Herkese merhaba,
Biraz uzun olabilir. Sonuna kadar okuyup fikir verenlere çok teşekkürler.
Yaş 32. Bekar. Erkek.
Annemle babam lise 2'den beri ayrı. Ben de hep annemle yaşadım bu süreçte. Lisede yatılıydım. Üniversitede de yakın bir şehirdeydim. Hafta sonları hep gidip geldim. Yaklaşık 8 sene önce araştırma görevliliğine başlayınca annem yanıma geldi, beraber yaşamaya başladık. Daha sonra da ben doktorayı bitirince 1 yıllığına tek başına yurtdışına gittim. Tam da pandemi başlangıcına denk geldi. Annem o dönem dönmem için çok ısrar etti. Hem pandemi hem de benim yokluğum kötü etkiledi onu. Ama ben de gitmek için çok uğraşmıştım. Hem kabul alana kadar (çok sayıda üniversite ile mülakat yapmıştım) hem de görevlendirme alana kadar (kendi üniversitemden) çok efor sarf etmiştim. O nedenle şiddetle itiraz edip kalmaya devam ettim. 1 seneyi tamamlayınca da geri döndüm. Öğretim üyesi kadrosuna atandım. O dönem annem pandeminin başından 3 ay sonra memlekette geçici bir ev tutup orada kalmıştı. Arkadaşları, akrabalar derken görece iyi vakit geçirdi orada. Ben geri dönünce o da yanıma geri döndü.
Bunları biraz girizgah olarak yazmak istedim. Yanıma tekrar gelince de el ve kollarının çok ağrıdığından şikayet etmeye başladı. Zaten problemleri vardı (sinir sıkışması) ama bu kadar ağrı/acı çekmiyordu. Şimdi hafif bir poşet bile taşısa akşama çok ağrı çektiği söylüyor. Temizlik yaparken problem yaşıyor. Ben de elimden geldiğince destek oluyorum. Mesela evin yarısını ben süpürüyorum. Geçen aylarda evin tüm camlarını ben sildim. Ama bazen iş yoğunluğum sebebiyle çok yardım edemediğim de oluyor.
Son dönemde artık evlenmem gerektiği konusunu çok sık açmaya başladı. Kız beğeniyor, fotoğraf gösteriyor, vb. Ancak şöyle bir durum var. Ben evlenirsem artık benim de bir "kendi hayatım" olacak. Ona eskisi kadar destek olamayacağım. Mesela teknoloji kullanımı çok kötüdür. "shatskikh telefonda bir şey çıktı", "shatskikh televizyona bir şey oldu", "gel şuna bir bak" cümleleri her gün duyulur bizim evde. Mesela tutturdu bir robot süpürge diye. Alalım ama ben yokken onu tek başına hayatta kullanamaz. Ben de bir şeyleri sürekli uzaktan çözemem evlenirsem. Bu gerçekleri göremeyip benim evlenmemi istemesi beni çok üzüyor ve öfkelendiriyor. Ne tasarlıyor, ne hayal ediyor anlamak güç. Ben birtakım sebeplerden ötürü zaten evlenmeyi düşünmüyorum ama bu işler de nasıl çözülür bilemiyorum. Pandemiden dolayı hastaneye de gitmeye çekiniyoruz. Benzer durumda annesi/babası tek yaşayan evliler ya da ayrı evde bekar yaşayanlar bu işleri nasıl çözüyor merak ediyorum.
Teşekkürler.
Biraz uzun olabilir. Sonuna kadar okuyup fikir verenlere çok teşekkürler.
Yaş 32. Bekar. Erkek.
Annemle babam lise 2'den beri ayrı. Ben de hep annemle yaşadım bu süreçte. Lisede yatılıydım. Üniversitede de yakın bir şehirdeydim. Hafta sonları hep gidip geldim. Yaklaşık 8 sene önce araştırma görevliliğine başlayınca annem yanıma geldi, beraber yaşamaya başladık. Daha sonra da ben doktorayı bitirince 1 yıllığına tek başına yurtdışına gittim. Tam da pandemi başlangıcına denk geldi. Annem o dönem dönmem için çok ısrar etti. Hem pandemi hem de benim yokluğum kötü etkiledi onu. Ama ben de gitmek için çok uğraşmıştım. Hem kabul alana kadar (çok sayıda üniversite ile mülakat yapmıştım) hem de görevlendirme alana kadar (kendi üniversitemden) çok efor sarf etmiştim. O nedenle şiddetle itiraz edip kalmaya devam ettim. 1 seneyi tamamlayınca da geri döndüm. Öğretim üyesi kadrosuna atandım. O dönem annem pandeminin başından 3 ay sonra memlekette geçici bir ev tutup orada kalmıştı. Arkadaşları, akrabalar derken görece iyi vakit geçirdi orada. Ben geri dönünce o da yanıma geri döndü.
Bunları biraz girizgah olarak yazmak istedim. Yanıma tekrar gelince de el ve kollarının çok ağrıdığından şikayet etmeye başladı. Zaten problemleri vardı (sinir sıkışması) ama bu kadar ağrı/acı çekmiyordu. Şimdi hafif bir poşet bile taşısa akşama çok ağrı çektiği söylüyor. Temizlik yaparken problem yaşıyor. Ben de elimden geldiğince destek oluyorum. Mesela evin yarısını ben süpürüyorum. Geçen aylarda evin tüm camlarını ben sildim. Ama bazen iş yoğunluğum sebebiyle çok yardım edemediğim de oluyor.
Son dönemde artık evlenmem gerektiği konusunu çok sık açmaya başladı. Kız beğeniyor, fotoğraf gösteriyor, vb. Ancak şöyle bir durum var. Ben evlenirsem artık benim de bir "kendi hayatım" olacak. Ona eskisi kadar destek olamayacağım. Mesela teknoloji kullanımı çok kötüdür. "shatskikh telefonda bir şey çıktı", "shatskikh televizyona bir şey oldu", "gel şuna bir bak" cümleleri her gün duyulur bizim evde. Mesela tutturdu bir robot süpürge diye. Alalım ama ben yokken onu tek başına hayatta kullanamaz. Ben de bir şeyleri sürekli uzaktan çözemem evlenirsem. Bu gerçekleri göremeyip benim evlenmemi istemesi beni çok üzüyor ve öfkelendiriyor. Ne tasarlıyor, ne hayal ediyor anlamak güç. Ben birtakım sebeplerden ötürü zaten evlenmeyi düşünmüyorum ama bu işler de nasıl çözülür bilemiyorum. Pandemiden dolayı hastaneye de gitmeye çekiniyoruz. Benzer durumda annesi/babası tek yaşayan evliler ya da ayrı evde bekar yaşayanlar bu işleri nasıl çözüyor merak ediyorum.
Teşekkürler.
yaşım arttıkça bunun artacağından endişe duyuyorum. yalnızca pandeminin etkisi olduğunu da düşünmüyorum. 50-60 yaşındaki adamlar hala nasıl futbola karşı bu kadar aşk dolu şaşırıyorum mesela. ben en son 10 yaşımda futbol için çok hevesliydim,beşiktaş'ın şampiyon olmasını, türkiye'nin turnuvalara katılmasını canı yürekten istiyordum.
müziğe aşık olanlar, motosikletlerine tapanlar, kitap okumak için kendini tutamayanlar... nasıl bağlı kalıyorsunuz tutkularınıza? sizi motive eden şeyleri anlatsanıza :)
sonra hayatı kaçırdığını hissetmek. istanbul yetmiyor mesela, gerçek hayat new york'da dönüyor diye düşünüyor buluyorum kendimi. bunlar belki çocukça düşünceler ama spider-man new york'ta abi
şu anda %100 arzuladığım tek olay uçaktan atlamak. bu ekstrem sporların en ekstremi. e bunu düzenli olarak yapmak da olası gözükmüyor. aklımda ''kramp- lan n'oldu?'' çalıyor.
çocukluğunuzdaki hevesi yakaladığınız anlar ne zamanlar? hayatınızın dönüm noktalarından çıkardığınız dersler neler?
bir sürü soru sordum siz istediğinizi seçin cevaplayın))
müziğe aşık olanlar, motosikletlerine tapanlar, kitap okumak için kendini tutamayanlar... nasıl bağlı kalıyorsunuz tutkularınıza? sizi motive eden şeyleri anlatsanıza :)
sonra hayatı kaçırdığını hissetmek. istanbul yetmiyor mesela, gerçek hayat new york'da dönüyor diye düşünüyor buluyorum kendimi. bunlar belki çocukça düşünceler ama spider-man new york'ta abi
şu anda %100 arzuladığım tek olay uçaktan atlamak. bu ekstrem sporların en ekstremi. e bunu düzenli olarak yapmak da olası gözükmüyor. aklımda ''kramp- lan n'oldu?'' çalıyor.
çocukluğunuzdaki hevesi yakaladığınız anlar ne zamanlar? hayatınızın dönüm noktalarından çıkardığınız dersler neler?
bir sürü soru sordum siz istediğinizi seçin cevaplayın))
Uğruna çabaladığınız hayaliniz ne? o hayalinize ulaşabilmek için ne yapıyorsunuz? motivasyonunuz nasıl?
Akşam arkadaşla içiyorduk yan taraftaki masada 3 4 kız vardı
içlerinden en sevecen olanı beğendim, o masadan kalktığında ben de indim aşağı tuvalet sırasına
o sonradan geldi yanımda durdu tuvalet sırasında
2 3 defa göz göze baktık
siz yan masamdaydınız dimi dedim evet dedi
Adını sordum o da benimkini sordu
burası 9da kapanıyo dimi dedi evet dedim
neyse kızlar tuvaleti boşaldı girdi o
baktım erkekler tuvaletindekinin çıkacağı yok çıktım yukarı
hemen yukardaki boş tabureye oturdum baktım o da çıkıyor merdivenden, masama yürüyormuş gibi yaptım tam yanımdayken seslendim adıyla
efendim bana mı seslendin dedi
1 dk’n var mı dedim
evet dedi
ben senden etkilendim instanı alabilir miyim dedim
Farklı bi şehirde okuduğunu arkadaşlarını ziyarete geldiğimi ama yine de instasını verebileceğini sorun olmadığını söyledi
istedik bi kere ya sorun olmazsa alabilirim dedim gülümseyerek
nerde okuduğumu sordu
sonra telefonunu çıkardı yazabilirsin dedi sonra istek attı
sonra vedalaştık masasına geçti, biz de 10dk sonra kalktık
Olay istanbulda geçiyor
içlerinden en sevecen olanı beğendim, o masadan kalktığında ben de indim aşağı tuvalet sırasına
o sonradan geldi yanımda durdu tuvalet sırasında
2 3 defa göz göze baktık
siz yan masamdaydınız dimi dedim evet dedi
Adını sordum o da benimkini sordu
burası 9da kapanıyo dimi dedi evet dedim
neyse kızlar tuvaleti boşaldı girdi o
baktım erkekler tuvaletindekinin çıkacağı yok çıktım yukarı
hemen yukardaki boş tabureye oturdum baktım o da çıkıyor merdivenden, masama yürüyormuş gibi yaptım tam yanımdayken seslendim adıyla
efendim bana mı seslendin dedi
1 dk’n var mı dedim
evet dedi
ben senden etkilendim instanı alabilir miyim dedim
Farklı bi şehirde okuduğunu arkadaşlarını ziyarete geldiğimi ama yine de instasını verebileceğini sorun olmadığını söyledi
istedik bi kere ya sorun olmazsa alabilirim dedim gülümseyerek
nerde okuduğumu sordu
sonra telefonunu çıkardı yazabilirsin dedi sonra istek attı
sonra vedalaştık masasına geçti, biz de 10dk sonra kalktık
Olay istanbulda geçiyor
birkaç gün boyunca size bilmediğiniz bir numaradan mesaj atıp işletmeye çalışan kişinin 'en yakın arkadaşım' dediğiniz kişi olduğunu öğrenseniz tutumunuz ne olur? hala arkadaşınız olarak kalır mı?
