Ekşi Duyuru

çok kötüleniyor servisi de küçük ev aleti kaç para dedim aldım kettle'nı. bozulursa çöpe atıcam.

drakensang.

acnelyse. fakat 2 kereden fazla aynı bölgeye sürme kimyasal yanık yapıyor.

buradakileri dinleyip sakın krem kullanmayın. ben bi bölgeye kullandım karardı o bölge hele ki acnelyse asla kullanmayın. mutlaka doktora gidin sivilcelerin çok fazla çeşidi var.

ben cleocin t kullanıyorum, krem değil roll-on gibi bişe, yüzünüzü yıkayıp sivilceye tek bi kez bastırıyosunuz, hızlı bi şekilde söndürüyor. Fiyatı ucuz, benim gibi tek tük sivilce cıkaran biriyseniz öneririm. Ayrıca sadece sivilcenin üstüne uygulanan bişey oldugundan, krem formunda olmadıgından yaglanma soyulma vs sıkıntısı da olmuyor.

www.itusozluk.com

isotrexin jel

İsotrexin de iyisi ama şuan piyasada yok.Acnelyse de etkili 6 lira gibi fiyatı var

Isotrexin. Ya da dr murad urunleri.

Bizim okulda 2. Öğretimsen sayılıyordu yoksa imkanı yok veya sen stajı yaparsın ama tarihlerini farklı gösterirsin şirket tanıdıksa fln.

okuldan okula değişiyor o işler. sekretere sormalısın. sömestr ya da yaz tatilinde yapabiliyorsun sadece diye biliyorum. balon staj da mümkün tabi.

ben bitirme durumunda olduğum ve 2 dersim kaldığı için dönem içinde yapılacak stajlar staj komisyonunun da izniyle kabul edilebiliyor. ama dediğim gibi, stajyer değil de çalışan olarak görev alırsam bunu staj olarak kabul ettirebilir miyim onu merak ettim.

kadıköy re kafede nargile için

Kadıköy tarafındaysanız moda'da Eyfel pastanesinden aldığınız güzel şeyleri Moda çay bahçesinde çayla tüketebilir, oradan sahil yolundan giderek yoğurtçu'ya varabilir, varsa çapulcu pazarına bakabilirsiniz. Moda'ya giderken Barış Manço'nun evini gezebilirsiniz, 1-2 liraydı girişi.

limon.6degreesunder.com

aslında caddebostan zirvesine gitmeyi düşündüm de çok uzak geldi bir an gözüme. avrupadayım da ben. önerilerden gördüğüm kadarıyla aksine herkes de anadolu'da sanırım.

gidiyorum ben valla atla gel aynı durumdayız şu an :)

edition.cnn.com

şahsen izledim ve ingilizceme güveniyorum referanslarından sonra aynen ayarı koydu diyeyim. konuşmaya devam etmeye çalıştı kalın da şov bitti diye azarı kaydı abla.

ingilizcem mükemmel diyemem ama ben yine bir ayar göremedim.

kelime oyunlarına gerek yok, söylediğinin "program bitti, yayını kesiyoruz" anlamı olabilir ama kadın bunu demedi, azarladı adamı, "şov bitti" dedi. izleyen herkes ses tonundan bile bunu çıkarabilir.

Kadin sonra geri geldi zaten showu biten mr.kalin oldu.

mayonun dizin biraz üstünde olması daha iyi. deneyip alabilirsiniz, problem olmaz. likra bone de bence daha iyi. silikon olanları saça yapışıyor, çıkartırken kafayı acıtıyor. gözlüğe gelince, burun büyüklüğü sorun olmaz. isterseniz arası ayarlanabilir modeller var. mesela şu:
www.propointsports.com

valla ben geçen yaz bi quiksilver mayo aldım, hafif diz üstünde işte. Normalde astarsız ince mayo giymezdim belli olur diyerekten ama işte, bu yaz olursa olsun zaten astarlı olunca da belli oluyor diyerekten aldım bir tane, 100 liraya yakın bişeydi. Allahım böyle bir rahatlık yok, resmen yüzerken free as a bird diye müzik çalıyor kasıklarımdan.Ayrıca pek de belli olmuyor. Neyse diyeceğim o ki mümkün olduğunca ince al mayoyu, dizin biraz üstünde olanlardan.

1.yüzmede uzun mesafe yapmaya niyetin varsa, slip mayo öneririm. Onun dışında ne kadar kısa, o kadar rahat.
2.linki açamadım, ama kumaş gibi yapıda olanlar iş görüyor.
3.gözlüğü göz çukurlarında deneyip, yapıştırmadan almanı önermem. o arada burnuna basmasını da kontrol etmiş olursun.

kolay gele.

ev kimin üstüne gözüküyorsa ona ait bir faturayı yanında bulundur, muhtarın yanına git ben burada yaşıyorum de. faturayı kabul etmyip yöneticiden imzalı kağıt isteyebilir. sonrasında sana bir belge verecek onnula nüfus müdürlüğüne gidip işini halledeceksin.

yanlız bu işleri yapmadan bir ev sahibinle konuş derim. Herif sonra vergiden kaçıramadım diye sana şarlamasın.

hangi dil bu?

c++

dediğim gibi en başta bir a[10][10]={NULL} şeklinde bir array oluşturdum. Array'in içine arrayi tam olarak doldurmayacak şekilde, içinde sıfır da bulunan bir takım sayılar attım.

1 2 3 0 5 4 6 NULL NULL..
1 4 5 2 6 0 3 4 5 NULL ....
.
.

gibi. eğer arrayde NULL ile karşılaşırsan "hede yap" demek istiyorum ama NULL yerine sıfıra gelince de aynı şeyi yapıyor. ikisi aynı şeyler değil ama compile r aynı gibi algılıyor. Basit bir kod örneği vermem gerekirse;

for(int i=0; i<10;i++){
for(int j=0;j<10;j++){

if(a[i][j]!=NULL)
cout<<a[i][j]<<" ";
};
};
NULL değilse yazdır diyorum mesela burda; ama sıfırı da NULL gibi algılayıp sıfırı atlıyor.

Çok iyi C++ bilmiyorum ama bir workaround verebilirim. Öncelikle bir adet değişken oluştur

int zero = 0;

gibi. Sonra da NULL test ettiğin yerde NULLsa ama zero değilse gibi bir if statement'ı yaz. Çare olacaktır diye düşünüyorum.

Ben solüsyonda temizleyip kullanıyorum. İğrencim galiba.

temizlenebilir diyen çok ancak ben atardım, neyseki düşürmedim hiç. riske girmeye gerek yok gibi eğer yedeğin varsa.

valla ben de daha bir aydır ara sıra takıyorum sadece. az önce public bir tuvaletin lavabosunda düşürüp azıcık solüsyona bandırıp taktım. hayırlısı bakalım.

iyice solüsyonu boca edip yıkadım, sonra da bekletip ertesi gün taktım hiçbir şey olmadı.

www.ntvmsnbc.com aman dikkat!

