bilenleri bekliyorum bu başlığın altına. cep telefonu kullanmak yasak, genelde çift gözetmen var. sınıflar büyük ama amfi değil. dersler ise genelde latince falan saçmalıkların olduğu kimya ağırlıklı bir şeyler. bi de mevzuat dersleri var, sırf kanun gibi, türkçe şeyler.
tikler yarın gelecek.
tikler yarın gelecek.
bu ve bunun gibi çikolatalar yedikten sonra ağzınızda acı bir tat kalıyor mu? eski albeni ile falan alakası yok son birkaç senedir yediklerimin. durum bu kadar mı kötü yahu?
almanya'da stajdayken, hayvan gibi zengin o şirketin bile çıktılarının çok büyük kısmında düşük kaliteli, sarımsı kağıt kullandığını hatırlıyorum. o kağıtları tomar tomar bulmak çok kolaydı, gidip sipariş verebiliyordun hemen. adamlar resmen beyaz kağıt kullanmıyordu resmi yazışmalar dışında. genelde sarımsı, saman kağıdı gibi bi kağıt kullanıyorlardı.
türkiyede ise şimdiye kadar sarımsı kağıt kullanan, satan bir yer daha görmüş değilim ve bu bana çok garip geliyor.
kağıtların geri dönüştürülmesi ile üretilen, saman kağıdı gibi duran, fakat kalınlık ve yoğunluk konusunda standartlara uyan, printerda sorun çıkarmayacak ikinci kalite kağıtları nereden bulabilirim? elin almanından daha zengin olduğumu sanmıyorum ve cidden bembeyaz mis gibi kağıtları harcarken resmen içim acıyor.
gereksiz bi duyarlılık olabilir ama çok garip geliyo bu konu bana.
türkiyede ise şimdiye kadar sarımsı kağıt kullanan, satan bir yer daha görmüş değilim ve bu bana çok garip geliyor.
kağıtların geri dönüştürülmesi ile üretilen, saman kağıdı gibi duran, fakat kalınlık ve yoğunluk konusunda standartlara uyan, printerda sorun çıkarmayacak ikinci kalite kağıtları nereden bulabilirim? elin almanından daha zengin olduğumu sanmıyorum ve cidden bembeyaz mis gibi kağıtları harcarken resmen içim acıyor.
gereksiz bi duyarlılık olabilir ama çok garip geliyo bu konu bana.
şimdi efenim, çok kısa bi olay anlatıcam izninizle. bu akşam ucuz bir havayolu şirketinin uçağı ile istanbul'a dönüyorum. kız kardeşim cam kenarında, ben onun yanındayım. yolculuk başlarken, kız kardeşimin (kk) önündeki orta yaşlı kadın, koltuğu 180 derece yatırıyor, ki low cost dedik ya, arada zaten gram mesafe yok, boğulacak kızcağız. pardon, koltuğu kaldırabilir misiniz acaba sıkıştık da diyerek uyarıyorum, pöööhhfff diyerek kaldırıyor.
neyse, aradan bi 20 dk falan geçiyor ki uçuş zaten totalde 70 dk. tuvalete kalkıyorum, sonra bi geliyorum koltuğuma, orta yaşlı kadının yanındaki yaşlı kadın koltuğu 180 derece yatırmış. uçak da sallanıyor, zor geçiyorum oturuyorum yerime. eğilip söylüyorum tekrardan:
-ya pardon, burada bayaa sıkıştım da, koltuğu kaldırabilmeniz mümkün mü?
+ne dedin?
-(aynısını söylüyorum)
+NE DEDİN DUYMADIM?
-(aynısını söylüyorum, iyi niyetle duymadığını düşünüp)
bu anda o ilk uyardığım kadın delleniyor, meğer o kadın onun annesiymiş. bir dünya laf ediyor kardeşim sen de yatır banane bilmemne falan diye, sessiz kalıyorum, saygısızsın, rezalet falan diye bağırmaya başlıyorlar annesiyle birlikte, ya sadece rica ettim, kötü bir şey demedim ki diyorum. yok diyor ben sıkışıyorum (boyu 1.60 falan), bakın burası ortalama bir havayolu, herkes sıkışıyor, çok konfor arıyorsanız türk hava yolları ile uçabilirsiniz dilerseniz diyorum, film kopuyor. ben tamamen sakinim ama.
bağrışmalar, ayy hostes hanım KOLTUĞUMU TEKMELİYORLAR demeler, HANIMEFENDİ TACİZ EDİYORLAR ARKADAN diye garip garip bağırmalar, üst üste TACİZ kelimesini tekrarlamalar, saygısızlar, reziller, terbiyesizler, anası babası bunu nasıl büyütmüş tarzı laflar (ki annem babam da bizim arkamızdaki koltukta), hostes çağırma düğmelerine abanmalar, ve yolculuk boyunca şu kelimelerin rastgele sürekli söylenmesi
-ay olur mu böyle şey ayol terbiyesizler/ahlaksızlar/futursuz/ayıp tanımazlar/saygısızlar/bilmemneler
bir de hostesten yerimizi değiştirmemizi talep ettiler bağırarak. hostes geldi, eğildim, yanımda uzakdoğulu bi dayı oturuyordu, benden önce söze girdi ingilizce bizi savundu, ben de kısaca anlattım, idare edin falan dedik uçuş sonuna kadar kulaklıkları taktım ama kız kardeşimin dediğine göre paso sövmüşler, çıkışta da polise vericem, allah belanızı versin falan deyip duruyormuş.
şimdi efenim, gayet basit bi olay özünde. efendi davrandım, bi sıkıntı çıkarmadım, ama o siktimin siniri içimde kaldı. kafayı yedim arabaya binince. istiyorum ki ana avrat söveyim, kafa göz dalayım siktimin uçağından aşağı atayım. ama yapmıyorum, çünkü kadının ekmeğine yağ sürecek, ben de 'genç serseri zaten baksana tipine amk kadınları taciz etmiş' diye suçlu kalacağım. ki karıların yanında oturan herif bile daha uçuş başlangıcında kalktı gitti başka yere oturdu. öyle bıkkınlık verici tipler.
ama o stresi de bi şekilde atmam lazım. böyle insanlar arasında yaşayıp sakin kalmaya çalışa çalışa ya alkolik olacağım, ya sinir hastası. sorum şu, böyle bi ortamda sakin kalmayı, adam öldürmemeyi, ruh hastası olmamayı nasıl beceriyorsunuz? bu olayı siz nasıl değerlendirirdiniz? siz olsanız ne yapardınız?
genç bir adamın üstüne ailesinin yanında hakaretler yağdırmak, milleti bezdirmek karşısında kafayı yemeden nasıl bir yargılama yapardınız?
neyse, aradan bi 20 dk falan geçiyor ki uçuş zaten totalde 70 dk. tuvalete kalkıyorum, sonra bi geliyorum koltuğuma, orta yaşlı kadının yanındaki yaşlı kadın koltuğu 180 derece yatırmış. uçak da sallanıyor, zor geçiyorum oturuyorum yerime. eğilip söylüyorum tekrardan:
-ya pardon, burada bayaa sıkıştım da, koltuğu kaldırabilmeniz mümkün mü?
+ne dedin?