Bu arada daha öncede bir kitapta karakterin başından geçen bir olayı kendi yaşamış gibi anlatmıştı ve tesadüfen fark ettim.
Bu arada daha öncede bir kitapta karakterin başından geçen bir olayı kendi yaşamış gibi anlatmıştı ve tesadüfen fark ettim.
Bir akrabanızın haksız davranışına karşı 100 % haklı oldugunuz halde, anneniz sizi suçlu goruyor. Hatta olayı gordugu halde... ne yapardınız?
Üniversiteden önce de tanıdığım bir arkadaşımla üniversitenin sonunda bi tartışmamız olmuştu, küsmedik ama aramız baya soğudu. Bunun üstünden 4 sene geçti
Sonrasında benim bulunduğum şehre geldiğinde falan aradığı oldu, ortak arkadaşlar vesilesiyle görüştüğümüz falan oldu iletişimimiz kopmadı ama çok da yakın değildik.
Bir kaç ay önce benim çalıştığım yerde işe başvurdu, başvuruda baya yardımcı oldum, şirketten kimseyi tanıyor musun diye falan sorulunca benim adımı vermiş vs. Gün aşırı yazıyordu konuşuyorduk elimden geleni yapıyordum.
Şimdi bu arkadaş birkaç aydır işe başladı, benim bulunduğum şehre geldi 2 kere ama işe başladıktan sonra hiç arayıp sormadı. Karşılık beklediğimden değil ama acayip uyuz oldum bu duruma. Çok görüşmek istediğimden falan da değil, nezaket gereği bi arayıp sorması gerekirdi gibi geliyor ama hiç aramadı.
Ben bu durumda uyuz olmakta haklıyım diyebilir miyiz yoksa abartıyor muyum?
Sonrasında benim bulunduğum şehre geldiğinde falan aradığı oldu, ortak arkadaşlar vesilesiyle görüştüğümüz falan oldu iletişimimiz kopmadı ama çok da yakın değildik.
Bir kaç ay önce benim çalıştığım yerde işe başvurdu, başvuruda baya yardımcı oldum, şirketten kimseyi tanıyor musun diye falan sorulunca benim adımı vermiş vs. Gün aşırı yazıyordu konuşuyorduk elimden geleni yapıyordum.
Şimdi bu arkadaş birkaç aydır işe başladı, benim bulunduğum şehre geldi 2 kere ama işe başladıktan sonra hiç arayıp sormadı. Karşılık beklediğimden değil ama acayip uyuz oldum bu duruma. Çok görüşmek istediğimden falan da değil, nezaket gereği bi arayıp sorması gerekirdi gibi geliyor ama hiç aramadı.
Ben bu durumda uyuz olmakta haklıyım diyebilir miyiz yoksa abartıyor muyum?
32 yaşındayım ve çok mutsuzum. İşimde mutsuzum, özel hayatımda mutsuzum yani toplamda hiç istediğim gibi değil durumlar.
Bir devlet kurumunda çalışıyorum ama en alt pozisyondayım. 12 senedir bu işi yapıyorum. Zamanında "ohh ne güzel memurluk" kafasıyla girdim ama artık zoruma gidiyor benden vasıfsız amirlere hizmet etmek. Hizmet dediğim öyle iş tanımında olan şeyler değil bildiğiniz ayak işleri. Yük taşı çay yap vs. Sürekli bi aşağılanma küçük görme yaşıyorum. En son bir amirimin kafama, elini sildiği peçeteyi top yapmak suretiyle kafama atmasıyla iyice gözüm döndü ama hiç bişey yapamadım. Bunun gibi nice örnekler var 12 senedir. Bu eziyete karşılık aldığım ücret 4100 TL.
Özel sektörde 12 sene çalışsam belki müdür hatta bölge müdürü filan olurdum. Şu an kazandığımın daha fazlasını kazanırdım belki.
Bu durumu değiştirmek için iki yıllık dört yıllık bir çok okul okudum (çoğu açıköğretim iş sebebiyle) tezsiz yl de yaptım ama bunlar para etmiyor işte.
Özel hayatım da pek parlak değil. Sevgilim yok epeydir yok. Kadınlarla sevgili olmaya yönelik adımlar atmasını bilmiyorum(ama çok iyi sohbet ederim friend zone a düşmek bende bir adet oldu) Utanıyorum çekiniyorum yazamıyorum yürüyemiyorum. Gözümün içine bakan kızlara gidip merhaba diyemiyorum. Neden bilmiyorum. Şu anki şartlarda evlenebilmem için bir kadının gelip bana açılması filan lazım ancak öyle olabilir.
Bu yaşta ailemle kalıyorum, evden ayrılmanın ekstra masraf olacağını düşünüyoru-m-z. Kendime ucuz yollu bi araba alayım dedim alamadım. Zaten arabamız varmış. Ama rahat edemiyorum, istediğim yere gidemiyorum istediğim saatte eve gelemiyorum. Kendime ait sadece yatağım var bir de cep telefonum.
Sonuç olarak; sabah işe gidip akşam eve geliyorum. Burada biraz takılıp uyuyorum, sonra yine aynı şeyleri yapıyorum. Bazen çılgınca bişey yapıp hafta sonu yürüyüş yapıyorum. Tek başıma bişeyler atıştırıp eve dönüyorum. Sonra yine biraz burada takılıyorum ve uyuyorum. (Arkadaşım yok, hepsi başka başka yerlere gitti)
Yaşamak bu mu? Ömrüm böyle böyle geçip sonra sessizce ölüp gidecek miyim? Yoksa bir yerde bir şey olacak ve her şey değişecek mi?
Akıl, fikir, eleştiri vs. açığım.
Bir devlet kurumunda çalışıyorum ama en alt pozisyondayım. 12 senedir bu işi yapıyorum. Zamanında "ohh ne güzel memurluk" kafasıyla girdim ama artık zoruma gidiyor benden vasıfsız amirlere hizmet etmek. Hizmet dediğim öyle iş tanımında olan şeyler değil bildiğiniz ayak işleri. Yük taşı çay yap vs. Sürekli bi aşağılanma küçük görme yaşıyorum. En son bir amirimin kafama, elini sildiği peçeteyi top yapmak suretiyle kafama atmasıyla iyice gözüm döndü ama hiç bişey yapamadım. Bunun gibi nice örnekler var 12 senedir. Bu eziyete karşılık aldığım ücret 4100 TL.
Özel sektörde 12 sene çalışsam belki müdür hatta bölge müdürü filan olurdum. Şu an kazandığımın daha fazlasını kazanırdım belki.
Bu durumu değiştirmek için iki yıllık dört yıllık bir çok okul okudum (çoğu açıköğretim iş sebebiyle) tezsiz yl de yaptım ama bunlar para etmiyor işte.
Özel hayatım da pek parlak değil. Sevgilim yok epeydir yok. Kadınlarla sevgili olmaya yönelik adımlar atmasını bilmiyorum(ama çok iyi sohbet ederim friend zone a düşmek bende bir adet oldu) Utanıyorum çekiniyorum yazamıyorum yürüyemiyorum. Gözümün içine bakan kızlara gidip merhaba diyemiyorum. Neden bilmiyorum. Şu anki şartlarda evlenebilmem için bir kadının gelip bana açılması filan lazım ancak öyle olabilir.
Bu yaşta ailemle kalıyorum, evden ayrılmanın ekstra masraf olacağını düşünüyoru-m-z. Kendime ucuz yollu bi araba alayım dedim alamadım. Zaten arabamız varmış. Ama rahat edemiyorum, istediğim yere gidemiyorum istediğim saatte eve gelemiyorum. Kendime ait sadece yatağım var bir de cep telefonum.
Sonuç olarak; sabah işe gidip akşam eve geliyorum. Burada biraz takılıp uyuyorum, sonra yine aynı şeyleri yapıyorum. Bazen çılgınca bişey yapıp hafta sonu yürüyüş yapıyorum. Tek başıma bişeyler atıştırıp eve dönüyorum. Sonra yine biraz burada takılıyorum ve uyuyorum. (Arkadaşım yok, hepsi başka başka yerlere gitti)
Yaşamak bu mu? Ömrüm böyle böyle geçip sonra sessizce ölüp gidecek miyim? Yoksa bir yerde bir şey olacak ve her şey değişecek mi?
Akıl, fikir, eleştiri vs. açığım.
Bi hanım kızımızla 2 haftadır görüşüyorum. Çok da güzel geçiyor falan, ama böyle tak diye ayrılacak diye ödüm kopuyor, geriliyorum falan. Son kız arkadaşım 6 ay sonunda resmen ghost etti beni, ne telefonlarıma cevap verdi, ne mesajlarıma döndü vs herhalde ondan diye düşünüyorum.
Ne yapmam lazım bu durumda? Kendimi nasıl rahatlatabilirim "noluyo yaa olm saçmalama." şeklinde?
Ne yapmam lazım bu durumda? Kendimi nasıl rahatlatabilirim "noluyo yaa olm saçmalama." şeklinde?
Pandemi yasakları azaldığından beri her gün iş çıkışında dışarda birşey yapmak zorunluluğu hissediyorum. Dışarı çıkmazsam hani çeşmeyi açık unuturuz da su boşa akar ya, dışarı çıkmadığım günleri boşa geçirmişim gibi her gün bişey yapmaya çalışıyorum. Sizde de benzer durumlar var mı?
Hayatımda bileklik dışında bir takı takmadım. Onu da uzun zamandır takmıyorum. Esasen takı da sevmiyorum yalnız son zamanlarda keko hissi verse de zincir kolyelere bir sempatim oluştu. Özellikle tshirt üzerinde güzel duruyor.
Şu tarz: encrypted-tbn0.gstatic.com
Bir erkeğin zincir kolye takması sizce keko işi mi?
