[]

no country for old men

filmi dün izledim. zamanında bu kadar oscar almasına şaşırdım.
daha derinlikli, felsefi, toplumsal sorunlara değinen bir film sanıyordum.
uyuşturucu kaçakçılığı ekseninde gelişen bir mafya filmi çıktı. sıradan bir kovalama hikayesi.
sözlük'teki yorumları da okudum. benim kaçırdığım bişey mi var, oyunculukların iyi olması dışında?

 
"Uyuşturucu kaçakçılığı ekseninde gelişen bir mafya filmi" yorumu, filmin en üst/yüzeysel katmanı. Filmin neden çok iyi olduğunun uzun uzadıya bir yorumu yapılabilir ama eminim internette zaten vardır. İyice araştır derim.


  • fobfilm  (17.05.20 13:13:34) 
Aynen ben de senin gibi düşünüyorum. İzlemeden önce adından herhalde derinlikli mesajlar filan vardır diye düşünüyordum alakası yokmuş. Ya da ben göremedim. Tekniğine bir şey diyemem o konu çok hakim olduğum bir alan değil ama bence 4 Oscar da alacak kadar iyi değil valla. Nedense aklımda elinde tüple dolaşan psikopat bir Javier bırakmaktan öteye gidemedi. Zevk meselesi tabi bir de, seveni de çok. Önce kitabı yutup sonra filmi çok beğenen de var. Değişik.


  • Amaranta ursula  (17.05.20 13:16:49 ~ 13:18:03) 
Ben de sana katılıyorum gram etki bırakmayan balon bi film


  • garavel  (17.05.20 13:39:27) 
Bu filmde gay ilişki yok muydu? Yanlış mı hatırlıyorum ? O yüzden oscar aldı gibi kalmış aklımda


  • oldumusimdi  (17.05.20 13:41:16) 
Amerikanın toplumsal sorunu, felsefesi sosyolojisi avrupa'dan hayli farklı; hele ki bunların sinemaya aktarılış şekli çok daha farklı. Senin filmde görmek için aradığın tarz sanırım Avrupa sineması tarzı. "sanat filmi" dediğimiz, derinlikli ve anlatmak istediği şeyler olan filmler yani. ABD alternatif sinemasında ise işler daha farklı yürüyor.

No country for old men'in değindiği toplumsal sorunlar, vermek istediği mesaj bizim bildiğimiz sorunlar değil. Veriş şekli de bizim anlayış şeklimiz gibi değil. Teksas'ta yaşıyor olsaydık daha vurucu gelecekti film bize muhtemelen. Abd-meksika-göçmenlik-uyuşturucu-bireyselcilik-yoksulluk-kanunsuzluk keywordleri üzerinden bir sonuca varmışsındır zaten diye düşünüyorum. Fazlası da yok zaten ama fazlasını amaçlamıyor zaten film.

ABD bağımsız sineması da dahil olmak üzere, çekilen "kaliteli" filmlerin ekseni bildiğimiz sanat filmi işlerinden farklı. İyi ya da kötü diyemem ama farklı. Bana da çok hitap etmez mesela, son yıllarda izlediğim en güzel film olan captain fantastic bile sinemaya sanat açısından bakınca "ortalama üstü" bir film gibi geliyor. Kaldı ki captain fantastic normal bir abd filmine göre çok fazla göstere göstere toplumsal, politik ve felsefi anlatım kaygısı güdüyor. Ama alıştığımız "sanat filmi" kompleksliğinde değil.

