[]

bizim niye iş ahlakımız/ prensibimiz yok

hem türk hem yabancılarla çalıştığım bir iş yapıyorum ama türklerden gerçekten aşırı bunaldım. tüm sorunlu konular tüm atarlı giderli mailler %95 türklerden.

örneğin dün akşam 6da bişey talep ediyor bugün öğlen hani nerede bizim ona ihtiyacımız bugün var diyor. istediği şey de öyle kolay bişey değil ve zaten sözleşme gereği dönmek için de belli bir yasal süre var min 5 iş günü.

ya da çok bariz yalan söyleyenler var. mail bana gelmedi diyor. gelmeme ihtimali 0.

ve her şey çok acil, daha türklerden gelip de acil olmayan bişey görmedim.

neden böyleyiz ya gerçekten merak ediyorum, yanlış mı tespitlerim ama karşılaştırıyorum gerçekten iş ahlakımız yok.

genel gözlemleri merak ettiğim için sormak istedim.

 
siz kendiniz gibi insanlarla çalışmaya alışıksınız (hele bir de yabancılar olunca)

türkler ise türkler ile iş yapmaya alışık. acil acil, bugün lazım, hadi hadi demeden kimse iş yapmıyor.

mail bana gelmedi diyen kişiyi bilemedim bir tek. outlook'ta bazı mailler other'a düşüyor evet. ya da bizim tayfun vardı adama o kadar çok mail geliyordu ki öyle düz gelen maile görüp cevap yazması mümkün değildi.
  • sert siyah krom  (19.01.23 15:00:45) 
hocam ne ahlakımız kaldı ki ülke olarak iş ahlakı kalsın. evet yok.


  • hlt1985  (19.01.23 15:01:02) 
bizde de aynısı var. bir şey yapılacak hemen olsun isterler, bir şey bitmediyse neden bitmedi derler. bitti dersin oralı olmazlar :) acele bitmesi gereken şeyde acele bitmesi gereken bir şey değildir. burada amaç su istediğim olsun benim istediğim olsun ben istiyorum. ego kaynaklı, karakter kaynaklı.


  • koela  (19.01.23 15:04:32) 
Başkaları o işi akşam yapıp gönderdiği için böyle oluyor. Düzgün planlanmayan işe “yapamıyoruz, 5 iş günü içinde dönebiliriz” dese herkes, her şey daha güzel olurdu. Hızlı yapılması gereken işe ek ücret almak gibi şeyler de yapılabilir normalde ama yemiyor işte bu ülkede. İlla ucuza yapan çıkıyor.


  • nhk ni youkosu  (19.01.23 15:59:40) 
iş ahlakı= belli bir disipline, genel insan ahlakı çerçevesinde iş akışına uygun bir iş yapış şekline sahip olmak

toplumda neye dayanarak etik değerler üretilmiş acaba? bilemedim?

iki taraftan da iş aldığım için birebir karşılaştırma şansım var ve karşılaştırdım. goygoy olarak görmek tercih meselesi, bu kadar sığ bir yerden bakamıyorum maalesef belki de sığ olmak lazım, bilemiyorum.
  • tuborg yesili  (19.01.23 16:09:32) 
Her şeyin çok acil olmasından ben de şikayetçiyim. İşi acil acil yapıp gönderdiğinde geri dönüşleri hiç acil olmuyor ama. Demek ki öyle bir aciliyet durumu yokmuş. İnsanların darlamalarını savuşturmaktan işin kendisini yapmaya vaktim kalmıyor valla.


  • peki madem  (19.01.23 16:20:54) 
yok evet. it tarafında bir çözüm ortağımız var. aylardır üzerinde konuşulan bir sorun için 1 hafta mail atmayalım, sonra diyelim ne durumda bu konu, ne sorunu diye geri dönerler. ya da denetçiler mesela, işini yetiştiremiyorsa gönderdiğin maile saçma bir şekilde cevap verir ve cevap bekliyorum der. o arada can havliyle işini yetiştirmeye çalışır. abi atlamışım, bakıyorum, şurada da senden yardım ihtiyacım var, demez. binlerce benzer olay yaşadım şu 16 yıllık kariyerimde. inanamazsınız.