4-5 yildir kullaniyorum, halen bilgisayar basinda kismen rahatsiz ediyor.. etmeyen modelleri de vardir elbet ama bilgisayar basinda pek kullanmadigim icin degisiklige gitmedim..

ilk kez taktigin icin ekstra bi rahatsizlik verme durumu vardir.. bi kac gun icinde alisirsin, o kadar rahatsiz etmez..

astigmat varsa lensi hissetmen normal..astigmatta lens kalın oluyor çünkü.

lensi takamamışta olabilirsin.göz kuruluğunda olabilir.

lensi hissetmekten ziyade görüntünün beklediğim gibi olmamasından hoşlanmadım aslında. neyse bekleyelim bakalım. ayrıca arada göz kuruluğum oluyor. refresh diye bir göz damlası kullanıyordum bunun için. lensele beraber kullanabilir miyim onu bilginiz var mı?

gözünde lensin varlığını bir süre sonra hissetmeyeceksin. o şekilde uyuyor ya insanlar o yüzden hepsi.
bilgisaayr ekranında beni de rahatsız ediyor 4 yıllık bir kullanıcı olduğum halde hala.
yakın mesafede başka şeylerde de sıkıntı çıkarıyor.
kağıttaki şeyleri okurken gözlerimi kısmak zorunda hissettiğim zamanlar oluyor.
bunları hiçbiri gözlüğün yakın mesafede baktığındaki etkilerinden fazla değil.
lensi tercih ederim çünkü gözlüğe göre daha özgür bir görüş alanı sağlıyor.

İlk sorunun nedenini bilmiyorum ama batması geçecek. Bende de ilk 1 hafta batıyordu, normal dediler ama geçmeyince birşeyleri yanlış yaptığımı anladım. Lensi takmadan önce avcunun içine al ve lens solüsyonuyla iç tarafını iyice temizle, parmağını içine sokmana gerek yok biraz solüsyon sık yeter, sorun geçecektir.

bende de bazen hala rahatsızlık hissi oluyo, ama geçiyo sonra. aynı şekilde başlarda yakına bakarken ben de çok sıkıntı çekmiştim. başıma ağrılar giriyodu anında ama hepsi geçer zamanla. dedikleri gibi sonra hissetmiyceksiniz bile. 4 yıllık kullanıcıyım.

yakın mesafe çok yakın değilse(5cm ya da daha yakın) sorunsuz. bilgisayar monitörünü filan bırak rahat rahat güneş gözlüğümün üzerindeki en ufak tozu bile görüp temizleyebiliyorum. uzak "fena değil" değil, mükemmel. lens takmaya başladığım ilk gün dahil netlik sorunum olmadı.

lensin batması ilk zamanlar takarken zorlamamdan dolayı olmuştu bende. 1 hafta boyunca taktıktan sonra 1-2 saat kadar rahatsız oluyordum, sonra geçiyordu. zamanla azalarak bitti bu sorun.

torik lens kullanmadım, sadece yüksek derece miyop var. torik lens için "belki" normaldir.

kuruluk zaten varsa lensin de sebep olacağı kuruluk ile normalden fazla rahatsız olmanız da olası tabiki, lens kuruduğunda olması gerektiği gibi net göstermeyebiliyor. refresh'i bilmem ancak ben kuruluk hissettiğimde solüsyon(biotrue) damlatıyorum gözüme. göz doktoruna sormanız en doğrusu olur bu soruları eğer çok kötü durumdaysa ya da 1-2 haftada geçmezse.

bir arkadaşım da arada net arada bulanık görüyordu lensi gözüne tam oturmayıp kaydığından, kullanmayı beceremeyip gözlüğe döndü zaten.

ters takma ihtimalinizi kontrol edin ne olur ne olmaz...(ters takmak daha zor :D )

ters takmış(dışa gelecek kısım gözün içine değiyor olabilir) olma ihtimalini göz önünde bulundur. iki göz numaran farklıysa karıştırmış olmadığından emin ol. 6-7 senedir lens kullanıyorum ama ben hala yapıyorum bunları. neyin yanlış olduğunu anlar hale geliyorsun tabi zamanla. lens olduğunu hissedersin zaten.

şu lens tavsiyesi isteyen soruların hastasıyım. gözünün bc değeri neyse ona göre lens kullanman gerekiyor.

(bkz: base curve radius)

solüsyon olarak solo care kullanıyorum, herhangi bir sorun yaşamadım. her iki gözünün derecesi aynı ise 1 kutu alabilirsin. doktor purevision dediyse ondan dene ama ben pek sevmiyorum o lensi, acuvue oasys daha ince. lensmarkette 2 lens alana solüsyon hediyeydi galiba istersen 2 sinden de alıp dene. bc değeri de önemli tabi, purevision 8.6 oasys 8.4 .

biotrue, solocare ve renu en yaygın olanı sanırım.

avuç içinde uviçioviçi şeklinde temizlemeyi haftada bir ve lensi uzun süre solusyon içinde saklarsan yapman yeterli. sürekli yaparsan yırtılması, çizilmesi sözkonusu olabilir.

purevision iyidir. dene, memnun kalmazsan diğerini de denersin.

iki gözünün derecesi aynıysa farklı lens almana gerek yok. 1 kutu yeter.

+Lensin yanında hangi solüsyonu almam gerek?
-"ZEISS All In One Advance" kullanıyorum memnunum, bu tamamen senin göz yapına göre bir iki deneme sonra bulacağın bişey, ek olarak "Bio True" solüsyonuda övenleri, sevenleri var.

+Lensi böyle avuç içine alıp "ovici ovici" diye lens temizliyorlardı sanırım. Onun için ayrı bir şey almamız mı gerekiyor yoksa o da yukarıdaki solüsyonla mı yapılıyor?
- Evet, aldığın solüsyonlar lensi temizleyim, kutusuna da aynı solüsyondan koyup koruyabilirsin. nema problema.

+Doktor purevision 2 hd yazmış ama millet acuvue oasys'i pek methediyor. Doktoru dinleyip purevision mu alayım?
-ikisinide kullanmış biri olarak Acuvue Oasys diyorum (eksiduyu.ru), bu da tabi benim gözüm için böyle. Oasys'de aşırı derece rahat ediyorum, ama biraz pahalıya geliyor. Oasys lensler, klasik lenslerin aksine 15 günlük kullanım süresi var. Sen en iyisi iki markadan da deneme lensi al, hangisini beğenirsen onu al. Doktorların bir numaralı diş macunu tericihi bi reklamda paradontax, diğer reklamda colgate, bi diğerinde signal, bi diğerinde ipana... diye gider. Doktor purevision yazarak/önererek para alıyor olabilir de olmayabilir de. Bana kalırsa burda doktorun yazdığı lens yerine gözüne rahat gelen lensi al.

+Her iki gözümde de 1 derece miyop var. Linkte de sol ve sağ için ayrı seçenek yapmışlar.
-sol ve sağ ayrımı ile ilgili net bi bilgim yok, çünkü benim iki gözümde farklı numaralar olduğu için :)

+Bu dia bc falan ne iş? Önemi var mı?
-Belkide lensin numarasından sonra en önemli değerler bunlar. Gözün çapına göre lens alman gerekir, aksi takdirde problem yaşayabilirsin. Batma gibi, lensin gözünden kayması gibi vs vs.

benim cevaplayabildiklerim bunlar.

@baldur

boşuna bc diye bir seçenek koymadıkları aşikar. ama purevision için verdiğim linkte 8.60tan farklı; acuvue için de 8.40dan farklı bir seçenek yok. bu yüzden soruyorum. belli bir değere kadar tolere edebilir yazıyor ama reçetemde bc ve dia değerleri yazmıyor.

