[]

gençlerin akademisyen olma hevesi

Çoğu gençte bunu görüyorum bu aralar (4. lisansımı okuyorum bu arada entel qızlar eqlesin).

Diyorum ki, kadro yok. Yok diyolar ben hocayla anlaştım yüksekten sonra direkt akademisyenim (afedersin nah)

Diyorum ki hocalar sizi kullanacak sonra atacak kenara, yok diyolar hocam çok iyi (nahki ne nah)

Diyorum ki kadrolar tanıdıklara veriyolar, diyorlar ki görümcemin eltisi ayarladı o işi...(görümcenin eltisi direkt arazi olay o raddeye vardımı)


Acaba diyorum bilmediğim bir şey mi var? cidden kolay mı akademisyenlik? yoksa gençler saf mı?

 
ayarlarsan cidden kolay
mülakatta 0 verebiliyorlar istemedikleri kişiye...
sorun şu: 10 kişiye umut veriyorlar 10'u da ben girecem sanıyor halbuki rektörün gelini filan giriyor. o gelinin de tek vasfı gelin olması oluyor yani o girdikten sonra (akademik başarı olsun, notlar olsun, dil olsun vs.) diğerlerinin de hayli hayli girmesi gerek aslında. o yüzden kızamıyorum çocuklara.
  • niye ama  (18.11.18 14:25:29) 
Sadece hoca ayarlamakla araştırma görevlisi olamazsın puanlarda çok iyi olmasa da ortalamanın üzerinde olmalı.

Ama öğretim görevlisi olmada dil şartı falan da kalktı sanırım. Öğretim görevliliğinden yürürse o ayri
  • Cruyff  (18.11.18 14:33:13) 
4. Lisansi okumaktansa akademisyen olmak daha mantikli geliyor bana. Gencler hakli olabilir moruk.
Cevremde akademisyen olmak isteyen herkes bir sekilde oldu cunku. Kimisi cidden iyiydi, kimisi de nah dedigin torpillerin hepsini yapti.

  • Deathrow  (18.11.18 14:38:03) 
Beni rektorun oglu(kendisi yard doc) hoca yapmaya calismisti. Bi kere onemli biri begensin yetiyor iste.


  • acemi  (18.11.18 14:40:50) 
okumakla olmuyor , üflemek lazım.

nefesin kuvvetliyse hoşafla bile tübitaktan ödül alabilyorsun bu ülkede.
  • killerbee  (18.11.18 14:44:44 ~ 14:45:07) 
gençler saf. saf olmaları da normal, hepsi her şeyi çok iyi bildiğini sansa da hayatı bilmiyorlar. bu şekilde öğrenecekler. bana hayatımdaki en büyük kazığı ortak iş yaptığımız hocam atmıştı. şahane-ül mükemmel bir hayat deneyimi olmuştu bana. keşke herkeş yolun başında aynı kazığı yiyebilse, "seni akademisyen yapacam" deyip yükseğe başlatılsa, amele gibi kullanılıp, "valla x'ciğim yök kadro açmadı, elimizden bir şey gelmez" dense, gece hıçkıra hıçkıra ağlasa hepsi "bir daha asla ama asla ama asla" deseler.


  • issiz karga  (18.11.18 14:46:00) 
"puanlarda çok iyi olmasa da ortalamanın üzerinde olmalı"

hehehe tabi tabi :)
mesela x anabilim dalına normalde y bölümü mezunu alınması gerekirken sittin senedir öyle iken çaaat diye rektörlük alakasız uzmanlık açmaz, z bölümü mezunu olup w ölümünde y. lisansa kayıtlı olmak şartı gelmez (ay ne hikmetse rektörün gelini de tam bu bölümlerde kayıtlı, kaydını da dekan olan eniştesi yapmamış mı, bak sen Allah'ın işine) hep puan işte bunlar....

