(2) 

SGK Primlerinden anlayan arkadaşlar, babamın bir sorusu var...

dergus #334757 
Arkadaşlar, Emekli çalışan pozisyoundayken; SGK destek primleri ödenmiş kişi işi bıraktıktan sonra bu primleri geri alabilir mi? Ya da bu destek primi temel olarak ne işe yarar? Neden yatırılmıştır?

Saygılar...
(13) 

Bu kız ne yapmaya çalışmış?

dergus #334308 
Arkadaşlar burada bir hatunun youtube kanalı var, garip garip şeyler yapmış... Ama ne yapmaya çalışmış? Bir fikri olan?

www.youtube.com
(6) 

Erkek masör nasıl para kazanır?

dergus #333864 
Arkadaşlar, MEB onaylı masörlük kursları var. Tarih bölümünü bitirmek üzere olan bir adam olarak bana bir "acaba" dedirtti. Yani ne bileyim, ellerim maharetlidir, arkadaşlarım genelde bayılır benim masajıma. Böyle bir şeyle karşılaşınca iyi bir meslek olabilir mi diye düşündüm. Yani bir masör, özellikle erkekse; nasıl iş buluyor, iyi para kazanıyor mu? Nedir, ne değildir... Fikri olan bir anlatıversin hele...
(4) 

Store olayları yokken orijinal forma nasıl temin ediliyordu?

dergus #333438 
Arkadaşlar, mesela 1995 yılında; orijinal Galatasaray forması almak isteyen adam nasıl alıyordu allah aşkına?
(7) 

Tütün niye hep Karadeniz'de veya Güneydoğu'da çıkıyor?

dergus #333426 
Gerçi İzmir'de de yetiştiriliyordu bir ara ama... Konya'da yetiştirilemez mi mesela? Veya Isparta'da, Antalya'da?
(1) 

FM 2012 Transfer teklifini kabul edemiyorum?

dergus #332987 
Arkadaşlar, Fm 2012'de milli takımdan istifa ettim. Kısa süre sonra Villareal'den teklif geldi, ancak kabul edemiyorum. View Offer dedikten sonra, sadece Walk Away seçeneği aktif. Suggest, veya finalise aktif değil... Neden olabilir?
(6) 

Nargile yapımı üzerine... Çekerken su geliyor...

dergus #330643 
Arkadaşlar bugün bir nargile aldım, düzeneği gayet güzel kurdum. Yaktım, içeyim dedim. Ama güçlü çekince ağzıma su geliyor, nedendir acep? suyu epey bir azalttım ama hala geliyor... Yok mu bu işin bir erbabı?
(1) 

Ebay'da sadece Türkiye'ye satış? Gittigidiyor.com'a alternatif olabilir mi?

dergus #329331 
Arkadaşlar, sanalpazar.com'un durumunu biliyorsunuz malum, e GG'de açık artırmayı kapattı... Bugün, bir mezatta tanıştığım biri Ebay'da sadece Türkiye'ye satabiliyorsun dedi...

Aranızda bu şekil satış yapan var mı? Ve nasıl kullanıldığını bilen var mı? Ebay'a girdim ama, sadece Türkiye'ye satış yapanları aramak gibi bir seçenek bulamadım şahsen...

Birde, yurtdışına da satış yapmak istesem, kargo fiyatlarını internetten öğrenebilir miyim? Hani, fiyat yazmak gerekiyor ya alıcıya...
(12) 

Otocu arkadaşlar, derdime derman? Akü boşalıyor...

dergus #326957 
Arkadaşlar, aracı gündüz normal kullanıyorum. Gece bırakıyorum, sabah marş çalışmıyor. Vurdurmak zorunda kalıyorum. Bir kere çalıştırınca, atıyorum 20-25 dakikalık zaman dilimlerinde arabayı yine durdurup çalıştırabiliyorum. Ama gece gibi uzun vakitlere gelmiyor, boşalıyor akü... Şimdi benim aküyü mü değiştirmem lazım? Ya da bir kaçak falan olabilir mi? Aracın kablolarında bir sıkıntı olabilir zira, merkezi kilit bazen sallantılarda kendi kendine açılıp kapanıyor, herhalde kabloları değiyor birbirine... Merkezi kilit kablosunda kaçak varsa, 6-7 saat gibi bir süre de aracın aküyü boşaltabilir mi? Ya da benim akü komple öldü mü?
(2) 

Bir Çocuk Sevdim şarkısının sözleri, Nazım şiirlerine benzemiyor mu?

dergus #326557 
Arkadaşlar sadece ben mi o tadı alıyorum bilmiyorum ama, bence sezen aksu bu şiiri yazarken kesinlikle nazım hikmet'ten esinlenmiş... Ben şarkıyı ilk dinlediğimde kesin Nazım Hikmet'in şiiri dedim hatta, sonradan öğrendim sezen ablanın yazdığını...

Bir Çocuk Sevdim

Bir çocuk gördüm uzaklarda
Gözleri kederli hatta korkulu
Her şeye rağmen biraz gülümsedi çocuk
Sıcak sade ama biraz kuşkulu

Bir çocuk sevdim uzaklarda
Sanıyordum ki onun özlemi de buydu
O ise bir bakışta beni örtülerimden
Yalnızca ve yalnızca duygularıyla soydu

Ben böyle yürek görmedim böyle sevgi
Şimdi çocuk büyümekte günbegün
Bütün hüzünleri okşadı birer birer
Gizli bir ümide sarılarak biraz küskün

Bir çocuk gördüm uzaklarda
Biraz çocuk biraz adam biraz hiçti
Ellerinde yaşlı zaman demetleri
Daha önce denenmemiş yeni bir yol seçti

Bir çocuk sevdim uzaklarda
Bir elinde yarın öbür elinde dün
Erken ihtiyarlamaktan sanki biraz üzgün
Dünyanın haline bakıp güldü geçti
(4) 

1950-1970'li yıllarda nazi askerlerinin hayatı hakkında...