Purevision 2HD kullanmıştım ben de. daha sonra Air Optix Night and Day AQUA kullandım. şuan 1•DAY ACUVUE® TruEye kullanıyorum.

8,6bc benim gözüm de ancak 8,5 ve 8,7 lensleri sorunsuz kullanabildim, genelde uyum sağlıyor o kadarlık.
8,4'ü bilemeyeceğim, denemedim.

maddi olarak sorun olmayacaksa her gün yeni bir çift lens takmak mükemmel. tavsiye ederim.

bu arada lensmarketten tek paket lens de alabilirsin, istediğinde kargo ücretini ödeyerek ücretsiz deneme lensi de alabilirsin. öncelikle 1 çift deneme lensi alıp test etmen yararına olur. her yeni lense geçişimden önce deneme lensi aldım ben.

solüsyon olarak ise açık ara Biotrue en memnun kaldığım solüsyon. ikincilik Solo Care Aqua'da, renu ise rezaletti(uzun zaman önce kullandım hala aynı mı bilmem)

1 derece miyop için -1,00 seçiyorsun
sol 1 kutu
sağ 0 kutu

şeklinde alırsan 1 paket alıyorsun.


not:tek günlük lenslerde sadece kullanmadan önce durulamak için kullandığından çok daha az solüsyon harcıyorsun, yani aradaki fiyat farkının çeyreği-yarısı arası bir kısmı kendini karşılıyor. kirli kalma, çizilme gibi dertleri yok. yırtılırsa boşa masraf çıkarma derdi yok...

peki madem önemli, bu bc'yi hekimin bana söylemesi gerekmiyor muydu? nereden bilicem şimdi ben kaç numara olması gerektiğini?

e bizde onu diyoruz işte. bc değerini söylemesi gerekiyor. dia önemli değil.

purevision 2hd yazdıysa 8,6'dır ya da 8,6'ya uyumludur en azından.
8,6 ise de %90 ihtimalle 8,5'lik lensi sorunsuz kullanırsın. öncelikle denemek için ücretsiz tester al, zararın olmaz.

ilk defa kullanacaksan farklı markaların testerlarını al.Bir süre kullanıp hangisinde daha rahat ettiysen o markayı kullan.Hem böylece bc nin hangisinde daha rahat ettiğini daha iyi anlarsın.Doktor 8.6 yazdı diyelim 8.5 ile daha rahat ettiğinde olabilir.

denemedim ama katılabilir bence.
domates çorbasına katmıştım güzel olmuştu. salçalı soslu şeylerde fena durmuyor krema.
abartmamalı tabii

banada mantıklı geldi, denenebilir.

yapma bu fransiz yemegi degil halis muhlis turk yemegi
yumrukla kirilmis sogan ve tursuyla gida et kuruyu

farklı tat iyidir

cevabı buldum ben

(bkz: çayeli kurufasulyesi)

en.wikipedia.org

sphynx

oyuncak kedi al sende,

Şaka bir yana tüy dökmeyen kedi cinsi varmı onu araştır yada tüysüz kedi cinsi var direk ondan al,
tüy dökmesi normal doğası böyle hayvanın.

aslında kıllı kedi istiyorum ama kılları sağa sola dökülmesin istiyorum

tüyü olup da tüy dökmeyen kedi yok. ama tüylü olup en az döken iki cins "cornish rex" ve "devon rex" imiş.

britiş şort heyir de az dköüyor tüy diyollardı. Öyle değil mi o yoksa ?

Kedi almicaz.

teknosada bu şekilde oyuncaklar var, uyuyor devamlı (oyunca)
kıl tüy dökmez, tam senlik

image5.sahibinden.com

Kiz arkadasimin var british shorthair, essek gibi tuy dokuyo.

teknosa'daki iyiymiş aslında

Almayacaksın o zaman. Bizde de shorthair var ama sözde. Özellikle mevsim değişimlerinde heryer tüy

evet.

ben olsam üçüne de başvurmazdım, açık açık arardım firmayı, ikyı bağlatır ve soruyu onlara sorardım.. muhtemelen yarın gel görüşelim derlerdi.
not: en az 10 farklı yerde çalıştım, bugüne hiç bir mülakatta elenmedim, en fazla 6 ay çalışıp istifa ettim hep.
en sonunda kendi işimi kurdum.

firma büyük/kurumsalcana bi yerse, 3 pozısyondan size en uygun olanına başvurup, not kısmında belkı eger bu pozısyon doldu ıse dıger staj pozısyonları ıle de ılgılenıgınızı de belırtebilirsiniz.

onlar zaten senin okuduğun bölüme göre vs seni birine yönlendirirler, ama sen farklı bir şey istiyorsan da önyazında belirtirsin. çok merak ediyorsan ik'yı da arayıp sorabilirsin ama farklı veya daha fazla bir şey söyleyeceklerini sanmıyorum ben.sen başvur, çağırırlarsa mülakatta sorarsın illa ki.

ücüne basvurma bence, ben bu hatayi cokca yaptim genel bana geri döndüklerinde hangi pozisyonu istiyosunuz dediler filan ama genelde tek pozisyon daha iyimis öyle dediler hep icerden.

he söyle bi durumda var ayrica, bana kalsa production management, r&d ya da salliyorum marketingden tut materyal alaninda da calisabilirim ama böyle ikilem, üclem, beslem(abarttik ama) in varsa bir tanesine basvur.

benim stajlar hep baska alanlarda oldu iyi mi kötü mü daha cözemedim:)

tortilla'yı yaptığım tavanın içinde yapıcam bunu. tavayla aynı boyutta olacağı için yanlara akma çok olmaz.

endüstriyel ürünler (mutfak malzemesi) satan dükkanlara baktınız mı?

dökme demir mi ne oluyor olması lazım onların. şimdi karıştırmış da olabilirim. bulunduğunuz şehre göre bulabilirsiniz esasen. ankara haska mı ne var mesela. olmadı bir otelin resepsiyonundan halkla ilişkiler müdüründnen rica ediyorsunuz mutfağa indiriyorlar ya da aşçıyla görüştürüyorlar o söylüyor.

mesela bunu buldum: www.cafemarkt.com

bunda fiyat yok ama: www.bilgemutfak.com

dökme demir olanı ayrı. carbon steel olandan arıyorum dediğim gibi. hatta sadece çelik ya da alüminyum olanı da var. onlardan da değil. otel motel uzun iş. daha kolay şekilde bulunabilmesi lazım bunun.

@balik kraker
onu ben de görmüştüm ama dediğim gibi malzemesi sadece çelik galiba onun da

hala var mı bilmiyorum ama ben ikeadan almıştım çok memnunum.

bunlar da var, daha ev tipi:

www.evmanya.com

döküm wok tavalar:

www.supermutfak.com


edit: karbon çelik alaşım kısmını atlamışım, özür.

şu gümüşsuyu'ndaki çin marketine de sorabilirsin, belki orada vardır.

Herhangi bir üniversite yakınlarındaki fotokopicilere yaptırabilirsin ama 20-25 tl tutar diye tahmin ediyorum.