-(aynısını söylüyorum)
+NE DEDİN DUYMADIM?
-(aynısını söylüyorum, iyi niyetle duymadığını düşünüp)
bu anda o ilk uyardığım kadın delleniyor, meğer o kadın onun annesiymiş. bir dünya laf ediyor kardeşim sen de yatır banane bilmemne falan diye, sessiz kalıyorum, saygısızsın, rezalet falan diye bağırmaya başlıyorlar annesiyle birlikte, ya sadece rica ettim, kötü bir şey demedim ki diyorum. yok diyor ben sıkışıyorum (boyu 1.60 falan), bakın burası ortalama bir havayolu, herkes sıkışıyor, çok konfor arıyorsanız türk hava yolları ile uçabilirsiniz dilerseniz diyorum, film kopuyor. ben tamamen sakinim ama.
bağrışmalar, ayy hostes hanım KOLTUĞUMU TEKMELİYORLAR demeler, HANIMEFENDİ TACİZ EDİYORLAR ARKADAN diye garip garip bağırmalar, üst üste TACİZ kelimesini tekrarlamalar, saygısızlar, reziller, terbiyesizler, anası babası bunu nasıl büyütmüş tarzı laflar (ki annem babam da bizim arkamızdaki koltukta), hostes çağırma düğmelerine abanmalar, ve yolculuk boyunca şu kelimelerin rastgele sürekli söylenmesi
-ay olur mu böyle şey ayol terbiyesizler/ahlaksızlar/futursuz/ayıp tanımazlar/saygısızlar/bilmemneler
bir de hostesten yerimizi değiştirmemizi talep ettiler bağırarak. hostes geldi, eğildim, yanımda uzakdoğulu bi dayı oturuyordu, benden önce söze girdi ingilizce bizi savundu, ben de kısaca anlattım, idare edin falan dedik uçuş sonuna kadar kulaklıkları taktım ama kız kardeşimin dediğine göre paso sövmüşler, çıkışta da polise vericem, allah belanızı versin falan deyip duruyormuş.
şimdi efenim, gayet basit bi olay özünde. efendi davrandım, bi sıkıntı çıkarmadım, ama o siktimin siniri içimde kaldı. kafayı yedim arabaya binince. istiyorum ki ana avrat söveyim, kafa göz dalayım siktimin uçağından aşağı atayım. ama yapmıyorum, çünkü kadının ekmeğine yağ sürecek, ben de 'genç serseri zaten baksana tipine amk kadınları taciz etmiş' diye suçlu kalacağım. ki karıların yanında oturan herif bile daha uçuş başlangıcında kalktı gitti başka yere oturdu. öyle bıkkınlık verici tipler.
ama o stresi de bi şekilde atmam lazım. böyle insanlar arasında yaşayıp sakin kalmaya çalışa çalışa ya alkolik olacağım, ya sinir hastası. sorum şu, böyle bi ortamda sakin kalmayı, adam öldürmemeyi, ruh hastası olmamayı nasıl beceriyorsunuz? bu olayı siz nasıl değerlendirirdiniz? siz olsanız ne yapardınız?
genç bir adamın üstüne ailesinin yanında hakaretler yağdırmak, milleti bezdirmek karşısında kafayı yemeden nasıl bir yargılama yapardınız?
evet, buraya gidiyorum. nerelere gideyim? hiç bir fikrim yok, yardımcı olursanız sevinirim.
var mı bildiğiniz? çayın tipinden, kullanılacak demliğe kadar özet geçerse birisi çok sevinirim, zira dünyanın en iğrenç çayını içmekten bıktım.
teşekkürler.
teşekkürler.
bu duyuruyu şekil yapmak için falan açmadım yanlış anlaşılmasın, özellikle almanca konuşulan bir ülkede yaşamışlar cevaplarsa daha isabetli olur sanki.
4 yıl almanca gördüm, c2 seviyesinde almancam var. (o sertifikanın daha üstü yok). 1 sene almanya'nın çeşitli yerlerinde yaşadım. hala ısrarla savunduğum şöyle bir olay var:
almancada duygu yok abi. karşı cinsi etkileyebilecek bir söz bile bilmiyorum, açık söyleyeyim. olan biten her mevzu çok garip ve dümdüz cümlerlerle oldu hep, yani inanılmaz basit cümleler ve kalıplar, halbuki ben derin manası olan bir şeyler öğrenmek istiyorum.
kasınç bir konu farkındayım ama, insanın canını çok sıkıyor yüzeysel kalmak, bu ikili ilişkileri de olumsuz etkiliyor, zira türkçede insanları derinden etkilemem (bi ihtimal) mümkünken, gerek ingilizce, gerek almancada bunu yapamıyorum, resmen mühendis kafasıyla özet geçip konuşuyorum.
bana aksini iddia edin, en güzel aşk şiirleri almancada yazılmıştır deyin, kitap, defter, kaynak önerin, ben de öğreneyim. türkçedeki zenginliğe erişemiyorum, bu beni çok rahatsız ediyor, kendimi yetersiz hissediyorum.
ingilizcede durum biraz daha iyi ama onda da benzer bi hal var özünde, ve işin kötü tarafı kursa falan gidecek bi durumum yok artık yani, kurs bişi katmayacak. ne okusam, ne etsem, bi el atın.
4 yıl almanca gördüm, c2 seviyesinde almancam var. (o sertifikanın daha üstü yok). 1 sene almanya'nın çeşitli yerlerinde yaşadım. hala ısrarla savunduğum şöyle bir olay var:
almancada duygu yok abi. karşı cinsi etkileyebilecek bir söz bile bilmiyorum, açık söyleyeyim. olan biten her mevzu çok garip ve dümdüz cümlerlerle oldu hep, yani inanılmaz basit cümleler ve kalıplar, halbuki ben derin manası olan bir şeyler öğrenmek istiyorum.
kasınç bir konu farkındayım ama, insanın canını çok sıkıyor yüzeysel kalmak, bu ikili ilişkileri de olumsuz etkiliyor, zira türkçede insanları derinden etkilemem (bi ihtimal) mümkünken, gerek ingilizce, gerek almancada bunu yapamıyorum, resmen mühendis kafasıyla özet geçip konuşuyorum.
bana aksini iddia edin, en güzel aşk şiirleri almancada yazılmıştır deyin, kitap, defter, kaynak önerin, ben de öğreneyim. türkçedeki zenginliğe erişemiyorum, bu beni çok rahatsız ediyor, kendimi yetersiz hissediyorum.
ingilizcede durum biraz daha iyi ama onda da benzer bi hal var özünde, ve işin kötü tarafı kursa falan gidecek bi durumum yok artık yani, kurs bişi katmayacak. ne okusam, ne etsem, bi el atın.
yani şu kısıtlı ömrünüzde, %100 ihtimalle kesinlikle erişemeyeceğiniz bir takım dünya nimetleri olduğunu bilmek. bu dünya nimetlerinin böyle atıyorum dünyada 3 tane olan bir pırlanta satın almak gibi değil de, seri üretim otomobiller, evler, elektronikler, vesaire olduğunu var sayalım tabii. ya da tutkunuz olan başka şeyler, atıyorum dünyanın en iyi gitarı, dünyanın en şahane elbisesi, vesaire.