askerde hani komutanın odasına tekme atıp giren onbaşı hikayesi vardır ya. valla aynısını yaşadım. sene, on on beş sene önce. onbaşı gibi düşün, kariyerimin başındayım. bir m&a yapıyoruz ve müşterinin gmy'sinden gelecek bir raporun incelenmesi, çalışmaya eklenmesi lazım. m&a'in belli bir süresi var. gmy onlarca kez mail atıyorum, arıyorum ama rapor gelmiyor. odasının önünde tabii ki sekreteri var. odası da blurlu cam bir oda. yok diyor gönderiyor beni. 3-4 gün git gel, alamadım raporu. son 1 haftamız kalmış, o zamanda da beni sallayabilirse sonucu direkt etkileyecek bir bilgi olmadan satış yapılacak. bana da baskı geliyor, ne zaman incelemeni bitireceksin. daha alamadım ki. en son işte gittim odasına, kapısı kapalı yine. sekreteri diyor ki, şimdi çıktı. şansa, içeride bir hareket gördüm. dan diye kapıyı açtım girdim. sekreter kalem eteğiyle, louboutinleriyle koştu geldi, nasıl girersin, bu ne biçim ahlaksızlık! e kadın içeride? bir dakika, bir dakika dedim. one minut. bugün raporu bekliyorum sizden. gelmezse bu yaşanılanı raporluyorum, benim için ikisi de aynı kapıya çıkar. 5 dkya raporlar mailime, klasörler odama geldi. insanımızda pislik akıyor paçalardan.
  • gabe h coud  (19.01.23 16:24:50) 
çalıştığınız firma ve insanlar dandik ve profesyonel değiller. aksine yurtdışında bir çok yerde görmediğim adanmışlık ve profesyonellik ile çalışıyor benim gördüğüm türkler. tabiii ki istisnalar kaideyi bozmaz ama kaliteli iş yapan insanlarla çalışırsan böyle sıkıntıların olmaz.


  • roket adam  (20.01.23 00:34:20) 
ahlaklı insan denk gelmemiştir örnek alabileceği


  • bir soru sorcam  (20.01.23 00:58:05) 
Ben tespitinize katiliyorum. Benim de ilk calistigim sirket yabanci ve Turk calisanlardan olusuyordu. Ben Kanadali Turk oldugumdan dolayi iki tarafi daha iyi gozlemleyebildigimi dusunuyorum. Birkac tespitimi yazayim.

Yabanci calisanlar islerini yapip evlerine gidiyordu. Buyuk cogunlugunun isini ciddiye aldiklarini ve profesyonelce calistiklarini soyleyebilirim. Iletisimde herhangi bir problem olmuyordu. Genellikle cozum odakli calisiyorlardi, anlayisliydilar.

Turkler hemen hemen her konuda cok negatifti. Yabancilar ile cok ilginc konularda guzel sohbetler edebilirken Turklere nasilsin demekten dahi rahatsizlik duyar hale geldigimi biliyorum. Cunku alacagim cevaplar belliydi: Yorgunum, Karnim ac, Uykum var, param yok... gibi surekli ayni seyleri tekrarliyorlardi. Bazilari girdikleri ortamdaki oksijenin tamamini tuketiyordu. Bazilariyla telefonda konusmak hayat enerjinizi emiyordu. Insan Kaynaklari sacma sapan, is ile alakasi olmayan sikayetlerle problemlerle ugrasmaktan isleyemez hale gelmisti. Baskasinin yaptigi isi kendi yapmis gibi gosteren mi dersin, hic konusmadigi ve tanimadigi calisanin arkasindan atip tutan mi dersin, calisiyor gibi yapan mi dersin...neler vardi neler... Toplantilarda gozunun onunde kocaman agenda items olmasina ragmen alakasi olmayan konulari gundeme getirip insanlarin zamanini calanlar falan...

Ben Turklerin is hayatini birbirleri icin daha da zorlastirmaya calisan bir topluluk oldugunu dusunuyorum. Ya da 20 yildan uzun suredir yurt disinda oldugum icin belki de ben cok batililastim ve geldigim yeri anlayamamaya basladim. Bilemiyorum.

Bizim bir isletme mudurumuz vardi rahmetli oldu. Haritada sag tarafa gidildikce, yalanin dolanin, guvenilmezligin, utanmazligin arttigini soyluyordu. Turkiye'nin sagi icin soyluyordu bunu. Simdi o eksen cizgisi Turkiye'yi de kapsayacak sekilde sola kaydi saniyorum.
  • thetruenorthstrongandfree  (20.01.23 05:45:03) 
Adamına göre muamele etmeyi öğreneceksiniz.

İnsan gibi işini yapana insan gibi davranacaksınız, işini yapmayana sert davranacaksınız. Bazıları "canım, cicim" ile çalışır, bazılarına "pezevenk, şerefsiz" derseniz kıymetli olursunuz. vs. vs.


.
  • kartallar yuksek ucar  (20.01.23 08:33:28) 
Valla hocam herhalde bi 20 milletten insanla çalışmışımdır. Nasıl bir iş ahlakı ile karşılacağının milletle (veya yaşla, veya cinsiyetle) bir ilgisi olmadığına eminim, tamamen sürpriz.

