Ekşi Duyuru

yaptığım salak hareketler sonucu ben de çok küçükken keşfetmiştim böyle bir şey olduğunu. bilimsel açıklamasını bilmiyorum ama sadece sende olan bir şey değil yani.

Bende de oluyor eskiden beri. Sağ gözümde ama sadece, şu göz yaşının aktığı yerde. Bence önemli bir şey değil. :D

ıyy iğrençmiş. ben de denedim şimdi pek çıkmadı ama kesin birazcık çıkmıştır. daha acemiyim. sdlşjflkjg havayı çok basınca herhalde ahaha :D

lan gözümden yaş geldi ya. yapmasanıza kardeşim böyle şeyler. denemedim bile. okuduklarım yetti beni ağlatmaya.

ya panik oldum ben de anlamadım yeni oldu daha onceden veriyodum gazı bi hareket yoktu.

@scaramuccia ya evet benim de sağ gözümde oluyor aynı o dediğin yerde. napsak ki?

sigara dumanını çıkartabilen var mı?

Sessiz gulucem diye karnim agridi, bi de ciddiyetle yazmis hahahaha :)))

Gulmem gecsin deniycem soz.

ya valla geyik olsun diye yazmadım ahahahsadaslgkjas

bildiğin tırstım ya. ben mi çok abarttım acaba? bi deneyin bari kaç kişide oluyor onu bilelim de istatistik yapalım.

hayır kulağı dengeleleyim derken gözü bozmayalım sonra? oha baya pimpirikliymişim ben ya.

denerken fazla zorlamışım şu an acilden yazıyorum. kaçmıyor bende sızdırmazlık testi yaptırsam geçerim.

nazolakrimal kanal oluyor o. normaldir. fazla zorlamayın.

normal de önceden olmuyordu doktor abi? zorlamış mıyım napmışım ben bunu?

ha bir de galiba gözü kapatıp hava verince sıkıntı olmuyor şimdi onu da denedim. göz açıkken sıkıntı, evet.

bu duyuru da ibreti alem için dursun bence burda, insanlar görsün panik olmasınlar.

Abi olmamissin sen.

panik yok üzerine git geliştir kendini arkandayız

www.youtube.com

@soulmate bu nası pis bişeydir ya bi de rekor kırmış falan. ben kendimi modern dansta geliştiricem sanırım. gerçi o da cok kötü ya bilemedim of.

hahahahhaha iyi güldüm cidden:D denerken kurbağaya döndüm ama bende çıkmıyor ne yazık ki

başlığı yanlış okumam sonucu bayağı güldüm

Arkadaşlar, kimse gözünden en uzaga süt çıkarma rekorundan bahsetmemis. Aramızda show haberle büyüyen efsane nesil yok mu?

Küçükken yapardım şimdi duyuruyu görünce aklıma geldi.

Gözünden çıkmayanın neresinden çıkıyor ki ?

cevapları okumadım, belki yazılmıştır. göz ile burun arasında kanal var. ağlayınca sümük akması da göz yaşının o kanaldan burna gitmesiyle oluyormuş.

ya evet sümük o yüzden akıyor anlıyorum da, eskiden olmuyordu bu, yeni yeni olmaya başladı. ondan dolayı panikledim. demek ki gözyaşım mı kalmamışsa, anlamadım hiç.

neyse demek ki önemli bişey değil.

vücudumu keşfediyorum dersine döndü iyice ya.

1-yaban domuzu yemiştim ve tabaktaki yağ damlasına kadar yediğimi hatırlıyorum

2-yanında karabiber sosu ve sote sebze vardı

3-söylenecek pek şey yok,gerçek et yemiştim. tadını hala hatırlarım o derece,insan işi değildi o

4-isveç

@GibsonRules var mı biliyor musun Türkiye'de yiyebileceğimiz bir yer? bir de tadı çiftlik domuzuna yakın mıydı?

