Ekşi Duyuru

tam tetimatıyla

yaw sorsak hepiniz web tasarımcısınız. 2 dakkalık bi link atma işi istedik kimseden çıt cıkmıyor.

Bob Seger - Old Time Rock And Roll

early grey gayet uygun. siyah kutusundan var, şimdi mutafağa gidip bakamadım. markasını bilmiyorum. breakfast değil ama.

earl grey ve english breakfast/afternoon cok aci geldi bana ya. 4 sekerle iciyorum o derece.

chai tea latte var stabucks'da o cok guzel bak bayaa sevdim.

rize çayından bahsediyorsak eğer doğadan'ı tavsiye ederim. lipton mipton hatta çaykur bile doğadan'dan sonra yalan geliyor bana.

tabii ki filiz çay.

veya doğu karadeniz i bergamototuyla harmanlayın.

çaykurun kamelyası yumuşaktı, lezzetli arıyoranız en güzel çay seylan, earl grey ve düz çaydan kokteyl yapınca çıkıyor şahsi kanatimce. earl greyi abartmamak lazım hatta direk hammaddesini de kullanabilirsiniz(adını unuttum)

şu anda bende aynı dertten muzdaribim. orta kulak iltihabı oluyor hastalığımız. önce basınçla başlar, sonra kaşıntı, sonunda ağrı. 2 gündür hayata küstüm. ne uyku ne bişey.

sizde de iltihap varsa çekeceğiniz var demektir. umarım değildir, geçmiş olsun.

panik yapmayın kulağa çiçek sapı bile soksanız ağrı yapabilir çok fazla giderse, doktora görünün hemen.

evet hemen bir kbb doktoru. dışarıdan kulağı boğazı vs, muayene eder. sonra incecik uzun çubuk şeklinde kameraları oluyor. kulağa sokuyorlar, içini görüyorlar. e tabi siz de görüyorsunuz. ne olduğu anlaşılıyor vs. iltihaplanma varsa geciktirmeyin.

hayır. tek yumurta ikizi olarak düşün ihtimal az ama oluyor.

evet. Türkiye'dekilerin çoğu ile oynanmış. keza tek sarılılar ile bile oynanmış..

peki paket olarak satmalarına ne demeli? 12 tanesine 10 milyon verip, eve gidince 3 tanesinde çıkarsa?

ışıklı tutarak kontrolü sağlanıyordur herhalde.

wiki'nin buyurmasına göre tavukta çok hızlı yumurtlama (ovulation) olduğu zaman oluyormuş bu olay, ama bazı hibrid (kırma?) tavuk cinsleri hep çift sarılı yumurtluyormuş. markette satılanlar bunlardan olsa gerek.

en.wikipedia.org

belli dönemlerde tavuklar çift sarılı yumurtluyorlar. nedenini tam olarak bilmiyorum ama gdo değil.

Gdo olabilir panpa. Eskiden bu kadar olmazdi.

hala ogrenci diye kayıtlıyım almıyolar oyle olunca. / iş bankası

öğrenciysen öğrenci belgeni al ve git.. parayı geri yatırıyorlar. değilsen sanırım gene bir dilekçe verip bu parayı almamalarını sağlayabiliyorsun. en azından annemler bunu yaptılar bir kaç kez. ama son durumu bilmiyorum.

otomatik odeme yapin ya da emekl,ilik sigortasina gidin fln dedi.

İş bankası öğrencilerden kesmiyor, yanlışlıkla kestiysse geri ödüyor.

habertürk baya iyi genişlik olarak.

tabii ki posta. okuyucu şiirleri köşesi süper. haydar direksiyon abi hala yazıyor mu bilmiyorum. berbere gidince okuyorum arada. dolu dolu gazete valla

Ben Radikal'i tercih ediyorum.

radikal
birgün

gazete okumam ama yolculuk öncesi falan alacaksam ilk tercihim radikal olur hep. yeni hali daha da güzel.

Aldırır tabii... Her gün en az 1 litre çok fazla...

yağ var sütte yağ.

bişey olmaz muhtemelen eritirsin eğer hareketliysen arkadaşlarin dediği gibi fastfoodun yanından bile geçmez gaz yapması konusunda kişiden kişeye eğer laktoz varsa baya problemli oluyor.

bira daha fazla aldırır.

ciddi bi kilo aldırma olacağını sanmıyorum ben, her ne kadar yağ olsa da içinde..

ya ztn göbek var. daha da btr olmasn..

1 litreden fazlasının bazı sağlık sorunlarına neden olduğunu duymuştum, ne kadar doğru bilmiyorum ama nolur nolmaz, en fazla 1 litre yap sen onu :P

edit: ayrıca süt göbeği diye bir şey de var, dikkat et derim

hocam çocukluğumdan beri hergün günde yarım litreye yakın süt içiyorum. hiç aldırmadı.

spor yapıyorsan spor yaptığın zaman spor öncesi ve arada toplam bir litre, yapmadığın günler yarım litre. yarım yağlı olanından tabiki.

sabah güne başlarken içersen almazsın ancak yatarken içersen alırsın.

yatarken 1 litre süt içersen uyuyamazsın, o süt ağzından burnundan geri gelir. tecrübeyle sabittir.

cam daha iyidir de cam şişe de süt kaldı mı ya?

herşeyin cam olanı iyidir sağlıklıdır, karton olanların içide metalik bişiler kaplı biliyosun

ruoroni'ye sek ve sütas üretio.

korg'a bilmiodm

cam; su için bile en sağlıklısı.

günlük sütler hala cam şişede. bakkallarda var. tadı pastörizelerden daha güzel ayrıca. cam şişe iyidir.

"cam sagliktir" yazar pasabahce kavanozlarda. cam candir.

cam şişede olanlar pastorize sütler, onların dayanım süreleri daha az.. Bununla birlikte uht sütlere göre pastorizasyon işlemine tabi tutulmuş sütlerde protein ve vitamin kaybı daha çok.
Yani karton kutu daha sağlıklı.

@tamamtamambuldum, ikisi de koruyucu içermiyor.Gördükleri ısıl işlemler farklı sadece, uht sütler de daha yüksek ısılara kademeli olarak çıkartılıyor, içerisindeki sporlar dahi yok oluyor. O yüzden daha uzun süre bozulmadan kalıyor.

metal bişeyler dediğiniz şey bir katman ve en üst yüzeyde değil. ayrıca keşke öyle olsa. plastikten daha "doğal" bir şey metal. en azından petrol kaynaklı değil.

Tetra Pak ambalaj malzemesi, (dıştan içe) 7 ayrı katmandan oluşur:

1. Polietilen: Dış etkilere ve neme karşı koruma
2. Baskı mürekkebi
3. Karton: Sağlamlık
4. Polietilen: Yapıştırıcı tabaka
5. Aluminyum folyo: Oksijen, tat ve ışık engeli
6. Polietilen: Yapıştırıcı tabaka
7. Polietilen: Sıvı tutucu tabaka

kısa süreli oda veya buzdolabı sıcaklığında saklama için hiç biri fark etmez. Ancak sıcaklık alternasyonu söz konusuysa ve süre uzunsa cam degredasyon riski taşımadığından daha güvenilirdir. karton dediğin tetrapaklardaki sıkıntı içindeki alüminyum değil(güldürmeyin adamı) polimer katmanlardır.

arkadaş metal bir şey zararlı değildir. sadece içeceğe metalik bir tat verir. ha karton kutu günlük süt ile şişe günlük süt arasında işlem olarak bir fark yok. (uzun ömürlüler ayrı)

geri dönüşüm açısından bakarsanız camın geridönüşümü çok çok daha önemli. kimse ne yazık ki karton kutularını dönüşüme atmaya kasmıyor ama bir sürü insan camları biriktirip kumbaraya atıyor. (atıyorsunuz di mi lan? şişecamda cam kırığı yok diye 1 hafta ne analar ağladı biliyor musunuz?)

bunun dışında pet şişe-cam şişe su arasında inanılmaz bir içim farkı var. ben şahsen seçme şansım olan yerlerde kesinlikle cam şişe tercih ediyorum.

muratk18: sıkıntı derken?

cam şişe sular eski tip lokantalarda ve kahveler dışında kaldı mı ki yahu?

darnum tetrapak kutuların geri dönüşümü çok zor çünkü ben smyrna nın yazdığı gibi plastik metal ve kağıt içeriyor. bunların ayrıştırılması epey enerji vs vs istiyor.

açıkcası cam ve metal geri dönüşümü konusunda meslekten gelen bilgim var ama kağıt geri dönüşümünü sadece ortaokulda gazete kağıtlarını evde hamura dönüştürdüğüm projem kadar biliyorum. ondan bir şey diyemem.

cam şişe var. mesela gittiğim nargilecide var. plastik şişe de var. ısrarla cam şişede su içiyorum.

bir şey daha ekleyecem :

karton süt kutuları tetra pak firmasının patentinde olan türkiye'de üretilmeyen (ya da üretilse bile patent parası ödenen. detayı bilmiyorum) bir malzeme.

oysa cam öyle değil. tamamen yerli (şişecam hatta şişecam'ın anadolu cam isimli iştiraki) öz sermayelerle üretilen, bu konuda da dünyanın en büyük 2-3 firmasından birinin ürünü olan malzemeler.

o yüzden camı seçin arkadaşlar.

