[]

Atatürk ün Kemalizm den haberi var mıydı?

Kafasına esen Kemalistlere kızıyor.Ben şunu merak ediyorum.Atatürk ün kendisinin böyle bir doktrini var mıydı ? Yoksa sonradan birileri onu kullanmak için uydurdular?

Zira ben o zamanın koşullarıyla Atatürk ü değerlendirmek gerektiğini, şimdi yaşasaydı değişen şartlara göre farklı düşüneceğini zannediyorum.Çünkü O döneminin ve coğrafyasının en özgürlükcü ve demokrat adamıydı.


 
'Cumhuriyet Halk Partisi kurulduğu zaman, cumhurbaşkanının genel sekreteri olan Prof. Dr. Yusuf Hikmet Bayur, “Kurulan bu partinin doktrini ne olsun?” diye sorduğunda, Atatürk “Doktrin istemem, donar kalırız. Biz yürüyüş halindeyiz.” demiştir.'

kaynak:www.isteataturk.com
  • sorubankasi  (10.10.11 19:45:37 ~ 19:46:39) 
kemalistlere kızanlar atatürk'e mi kızıyor ki?


  • raa  (10.10.11 19:47:01) 
"ben manevi miras olarak hiç bir ayet, hiç bir dogma, hiç bir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum.
benim manevi mirasim ilim ve akıldır.
benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar karşısında, belki gayelere tamamen eremediğimizi, fakat asla taviz vermediğimizi , akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir.
zaman süratle ilerliyor; milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor.
böyle bir dünyada , asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkar etmek olur.
benim türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde aklın ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar."
mustafa kemal atatürk

"Bana göre Atatürkçülük şudur: Atatürk'ün yaşadığı dönemde, içinde bulunan koşullara en akılcı yoldan çözümler getiren uygulamalar toplamıdır."
aziz nesin
  • sarızeybek  (10.10.11 19:55:04) 
kemalizm ve kemalist tanımlamaları atatürk'ün yaşadığı dönemde de vardı diye biliyorum. ancak günümüzde atatürkçü'lerin, kemalistiz biz !!!11 diyerek övündüğü şekilde değil de türkleri ve atatürk'ü aşağılamak amaçlı yani kötü anlamda kullanılırdı kemalist kelimesi. (çok emin olmamakla birlikte)


  • royal  (10.10.11 20:00:35) 
yukarıda yazdığım sözler cevap için yeterlidir ama kemalizmin/atatürkçülüğün tarihsel gelişimi için ayrıyetten iki farklı uçtan (ulusalcı ve muhafazakar) örnek vereyim:

Hulki Cevizoğlu ve Atilla İlhan arasında geçen konuşmalar.Ceviz Kabuğu programından alıntı. Bugünkü Atatürkçülük anlayışının temelini İnönü attı diyorlar kısaca.

- Şimdi Gazi'nin prensibi bu. Mustafa Kemal'de "Batılılaşmak" lâfı yok, Batılılaşmak lâfı Tanzimat'ta var.

- Peki, bugün çok tartışılıyor, Avrupa Birliği tartışmaları içinde yer alıyor, Mustafa Kemal'in muasır medeniyet dediğini Türkiye'de kim nasıl anlıyor ve niye öyle anlıyor? Bilmediğinden mi, yoksa onu yönlendirmek istediğinden mi öyle anlamak istiyor?

- Şimdi bu şeyden itibaren değişti, yani Mustafa Kemal Paşa'nın diyalektik bir medeniyet anlayışı var. Yani, çağdaş medeniyet seviyesi dediği zaman çok diyalektik koyuyor meseleyi. Neden derseniz, çağdaş medeniyet bugün Batı'da olur yarın Doğu'da olur.

-Yani sabit bir nokta Batı değil Atatürk'ün gözünde.

- Öyle bir şey yok. O zaman Batı ileride gibi görünüyordu; işte şimdi bile Batı o çok ileride değil, görüyoruz, biliyoruz. Yavaş yavaş Doğu'ya doğru kayıyor bu mesele: bu da görünüyor. Buna mukabil İsmet Paşa'nın bakışı Batfdır, çok net bir şekilde Batı'dır. Bu haritada da görünüyor.

- "Medeniyet eşittir Batı" diye almış İsmet Paşa diyorsunuz ama, Atatürk onu söylemiyor; doğuda da olabilir medeniyet, kuzeyde de, güneyde de.

- Öyle bakıyor. Hayır,. Batı'da da olabilir, hangisi olursa olsun biz onun seviyesinde en az olmalıyız, onu geçmeliyiz. Onun tezi bu. Şimdi İsmet Paşa'nın yaptığı nedir? Mustafa Kemal Paşa'dan sonra Cumhurbaşkanı olur. Cumhurbaşkanı olduktan sonra, bakıyorsunuz -daha geçen gün yayınladım, o da bir belge, Glasnik'in kitabında var- Ruslar o zamanki Sovyet Dışişleri Müsteşarı durumundaki bir zatı, Potemkin adında bir zatı Türkiye'ye gönderiyorlar, "yardım da yaparız, her şey de yaparız, dostluğumuz devam etsin" diyorlar. Orada oyalanıyor, doğru dürüst bir cevap alamıyor. Buna mukabil İsmet Paşa çok kısa bir süre sonra gidiyor, Fransa ve İngiltere ile ittifak yapıyor.