Bence bunun sebebi izlenebilirlik kaygısı. Anlamak için beyin patlattığımız caché toplumsal mesajını verirken izlenmesi zor bir hal alıyor. ABD sineması bundan kaçıyor ya da ülkedeki film kültürü farklı işliyor diyelim; her yönetmen bunu ne maksatla yapıyor bilemeyiz. Ama hakim yaklaşım, bir şeyler anlatma derdi olan filmlerin anlatımını daha bireysel yaklaşım ve tecrübe üzerinden, karakter duygusunu ve temposunu yansıtmak üzerine kurması. Tarzı avrupa sinemasına daha yakın diyebileceğimiz denis villenueve bile incendies ile geldiği noktadan blockbuster olacak dune çekmeye evrildi. Sicario taş gibi "derdi olan" bir filmdir ama bunu tempoyla yapar, silahla yapar, fbi-kartel çatışması gibi beylik temalar üzerinden yapar ki izlenebilsin. Öte yandan karakter gelişimi ya da anlatımı öyle kuvvetlidir ki filmin içine girersin.

Avrupa sineması ise seni bile isteye filmin içinden çıkarır, helikoptere bindirir, günlük hayatında görmediğin bir açıdan, tepeden baktırır. Her şeyi daha bütün görürsün ama bakacak çok şey vardır, nereye bakacağını bilmiyorsan dağılır gidersin. İzlemesi daha zordur ama alışan ya da bilen için daha doyurucudur.
  • Bruce  (17.05.20 13:48:40) 
bir filmin güzel olması, ödül alması vb. izleyicinin beğenisine göre belirlenmiyor. jüri üyeleri "abi ne film yapmışlar be" demiyorlar yani. tamamen teknik konular ele alınarak (ve tabii seyir keyfi de göz önünde bulundurularak) değerlendirme yapılıyor.

no country for old men ile ilgili incelemeler fazlasıyla var internette. bu filmde önemli olan senaryo. filmi kavrayabilmek için en başta coen kardeşlerin yüzyıllardır gelen klasik kahraman anlatısını nasıl bozduğunu bilmek gerek. aldığı oscarları hak eden bir film kanımca. ha ben olsaydım there will be blood filmine verirdim hepsini, orası ayrı.

edit: ayrıca, tek kriterler senaryo ve oyunculuk da değil. bunların dışında görsel efekt, ışık, montaj, ses kurgusu, oyuncu yönetimi vb. pek çok kriter var. sinemayı sinema yapan her şey hesaba katılıyor yani.
  • lesmiserables  (17.05.20 14:28:44 ~ 14:31:48) 
Javier Bardem'in oyunculuğu çok üst seviyeydi.


  • kanlakarisikyagmur  (17.05.20 14:30:00) 
aynı yıl gösterime giren "there will be blood" her yönüyle bu filmden daha iyiydi ama akademideki moruklar böyle bir seçim yaptı işte.


  • ben de hayal kurmak istiyorum  (17.05.20 15:00:22) 
Mükemmel bir film bence. Acayip bir gerilimi var. Klasik sinema anlayışından biraz farklı bir kafada. Beğenmeyenler bu yüzden beğenmiyor olabilir.


  • juninho77  (17.05.20 15:39:15) 
@fobfilm senin yorumun ne? ben internetteki yorumları değil, buradaki insanların yorumlarını önemsiyorum.

@bruce çok güzel özetlemişsin. burada aslında derdim avrupa sineması veya sanat filmleriyle kıyaslamak değildi.
filmde bir derinlik, bir mesaj göremedim. yani onu en iyi film yapan ne, bunu anlayamadım.
sadece oscar da değil, avrupa'da da birçok festivalden ödülle dönmüş.
o yılın adaylarına baktım, there will be blood gibi kült bir film var. kesinlikle bu filmden açık ara önde bir film. hikayesiyle, alt metinleriyle, göndermeleriyle...

@lesmiserables tabii ki izleyenin keyfine göre vermiyorlar. ama dediğin kategorilerin hepsi oscar'larda ayrı bir kategori.
ben de oyunculuğu, yönetmenliği vs. bunun dışında tutuyorum zaten.
bir filmin best motion picture seçilmesi için iyi de bir hikayesi veya senaryosu olmalı galiba diye düşünüyorum.
sinemayı sinema yapan her şey hesaba katılsaydı there will be blood alırdı herhalde :)
  • yetkili birine benzeyen abi  (17.05.20 22:23:17 ~ 22:29:40) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.