1. wapiti eti
2. bira
3. bifteğe benziyor ama daha yoğun tatlı ve daha çok çiğneme gerektiriyor
4. kanada

@eofor valla birkaç tanıdığım av bölgesinde ki bölgelerde olan restoranlarda bulunduğunu söylüyor ama benim asıl beğenmemin sebebi pişirilmesi ve o tadıydı

çiftlik domuzunun yanından geçemez hacı. çiftlik domuzu yağlıdır ama yaban domuzu yağsız steak dediğimiz hedenin vücut bulmuş hali

1. geyik (elk)
2. adını hatırlayamadığım ıvırzıvır.
4. estonya'da ünlü bir ortaçağ restoranında. (aynı yerde ayı eti de yedim, o da güzeldi baya, ama ilk sıraya oynayacak kadar değil.)

en lezzetli hayvan eti deyince aklıma direkt kobe bifteği geldi. öyle ki çok çok özel olarak yetiştirilen kobe sığıtlarına bira içirilip özel masaj bile yapılıyormuş..

imgur.com
yediğim en lezzetli et bu. fotoğraf da yamuk olmuş kusura bakmayın. ördek eti. risotto ile beraber servis ediliyordu. kırmızı şarap ile beraber yedim. tadı çok güzeldi , düşününce bile mutlu oldum böyle yumuşacık tavuk gibi ama kırmızı et çok değişik. acayip lezzetli geldi bana. fransada yedim.

yuh ayı da iyiymiş. Türkiye'de niye boyle yerler yok ya? bi tane açsan en azından millet denemeye gelir, de ayıyı mayıyı nerden bulacağız o var tabi.

timsah, tavşan ve köpekbalığı etini merak ediyorum ben de. tabi ayı ve yaban domuzuna ek olarak.

insan etini de merak etmelisin. korkulacak birşey yok. açık görüşlü olun.

böyle bir yer açsan kapanır çünkü türk damak tadı farklı lezzetlere açık değil.

ancak ayıyı nerden bulacağız demişsin,ayıdan çok ne var bu memlekette? biz ayılara minibüs sürmeyi bile öğrettik yemeğini mi yapamayacağız hocam?

e bence yeni şeylere açık olan insanlar hayli hayli doldurur ya bu restoranı. etleri de ithal ederiz artık napalım ordan burdan, webden online satış falan mis.

şaka maka hakikaten denemek istiyorum böyle değişik restoran önerileriniz olursa (Ankara, İstanbul falan) gidip deneyelim.

ben sana istanbul'da bir yer söyleyeyim.
bağdat caddesi, suadiye(burberry karşısı, mado ve lavazza yanı)
ranchero (meksika mutfağı) (google'de ranchero diye arat çıkıyor)
taco
yanında salata, değişik bir pilav ve değişik bir -sanırım süzme- yoğurt.

kıymalısını da yedim tavuklusunu da. bence tavuklu olanı daha güzeldi.

bence seversin, ben bayıldım. (sevilmeyecek gibi değil:))

Ya genelde de yurt dışında yediği yemekleri beğenmiş insanlar İsveç, Estonya, Kanada, Fransa...
Ulan ben en çok 15 yaşındayken Konya'da yediğim kuzu etini sevmiştim üzerine daha lezzetlesini yemedim.
Ezik hissettim kendimi birden...

@basond: ezik hissedecek bir şey yok. türkiye'de biftek et yapabilen yer çok az. eti orta yemeyi seven yok pek, haliylye kupkuru pişiriliyor çoğu yerde. eti dövmeden veren kasap yok. demir tava çok yaygın değil, ucuzunu bulmak bile mesele, kaplanmamış demir haliyle demir tava bile alamıyorsun. yasak çünkü. haliyle biftek (bonfile, antrikot vs) et yemeklerinde başarılı olan çok az yer var. eh et çeşidi de az olunca çok sınırlı olanakların oluyor. eğer koşullar uygun olsaydı emin ol burada da muhteşem et yapan yerler olurdu.

ama diğer et yemekleri konusunda gayet iyiyiz bence. gidip de yurtdışında testi kebabı gibi yemekler bulamazsın.