Bu konuda Boğaziçi Üniversitesi Aptullah Kuran Kütüphanesi'ndeki fotokopiciyi önerebilirim. Geçen yıl 300 sayfalık bir kitabın tıpkısını, kapağı falan birebir olacak şekilde 15 liraya bastırmıştım orada. Kadıköy tarafındaysan Rıhtım'da ışıkların hemen karşısında bulunan Derya İşmerkezi'ndeki Show Copy'yi tavsiye ederim. Sayfası 4 kuruştan 20 liraya halledersin.

cemil copy diye bir yer var, istanbul genelinde de şubeleri var. arayıp fiyat alabilirsin.

show copy 90 lira dedi. renkli baskı istiyorum ben siz siyah beyaz düşünüp 20lira dediniz herhalde. sayfası 20 kuruş oldu böyle.

www.planet-makina.com/catinfo.asp?cid=6

www.youtube.com

yüzünde sinirli bir ifade ile bir daha benden birşey istememeni rica ediyorum de. sen gıcık kişi durumuna düşsen de onun yaptığı ayıp, asıl o utansın.

ne olacak yahu, cok sevdiginiz bir arkadasiniz ise bosverin gitsin. ayrica o size cikolata getirmistir belki.:)

yakın arkadaşım olduğundan kırmak da istemiyorum bir yandan.

@allan
o kadar para verince ben kendim bile özene özene kullanıyorum bir şey olmasın diye. iki çikolataya görmezden gelemem.

bi daha bi şey isterse "yok abi geçen verdim çantayı sonra yeni çanta almak zorunda kaldım" eğer başkası böyle bi eşyayı ödünç almak isterse "yok abi geçen ahmet'e verdim çantayı paramparça geri verdi herif, bi özür bile dilemiyo yemin ettim bi daha vermem kimseye bi şey diye, yoksa sana güvenirim de yemin ettim artık" tadında sözlerle savuşturabilirsiniz.

hem o hasarlı getiren arkadaş gönlünüzü alır merak etmeyin, zararı karşılar o kadar öküzlük olmaz.

valla afedersiniz ama sikerler. hem de öyle böyle değil. emanet alınan eşyaya insanın gözü gibi bakması lazım.

bir de yakın arkadaşmış bence detaya takılmayın eşyalarınızı değer verdiğiniz insanlardan daha çok severseniz hep üzülürsünüz :)

altı ustu canta olm . nesne o , kullanılmalı , amacı bu zaten.

bır seye amacı dısında degerler vermeyın. mutsuz olursunuz.

kocaman insanlarsınız yani öyle tahmin ediyorum açık açık söyleyin imalı imalı laf dokunduracak da değilsiniz yakın arkadaşsınız.

i figured it, i`ve seen this on youtube.

goo.gl

burda var baya spotcu

metroda internet çekmiyor genel olarak maslak iyi çekiyor.

metroda internet olmamasının avea ile ilgisi yok. devlet politikası gereği hicbir operator data saglayamıyor metroda

düşüren satıyor demekki. yoksa canavar gibi daha yeni çıkmış bir telefonu kim niye satsınki?

gayet güzel tel bak ben satıyorum #564572

iyi de baktığım diğer telefonlarda bu kadar fazla değildi bu sorun. telefon büyük olduğundan daha çok düşürecek halleri yok ya.

@veilofsin mesaj atan bendim zaten :)

akıllı telefonların şarjı max 1.5 gün gidiyor.

sabah %100 doluysa, akşama bitiyor.

Android,ios her neyse akıllı telefon olup da 1 günden fazla şarjı giden yok ki hocam. Ekranı parlaklığını azalt wifi mobil ağ kapa 1,5 gün gidiyor

gece şarj edip başucuma koyuyorum sabaha %70'e düşüyor diyenler var da ondan merak ettim.

Komut girişi ve veri girişi var. Komut girişine, işlemci kaç bitlik ise o kadar bitte bir bakıyor. Yani 32 bit işlemci, 32 girişte bir kelime olacak şekilde ayarlı.

Veri girişi ise, yine 32 bit'te bir giren veriye, komut girişinde ona söylenen işlemi yapıyor.

Mevzunun en temeli bu.

yeterince temeli değil. 32 bit ise 32 bite bakıyor dedin mesela. fiziksel bir şey sanal bir şeyi nasıl inceliyor onu soruyorum ben.

Sanırım senin sorduğun 1 ve 0'ın farkını elektronik devrenin nasıl anladığı, her ne kadar bilgim kısıtlı olsa da 1 ve 0 o an devrede elektrik var veya yok olarak giriliyor.

evet onu soruyorum aslında.

(bkz: combinatorial circuit)
(bkz: logic circuit)

İşlemci mimarisine göre çok değişkenlik gösterir. İşlemcide şunlar gibi mantık devreleri bulunur:

- 11. bit 1 ise ALU'yu aktive et. Ondan sonraki 4 bit ALU'nun hangi işlemi yapacağını belirlesin (0000 r1 + r2, 0001 r1 - r2, 0010 r1 & r2, vs), sonraki 3'er bit de hangi registerları kullanacağımızı belirlesin (000 eax, 001 ebx, vs)

Mesela böyle bir decoding mantığı, 010001000001 bitlerinden eax - ebx işlemini yapacaktır.

- 14., 17. ve 18. bitler 1'se memory'den bir şeyler almak gerekecek, eip'den adresi al, o adresden veriyi alıp 5-7 arasındaki bitlerdeki register'a koy.

- opcode 1010001100111000 ise bölme işlemini yapan finite state machine'e geç.

vs. Hepsini salladım. Ama mantık böyle, o bitlere göre işlemcinin bir sonraki state'ini belirleyen koca bir decoding devresi var işlemcide. O devre de yukarda saydığım gibi mantık yürüterek işlemcinin ne yapacağına karar veriyor.

ben soruyu tam anlatamıyorum sanırım. bu da değil beklediğim cevap. siz işlemcinin çalışma mantığını anlattınız gibi. ama ben onu sormuyorum.

11. bit 1 ise ALU'yu aktive et dediniz. ben de şunu soruyorum, elimizde fiziksel bir yapı var. bu yapı bilgisayardan girilen "bit" dediğimiz kavramı nasıl anlıyor? 11. bit tamam 1; ama sanal bir kavram fiziksel olarak ne gibi bir etkileşim yapıyor da devrenin elektrik vermesini sağlıyor? daha da açıklayıcı anlatamıyorum ki :(

işlemci dediğin milyonlarca röleden oluşan bir yapı. Röle açıksa 1, kapalıysa 0 konumunda oluyor alet. Bu röleleri neyin açıp kapattığını mı soruyorsun?

Her bit, fiziksel olarak bir voltaj değeri olarak saklanır. 0, 0 ve 1 3.3 veya 5V civarındadır. Bir yerde bit saklamak istediğinizde o voltaj değerini bir devreye uygun bir şekilde verirsiniz, o da saklar. Bir bit okumak istediğinizde o voltajı ölçersiniz, eğer yüksekse 1, düşükse 0 dersiniz.

Bu voltajlar, işlemcideki transistörlerin durumunu belirler. Mesela:

upload.wikimedia.org

Bu resimde her transistör NMOS türünden. Yani ortasından çıkan yere 0 seviyesine denk gelen bir voltaj verirseniz öbür iki ucu arasındaki bağlantıyı kesiyor. 1 bitine denk gelen bir voltaj verirseniz uçları arasında elektrik bağlantısı kuruyor. Transistörün (dijital açıdan) çalışma mantığı bu.