kötü bir şey değil mi? hiç düşündünüz mü, arzu nesneniz için kaç yıl yemeden içmeden çalışmanız lazım? ülkenizdeki en büyük şehir olan istanbul'da bir ev alabilmek için kaç ayınızı pazarlamanız gerekiyor?
bunu merak ediyorum zira girişimcilik ile alakalı her uğraşımda en büyük motivasyonum ortalama maaşlı (3500 diyelim) çalışan bir türk mühendisinin ev bir tarafa, ortalama bir aile sedanı (astra olsun) nı bile gayet sıkıntıya girerek alabileceği düşüncesi çalışmalarımda en büyük itici gücüm oluyor :)
siz hiç düşündünüz mü bunları? buna nasıl katlanıyorsunuz?
kötü bir şey değil mi? hiç düşündünüz mü, arzu nesneniz için kaç yıl yemeden içmeden çalışmanız lazım? ülkenizdeki en büyük şehir olan istanbul'da bir ev alabilmek için kaç ayınızı pazarlamanız gerekiyor?
bunu merak ediyorum zira girişimcilik ile alakalı her uğraşımda en büyük motivasyonum ortalama maaşlı (3500 diyelim) çalışan bir türk mühendisinin ev bir tarafa, ortalama bir aile sedanı (astra olsun) nı bile gayet sıkıntıya girerek alabileceği düşüncesi çalışmalarımda en büyük itici gücüm oluyor :)
siz hiç düşündünüz mü bunları? buna nasıl katlanıyorsunuz?
pratik bir biçimde nasıl yapılabileceğini bilen var mı?
aklınıza geldi, inanılmaz bişi. bayılıyorsunuz. sonra araştırıyorsunuz, büyüklerden kimsenin aklına gelmemiş, kurcalıyorsunuz, dürtüyorsunuz falan, bi iki firma yapmayı denemiş, hala geliştirmeye devam ediyorlar, sonra görüyorsunuz ki atıyorum isveç'in dandik bi köyünden bir firma çok güzel bir ekiple istediğinizin fikrin aynısını birebir koymuş ortaya. müşterileri ise global değil, sadece isveçteki birkaç saygın kurum.
bu durumda fikri rafa kaldırır mıydınız, yoksa yola devam, onlar yaptıysa biz de deneriz, ne olacak der miydiniz? en azından lokal olarak iş yapabilecek gibi duruyor. ve bir gün çıkıp birinin 'çakma lan bu' demesi size çok koyacak, bu da ayrı bi konu. ve rakipleriniz post grad cs yapmış adamlar gibi gibi.
bu durumda fikri rafa kaldırır mıydınız, yoksa yola devam, onlar yaptıysa biz de deneriz, ne olacak der miydiniz? en azından lokal olarak iş yapabilecek gibi duruyor. ve bir gün çıkıp birinin 'çakma lan bu' demesi size çok koyacak, bu da ayrı bi konu. ve rakipleriniz post grad cs yapmış adamlar gibi gibi.
Ufak iş görüşmeleri için bir tanıdığımızın araç filosunu kullanacağız, fakat istiyoruz ki kendi firmamızın logosunu çıkartma şeklinde o araca uygulayabilelim, sonra işimiz bitince aracı geri verirken çıkartalım, sonra tekrar takalım başka araç gelince. Zira filodan sürekli aynı araç gelmiyor, hangi araba müsaitse o geliyor.
Buna nasıl bir çözüm önerirsiniz? Yani düz beyaz araçlara (birkaç da siyah var, siyahlar tercihen daha uygun :)) öyle bir reklam, yapışkan, karton, vesaire uygulamamız lazım ki, sanki bizim şirketimizin arabası varmış gibi olsun, ve de her seferinde para vermeyelim, çıkar-tak yapabilelim.
Ekleme: aynen devam, sallayın :) hayal gücünüzü kullanabilirsiniz, mümkün olduğunca gerçekçi dursun yeter :)
Buna nasıl bir çözüm önerirsiniz? Yani düz beyaz araçlara (birkaç da siyah var, siyahlar tercihen daha uygun :)) öyle bir reklam, yapışkan, karton, vesaire uygulamamız lazım ki, sanki bizim şirketimizin arabası varmış gibi olsun, ve de her seferinde para vermeyelim, çıkar-tak yapabilelim.
Ekleme: aynen devam, sallayın :) hayal gücünüzü kullanabilirsiniz, mümkün olduğunca gerçekçi dursun yeter :)
yarın sabaha alınmış bir check-up randevum var ve kan vermem şart doğal olarak. 0-10 yaş arası çocukluğum, bademciklerim alınana kadar neredeyse ayda 3-4 sefer hastanede geçtiğinden sanıyorum nefret ediyorum hastaneler ve özellikle de iğnelerden. en son kan verdiğimde 14-15 yaşındaydım ve bayılmıştım sanırım, daha doğrusu kafam gidiyo gibiydi.
kolumun içinde o en narin bölgesine bir iğnenin girip kan çektiğini hayal ederken bile inanılmaz geriliyorum. normalde böyle gergin mevzulara girince gidip iki bira içerim, rahatlarım, ama bunu da yapamam sonuçları etkiler. ne yapayım da kurtulayım bu korkudan? ya da gerildiğim kadar zor olmaz mı diyosunuz?
kolumun içinde o en narin bölgesine bir iğnenin girip kan çektiğini hayal ederken bile inanılmaz geriliyorum. normalde böyle gergin mevzulara girince gidip iki bira içerim, rahatlarım, ama bunu da yapamam sonuçları etkiler. ne yapayım da kurtulayım bu korkudan? ya da gerildiğim kadar zor olmaz mı diyosunuz?
eyüp'teki evimize isteğe bağlı olarak yaptırdığımız deprem testinin ardından bina sıkıntılı çıktı, taşınmayı düşünüyoruz, dolayısıyla etraftaki konut sitelerine de bakıyoruz bu sıralar. bugün forum istanbul'un yanındaki yorum istanbul evlerine gittik. şimdiye kadar yanından geçerken 'yorum ne lan ahahahah, allahın bayrampaşasında oturulur mu, otogarın yanı lan burası, bu ne olm' tarzı yorumlar yapıyorduk, dedik bi gidelim, belki oturulur, fikir olur. aldığımız yanıtlarla şoke olduk.
3+1'i 450 bin dolarmış ve KALMAMIŞ.
1+1'lerin kirası ise 1950 liradan başlıyor. şaka gibi.
Yani öyle bir tablo ki, ne ulan bu dediğimiz apartmanlara inanılmaz paralar isteniyor, üstüne ciddi ciddi fakir olduğunu düşündüğümüz, bildiğimiz bölge halkı öyle bir akın ediyor ki, daire daha maketten kalmıyor, böyle bi talep.
şimdi maslak 1453'e baktık, onda da aynı mevzu. tanıdıklarım var, ağaoğlu personelinin maaşını ödemekten aciz, taşeronların hakedişlerini erteliyor, battı batıcak diye haberler geliyordu ki, bi baktık maslak 1453'te en ucuz daire 1+1 890 küsür milyar, üstüne 2+1 ve 3+1 evleri de yine kalmamış.