Yurtdışında yemek tecrübelerim var ben oralarda açlıkten öldüm resmen yemekleri hiç ama hiç beğenmedim,
ezik hissetmek aslında biraz işin esprisiydi..

protein, kalsiyum (yoğurt) ve salata, günde bir de maden suyu iç.

genel bilgi babında:

spordan en geç iki saat önce karbonhidrat tüketilir, spordan sonra ise yarım içinde protein...

muz hazmı kolay olduğundan spor sırasında bile bir ısırık yenebilir. evvelden tenisçiler o uzun maçların molalarında bir ısırık muz yerdi mesela. şimdi renkli su içiyorlar:)

www.livestrong.com
Bu siteyi ara ara takip ediyorum. Burada okumuştum.
Diyelim ki salonda çalıştınız, ya da koşudan eve geliyorsunuz. Heme bir tane kakaolu süt için. Eve gelene kadar ki süreçte ihtiyaç duyacağınız proteini karşılamış olursunuz. Evde de asıl öğününüze devam edersiniz...

@cliquot hah işte ben de tam ondan bahsediyordum. Gavurlar buna "recovery drink" adını koymuş. tabi amerikada falan bunlar satılıyor ama burada en azından yerine geçecek bişeyler olsa bile olur. super ben çikolatalı süt içiyim ya, çok da severim zaten =)

canavar gibi işini görür.

tam fasttrackı tavsiye edecektim ki sen linkte onu atmıssın :)

en uygun fiyata bu adam satıyor, arkadasıma aldık gecen hafta urun.gittigidiyor.com

=) evet ya ben de gordum onu siz de oradan mı aldınız? tabi ki sorular bukadarla kalmıyor. performansı nasıl? mesela ses kalitesi? yanında gelen yazılım kullanışlı mı? sipariş kaç günde geliyor? cok heyecanlandım bak şimdi =)

fasttrack canavar canavar. kullandım ben bunu. bi tanıdığım fasttrack+behringer fsb1010+guitar rig ile sahneye çıkıyodu.

yuh o da iyiymis ozaman alirim ben bunu =)

forum.ceviz.net

peki ben sunu anlayamadim bunun programciya ya da programa nasıl bi yarari olur? ne ozellik katar yani private larin kullanilmasi?kullanmazsak nolur? guvenlik acisindan dusundugum zaman biraz sacma geldi bilemedim. Cok soru sordum biliyorum ama öğrenme ışığı dogdu içime hehe

Item 20: Avoid data members in the public interface.

First, let's look at this issue from the point of view of consistency. If everything in the public interface is a function, clients of your class won't have to scratch their heads trying to remember whether to use parentheses when they want to access a member of your class. They'll just do it, because everything is a function. Over the course of a lifetime, that can save a lot of head scratching.

You don't buy the consistency argument? How about the fact that using functions gives you much more precise control over the accessibility of data members? If you make a data member public, everybody has read/write access to it, but if you use functions to get and set its value, you can implement no access, read-only access, and read-write access. Heck, you can even implement write-only access if you want to:

class AccessLevels {
public:
int getReadOnly() const{ return readOnly; }
void setReadWrite(int value) { readWrite = value; }
int getReadWrite() const { return readWrite; }
void setWriteOnly(int value) { writeOnly = value; }
private:
int noAccess; // no access to this int
int readOnly; // read-only access to
// this int
int readWrite; // read-write access to
// this int
int writeOnly; // write-only access to
// this int
};
Still not convinced? Then it's time to bring out the big gun: functional abstraction. If you implement access to a data member through a function, you can later replace the data member with a computation, and nobody using your class will be any the wiser.