Bu devrede ise a veya b 0 olursa, 3. transistörün girişi ile toprak arasında bağlantı olmayacağı için 3. transistör input olarak yüksek bir voltaj (1) görecek. Bundan dolayı toprakla bağlantı sağlayıp 0 çıkaracak. Hem a hem b 1 olursa 3. transistör düşük voltaj görüp output'un yüksek bir değer (1) almasını sağlayacak.

Transistörleri bu ve daha karışık şekillerde dizerek 1-0 bitlerini, yani düşük ve yüksek voltajları manipüle edebilirsiniz, sistemden istediğiniz çıktıyı alabilirsiniz.

ALU örneğinde de ALU'nun bir transistörüne yüksek voltaj verirseniz, ALU'nun çıktısını işlemcinin kalanının görebileceği bir şekilde okunabilmesini sağlarsınız. Düşük voltaj (0) verirseniz, ALU'nun çıktısını çöpe atabilirsiniz, ALU'nun inputları okumasını engelleyebilirsiniz, ALU'nun gücünü kesebilirsiniz, vs.

bir kişi mesaj atmıştı ve aşağı yukarı onun dediğini dediniz. ben yine bunu sormuyorum :( yazdığım aynı mesajı buraya yazayım

ortamda elektriğin varlığı durumunda(yani 1 geldiği durumda) kapılar/transistörler nasıl davranır onu söylediniz siz. orda bir sıkıntı yok zaten. çünkü zaten fiziksel ortamdayız. elektrik var, devre var. siz 5 voltu verirseniz devrenin tabii ki bir davranışı olur.

fiziksel bir şeyin(elektrik) fiziksel bir şeyi(devre elemanını) etkilemesini sormuyorum; sanal bir şeyin(1 0) fiziksel bir şeyi nasıl değiştirdiğini soruyorum. somut bir şey değil çünkü 1 ve 0. yok aslında onlar.

elektrik üzerinden gideceksek şöyle sormak daha doğru olacak: bilgisayardan girilen 1 değeri nasıl oluyor da gatelere girecek olan voltajı değiştiriyor? fiziksel bir sistem tarafından sanal bir şey nasıl algılanıyor?

edit: eşşeğin ziki deyip cevap vermeme hakkına sahipsiniz. alınmam :)

Dediğiniz gibi, 0 ve 1 diye bir şey yok. Bilgisayardan da 1 ve 0 diye bir şey gelmiyor zaten. Voltaj geliyor.

RAM'de bitler bir kapasitör üzerine saklanır, kapasitörde yük varsa uçları arasında voltaj vardır, o voltajı okuyup işlemciye gönderirsiniz.

Hard disk'te durum biraz farklı. Plate'lerin üzerinde ufak manyetik alanlar var. Bunun üzerinden bir coil geçirirseniz diskteki manyetik alanın yönüne göre yüksek veya düşük voltaj alırsınız. Sonra bu voltajları RAM'e gönderirsiniz, orada kapasitör üzerinde yine düşük veya yüksek voltaj olarak saklanır. Bu voltaj işlemciye gider, ordaki transistörleri açıp kapatır.

Bilgisayara USB mouse taktığınızda oradan 1 ve 0lar geçmez. Kablonun içinde bir yerden yüksek ve düşük voltajlar geçer.

Şu an bu sayfayı okurken ethernet kablonuzdan geçenler bit değil, voltaj değerleri.

Kısacası, aynen dediğiniz gibi 1 ve 0 diye bir şey yok. Sadece yüksek ve düşük voltaj var. Sadece biz insanlar için yüksek voltaj = 1, düşük voltaj = 0 demek kolay geliyor.

neyse ben sorumun cevabını alabilecek gibi değilim. dayak yemeden kaçayım o yüzden :) ilginiz için teşekkürler yine de.

dugmeye basinca sen, o bir elektrik sinyaline cevrilir, sonra tekrar islemcide baska bir elektrige donusur, o elektrik tekrar ekrana yansir bir lcd yi isitir ve renk olusur.

bilgisayarda surekli devir daim yapan elektrik vardir sen dugemeye basinca sadece bunun akisini bozarsin ve bildigin program calisir. elektrik dedigim dusuk elektrik 5 volt en fazla.

durmadan yanip sonen alisveris merkezi dolduracak lambalar dusun belli duzenleri var ama cok kucultulmusler.

gordugun 0 ve 1 ler soyutlamadir 5 milayar lambayai idare edemeyecegin icin onece 0 ve 1 ler sonra if else ler falan icad oldu.

Sanıyorum kavramlarla ilgili bir sıkıntı yaşıyorsun.
Aslında olaya başka bir açıdan bakabilirsin.
Sanal diye adlandırdığın ortam aslında pratikte salt elektrikten ibaret.

Sanal diye adlandırdığın her işlem pratikte bir elektrik gerilimi işte. Başka bir olay olduğu yok.

Kısacası aslolan sanalın yokluğu. Var olan tek şey elektrik diye düşün.
Verinin işlenmesinden tut da ekranda karşına gelmesine kadar olan süreçte her şeyin temeli elektrikte.

Aslında sanalın sözlük tanımı da bu durumu gayet güzel anlatıyor...
Gerçekte yeri olmayıp zihinde tasarlanan, mevhum, farazi, tahminî

Kavram olarak olayı sana daha net açıklaması için adamlar oturup bu süreçlerin bir bölümünde 'sanal' kelimesini kullanmışlar.
Eh bazen de kafa karıştırıcı olabiliyormuş bu durumdaki gibi :)

Halen kafan karışık ise 'sanal' diye adlandırdığın süreci somut olarak yazabilirsin.
Yani sanal olarak adlandırdığın bölüm, parça, işlem, vb her ne ise spesifik olarak tanımlarsan bunun üzerinden gidebiliriz.

gece iç yat sabah da miden kaynıyosa yine iç

gece bir, sabah kalkar kalkmaz bir, kahvalti sonrasi hala kotuysen bir.

vallahi ben sabah alkol dolayısıyla uyandıgımda daha dogrusu uyanmak zorunda kaldıgımda içiyorum. 2 adet bir bardak suya. sonra tekrar yatıyorum. uyandıgımda alkolden pek bir eser kalmıyor

Alkolden 5-6 saat sonra almak sorun çıkarma riskini düşürüyor, en erken 5 saate almayı tercih ediyorum.

ben eve gelince bir tableti suya atıp yarısını uyumadan içiyorum, yarısını gece susayıp uyandığımda içiyorum.

airbnb.com bakmadiysan

şuraya bakabilirsin teknikforum.com

cinsiyetini öğrenmek mümkün müdür:)

Pardon unutmuşum. Erkeğim.

"Çok büyük projelerde her değişkenin adresinin direk bilinmesi hız kazandırır." demişti bizim hoca.

yani diyorsunuz ki, ilk gösterilen şekilde kullanıldığında istenilen adresi bir kere alıp bir yerde saklıyor ve gerektiğinde hızlı bir şekilde kullanıyor; ötekinde ise adresi her seferinde baştan alıyor öyle kullanıyor? doğru mu anladım?

Genelde basit değişkenlerde, ve aynı function'ın içinde pek kullanılmaz zaten. Çoğunlukla bir function'a, function'ın içinde değiştirilecek bir şey verilecekse kullanılır pointer'lar.

