[]

Affetmekle ilgili

Çok kırıldıgınız kızdıgınız birini affettiğinizde nasıl hissediyorsunuz arkadaşlar? pişman olundu af dilendi samimiydi belki de değildi o kısımlarıyla ilgilenmiyorum bile. biliyorum affetmek tamamiyle unutmak değildir hayatımda da olmayacak bir daha ama -beni mahveden insanlar ve o karanlık anlar- geçidine girdiğimde kendime hakim olamayıp zırlamaya baslıyorum. 1,5 yıllık bir olay en yakın arkadasımla yasadım. bir aydır falan da çözülmeye basladı, taze oldugu için mi böyle yoksa affettim derken yalan mı söyledim. daha ne olması gerekiyor ki pişmandı yeterince. yaptıklarını ve olanları değiştiremem ve hep böyle kendimle taşımak istemiyorum bu kırgınlığı.




 
Ben de zırlıyorum valla çoğu zaman. Ama tabii bu karşımdaki değer verdiğim ve çok sevdiğim bir insansa oluyor. Çok da önemsemediğim birine kırılmam zaten. Kızarsam da unutur geçerim bir zaman sonra. Ama gerçekten değer verdiğim birinden kötü bir şey gördüysem aylar sonra bile ağlayabiliyorum hatırladıkça.


  • ms brownstone  (22.07.17 22:08:48) 
Gerçekten affetmiş miydin yoksa affetmeyi istedin ve öyle mi söyledin? Affettik sanırız ama gerçekte affedemeyiz çoğu zaman. Çözülmen yeni geliyor olabilir.

Ya da evet affettin ama bu yine de yaşadığın kırgınlığı geçirmez. Kaybolan saflığa ve dostluğa ve bunları yaşamış olmana da ağlıyor olabilirsin.

Ağlamak iyidir, yüreğin yıkanır, ferahlarsın.
  • medre  (22.07.17 22:32:49) 
eskisi gibi görünsen de seni üzen bir his arada kalbini yokluyor.


  • part time pollyanna  (22.07.17 22:41:18) 
çiviyi bir tahtaya çakmaya benziyor. çiviyi tahtadan sökebilirsin ama o iz geçmez.


  • runagain  (22.07.17 22:49:43) 
normalde çok kinci biri olsam da çok sevdiğim kişilere de sonsuza yakın hoşgörüyle yaklaşırım, "öyle demek istememiştir.", "niyeti öyle değildir, durum bu hale gelmiştir elinde olmadan." gibi çeşitli düşüncelerle hata sayılacak hareketlerini görmezden gelirim. ama ben her ne kadar böyle düşünsem de herhalde o tür davranışlar tahammül bardağımı yavaş yavaş dolduruyor olacak ki kırıldım mı da o davranışı hiç unutmam. üstünden ne kadar zaman geçse de o arkadaşımla çok iyi vakit geçiriyorken birden o davranışı aklıma gelir ve o an yaptığımız faaliyet bana eziyet vermeye başlar, suratımı asmama sebep olur. o an soğuma hissi peydah olur.

özetle, böyle şeyler oluyor işte, yapı meselesi herhalde.
  • m e b  (22.07.17 23:34:56) 
İkinci şansı herkese veririm. Aşırı büyük bir şey yapılmadıysa, ne bileyim, annemi babamı katır kutur kesmemişse affederim. Çünkü ben de hata yapıyorum. Benim de sözlerimi tutamadığım oluyor. Söz tutmama nedenim de bilerek, isteyerek tutamama değil; becerememe oluyor genellikle. Ne bileyim, en basitinden 'Sabah erken kalkacağım' deyip, sabah saati kaparıp uyurum mesela. Bunun tabii büyük boylu olanları da var. Hani, genel olarak iyi bir insan olmama ve öyle görülmeme rağmen istemeden, bazen kendime rağmen, hatta yapacağımın kalbini kıracağını aklıma bile gelmeyen ve sonradan 'Cidden buna kırıldın mı' dediğim nedenlerden bile kırmışımdır insanları. Ben böyle dandik dundik, yamuk yumuk bir insansam, millete kızacak neyim var ki? Bu konuda 'İlk taşı günahsız olan atsın' bakış açım var. Bir de o günahı henüz işlememiş olmak, gelecekte işlemeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Şimdi bize çok uzak olması, gelecekte de aynı uzaklıkta olmayacağımız anlamına gelmiyor. Her şey insanlar için, beşer şaşar. Bir gün o günahı benim işlemeyeceğimi nereden biliyorum. Şu an pasif agresif de değilim, doğrudan pasifim ama bir gün cinnet geçirip cinayet işlemeyeceğimi nereden biliyorum. Kendine güven hiçbir şeyi değiştirmiyor; çevre şartları kişiliğimiz üzerinden bizi manipüle ediyor. Şu an kınadığım şeyi, 30 yıl sonra tükürüp yalamaya yakın olup olmayacağımı bilmiyorum.

Kişiyi affederim ama gerçekten yaptığı için üzgünse. Yani, gelip 'Hadi yap bir ablalık, ikinci şansı veriver' gibi değil de, gerçekten üzgünse, pişmansa ve anamı babamı kesmek kadar büyük bir şey yapmamışsa, içim de kaldırıyorsa, 'Aman, ben kimim ki, sen kimsin ki. İkimiz de organ torbasından öte değiliz sonuçta' deyip affederim. Bir de kırgınlık kolay geçen bir şey değil ama gördüğüm kadarı ile yeterince zamana bakıyor hepsi .Yani, anneni babanı gözlerinin önünde kıtır kıtır doğradıysa belki birkaç ömürlük sürede affedilir belki. Ömrüm 700 yıl olsa, 300. yılda falan affederim belki ama ömrümün af süresine yetmemesi, onun affedilebilir olduğunu değiştirmiyor.