dergus #326540 
Arkadaşlar çok merak ettiğim bir konu var, şimdi malum ikinci dünya savaşı sonunda almanya yenildi, liderler, önemli subaylar vs, yargılandı falan... Ama herhalde erleri, onbaşıları, yüzbaşıları falan öyle hapis, idam olayına falan sokmamışlardır. Merak ettiğim, savaş sonrasında bu adamlar nasıl hayatlar sürdüler? Yani adam misal, auschwitz'de bulunmuştur. Bolca yahudi öldürmüştür ama tutuklanmamıştır falan... Aile kurmuştur, evlenmiştir. Belki oğlu,kızı bu durumdan utanç duymuştur? Ya da gurur duyan aşırı milliyetçiler olmuştur... Yani özellikle, olayın zamanı açısından taze sayılabilecek 1950-1970 arası bu adamlar ne yaptılar? Geyiğine laflamak isteyen de, hakikaten bilgisi olan da yazsın, konuşalım....
(2) 

Halk müziğiyle alakalı olan arkadaşlara bir soru...

dergus #326536 
Arkadaşlar Aşık Reyhani ve Aşık Mahzuni Şerif'in birbirlerine açık açık laf soktuğu türküleri var. Repçilerin Diss'leri gibi... Aralarındaki kavganın sağ, sol muhabbeti dışında bir sebebi var mıdır? Bilgisi olanın vereceği cevap çok makbule geçer...
(6) 

Gittigidiyor'un müzayede sisteminin kapatılması üzerine, alternatif fikir?

dergus #326531 
Dostlar, ben GG'den açıkarttırma ile antika objeler satan bir öğrenciydim. Eski radyolar, plaklar, fotoğraf makinaları falan satardım. GG'de bu ürünler, açıkarttırma olayı ile güzel fiyatlarla giderlerdi. GG kapandı, benim bu iş bir nevi öldü. Zira Sanalpazar.com'dan satmaya kalkınca, ürünlere teklif bile gelmiyor. Yine GG'den peşin fiyat yazıyorum, yine satamıyorum. Sahibinden.com'da bir işe yaramıyor... Sizce ne yapabilirim? Kendime ait bir web sitesi mi açsam? Ya da bir dükkan tutsam, kira mira, yasal mevzuat derken batar gider miyim acaba?
(1) 

Geceyarısı Ekspresi'nde işkence sahnesinde çalan türkü?

dergus #325612 
Arkadaşlar, Geceyarısı Ekspresi filminde bizim sarışın elemana(adı max mıydı neydi?) hapisten kaçmaya çalışıp, yakalandığı için işkence yapılan sahnede çok içli bir uzunhava çalıyor şöyle 5-10 saniye. Bana aşık reyhani gibi geldi ama? İlla vardır bilen biri... Saygılar...
(4) 

2012 Dahil, bütün FM serilerinde olan bir saçmalık... Size de oluyor mu?

dergus #323597 
Arkadaşlar uzun zamandır dikkatimi çeken bir olay var, nedense yazmak şimdi aklıma geldi. Football Manager 2012'de, veya daha eskilerinde; maçı 3D izlerken. Özellikle "Key" modunda, yani sadece önemli pozisyonları izleyelim derken garip bir şey oluyor. Olan da şu; eğer oyuncu veya taktik değiştir komutu verirseniz de, o komutun aktif olması için gereken "oyun duraklaması" korner olarak olursa, oyun korneri "önemsiz" görüp yayınlamıyor. Yani oyuncu değiştirelim derken, belki de gol olacak bir korneri izleme hakkımızı dahi kaybedip, "önemsiz" olarak işaretletmiş oluyoruz... Dikkat edin, ya size de oluyordur dikkatinizi çekmemiştir, ya da oluyordur da yazmaya değer bulmamışsınızdır. Yüzde 99 dediğim gibi oluyor olay.
(2) 

Kontorland bir ara Playstation 1 taklidi yapmıştı sanki?

dergus #322428 
98-99 yıllarında level dergisini alan arkadaşlar hatırlarlar... Orada reklamları çıkıyordu, adıda GameStation'muydu neydi? Hatırlayan var mı?
(9) 

Bir garip dert.Bir garip ikilem.Bir garip saçmalık.Bir garip şaşkınlık.SOS!

dergus #322423 
Arkadaşlar son sınıf tarih öğrencisiyim. İstanbul'da, özel bir üniversitede burslu olarak... Gramer çok düzgün olmasa da hızlı bir şekilde ingilizce konuşabiliyorum vs, vs, vs. Toplamda 3 dersim kaldı. Yani haftada 2 gün okulum var. O da hesapta bu dönem bitecek. Gelelim derdimize...

Uzun zamandır iş arıyordum. 2500(2000'i bankalara) tl borcum vardı ki, babasından harçlık alamayan bir öğrenci için fazlasıyla yüksek bir borçtu bu. Bu borçlanma süreci de şöyle olmuştu, kendi kendimi geçindirmek zorunda olan bir öğrenci olduğum için, binbir tane iş denemiştim. Bit pazarından ıvır, zıvır toplayıp gittigidiyor.com'da satmak, İranlılara Türkiye'yi gezdirmek, Korsan taksi şoförlüğü, hatta araba alıp satmak. Velhasılı yok gittidiyor.com açıkarttırmayı kapattı, yok en son aldığım araba kazalı çıktı, elimde patladı derken bu borç oluştu işte.

Herneyse dedim bende her insan gibi patronlu bir işte çalışayım. Gelirim düzenli olsun. Asgari ücretli garsonlukların hiçbiri içime sinmedi, en sonunda bir bowling salonunda resepsiyonist ol dediler, günde 12 saat 6 gün çalışmaya 800 tl maaş'ı duyunca oradan da kaçtım. Öyle böyle derken, çok alakasız yerden çok saçma bir iş buldum. Ve derdimiz, sizle paylaşmak istediğim de bu iş zaten.