Bu para nereden geliyor, bu kadar evi kim alıyor? Yoksa 'çok talep var' modunda emlakçılara mı dağıtılıyor evler satılsın diye? Gerçekten inanasım gelmiyor artık, kime sorsak yer yok, sahibindene giriyosun emlakçılar satıyor.
Hayret.
3+1'i 450 bin dolarmış ve KALMAMIŞ.
1+1'lerin kirası ise 1950 liradan başlıyor. şaka gibi.
Yani öyle bir tablo ki, ne ulan bu dediğimiz apartmanlara inanılmaz paralar isteniyor, üstüne ciddi ciddi fakir olduğunu düşündüğümüz, bildiğimiz bölge halkı öyle bir akın ediyor ki, daire daha maketten kalmıyor, böyle bi talep.
şimdi maslak 1453'e baktık, onda da aynı mevzu. tanıdıklarım var, ağaoğlu personelinin maaşını ödemekten aciz, taşeronların hakedişlerini erteliyor, battı batıcak diye haberler geliyordu ki, bi baktık maslak 1453'te en ucuz daire 1+1 890 küsür milyar, üstüne 2+1 ve 3+1 evleri de yine kalmamış.
Bu para nereden geliyor, bu kadar evi kim alıyor? Yoksa 'çok talep var' modunda emlakçılara mı dağıtılıyor evler satılsın diye? Gerçekten inanasım gelmiyor artık, kime sorsak yer yok, sahibindene giriyosun emlakçılar satıyor.
Hayret.
bunu çok sık yaşıyorum. o kadar çok şey düşünüyorum ki bazen hiç bir şey yapmadan bile yorgun hissediyor beynim kendimi, bazı geceler bu yüzden uyuyamıyorum. gelecek planları, iş güç okul kız arkadaş vesaire hiç bir şey yapmadığım halde yüz binlerce düşünce geçiyor kafamdan saniyede ve bazen gerçekten uyutmuyor.
size de oluyo mu bu?
size de oluyo mu bu?
lazım. çalışan bir örnek bulan varsa çok sevinirim. elimdekilerin hiç birini çalıştıramadım, kiminin tr karatter desteği yok, kimisi hiç çalışmadı.
alloy surcharge ve scrap surcharge adlı iki maliyet kalemimizin ne olduğunu bana kısaca anneye anlatır gibi açıklayabilecek olan var mıdır?
Teşekkür ediyorum sevgili duyurucular.
Teşekkür ediyorum sevgili duyurucular.
--iğrenç medikal detaylar içerir--
kendimi bildim bileli mevsim geçişlerinde hastalanırım, bademciklerim yok, genelde farenjit oluyorum. bu ay da oldum, sonra doktora gittim, antibiyotik kullandım falan, geçti, boğazım ağrımıyor, gayet iyiyim, ama inanılmaz derecede sümük üretiyor bünyem ve burnum sürekli dolu. sürekli yeşil balgam çıkarıyorum, artık ağzımın tadı falan kalmadı. 2 kere doktora gittim, alerji ilacı, zart zurt aldım tekrar gitmek istemiyorum artık sıkıldım.
özellikle alerjik bünyeli arkadaşlar, sizde de böyle mi oluyor? durup dururken geçiyor mu sonra? çünkü genel olarak iyiyim, ama sürekli burnum tıkalı, sinüzit ağrısı falan, iğrenç, ne yapsam bilemedim.
kendimi bildim bileli mevsim geçişlerinde hastalanırım, bademciklerim yok, genelde farenjit oluyorum. bu ay da oldum, sonra doktora gittim, antibiyotik kullandım falan, geçti, boğazım ağrımıyor, gayet iyiyim, ama inanılmaz derecede sümük üretiyor bünyem ve burnum sürekli dolu. sürekli yeşil balgam çıkarıyorum, artık ağzımın tadı falan kalmadı. 2 kere doktora gittim, alerji ilacı, zart zurt aldım tekrar gitmek istemiyorum artık sıkıldım.
özellikle alerjik bünyeli arkadaşlar, sizde de böyle mi oluyor? durup dururken geçiyor mu sonra? çünkü genel olarak iyiyim, ama sürekli burnum tıkalı, sinüzit ağrısı falan, iğrenç, ne yapsam bilemedim.
ezana remix yapmak yasak mıdır? sanmıyorum. neden jamie cullen konserinde yatsı namazına piyanoyla ayak uydurmaya çalışınca garip geliyor bizlere? ya da bu tarz ufak tefek şeylere neden açık değiliz, ezan bestesi, özünde bir müzik, bir makam, sonuçta allah çıkıp böyle olacak dememiş, bir gün bir müzik grubu çıkıp elektro gitarla 'haydi namaza' dese ne değişir?
dini ve sosyal açıdan yorumlarsanız sevinirim.
dini ve sosyal açıdan yorumlarsanız sevinirim.
Bizim ufak şirket için çok minimal bir internet sitesi yapacağım da, mail hizmetini gmail üzerinde tutmak istiyorum mümkünse. Bunu kullanan var mıdır, www.google.com
Ben buradan satın alacağım/bedavaya kullanacağım hizmeti kendi var olan gmail'im ile kullanabilir miyim?
Ya da başka fikri olan var mı?
Ben buradan satın alacağım/bedavaya kullanacağım hizmeti kendi var olan gmail'im ile kullanabilir miyim?
Ya da başka fikri olan var mı?
yani 'sanayii sitesi' yerine 'sanayii siteisi' gibi bir şey. Anlaşılıyor ama. Uyarmalı mıyım karşı tarafı?
İkinci sorum da ticaret sicil ismi hakkında. Roket Ltd. yazıyor proformada ama aslında ticaret şeysinde tam ünvanı Roket İthalat İhracat Pazarlama Ltd Şti. Sizce bunu da değiştirmeli miyim?
Üçüncüsü, ticaret sicil no ihracatçı tarafın proformasında bulunmalı mı?
Cevaplarsanız çok sevinirim, kolay gelsin herkese.
İkinci sorum da ticaret sicil ismi hakkında. Roket Ltd. yazıyor proformada ama aslında ticaret şeysinde tam ünvanı Roket İthalat İhracat Pazarlama Ltd Şti. Sizce bunu da değiştirmeli miyim?
Üçüncüsü, ticaret sicil no ihracatçı tarafın proformasında bulunmalı mı?
Cevaplarsanız çok sevinirim, kolay gelsin herkese.
Aranızda rMBP kullanan, görmüş, bizzat tecrübe etmiş olan var mı? Cİdden aradaki fiyat farkına değecek inanılmazlıkta bir fark var mı? Özellikle 13 inçlik Macbook Air-Pro'dan geçen birileri varsa yorumları daha isabetli olabilir.
Teşekkürler.
Teşekkürler.
www.enerjitr.com
enerji bakanı söylemiş. daha az olması lazım diya hatırlıyorum, neden sallamış ki böyle?
enerji bakanı söylemiş. daha az olması lazım diya hatırlıyorum, neden sallamış ki böyle?
Merhaba,
arkadaşımın yeni aldığı bilgisayarımı bu konuda bir denemek, kısa bir stress test yapmak istiyoruz. Mimarlık hazırlık öğrencisi, tam emin değilmiş aldığı sistemin işine yarayıp yaramayacağına, abi sende vardır bir şeyler deneyelim dedi, benim de hiç alakam yok.