Cam tabii ki.

cam daha saglıklı falan degildir. cam süt dedigin üzeri folyoyla kapalı hava alan birşey nasıl daha saglıklı oldugnu düşünebilirsiniz. hani hava bakteri v.s.
tetrapak denilen daha saglıklıdır. o metal denilen şey üsste durmaz ki zaten gıda yönetmeligine göre uygun degildir. ara katmandadır.
pastörize işlemleri iki süte de aynı şekilde uygulanıyor. kutu süt saha saglıklıdır.

exodia, hangisi daha koruyucudur diye sorulmuyor, hangisi sağlıklıdır diye soruluyor. tabii ki cam daha sağlıklıdır. ancak siz kutu sütü açıp 15 gün dolapta tutarsanız o da sağlıksız olur üstünde sadece bir folyo olan süt kadar. ayrıca artık cam şişelerde de sütler plastik kapak ile kapatılıyor. en azından artık daha güvenli kapakları.

ben smyrna: sıkıntı konserojen olması

pahalı ondan.

@bryan fury camdan ucuz ama.

ya abi kolaydi cappy meyve suyu fln her bişi tenekede olabiliyor ama.

bozulur bence, teknik bilgim yok ama, ayrandır süttür, tenekede reaksiyon fln yapabiliyordur belki???

bence olay tamamen esneklik ve bozulma ikilisiyle alakalı. teneke kutuda hava kaçıran ufak bir delik olsa fark etmek cidden zordur. bu nedenle süt ve süt ürünleri çabucak bozulabilir.

tetrapak ambalajları oldukça esnek ve dayanıklı, camda ise benzer bir darbe aldığında zaten kırılarak kendini imha etme özelliği mevcut.

oyumu dayanıklılıktan yana kullanıyorum

cumartesi günü mahalleye gelen sütçüye soracam. çok merak ettim.

ayrıca ambalajsanayi.blogspot.com

tamamen pratik yani.

ayranı teneke yapmıslar ama


www.ulker.com.tr

alman turist çok olduğu için.

cok değilki.

antalya'da gayet de çoklar. esnaf genelde ingden cok alm biliyor.

www.tgrthaber.com.tr

ben yunanca sanardım.

rusça sanıyordum ben bunu?

@les

alemin aptalı bizmişiz :)

Olmaz mı?
Ciddi bir mücadele var bu konuda, hatta bu mücadeleyi anlatan the cove adında belgesel dahi var.
İzlemeni şiddetle tavsiye ederim.

askere direct gitmek diye bir durum yok zaten de. Kısa dönem misin, uzun dönem misin ?

Kısa dönem olduğunu varsayıp, eylül sonuna kadar belgeleri vermen gerektiğini söyleyebilirim, ama son dakikaya bırakma kalabalık olur, en kısa sürede ver zaten en yakın celp dönemi aralık

kısa donem gidicemde .mesela eylulde versem gidermiyim aralıkta yoksa bi sonraki celp donemine sarkmaz dimi

92li isen iline ilçene göre gideceksin, değilsen başvurduğun andan bir sonraki celp döneminde gidersin, www.asal.msb.gov.tr

başvuru tarihleri de vardı bir yerlerde ama bulamadım.

kd mişsin. başvuru tarihini kaçırmayıp başvurduktan sonra, ilk kd alımında gidiyorsun askere

yarın gideyim başvurayım desen yapamazsın zaten, aralık kayıtlarının açıldığı dönemde başvuracaksın sonra direct go. herangi bi askerlik şubesini arasanız söylerler zaten. tam kesin başvuru tarihleri bulamadım bir türlü.

sanırım yaş sınırı yüzünden kasımdan ileriye tecil olmuyor? bu durumda celp dönemi geldiğinde rapor alarak çözebilirsiniz diye düşünüyorum.. daha önce yapmadığım için tam ayrıntılarını bilmiyorum ancak sevk evrakı almanız gereken süre içinde raporlu olursanız sevkinizin sonraki celp dönemine kalması gerekiyor.. bu şekilde 3-4 ayda bir rapor alarak askerliği uzatanlar mevcut..

en kolayı gradient ile olur. ayarları ile oynayıp, preset leri karıştırabilirsiniz. yeni renkler ekleyip çıkarabilir, istediğiniz rengi seçersiniz.
www.facebook.com
www.nasilbilgi.com
bu iki video belki yardımcı olur.

bir çok yolu var, ben birini yazayım;

soldaki menüden sayfayı kaplayacak bir dikdörtgen koyun. sonra layer listesinde o dikdörtgenin layer'ına sağ tıklayın, blending options'a girin. orada soldaki listeden gradient overlay'i seçin. gradient overlay tab'ında style kısmını radial yapın. sonra gradient: dediği yerdeki siyahtan beyaza giden bara tıklayın. Yeni açılan penceredeki barın sol alt ve sağ alt köşesindeki siyah kareleri sırasıyla açık mavi ve koyu mavi yapın. okey'leyin, olacak.

açık mavinin boyutunu gradient tabındaki scale ile ayarlıyorsunuz. yeri için ise o tab açıkken sayfaya tıklayıp gradient'i taşıyabiliyorsunuz. afiyet olsun.

ya da, daha basit istiyorsanız;

sayfayı koyu mavi ile doldurun. sonra eraser'ı seçin. sağ tıklayın, boyutunu büyütün işte o çember kadar. hardness'i düşürün, opacity'i de düşürün isterseniz. sonra o açık renkli olmasını istediğiniz yeri silin hafifçe.

nırınınııım! oldu.

büyük ihtimâl, ps değil de illustrator çalışması oradaki :)

font'a sağ click yükle.

veya çalıştıra

%windir%\fonts

(bkz: dirty dozen)
(bkz: das boot)
(bkz: rommel)
(bkz: katyn)

1. DÜNYA SAVAŞI İÇİN

A Farewell to Arms
My Boy Jack
Johnny Got His gun
King of hearts
In Love and war
Hell's Angels
FlyBoys
Gallipoli
Fighting 69th
Company K
All Quiet on the Western Front
Aces High
A Very Long Engagement
Oh! What a Lovely War
Paths of Glory
The Lighthorsemen
The Great Dictator
The Blue Max
The Dawn Patrol
The Red Baron
2. DÜNYA SAVAŞI İÇİN

Escape to Victory
The keep
Stalingrad
The last Metro
Triumph of the will
Empire of the sun
The Dam Busters
Days of Glory
Hannibal Brooks
MR. Klein
A walk in the sun
Europa
where eagles dare
Germany,Pale Mother
Letters from Iwo Jima
Flags of our fathers
Downfall
The Great Escape
Mephisto
Black Book
Soldier of orange
Schindler's List
Saving Private Ryan
Shoah
The Big red One
Das Boot
The Thin Red Line
Come and see

benim kişisel favorim
a bridge too far

Kisisel Favorilerim
Saving Private Ryan- Tom Hanks, Matt Damon, Van Diesel, Tom Sizemore gibi yildizlari ayni birlik icerisinde gorebilecegin, gercek savas efektleri ile donatilimis, savasin icindeki ufak bir hikayeyi anlatan, tuyleri diken diken eden bir film. Insana cok sey katabilecek kalitede.
U-571 - Alman sifre kodunu cozmek icin ugrasan bir grup denizcinin macerasi, liderlik kriterlerini zorlayici ve ogretici bir film.
A Bride Too far - Oldukca eski olmasina ragmen konu itibari ile zengin bir film, ancak efekleri gunumuz teknolojisine kiyasla oldukca eski.
Wind Talkers - Konusu mukemmel ancak ara ara Nicholas Cage in rambo misali gaza gelmesiyle sacmalayabilen bir film, kesinlikle izlenmeye deger.
Band Of Brothers - HBO serisi (10 episode) - 2. Dunya Savasini basindan sonuna anlatan, Steven Spielberg ve Tom Hanks yapimciliginda, muazzam bir hikaye ve dizi. Efektlerinin tamamini Saving Private Ryan tarzinda yapmislar ve bence gercekci ve kaliteli. Her bolumde ayni boluge ait bir baska hikayeyi izlerken seri bittiginde bolugunde basina gelenleri gormush olucaksin.
Enemy at the Gates - Olayin Rus cephesini tum gercekciligi ile ortaya seren, savasa bir keskin nisancinin gozunden bakan bir film. Oldukca kaliteli.
Downfall - Savasin son zamanlarini Hitler ve diger Alman generallerin gozunden gosteren gercekci bir yapim.

hp'den çatır çatır almıştım 2300 lira para iadesi. Hiç sorun çıkarmadılar. Gün süresi doldu paramın iadesini talep ediyorum dedim tamam dediler.