Affetmekle ilgili şöyle bir masal/hikaye/anekdot/bir şey var. Kişisel gelişim şeyleri okuma yaşım geçse ve hikaye biraz basit olsa da, katılıyorum kendisine.
www.yenimakale.com

Bir de İspanyolların bir atasözü var 'Affetmeyi öğrendim ama unutmayı öğrenmedim' diye. Bu, aslında çevirisi kadar anlamlı bir atasözü değil. Çevirince çok anlamlı duruyor. Anlamı şu, 'Kızgın değilim sana ama henüz sızısı geçmedi'. Bu dönem geçince de 'Affetmeyi de, unutmayı da öğrendim' dönemi başlıyor. Bu bir günde, iki günde olacak şey değil. Yani, insan 'Affettim' deyince anında affedilmiyor. Aslında affetmekten bir önceki an, affettikten bir sonraki ana göre çok daha anlayışlı, yumuşak, vb. olunuyor. Çünkü, affetmediğinde ilişkinin biteceğini biliyorsun ve bir daha konuşabilmek, görebilmek artık lüks olduğunda yapılan şey gözünde daha minik görünüyor. Affettiğin andan itibarense kaybetme korkusu ortadan kalktığı gibi, o kişiyle her türlü ilişki aynen korunuyor. İnsanda 'E bu cezasını çekmedi ki, ben hala sinirliyim ama biz hala aynı yerdeyiz' duygusu oluyor. Olan adaletsizmiş gibi oluyor.

Bunun üstesinden gelmenin yolu da yeni hatıralar yaratmak. Ne kadar çok zaman ve yaşanmışlık geçerse üstünden, o kadar derinlerde kayboluyor. Yeni hatıralar eskileri eritiyor. Bir noktadan sonra sen özellikle eşelemezsen ya da özellikle hatırlatılmıyorsa hatırlamaz hale geliyor insan. Bu bir hafıza meselesi de. Normal hafızalı bir insansanız zamanla unutulur. Benim gibi balık hafızalı iseniz 'Ben sana çok kızgınım ama niye hatırlamıyorum. Hala kızgınım ama' benzeri durumlar oluyor. Hafıza çok iyiyse, acının ve kırıklığın geçmesi ve yükün hafiflemesi biraz daha fazla zaman alır. E aklınıza geldikçe ve üzüldükçe ağlamak da normal. Daha yeni affettiniz ve acısı taze. O kişiye ilk günkü gibi güvenmek zorunda değilsiniz, ilk günkü gibi güvenmemeniz de ilişkiniz tatsız tuzsuz olacak demek değil. Zamanla yerli yerine oturur. Biraz dalgalı kur bu işler; iyi gibi oluyor insan, sonra tekrar hatırlayıp bozuluyor, sonra biraz daha iyi oluyor. Dünya üzerinde 'Heyooo, affettim kanka, gel kırlara koşalım sarılarak' diye bir şey yok ya da 'Barıştığımıza göre getir bakalım bizim ajandayı, bu akşam ekibi topluyoruz' diye bir şey yok. Ağlamanız da normal, aranızda garip sessizlikler olması da normal, hatta aranızın bir garip olması ve laflayamamanız da normal. Zaman alıyor, belki daha önceki alışkanlıkları ve güzel hatıraları birkaç tur tekrarlamak gerekiyor.

Üstüne yeni hatıralar yaratmak gerekiyor ama bunu da 'Çabucacık unutayım diye tüm hatıraları hemen şimdi yaratalım' diye acele etmek de ters tepebilir. Zamana bırakınca, zaman usul usul halleder onu. İçinizden geldiği gibi davranın. Üzülüyorsanız üzülüyorsunuzdur ya da bir an gelir 'Bir süre görüşmeyelim, ben kendime gelmeden görüşemeyeceğim' de olur. Affettiğiniz kişiye kapıları tamamen kapatmayın ama içinizden gelmeyen bir arkadaşlık gösterisinde de bulunmayın. Hislerinizi inkar edecek değilsiniz sonuçta. O da zaten affedilen olarak bu konuda sabırlı olması gereken kişi.
  • aychovsky  (22.07.17 23:36:23 ~ 23.07.17 00:21:00) 
çok güzel yorumlar bütünü olmuş bu başlık, ama arkadaşlar ölüm var ya.
affettiğiniz/affedemediğiniz kişi ya da siz yarına çıkacak mısınız belli değil? belki affetme isteğiniz içinizde öleceksiniz ya da ölecek. ya da ne bileyim insanlar ne acılar çekiyor ya bu da bi şey mi diyerek sineye çektiğim çok şey oluyor. yaşım 26 ve yaklaşık 5-6 senedir bu bilinçle davranıyorum. "amaaan ölümlü dünya, vur patlasın çal oynasın" tarzında ve gevşekliğinde yaşamdan bahsetmiyorum. ama ölüm var ve her şeyin unutulabilme kapasitesi var. bence değerlendirin, unutmaya çalışın.

  • ok  (23.07.17 00:33:07) 
verilip tutulmayan sözlere lafım olmaz görmezden gelmesini bilirim, yalanı görmezden gelebilirim, kırıcı sözler beni kıramaz lakin bir kere satıldığımı, kullanıldığımı hissediyorsam bitmiştir. asla 2. şansı tanımam. bu yaşıma kadar kimseye 2. şans tanımadım bundan sonra da tanımayacağım zira diğerlerine haksızlık olur bu.


  • odiyus  (23.07.17 01:00:31) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.