O yüzden sizden ricam şu, mimarlıkta kullanılan belli bir programdan alınacak, ödev olarak verilecek kıvamda bir render'ın render'lanmamış halini bana yollamanız. Ben de o programı bulup kurucam, düz dosyayı programa vericem, alet bakalım ne kadar sürede render'ını çıkaracak diye ölçücem. Bir de sizde ne kadar sürdü onu söylerseniz çok mutlu olurum. Tabii birkaç saniye sürecek bir işten ziyade, birkaç saat sürmesi daha iyi olur.
Yani sizden ricam sadece denemelik, ödev karmaşıklığında bir dosyayı göndermeniz :) Teşekkür ediyorum şimdiden.
Adres: cnr0 etişareti me.com
Gelebilecek yorumlar sebebiyle duyuruyu soru olarak sorma gereği duydum, ne saçma iş ulan bu ya da o öyle olmaz böyle olur falan diyebilecekler çıkabilir.
arkadaşımın yeni aldığı bilgisayarımı bu konuda bir denemek, kısa bir stress test yapmak istiyoruz. Mimarlık hazırlık öğrencisi, tam emin değilmiş aldığı sistemin işine yarayıp yaramayacağına, abi sende vardır bir şeyler deneyelim dedi, benim de hiç alakam yok.
O yüzden sizden ricam şu, mimarlıkta kullanılan belli bir programdan alınacak, ödev olarak verilecek kıvamda bir render'ın render'lanmamış halini bana yollamanız. Ben de o programı bulup kurucam, düz dosyayı programa vericem, alet bakalım ne kadar sürede render'ını çıkaracak diye ölçücem. Bir de sizde ne kadar sürdü onu söylerseniz çok mutlu olurum. Tabii birkaç saniye sürecek bir işten ziyade, birkaç saat sürmesi daha iyi olur.
Yani sizden ricam sadece denemelik, ödev karmaşıklığında bir dosyayı göndermeniz :) Teşekkür ediyorum şimdiden.
Adres: cnr0 etişareti me.com
Gelebilecek yorumlar sebebiyle duyuruyu soru olarak sorma gereği duydum, ne saçma iş ulan bu ya da o öyle olmaz böyle olur falan diyebilecekler çıkabilir.
hani böyle ilk bar heyecanları olur ya, herkesin ezbere bilmesi farz gibidir falan. örnek vereyim, şu playlist'i devam ettirirsiniz zaten.
aerosmith - dream on
deep purple - soldier of fortune
metallica - nothing else matters
rem - losing my religion
....
devamındaki şarkılar hangileri olsun?
aerosmith - dream on
deep purple - soldier of fortune
metallica - nothing else matters
rem - losing my religion
....
devamındaki şarkılar hangileri olsun?
Selamlar duyurunun iki tekercileri. Durum şu. 183cm 78 kilo bi insanım, bisiklet sürme hastasıydım ufakken. Bu sene baktım yazlığa çift amörtisörlü dandik bir bisiklet almışlar tansaş tarzı bir yerden, tepesinden inmedim. Hazır bu sevdam tekrar alevlenmişken bir bisiklet alayım diyorum, zira kondisyon sıfırın altında, yaşlı gibiyim amk.
Fiyat sınırım max. 550 türk lirası. Çift amörtisör yoruyor diyorlar ama yokuştan inerken falan zıp zıp zıplamak daha rahat gibi geliyor sanki, epeydir düz maşalı bisiklet kullanmadığım için karşılaştıramadım. Acaba kilidi olan çift amörtisör alsam nasıl olur, var mı öyle gerekirse sabitlenebilen bir model?
Bir detay daha: kesenin ağzını açmış olmamın, gidip tansaştan bi tane almamamın en büyük sebebi, bisikleti tam bir hayvan gibi kullanmam. Yani seviyorum çukura, suya girmeye, kaldırıma gömmeye, gıcırtı duymayı falan, bilinçaltımda bir motokrosçu yatıyor sanırım :) Dolayısıyla iki güne parçalanmayacak bir şey olmalı.
Bir detay daha: İstanbul'dayım, ama yollar sandığınız gibi kebap değil, şehir bisikletinin ince tekerleklerini iki günde parçalarım gibi geliyor bana, o yüzden dağ bisikleti almayı planlıyorum.
Direkt model önerisi olan varsa çok memnun olurum.
Fiyat sınırım max. 550 türk lirası. Çift amörtisör yoruyor diyorlar ama yokuştan inerken falan zıp zıp zıplamak daha rahat gibi geliyor sanki, epeydir düz maşalı bisiklet kullanmadığım için karşılaştıramadım. Acaba kilidi olan çift amörtisör alsam nasıl olur, var mı öyle gerekirse sabitlenebilen bir model?
Bir detay daha: kesenin ağzını açmış olmamın, gidip tansaştan bi tane almamamın en büyük sebebi, bisikleti tam bir hayvan gibi kullanmam. Yani seviyorum çukura, suya girmeye, kaldırıma gömmeye, gıcırtı duymayı falan, bilinçaltımda bir motokrosçu yatıyor sanırım :) Dolayısıyla iki güne parçalanmayacak bir şey olmalı.
Bir detay daha: İstanbul'dayım, ama yollar sandığınız gibi kebap değil, şehir bisikletinin ince tekerleklerini iki günde parçalarım gibi geliyor bana, o yüzden dağ bisikleti almayı planlıyorum.
Direkt model önerisi olan varsa çok memnun olurum.
yani banka alacak benim paramı, sonra ithalat yapacağım firma malı bi yere getirecek, banka bakıcak, tamam diyecek, parayı verecek, malı bana getirecek, gibi bir şey yanlış bilmiyorsam. bunun ingilizcesi nasıl anlatılabilir? bilen var mı?
bilen var mı? 3 aylık üyeliği de olursa süper olur, ve yüzme de mümkünse, yani öyle güzel bi salon arıyorum :)
arıyorum. Alman hesabımdaki kartın son kulllanma tarihi bitiyor ve bir miktar param var, eğer 2 ay içinde çekemezsem büyük ihtimalle almanya hazinesine hediye etmiş olacağım. Var mı bilen?
İstanbul içi.
İstanbul içi.
Yazlıkta Arçelik 4710AA marka modelli bir split klima ve dış ünitesi mevcut. 18000BTU olması lazım soğutmada, ısıtmada ise 19000 miydi öyle bir şeydi. Neyse, yazlıkta olduğu için kimse kullanmıyor çok uzunca bir süredir, 2 senedir falan takılı alet.
Ben de gitmeden bir açayım, deneyeyim dedim ki, soğutması çalışıyor okey, bir sıkıntı yok. Isıtma moduna getirdiğimde bir kez çalıştı, ondan sonra kapattım. bi süre sonra tekrar açtım, ısıtmaya geçtiiğinde dış ünite 'çiiuuuffffyy' tarzı gaz kaçağı ile demirin bir şeye sürtmesi arası bir ses çıkartıp kapanıyor, iç ünite ise o sırada hava üflemeye devam ediyor ama tabii sıcak değil, ortam havası. Vantilatör gibi yani.