Arkadaşlar, adını vermeyeceğim bir holding varisinin yanında kedi besliyorum. İş bu! Kendisi Türkiye'nin sayılı zenginlerinden. Şimdi kulağınıza çok sevimli geldi ama işin aslı öyle değil. Haftanın 4 günü, (pazar ve 2 gün okulum olan günler hariç) sabah 07:00'den, gece 23:00'e kadar, İstanbul'un çeşitli yerlerinde kedi besliyoruz. Kulağınıza hala sevimli geliyor olabilir. Ama öyle değil. Bu kişi, bu saatlerin tamamında başımızda duruyor ve askeri disiplin, askeri nizam istiyor. Mamaları verme şekli, kedilere yaklaşma biçimi, kedilerin tedavisi, boklarının bilmemneleri, otomobilin nasıl sürüleceği vs, kaybolan kedileri aramak(milletin evinin bahçesine falan girmemiz emredilerek) derken akşama kadar hayatınızda duymayacağınız hakaretleri işitiyorsunuz. Bu hakaretler küfüre varmasa da, genelde özgüven kırıcı çok ağır hakaretler. Şimdi diyeceksiniz ki, e kardeşim böyle bir insanın yanında neden duruyorsun? Duruyorum, çünkü 4 gün çalışmama rağmen ayda 3600 tl maaş veriyor. Ve bunu gündelik olarak, her gittiğim gün masraflarım hariç 200 tl olarak veriyor. Yani öğretmen olmak için formasyon, akademisyen olmak için binbirtürlü yüksek lisans vb'den geçmesi gereken -ben potansiyel işsiz- için korkunç bir para. Hatta beraber çalıştığımız ve kendisini biraz daha sevdirmiş arkadaşlar bu 3600'ün üstüne birde aylık 2000 tl maaş ve 2000 tl'lik sigorta alıyorlar. Yani 5600 tl maaş+2000 tl'lik sigorta+yemek+yol)...

Anlayacağınız gelir bizim şartlarımızdakiler için müthiş. Ama ruhum yıpranıyor arkadaşlar, gururum eziliyor. Kişiliğim eksiliyor günden güne... Yani hayat bu olmamalı, psikolojim bozuldu. İnsan dediğin günde 8 saat çalışmalı falan, ne bileyim. Okul, iş, ıvır zıvır derken -hayata- harcayacak vaktim kalmadı. Evet işe başlayalı daha 2 haftayı yeni geçmesine rağmen borçlarımı vs, erittim. Emektar 85 model aracımı bir 10 yaş gençleştirmeyi, hatta bir honda cbr 125 motor almayı falan düşünebilecek kadar bitim kanlandı bir anda ama? Aması çok uzun işte... Aşırı mutsuzum. Ve bir çıkar yol arıyorum?

Desem ki, sikerim parasını pulunu; borcumu sıfırladıktan sonra çekip gitsem? Sonra yine uzun bir işsizlik periyoduyla tekrar bunalıma girer ve bu altın yumurtlayan kapıyı da kapattığım için pişman olur muyum ki?

Ya da, bir 15000-20000 tl biriktirsem burada bir süre kalarak; bu parayla insan gibi yaşayabileceğim ve yaparken de zevk alabileceğim bir iş kurabilir miyim ki? Ne bileyim, Beyoğlu'nda, Kadıköy'de plak, kitap, retro kültüre dair ıvır zıvır satan bir dükkan vb.. gibi... Ya dükkan tutmazsa? Ya yine buradan çıktığım için mutsuz olursam?

Kısacası bana bir şeyler söyleyin, lütfen! Bu saatten sonra 1500 tl gelir falan da kesmeyecek gibi. Yine aklımın ucunda hep öğretmenlik var, formasyonu vs, alana kadar, kpss'yi kazanana kadar dişimi sıksam desem; bu kişinin yanındayken ders çalışamıyorum ki! Tezi bile yazamıyorum, kaldı ki Ales'e, Kpss'ye girilecek...

Tavsiyelerinizi dinliyorum. Karışık oldu biraz kusura bakmayın.
(2) 

Beşar Esad, ne ara Esed oldu?

dergus #322406 
Hakikaten ne ara oldu? Esed aşağı, esed yukarı? Esad değil miydi arkadaş?
(4) 

90-92 Broadway mı? 94-96 orijinal spring mi?

dergus #322357 
Arkadaşlar 5000-6000 tl civarı bir araç almayı düşünüyorum. Bu araç illa ki Renault 9 serisinden olacak ki, halihazırda da 85 model Renault 9 sürücüsüyüm. Lakin benim kafama takılan mevzu şu, piyasaya baktığınızda görüyorsunuz ki 90-92 boyalı, hatta değişenli broadway'lar ile 94-96 değişensiz, boyasız bebek gibi orijinal spring'lerin fiyatı aynı... Ben bu iki araç arasındaki farkları bütün ayrıntılarıyla biliyorum, ancak yine de karar veremiyorum. Bu konuda, iki araç arasındaki farkları da yazarak fikrinize danışacağım;

1-Broadway'da alüminyum alaşım jant var, Spring'te klasik saç jant var(benim için önemsiz)
2-Broadway'da koltuklar beşik hareketi yapabiliyor, spring'te hiç bir hareket yapamıyor.(Benim için önemsiz çünkü broadway'ın koltuğu da yatmıyor, zaten hangisini alsam clio koltuğu taktıracağım)
3-Broadway'in tampon şeridi kırmızı, diğerinin beyaz. Birinin cam rengi yeşilimsi, diğerinin düz.(bu ne lan)
4-Ve gelelim en önemlisi ve kararda en etkili olacak mevzuya;

Broadway'da elektronik ateşleme sistemi var. Spring'te ise platinli ateşleme sistemi. Hani şu meşhur platin meme yaptı geyiği yani...
5-Kompresyon değerleri farklı; Broadway 72, Spring 68 Beygir.