Şu tarz: encrypted-tbn0.gstatic.com
Bir erkeğin zincir kolye takması sizce keko işi mi?
(9)
Instagram'da takip isteğimi onaylamayan bu arkadaşların sorunu ne?
İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1484860
Merhaba arkadaşlar,
Çok sosyal medya kullanan biri değilim. Kısa bir süre önce Instagram hesabı açmam gerekti ve açmışken de okuldan arkadaşlarımı falan eklemek istedim.Şimdi burada "derdini seveyim" butonuna tıklayabilirsiniz ancak bazıları ya direk siliyor takip isteğini ya da bekletiyor. Bunların arasında zamanında çok samimi olduğum arkadaşlar da var çok samimi olmasak da belli bir muhabbetimin olduğu arkadaşlar da var. Hepsi de okuldan arkadaşımdı. Birbirimizi en son 5-6 yıl önce gördük.
Bu takip isteğimi bekletmeleri ve silmeleri acayip dumura uğrattı ve üzdü açıkçası. Ya tamam sosyal medya delisi değilim ama kafama takıldı, sinirden gülüyorum o derece. Ben naptım bu insanlara? Tamam 5-6 yıl uzun bir süre ama ne değişti bana karşı bakışlarında? Herkes tarafından sevilen biriydim. Kimseye karşı bir kusurum olmadı, herkese karşı sevecen ve saygılı davrandım. Elimden gelen yardımı yaptım. Uyduruk bir sanal dünyada birilerinin takibini hayat memat meselesi yapacak değilim ama cidden merak ediyorum: Ne değişti? Cidden değişik kafalar. Her neyse siz ne düşünüyorsunuz? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.
Not: "Derdini seveyim" de diyebilirsiniz.
Çok sosyal medya kullanan biri değilim. Kısa bir süre önce Instagram hesabı açmam gerekti ve açmışken de okuldan arkadaşlarımı falan eklemek istedim.Şimdi burada "derdini seveyim" butonuna tıklayabilirsiniz ancak bazıları ya direk siliyor takip isteğini ya da bekletiyor. Bunların arasında zamanında çok samimi olduğum arkadaşlar da var çok samimi olmasak da belli bir muhabbetimin olduğu arkadaşlar da var. Hepsi de okuldan arkadaşımdı. Birbirimizi en son 5-6 yıl önce gördük.
Bu takip isteğimi bekletmeleri ve silmeleri acayip dumura uğrattı ve üzdü açıkçası. Ya tamam sosyal medya delisi değilim ama kafama takıldı, sinirden gülüyorum o derece. Ben naptım bu insanlara? Tamam 5-6 yıl uzun bir süre ama ne değişti bana karşı bakışlarında? Herkes tarafından sevilen biriydim. Kimseye karşı bir kusurum olmadı, herkese karşı sevecen ve saygılı davrandım. Elimden gelen yardımı yaptım. Uyduruk bir sanal dünyada birilerinin takibini hayat memat meselesi yapacak değilim ama cidden merak ediyorum: Ne değişti? Cidden değişik kafalar. Her neyse siz ne düşünüyorsunuz? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.
Not: "Derdini seveyim" de diyebilirsiniz.
Merhabalar,
Bir apartman dairesinde tek basima yasiyorum. Abim, esi ve 5 aylik cocuklari ust katimda yasiyor.
Ben 6 ay once kanser tanisi aldim. Kemoterapi gordum. Su an radyoterapi goruyorum.
Kt surecinde abim, esi, ailem, dostlarim herkes cok destek oldu. Asla haklarini odeyemem. Yegenim yeni dogdugu icin abimin esinin annesi de onlarda kaliyordu. Ben de onlara dahil olmus gibi oldum. Ozellikle abim, esi, esinin ailesi en buyuk yardimcilarim oldu
Ktlerim bittigi hafta tekrar abime ciktigimda esi soguk davranmaya basladi. Bisey olup olmadigini sordum abim bana esinin alana ihtiyaci oldugunu artik yalniz kalmak istedigini soyledi. Yani her gun onlara gitmememi ima etti bir anlamda. Ben de anlayisla karsiladim. Sonucta yeni dogum yapti, ben de cok pozitif durumda degilim, onun da kendine gore dertleri var. Ama annesi, kardesi vb. onlarda kaliyordu. Bu arada benim onlara gitme amacim yemek yemek ya da hizmet degildi. Cok ciddi intihar egilimlerim vardi ve doktor yalniz kalmamami onerdi. Major depresyon tanisi aldim. Televizyon acip oturuyordum zaten gunde 1-2 saat ancak onlardaydim.
Bu arada saclarim kaslarim dokuldugu icin disariya da cikamiyordum ihtiyaclarimi internetten karsiliyorum. Surekli hastaneye gittigimden abimlerin adresini vermistim. Daha sonra bunun icin de beni uyardilar. Cocuk uyuyormus zile basiliyormus baska adres versen olmaz mi gibi seyler. Tamam dedim. 3 ay hic bir sey siparis vermedim. 70 yasinda babami ariyorum o alip bana getiriyor. 2-3 is arkadasim baya bi kosturdular ihtiyaclarima.
2 gun once yine bir siparis verdim. Radyoterapilere her gun gittigim icin esine sordum size gelebilir mi bu kargom diye. Tamam kapiya not yazarim oraya birakirlar dedi. Bugun cikarken baktim kapiya not yazmis cocuk uyuyor kapiya birakin diye. Ama kargocu gormemis zile basmis. Babamla radyoterapiden ciktik, abim aradi. Once nasilsin falan diye 10 dakika muhabbet etti. Alakasiz seyler sordu. Sonra senin kargon gelmis dedi. Daha gelecek mi dedi. Cocuk uyuyormus zile basmislar hos olmamis gibi seyler soyledi. Esim rahatsiz oluyor zaten zor uyutuyor dedi. Ben de bunu soylemek icin 10 dakika yalandan muhabbet etmene gerek yoktu bi daha gelmez kargo kusura bakmayin dedim. Cok da sakin, izole yasayan insanlar degiller. Evde 7-8 kisi akraba gunu, cocuklu insanlar gunu falan yapan tipler.
Sonra biraz icime oturdu. Cocugum olmadigi icin anlamayabilirim belki. Ama bu durum beni uzdu acikcasi. Agladim epey. Onlari bi miktar anlamakla beraber simdi ne diyecegimi, nasil davranacagimi bilemiyorum. Belki asiri duygusal bir donemdeyim fazla alinganlik yaptim ama gidip alacaksiniz tabi bi gidin diyesim geliyor. Su anda muhtac durumdayim cunku. Trip ya da pasif agresiflik yapmak istemiyorum. Ama onlarin o cocuklu hayat cemberine de girmek istemiyorum artik. Bana ne onerirsiniz bu duruma yaklasimimla ilgili? Goremedigim bir hatam var mi?
iyi aksamlar.
Bir apartman dairesinde tek basima yasiyorum. Abim, esi ve 5 aylik cocuklari ust katimda yasiyor.
Ben 6 ay once kanser tanisi aldim. Kemoterapi gordum. Su an radyoterapi goruyorum.
Kt surecinde abim, esi, ailem, dostlarim herkes cok destek oldu. Asla haklarini odeyemem. Yegenim yeni dogdugu icin abimin esinin annesi de onlarda kaliyordu. Ben de onlara dahil olmus gibi oldum. Ozellikle abim, esi, esinin ailesi en buyuk yardimcilarim oldu
Ktlerim bittigi hafta tekrar abime ciktigimda esi soguk davranmaya basladi. Bisey olup olmadigini sordum abim bana esinin alana ihtiyaci oldugunu artik yalniz kalmak istedigini soyledi. Yani her gun onlara gitmememi ima etti bir anlamda. Ben de anlayisla karsiladim. Sonucta yeni dogum yapti, ben de cok pozitif durumda degilim, onun da kendine gore dertleri var. Ama annesi, kardesi vb. onlarda kaliyordu. Bu arada benim onlara gitme amacim yemek yemek ya da hizmet degildi. Cok ciddi intihar egilimlerim vardi ve doktor yalniz kalmamami onerdi. Major depresyon tanisi aldim. Televizyon acip oturuyordum zaten gunde 1-2 saat ancak onlardaydim.
Bu arada saclarim kaslarim dokuldugu icin disariya da cikamiyordum ihtiyaclarimi internetten karsiliyorum. Surekli hastaneye gittigimden abimlerin adresini vermistim. Daha sonra bunun icin de beni uyardilar. Cocuk uyuyormus zile basiliyormus baska adres versen olmaz mi gibi seyler. Tamam dedim. 3 ay hic bir sey siparis vermedim. 70 yasinda babami ariyorum o alip bana getiriyor. 2-3 is arkadasim baya bi kosturdular ihtiyaclarima.
2 gun once yine bir siparis verdim. Radyoterapilere her gun gittigim icin esine sordum size gelebilir mi bu kargom diye. Tamam kapiya not yazarim oraya birakirlar dedi. Bugun cikarken baktim kapiya not yazmis cocuk uyuyor kapiya birakin diye. Ama kargocu gormemis zile basmis. Babamla radyoterapiden ciktik, abim aradi. Once nasilsin falan diye 10 dakika muhabbet etti. Alakasiz seyler sordu. Sonra senin kargon gelmis dedi. Daha gelecek mi dedi. Cocuk uyuyormus zile basmislar hos olmamis gibi seyler soyledi. Esim rahatsiz oluyor zaten zor uyutuyor dedi. Ben de bunu soylemek icin 10 dakika yalandan muhabbet etmene gerek yoktu bi daha gelmez kargo kusura bakmayin dedim. Cok da sakin, izole yasayan insanlar degiller. Evde 7-8 kisi akraba gunu, cocuklu insanlar gunu falan yapan tipler.
Sonra biraz icime oturdu. Cocugum olmadigi icin anlamayabilirim belki. Ama bu durum beni uzdu acikcasi. Agladim epey. Onlari bi miktar anlamakla beraber simdi ne diyecegimi, nasil davranacagimi bilemiyorum. Belki asiri duygusal bir donemdeyim fazla alinganlik yaptim ama gidip alacaksiniz tabi bi gidin diyesim geliyor. Su anda muhtac durumdayim cunku. Trip ya da pasif agresiflik yapmak istemiyorum. Ama onlarin o cocuklu hayat cemberine de girmek istemiyorum artik. Bana ne onerirsiniz bu duruma yaklasimimla ilgili? Goremedigim bir hatam var mi?
iyi aksamlar.
Böyle alayım da hatun mutlu olsun diyorum ama çok abartılı bir şey de olmasın istiyorum.
Çocuk sahibi olmak hakkında düşünceleriniz neler?