Neden olabilir bu? Ben bozmamışımdır di mi, tamir mi lazım direkt yani bu alete şimdi? Sigorta mı attı acaba dedim ama yok, gayet açık konumda hepsi.
Ben de gitmeden bir açayım, deneyeyim dedim ki, soğutması çalışıyor okey, bir sıkıntı yok. Isıtma moduna getirdiğimde bir kez çalıştı, ondan sonra kapattım. bi süre sonra tekrar açtım, ısıtmaya geçtiiğinde dış ünite 'çiiuuuffffyy' tarzı gaz kaçağı ile demirin bir şeye sürtmesi arası bir ses çıkartıp kapanıyor, iç ünite ise o sırada hava üflemeye devam ediyor ama tabii sıcak değil, ortam havası. Vantilatör gibi yani.
Neden olabilir bu? Ben bozmamışımdır di mi, tamir mi lazım direkt yani bu alete şimdi? Sigorta mı attı acaba dedim ama yok, gayet açık konumda hepsi.
soru açık. teşekkür ederim katılanlara.
Yayın kalitesi açısından çarpıştırırsanız sevinirim.
Soru açık. Sadece beyazlar boşta.
var mı bunu bizzat yapan? eğer master yapacak olursam, o 2 seneyi bir şekilde bedelli askerlik önkoşuşu 3 seneden düşmem lazım, bu da ancak böyle mümkün. mümkün müdür?
TOSB Otomotiv Yan Sanayi İhtisas
Organize Sanayi Bölgesi
2. Cadde, No: 5, Şekerpınar
41420 Çayırova - KOCAELİ
Şu adrese Eyüp'ten nasıl giderim? 500T ile Tuzla'ya gitsem son durağa kadar, uzak kalır mı?
Organize Sanayi Bölgesi
2. Cadde, No: 5, Şekerpınar
41420 Çayırova - KOCAELİ
Şu adrese Eyüp'ten nasıl giderim? 500T ile Tuzla'ya gitsem son durağa kadar, uzak kalır mı?
Nedir? Technical visit hoşuma gitmedi.
Hani böyle mühendislik okuyanlar bilirler, tesisleri gezersin, bilgi alırsın vs.
Hani böyle mühendislik okuyanlar bilirler, tesisleri gezersin, bilgi alırsın vs.
Bu yeni VPN protokolünün SSL DPI -deep packet instruction- yapan Firewall'lar tarafından izlenemediği iddia ediliyor imiş, doğru mu bu? Bilgisi olan var mı?
'As an environmental engineering student, which also interested in energy management topics and also makes money from technical consulting for computer networks AND writing reviews to well-known tech portals-blogs about mobile devices, I'm proud to say that my skillset has been described as "extra-dimensional". My favourite quote is 'Perfekt ist nicht gut genug.' (Perfect is not good enough, German proverb).
Addicted to innovation, doesn't matter what it is, sometimes a missile shield, maybe a kitchen robot or an iPhone app. Always excited about 'new'. And I love working as a research-geek, instead of daily routine jobs.
Looking for internships about energy management, renewable energy, new energy technologies. You can contact me via my mail address or InMail.'
Sizce nasıl olmuş bir CV-linkedin summary'si olarak?
Addicted to innovation, doesn't matter what it is, sometimes a missile shield, maybe a kitchen robot or an iPhone app. Always excited about 'new'. And I love working as a research-geek, instead of daily routine jobs.
Looking for internships about energy management, renewable energy, new energy technologies. You can contact me via my mail address or InMail.'
Sizce nasıl olmuş bir CV-linkedin summary'si olarak?
babam, damar tıkanıklığı nedeniyle stent takılmış ve halen hipertansiyon & kolesterol hapları kullanan bir şantiye mühendisi. genelde çok şahane bir adam olmasına rağmen, bazen inanılmaz asabi oluyor, saçma sapan yerlerden laf sokmaya başlıyor, sonra cevap verince de mevzu çıkartıyor. normalde anlatsak, ulan ne salak şeymiş niye kızmışım ki diyeceği şeyler. bugün saçma sapan bir kablodan dolayı neredeyse sinir krizi geçiriyor diye polis çağıracaktım, kız kardeşime (16) el kaldırmış, çılgınca bağırıyor. vurmamış ama kızın gururu alt üst olmuş, ettiği laflar yetmiş yani, hıçkıra hıçkıra ağlıyor omzumda. babama gidiyorum ne oldu diye, elindeki kumandayı sağa sola vura vura anlatamıyor, var gücüyle bağırıyor adam.
bu derece büyük en son kavgamız temmuzda olmuştu, ondan önceki de geçen sene ekim kasımda falan. yani sıklaşıyor gibi. temmuzdaki kavgada suçlu bendim, en sonunda üstüne falan yürüdüm de kalktı gitti yanına hiç bir şey almadan, çok gururuna dokundu doğal olarak, zor barıştık.
ama yapacak başka bir şey bırakmıyor ve kendisi de olayın farkında, yani çok saçma bir şey aslında çıkardığı mevzular. daha önceden de modu asabiyse evet asabiydi ama bu derece değildi, ilk defa böyle görüyorum. hiç memnun değil, bir şeyler onu çok rahatsız ediyor farkındayım, ama huzurlu bir aileydik esasında, şimdiyse bakıyorum, bugün mesela kardeşim olmasa basıp gitmiştim çoktan. aşırı huzursuz bir adam oldu, negatif enerjisi evin dışından hissediliyor.
işin kötüsü bu mevzulardan sonra da çok pişman oluyor hep, söylemiyor ama anlaşılıyor.
herkese olan bir şey mi bu, orta yaş, ne bileyim hipertansiyon falan, yoksa ciddi ciddi profesyonel yardım alsın falan moduna mı girmeliyim?
edit: ve takdir edersiniz ki kesinlikle yakıştırmıyor kendine profesyonel yardım ilaç falan, hayatta yaklaşmıyor.
Edit 2: En son kontrollerinde şekerinin yüksek olduğunu söylemiş doktor, ailede de (babaannemde) şeker öyküsü var, ama diyet yapma konusunda kesinlikle pozitif değil. Yapmıyor adam.
bu derece büyük en son kavgamız temmuzda olmuştu, ondan önceki de geçen sene ekim kasımda falan. yani sıklaşıyor gibi. temmuzdaki kavgada suçlu bendim, en sonunda üstüne falan yürüdüm de kalktı gitti yanına hiç bir şey almadan, çok gururuna dokundu doğal olarak, zor barıştık.
ama yapacak başka bir şey bırakmıyor ve kendisi de olayın farkında, yani çok saçma bir şey aslında çıkardığı mevzular. daha önceden de modu asabiyse evet asabiydi ama bu derece değildi, ilk defa böyle görüyorum. hiç memnun değil, bir şeyler onu çok rahatsız ediyor farkındayım, ama huzurlu bir aileydik esasında, şimdiyse bakıyorum, bugün mesela kardeşim olmasa basıp gitmiştim çoktan. aşırı huzursuz bir adam oldu, negatif enerjisi evin dışından hissediliyor.
işin kötüsü bu mevzulardan sonra da çok pişman oluyor hep, söylemiyor ama anlaşılıyor.
herkese olan bir şey mi bu, orta yaş, ne bileyim hipertansiyon falan, yoksa ciddi ciddi profesyonel yardım alsın falan moduna mı girmeliyim?
edit: ve takdir edersiniz ki kesinlikle yakıştırmıyor kendine profesyonel yardım ilaç falan, hayatta yaklaşmıyor.