Özellikle mesela büyükçe bir struct varsa, o struct'a pointer geçirirsiniz function'a. Daha az yer kaplar, ve orijinal struct'ı değiştirebilirsiniz.

Onun dışında bir loop içinde bir array'in tamamına bir şeyler yapacaksanız ve eski, dandik bir compiler'ınız varsa:

int i, arr[100];

for (i = 0; i < 100; i++)
arr[i] = i;

yerine

int i, arr[100];
int *p = arr;

for (i = 0; i < 100; i++, p++)
*p = i;

daha hızlı çalışabilir. Pointer aritmetiği kullanarak ileri düzeyde ilginç şeyler yapılabiliyor.

ph biraz artıyor (asitlik azalıyor midende) hazımsızlık yapabilir ama bünyeye göre. proteinlerden yararlanma açısından problem yaşamazsn

tekrar fonksiyonu false dönüyor.
adam hatalı bir şey girerse ya da çıkmak isterse false dönüyor, yoksa diğer fonksiyonları çağırıyor.

çok emin olmayarak her harf için tek tek fonksiyona gittiğini düşünerek bir öncekinde harften dolayı terminate olmasın diye. sıfırlama işlemi gibi düşünebilirsiniz. belleği temizleme gibi.
emin olma oranım yüzde yüz değil.

evet her seferinde termiante oluyor onu temizlemiş oluyor. yüzde yüze yaklaştım şu an.

false dediğimiz şey neye karşılık geliyor onu kavrayamadım? niye true değil de false?
ya da ne bileyim, default kısmında tanımanlmış zaten yanlış bir şey girerse şuraya git diye. return terminate neden?

false sıfır işte. set değil. terminate false ise terminate etmez true ise terminate eder. kodu yazarsan çok güzel bir şekilde kavrarsın bence. hatta sorduğun kısmı doğru bir harf girdiğinde s a u d falan anlarsın diye düşündüm.

her durumda false dönmüyor. terminate programın başka bir yerinde kullanılıyor. kullanıcıdan harf girmesi istenmiş, çıkış yapmak isterse, kullanıcı önce e, sonra y'ye basıyor, o kısımda terminate'e true atıyor. çıkış yapmak istemezse terminate false olarak kalıyor. bu fonksiyonu, main'de veya nerede kullanıyorsa, fonksiyonu çalıştırıp ne döndürdüğüne bakıyor, true ise programdan çıkıyor, false ise işlemlere devam ediyor.

İngilizce biliyorsan, Andy Field'in Discovering Statistics Using Spss kitabını öneririm. Pandora'ya bir sorulabilir, bazı üniversitelerde okutulduğundan Türkiye'de hemen satın alabileceğin bir yer bulursun gibi geliyor.

www.amazon.co.uk

bunun içine ne giyilsin ki? yakadan cücük kadar bir şey görünüyor, ordan da t-shirt çıkmayıversin bir zahmet. yani illa bir şey giyilecekse görünmesin dışarıdan bence.

edit: öyleyse söylüyorum; koyu/karanlık yeşil. veya bordo.

Çam yeşili gider gibi
Siyah da olabilir sevmeyenler var ama ben seviyorum

orda göründüğü kadar kapalı durmuyor ben giyince. aslında foto vermem saçma oldu. renk soruyorum ben.

O kah ve haki fln duruyor.lacivrtse cam gobegi giy

Görüntü işleme derim ben geniş ve aktif bir alan

görüntü işlemeden alsan daha iyi olur ama daha zor olur muhtemelen

2si de gayet aktif ve geniş. Ses konusunda biraz detaya inersen bu açıdan konuşabilirim.

Hacı kullanma öyle şeyleri ya , önce döküp sonra çıkarttığı vakidir ama tekrar bıraktığın zaman çıkarttıklarınıda döker. En azından ben ömür boyu böyle bi sistemle yaşayamam dediğim için hiç kullanmadım bıraktığım anda çıkarttığından çok döküyor çünkü başka çözümlere gitmek lazım saç ekimi veya protez gibi hergün sabah akşam kim sürecek o ilacı , işin olur evde olmazsın tatilde olursun zor iş bence.

Bıraktığınızda dökülecek olan saçlar minoxidil kullanmasaydınız zaten orada hiç olmayacaktı. "Bıraktığımda daha çok döküldü" diye bir şey yok bence. Minoxidil sayesinde orada duran saç ilaç bırakıldığında normal olarak tabii ki dökülür.

=TOPLA.ÇARPIM((A1:A100="X")*(B1:B100="Y"))

bir de 2010'da eklemişlerdi galiba eğersay'ın birden fazla koşul için çalışanı var countifs diye. türkçesini unuttum.

Hangi excel versiyonu kullandığına göre değişir. 2007 ve sonrası versiyonlarda Countifs formülü vardı.

2003 kullanıyorsan =SUMPRODUCT(--($A$1:$A$5="x")*($B$1:$B$5="y")) formülünü kullanabilirsin. 5 yerine son satır numarasını yazarsın.

countifs'miş evet. sonradan buldum ben de.

dünya mutfakları genelde pahalı maalesef.
gerçek italyan mutfağı pizzaları minimum 20 TL,
iyi bir hint restoranında 2 çeşit yemek alsan 60 TL.
avm'lerdeki çin mutfakları nispeten ucuz.
kısacası kesenin ağzını açmak zorundasınız.

hint/pakistan mutfağı için musafir restorant taksimde.. www.musafirindian.com

alıyorlar. uçağa da alırlar, bagaja da.

yurtdışında da alıyorlardı 2 sene evvel.

alırlar ama yolculara dağıtırsan

alıyorlar en azından kuzenim antep'ten getirebiliyordu bize

geçen sene antepe giderken böyle bir olaya tanık oldum. şerbetinin şeker oranı düşük çıktığı için almadılar. antepe girmesi yasakmış. şehirden şehre değişir ama.

baklavanin durumuna bagli, antep'e girerken baklava'yi actirip bakiyorlar. Eger oradaki butun gorevliler guzel derse ucaga sokabiliyorsun. O yuzden 1 kilo baklavanin yaninda bir de tadimlik 3-5 tane olsun yaninda.

alırlar ama pilota ikram edersen

tamam 6 kilo da uçakdakiler için alıcam.

firewall: özetle senin bilgisayarına saldırı yapılması (taş atılması gibi düşün) , evine gizlice girilmesi gibi durumları kontrol ediyor ama internet security programları ise senin internette gezinirken sakıncalı programları indirmeni vs.. engelliyor.

kaspersky internet security'de yanılmıyorsam firewall, internet security ve antivirüs bir arada. Bu tarz bir yazılım düşünüyorsan öneririm. Ben şahsen antivirüs veya benzeri bir program kullanmıyorum.

yok veremezsin, makine her zaman daha çok hırpalar.

valla buradaki kadın arkadaşları tenzih ederim onlar yapmıyorlardır. amma genelde kadınlar böyle daha dün bir amcayı resmen çiğnedim ayaklarımla görmedim ne yapayım tuttum kaldırdım yerden bin bir özür diledim amca güldü boş ver dedi geçti. aynını kadına yapsam ağzıma sıçardı. kadınlar daha fazla tepki gösteriyorlar yada benim karşılaştıklarım öyle idi.

eğer hiç hazırlıksız olduğum bir anda olursa (mesela senin anlattığın kadının durumunda yolda yürüyorsun, aklından bin türlü düşünce geçiyor, çevrenin de farkında değilisin fln ve bir anda kafana darbe alıyorsun.) istemsizce sinirleniyor insan. (bence ani adrenalin ya da ona benzer bir şey salgılanıyor. çünkü ne olduğunu algıladığında ay o kadar bağırmasaydım fln diyorum.
ama genel olarak çevrenin farkındaysam (ki bu da ikinci üçüncü örneğe örnek; otobüste giderken önümden geçen insanları görüyorsun, ya da fren yaptığını görüyorsun, birinin ayağına basması ya da dengesini bulamayıp çarpması beklenmedik bir şey değil.) o zaman tepki vermiyorum.