Ben günümüzde çocuk yapmanın çılgınlık olduğunu düşünüyorum. Hem dünyada birçok sorun var (küresel ısınma, aşırı nüfus, su kıtlığı, besinlerin kalitesizliği, hava ve deniz kirliliği, savaşlar...) hem de ekonomik olarak büyük bir yük olduğunu düşünüyorum çocuk sahibi olmanın. Hele 3 çocuk sahibi olan insanlar bana bayağı ilginç geliyor. Ben 1 çocuğumun olmasını isterim. 2 çocuk bile bence fazla. Maliyet direkt iki katına çıkıyor. Siz kaç çocuk sahibi olmayı istiyorsunuz? 2 ve üstü sayıda çocuk düşünen kişilerin motivasyonları ne? Çocuk yapmak yerine evlat edinmeyi düşünür müydünüz?
Ben günümüzde çocuk yapmanın çılgınlık olduğunu düşünüyorum. Hem dünyada birçok sorun var (küresel ısınma, aşırı nüfus, su kıtlığı, besinlerin kalitesizliği, hava ve deniz kirliliği, savaşlar...) hem de ekonomik olarak büyük bir yük olduğunu düşünüyorum çocuk sahibi olmanın. Hele 3 çocuk sahibi olan insanlar bana bayağı ilginç geliyor. Ben 1 çocuğumun olmasını isterim. 2 çocuk bile bence fazla. Maliyet direkt iki katına çıkıyor. Siz kaç çocuk sahibi olmayı istiyorsunuz? 2 ve üstü sayıda çocuk düşünen kişilerin motivasyonları ne? Çocuk yapmak yerine evlat edinmeyi düşünür müydünüz?
3 yıllık evliyiz. Eşimle incir çekirdeğini doldurmayan her konuda tartışıyoruz.
Geçen gün sofrada tuzlugu kullanıp ondan uzağa ama ulaşabileceği bir noktaya koydum beni düşüncesiz birisi olmakla ve incelikten yoksun olmakla suçladı ( yemin ederim şaka değil)
Aşırı tembel çöpü bile atmaz, unuttum der geçer gider
Evle ilgili asla bir yardımı olmaz, aksine her şeye müdahil olur. Bunları söylediğim zaman da onu suçlayan agr sif ve tahammülsüz birisi olduğumu söyleyip hemen kendini mağdur konumuna koyar.
Ben kendimi nasıl koruyabilirim? Pandemi sebebiyle işten çıkarıldım, bosansam maddi manevi yanımda olacak kimsem yok (annem ve babam da dahil)
Şu an doktora yapıyorum, akademisyen olmak istiyorum, özel sektörden de hiç geri dönüş olmuyor.
Çok zor durumdayım ne yapabilirim?
Geçen gün sofrada tuzlugu kullanıp ondan uzağa ama ulaşabileceği bir noktaya koydum beni düşüncesiz birisi olmakla ve incelikten yoksun olmakla suçladı ( yemin ederim şaka değil)
Aşırı tembel çöpü bile atmaz, unuttum der geçer gider
Evle ilgili asla bir yardımı olmaz, aksine her şeye müdahil olur. Bunları söylediğim zaman da onu suçlayan agr sif ve tahammülsüz birisi olduğumu söyleyip hemen kendini mağdur konumuna koyar.
Ben kendimi nasıl koruyabilirim? Pandemi sebebiyle işten çıkarıldım, bosansam maddi manevi yanımda olacak kimsem yok (annem ve babam da dahil)
Şu an doktora yapıyorum, akademisyen olmak istiyorum, özel sektörden de hiç geri dönüş olmuyor.
Çok zor durumdayım ne yapabilirim?
Flörtlestigim herhangi bir kadin ilk 1-2 bulusmadan sonra "süper birisin ama ben seninle iliski hayal edemedim, heyecan hissetmedim" tarzi birsey dediginde ben dogal olarak hemen iletisimi birakirim, asla israr etmem.
Buna karsin bazi kadin arkadaslarim "cabuk vazgeciyorsun, kadinlar bu dönemde herkes sürekli birbirine yazdigi icin talibim cok yanilgisiyla bu tarz seyleri kolay söyleyebiliyorlar, saygili ve centilmen davrandigin sürece ve kadinla uyumlu olabilecegini hissediyorsan tekrar görüsmek icin biraz daha israrci olabilirsin" diyorlar. Hatta kendilerinden ya da baskalarindan örnek veriyorlar (iste tipik kadinin basta erkegi begenmedigi ama sapiklasmadan israr eden erkegin kadinin bir sekilde fikrini degistirdigi ve sonradan iliskiye basladigi durumlar). Bu söyledikleri seyin iler tutar yani var mi sizce?
Edit: Bu kadin arkadaslarimin beni düzgün bir insan olarak gördüklerini, sapiklik yapmayacagimi bildiklerini varsayarak degerlendirin.
Buna karsin bazi kadin arkadaslarim "cabuk vazgeciyorsun, kadinlar bu dönemde herkes sürekli birbirine yazdigi icin talibim cok yanilgisiyla bu tarz seyleri kolay söyleyebiliyorlar, saygili ve centilmen davrandigin sürece ve kadinla uyumlu olabilecegini hissediyorsan tekrar görüsmek icin biraz daha israrci olabilirsin" diyorlar. Hatta kendilerinden ya da baskalarindan örnek veriyorlar (iste tipik kadinin basta erkegi begenmedigi ama sapiklasmadan israr eden erkegin kadinin bir sekilde fikrini degistirdigi ve sonradan iliskiye basladigi durumlar). Bu söyledikleri seyin iler tutar yani var mi sizce?
Edit: Bu kadin arkadaslarimin beni düzgün bir insan olarak gördüklerini, sapiklik yapmayacagimi bildiklerini varsayarak degerlendirin.
bu sene ilk defa 2 farklı kişi tarafından whatsapp'tan engellendim. biri geçen ay, biri de bu ay. neler oluyor? oysa engellemelerini gerektirecek en ufak bir şey yapmamıştım, bu konuda içim çok rahat. ama insan çok üzülüyor. rica ederim kimse kimseyi yok yere engellemesin. yani çok haklı sebebiniz vardır belki, sapığınızdır, habire yazıyordur, ya da tehdit ediyordur, tatsız mesajlarıyla gününüz kötü geçiyordur falan o zaman olabilir ama naif ve hiçbir kötü niyeti olmayan, karşısındakini sadece bir zamanlar çok sevdiği biri olduğu için kırmamaya çalışan insanları engellediğinizde o insanların kalbi o kadar kırılıyor ki.. kırılıyormuş daha doğrusu.
neyse. soruma geleyim.
beni son engelleyen kişi, 10 ay önce ayrıldığımız ve o günden beri hiç iletişimde bulunmadığımız eski sevgilim. dün çok arkadaşça bir mesaj yazdım ilk defa, ve beni engelledi. sebebi çok önemli değil. sevgilisi vardır diyeceksiniz belki, ama sevgilisi olması bile beni engellemesini gerektirmiyordu bence. "yazma" deseydi, hatta cevap vermeseydi ben anlardım.
bu sabah uyandım ve ona sanki hiç ayrılmamışız gibi mesajlar yazdım. eski günlerdeki gibi, sanki hala sevgiliymişiz gibi. nasıl olsa engelledi ve okuyamayacak. aylardır ilk defa o kadar iyi geldi ki. huzurlu yuvama dönmüşüm ve sıcacık sarılıp sarmalanmışım gibi hissettim. bana bu mesajları atma alanı açtığı için iyi ki de engellemiş diyeceğim neredeyse.
bunu yapmaya devam edersem delirir miyim?
edit. biraz duygusal yazmışım ama yanlış anlaşılmasın. onunla birlikte bir gelecek düşünmüyorum artık. gelse, yeniden deneyelim dese olmaz derim. ama hayatımdan çıkıp gittiği için de çok üzülüyorum. boşluğu bir türlü dolmuyor. bu attığım mesajlar sanki boşluğunu doldurur gibi oldu.
neyse. soruma geleyim.
beni son engelleyen kişi, 10 ay önce ayrıldığımız ve o günden beri hiç iletişimde bulunmadığımız eski sevgilim. dün çok arkadaşça bir mesaj yazdım ilk defa, ve beni engelledi. sebebi çok önemli değil. sevgilisi vardır diyeceksiniz belki, ama sevgilisi olması bile beni engellemesini gerektirmiyordu bence. "yazma" deseydi, hatta cevap vermeseydi ben anlardım.
bu sabah uyandım ve ona sanki hiç ayrılmamışız gibi mesajlar yazdım. eski günlerdeki gibi, sanki hala sevgiliymişiz gibi. nasıl olsa engelledi ve okuyamayacak. aylardır ilk defa o kadar iyi geldi ki. huzurlu yuvama dönmüşüm ve sıcacık sarılıp sarmalanmışım gibi hissettim. bana bu mesajları atma alanı açtığı için iyi ki de engellemiş diyeceğim neredeyse.
bunu yapmaya devam edersem delirir miyim?
edit. biraz duygusal yazmışım ama yanlış anlaşılmasın. onunla birlikte bir gelecek düşünmüyorum artık. gelse, yeniden deneyelim dese olmaz derim. ama hayatımdan çıkıp gittiği için de çok üzülüyorum. boşluğu bir türlü dolmuyor. bu attığım mesajlar sanki boşluğunu doldurur gibi oldu.
selamlar :)
soyleyin bakalim, ask konusunda sansli misiniz?
kac kere reddedildiniz?
kac kere reddettiniz?
reddedilmenize ragmen askiniz ne kadar daha surdu? tekrar denediniz mi?
platonik ask benim yasam bicimim oldu arkadaslar. rezalet derecede sanssizim. bakalim sizler ne durumdasiniz.
ben k,24. yakinda 25 olacagim.
soyleyin bakalim, ask konusunda sansli misiniz?
kac kere reddedildiniz?
kac kere reddettiniz?
reddedilmenize ragmen askiniz ne kadar daha surdu? tekrar denediniz mi?
platonik ask benim yasam bicimim oldu arkadaslar. rezalet derecede sanssizim. bakalim sizler ne durumdasiniz.
ben k,24. yakinda 25 olacagim.
tanımadığınız insanların instagram hesabına bakıp kişilik değerlendirmesi yapıyor musunuz?
Bununla başa çıkabiliyor musunuz ve nasıl ?
Benim hayatta en büyük korkularımdan biri yalnız kalmaktı ve sanırım bu kadar korktuğun için de yavaş yavaş başıma geliyor.