Senin şimdi yapacağın tüketici hakem heyetine başvurmak.

ben cagrı merkezini aradım sabah aksama dogruda servis beni aradi yok size ulasamadık fln dedi servisle beni yüzyüze biraktılar adamlar kalkmıs bide pcniz hazir isterseniz getirelim hemen dediler 33 iş günü normaldede 45 gün fln edio bu.

acer ile benzer durumu yaşadım. ben para iadesi istediğimi belirttikten sonra laptopumu göndermişlerdi kargo ile ama 30 iş günü doldu ben parayı alıcam dedim, kargoyu kabul etmedim. 3 hafta sonra da para iade formları elime ulaşmıştı.

ha gold para iadesi yapmıyoruz dedi. ben de el mahkum alacağım masaüstünü gold'dan almak zorunda kaldım. baya tartıştım adamlarla. hatta bursa şubesindeki yavşak hala beni görünce yolunu değiştirir. tüketici heyeti'nin kararları belli bir rakama kadar bağlayıcı oluyor, onları da bir araştır derim.

laptopu alma para iadesi iste. hp ile 3 ay uğraştım hatta bilgisayarın harddiskini göndermeleri yeterliydi geri çekilmem için ama maalesef komple bilgisayarı kaybetmişler. serpil hanımın hala kulaklarını çınlatırım.

fatura bedeli veya üst modelleri öneriyorlar. formda bu tercihlerini işeretleyebileceğin alanlar var. para daha mantıklı geldi bana.

toshiba usb 2.0 kullanıyor, wd ve iomega ise usb 3.0 bu da daha hızlı veri aktarımı demek

toşiba şaşmaz.

bilgisayarda usb 3.0 yoksa simdilik bi faydasi yok 3.0'in.

tusubasa iyidir.

iomega tabiki fiyatı uygun ve usb 3.0

kot pantolonlar cok da fark etmez bence markaya gore.

kotları iyi iki tane var yıllardır giyerim. diğer pantolonları bilmem

kot deil yaw kanvas aldıydım yazlık.15 liraydı ama 3-5 yıkamada toz bezi gibi olmasın

yok yok iyidir collezione.

bir tane var öyle çok giymiyorum ama ona da bir şey olmadı pek 4 yıkama falan yapmışımdır 1 senede.

indirim zamanı aldığımız kanvas 2 yıkamayı zor atlattı, resmen morardı.

koyu renkse eger gunesle yikamayla falan kahverengi/mor arasi bi renge burunur muhtemelen..

acık renk allahtan.

1- ilgi meselesi.tarzına ve rengine göre değişik kombinasyonlarda kolaylık sağlıyor.başka bişi değil bence.hastalık derecesinde olanlar napıyorlar bilemem.
2- 26 çift.

1- o gun giyinilen giyim tarzina, renklerine gore degistirip giyiyoruz. o yuzden bir suru var.
2- 30 civari olmali.

edit: usenmedim gidip saydim. 27'ymis. terliklerimi saymadim :)

1- Ayakkabı en basit kıyafetin bile havasını değiştirebilir. Vezir de eder, rezil de durumu. Çanta için böyle düşünüyorum. Ben kronolojik sıraya koydum. Bu ay şunları giyeceğim yada bir süre bunları giymeyeyim diye yönlendiriyorum kendimi. O kadar çok alıyorum ki bir süre sonra ne aldığımı bile unutuyorum. Hala hiç giymeye fırsatımın olmadığı 2-3 çift ayakkabım var. Ama bu beni yıldırır mı, tabi ki hayır.

Aynı zamanda ben de takıntı haline geldi. İlk tanıştığım birinin muhakkak ayakkabısına bakar, markasını filan tahmin etmeye çalışırım. Ayakkabının giyim tarzını özetlediğini düşünüyorum.

2- Bu soruya kesin cevap vermem zor. Ama spor ayakkabıları ve abiyeleri de sayarsam 100+

sadece kadınların çok çeşit ayakkabısı yoktur ki, benden çok ayakkabısı olan adamlar tanıyorum, sadece bizim kadar "ayyy vayy" diye beyan etmiyorlar orada burada.

1. giyiyorum valla ben tepe tepe, ama bir kuralım var, yeni bir ayakabı alırsam eskibir tane veririm birine.
2. 24 çift (sandaletler filan dahil).

simdi soyle dusunelim, renkleri siyah-beyaz tonlari-kahve tonlari-gokkusagindan bir renk olarak 4 kategoriye ayiralim. ayakkabilari spor-topuklu ve gunluk-topuksuz ve gunluk-abiye-bot 5 kategoriye ayiralim.

ayirdik mi. 4 le 5 i carpalim kac etti? 20. topuklunun fetisinden +5 diyelim. botlari da spor botlar klasik botlar diye ayiralim, biraz da oradan eklensin. 26 27 az bile :)

1-giyim tarzına ve rengine göre uyumlu giyilmesi taraftarıyım ama bir çok şeyle uyumlu bazı modeller ve klasik renkler alındığı takdirde, yukarıda yazan adetlere ulaşılmasına gerek kalmaz. fazlası gereksiz israftır benim gözümde.

2- üşenmedim gittim saydım hepsi toplam 12 çift.

1) niye kadınların erkeklerden fazla çeşit kıyafeti varsa o yüzden. bir de kadınların kullandıkları renk skalası yüzünden, ortalama bir erkek siyah-kahve-lacivert-bej pantolon giyer en fazla.ya da bir haftayı 3 pantolonla geçiriyosa isterse o üçünün de altına aynı renk ayakkabıyı giyebilir. yani bi yere kadar gerçekten ihtiyaçtır, şık bir eteğin altına spor ayakkabı giyemezsiniz. mini eteğin altına çizme daha iyi olur vs.

2)en fazla 30dur benim de. hatta şöyle olabilir dağılımı : çizme: 5 spor ayakkabı : 4 abiye :5-6 yazlık: 6-7 günlük : 6-7
ayak numaram müsaade etse daha da fazla alırım, bi yerden sonra saplantı oluyo çünkü ayakkabı

2. 2 çift bot ( birisi 5 yıllık), 3 çift ayakkabım var.
1. onlarca çift ayakkabım yok, sipor giyindiğim için ve gereksiz tüketmemeye çalıştığım için bana yetiyor.

1- kadınların giyimi kuşamı erkeklerden çok farklı. erkekler tshirt+jean ya da takım elbise ile her yere uyum sağlayabilir. hadi bir de smokin diyelim abartı olsun. kadınların giyecekleri çok değişir. tek parça elbiseyi ele alalım. günlük elbise var, şık elbise var, ağır elbise var, abiye var, bunların arasında olanlar var ve hepsinin giyildiği yer farklı, hiç biri diğerine uymaz. renkler ve kumaşlar var. üzerine işlemelerden gelen ekler var. var da var. bunun her birine gidecek ayakkabı modeli - rengi - kumaşı farklıdır. erkekler bir yazlık terlik bir spor ayakkabı bir de siyah deri ayakkabı ile hayatını geçirebilir ama bu kadınlar için imkansız. bu sebeple erkeklerin bu ihtiyacı anlayabildiğini sanmıyorum.

ayrıca bir de zevk meselesi bu.

daha yazardım ama muhtemelen yukarıda bile saçmalamaşımdır uykulu halimle. umarım anlatabilmişimdir.

2- bilmiyorum hiç saymadım. sandaletler-abiyeler-günlükler-spor olanlar toplam 20-30 arasındadır. şunu ekliyim ama, klasik bir çift bile düz siyah ayakkabım yok, almam "lazım" :)

1- Onlarca çeşit ayakkabım yok, bir çift adidas -ki işe falan da onları giyiyorum, iki sene her gün giyip haşatları çıkınca yenisini alıyorum-, bir de çok özel düğün toplantı falan olursa diye iki çift.
2- Aha toplam 3 çiftmiş. Demek ki ne yapıyoruz, genellemiyoruz.