üçüncüsü de avanak avanak insanlar geliyor çarpıyor, önüne bakmadan yürüyen, kalabalıkta hızlı yürürken aiden yolun ortasında duran insanlar fln, onlara da sinirlenip çıkışıyorum.

bir de trde kadınlarda toplum içindeyken kendini koruma içgüdüsü tavan yapıyor. etraftaki onca sapıkları düşünürsen. (ki kimse abartıyorsun, kezbansın, herkes seni sikecek sanıyorsun demesin, kedi siken erkeklerin olduğu ülkede korkmamak mümkün değil.)
bu yüzden beklenmedik fiziksel temaslar da korkutup sinirlendirebilir.

yavsaklik iste.

düsünsene yanlislikla kadinin ayagina bill gates bassa , "ayy ne demekkk olur öyle" der. sen basinca "insan ol az lan , pufff" der.

ya da bayan ile de ayni sey. bi kadina normal cümle icerisinde bayan kelimesini kullanirsaniz , bayan degil o kadin tmm mi der, ama kivanc tatlitug dese, "ayyyy yirimmm" der.

kendini üstün görme filan var yani olayin icerisinde ekstra.

ben susuyorum bu ara, geçen bisiklet yolunda bisikletle gidiyorum, pat diye herif bi anda döndü önüme çıktı. çarptım bende. bisiklet için lamba tutacağı vardı kırıldı haliyle, adamın elinde kaldı. adam baya özür dileri ama 10 15 kere dilemiştir heralde. bende sustum tamam abi önemli değil dedim. elindeki kırık tutacağa bakıp at abi onuda kırıldı zaten dedim adam takmaya çalışıyodu. tramvayda dolmuşta flnda genelde sıkıntı oluyo, susuyorum genel olarak.

ama çokta kızıyorum özellikle dolmuştakilere. eylemsizlik denen şeyin farkına varın bi artık diyorum içimden.

@zenigt

tam da "düşündüm de aslında kadınlar yapıyor bunu daha çok" diye editleyecektim ki sen yazmışsın. hakkaten öyle bak.

şimdi otobüste fren yapınca başkasının üstüne düşmek falan elde olmayan şeyler de yolda hararetle bir şeyler anlatırken elini arkasındakine çarptıracak kadar sallayan adamınki kaza maza değildir. bizim orda "pardon çıkalı eşşekler çoğaldı" diye bir laf vardır, severim. insanlara elinin çarpabileceği bir yerde hararetle bir şeyler anlatan adamın eline koluna dikkat etmesi gerekir. en azından elinin birine çarpabileceğini düşünebilmesi gerekir. adamın suratına çak, ondan sonra pardon. burada benim de yüzüme çaksa ben de kızarım.

geçen sene alışveriş merkezinde geziyoruz, eşim hamile. normal merdivenden iniyoruz, merdiven de işte 2-3 kişi anca sığar. biz inerken tek sıra olmuşuz eşimle, merdiveni komple kaplamayalım diye. karşıdan da ergen grubu geliyor, merdivenden çıkarak. kızlardan biri yanındaki herife bakıp (bizi görmüyor çünkü önüne bakmıyor) ellerini sallaya sallaya laf anlatıyor. salladığı eli hamile eşimin tam karnına çarpacakken eşim kızın elini havada tutup cilala parlat hareketiyle iteliyor. yani itelemese bebeğime çakacak. sonra pardon dese kaç yazar. daracık merdivenden çıkıyorsun. karşıdan insan gelebileceğini düşün, ya eline koluna hakim ol, ya önüne bak, ya iki dakika geniş alana kadar sabret. daracık merdivende elinle birilerine çarpabilecek kadar akıllı ol. bunu düşünemeyecek kadar gerizekalı adamın pardonunu falan umursamam ben.

muhtemelen kadin bahaneyle ustune abanmak istedigini falan sanmistir. gecen kadin onumdeki koltukta oturuyor kadinin yanina erkek bileti vermisler sonra oglan mecburen biraz oturdu koltuk degistirdi. sonra kocasi aradi sanirim telefonda ve tamam zaten oturmadui gitti baska yere felan dedi.

malesef bizim millet hep jelatinli kaguda sarilmis curumus yemek gibi hep gosteris medeniyet masallari aslinda hicbirimiz ne batili olabiliriz ne dogulu. sapka takip latin alfabesi alip balolara gidip hala batinin medniyet seviyesinden yuizlerce yil gerideyiz hep gosteris.

otobuste kadin yanina bile oturmam tirsiyorum cunku kadinlar her erkegin kendini sikmeye calistigini saniyor bu ulkede

büyük şehrin büyük stresi. çıkıp da kimse de demiyor ki "naapıyoruz biz mna koyim!"

kadından önemlisi çevredeki topluma kendini affettireceksin. çünkü bir şey olursa seni linç edecekler onlar.

öncelikle özür dilerken çevredekilerin duyabileceği kadar sesli konuşacaksın. çok özür dilediğini istemeden olduğunu belirtip ordan uzaklaşacaksın.ikna etmene gerek yok.ikna etmeye çalışırsan kıza sarıyo diye çevre yine dellenebilir.


sinirlenen kadını ise boşver. yorgun, kızgın, kalabalıktan afakanlar basmış, ayakta gittiğine sinirli veya hiçbir neden olmadan sinirli olabilir.

evet çok çok haklısın bende böyle şeylerle karşılaşıyorum,bana böyle bişey olduğunda karşıdaki bozulmasın falan diye hafifçe tebessüm eder olsun yaa falan derim ama millet saçma sapan hareketler yapıp sanki karşıdaki çok suçluymuş gibi davranıyo gerektiği yerde sesini çıkaramayan bi toplum olduğumuzdan böyle bi (onlara göre)açık yakalayınca saldırıya geçiyorlar hepsi bu yüzden bence.

kapitalist modernite yüzünden.

kentlileşemeyen kentte yaşayanlar yüzünden.

ben kullanmadım. bir yerden geçti elime. ne kadar kullanıldığını bilmiyorum maalesef.

pilleri yeni ise 100 eski ise 30 tl eder. yenisi 200 tl zaten.

outletlerde eski sezon ürünleri ile çiziği, defosu olan ürünler satılır, o yüzden ucuzdur.

teflon çizildiği zaman olduğundan daha zararlı hale gelen ve özelliği yitiren bir malzeme.
o yüzden teflonu çizilmiş tava, tencere satacaklarını sanmıyorum.
muhtemelen eski sezon ürünü falandır.