puanları çok yüksek olanlar zaten puanına güveniyor da o ancak yüksek lisansa girerken işe yarar, o da hocalar etik davranıyor ise (onun da olabildiği ya belli başlı okullar ya da ahbap çavuş ilişkisi olmayan bölümler--ki oralardan hakkıyla mezun olan adam zaten özelde de iş buluyor bazı bölümler hariç) ama o bile bitti şimdi, herkes 50d'li, kadro diye bir şey yok ki. bakalım%20yi nasıl uygulayacaklar...

gençler sanırım şuna güveniyor: dağa taşa okul açılınca epey bir alım oldu...sonra öyp (ne kadar eleştirilse de torpil gerektirmiyordu puan geçiyordu) geldi, taşrada iyi ortalama ile mezun olanlar zibil gibi atandı, dil puanı bile olmadan atandılar, misal hemşirelik mezunu olanlar filan 1 sene dil kursuna gönderdi devlet onları. Ahmet Davutoğlu da (memlekete yaptığı tek hayırlı şey olarak) çok güzel zam yaptı maaşlarına...Misal sütçü imam kimya mezunu, özelde 24 saat vardiya düzeni 2500ü göremezken taşrada 9-4 okulda "durup" bak durup diyorum yoksa bir şey yaptıkları yok, zaten laboratuvar yok..4500 lira alıyorlar destekleme mestekleme...ona heves etti insanlar.
şimdi de 100/2000 diye bir şey çıktı. ÖYP filan kadar bol keseden olmasa da özel battıkça akademi iyi görünüyor gözlerine. illa bir düzen bir şey çıkar diyorlar herhalde.
  • niye ama  (18.11.18 14:56:13) 
Ilk defa Binder'e katiliyorum.

Ama her konuda boyleler.
  • Traveller  (18.11.18 14:58:59) 
siz kimlerle konuştunuz bilmiyorum ama benim çevremde hiç böyle düşünen biri neredeyse hiç yok. çoğumuz, doktora öğrencileri olarak, bizi nelerin beklediğinin farkındayız. ancak vazgeçemiyoruz. neden?

1- öğrenmek ve üretebilmek çok büyük bir haz veriyor. kendi planladığın ve yürüttüğün bir araştırmayı kendi adınla gidip bi yerde sunmak gerçekten çok keyifli bir şey. hani bazen "nasıl akıl etmişler" diye sorguladığımız şeyler var ya, o soru senin için soruluyor. muazzam değil mi?
2- master doktora yapmaktan daha iyi bir seçeneğimiz yok. boş oturmaktansa bi şeyler yapıyoruz. bunun tek yolu bu değil elbet ama biz bu yolu seçtik.
3- bu en önemlisi, bırakmanın fırsat maliyeti çok yüksek. bu uğurda öyle şeylerden vazgeçmiş, öyle çileler çekmiş oluyorsun ki manevi de olsa bir karşılığı olmalı bu yaptıklarının. o nedenle önce yüksek lisans diploması, sonra doktora yeterlilik, en son da doktora tez savunması aşılması gereken eşikler olarak duruyor. "bunu halledelim, sonra bakarız" dediğimiz her adım bizi daha da çıkmaza sokuyor. onca şey yaptıktan sonra da iyisini "ummaktan" başka bi şey gelmiyor insanın elinden.
  • kayisili turta  (18.11.18 15:11:13) 
herkes bir şekilde torpiline güveniyor işte. torpili olmayan anca puanım iyi diye geziyor.
ama bilmiyor ki en torpillisi girecek...hatta hiç hesapta yokken, hocalar bile tanımıyorken bilmiyorken, milletvekilinin yiğeni filan (daha o sene mezun olmuş, hatta y.dışından denklik filan almış, bak seeeen) çaaat diye ben girecem üleeen diyor. e tabi o giriyor.