Zaten asıl meseleyi de şu 4. ve 5.madde oluşturuyor. Yani platinli ateşleme olayı sıkıntılı bir mesele midir? Yakıt tüketimine etki eder mi? Ne gibi bir ekstra bakım gerektirir vs vs vs...

Ek olarakta, 4 beygir ne kadar fark eder?

Şu an Spring'e yakın gibiyim, zira araç kazasız ve yaş olarak daha küçük olsun istiyorum...

Saygılar...
(3) 

Otocu arkadaşlar derdime derman! Motor yağ yakıyor.

dergus #310328 
Dostlar, Renault Broadway aracım var. Motordan garip bir duman gelmekte. 655 kilometrelik konya-istanbul yolu arasında da 1 lt gibi bir yağ eksiltme durumu söz konusu... Ama motorun performansından falan en ufak bir şikayetim yok. Bastın mı gidiyor yani... Bu mevzunun en ucuz çözülme metodu nedir? Segman attır diyorlar, 600 tl para istiyorlar. Rektifiye yaptır diyorlar 1000 tl para istiyorlar. Yok mu arkadaş daha basit bir yolu?
(9) 

Fifa 99'da Rövaşata diye adam vardı Beşiktaş kadrosunda.Hatırlayan var mı?

dergus #276592 
Ve arkadaşlar, sizce kim hangi akla hizmet bu ismi bu oyuncuya koymuş olabilir? Ve bizzat bu adam hakkında açılan bir başlık var mı sözlükte? Geyik yapmak serbest.
(1) 

en iyi galatasaray forumu neresi? bir gidelim hele...

dergus #274919 
arkadaşlar antu.com kadar olmasa da, o ayarda bir galatasaray forumu var mı
? varsa neresidir, nereyi tavsiye edersiniz?
(5) 

5 milyara reno brodvey alsam, 2 hafta kullansam hemen satabilir miyim?

dergus #266994 
arkadaşlar bir memleket yapmayı düşünüyorum zira buralar durulmaz oldu. memleket konya. 6 milyar param var, diyorum bir delilik yapayım. 5 milyara bir brodvey alıp onla gideyim. ancak kafaya takılıyor illa ki, alabileceğim araba en fazla 93-94 model olacağı için acaba yolda bırakır mı falan diye. bunun yanısıra arabayı döndüğüm gibi de satmayı düşünüyorum ama misal 5'e alsam, döndüğüm gibi yine kısa sürede 5'e satabilir miyim ki canlar? tecrübesi olan konuşsun. eyvallah.
(7) 

Behzat amirimin Barda filmindeki rolü?

dergus #265004 
Arkadaşlar Erdal Beşikçioğlu Barda filminde Nasır adlı bir karakteri oynamış ama ben hiç hatırlamıyorum öyle bir şey? Tam olarak hangi karakter olduğunu açıklayabilecek birileri var mı?
(9) 

Football Manager 2011'de sadece taktikle başarı sağlamak mümkün mü?

dergus #264973 
Var mı arkadaşlar oyunu bu şekilde oynayanlar? Mesela Aston Villa ile hiç transfer yapmadan ilk sezonda Premier League'da şampiyon olanlar falan? Yoksa herkes benim gibi Neymar'ı, Guiliano'yu alarak falan mı başarı sağlıyor?
(5) 

Araç kiralama olayları...

dergus #263582 
Arkadaşlar, aileyle memlekete gideceğim ve uygun fiyatlı araç kiralamak istiyorum. Nihayetinde 5 kişiyiz, 60'ar tl'den otobüse epey bir para gidecek. Onun yerine dizel bir otomobil kiralamak, hani linea, symbol, albea cinsinden; daha mantıklı olur diye düşündüm. Aşağı yukarı 7-8 gün falan kiralayacağız ama fiyatlar nasıldır bilen var mı? 1 haftalık kiralasak ne kadara mal olur? Nereyi tavsiye edersiniz ya da? Sahibinden.com'a bakıyorum ama hep aylık kiralamada günlük 30-40 tl gibi bir fiyat vermişler... Haftalık'ta bu fiyat çok mu yükselir? Cevaplarınız için şimdiden eyvallah...
(19) 

Bir kız meselesi... Lütfen üşenmeyin dostlar, hiç iyi değilim... VOL 2

dergus #259982 
dostlar... hatırlıyorsanız, size bu başlıkta uzun uzun bir dertten bahsetmiştim. birçoğunuz üşenmeyip, okumuş, uzun uzun cevaplamıştınız beni. şimdi vaziyet şudur, hem eski duyuruyu okumuş olanlar, hem okumamış olanlar için söylüyorum;

sevdiğim bir kız var. aramız gayet iyiydi. yaşadığı şehre gittim. arkadaşları vardı, benimle pek ilgilenmedi. bir müddet görüşmedik, ve o zamanın sonunda ben kendimi haklı görürken, onu arayınca öğrendim ki o beni suçlu buluyor ve beni kesinlikle sevmediğini söylüyor. zaten hiç sevgili olmamıştık, ama o duyguda çok yoğun ilerliyorduk. şimdi vaziyet şu, ben hastalıklı bir şekilde ona ihtiyaç duyuyorum, her gün delicesine arayasım geliyor. o ise telefon ettiğimde, kesinlikle ama kesinlikle beni istemediğini, olmayacağını söylüyor. benim düşüncem, gerek arkadaşlarının fikirlerinden etkilenerek, gerekse onun hoşlanmadığı hareketlerimden ötürü(bkz, eski duyuru, odada yaşananlar) benden vazgeçtiği yönünde. ama bir yandan da, belki de onu yeterince sevdiğime inanmadığı için benden hoşlanmıyor diye düşünüyorum... eğer böyle bir ihtimal varsa, ona, onu ne kadar sevdiğimi göstermek için elimden geleni yapmak istiyorum ama ne yapsam karar veremiyorum. zira o ikizler, ben yay burcuyum. burçlara takılmam pek ama genel kanı, ikizler kadınının ilgiden nefret ettiği yönünde. aklıma gelen yegane fikir, bir çiçek alıp, güzel kıyafetlerimi giyip, yaşadığı şehre habersiz gidip, bir kafeye çağırıp; onu ne kadar sevdiğimi ona anlatmak. yaşadığı şehir 5 saat uzaklıkta, yani gidersem hakikaten beklemediği bir şey olacak. bu ne kadar doğru olur bilmiyorum, gelmemesini, beni orada tek başıma ve fena kötü bir halde bırakmasını da göze alabiliyorum. tek korkum, onun gözünde aşağılık, sümsük bir adam pozisyonuna düşmek... sizce gitmem mantıklı mı? ya da başka bir şey mi yapsam? zira istanbul'a gelmesine de çok az kaldı ve okulu bitiyor. eğer istanbul'a gelirse, burada görüşmek için onu telefondan ikna etmem de çok zor. her şeyin yüzyüzesi daha iyi diye düşünüyorum... duyuru ahalisine güvenerekten, cevaplarınızı bütün samimiyetimle bekliyorum. zira iyi değilim, cipralex dahi fayda vermiyor... bu arada hikayenin başını merak edenler için;