Şimdi bakın, Mustafa Kemal Paşa Fransa ve İngiltere'yle savaş yapıyor, ittifak yapmıyor; biz gidip derhal onlarla ittifak yapıyoruz.

Şimdi o ittifaktan sonrasına baktığın zaman, asıl o zaman çok ilginç şeyler görüyorsunuz. Ne görüyorsunuz? Birdenbire eğitim sistemi değişiyor. Eğitim sistemi o zamana kadar memleket kültürü, memleket edebiyatı, Anadolu sanatı diye gelirken, birden Yunan-Latin hikâyesi çıkıyor ortaya; bir Yunan'dır, bir Latin'dir gitmeye başlıyor. Yunan-Latin demek ne demek, kimse bunun üstünde durmuyor. Yunan-Latin demek Roma Germen İmparatorluğu demek.Yani sen kendi elinde, kendi kültüründen kendini soyup Hıristiyan kültürüne angaje ediyorsun kendini, böyle bir yere doğru götürüyorsun memleketi. Bu Batılılık işte, Batılılaşmanın başlangıcı ve bu Türkiye'de çok uzun süre hâkim olmuştur. Burada belki şöyle bir varsayım bile ortaya atılabilir: Türkiye'de sonradan kendini şiddetle hissettiren İslâmî hareketlerin gerisindeki yatan sebep de budur, bir tepkidir.

- Yani Hıristiyan kültürüne karşı ona angaje olmamak için...

- Bir tepkidir. O tepki Atatürk'te yoktu. Çünkü Mustafa Kemal Paşa, çok dikkat ettim ve dikkatle okudum, herkes de okusun; Mustafa Kemal Paşa gerici lâfını, ki o mürteci diye kullanıyor, mürteci lâfını kime kullanmıştır bakılsın. Mustafa Kemal Paşa'nın mürteci diye tavsif ettiği herkes, aslında doğrudan doğruya yabancılar tarafından tahrik edilmiş birtakım hareketlerin gerisindekilerdir. Yani Şeyh Sait'e mürteci der, Kubilay'ı kesenlere mürteci der. Onların dibini kurcaladığın zaman arkasında İngiltere'yi buluyorsunuz zaten; onlara mürteci diyor.


Mahir Kaynak ve Selman Kayabaşı'nın ''Sistemi Yeniden Kurgulamak/Geçmişi Tersten Okumak'' adında ortak yazdıkları bir kitap var. Tanıtımını vermem yeterli olacaktır sanırım.

Her ne kadar Cumhuriyetimizin Atatürk'ün eseri olduğunu iddia etsek de Türkiye Cumhuriyeti'nin devlet yapılanması ve yönetimi, tamamen Tek Parti döneminin izlerini taşımaktadır. Devletimizin Atatürk'ten ziyade İsmet İnönü'nün yolunu takip ettiğini söylemek yanlış olmayacaktır. -Abdullah Gül-

'Atatürk ile İnönü'nün birlikteliği özdeşlik olarak algılanır. Hâlbuki aralarındaki ilişki bir ittifak bile değil, sadece koalisyondur. Atatürk bu koalisyona mecburdu. Lozan'dan sonra verdiğimiz tavizleri bir gün geri alabileceğimizi düşünüyordu ve mutlu değildi. İnönü ise tamamen Avrupacı bir siyaset izliyor, bizi tarihi mirasımızdan uzaklaştırıyordu.'

'Atatürk, Serbest Cumhuriyet Fırkası'nı, devleti ele geçiren İnönü'ye karşı kurdurmuştur. Bu bir demokrasi denemesi değil İnönü'nün karşısında Atatürk'ün tekrar güç kazanma isteğidir. Fakat ilk hamleyi İnönü kazanmış, partiyi kapatmıştır. Daha sonra Atatürk, İnönü'yü başbakanlıktan azletmiştir.'

'27 Mayıs 1960 askeri darbesi, Atatürkçülük adına Atatürk'e karşı yapılmış bir darbedir. Askerler darbeyi yapanlardır, darbeyi planlayan ise CHP ve İsmet Paşa'dır.'

'Avrupa'nın Türkiye'deki etkisini kırmak için İnönü'yü tasfiye etmek istediler. Bülent Ecevit bu operasyonda başarılı oldu. Avrupa intikamını almakta gecikmedi. Turgut Özal'ı tasfiye etmek için bu kez ANAP'ta Mesut Yılmaz iktidar oldu, Özal misyonunu tarihten sildi.'

(Tanıtım Bülteninden)
  • sarızeybek  (10.10.11 20:03:14 ~ 20:06:23) 
İşgalcilere ve İstanbul hükümetine karşı olup, Mustafa Kemal önderliğinde Anadolu'da yayılan mücadeleyi destekleyenlere "Kemalist" deniliyordu. Atatürk yaşarken...


  • ahmetdursun  (10.10.11 20:39:37) 
milli mücadele döneminde kemalizm/ kemalist terimi kullanılıyor muydu tam hatırlayamadım ama kemalizmin ziya gökalp korporazimiyle ile ilgisi vardı. yanlış hatırlamıyorsam kemalizm tam anlamıyla recep peker döneminde oluşturuluyor.


  • toshiro  (10.10.11 21:01:50 ~ 21:02:50) 
Milli Mücadele döneminde henüz "izm" olmamıştı. Sadece "Kemal'le birlikte hareket edenler/Kemalci" anlamında "Kemalist" deniliyordu.


  • ahmetdursun  (10.10.11 23:24:54) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.