Yalnızlıktan kastım asla sevgilisizlik değil. O da var tabi ama bahsettiğim başka. Öncelikle şunu söyleyeyim tek başına vakit geçiremeyen , yemek yemek için bile tanına birini arayan insanlardan değilim. Tek başıma da pek ala vakit geçirip mutlu olabiliyorum. Ama benim canımı sıkan artık bu tek başınalıklar çoğaldı ve zevkten ziyade mecburiyete döndü. Şöyle özetleyeyim
Benim hiçbir zaman uzun süreli ve düzenli bir ilişkim olmadı. Kısa süreli, bir yere varmayan ve bana hiç de iyi gelmeyen iflört dememeleri yaşadım genelde. Ama sırf bu sebepten kendimi yalnız hissetmemiştim pek. E insanız aşk isteriz tabi ama çok da sorun olmamıştı benim için. Çünkü bir sürü arkadaşım vardı, ailem vardı. Ama sonra iş hayatına atıldık herkes yoğun çalışma temposuna kaptırdı kendini, e sonrasında herkes evlendi çoluğa çocuğa karıştı. Bir de pandemi çıkınca kimseyle doğru dürüst görüşemez olduk. Herkes ailesiyle takılıyor. Bekar olanlar da ilk fırsatta sevgililerine koşuyor.
Ailemde ise 4 sene önce en yakın arkadaşım olan annemi kaybettim. Meğerse ailedeki iletişimi sağlayan annemmiş ve annem gidince aile içi iletişimsizlkler başladı. Kimsenin kimseyle problemi yok ama kimsenin kimseden de haberi yok. Kısacası ailede de yalnızlaştım.
Biraz önce yine 2 hafta evvelden yaptığımız plan içim arkadaşlarım önlerine çıkan başka seçenekleri tercih ettiği için beni ektiler. Tribe girme hemen şöyleydi böyleydi diye açıklama yaptılar ama ben aşırı bozuldum. İkinci seçenek olmak üzdü beni. Biri sevgilisi için biri de ailesi için ekti. Ama hastalık, ya da acil bir durum yok, tamamen keyfi. Biz piknik yapmayı düşünüyorduk bu havada olmaz zaten diyip geçiştirdiler başka seçenek bir aktiviteyi öne sürmediler hemen başla plan yaptılar. Çok kızdım ve bozuldum onlara da söyledim. Abartıyor muyum? Bu arada kendileri karantinalarda sevgilileriyle ufak tatiller yaptılar, görüştüler gezdiler tozdular. Ben ise işten de çıktığım için sürekli evdeyim ve sadece ayda yılda bir onlarla görüşmek için dışarı çıkıyorum. Ve bu plan benim için hem işsizliğim yüzünden hem de uzun süredir evde olmam yüzünden biraz olsun nefes aldıracaktı ve onlar da bunu gayet iyi biliyor. Bu yüzden de çok bozuldum.
Sonuç olarak böyle böyle yalnızlaştım. Benim sevgilim yok ve açıkçası olacağını da düşünmüyorum. Bu konularda çok şanssızımdır. Birlikte vakit geçirdiğim arkadaşlarım kendi ailelerini kurup beni ikinci plana attılar. Ailemden geriye pek bir şey kalmadı. Kalanla da iletişimim yok. Zaman içinde yalnızlaştım ve bu durum beni aşırı üzüyor. Siz bu durumda napardınız ya da napıyorsunuz? Durumu kabul etmek mi lazım? Hep böyle mi devam edecek?
Benim hayatta en büyük korkularımdan biri yalnız kalmaktı ve sanırım bu kadar korktuğun için de yavaş yavaş başıma geliyor.
Yalnızlıktan kastım asla sevgilisizlik değil. O da var tabi ama bahsettiğim başka. Öncelikle şunu söyleyeyim tek başına vakit geçiremeyen , yemek yemek için bile tanına birini arayan insanlardan değilim. Tek başıma da pek ala vakit geçirip mutlu olabiliyorum. Ama benim canımı sıkan artık bu tek başınalıklar çoğaldı ve zevkten ziyade mecburiyete döndü. Şöyle özetleyeyim
Benim hiçbir zaman uzun süreli ve düzenli bir ilişkim olmadı. Kısa süreli, bir yere varmayan ve bana hiç de iyi gelmeyen iflört dememeleri yaşadım genelde. Ama sırf bu sebepten kendimi yalnız hissetmemiştim pek. E insanız aşk isteriz tabi ama çok da sorun olmamıştı benim için. Çünkü bir sürü arkadaşım vardı, ailem vardı. Ama sonra iş hayatına atıldık herkes yoğun çalışma temposuna kaptırdı kendini, e sonrasında herkes evlendi çoluğa çocuğa karıştı. Bir de pandemi çıkınca kimseyle doğru dürüst görüşemez olduk. Herkes ailesiyle takılıyor. Bekar olanlar da ilk fırsatta sevgililerine koşuyor.
Ailemde ise 4 sene önce en yakın arkadaşım olan annemi kaybettim. Meğerse ailedeki iletişimi sağlayan annemmiş ve annem gidince aile içi iletişimsizlkler başladı. Kimsenin kimseyle problemi yok ama kimsenin kimseden de haberi yok. Kısacası ailede de yalnızlaştım.
Biraz önce yine 2 hafta evvelden yaptığımız plan içim arkadaşlarım önlerine çıkan başka seçenekleri tercih ettiği için beni ektiler. Tribe girme hemen şöyleydi böyleydi diye açıklama yaptılar ama ben aşırı bozuldum. İkinci seçenek olmak üzdü beni. Biri sevgilisi için biri de ailesi için ekti. Ama hastalık, ya da acil bir durum yok, tamamen keyfi. Biz piknik yapmayı düşünüyorduk bu havada olmaz zaten diyip geçiştirdiler başka seçenek bir aktiviteyi öne sürmediler hemen başla plan yaptılar. Çok kızdım ve bozuldum onlara da söyledim. Abartıyor muyum? Bu arada kendileri karantinalarda sevgilileriyle ufak tatiller yaptılar, görüştüler gezdiler tozdular. Ben ise işten de çıktığım için sürekli evdeyim ve sadece ayda yılda bir onlarla görüşmek için dışarı çıkıyorum. Ve bu plan benim için hem işsizliğim yüzünden hem de uzun süredir evde olmam yüzünden biraz olsun nefes aldıracaktı ve onlar da bunu gayet iyi biliyor. Bu yüzden de çok bozuldum.
Sonuç olarak böyle böyle yalnızlaştım. Benim sevgilim yok ve açıkçası olacağını da düşünmüyorum. Bu konularda çok şanssızımdır. Birlikte vakit geçirdiğim arkadaşlarım kendi ailelerini kurup beni ikinci plana attılar. Ailemden geriye pek bir şey kalmadı. Kalanla da iletişimim yok. Zaman içinde yalnızlaştım ve bu durum beni aşırı üzüyor. Siz bu durumda napardınız ya da napıyorsunuz? Durumu kabul etmek mi lazım? Hep böyle mi devam edecek?
Kendi hayatını bile yaşayamıyosun. Sürekli evlilik,evlen bilmem ne. Boğuyorlar insanı bi nefes aldırmıyorlar. Neden aileler ve çevre başkasının hayatıyla meşgul bu kadar? Sanki kişi evlenmiyo aileler evleniyor bu nedir ya
ortalama kaç mutlu anı kardasınız?
mutlu anılar - mutsuz anılar = ?
mutlu anılar - mutsuz anılar = ?
en yakın olduğum 2 arkadaşım var. haftada min. 4-5 akşam görüşürüz, bende kalırlar, dertleşiriz, bir sıkıntıları olduğunda dinlerim, onlar da tabi derdimde yanımda olurlar vs. erkek ikisi de. ben kadınım.
canımı sıkan muhabbetlerimiz genel olarak şu şekilde:
ben planlar yapıyorum heyecanla. oraya gidelim, bunu yapalım, bana gelin diye. hepsi de bugüne kadar hep yaptığımız ve keyif aldığımız şeyler. arkadaşlarımdan gelen cevaplar genel olarak şöyle:
olabilir.
bakılır.
bilmem. (bilmem yapan, ellerini iki yana açmış adam emojisi)
sonra o planlar 90% yapılıyor.
ben de sinir oluyorum bu kadar heyecansız olmalarına. o kadar hevesimi kaçırıyorlar ki. ben çünkü detaylarıyla düşünüp neşeli neşeli anlatıyorum. onlarda bir gülümseme kırıntısı, benim heyecanımın yarısı dahi yok.
bir de bu planları aylar sonrasına yapmıyorum tabiki. mesela az önce, "yarın akşam bize gelin, diğerlerine de söyleyeyim toplanalım" dedim. gelecek insanların yasaklar yüzünden bende kalmaları gerektiğini söyledim. "şu burada yatar, o burada yatar, herkese yer buluruz" diye planımı destekleyici şeyler de anlattım uzun uzun. "geliriz herhalde." dedi birisi. diğeri dediklerimin orasını burasını sorguladı, "diğerlerine de sordun mu gelecekler miymiş" dedi, (daha diğerlerine sormadığımı, önce onlara sorduğumu söyledim) ama kendinin gelip gelmeyeceğine dair bir şey demedi.
ya da mesela kampa gidecek oluyoruz. benden çıkıyor gene fikir. hafta başından başlıyorum gidelim demeye. gene gelen cevaplar "olabilir" seviyesinde. hatta ben biraz ısrar edince bu olabilir'ler geliyor. ısrar etmesem cevap bile yok. sonra perşembe akşamı oluyor, ben gene darlıyorum eee? diye. bazen inanın ki perşembe günü bile hala belirsiz cevaplar veriyorlar. ertesi akşam yola çıkacağız ama. sonra 90% geliyorlar.
bunu bir ihtimal daha iyi plan çıkarsa ve gelmekten vazgeçerlerse "ama biz söz vermedik ki" diyebilmek için yaptıklarını düşünüyorum.
benim bu huylarına sinir olmaya hakkım var mı? yani en yakın arkadaşlarım bunlar, her şeyi beraber yapıyoruz sözde ama hiçbir şey için şöyle ağız tadıyla heveslenemiyorum.
canımı sıkan muhabbetlerimiz genel olarak şu şekilde:
ben planlar yapıyorum heyecanla. oraya gidelim, bunu yapalım, bana gelin diye. hepsi de bugüne kadar hep yaptığımız ve keyif aldığımız şeyler. arkadaşlarımdan gelen cevaplar genel olarak şöyle:
olabilir.
bakılır.
bilmem. (bilmem yapan, ellerini iki yana açmış adam emojisi)
sonra o planlar 90% yapılıyor.
ben de sinir oluyorum bu kadar heyecansız olmalarına. o kadar hevesimi kaçırıyorlar ki. ben çünkü detaylarıyla düşünüp neşeli neşeli anlatıyorum. onlarda bir gülümseme kırıntısı, benim heyecanımın yarısı dahi yok.
bir de bu planları aylar sonrasına yapmıyorum tabiki. mesela az önce, "yarın akşam bize gelin, diğerlerine de söyleyeyim toplanalım" dedim. gelecek insanların yasaklar yüzünden bende kalmaları gerektiğini söyledim. "şu burada yatar, o burada yatar, herkese yer buluruz" diye planımı destekleyici şeyler de anlattım uzun uzun. "geliriz herhalde." dedi birisi. diğeri dediklerimin orasını burasını sorguladı, "diğerlerine de sordun mu gelecekler miymiş" dedi, (daha diğerlerine sormadığımı, önce onlara sorduğumu söyledim) ama kendinin gelip gelmeyeceğine dair bir şey demedi.