www.eksiduyuru.com
(36) 

Bir kız meselesi... Lütfen üşenmeyin dostlar, hiç iyi değilim...

dergus #255490 
Dertliyim arkadaşlar… Kafayı yemek üzereyim. Duyuruya da ilk kez böyle bir dert açıyorum ki sizlerin değerli fikirleri, belki bana bir çıkış yolu gösterir…

Arkadaşlar, Facebook’tan tanıştığım bir kız vardı. İsmi bende kalsın, üç beş muhabbet derken birbirimize bayağı bir ısındık. Zamanla telefonlaşmalar derken, bu yakınlık iyice arttı ve nihayet okuduğu şehirden, ailesini ziyaret etmek maksatlı İstanbul’a geldi. Geldiği günde benimle buluştu, ki çok güzel bir gündü. Beraber benim okuduğum üniversitede, benim dersime girdik falan. Oradan Taksim, Eminönü, Sarayburnu, Gülhane…

Onun okuduğu şehre dönmeden, bir kez daha buluştuk; daha kısa ama yine güzel bir buluşmaydı. Annesiyle kavga etmişti, otogara götürdüm, ben yolcu ettim… Yaşadığı şehre döndüğünde de telefonlaşmalarımız devam etti ve inceden inceye birbirimizden hoşlanmaya başladığımızı da itiraf etmeye başladık. İlişkimizin şöyle bir yönü vardı, o kendince çelişkilerle dolu tesettürlü bir kız, ben inancını yitirmiş, sol görüşlü ama sola zere faydası olmamış, içten içe de ilişkiler konusunda oldukça muhafazakar bir vatandaş. Seneler önce biten çok ciddi bir ilişkimden sonra, bir türlü dikiş tutturamamış aynı zamanda; ve kendimin de tasvip etmediği bir takım zevk-ü sefa alemlerine de sirayet etmiş biri. Bunu da ona anlatırdım, içimdeki vicdan azaplarını, kırdığım kalpleri, onun yanındayken daha iyi bir adam olduğumu. Onda dinmek istediğimi, sessizleşmek, durgunlaşmak istediğimi… Öte yandan, kendi hayatımı da bir nevi nezarethane hayatına benzetirdim ki, aileyle yaşamak, hep erkeklerden kurulu bir çevre, ve ancak o çevreden kaçarak kaçamak yaşadığım ilişkiler… Kısacası bu kız, soluk aldığım çok güzel bir ova, bozkır gibiydi. Durgun, sessiz…

İçimde bir takım korkular da vardı, ayrı şehirlerde yaşamak, birbirimizi yeterince tanımamak gibi… Bunu da ona sıkça belirtirdim, korkuyorum diye. Bu yüzden adını koyamıyorduk zaten ilişkinin. Derken, bir şekilde beni yaşadığı şehre çağırdı. Öğrenci evine… İşin aslı, korktum. Ama sevindim de. Korkumun sebebi evin fazlasıyla sosyal ortamı, sevincimin sebebi ise hatunumu görecek, onun yanında kalacak olmak…

Velhasılı oraya gittim. Gittiğimin gecesiyle bazı korkularım gerçek olmaya başladı. Otogardan, bir erkek arkadaşının arabasıyla beni aldılar. Arabada beş kişiyiz, 3 erkek, 2 kız. Bir ölüm sessizliği, kimsenin konuştuğu yok. Eve geldik, evde daha da kalabalıklaştık. 5 kız, 4 erkek olduk. Salona oturuldu, çaylar demlendi, muhabbet edilecek. Ancak, sürekli okudukları okulun festivalinden bahsediliyor, konuya müdahil olamıyorum… Aralarındaki ortak muhabbetten, esprilerden gidiyorlar. Yeni gelen adama yöneltilen sorular olur ya hani, onlar bile çok kısa, çok isteksiz gibi. Bilmiyorum, belki de ben böyle hissettim ama, sonuç olarak benim hatun da o insanlarla senelerdir tanıştığı için, benle pek ilgilenemiyor… Genelde o vatandaşların muhabbetine katılıp, o da gülüp eğleniyor falan. Velhasılı, sabaha kadar oturuldu. Çok sıkıldım, gerildim. Yatacağım odaya giderken, o geldi. Biraz konuşalım dedi. Yatağa oturduk.. Elini tuttum, dizine yattım. Daha çok başbaşa vakit geçirmek istediğimi söyledim. Giderken de, keşke beraber uyuyabilseydik dedim ama inanın bu bir teklif falan değildi. İçimden geçen, çok safça bir dilekti sadece. Gelecekte olmasını istediğim bir dilek...