For example, suppose you are writing an application in which some automated equipment is monitoring the speed of passing cars. As each car passes, its speed is computed, and the value is added to a collection of all the speed data collected so far:

class SpeedDataCollection {
public:
void addValue(int speed); // add a new data value
double averageSoFar() const; // return average speed
};
Now consider the implementation of the member function averageSoFar (see also Item M18). One way to implement it is to have a data member in the class that is a running average of all the speed data so far collected. Whenever averageSoFar is called, it just returns the value of that data member. A different approach is to have averageSoFar compute its value anew each time it's called, something it could do by examining each data value in the collection. (For a more general discussion of these two approaches, see Items M17 and M18.)

The first approach — keeping a running average — makes each SpeedDataCollection object bigger, because you have to allocate space for the data member holding the running average. However, averageSoFar can be implemented very efficiently; it's just an inline function (see Item 33) that returns the value of the data member. Conversely, computing the average whenever it's requested will make averageSoFar run slower, but each SpeedDataCollection object will be smaller.

Who's to say which is best? On a machine where memory is tight, and in an application where averages are needed only infrequently, computing the average each time is a better solution. In an application where averages are needed frequently, speed is of the essence, and memory is not an issue, keeping a running average is preferable. The important point is that by accessing the average through a member function, you can use either implementation, a valuable source of flexibility that you wouldn't have if you made a decision to include the running average data member in the public interface.

The upshot of all this is that you're just asking for trouble by putting data members in the public interface, so play it safe by hiding all your data members behind a wall of functional abstraction. If you do it now, we'll throw in consistency and fine-grained access control at no extra cost!

bu arada ilk linkte protected yanlis tanimlanmis, protected methodlar sadece o package içinde kullanılabiliyor.

Ingilizce metin oldukca aciklayici. Sadece kendin icin yazdigin ve basit kodlarda bu fark cok onemli degil. Cunku kullandigin sinifin detaylarini biliyorsun. Ama multi thread olarak calisan bir programi dusunursen sorunlar baslayabilir. Farkli threadler ayni anda ayni degiskeni okumaya ve yazmaya calisabilir. Ama ayni degiskene ulasimi fonksiyon araciligi ile yaparsan senkronizasyon sorunlarini rahatca cozebilirsin. Ayrica senin kodunun ayrintilarini kullanicidan saklamis olursun. Daha sonraki versiyonlarda senin bu fonksiyonun icinde yaptiklarin tamamen degisebilir ama kodu kullanan kullanici bu degisikligi hic bir sekilde farketmez. Ayni kodu kullanmaya devam edebilir.

Data abstraction ve encapsulation konularina bakmakda fayda olabilir.

şöyle bir sorum daha olacak: mesela ben blackbox (kapali source'lu) bir program yazdim. boyle bi programda zaten kullanicinin benim kodlarima ulasmasi imkansiz degil mi? neden bir de ayrica private yapayim ki? ayrica get set fonksiyonlariyla zaten kullanici bu degerleri gorup degistiremez mi?. inanilmaz kafam karisti yahu. ne bicim seymis hayret...

private protected public gibi şeyler başka kullanıcı için değildir. bunlar programındaki objelerin, yapmaması gereken şeyleri yapmasını engellemek içindir. bunları belirlemek ise programcının işi, herşeyi public yaparsan da herşey çalışır, ama dediğim gibi mesela Kedi class'ının yumakIleOyna() methodu gidip Kopek class'ının kuyruk property'sini değiştirebilir, basit oldu ama bu tarz sistematik bir mimari oluşturmak içindir bu özellikler. Onemsiz gerekebilir ama onemlidir.

Bence sakin bi kafayla düzgün bi kaynağı (tercihen kitap) yavaş yavaş oku kesin yerleşir hepsi :)

Bu arada ek bilgi, .class dosyaları decompiler'lar ile açılıp okunabilir.