ya da mesela kampa gidecek oluyoruz. benden çıkıyor gene fikir. hafta başından başlıyorum gidelim demeye. gene gelen cevaplar "olabilir" seviyesinde. hatta ben biraz ısrar edince bu olabilir'ler geliyor. ısrar etmesem cevap bile yok. sonra perşembe akşamı oluyor, ben gene darlıyorum eee? diye. bazen inanın ki perşembe günü bile hala belirsiz cevaplar veriyorlar. ertesi akşam yola çıkacağız ama. sonra 90% geliyorlar.
bunu bir ihtimal daha iyi plan çıkarsa ve gelmekten vazgeçerlerse "ama biz söz vermedik ki" diyebilmek için yaptıklarını düşünüyorum.
benim bu huylarına sinir olmaya hakkım var mı? yani en yakın arkadaşlarım bunlar, her şeyi beraber yapıyoruz sözde ama hiçbir şey için şöyle ağız tadıyla heveslenemiyorum.
instagramda takipleştikten hemen sonra kadın kişisi seksendört'ün,
"kendime yalan söyledim
yalnızım bunu ben istedim
paramparça bütün aynalar
içimde kan revan birisi var"
sözlerini paylaşıyor şarkı eşliğinde. benimle takipleştikten sonra değil ama. başka bir arkadaşla takipleştikten sonra yapıyor bunu. şu an ikimizle de sadece arkadaş (yani sanırım). ben normal muhabbet ediyorum ama arkadaş bildiğin kur yapıyor kıza. evli de üstelik. bense baya baya vurgunum, yanıyorum yani o derece. şimdi bu hikayeyi gördüm, vakit geçmeden bizim çocuk kendi fotoğrafını koyup fona "barış akarsu - gözlerin" iliştirmiş kendi hikayesine. çalıştığımız yer aynı, bugün 3 saatliğine işyerinden ayrılmıştım o zaman olmuş bunlar. takipleşmiyorlardı bile
neyse uzatmayayım salak oldum zaten iyice sağlıklı kelime kullanamıyorum. bir anlam çıkar mı bu anlattıklarımdan diyeceğim. (kızın yaptıklarından yani. yoksa çocuğun zaten gözü var)
"kendime yalan söyledim
yalnızım bunu ben istedim
paramparça bütün aynalar
içimde kan revan birisi var"
sözlerini paylaşıyor şarkı eşliğinde. benimle takipleştikten sonra değil ama. başka bir arkadaşla takipleştikten sonra yapıyor bunu. şu an ikimizle de sadece arkadaş (yani sanırım). ben normal muhabbet ediyorum ama arkadaş bildiğin kur yapıyor kıza. evli de üstelik. bense baya baya vurgunum, yanıyorum yani o derece. şimdi bu hikayeyi gördüm, vakit geçmeden bizim çocuk kendi fotoğrafını koyup fona "barış akarsu - gözlerin" iliştirmiş kendi hikayesine. çalıştığımız yer aynı, bugün 3 saatliğine işyerinden ayrılmıştım o zaman olmuş bunlar. takipleşmiyorlardı bile
neyse uzatmayayım salak oldum zaten iyice sağlıklı kelime kullanamıyorum. bir anlam çıkar mı bu anlattıklarımdan diyeceğim. (kızın yaptıklarından yani. yoksa çocuğun zaten gözü var)
Kız arkadaşımla 2 gündür konuşmuyorum, aynı şirkette çalışıyoruz, bugün bir eğitim sebebiyle bir araya geldik, eğitimde sevgilime yavşayan çocuk da var, tabi sevgilime göre çocuk herkese karşı böyle sıcak, ortada bir yavşama yok. Kız arkadaşım rahatsız olduğumu bildiği için şimdiye kadar mesafeliydi fakat bugün aralarında sohbet-muhabbet döndü, fazla oralı olmadım fakat eğitim sonrası sevgilimin çocuğun arabasına bindiğini gördüm, bizimkini evine bırakacakmış. Bu durumda tepkiniz ne olurdu? Ben sakin bir şekilde, hiç tartışmadan ayrılmayı seçtim o da tamam dedi ama içimde kaldı biraz, acaba arabaya bindirmese miydim, sen ne yapıyorsun diye ortalığı mı karıştırsaydım diye. Ya da konuşmadan ayrılmak ağır bir tepki mi?
edit: konuşmama sebebimiz şöyle, sevgilim son zamanlarda basit şeylere ağırtepkiler vermeye başlamıştı, en sonuncusunda tartıştık biraz, sonrasında özür falan diledi ama ben 2 gündür konuşmuyordum kendimle biraz yatışayım diye.
edit: konuşmama sebebimiz şöyle, sevgilim son zamanlarda basit şeylere ağırtepkiler vermeye başlamıştı, en sonuncusunda tartıştık biraz, sonrasında özür falan diledi ama ben 2 gündür konuşmuyordum kendimle biraz yatışayım diye.
Aldatılmak hep çok kötü diye düşünüyoruz ama hiç bu konuya başka açıdan bakan var mı? Bir arkadaş bazılarının aldatılmaktan hoşlandığını söyleyip hiç kafamı karıştırdı. Sizce bu konuya pozitif yaklaşanlar var mı, varsa kimler acaba bunlar, ne düşünüyorlar kafalarında hayat ve ilişkiler hakkında?
sb.
Böyle durumlarda bu hissi yok etmek için neler yapıyorsunuz?
Kısaca kendi durumunu açıklayayım:
Zaman zaman kendimi entelektüel açıdan yetersiz hissediyorum sevgilime göre. Onun bana söylediği, hissettirdiği bir şey olmadı veya yetersiz olduğumu anladığım belli bir şey yaşamadık. Sadece onun entelektüel yönünü iyi biliyorum, ki çok da hoşuma gidiyor böyle biri olması, ama zaman zaman kendimi fazlasıyla yetersiz hissediyorum ve nedense ona kendimi kanıtlama isteği duyuyorum içimde. Bunlara anlam veremesem de hissettiklerim beni rahatsız ediyor ve hırçınlaştırıyor.
Normalde hiç öyle biri değilimdir aslında ama özgüvensizlik mi oluyor bu ya da kendini sevmemek denebilir mi? Ne düşünülebilir bu hislerin sebebi olarak?
Soruyu muhtemelen sileceğim ama önerilerinizi duymak isterim, gece gece aniden geldi bu his ve kendimi çok da iyi hissetmiyorum.
Kısaca kendi durumunu açıklayayım:
Zaman zaman kendimi entelektüel açıdan yetersiz hissediyorum sevgilime göre. Onun bana söylediği, hissettirdiği bir şey olmadı veya yetersiz olduğumu anladığım belli bir şey yaşamadık. Sadece onun entelektüel yönünü iyi biliyorum, ki çok da hoşuma gidiyor böyle biri olması, ama zaman zaman kendimi fazlasıyla yetersiz hissediyorum ve nedense ona kendimi kanıtlama isteği duyuyorum içimde. Bunlara anlam veremesem de hissettiklerim beni rahatsız ediyor ve hırçınlaştırıyor.
Normalde hiç öyle biri değilimdir aslında ama özgüvensizlik mi oluyor bu ya da kendini sevmemek denebilir mi? Ne düşünülebilir bu hislerin sebebi olarak?
Soruyu muhtemelen sileceğim ama önerilerinizi duymak isterim, gece gece aniden geldi bu his ve kendimi çok da iyi hissetmiyorum.
Sınırın ne olduğu önemli değil, böyle bir soru dahilinde yoksulluk kişiye göre değişebilir. Merak ettiğim kafanızda sınır olup olmadığı.
ben de 176'yim, o da:/
yanyna geldik birebir ayniyiz diyebilirim. tas catlasa yarim santim vardir aramizda ama bence o bile yok xd
kizlar takilir mi buna cok ne diyursunuz?
yanyna geldik birebir ayniyiz diyebilirim. tas catlasa yarim santim vardir aramizda ama bence o bile yok xd
kizlar takilir mi buna cok ne diyursunuz?
Arkadaşlar diyelim ki olduğun gibi göründün sevilmeyen beğenilmeyen birçok özelliğin var.Bu durumda kişi bunları göstermemeli farklı davranmalı değil m?Siz ne düşünüyorsunuz
İnanmak başarmanın yarısıdır diyorlar ya, gerçekten inanarak birşeyi başardığınız ya da elde ettiğiniz falan oldu mu? Ya da bu düşünce şeklini saçma mı buluyorsunuz?
salonda koltukta mı yoksa odanızda yatakta mı uyuyprsunuz cogunlukla
Birinden intikam aldınız mı? Bunu nasıl yaptınız?
Hayatınızı mahfeden, dönüşü olmayan, tüm seyrini değiştirecek bir şey yapan ve bunu umursamadan yaşayan biri olduğunu düşünün. Ondan nasıl intikam alırdınız?
(Gerçekle ilgisi yoktur)
Hayatınızı mahfeden, dönüşü olmayan, tüm seyrini değiştirecek bir şey yapan ve bunu umursamadan yaşayan biri olduğunu düşünün. Ondan nasıl intikam alırdınız?
(Gerçekle ilgisi yoktur)
En az 15-20 yıllık evli, birbirini görmekten, vakit geçirmekten keyif alan, mutlu çiftler var mı etrafınızda? Bunlar nasıl karakterler? Ve nasıl bir ilişkideler? Duygular sizce bir süre sonra kaçınılmaz olarak daha çok sevgi, saygı, minnet benzeri duygular mı?
Merhaba,
Flörtlestigim beyler bir iltifat ettiklerinde tek diyebildigim “tesekkur ederim” ya da “sagol” filan oluyor ve biraz okuzce sanirim.
Ne denir? Siz ne diyorsunuz?
“Kuehles cok x sin” dendiginde mesela “tesekkurler, sen de x sin” filan diyorum bir de, o da cok sinir bozucu ahaha
Flörtlestigim beyler bir iltifat ettiklerinde tek diyebildigim “tesekkur ederim” ya da “sagol” filan oluyor ve biraz okuzce sanirim.
Ne denir? Siz ne diyorsunuz?
“Kuehles cok x sin” dendiginde mesela “tesekkurler, sen de x sin” filan diyorum bir de, o da cok sinir bozucu ahaha
karı dırdırı, koca dırdırı
veya dırdırcı bir müdür, patron
bu gibi insanlar gerçekten ömrü azaltır mı?
bana öyle geliyor ki böyle dırdırcı insanların yanında yaşayan insanlar zamanla içe dönük hale geliyor. eğer vurdumduymaz birisi değilse bu dırdır psikolojilerini bozuyor, bazı hastalıklara sebebiyet veriyor ve gerçekten ömrü kısaltıyor.
veya dırdırcı bir müdür, patron
bu gibi insanlar gerçekten ömrü azaltır mı?
bana öyle geliyor ki böyle dırdırcı insanların yanında yaşayan insanlar zamanla içe dönük hale geliyor. eğer vurdumduymaz birisi değilse bu dırdır psikolojilerini bozuyor, bazı hastalıklara sebebiyet veriyor ve gerçekten ömrü kısaltıyor.