Normalde mağazal ellerinde tek tük kalan ürünler için outlet mağaza açar ama maşallah, Tefal'in bütün mağazalarının adı outlet. Yani müşteri çekmek için bu adı veriyorlar. Sizin tavanın da kırık çizik olduğunu sanmıyorum. Gönül rahatlığıyla kullanın.

önce psikoloğa görün, duruma göre yönlendirir seni.

bak önce nöroloğa görünmen gerekiyor. sorunun kaynağı fizyolojik mi yoksa psikolojik mi o karar verir. eğer psikolojikse seni ya psikiyatriste ya da psikoloğa yönlendirir.

benden tek tavsiye eğer psikiyatrist ya da psikolog sana ilaç verirse zanax' dan uzak dur, birde imkanın varsa devlet hastanesinden uzak dur derim.

norologa gitmelisin.

Bence de önce nörolog.

yani ben de aynı durumdayım ve 6 aylık gidicem. ama gittiğime değsin istediğim için, biraz da uzaklaşmak için o kadar kalıyorum. belki sana 3 ay yetebilir. seviyelerimizi bilemiyorum :)

edit: ingiltere'ye gidiyorum bu arada.

İrlanda ingilizcesinin bizim Türkçenin Lazcası gibi olduğunu duymuştum. Düzgün öğrenmek için bence iyice araştır.

maddiyat çok büyük problem değilse ingilizceyi ingiltere'de öğrenmek ideal olanı.

Bilgi düzeyin upper veya advance ise, sadece konuşamamaksa sorun, 2-3 ay yeter. Tabi sosyal olup olmamana göre de değişir.

Tercih şansın varsa İngiltere daha iyi olur senin için.

ne kadar uzun gidebiliyorsan o kadar iyi.

bir de irlanda değil ingiltere'yi tavsiye ederim.

niye irlanda değil sebebini de söylerseniz sevinirim.

yabancı ülkede dil okulunun en büyük faydalarından biri aksana kulağını alıştırması ve hatta onu kapman. irlandalılar'ın aksanı hem zor anlaşılıyor, hem de pek kapılası değil bence.

irlanda' da ingilizce öğrenmek, karadeniz veya trakya' da türkçe öğrenmek gibi bir şey. o yüzden arkadaşlar ingiltere diyor. bilhassa ben brighton' ı öneririm. mükemmel bir şehir. ayrıca çok temiz ve çok güzel bir ingilizce aksanı var ki brighton' da ingilizlerle çok muhabbetin olmayacaktır genelde senin gibi turistlerle diyalogun olur ve bu iyi bir şey dil için

peki insanların aksanlı konuşması benim aksanımı çok mu şekillendirir? sonuçta ben ingiltere'de de öğrensem aksanlı konuşacağım bunu. native speaker olma gibi bir amacım yok. grameri farklı değilse ben çok da yanlış bir tercih olmayacağını düşünüyorum. bir de irlanda nın her yerinde mi böyle aksanlı konuşuluyor bu dil? daha düzgün konuşulduğu bir bölge, atıyorum dublin ve çevresi, yok mu?

uzun süre kalırsan şekillendirir. o değil de, bence en büyük sorunun anlama güçlüğü olur. beş yıldır ingiltere'de yaşıyorum ve buna rağmen buradaki irlandalı insanlara ağızlarından çıkan lafı 50 kere tekrar ettirmek zorunda kalıyorum bazen.

tamam işte ben irlanda'da kalınca irlandalıları az çok anlayabilir olacağım. ingiliz ya da amerikan ingilizcesini hayli hayli anlarım o halde :D sonuçta şu anda da anlayabiliyorum onları.
fazla kalma gibi bir durum yok. 3-5 ay kalıp dönücem sadece.

sanal xp kur. ordan aç bak.

virtual box ne oluyor abi? sanal xp ile olacak iş değil. simülasyon yapmam gerek. yavaş olması bir yana düzgün çalışmıyor virtual box ile.

güvenli kip yanlız ağ desteği olmamasına dikkat et

ya gençler dosya açıcam diyorum, simülasyon yapıcam diyorum güvenli kip diyorsunuz :S

valla simulasyonunu kaldırabilecek feda edebileceğin bir pc'de deneyebilirsin.

yada trojan büyük ihtimal windows içindir linux distrosu yüklü bir makinada da deneyebilirsin eğer simulasyon yazılımı mevcutsa bunlardan birinde.

Programı sandbox içinde çalıştır. Güvenlik duvarını güncelle ve programın internette erişmesini engelle. Comodo Firewall iyidir ikisinide onunla yapabilirsin.

O sektorde calismak istediginiz icin o okulda okumuyor musunuz? Yani neticede o okulda okuma amaciniz o sektorde calismak, neden o sektorde calismak istiyorsunuz bunu soruyor adamlar.

canım burada okumak istiyordu okudum. süslü cümlelerle anlatılacak bir şey değil ki bu.

Neden caniniz istiyor iste? Suslu cumlelere gerek yok, acik ve net olarak anlatsaniz kafi neden o sektoru istediginizi. "Cunku canim istiyor" yaklasimiyla staj ve sonra is basvurularinda yol almaniz biraz zor olabilir.

Klasik sorudur.
Neden o bölümü tercih ettiğinizi yazın o zaman. İlla roman gibi yazmanıza gerek yok, okumazlar da zaten. Meslekle ilgiliydim, bir tanıdığımın tavsiyesiyle tercih etti gibi klasik cevaplar verin siz de. Öss sorusu değil, dert etmeyin bence fazla.

turkey frill dir kendisi ama elle yapilabilir gibi geldi.

Aliminyum folyo sarabilirsin ayaklarına. Ama şurada da turkey frill in elde yapılışını göstermiş. Piştikten sonra takarsın :)craftshopmall.com

375xxx

xxx

375000+

375xxx

375000-385000

bana su sekilde geldi;

375binden fazla= 375000<x<385000

400bin kadar = 385000<x<400000

400 binden az demektir bu. yüzlükleri 25'ler halinde bölen bir insanın söylemi bu 375 binden fazla.

300-325
325-350
350-375
375-400

en az 375.001

380000den az

20mbps ile 80gb'i fena fena gecersin 1 ayda. ben pek bisey indirmememe ragmen 8mbps ile 17-18 gunde 50gb'i goruyorum.

3 kişi kullanacak bir de bunu :S

valla iki ucu da batmış yani deep in shit. superonline varsa direk o yoksa, 20mbit derim ben 100mbit adil kullanım var bende o kadar dl yapıyorum ayın son 5 günü falan doluyor.

edit: 3 kişiyseniz direk sınırsız girin.

abooovv ozaman:) sinirsiz 5mbit de adil kullanim kotali olmasin yalniz dikkat edin :)

superonline fiber yok bölgede. superonline'ın 8mbit 100gb lık pakedine 94 lira vereceğime, 10mbit sınırsız uydunet'e 99 lira veririm. ben veririm de diğer arkadaşlar vermez işte. o yüzden sınırsız 5mbit daha uygun geldi. ttnet'in paketleri daha kötü. 24 ay taahütlü falan. gereksiz buldum.

5 mbit daha mantıklı geldi, evet. sürekli max 600kb/sn hızla kullanıyor olsam yaklaşık 38 saatte 80gb'a ulaşıyor zaten. hadi 60 saatte ulaşsın sorun değil. yemişim 20mbit'i.