Herneyse, ertesi gün başladı. Kahvaltı bilmemne derken, eve başka vatandaşlarda geldi. Daha da kalabalıklaştık. Bir yandan da benim hatun, erkek arkadaşlarıyla da benden daha samimi olduğu için korkunç kıskanıyorum. Rahatsız oluyorum. Zira el kol şakaları yapılıyor, vs. Biraz da benimki kapalı olduğundan, onda bir dokunulmamazlık arıyorum. Göremedikçe o hassasiyeti, daha da sıkılıyorum. Ortamdaki ortak muhabbet ise, aynı soyutlanmışlıkla sürüyor. Konuşabileceğim her konuya müdahil olmaya çalışıyorum, ama olmuyor. Hep ortak şeyleri konuşuyorlar. Öyle böyle yine akşam oluyor, ricam üzerine ufak bir şehir turu yapıyoruz başbaşa. Belki 1 saat sonra, yine çağırıyor arkadaşları. Arkadaşlarından birinde yemek yenecekmiş, oraya gidecekmişiz. İstemsizce kabul ediyorum, bir yandan hatuna memnuniyetsizliğimi dile getiriyorum. Daha çok başbaşa kalalım diyorum, bu şekilde seni tanıyamıyorum, ilişkimizin adını koyacak noktaya gelmemiz zorlaşıyor diyorum. O da sürekli daha çok ilgi göstereceğinden söz ediyor… Velhasılı o eve varıyoruz, yemek yeniyor. Daha dar bir masada, yine muhabbet başlıyor. Bu sefer daha sıcak bir muhabbet ediliyor derken, haydi pis yedili oynayalım diyorlar ki kart oyunlarını hiç sevmem, ve sembollerinin dahi ne anlama geldiğini bilmem. Öğretiriz diyorlar, mecbur kabul ediyorum. Topluluktaki çıban başı pozisyonundan korkuyorum. Neyse, öğretmeye çalışıyorlar, başlarını anlıyorum ama gittikçe kafam karışıyor, pes ediyorum. Siz oynayın, ben laptopta takılırım diyorum. Sözlük, facebook bilmemne derken, saat sabahın 06:30’u oluyor ve eve dönüyoruz. Evde 1 saat daha toplu muhabbet ediliyor, hatun hadi yatalım diyor. Ben yine biraz başbaşa kalır, dertleşiriz derken; direk kendi odasına yöneliyor. Çok moralim bozuluyor, biraz konuşalım diyorum, hastayım, yorgunum diyor. Odaya geçiyorum, hiç uykum yok. Hiç ilgi görmemişim, benim hatun değil herkes muhabbetinde, keyfinde, eğlencesinde ve korkunç yalnızım. Bir sms atıyorum, keşke kart oyunlarıyla yormasalardı seni diyorum. Söz veriyorum, daha çok ilgileneceğim kalan iki gün seninle diyor. Çocuk gibi ilgi beklemekten sıkıldım diyorum, izin ver geri döneyim, sende rahat et, senin de keyfini bozuyorum diyorum. Hayır seninle ilgilenmek istediğim için ilgileneceğim diyor. Ertesi günde aynı ortam yaşanacağını tahmin ettiğimden, istanbul’a geri dönmek fikriyle güne başlıyorum. Herkesten saatlerce erken uyandığım için, mutfakta mal mal kitap okuyor, sigara içiyorum. Hatun uyanıyor, geliyor. Çok erken uyandığımı anlayınca canı sıkılıyor, derdimi anlatıyorum. Bence bugün de benimle ilgilenemeyeceksin diyorum, arkadaşların sürekli etrafında olacak diyorum. Onlar fenerin maça gidecekler, oradan da festival geçecekler; sadece ikimiz kalacağız diyor. Bak bir terslik çıkarsa moralim çok bozulacak diyorum, izin ver gideyim diyorum. Hayır diyor. Kabul etmek zorunda kalıyorum. Arkadaşları maça gidiyorlar, pat yarım saat sonra kapı çalıyor. Gelen bayan arkadaşlarından biri. Aha diyorum içimden, dediğim oldu. Üçlü oturuyoruz bir müddet, hatunun gideceği yok. Cimbomluymuş zira. Sigara alma bahanesiyle evden çıkıyorum, dışarıda yürüyorum bir saat civarı. Arıyor, geliyorum diyorum. Geliyorum, mutfakta bu sefer 1 kişi daha var. Daha da canım sıkılıyor, odama geçiyorum. Tavana bakıyorum öyle, derken odaya geliyor. İçeri gelmeyecek misin diyor, biraz dinleneyim geleceğim diyorum. Yine gitmiyorum, tekrar geliyor. Arkadaşım çok ısrar etti, bugün de festivalin son günü; hadi festivale gidelim diyor. Çıldıracak gibi oluyorum, dalga mı geçiyorsun diyorum. Hani söz vermiştin diyorum, gelmem diyorum kesinlikle. Onun da gitmeyeceğini umuyorum. Arkadaşım iki hafta sonra memleketine gidecek, belki de hayatımız boyunca bir daha görüşemeyeceğiz, hem bu gece hayatımızda katılabileceğimiz son festival diyor. Kesin bir dille reddediyorum, o gitmeye karar veriyor. Yabancı bir evde yalnız kalmanın boktanlığı ve yıkınlığıyla kalakalıyorum ortada… Gitmeyeceğini ummak, ve gitmesi. Çok yıkıyor beni. Gidiyorlar. Ağlama raddesine geliyorum, ağlayamıyorum. Yazı yazıyorum, onun bilgisayarının göremyeceği bir klasöre koyuyorum. Bir nevi günlük gibi, anlık, tek günlük bir yazı… Odaya geçiyorum, kitap okuyorum. En sonunda geliyorlar. Tanımadığım iki erkekle birlikte. Hepsi 5’er yıllık arkadaşları, abileri, kardeşleriymiş. Neyse ki bu çocuklar biraz daha candan. Sabaha kadar muhabbet ediyoruz keyifsizliğime rağmen. En sonunda gidiyorlar. Ben, hatun ve evdeki diğer iki arkadaşı kalıyor sadece. Onlar da yatmış. Salona geçiyoruz, ben gidiyorum diyorum. Yat, uyu, dinlen; beraber kampüse de bir çıkalım, akşam gidersin diyor. Reddediyorum, biraz konuşalım, gideyim diyorum. Konuşuyoruz, durumu tartışıyoruz. Haksızlığını kabul ediyor, mahçup bir halde. Ama ilk gecenin sabahı, odasında başbaşa kaldığımızda; elini tutmamdan, dizine yatmamdan çok rahatsız olduğunu, bu yüzden de özel ilgi göstermekten korktuğunu ifade ediyor. Bunu niye baştan söylemedin diyorum, söyleyemedim diyor. Ayrıca ilişkimizin adı konulmadığından, arkadaşlarımın yanlış anlamasından korktum diyor. Arkadaşlarıyla ilişkisinden çok rahatsız olduğumu, başörtülü bir kıza bunların yakışmadığını söylüyorum, özgürsün diyorum; örtüyü çıkar istediğini yap ama başında örtü varsa hakkını ver diyorum, haklısın diyor… Dışarıda gezseydik diyorum, param yoktu diyor… Çok yorgun bir halde, uyudu uyuyacak ayrıca… Sıkıntılı muhabbetten ve hayalkırıklığından ikimiz de bunaldığımızdan, hadi diyorum gitmeden bir eğlenceli 5 dakika geçirelim. 5 dakika gülüyor, eğleniyoruz. Omzuma başını yaslıyor, uyuya kalıyor… Uyanıyor sonra, odama gidiyorum, giyiniyorum, hazırlanıyorum. Evden çıkıyorum, beni iletmesine izin vermiyorum. O da çok ısrar etmiyor…