Edit 2: En son kontrollerinde şekerinin yüksek olduğunu söylemiş doktor, ailede de (babaannemde) şeker öyküsü var, ama diyet yapma konusunda kesinlikle pozitif değil. Yapmıyor adam.
evet, soru başlıkta. kesinlikle bozulmaması gereken 256 gb'lık bir mac'im ve 1tb'lık masaüstü bilgisayarım var, bunları nasıl aynı potada yedekleyeceğim karar veremiyorum. bir de sizlere danışayım dedim.
bundan öncekiler de ufak birer tesadüflermiş, bundan sonra da o ufak tesadüfler gibi, 40 yılda bir sıradan mutluluklar yaşarsınız, ama köy insanları gibi 7 24 nolsun be abicim modunda bir mutluluk yaşayamayacakmışsınız gibi?
78 yaşında bir dedem var. 17 sene önce babaannem öldü. dedem bundan 3 sene önceye kadar tek yaşıyordu, akşamları ise yakındaki halama gidiyordu, araba kullanıyordu, geziyordu vs., sonra araçla ufak bir kaza yaptı, araç perte ayrıldı, dedem tek yaşamaktan alıp halamın yanına yerleştirdiler. (halam 30 yaşlarında, 2 çocuğu var, enişte vs.)
son birkaç yıldır hafızası git gide daha da geriliyor. son dönemde, artık öz torunlarını falan tanıyamaz oldu. 6 torunu var en büyüğü benim, ben en büyüğüm beni hep hatırlıyor, bir de sürekli beraber olduğu halamın çocuklarını biliyor, diğerlerini sürekli unutuyor. yolda insanların yanına gidip ortaokul arkadaşları olduğunu iddia ediyor, insanları tanımadığı halde hikayeler anlatıyor (ya da hafızasındaki hikayelerle o yeni tanıştığı insanları eşleştiriyor, bilemiyorum). kız kardeşime kim bu yahu falan dedi, bazen kendi oğlunu bile tanıyamıyor.
işin garibi bazen de çok isabetli ve zekice laflar ediyor, arada kalıyorum, acaba rol mu yapıyor bu adam yaşlıyım ilgi istiyorum falan diye, yoksa hakkaten alzheimer başlangıcı falan mı? (ara hikaye: bir keresinde ayağı falan tutmaz oldu kalkamıyor diye ambulans çağırdık, hastaneye gitti, bir şey bulamadılar, ama o bahaneyle tüm aile toplandı, dedem de ayağa kalktı öyle çıktı hastaneden.)
ve en merak ettiğim konu bu hafıza kaybı veya alzheimer her neyse olayı bundan sonra nasıl seyredecek? ne oluyor yani ileride, en uç noktası nedir bunun?
son birkaç yıldır hafızası git gide daha da geriliyor. son dönemde, artık öz torunlarını falan tanıyamaz oldu. 6 torunu var en büyüğü benim, ben en büyüğüm beni hep hatırlıyor, bir de sürekli beraber olduğu halamın çocuklarını biliyor, diğerlerini sürekli unutuyor. yolda insanların yanına gidip ortaokul arkadaşları olduğunu iddia ediyor, insanları tanımadığı halde hikayeler anlatıyor (ya da hafızasındaki hikayelerle o yeni tanıştığı insanları eşleştiriyor, bilemiyorum). kız kardeşime kim bu yahu falan dedi, bazen kendi oğlunu bile tanıyamıyor.
işin garibi bazen de çok isabetli ve zekice laflar ediyor, arada kalıyorum, acaba rol mu yapıyor bu adam yaşlıyım ilgi istiyorum falan diye, yoksa hakkaten alzheimer başlangıcı falan mı? (ara hikaye: bir keresinde ayağı falan tutmaz oldu kalkamıyor diye ambulans çağırdık, hastaneye gitti, bir şey bulamadılar, ama o bahaneyle tüm aile toplandı, dedem de ayağa kalktı öyle çıktı hastaneden.)
ve en merak ettiğim konu bu hafıza kaybı veya alzheimer her neyse olayı bundan sonra nasıl seyredecek? ne oluyor yani ileride, en uç noktası nedir bunun?
bilgisayarda web arayüzünden bıktım usandım, gmail'i bir mail programı üzerinden kullananlar var mı aramızda? memnun musunuz?
mesela apple'ın mail.app'i üzerinden kullandım, hiç tutmadım, sparrow'u denedim, yine bi garip geldi. bi türlü oturtamadım sistemi.
mesela apple'ın mail.app'i üzerinden kullandım, hiç tutmadım, sparrow'u denedim, yine bi garip geldi. bi türlü oturtamadım sistemi.
açıldı mı? şu anda o maltepe carrefour'a kadıköyden gidebiliyoruz yani?
gidip görenlerden yorum bekliyorum :) tenkyu
gidip görenlerden yorum bekliyorum :) tenkyu
tam zamanlı olarak çalıştığım ofiste çalışmaya başladıktan sonra en geç bir ay kadar sonra hayat kalitem ciddi ciddi düşüyor arkadaş, uyku sorunları başlıyor, eve gelip direkt uyuyorum bazen. geçen gün 7.30'da geldim uyumuşum anında, kalktığımda sabah 6.30'du ve hala uykusuz hissediyordum kendimi. haftanın en az bir günü bu oluyor. ya da suratımda sivilceler çıkmaya başlıyor, üstüme başıma dikkat etmemeye başlıyorum, saçım başım dağınık geziyorum, sosyal hayatım sıfırlanıyor çünkü bir de sosyal hayat eklesem çok yoruluyorum. hayat tatminiyetim sıfıra vuruyor.
mesai 8-6 arası, 6.30 gibi kalkıyorum her gün. zihnen yorucu olsa da çok da yoğun bir iş yaptığım söylenemez (bilişim sektöründe danışman bir şeyler)
her sene aynı mevzu, yani çalışma performansım ve hayat kalitem max ilk bir ayın sonunda inanılmaz düşüyor. size de oluyor mu bu? hayatım boyunca böyle mi gidecek, kaç sene oldu yani, her yaz ne zaman okul bitse ve çalışmaya başlasam aynı şeyler oluyor.
teşekkürler okuduğunuz için.
mesai 8-6 arası, 6.30 gibi kalkıyorum her gün. zihnen yorucu olsa da çok da yoğun bir iş yaptığım söylenemez (bilişim sektöründe danışman bir şeyler)
her sene aynı mevzu, yani çalışma performansım ve hayat kalitem max ilk bir ayın sonunda inanılmaz düşüyor. size de oluyor mu bu? hayatım boyunca böyle mi gidecek, kaç sene oldu yani, her yaz ne zaman okul bitse ve çalışmaya başlasam aynı şeyler oluyor.
teşekkürler okuduğunuz için.