1. ayakkabıcılar ve kuaförler olmasaydı psikiyatr/psikologlar şimdikinin en az 10 katı para kazanırdı. ayakkabı almak endorfin salgılamamıza ve mutlu olmamıza yarar, asla bir ihtiyaç değildir.
2. saymıyorum, bereketi kaçmasın diye ama sezon için 100 ün altına düştüğüm olmadı.

ayakkabı alma beni mutlu ediyor. Kıyafetin en önemli parçası belki de..
40 civarı

ph değeri 8 idealdir. genelde de öyledir zaten. pınarın suları daha bi tatlı geliyor bana nedense

abi pınar diosun adamların (damacana icin konusuorm) 3 cesit suyu var. e bunların birbirinden farkı nedir

PH değerinin 8 olması en önemli etken. Diğer parametreler de meteorolojik mevzular: Yani suyun güneşte tutulmaması vs. Erikli'yi sevdim İstanbul'da. Ama bölgesel olarak güzel sular da var. Mesela Ege'de Madran Dağı'ndan çıkan su iyidir.

@all girls dream; pınarın farklı yörelerden suları varı @rochefort diyor ya madran dağından vs. bunlar da işte biri toroslardan birisi madran dağından diğeri çamlıcadan her suyun farklı değerleri vardır

www.pinarsu.com.tr

sol tarafta suların değerlerini gösteren çizelge var. farklı bir isime geldiğin zaman hemen o suyun değerlerini gösteriyor.

yani suyun yapısına göre de değişkenlik gösteriyor.

benim bahsettiğim su ise madrandır ya da çamlıca ikisi de çok tatlı geliyor bana. erikli su ve saka su acı geliyor.

suyun tadına etki eden faktörler çok fazladır.ph'ın 7 üzerinde yada altında olması ekşilik yada acılık yapar ama bunlar genel olarak degişmez. 8 degerinde ortalama sabit tutarlar.
suyun tadında degişiklik yapan en büyük faktör sertliktir.
bu aralar piyasadaki en iyi su hali hazırda hala erikli dir. hala en iyi degerlere sahip su erikli gerçi onu nestle grubu aldı.

yani kısaca su alırken sertlige dikkat etsen yeter. diger parametreler degişkendir. su tayinlerinde standart anyonlar ve katyonların oranı 0 olmalıdır ama o degerlerin tamamını suyun üzerinde yazmazlar.

damla'dan uzak durulması gerekiyor.

(bkz: erikli)

sabancı'nın saka'sı var bide, çok dandik, erikli'den şaşmıycan ;)

saka iyi bence yea.

Arkadaşlar öncelikle belirtmem gerkirki Su kaynakları ve yeraltısularıyla ilgili bir uzman olarak yazma ihtiyacı hissettim
1-Sular geçtiği tabakalardan etkilenerek özellikleri değişir.
2-Kireçtaşlarından geçen su serttir yani sertliği 10 un üstünde hatta 30 lara kadar yükselebilir
3-Bazı sular kaynak suyu olarak değilde sondajla çıkarılan yeraltısularıdır.kaynak ve yeraltısuları arasında hiç fark yoktur hatta yeraltısuları daha güvenilirdir..fakat nedense halkımız yeraltısularını kötü bilirler(Çok yanlıştır)..
4-sertliği 10 un üstünde olan sularda tat demiyeyimde içimi biraz ağır olur..
5-Bakteriyolojik olarak hepsi aynıdır..çünkü hepsinde ozonlama yapılır..
6- Sertliği 0 olan suda iyi değildir..çünkü vücudumuzun caco3 e de ihtiyacı var özellikle çocukların..
7-Tavsiyem sertliği5-10 arasında olan sular tavsiye edilir.
8-Bu konuda marka takıntısı olanlarıda anlamış değilim...dediğim gibi bakteriyolojik olarak hiçbirisi mikrop barındırmaz..

sakayı tanıtıma gelmişlerdi, baya bi övmüştü kadın. belgelerle konuşmuştu.

ph 6.5-8.5 arası ideal

valla bir ara su ile ilgili eğitim görmüştük, elektroliz, çözünmüş maddeler vs.ellerdeki aletlerle ölçümler yapılıyordu. O zaman uzmanlara sordugumuzda en iyisi erikli suydu.

www.ilacpedia.com

tuhfe
grafce tavce
ikisinden biri olabilir mi?

tavče gravče

goodreads

kullanmadım yalnız oldukça güzel bir icada benziyor :

www.youtube.com

yaktıktan sonra nasıl sonuo acaba

işe yaradığını tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim.
bir diş hekimine danıştım, eğer düzenli fırçalanmazsa dişlerin sararmasına yol açabilirmiş.

(bkz: flags of our fathers)

filmde bu konu anlatiliyordu.

ayrica wikipedia'da da buldum.

en.wikipedia.org

"After the battle the press gets hold of the photograph of the second flag raising. It is a huge morale booster, and papers all over the country ask for prints. When Rene is asked who is in the photo, he gives five names, including his own, saying that the other four are, Mike, Doc, Franklin, but says that Hank was in the photograph (Rene thought that Hank was at the base of the flag. In reality it was Harlon). He then tells Ira he is the sixth man. Ira corrects him, saying that it was Harlon, and fiercely denies being in the photo, going as far to threaten Rene with a bayonet to his throat. Even though Rene tells him they'll be sent home, Ira won't give in. However, when Rene is threatened with being sent back to the fighting, he tells their bond tour guide Sgt. Keyes Beech that Ira was the sixth man, though not telling him that Harlon was in the photo, not Hank."

en.wikipedia.org bu fotoğraftan bahsediyorsunuz galiba?

@ kobuzchu kiz evet bu fotoraftan bahsediyorum.bunun savastan cok sonra cekmişler bir nevi kurgu diyorlar.dogru mu bu?ingilizce o kdr yeterli değil.

sayfada verilen bilgi doğruysa, fotoğraf fake değil. kısaca şöyle diyor:

23 şubat 1945'te çekilen tarihi bir fotoğrafmış, Joe Rosenthal çekmiş. Çekildikten kısa süre sonra binlerce yerde baskısı yayımlanmış, daha sonra ise Pulitzer kazanmış ve "yayımlandığı yıl Pulitzer fotoğraf ödülü alan" tek fotoğrafmış.
Amerika'da, İkinci Dünya Savaşı'nı simgeleyen en bilinen imajlardan biriymiş.

benim fikrim, eğer savaş sırasında yayımlanmış ve o tarihte Pulitzer almışsa fake değildir =)

yani faketen kastım savas ve fotonun cekilme sirasinda uzum zaman dilimi varmi?yani adamlar sonra dan mi tarihi belge niteliginde foto cekmiş.

ay'a bayrak dikerken çekilen fotoğrafın bile sahte olduğunu teknik bilgi ile ispat ediyorlar.google aratabilirsiniz.
hatta ilk kez ay'a gitme meselesinin hikaye olduğu bile iddia ediliyor.
eh,amerikalıların bu tür insanda yürek kabartan manzaraları,kahraman pozlarını çok sevdikleri de malum.
neden fake olmasın?

olay kisaca soyle. ilk once gercekten bir bayrak dikiliyor.

sonrasinda bu olayi gazeteciler geldiklerinde tekrar canlandiriyorlar ve tekrar bir bayrak dikiliyor. bu unlu olan fotoda gorunen ikinci cekilen bayrak. hatta film bununla bayagi ilgiliydi.

filmi izleyin sayet gercekten olayi merak ediyorsaniz.

hatırladım lan adsoftheworld.com kendime tik atiyim bari.

reklamcılıkla mı yoksa grafik tasarımla mı ilgileniyorsunuz bilmiyorum ama benden size bir kıyak ;
scaryideas.com

befunky.com

www.picnik.com

www.onlinephotoshop.org
www.sumopaint.com

2 fan bi plastik maliyeti okadar zaten genel olarak. ama işlevsel midir onu bilemem

pek işe yaramıyorlar genelde. metal olanları var daha pahalı, onlar daha iyi sonuç verebilir belki.

dandik ama bi nebze işe yarıyor. yüksekliği bile yeterli aslında.
buz gibi yapmıyor tabii ki.

hepsiburada da 19 lira civarına görmüştüm.( ortalama olarak 19 lira fln fiyatları)
şimdi tahtakalede türk malı falan çıkarda usb girişlerine bir zarar verirse diye aklıma takıldı.
bende 3 fanlı vardı 2 sene önce 30 lira gibi bi para vermiştim(o zaman piyasası yüksekti abi) gayet işe yarıyodu.bi süre sonra ses falan yapıyo ama yazın işe yarar bence.

buz gibi yapıyor denemez elbette ama ben şahsen soğutucu olmadan yazın bilgisayarın başına oturamıyorum.

ben en iyi soğutucuyu almıştım zamanında 80 liraya böyle aluminyum çift fan güçlü falan yine laptop bozuldu aşırı ısınmadan ötürü. soğutucunun tek faydası ısınmadan ötürü zırt diye kapanan laptopların bir süre daha kapanmadan kalmasını sağlamak. dandik de olsa al en azından alt hava sirkülasyonunu sağlar.