Normalde sms’le her şeyi birbirine haber veren bir ikili olarak, otobüse bindiğimi falan haber vermiyorum. Çünkü kırgınım. Boğaz köprüsünü geçerken, sms geliyor. Haber vermediğimden sitem eden… Uykulu olduğunu bahane ediyorum. Bu sefer inince ben sms atıyorum, cevap akşam geliyor. Gözün aydın diye… Buna inanıyor musun diyorum, bilmem diyor. İğneliyor. Başarısız olduğuma dair bir şarkı sözüyle karşılık veriyorum, beni affet ne yaptığımı bilmiyordum minvalinde bir cevap veriyor… Hayalkırıklığından, yenilgiden bahsediyorum; daha da cevap gelmiyor… Tam 3 gün geçiyor. Facebook’ta sıkıntılı şeyler paylaşıyor, keşke gitmeseydin sözlerinden oluşan şarkılar vs… Herhalde bu kız beni özledi diyorum, arıyorum… Şoka uğruyorum, ben haklı olduğumu düşünürken, tamamen benim haksız olduğumu, ortamdaki herkesin keyfini kaçırdığımı, evdeki kimseyle selamlaşmadan ayrıldığımı, onu küçük düşürdüğümü, başbaşayken yaptıklarımla onu da kullanıp atmak istediğimi, ortamlarını beğenmediğimi, küçük gördüğümü, hayatına aşırı müdahele etmeye meyilli olduğumu, eğer benle olursa ileride de hep sorun yaşayacağımızı vs söylüyor. Daha tanışalı 2 ay olan bir adam, 5 senelik arkadaşlarıma ve başörtüme vs karışamaz diyor. Ve seni sevmiyorum diyor. İçime acaip oturuyor, Ben seni seviyorum diye bağırıyorum. Bu kadar çabuk karar verme diyorum. Verdim diyor. Arkadaş da mı kalamayacağız diyorum, Bilmiyorum, öfkem biraz geçsin diyor. Öfken geçince arkadaşlığı değil, beni sevip sevmediğini düşün diyorum. Tamam diyor. Dünden beri mal mal bekliyorum. Face listesinde hep online, bir şey yazmıyor. Msn’de online, bir şey yazmıyor… Çok kötü bir durumdayız…

Arkadaşlar, ben bu kızı herşeye rağmen seviyorum. İçimde acaip bir boşluğu doldurdu. Ama hareketleri çok dengesiz, bir yaptığı, bir ettiğini tutmuyor. Düşünsenize, hayatımda en haklı olduğumu düşündüğüm olayda, çok haksızmışım gibi bir tepki alıyorum misal; üstelik ben oradayken, o da bana hak verip, kendini suçlarken. Galiba arkadaşları onun için çok değerli olduğundan, onların dolduruşuna geldi. Belki haklı da…. Bende kendi duygularıma güvenemez oldum. Belki de haksızım diyorum. Size soruyorum, haklı olan kim? Ne yapmak gerek? Facede, msn’de online olup konşamamk çok kötü, ama gurursuzluk da etmek istemiyorum. Çünkü bir kere denedim gördüğünüz gibi telefon açmayı, ağzına geleni söyledi. Kız burçlara çok inanıyor, İkizler burcu. Ben inanmıyorum, Yay burcuyum…

Biliyorum ki bir çoğunuz, bu ilişki çoktan bitmiş, yürümez diyorsunuz. Üşenmeyip okursanız tabii, ama yürümesi için ne yapabilirim sizce? Ne yapılabilir? Aklım durmuş vaziyette… Tam da final dönemi, tez yazım dönemi olmamalıydı bu. Ama aklım ondan başka hiçbir şey düşünemiyor. Haklılığı, haksızlığı; olayları düşünüyorum sürekli. Ve mutlu olduğumuz zamanı düşündükçe kafayı yiyorum.

