hayatımda bir kez canım sıkılıyor dedim, canım annecim bozulan ayarımı hemen düzeltiverdiydi sağolsun :)
"canı sıkılan kızlar koca istermiş"
evet, haklısın bence de mutsuzluk, can sıkıntısı modern hayatın getirileri. biz eski kuşaklar can sıkıntısı nedir bilmiyoruz pek. mutluluk mutsuzluk kavramları çok da gündemimizde değil(di). ben annemden babamdan, onların anne babalarından.. mutluluk mutsuzlukla ilgili hiç bir laf söz duymadım mesela.
canı sıkılmak birinin yaptığı yanlış için olurdu. uğraş vardı hep. boş duranı Allah sevmez denirdi. günlerde, ailecek veya konu komşu yapılan akşam sohpetlerinde bile kadınlar elişi yaparlardı. sonra televizyon geldi, yine elde işler örgüler filan.
erkekler de kendine göre uğraş buluyorlardı. kahve geleneği yoktu bizde, büyükbabam ya kitap okurdu ya da torunlarla pişti filan oynardı. babam elektronik ve elektrikle ilgilenirdi yeniyeni bişeyler üretirdi. daha radyo zamanları salondan mutfağa hoparlör hattı yapmıştı. annem mutfağa geçerken elektrik düğmesinin yanındaki açma düğmesine basınca radyo mutfakta çalıyordu gibi gibi.
yani ben hiç bir eski kuşağı onların tabiriyle "el el üstünde eli göt üstünde" görmedim.
bence boş kalmayıp uğraşın olunca ne sıkılıyorsun ne de mutluğu neyi sorgulamaya/düşünmeye vaktin oluyor. kabile bulmaya gerek yok yani :)
sıkılmamayı sağlayacak çok şey var evet de, kıymetini bilen kim? yokluğunu bilmeyince varlığın pek anlamı olmuyor, nasılsa hep varlar, var olmaya devam edecekler, daha da gelişerek, yenilenerek...
0