Mediamarkt'da microsoft kablolu mouse ile birlikte microsoft laptop soğutucu 40 lira falandı, ben aldım ve kullanıyorum gayet memnunum. fazla enerji tüketmesin diye de tek fanlı yapmışlar. Ürün şu;

www.zdnet.co.uk

şömine kibritleri var sarı renkte horoz mu ne var üstünde. bir de onun duvara taşa sürtünce yananı var.

mangal tutuşturmak için migros da satılan şu büyük kibritlerden vardı. bi ara kullanıyordum sigara yakarken. acayip komedi oluyor. migros da mangal reyonuna bak bi ;)

dealextreme den binbir çeşit karizmatik kibrit siparişi verebilirsin. 10 lu paket halinde satılıyor 4.99 $ a .. dealextreme'den hiç sipariş vermediysen hatırlatayım ; hiç shipping ücreti vermiyorsun.

bi kaç örnek:

www.dealextreme.com
www.dealextreme.com
www.dealextreme.com
www.dealextreme.com
www.dealextreme.com

denetim masası --> tarih, saat, dil ve bölgesel seçenekler --> bölge ve dil seçenekleri --> diller --> ayrıntılar --> türkçe - türkçe q

alt+shift e bas.

aradığınız çizgiromanı bilmiyorum ama kadıköy çarşısının en alt katında iki tane mi ne çizgi romancı var bütün arkadaşlarım çizgi romanlarını oradan alırlardı. ama muhtemelen biliyorsunuzdur orayı siz de.

gerekli seylere baktim orada yok ama yine tesekkür ederim

Türkiye'de çizgi roman satan yerler rehberi:

resimliroman.net

Ben de o çizgi romandan bi haberim ama Galatasaray Lisesinin yanından aşağı inerken hemen sağ tarafta bu tarz ürünler satan bir dükkan var. Hiç girmesem bile vitrinden göz gezdiririm arada. Orada bulma olasılığınız mevcut bence.

kadıköyde, rıhtımda, postanenin karşısında bir pasaj var. askeri malzemeler satılır. onun alt katında sadece çizgi roman satan efsane bir yer var. orada büyük ihtimal vardır. fiyatlar muazzam ayrıca:)

galatasaray - anabala pasajı'nda nurtap emir'in me$hur çizgiroman sahafı "40 ambar kitabevi" var. zagor - ceylan yayınları baskısını bile bulabilirsiniz.

tel: 292 27 66

öğlen 12'den sonra genellkle dükkanında olur.

tarih seviyorsan,ntvtarih çok iyidir.

yeni dünya-hala çıkıyor mu bilmiyorum ama sanat edebiyat dergisiydi kendisi- hatta size demişken ben kendim de alayım yarın.

bir+bir

bütün dünya

biraz sıkıcı gibi ama: Evrensel Kültür

bu arada k ve f dergileri vardı. k kitap edebiyat f futbol. çıkarmıyorlar artık heralde ama eski sayılarını alıp okuyabilirsin.

ntv tarih ve ntvblm oldukça iyi bence. bir de post espress'i öneririm.

Milliyet Sanat tavsiye edebilirim, ayrıca K dergisi..

kesinlikle notos, ayrıca bir+bir ve varlık. üçünü de öneririm. k dergiyi ise kesinlikle önermiyorum. her ay bir yazarın zaten bilinen biyografik bilgilerine yer veriliyor. dergi dediğin biraz güncel olmalı. k okuyacağına ansiklopedi oku, daha keyifli. ayrıca

(bkz: bir+bir)
(bkz: notos öykü) (notos'un eski adında başlık)
(bkz: varlık)

iyi, fiyat da normal sınırlar içinde.

istanbul için ise, uzak durun.

her türlü gideri var. sadece viteslerde sorun yaşarsın gibi. shimano 14 vites ama modeli yazmıyor. 2 gün sağlam binip 3.gün zincir atar zor geçer geçmez belli olmaz. vitesleri ilerde değiştirirsin gayet uygun al al al bin bin bin.

yine 400 500 gibi fiyatlara daha iyi bisikletler var önden süspansiyonlu
biraz daha araştır derim

space basmayı denedin mi?

evet.photoshopu kapatıp tekrar actım durum aynı

yanlışlıkla "h" ye basmışsanız çıkıyodur o el. başka bi harfe basın. arka plan için de "window<workspace<default workspace" denediniz mi?

edit > preferences > cursors'daki ayarlara bir bakın imleç için.
arkaplan mavisini tekrar gri yapmak için de oralarda bir ayar olması gerekir de, bulamadım...

en ıyısı emnıyetın sıtesıne gırıp ordan sormak

e resmi üniformalara benzer üniformalarla bir kadını kaçırıp tecavüz etmişlerdi ya... nasıl güveneceksin ki resmi üniforma olup olmadığına? belki arabayı da çalmışlardır?

bildiğim kadarıyla sorarsanız göstermesi lazım.

değilse bile mantıken göstermeleri lazım.

resmi aracin gecerliligini bilmiyorum, ama uniforma yetmiyordur bence. bi ara polis kiyafeti giyip bardan kadin kacirip tecavuz etmislerdi. bu olayi hatirlatsaydiniz bunu diyen polise. gerci adi ustunde 'polis', ne kadar anlar bilmiyorum..

polis vazife ve salahiyetleri kanununda var bu zorunluluk.şimdi maddeyi hatırlamıyorum ama resmi veya sivil üniformadan bahsetmio.hatta polisin sana kimlik sormasının ön şartı kendi kimliğini göstermesi.

polis kılığındaki birkaç kişinin bardan bir kadını kaçırma olayından sonra gündeme gelmişti bu olay ve sizden kimlik isteyen polisten ilk önce siz kimlik isteyebilirsiniz demişlerdi fakat türk polisinin duyarlılığı düşünüldüğünde pek de sağlıklı ilerleyecek bir diyaloğa benzemiyor ki öyle de olmuştu. o olaydan sonra polise kimlik sorduğu için hastanede gözünü açan vatandaşa mikrafon tutulmuştu birçok kez.

POLİS VAZİFE VE SELAHİYET KANUNU

DURDURMA VE KİMLİK SORMA

Madde 4/A- (Değişik madde: 02/06/2007-5681 S.K./1.mad)

Polis, kişileri ve araçları;

a) Bir suç veya kabahatin işlenmesini önlemek,

b) Suç işlendikten sonra kaçan faillerin yakalanmasını sağlamak, işlenen suç veya kabahatlerin faillerinin kimliklerini tespit etmek,

c) Hakkında yakalama emri ya da zorla getirme kararı verilmiş olan kişileri tespit etmek,

ç) Kişilerin hayatı, vücut bütünlüğü veya malvarlığı bakımından ya da topluma yönelik mevcut veya muhtemel bir tehlikeyi önlemek,

amacıyla durdurabilir.

Durdurma yetkisinin kullanılabilmesi için polisin tecrübesine ve içinde bulunulan durumdan edindiği izlenime dayanan makul bir sebebin bulunması gerekir. Süreklilik arz edecek, fiilî durum ve keyfilik oluşturacak şekilde durdurma işlemi yapılamaz.

Polis, durdurduğu kişiye durdurma sebebini bildirir ve durdurma sebebine ilişkin sorular sorabilir; kimliğini veya bulundurulması gerekli diğer belgelerin ibraz edilmesini isteyebilir.

Durdurma süresi, durdurma sebebine esas teşkil eden işlemin gerçekleştirilmesi için zorunlu olan süreden fazla olamaz.

Durdurma sebebinin ortadan kalkması halinde kişilerin ve araçların ayrılmalarına izin verilir.

Polis, durdurduğu kişi üzerinde veya aracında silah veya tehlike oluşturan diğer bir eşyanın bulunduğu hususunda yeterli şüphenin varlığı halinde, kendisine veya başkalarına zarar verilmesini önlemek amacına yönelik gerekli tedbirleri alabilir. Ancak bu amaçla kişinin üzerindeki elbisenin çıkarılması veya aracın, dışarıdan bakıldığında içerisi görünmeyen bölümlerinin açılması istenemez.

Bu Kanun ve diğer kanunların verdiği görevlerin yerine getirilmesi sırasında, polis tarafından gerekli işlemler için durdurulan kişiler ve araçlarla ilgili hükümler saklıdır.

Polis, görevini yerine getirirken, kendisinin polis olduğunu belirleyen belgeyi gösterdikten sonra, kişilere kimliğini sorabilir. Bu kişilere kimliğini ispatlamaları hususunda gerekli kolaylık gösterilir.