Konumuz gelecekten umutlu olmak,
Geçtiğimiz gün bir sohbet grubunda bir birey Z kuğaından ve gelecekten çok umutlu olduğunu ülkeyi değiştirecek gücün onların ellerinde olduğunu ve gelecekten kendide umutlu olduğunu söyledi ( ülkemiz adına)
Bende bu Z kuşağı olayının sadece bir pr olduğunu, sadece bir neslin tek başına ülkeyi düze çıkarmasının mümkün olmadığını ülkenin farklı kodlarının, gelenekselci yapısının ve bazı toplumsal normlarının olduğunu söyledim. Ayrıca sadece büyük kentlerin güzel semtlerinde yetişmiş çocukları gördüklerini bu coğrafyada kararı niteliksiz çoğunluğun belirliedğini ve Nişantaşı'nda tek çocuklu ailelere bakarak bu kararı vermenin yanlış oluğunu Fatih'te 6 çocuklu ailelere de bakması gerektiğini söyledim
Akabinde umutlu ve negatif bir insan ilan edildim, bunun karşısında umutsuz değil gerçekçi olduğumu söyleyerek çekildim masadan.
Yahu ben gerçekten umutsuz muyum sizce de ? Fatih Tezcan'ı, Hacı Yakışıklıyı, Abdulkadir Selvi'yi Nagehan Alçı'yı bilmiyorsan , tabi ki umutlu olursun, sadece kendi küçük pencerenden bakarsan dünyaya tabi ki mutlu olursun dedim, bana onlar kim onları hiç duymadım dedi.
Bu tip insanları Pembe Bulut olarak tanımlıyorum, yani iç dökmek istedim sadece o nedenle açtım soruyu bana artık bunlardan gına geldi vallahi.
Geçtiğimiz gün bir sohbet grubunda bir birey Z kuğaından ve gelecekten çok umutlu olduğunu ülkeyi değiştirecek gücün onların ellerinde olduğunu ve gelecekten kendide umutlu olduğunu söyledi ( ülkemiz adına)
Bende bu Z kuşağı olayının sadece bir pr olduğunu, sadece bir neslin tek başına ülkeyi düze çıkarmasının mümkün olmadığını ülkenin farklı kodlarının, gelenekselci yapısının ve bazı toplumsal normlarının olduğunu söyledim. Ayrıca sadece büyük kentlerin güzel semtlerinde yetişmiş çocukları gördüklerini bu coğrafyada kararı niteliksiz çoğunluğun belirliedğini ve Nişantaşı'nda tek çocuklu ailelere bakarak bu kararı vermenin yanlış oluğunu Fatih'te 6 çocuklu ailelere de bakması gerektiğini söyledim
Akabinde umutlu ve negatif bir insan ilan edildim, bunun karşısında umutsuz değil gerçekçi olduğumu söyleyerek çekildim masadan.
Yahu ben gerçekten umutsuz muyum sizce de ? Fatih Tezcan'ı, Hacı Yakışıklıyı, Abdulkadir Selvi'yi Nagehan Alçı'yı bilmiyorsan , tabi ki umutlu olursun, sadece kendi küçük pencerenden bakarsan dünyaya tabi ki mutlu olursun dedim, bana onlar kim onları hiç duymadım dedi.
Bu tip insanları Pembe Bulut olarak tanımlıyorum, yani iç dökmek istedim sadece o nedenle açtım soruyu bana artık bunlardan gına geldi vallahi.
Aile içinde yaşanan ve sizi de ilgilendiren sorunlar (tartışmalar vb.), çocukluk travmalarınız, hemoroid ya da kıl dönmesinden muzdarip olmanız... Mesela bunlara sevgilinizi ne derece ortak ediyorsunuz? Aklıma öylesine gelenleri sıraladım, başka örnekler de olabilir tabii ki.
Sevgilisinin ishal olduğunu öğrenince tiksinen de tanıdım, çözüm önerisi sunmaya çalışan da. Siz hangi tarafa yakınsınız? Arada mutlaka bir sınır olması gerektiğini düşünüyor musunuz?
Sevgilisinin ishal olduğunu öğrenince tiksinen de tanıdım, çözüm önerisi sunmaya çalışan da. Siz hangi tarafa yakınsınız? Arada mutlaka bir sınır olması gerektiğini düşünüyor musunuz?
Bunun bi sonu yok mu sizce, kısa süreli flörtlerimin sonlanmasına yakın fark ettiğim ya da hissettiğim bir şey var, genelde herkes daha iyisini hedefliyormuş gibi hissediyorum. Bunu bazen kendimde de görüyorum ama onlardaki bu doyumsuzluğu görene kadar böyle düşünmüyorum. Sonra diyorum ki evet bu böyle kabul et. Böyle mi olmak zorunda hep, makul olmak imkansız mı?
35 yaşındayım. eskiden o kadar çok arkadaşım vardı ki hiç böyle olacağını düşünmemiştim. benim mallıklarım, işimin asosyal olması, yaşıtlarımın evlenmesi gibi nedenlerle sıfır arkadaşım kaldığını farkettim. aslında bir tane var, iyi adam ama çok kaypak. kızlarla aram iyi, kah arkadaş kah sevgili oluyorum.
eski arkadaşlarım ile yılda bir falan anca görüşüyorum. ne yapayım.
eski arkadaşlarım ile yılda bir falan anca görüşüyorum. ne yapayım.
İyi geceler...
Kendimce ilginç bi durum yaşadım. Bugün boş bi vaktimde twittera girdim kız arkadaşımın sayfasına bakayım neleri beğenmiş diye bi beğeni sekmesine bastım.
Aha o da ne bildiğin porno beğenmiş.Yanlışlıkla beğenmiş o konuda eminim çünkü öyle rahat biri değil.Şok oldum şaşırdım uyarmak istiyorum ama utanmasını da istemiyorum. İlişkimiz uzaktan başladı uzaktan devam ediyor şimdilik.Samimiyet noktasında bazı çerçeveleri hala koruyoruz rahat bi şekilde gir beğenilerine bak böyle böyle olmuş diyemiyorum o yüzden.
Twittera giremiyorum bi denesene filan dedim ben giriyorum dedi. Sekmelerde sıkıntı var benim dedim direkt sekmelere baksana sen de diyemiyorum benim gördüğümü bilsin istemiyorum.Ama beğenisinin öyle kalması da iyi değil.Çalıştığı il milli eğitim müdürlüğü filan takip ediyo.HEsabı kilitli zaten 17 takipçisi var.
Ne yapsam şimdi direkt söylesem sabah sen ima ettin söylemedin niye söylemiyosun diyecek suçlu olucam ama ben de çekiniyorum.
Kendimce ilginç bi durum yaşadım. Bugün boş bi vaktimde twittera girdim kız arkadaşımın sayfasına bakayım neleri beğenmiş diye bi beğeni sekmesine bastım.
Aha o da ne bildiğin porno beğenmiş.Yanlışlıkla beğenmiş o konuda eminim çünkü öyle rahat biri değil.Şok oldum şaşırdım uyarmak istiyorum ama utanmasını da istemiyorum. İlişkimiz uzaktan başladı uzaktan devam ediyor şimdilik.Samimiyet noktasında bazı çerçeveleri hala koruyoruz rahat bi şekilde gir beğenilerine bak böyle böyle olmuş diyemiyorum o yüzden.
Twittera giremiyorum bi denesene filan dedim ben giriyorum dedi. Sekmelerde sıkıntı var benim dedim direkt sekmelere baksana sen de diyemiyorum benim gördüğümü bilsin istemiyorum.Ama beğenisinin öyle kalması da iyi değil.Çalıştığı il milli eğitim müdürlüğü filan takip ediyo.HEsabı kilitli zaten 17 takipçisi var.
Ne yapsam şimdi direkt söylesem sabah sen ima ettin söylemedin niye söylemiyosun diyecek suçlu olucam ama ben de çekiniyorum.
4 yaşımdan beri bebeklik arkadaşım, hala her gün konuştuğum en yakın arkadaşım bu yaz evleniyor.
ayrı şehirlerde yaşıyoruz. istemesine gidemedim, virüsten dolayı çok anlaşmazlıklarımız oldu. ne kadar üzülsem de mümkün olmayacağını söyledim. virüs de olsan geleceksin tarzında söylemlerine rağmen aramızı bozmadan bu konuyu kapattık. gitmemi önerdiği akrabasının bir hafta sonra covid olduğunu öğrendiklerini söyledi gülerek. eğer kabul etmiş olsaydım, ben de olacaktım.
şimdi nikah zamanı geldi çattı. yine aynı baskıyı yapıyor. aylardır işsizim, manevi ve maddi zor bir dönemden geçiyorum. gidip kalmam mümkün görünmüyor. kalacak yer ayarlama konusunda da yardımcı olmadı pek. her şartta ve koşulda gelmem gerektiği konusunda iddialaştığı için aramız şu an limoni.
nikahı yemekli olacak ve memleketin bir kaç yerinden misafirler ağırlayacaklar.
bu koşullarda sağlığımı da riske atamayacağım için çok sıcak bakmıyorum gitmeye. ama bir yandan sevgimi bununla sınayan bir insanla karşı karşıyayım.
gitmezsem, dost kazığı mı olur? en son bana; fedakarlık bunun neresinde? iki elin kanda olsa geleceksin gibi sözleri sonrasında konuşmayı kestik. bir adım atmamı bekliyor benden her söze rağmen. siz olsanız ne yapardınız?
ayrı şehirlerde yaşıyoruz. istemesine gidemedim, virüsten dolayı çok anlaşmazlıklarımız oldu. ne kadar üzülsem de mümkün olmayacağını söyledim. virüs de olsan geleceksin tarzında söylemlerine rağmen aramızı bozmadan bu konuyu kapattık. gitmemi önerdiği akrabasının bir hafta sonra covid olduğunu öğrendiklerini söyledi gülerek. eğer kabul etmiş olsaydım, ben de olacaktım.