Bazı kültürel kodlar var ama. Benim tecrübem şöyleydi:

Yönetici olduğum bir işte, Türk adam "iş güzel olsun" istiyorsa sabaha kadar mesaiye kalıp işi teslim edebiliyor, çünkü yabancı bi ortamda tutunmaya çalışıyor. Hollandalı pezevenk bütün gün işi sallayıp 3 buçukta "işim var" diye çıkıp seni mal gibi ortada bırakabiliyor, çünkü kovamıyorsun adamı. Biraz üstüne gitsen de ağlamaya başlıyor hemen. Sonra Türk olanı terfi ettirince de sağda solda "tabi Türk diye onu terfi ettirdi" diye konuşmaya başlıyor :) Kendisinde herhangi bir kusur görme ihtimali sıfır. Almanlar da aynı, "bu işi becerememişsin" diyince kalp krizi geçirecek adam, hata yapabileceğine inanmıyor niyeyse.

Bi şirket vardı, yarı Arap yarı Türk. Arap bi eleman işi salladı diye kızağa çektim belki utanır diye, bi ay sonra konuştum nasıl hissediyorsun diye, utanma duygusu sıfır, "rahatladım ya iyi oldu" falan diyordu. Avrupalıları utandırmak çok daha kolay mesela.

Çalıştığım Hintlilerle genel olarak iletişim kuramıyordum. Adama anlatıyorum bu işi yanlış yapıyorsun, böyle böyle yapman lazım diye. Kesinlikle dinlemiyor, bildiği gibi yapıyor. İşten çıkarınca da "e daha ciddi söyleseydin" diyor. Avrupalılar ve Türkler yine bu konuda daha iyi, bişey anlatınca dinliyorlar.

Ama iş ahlakı diyince favorim Amerikalılar. Bu kadar açık, net ve direkt olan başka bi millete denk gelmedim. "Oturdum düşündüm, vardığım sonuç bu, bunu böyle yapmak istiyorum" diye net bi şekilde anlatıyor. Sen de aynı açıklıkla konuşuyorsun, pazarlık yapmak kolay, duygusallık sıfır. Frekansı tutturabilirsen Ruslarla da iletişim kurmak çok kolay. Avrupalılar ama baya ağlak mesela, "buna niye dikkat etmedin" diyince hemen bi bahane bulmalar falan. Beklentin ne diyorum, "şirketin selameti" diye generic cevap veriyor, o duvarı yıkamıyorsun. Türkler ortada iki tarafa kıyasla.

Kenyalı Nijeryalı bebeler vardı, zaten 3 kuruşa çalışıyorlar diye biraz kayırıyordum onları. Avrupalıdan kötü çalışıyor ama 10'da 1'i para alıyor, aynı performansı beklemek hatalı olur bence. Senin Türkler de yarı paraya çalışıyorsa onu göz önüne alman lazım, ucuz etin yahnisi yavan olur diye boşuna demiyorlar.

Avrupalılarla ilgili en büyük sıkıntım şeydi, adamlar "bireyci", ama bireysel sorumluluk sıfır, her şeyi "sistem"e havale etmişler. Bi hata yapabileceklerini düşünmüyorlar, eğer işler yürümüyorsa "sistem bozuktur". İyi bir şey yaptıklarında da "senin başarın değil ki, sistem iyi, o sayede işler ilerliyor" denileceği için gereken minimumun bi tık üstünde bir şey yapan yok. Çok sıkıcı onlarla çalışmak. Muhtemelen bu yüzden Avrupa'dan startup çıkmıyor. Ama "şu işi şu zamana kadar yapman gerekiyor, görevin bu" dersen yapıyo adam, yapamazsa da utanıyor. Sisteme uymaya çalışıyor yani.

Amerikalılarda "sistem" diye konsept yok. Başarı da başarısızlık da bireysel. Her şey çok net, ben çok seviyorum onlarla çalışmayı. Bir sonraki işimi kesinlikle bi Amerikan şirketinden bakıcam, tadı damağımda kaldı resmen.

Türkler ortada. Bahsettiğin gibi "mail gelmedi" diyip kaçan da var, işler hızlı yürüsün diye seni sıkıştıran da var. "Huzurlu" olmayabilir ama sıkıcı da değil, bi de işler daha iyi "yürüyor", kalitesi nasıl yönetildiğiyle alakalı genelde. Ama yürüyor yani. Olumlu şeyler bireysel, olumsuzluklar "sistemin suçu" bizde :)
  • plutongezegendegilmi  (20.01.23 09:56:41 ~ 10:17:38) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.