Belgesinin bulunmaması, açıklamada bulunmaktan kaçınması veya gerçeğe aykırı beyanda bulunması dolayısıyla ya da sair surette kimliği belirlenemeyen kişi tutularak durumdan derhal Cumhuriyet savcısı haberdar edilir. Bu kişi, kimliği açık bir şekilde anlaşılıncaya kadar gözaltına alınır ve gerekirse tutuklanır. Gözaltına ve tutuklamaya karar verme yetkisi ve usûlü bakımından 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri uygulanır.

Kimliğinin tespiti amacıyla tutulan kişiye, kimliği tespit edildikten sonra ve talepte bulunması halinde, bu amaçla tutulduğuna ve tutulma süresine dair bir belge verilir. Kişinin kimliğinin belirlenmesi durumunda, bu nedenle gözaltına alınma veya tutuklanma haline derhal son verilir.

Nüfusa kayıtlı olmadığı için kimliği tespit edilemeyen kişilerin nüfusa kayıtlarının temini için gerekli işlemler yapıldıktan sonra, 5 inci maddeye göre fotoğraf ve parmak izi tespit edilerek kayda alınır.

Kimliği tespit edilemeyen kişinin yabancı olduğunun anlaşılması halinde, 5682 sayılı Pasaport Kanunu ve 5683 sayılı Yabancıların Türkiye'de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun hükümlerine göre işlem yapılır.

eski seri kurtlar vadisi'nde şöyle bir sahne vardı.

iki tane polis yelekli ama sivil adam memati'nin yanına gelir:

- memati bey sizi merkeze almamız geerekiyor.
- sen kimsin?
- (yeleği gösterir) görmüyor musun?
- 26 milyona dikiyorlar o yeleği.
(polis çıkarır kimliğini gösterir)
- niye gidiyoruz merkeze?
- terzinin adı lazım.

göstermesi lazım mantıken. bi kere karşılaştım böyle durumda gösterdi. olmadı ismini soy ismini bağlı bulunduğu şubeyi öğren, dilekçe ile şikayet et.

Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanununa göre polis kimlik sorarken vb. kendi kimliğini de göstermek zorundadır. Bu sadece polis olduğunu kanıtlamak için değil, aynı zamanda kendi şahsını beyan etmek içindir. Yoksa hukuka aykırı bir eylem yaptığı zaman neye göre şikayet edilecek. Bu yüzden kimlik göstermesi PVSK'ye göre zorunlu kılınmıştır.

peki soruya soru ekliyim.


polis durdurdu kimlik istedi, ben de dur önce bir soluklan yeğenim hatta önce sen bir göster dedim. o da başladı bağrınmaya lan çizerim seni, atarım seni içeri, hayatı dar ederim saydırıyor da saydırıyor. bende de vakit bol mesela. nereye nasıl şikayet edebilirim?
mesela ben mi onu merkeze davet etmeliyim? seni komiserine ya da üstündeki kişiye şikayet edcem, falan gibisnden? ne yapılabilir? hayır polisi polise şikayet etmek slkfjsdlf komik geldi?

bunun çözümü ne olabilir?

o üniformayı gidip diktiren, polis arabası çalan ya da arabaya polis arabası süsü veren adam kendine pekala gayet kolay sahte bir polis kimliği de düzenler. Bir anlamı yok bence polis görünümlü birine kimlik sormanın.

cedric

plakadan sikayetci olabilirmişim. bugun sadece 2 araba devriyedeymiş...

o da doğru adam çıkarır bir kimlik pvc kaplatmış falan. printerdan çıkardığı bir şey. sanki hayatım da çok polis kimliği gördüm de...

@ mrtks 2 saniyelik gösterdi ilk etapda ama hiçbişi göremedim tekrar bakayim derken olay zivanadan cıktı adam arabaya bindi diğer polis benle geldi konustu o anlatti bunlari.dedim belki sikayetci olucam adını sanınını bilmiyorum.ordan hala bagırıo beni mi sikayet ediceksin die plakami al fln dedi.seninde dedigin gibi sahte kımlık yapmak cok basit.

Diyelim polis kimlik gösterdi. O kimliğin sahte olmadığını nerden anlayacağız?

çakmak ile yak yanıyorsa sahtedir :p

kendo bildiğin katana(samuray kılıcı hani) kullanmak üzerine. eskrimde ise tek elle kullanılan sivri uçlu kılıçlar var. tabi aslında eskrimde sivri olmayan ve esnek, kendo yaparken de bambu kılıç kullanılmakta. kendo'da sakatlanma riskinin daha fazla olduğunu ve daha çok kuvvet gerektirdiğini tahmin ediyorum zira baya ağır bir zırh kuşanıyor bunu yapanlar.

edit: bir de kendo japon, eskrim avrupa çıkışlı sporlar diye biliyorum. hatta kendo için savaş sanatı dersek daha doğru. benzerlikleri de ikisinin de pahalı olması muhtemelen (ekipman filan).

birinin kılıcı keser
öbürününki deler
birisi samuraydır
öbürü sör
birisinde ayaklarınızın yere sağlam basması gerekir
öbüründe parmak ucunda sekebilirsiniz
birinde kılıcı iki elle tutabilirsiniz
öbüründe iki elle tutuyorsanız salaksınız
gider böyle
spor olarak şunu söyleyebilirim ki, kendoda adduksiyonla ya da abduksiyonla savurma için gereken sırt kaslarından başka pek bir farkları yoktur, ikisinde de genelde aynı kaslar kullanılır
bir de kendo da kılıç daha ağır olduğu ve daha çok döndüğü için daha sağlam bir bilek gerekeceği aşikar.

kendo kılıcı shinai kesinlikle iki el ile kullanılır. eskrim tek el ile.
kendoda alanınız tüm salondur. eskrimde ise tek bir cizgi boyunca hareket edersiniz.
kendoda sayı sonrası rakibin arkasına geçilir. rakip zorlarsa shinainin sapı ile karnına patlatılır bir tane. eskrimde ise rakibin arkasına geçmek yok bildiğim kadarıyla sayı sonrası kendi kösene dönersin.
kendoda sol ayak yerden sürüklenir genelde, neredeyse yer ile teması hiç kesilmez.
kendo zırhı kalındır kocamandır.
kendoda güç çok önemlidir. ama güçten çok onu kontrol etmek de önemlidir. shinai tüm güç ile savrulur ama rakibin puan alacak yerlerine sadece dokundurulur. deli gibi rakibin kafasına shinai ile abanılıp kafası, gözü, kulakları şişirilmez.
kendoda dojoya, senseiye, senpailere saygı çok öenmlidir. dojoya girince önce dojoya, sonra senseiye, sonra senpailere olamk üzere 3 kere selam verilir.
kendoda ses çok önemlidir. ilk başlayanların çektiği zorluk genelde budur. shinai ile atak yapılırken nefes kontrolü için bağırlır.
kendoda sağ ayak hareketi de çok önemlidir. sayı alırken, shinainin rakibe temas ettiği an ile sağ ayağın yere vurduğu an aynı olmalıdır.
samurai öğretisi ikiye ayrılmıştır. kendo ve iaido. kendo öğretinin spor kısmı iken, iaido estetik kısmıdır diyebiliriz. iaido güçten ziyade hız ve teknik gerektirir. o açıdan aslen pek benzemeseler de bence eskrim ile daha çok benzeşir. 3 dan kendo 1 dan iaido tadından yenmez. kendonuza da çok yardımcı olur.
kendoda shinainin hareketlerinin temeli rakibi savaştan saf dışı bırakıp yoluna devam etmektir. bu yüzden sadece ölümcül ve saf dışı bırakılacak yerler olan kafa, el, karın, gırtlak bölgesine hamle vardır.
kendo bir savaş sporu iken, eskrim bir düello sporudur.

biri budo'dur (bushido).
diğeri spordur.

önceki mesaja istinaden: iaido kılıç çekme sanatıdır, kılıcı çekmek, kesmek ve kınına geri koymaktan ibarettir hareketleri, lakin kendo ve iaido bir kuşun iki kanadı gibidir derler, birbirlerini tamamlarlar.

vista herhangi bi os ye gore daha yavas.

windows vista kullanıyorum su an ama sanki diğer saydiklarım(home edi,prof) daha ii gibi (hız acisindan) onlari kıyaslamak istiorm vista daha mi yavas.pc nin özelliklerini soylememe gerek yok ii baya:)

jugador'un dediği gibi kıyasladığınız şeyler biraz karışmış sanırım. Windows XP Home Edition gibi bir şey demek istemiş olabilirsiniz.

Vista herhalükarda yavaş.

