boy çatal-bıçak kullan.

işin içinde üretim aşaması olan her iş, özellikle gıda çok risklidir. beklemiş ürünü satamazsın. bu sebeple menü içeriğini kombine edebileceğin (sallıyorum şu an; ana yemek-pilav-cacık) veya hızlıca indirime sokabileceğin şekilde seçmeye çalış. sadece su böreği vereceksen hayır biz illa ki aromalı uzakdoğu çayı satacağız deme yani farklı olcam diye.

orta halli semt olur. lezzettin ve hizmet kaliten iyiyse müşteri seni her yerde bulur. ben sanayide açacağım dediğimde herkes bana gülmüştü ama açtım yani, 3 ay içinde de arkada ki dükkanıda kiralayıp duvarı yıkıp birleştirmek zorunda kaldım yoğunluktan. iyi gözlemle. gözün kulağın hep boş dükkanlarda olsun. sakın devren kiralık bir yere bakma. o vereceğin hava parası ile sen zaten kendi müşteri kitleni oluşturursun.

müşteri ilişkileri kilit nokta. "sürekli müşteri" kavramına sonuna kadar inan.

son olarakta, benim devretme sebeplerimden biri buydu. allah korusun bir sağlık sorunun vesaire olduğunda o kasaya bırakabileceğin 1. derece güvenebileceğin yakınların varsa gir bu işe (anne,baba,kardeş, kuzen gibi). personelin istediğin kadar sana bağlı olsun, "el elin kayıp eşşeğini türkü söyleyerek ararmış" deyimini sonuna kadar yaşayacaksın.

aklıma başka bir şey gelirse yazarım. umarım faydası olur yazılanların ve başarılı olursun. iyi dileklerim seninle :) !

edit 1: jimicik + 1. kosgeb uygulamalı girişimcilik desteğini muhakkak araştırın. tam bu işlere göre.

edit 2: bir de rutin bir iş akışı planınız olmalı. örneğin tuzluk biberlikler her 2 günde bir kontrol edilecek. sandalyeler her salı silinecek. eksik malzeme listesi her cumartesi yapılacak. öğle yemeği ön hazırlıkları en geç şu saatte bitmiş olacak. her 10 günde bir dip köşe temizlik yapılacak. gibi gibi...böyle yaparsanız çok rahatlıkla kontrol altında tutabilirsiniz iş akışını.
  • Phoebe  (28.01.16 11:11:12 ~ 14:49:15) 
Phoebe ne güzel anlatmış.
Benim bir arkadasim da 3 ay önce bir pastane açtı.iki kişiler biri pastaları yapıyor diğeri daha idari işleri. ama gün içinde ikisi de sürekli serviste.
Tuzlu işine girmediler. Içecek tatlı (serbetli tatlı yok daha butik seyler) ve sandviç veriyorlar.
Arada bir yer ama tutundu. Ne zaman gitsem kalabalık.
Phoebenin dediği gibi müşteri sizi buluyor nerede olsaniz da.
Size başarılar dilerim.
Hayalleriniz için ne güzel uğraşıyorsunuz. Size epey imrendigimi de itiraf edeyim ;)
  • balik kraker  (28.01.16 12:05:02) 
biraz hibe/kredi gibi seyleri kovalamani oneririrm.


  • jimicik  (28.01.16 12:47:47) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.