ben teknoloji manyağı bi üniversite öğrencisiyim, 6 yaşından beri harçlığımı biriktirir, bilgisayara elektroniğe yatıran bi herifim. 13 yaşından beri falan da çalışıyorum bilfiil, bi şekilde idare ediyoruz. kız kardeşimle aramda 7 yaş var, 16 yaşında kendisi. lise 3'e geçti ve inanılmaz bi biçimde doktor olmak istiyor. fakat gariptir bana özeniyor sanırım bazı konularda ve bu sene yazın tam 2 ay boyunca cumartesileri de dahil olmak üzere aptal bir eczanede çalıştı (komşumuz oluyo eczane, kadın da hayır diyemedi sanırım) ve 2x600lira para biriktirdi, gidip tüm parasını bu gerzek telefona yatıracak. şu anki telefonu nokia 5800, 2 senelik falan ve elinden düşürmüyor, ders çalışıyorum dediğinde bile manyak gibi telefonla oynuyor, arabaya biniyoruz milliyete bakıyor, otobüe biniyoruz feysbuka, tuvalet kuyruğu bekliyor twitter, falan filan. ayrıca bir zamanlar inanılmaz aktif olduğu bi tumblr'ı vardı, milletle muhabbet ediyormuş, falan filan.
özünde ben bu kızın iphone alınca değil tıp kazanmak, normal bir insan olarak bile kalabileceğine inanmıyorum. ne yapsak da vazgeçirsek? ipad alsın, üstüne ben para vereyim diyorum, yok diyor. ipad olsa en azından sürekli elinde taşıyamaz, ipad + aptal bi telefon her türlü işini görecek (evde eski bi laptop var kullanmak istemiyo çünkü), ama iphone'da aşırı derecede ısrarcı.
babam da beni suçluyor öğrenci halinle gidip çalışıp iphonea mekbuka bilgisayara bilmemneye para yatırıyosun kardeşin de senin gibi oldu sorumlusu sensin diyerek, üstüne abinde var sende de olsun diyerek kızı destekliyor.
ciddi ciddi soruyorum, yerimde olsanız ne yapardınız? kız tam bir ergen, gram laf anlatılmıyor. beyaza kara der 3 saat tartışırsın lanet olsun der bırakırsın, çirkef de yani. çok fazla ders çalışması lazım çünkü lise 1 ve 2 oldukça kötü geçmişti onun için, 1'leri falan vardı karnede, zar zor sınıfı geçti, tutturmuş doktor olacak diye, ortada kalacak haberi yok. anlamıyorum.
özünde ben bu kızın iphone alınca değil tıp kazanmak, normal bir insan olarak bile kalabileceğine inanmıyorum. ne yapsak da vazgeçirsek? ipad alsın, üstüne ben para vereyim diyorum, yok diyor. ipad olsa en azından sürekli elinde taşıyamaz, ipad + aptal bi telefon her türlü işini görecek (evde eski bi laptop var kullanmak istemiyo çünkü), ama iphone'da aşırı derecede ısrarcı.
babam da beni suçluyor öğrenci halinle gidip çalışıp iphonea mekbuka bilgisayara bilmemneye para yatırıyosun kardeşin de senin gibi oldu sorumlusu sensin diyerek, üstüne abinde var sende de olsun diyerek kızı destekliyor.
ciddi ciddi soruyorum, yerimde olsanız ne yapardınız? kız tam bir ergen, gram laf anlatılmıyor. beyaza kara der 3 saat tartışırsın lanet olsun der bırakırsın, çirkef de yani. çok fazla ders çalışması lazım çünkü lise 1 ve 2 oldukça kötü geçmişti onun için, 1'leri falan vardı karnede, zar zor sınıfı geçti, tutturmuş doktor olacak diye, ortada kalacak haberi yok. anlamıyorum.
resmi olarak çalışıyor görünmediğim ancak yıllardır çalıştığım bir şirket var, distribütörlüğü yapılan bir markanın teknik desteğine bakıyorum. normalde telefonlara falan bakmıyorum ama bugün telefon çok uzun çaldı, dedim mesai bitişine 3 dakika var, açayım bari. açtım, bi müşteri çıktı, arızalı cihazını göndermiş. cihazın aşağıdaki teknik servise girişten asıl tekniğe gelmesi prosedürü 2 gün sürmüş, bugün bize gelmiş. tamamen müşterinin salaklığından kaynaklı bi sorun var, test edip cihazı arızası yok diye geri göndereceğiz.
adam sakince açtı telefonu, caner bey falan, durumu anlattı, ben de servisteki elemanlara sordum, test ediyoruz göndereceğiz dedi. herif ya tamam da ben müşteriye çok mahçup oldum, caner bey bir daha da x marka satanın anasını siksinler, bak söylüyorum anassını siksinler ile başlayıp uzunca bir süre küfür etti, en sonunda da cihazı yapmayın kardeşim bugün göndermeyenin de anasını sikeyim dedi kapattı.
şimdi ben bu orospu çocuğuna o an tepki vermedim haklısın da gerek yok küfür etmeye çözüyoruz falan dedim, efendi adamım, mantıklı düşünürüm, öyle cevap veririm. yasal olarak her şey doğru işliyor, henüz teknik servis sınır süresi de geçilmedi. ama içimde de kaldı.
özet: bu ibnenin telefonda ettiği küfürlerin karşılığında benden ve şirketten yazılı özür dilemesini istiyorum ama ses kayıtları elimde yok. avukatımdan rica etsem, ses kayıtları olmadığı halde 'müvekkilim ve şirketinden şu şu sebeplerden dolayı özür dilemezseniz tarafımızdaki ses kayıtlarını kullanarak maddi ve manevi kayıplarımızı tazmin yoluna gideceğiz' deyip bi korkutsam, ne olur. mümkün müdür bu?
adam sakince açtı telefonu, caner bey falan, durumu anlattı, ben de servisteki elemanlara sordum, test ediyoruz göndereceğiz dedi. herif ya tamam da ben müşteriye çok mahçup oldum, caner bey bir daha da x marka satanın anasını siksinler, bak söylüyorum anassını siksinler ile başlayıp uzunca bir süre küfür etti, en sonunda da cihazı yapmayın kardeşim bugün göndermeyenin de anasını sikeyim dedi kapattı.
şimdi ben bu orospu çocuğuna o an tepki vermedim haklısın da gerek yok küfür etmeye çözüyoruz falan dedim, efendi adamım, mantıklı düşünürüm, öyle cevap veririm. yasal olarak her şey doğru işliyor, henüz teknik servis sınır süresi de geçilmedi. ama içimde de kaldı.
özet: bu ibnenin telefonda ettiği küfürlerin karşılığında benden ve şirketten yazılı özür dilemesini istiyorum ama ses kayıtları elimde yok. avukatımdan rica etsem, ses kayıtları olmadığı halde 'müvekkilim ve şirketinden şu şu sebeplerden dolayı özür dilemezseniz tarafımızdaki ses kayıtlarını kullanarak maddi ve manevi kayıplarımızı tazmin yoluna gideceğiz' deyip bi korkutsam, ne olur. mümkün müdür bu?
uçuş eğitimi almış ve bu işi hobi olarak devam ettiren, ppl'i olan birisi. var mıdır böyle biri? bir iki soru sormak istiyorum, çok teşekkür ederim.