Benim gözlemimle de hız açısından Win 7 döver hepsini.
Windows 7 > Windows XP > Windows Vista.

ninjutsu ikisini de döver (:

aikido iyi derim ben, ama eskrim kötü ya da aikido ya göre kötü diyemem çünkü eskrim yapmadım, yapmayacağım da.

Ninjutsu ikisini de döver ama spor değil, o yüzden aikido diyorum ben de. Avantaj olarak bir şey söyleyemicem sanırım; apayrı iki spor sonuçta.

bişi bildiğimden değil ama aikido günlük hayatta işinize yarar.
hele böyle tehlikeli bir ülkede yaşıyorsanız..

maksat spor yapmaksa bunlar iyi, güzel de kendini savunmak için wing tzun tavsiyedir. fırsat olsa ben de devam edicem.

amacınıza, ilginize ve yeteneklerinize göre değişir. bir defa adam dövmek için aikido yapılmaz. sokakta işe yaraması için 8-10 yıl çalışmak lazım. bunun için yukarıda denilen doğrudur, ving çun sokakta birebirdir. ancak aikido felsefesi olan, meditasyon etkisi yapan güzel bir spordur. eğer takla atmakta zorlanmayan birisiyseniz aikido birebirdir. öte yandan eskrim de bir o kadar keyifli bir spordur. tabii bunun yanında ikisinin kesişimi olan kendo ve yaydo (iaido) sporları da var. kendo çok pahalı bir spor. iaido da bir spordan ziyade bir teknik. tabii bir de ving çunun yanında öğretilen eskrima diye bir spor var. (eskrim değil, eskrima!) bu da kısa sopalarla yapılan sokakta da işe yarayan eğlenceli bir spor. bıçak vb.yi kullanmaya dayalı. o da düşünülebilir.

ama tabii bütün bu dediklerim, yeterli veri olmadığından ötürü. zira aslında burada yeterli bilgi olmadan kimse şunu yap bunu yap diyemez. tamamen yönelimlerine, neyi istediğine, neden keyif aldığınıza ve hangi amaçla o sporu yapacağınıza bakar. eğer karar veremiyorsanız, o sporların yapıldığı salonlara gidin ve çalışmalarını izleyin. hangisini istediğinize karar verin. yoksa bu biçimde amaç ve eğilimler belirtilmeden çok net bir şey denilemez.

peki ya iaido?

@ microfiction

bu sporlardan birini yapma nedenim bi çeşit meditasyon olmasi icin.haftada 2-3 gun spor yapiyim rahatliyim diyorum yoksa sokakta adam dovmek gibi bir niyetim yok.ayrica spora değil 8-10 sene,2-3 sene devam edemem gibi geliyor bana.bayramdan sonra da 2 spor salonuna gidip ayri ayri antremanları izlemek istiyorum.yani özetle bu sporlari keyif için yapmak istiyorum.hangisi daha keyifli sanırım gidip gormeden karar veremicem.

meditasyon olarak yapmak için yaydoyu (iaido) öneririm ben.

Aikido çalışmalarında her türlü saldırı çeşidi için savunma teknikleri çalışılır. Aikido teknikleri diğer uzak doğu savaş sanatları gibi güce karşı güçle karşı koyma prensibine dayanmaz. Saldıranın gücünden yararlanma ve kuvvetin yönlendirilmesi prensibine dayanır. Aikido teknikleri dairesel hareketten ibarettir. Bu hareketler çarpışmadan uzaktır.
Eskrim gibi amacı müsabakaya yönelik olan sporlarda sadece müsabaka teknikleri belli kurallar çerçevesinde öğrenilir. Aikidoda kural yoktur teknikleri doğru öğrendikten sonra herşey serbesttir. Hertürlü saldırıya karşı kendini savunabilirsin.

Aikido derim her türlü duruma karşı koyabilirsin.

Ayrıca ben kenjutsu da yapıyorum ki o da kılıç sanatı yanında bonus isteressen sana yardımcı olabilirim.Umarım hep yolda olursun :D

niye sildiğin dosyaları başka pc'de görebildiğin konusunda yorum yapamayacağım ama sildiğin dosyaların bazılarını recovery programları aracılığyla görebilirsin:

(git: 106513)
(git: 106513)

yani great artist o kadar iyi bir eser koyar ki ortaya eseri benzetmeye çalıştığı şeyden ayıramazsın; cümle içinde kullanalım :
-good artist eserini gören seyirci : aaaa lan bu şeyin kopyası,ana adam ne biçim yapmış aynı lan.

-great artistin eserini gören seyirci: aaa bu şey lan ne işi var burda ?

(ben bunu anladım kınamayın :)) )

great artiz ne oluo peki tam olarak ben orda takıldım

bence bu söze göre iyi sanatçının ortaya sunduğu esere bakınca kopya olduğu anlaşılabiliyor, çünkü kendinden bir şeyler katarak onu kendi eserine dönüştüremiyor, ama harika sanatçının ortaya sunduğu eser çalıntı unsurlar bile içerse kendini yansıtıyor, insanlar o çalıntı unsuru görseler bile umursamıyorlar.

iyi sanatci kopyalar yani baskasinin yapmis oldugu seyi kopyalayarak zaten iyi bir eserden baska bir iyi eser cikarmis olur. ve bu genelde belli olur da diyebiliriz.

mukemmel sanatci ise etrafinda ve dogada gordugu seylerden calarak eserini olusturur. zaten var olan birseyden esinlenerek yapmis oluyor diyebiliriz. bu fikir genelde cogu kisinin goremedigi ayrintilarda gizli oluyor. hatta abartirsak, sanatci kendi bilincaltindan ya da hayal dunyasindan da calabilir diye ironiklestirebiliriz.

iyi sanatçının hedefi diğer sanatçıya benzemek olup, onu kopyalamaya çalışır, en iyi ihtimalle ona yaklaşır ancak ondan öte gidemez.
harika sanatçı ise diğer sanatçıların anlayışlarını tamamiyle kavrar, bu kolektif bilgi ve yaklaşım ile daha iyi eserler oluşturur.

ben bunu anladım. ama pabloya bu fikrinde katılmıyorum. değerlendirecek referans, kriter olmadığı sürece sanatın iyisi kötüsü olmadığı gibi sanatçının da olmaz.

"sanatçı çalmaz, esinlenir" diye de bi laf vardır, onu hatırlattı bana. he gayet kinayeli bir laftır, niye belirtme ihtiyacı duydumsa...

(bkz: #3459938)

iyi sanatçılar ancak ünlü örneklerden kopya çekebilirler.
gerçek (üstün) sanatçılar ise bu örnekleri kendi eserleriymişcesine yorumlayabilir. yani o örnek, o sanatçının eseri haline gelir, örneklikten çıkar.
misal caravaggio.
dönemin çok önemli sanatkarlarının eserlerinden büyük ölçüde etkilenmiş ve kopya çekmiştir. teknik kopyalar bunlar, mesela siyah zırhın parıltısı gibi. sonra da bu teknikleri eserlerinde öyle kullanmıştır, yorumlamıştır ki resimlerindeki zırhların parıltısı ile ünlenmiştir neredeyse. o kadar yani.

ya da mesela alex grey'i ele al. adam binlerce yılın lotus pozisyonundaki insan figürünü ne hale getirmiş :) aklımıza o eski resimler gelmiyor bile, alex grey'e bakıyoruz doğrudan.

ya da mesela madonna. onun hep avangard olduğu söyleniyor ancak kadın dünyadaki akımları takip ediyor, çalıyor sadece. o dönemde ne revaçtaysa onun peşinden gidiyor, o kültürün altını çiziyor bir nevi. ortalık hip hopçularla yıkılırken beyaz limoda dev altın kolyeler takıyor filan. ama bunu öyle bir yapıyor ki herkes ona avangard diyor. yaaa.
amma yazdım.

nesneler çalınır, marifet değil. sanatçı fikir üretir. sanatçının yaptığı, fikri, orda asılı durduğu dünyadan çalmak, en ideal ve ona ait olmayan haliyle kimsenin göremediği yerden çekip çıkarmaktır, diye anlıyorum ben bu lafı. Çünkü ilginç bir şekilde, gerçekten güzel birşey ürettiğinde aslında o sana ait değilmiş gibi hissettirir. Zaten en sana ait olduğunu hissettiğin ürün de kopya gibi eğreti ve eksik(veya fazla) durur.

www.youtube.com
sunu izlersen cokca fikri verecektir.