şimdi nikah zamanı geldi çattı. yine aynı baskıyı yapıyor. aylardır işsizim, manevi ve maddi zor bir dönemden geçiyorum. gidip kalmam mümkün görünmüyor. kalacak yer ayarlama konusunda da yardımcı olmadı pek. her şartta ve koşulda gelmem gerektiği konusunda iddialaştığı için aramız şu an limoni.
nikahı yemekli olacak ve memleketin bir kaç yerinden misafirler ağırlayacaklar.
bu koşullarda sağlığımı da riske atamayacağım için çok sıcak bakmıyorum gitmeye. ama bir yandan sevgimi bununla sınayan bir insanla karşı karşıyayım.
gitmezsem, dost kazığı mı olur? en son bana; fedakarlık bunun neresinde? iki elin kanda olsa geleceksin gibi sözleri sonrasında konuşmayı kestik. bir adım atmamı bekliyor benden her söze rağmen. siz olsanız ne yapardınız?
benim gibi babası ile hiç görüşmek istemeyen var mı
(22)
yurt disinda mutlu olamadigim icin vicdan azabi cekiyorum
bagirir bu raylar o sahte o kart duzene #1481100
evet dostlar, üzgün veya mutsuz degilim ama mutlu da degilim. konuyu biraz acayim.
disaridan bakinca herkesin cok yasamak isteyecegi bir sehirde ve muhitte yasayip, cogu insanin yapmayi dileyecegi bir isi yapiyorum ama hayata karsi inanilmaz nötrüm. sosyal medyada turk timeline'ina bakip insanlarin yurt disi hayallerini, isteklerini görünce veya yurt disina cikmis insanlarin mutlulugunu gorunce kendime kendime "ulan sen neden mutlu degilsin, ne buyuk sorunun var hayatta" diyorum ve kendime kiziyorum.
zamaninda okuyup calistigim yere birkac yillik turkiye arasindan sonra sirketin istegiyle geri geldim. dilini biliyorum, egitimim bu ulkeden, ortami biliyorum, tanidiklarim var ama icimde hicbir ekstra sevinc yok. turkiyede nasil yasiyorduysam ayni duygularla yasiyorum. diger insanlar gibi ne guzel iyi bir ulkede yasiyoruz diyemiyorum.
insanlarin avrupada cekilmis herhangi bir sokagin fotografina verdikleri tepkileri gorunce sasirip, insanlar senin bu hayatina ne kadar ozlem duyuyor ama sen sifir neşe ile oturuyorsun diyorum kendi kendime ve yasadigim hayata karsi nankörlük yapiyormusum gibi hissediyorum.
es dostun bir kismini turkiyeden taniyorum, bir kismi da bu ulkenin insani ama hicbir türk'e bu konuyu acamadim. nedense biraz cekindim bu konuyu konusmayi. belki onlar da benle ayni duygulari paylasiyor ama emin olamiyorum.
birkac haftadir dikkat ediyorum. is sonrasi veya hafta sonlari yaptigim aktiviteler ve bulusmalar bir gorevmis gibi gelmeye basladi. inzivaya cekilip kendi kendime evde kafa dinlemeyi istemem sanki yasadigim hayata nankorluk gibi geliyor.
evet, kazanc olarak daha iyi durumda oluyorsun. her ne kadar turkiyeden gorundugu kadar olmasa da maddi olarak rahatliyorsun. evet, sehirler guzel ve planli. evet, insanlarin hepsi olmasa da cogu daha duzgun. evet, daha huzurlu vs. fakat bunlarin hicbiri beni daha neşeli kilmadi.
gecenlerde turkiyeden yeni gelmis (sanirim okumak icin) ve bana bir konuyu danismak isteyen iki gencle tanistirdilar. nasil mutlular, nasil yuzleri guluyor anlatamam. ben de onlaro oyle gorunce mutlu oldum ama modumun onlar kadar yuksek olamamasina kizip durdum sonrasinda.
bu soruyu acma nedenim de aslinda yurt disinda en azindan bir 5 yili devirmis arkadaslarin ne hissettigini ogrenmek. ben calisan sinifa mensup bi insan olarak yine calisan kesimden, orta sinif arkadaslarin duygularini merak ediyorum.
disaridan bakinca herkesin cok yasamak isteyecegi bir sehirde ve muhitte yasayip, cogu insanin yapmayi dileyecegi bir isi yapiyorum ama hayata karsi inanilmaz nötrüm. sosyal medyada turk timeline'ina bakip insanlarin yurt disi hayallerini, isteklerini görünce veya yurt disina cikmis insanlarin mutlulugunu gorunce kendime kendime "ulan sen neden mutlu degilsin, ne buyuk sorunun var hayatta" diyorum ve kendime kiziyorum.
zamaninda okuyup calistigim yere birkac yillik turkiye arasindan sonra sirketin istegiyle geri geldim. dilini biliyorum, egitimim bu ulkeden, ortami biliyorum, tanidiklarim var ama icimde hicbir ekstra sevinc yok. turkiyede nasil yasiyorduysam ayni duygularla yasiyorum. diger insanlar gibi ne guzel iyi bir ulkede yasiyoruz diyemiyorum.
insanlarin avrupada cekilmis herhangi bir sokagin fotografina verdikleri tepkileri gorunce sasirip, insanlar senin bu hayatina ne kadar ozlem duyuyor ama sen sifir neşe ile oturuyorsun diyorum kendi kendime ve yasadigim hayata karsi nankörlük yapiyormusum gibi hissediyorum.
es dostun bir kismini turkiyeden taniyorum, bir kismi da bu ulkenin insani ama hicbir türk'e bu konuyu acamadim. nedense biraz cekindim bu konuyu konusmayi. belki onlar da benle ayni duygulari paylasiyor ama emin olamiyorum.
birkac haftadir dikkat ediyorum. is sonrasi veya hafta sonlari yaptigim aktiviteler ve bulusmalar bir gorevmis gibi gelmeye basladi. inzivaya cekilip kendi kendime evde kafa dinlemeyi istemem sanki yasadigim hayata nankorluk gibi geliyor.
evet, kazanc olarak daha iyi durumda oluyorsun. her ne kadar turkiyeden gorundugu kadar olmasa da maddi olarak rahatliyorsun. evet, sehirler guzel ve planli. evet, insanlarin hepsi olmasa da cogu daha duzgun. evet, daha huzurlu vs. fakat bunlarin hicbiri beni daha neşeli kilmadi.
gecenlerde turkiyeden yeni gelmis (sanirim okumak icin) ve bana bir konuyu danismak isteyen iki gencle tanistirdilar. nasil mutlular, nasil yuzleri guluyor anlatamam. ben de onlaro oyle gorunce mutlu oldum ama modumun onlar kadar yuksek olamamasina kizip durdum sonrasinda.
bu soruyu acma nedenim de aslinda yurt disinda en azindan bir 5 yili devirmis arkadaslarin ne hissettigini ogrenmek. ben calisan sinifa mensup bi insan olarak yine calisan kesimden, orta sinif arkadaslarin duygularini merak ediyorum.
kesişmek, göz süzmek tam olarak nedir? ne anlama gelir?
karşı cinsten biri bana baktığında ilk gördüğümde üstüme alınmıyorum, ikinci gördüğümde acaba bende bir gariplik mi var deyip üstüme başıma bakıyorum. yıllardır böyle.
mesela bir örnek:
geçen gün hastane servisinde bir kadın bindi yolda. herkese günaydın diyerek boş koltuğa yöneldi, ben de günaydın dedim. bana önce dikkatli baktı sonra oturmadan önce de bi daha baktı. bu servise daha önce bir kere bindim. kimse beni tanımaz. daha doğrusu serviste olan 5 kişi sabit, her gün farklı kişiler biner. poliklinik servisi. ben de arkadaşın yerine gittim.
neyse öğle arasında bahçede güvenlik ile kamelyaya oturduk sigara içiyoruz. o ara iki kadın geldi biri bana binerken bakan. güvenlik davet etti oturdular. göz ucuyla çaktırmadan bakıyor. ona banktığımda gözlerini kaçırıyor. tiribe girdim iyice. maske olduğundan sakala pek bakmıyorum sigara için maskeyi çıkardım çok mu kötü görünüyorum dedim içimden rahatsız oldum.
karşı cinsten biri bana baktığında ilk gördüğümde üstüme alınmıyorum, ikinci gördüğümde acaba bende bir gariplik mi var deyip üstüme başıma bakıyorum. yıllardır böyle.
mesela bir örnek:
geçen gün hastane servisinde bir kadın bindi yolda. herkese günaydın diyerek boş koltuğa yöneldi, ben de günaydın dedim. bana önce dikkatli baktı sonra oturmadan önce de bi daha baktı. bu servise daha önce bir kere bindim. kimse beni tanımaz. daha doğrusu serviste olan 5 kişi sabit, her gün farklı kişiler biner. poliklinik servisi. ben de arkadaşın yerine gittim.
neyse öğle arasında bahçede güvenlik ile kamelyaya oturduk sigara içiyoruz. o ara iki kadın geldi biri bana binerken bakan. güvenlik davet etti oturdular. göz ucuyla çaktırmadan bakıyor. ona banktığımda gözlerini kaçırıyor. tiribe girdim iyice. maske olduğundan sakala pek bakmıyorum sigara için maskeyi çıkardım çok mu kötü görünüyorum dedim içimden rahatsız oldum.
Şöyle bir bakınca geçmişe, benden çok etkilenmiş abayı yakmış kadınların babalarıyla ilgili problemi olduğunu fark ettim. Kimi şiddet görmüştü, kimi sıfır iletişimdi, kimi love-hate ilişkisi yaşıyordu.
Öyle babacan bi tip değilim, sevgimi şefkatimi gösteririm ama sahiplenen erkek duruşum pek yoktur. Benimle kurdukları bağın babalarıyla olan ilişkilerinden etkilendiğini düşünüyorum çünkü bana en çok bağlananların hepsinde baba sorunu vardı. Ama kafamda oturtamadım nedenini. Sizin fikriniz nedir?
Öyle babacan bi tip değilim, sevgimi şefkatimi gösteririm ama sahiplenen erkek duruşum pek yoktur. Benimle kurdukları bağın babalarıyla olan ilişkilerinden etkilendiğini düşünüyorum çünkü bana en çok bağlananların hepsinde baba sorunu vardı. Ama kafamda oturtamadım nedenini. Sizin fikriniz nedir?
Hava güzel, bu tatil gününü nasıl değerlendireyim? Sahile gidip kitap okumayı düşünüyorum ama yaratıcı fikri olanlara açığım.
1. ne kadar süre birlikteydiniz?
2. ayrılma sebebinizi puanlayın: 1-“kırgınlıklarımız vardı” seviyesi ve 5-“bitmeyen kavgalar/aldatma/şiddet vs vardı.” seviyesi olsun.
3. ayrıldıktan sonra görüşmeye devam ettiniz mi, yoksa onu hayatınızdan temelli sildiniz mi?
4. neden?
2. ayrılma sebebinizi puanlayın: 1-“kırgınlıklarımız vardı” seviyesi ve 5-“bitmeyen kavgalar/aldatma/şiddet vs vardı.” seviyesi olsun.
3. ayrıldıktan sonra görüşmeye devam ettiniz mi, yoksa onu hayatınızdan temelli sildiniz mi?
4. neden?