  • niye ama  (18.11.18 15:11:46) 
Ben de gençlerde bu heyecanı görüyorum. Benim gördüğüm bütün 1. sınıf öğrencileri akademisyen olmak istiyor; 4. sınıfa gelince bu oran azalıyor. Gençken dediğiniz gibi bir saflık oluyor, amanın hocalar ne güzel de ders anlatıyor, ne kadar entelektüel bir ortamın içindeler diye düşünüp etkileniyorlar. Hocanın tek yaptığının haftada 2-3 saat derse girip gerisinde kendi kafasına göre takılmak olduğunu sanıyorlar; bu hayat da onlara cazip geliyor. Ama vakit ilerledikçe hocalarının o kadar da mutlu olmadığını görüp özel sektörde kazanacakları paranın farkına varınca bu hayalden vazgeçiyorlar. Gerçekten idealist olan birkaç kişi mezun olduğunda akademide kalmak istiyor. Çünkü birçok alanda akademiyi bırakıp özel sektörde çalışmaya dönmek de pek olası değil, büyük bir fedakarlık aslında bu.

Bir de aşırı vasıfsız tiplerin akademisyen olmaya heves ettiğini gördüm. Onlar tam iki hocaya kendimi sevdirsem mezun olur olmaz işim hazır kafasında. Bu hazıra konmayı planlayanlarda saflık falan yok; herhangi bir işte tutunamayacaklarını biliyorlar. Ama bilmedikleri bir şey var ki sadece hocanın sizi sevmesi yetmiyor, YÖK'ten kadro açılması vs. bir sürü şey de lazım. İşte kazara bu tipler üniversiteye girince de memur zihniyetli Türk tipi akademisyen oluyor.
  • wish i could find a way to disappear  (18.11.18 16:43:12) 
Gencken saflik oluyor o dogru. Ama hocalarda kendi xikarlari icin ogrencileri yonlendiriyo.
Ben kac tane hoca biliyorum, yazilim islerini yaptirmak icin muhendislikteki ogrencileri gazlayan. Ogrenciler de gercegin farkinda olmadiklari icin, hocanin yaninda gezmek guzel geliyor.

  • durgunfoton  (18.11.18 16:58:08) 
gençler haklı.
akademisyenlik, anadolu'da bir üniversitede de yapıyorsan, evet kelek bir iş.
şöyle bir misal vereyim;
yakın çevremde tanıdığım akademisyenlerin hemen, hemen hepsi gerizekalı, cahil ve tembeller.
böylesi kırıcı ve keskin ifadeler kullanmak istemezdim; lakin meseleyi başka şekilde anlatmam mümkün değil.
tanıdığım akademisyenleri tanısaydınız, eminim hak verirdiniz.
alanıyla ilgili derli, toplu ve cümle düşüklüğü olmadan; imla hatası yapmadan bir sayfa(evet, bir sayfa) yazı yazamayan doçentler tanıyorum...
adam, derse bile yerine öğrenci gönderiyor icabında ve aylık minimum 5k civarı maaş alıyor.
derse girdiğinde de, işte elinde ki notlardan 1 saat felan mıy, mıy okuyor ve mesaisini bitiriyor.
öyle, öğrenciyle felan da uğraşmıyor; odası felan öğrenciye kapalı paso.
velhasıl, güzel iş!
  • pangea  (18.11.18 17:19:40) 
1. çocuklar hevesli
2. hocalar çocukların bu heveslerini kamçılamak/ sömürmek için sizi asistan alacağız diyorlar.
3. şahsi veya akademik işleri/ egoları için bu çocukları kullanıyorlar.
4. sonra kendi siyasi/ ideolojik görüşlerinden en yüksek torpilli ama en geri zekalısını alıyorlar. (genellikle bu kişi o çocuklardan biri olmuyor.)

eski bir öyp'li olarak arz ederim.
  • kullanıcı adı  (18.11.18 21:29:05) 
Akademisyen olmak kolay ama o isi hakkiyla yapmak zor. Kaldi ki Turkiye'de bu pek sorun degil maalesef. Kapagi attin mi tamam.


  • superfluid  (18.11.18 23:13:33) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.