www.google.com.tr&source=hp&q=photoshop+action+nas%C4%B1l+kullan%C4%B1l%C4%B1r&meta=&aq=5&oq=photoshop+action+&fp=16bd7a7e7678e02b

muhtemelen wireless kapalı durumda. bilgisayarın önünde sağında solunda falan açılan bi buton veya yaylı bişeyi olabilir ona bakın. o yoksa da hatta olsa dahi bi de fn tuşu ile birlikte bi tuşla daha açılır. genelde fn+f2'dir. ama değilse klavyenin üzerindeki tuşlardan köşesinde mavi işaret olanlardan anten gibi bi simge arayın bulursunuz..

aynı sorun bende de var. hem scorpions için hem de diğerleri için. mesela rush :) en fazla istediğim. ulaşmanın zor olduğunu biliyorum. onun için gördüğüm yerden hemen almaya çalışıyorum. mesela geçenlerde bodrumda bi kitapçıda ibrahim tatlıses kasetleri gibi baya eski kasetlerin içinde u2 nin rattle and hum albümünü bulmuştum ve sadece 2 tl ye aldım. yani biraz şans lazım sanırım :)

@ lamneth e o zaman bu tarz bi koleksiyon yaparken adamların ilk albümlerinden baslamak ya da son albümlerinen baslayarak almak biraz sacma geliyo, gerek yok kronolojik siraya diosun buldugunu kap diosun, ama o zaman işin bi parca buyusu,sihri kacacak:)

@vennus ya hacı aslında almasına alırım ama ingilizcem aman aman da iyi deil kasmam lazım onun dısında vergisiydi,shippingdi bunlara yani bana kaca patlar onu bilmiorm.kımı 100 doların altında vergi vermiosn dio kımısıde on dolarlık al yüz dolar vergi odersin dio.

@ joepiscopo orcinal albumle senin onerdigin torrent arasinda ses acısından bir kalite farkı olmuyor mu ben en üst kalitede ve temiz bi şekilde zevkine vararak dinlemek istiorm yani sıkıstirilmiş olarak degil bunu disinda eger bu tarz grupların cdlerini toplarsam o cd cantalari mi ne varya öyle ayri ayri olsun diorm bi cd çantasi olsun içinde 22 tane scorpions albumu bulunsun öbür candata atiyorum metallica olsun adamların butun cıkartıkları album bi cantada olsun.bir nevi hobi gibi dusunuorm.ve maksimumum kalitede
yani mp3leeri var ama kesmio beni:)

yani kronolojik gitmek daha iyi ama o zaman da aldıklarını koyarsın bi kenara dinlemezsin. vakti geldiğinde dinlersin :)

resimleri hakkında azıcık tarif olsa şıp diye çözücem ama?..

işte o yok bana vakti zamanında anlatilanı bu kadar
fakir fukara adam ama ressam cok gzl cizio yanilmiosam newyorkta yasıo
bikaç zengin bunun resimlerini yüksek meblaglarda alıo ve arkasi gelio
hee resimler kendi sefil hayatini yoklugu fln anlatıo olabilir .sattıgı zengin olduktan sonra artık o tarzda cızemio.

2

Bir kere aşağıda yazacğaım keisnlikle kural değişldir çünkü insanlar matematik değildir amma velakin:

Askıntı gibi görünmemek, ayak diretmemek kaydıyla -ki bu ayarı tutturmak zor- bir kıza olan ilginizi sürekli hissettirin. Seni siklemiyorum derseniz büyük ihtimal o da sizi siklemeyecektir siz kendinizi ne sanıyorsunuz ki???

Arkadaşlar bütün bildiklerimi paylaşacğaım bu gidişle kızlar bana güvenmeyecek kısmetimi kapıyorsunuz ama olsun yeter ki sizler mağdur olmayın ben tecrübelerimi paylaşmaya devam edeceğim.

etmeyeceğim ya da ben çünkü hep samimi biriytim kızlar ne olur bana güvenin, mburaya bunları yazınca da çok sevin ben sizi sevmesem de

1 olmaz zaten. erkekler hep ileriyi düşünür. 2 en makulu.

all girls dream olayı biraz daha açayım:
sen bir kıza ilgi duyuyorsan ve kız sana dakkasında vermiyorsa -kalbini canııım- sonrasında onu siklememen senin eksi hanene yazılır, çünkü şu anlamlar çıkabilir:

1-) demek ki sen herkese asılıyorsun
2-) senin ilgin içten değil, ciddi değil, gelip geçici. hiç bir kız bu niyetli bi erkeğe vermez -kalbini canıııım-
3-) dengesiz misin evladım derler adama
4-) cool olun, türkçesi adam olun. ama "adam ol" deyip deyip adam olmayanlardan olmayın.
5-) sonuç olarak başka şeyler de söylerdim ama şu an single biri olarak her erkek benim rakibimdir diyerek her boku da söylemek istemiyorum
6-) tahrik edilirsem biraz daha konuşabilirim

ne 1 ne de 2.
sırf pas vermedi, ilgi duymuyor diye allah belanı versin demek ne kadar saçmaysa, madem ilgi göstermiyorsun artık benim için yoksun yabancısın olayı da çok saçma. ikisi de olaya aşırı önem yüklemek demek.

herkes birbirine olan ilgisini belli edebilir, bu doğal bir şey ve karşı taraf o şekilde karşılık veremiyorsa, kaybedecek bir şey yok, arkadaş kalmaya devam edilir. aslında 1. ve 2. seçeneğin birbirinden farkı yok, ikisinde de karşılık vermeyen tarafı sırf sana o gözle bakmıyor diye "cezalandırmış" oluyorsun. anlamsız kısacası.

farklı bi boyutta incelersek, madem kurallara o kadar dikkat ettin "ayşelerde tadabilir"deki "de" ayrı olacak. "bak bunuda dogru yazdım" burdaki "da" da ayrı olacak.


kıza ne yapacağınla ilgili olarak da 2'yi seçerdim. 1'dekileri uygularsan ve de kız biraz mantıklıysa o da aynısını sana yapar. sonuçta bi bok olmaz öyle davrandığınla kalırsın.


*bu arada şık sunduğun için 2'yi seçtim. NŞA'da ikisini de yapmazdım.

Varlığını belli et ki yokluğun belli olsun derim. Şimdi çekip gidersen varlığını bilmediği için yokluğunun da bir manası olmaz.

Sen yine de "yaz yaz yaz bir kenara yaz" inceden. Orada olduğunu bilsin (Denedim 3 kez denedim 2 kez işe yaradı, bi garantisi yok)

normal arkadaş moduna geçin.
ne ordan burdan silerek saçma tripler atın ne de birden bire soğuyun dengesizler gibi, farkederse iki türlü de sizden tiksinebilir çünkü.

dövme yaptırırsam ömür boyu cenabet kalırım gibi en ufak bir endişen varsa zaten yaptırma. kimin ne dediği değil senin ne düşündüğün, hissettiğin önemli olan. dövme yaptırırsan ömür boyu cenabet kalırsın diyen yobazlar, dövmenin derinin o bölümünü kapladığını ve bu yüzden de alınan abdestin geçerli olmadığını söylerler. ama dövme derinin üstüne değil altına yapılır/işlenir.

dövme derinin altına yapıldığı için abdestle bir alakası yok. derinin üstü ıslanıyor yani kaynak bulmakla uğraşamicam ama eminim=)

tinyurl.com

Not: onlar yaptırınca süs bizler yapınca özeti hay allahım ya

alo fetva hattını arayıp sorsanız

star tv de nihat hatipoğlu demişti ki, dövme yaptırmak haramdır ama yaptırırsanız aldığınız abdest kabul olur.

dun de sorulmustu bu. kisaca dine gore haram olmasinin nedeni, abdest alamamak degil vucutta kalici degisiklik yapmak.

(git: 92761)

yaptır sonra tövbe edersin.

dovmenın bulundugu yerden su cıkısı oluyorsa giriside oluyordur ayrıca diyanetin yayınladıgı 21.yy hurafeleri adında bir kitap var onun ıcındede dovme diye bir baslık vardı gerisini siz dusunun artık...:P

not:Benim onerim askerden sonra yaptırmanız kanısında.

@ charliee: hurefe derken boş inanc yaptir gitsin mi diosn
ikincisi askerde ne gibi problem cikar

not:öle herkesin aman aman gorebilecegi bir yere yaptırmayi düsünmüyorum gizli sakli bi yerlerde olsun diorm.

abdest alırken derinizin altını yıkamazsınız ve dövme derinin birkaç milim altına yapılır.
bu bağlamda kına yakınca abdest kabul olur mu diye sormalıydınız, daha ilginç bir soru aslen.
herneyse.. içinizde şüphe varsa yaptırmayın dövmeyi, ilerde kesin pişman olursunuz çünkü.
ayrıca vücudunuza bir takım şekiller çizdirmeniz vücudunuzun doğal güzellik ve bütünlüğünü bozacağından sakıncalı olabilir dinen, bi de bu tarafından bakmak lazım.