Bazılarınız aga internet ilişkisi zaten böyle olur falan diyeceksiniz, diyin abi. Haklısınız… Ama bu bir çaresizlik işte, böyle denk geldi. Alıştım ona. Onu unutmak istemiyorum, unutabileceğimi biliyorum…

Üşenmeyip okursanız, şimdiden sağolun…
(7) 

Kare kare resimler yapıyorlar, ama nasıl? Var mı bir kolay yolu?

dergus #254618 
Arkadaşlar bazı bloglarda vs'lerde görüyorum... Adam böyle 30-40 tane resmi, minik minik çerçeve haline getirip tek bir resim yapmış. Çokta şık, çokta güzel görünüyor... Açmayı planladığım bir blog için bende tasarlamayı düşünüyorum ama tek tek resimleri alıp, küçültüp yan yana dizecek miyiz paint ile? Yoksa var mı bir kolay yolu? Bir generator'u falan? Bahsettiğim olay şunun gibi bir şey;

2.bp.blogspot.com
(7) 

bir şarkı, grup adı?

dergus #252204 
arkadaşlar hiçbir örnek veremeyeceğim ama nasıl desem fat boy slims tarzı elektronik müzik yapan bir gruptu... şöyle kemanlı bir şarkıları vardı sanki, toxic miydi neydi adı. rap gibi, elektro dans müziği gibi ama çok kısa bir keman solosuyla nakaratlandırılmış. bulana on hayali altın :)
(1) 

bir oyun vardı? sözlükte baya popülerdi.. dövüş oyunu.

dergus #251337 
arkadaşlar netten oynanan bir oyundu bu. adını yazıyorduk kendi kendine bir karakter generate ediyordu. o karakter kendi kendine kavga ediyordu. level atlıyordu falan. baya eğlenceli bir oyundu... linkini verebilecek olan var mı?
(2) 

Yeğenim Melodikayı öğrendi, hemde kulaktan... Peki ya şimdi?

dergus #249150 
Arkadaşlar benim bir yeğenim var, babasından ayrı; bizim evde büyüdüğü için erkek kardeşim de diyebiliriz... Yani beraber yaşıyoruz, kendisi 1999 doğumlu, yani 12 yaşında diyebiliriz... Bu adamın okuldaki müzik dersi dolayısıyla bir melodikası vardı. Ama diğer dersler gibi bu dersle de ilgilenmediğinden, tozlanıp gidiyordu alet... Melodika'nın üzerinde de her tuşun notalarını yazmışlar fabrikasyon olarak. Ben bu adama internetten notaların olduğu bir siteyi göstererek, doğru notalara sırayla basması halinde istediği şarkıyı çalabileceğini öğrettim. Ferhat Göçer'le, Erkin Koray'la falan notalara bakarak çalmaya başlayan yeğenim, geçen farkettim ki hiç notasız, duyduğu şarkıyı melodika'ya dökebiliyor... Yani kulaktan şarkı çıkarıyor. Aşırı zor olmayan her şarkıyı en fazla iki denemede hatasız çıkarıyor üstelik, mesela az önce "hadi yine iyisin" i çaldırdım, sorunsuz çaldı ilk denemede... Üzerine benim tek telli kırık mandolini verdim, biraz kekeleyerekte olsa onu da çaldı... Şimdi gelelim kafama takılanlara;

1-Bu bir yetenek midir? Yetenek ise ciddi bir yetenek midir?(Kulak olayını 1 hafta gibi bir sürede çözmesi gibi...)

2-Bu adamın diğer dersleri çok kötü ama resime, taklite, tiyatroya, spora ve bu olayla birlikte müziğe acaip bir ilgisi var; ne yapmak gerekir?

3-Bu bir yetenekse, bu iş melodika ile gitmemeli... Neye geçmek gerek? Klarnet gibi üflemeli bir çalgıya mı? Yoksa gitar, bağlama ya da mandolin gibi telli bir çalgıya mı? Hatta kemana mı?

4-Bu işi bir hoca takviyesiyle mi sürdürmeli, yoksa kendi haline mi bırakmalı? (Adam otoriteden hiç hoşlanmayan bir tip, malum babasız büyümek vs...)

Kısacası enstrüman çalmayı çok istemiş ama becerememiş bir adam olarak yeğenim beni heyecanlandırıyor ve elimden geleni yapmak istiyorum. Çocuk belki de hayatını kurtarır bu şekilde.

Hepinizin tavsiyelerini bekliyorum, özellikle müzisyen arkadaşların...

Saygılar...
(8) 

icradan nasıl araç alınabiliyor?

dergus #248325 
Arkadaşlar, icradan araç almak hakkında gerçek anlamda bilgisi olan, fikri olan var mı? Varsa yardımcı olabilir mi? Ben 15000 tl gibi bir sermayeyle, icradan araç alıp, satarak üç beş bir şeyler kazanmak istiyorum; zahmetini de çekerim problem değil... Ama prosedürü nedir, nasıl girilir, nasıl yapılır tam anlamıyla bilmiyorum... İnternette senelik ücretle üye olunan danışman şirketler var, sizce üye olmaya değer mi? vs, vs, vs... Özellikle ilk elden tecrübeli olan arkadaşların fikirleri çok önemli, saygılarımla...
(6) 

istanbul'da farklı et türleri temin edebilebilir mi? (deve,geyik,tavşan vb)

dergus #247964 
arkadaşlar, iflah olmaz bir etobur olarak uzun süredir çözemediğim bir problem bu. gerçi çözmek için gayret göstermiş de değilim ama, sormaya çekiniyorum açıkçası kasaba falan... neyse, mevzu şudur; ben deve, geyik, tavşan gibi hayvanların etlerini hiç yemedim. ve merak ediyorum, ancak temin edebilecek bir yer gelmiyor aklıma. tavşan konusu biraz daha kolay gibi görünse de, özellikle "geyik" ve ikincil önemli olarak deve etini ve sucuğunu istanbul'da nereden bulabilirim? bir fikri olan, yardım ede... saygılar obur kardeşlerim....
(6) 

insan kökenini öğrenebilir mi?

dergus #246813 
arkadaşlar bildiğiniz gibi şecere tutmayan bir milletiz... ataları öldüğü gibi, bütün eşyalarını fakire fukaraya dağıtarak, izini silen; ve nedense dedesinin, dedesini hatırlamayan bir toplumuz. yani büyük oranda, bir noktadan sonra ki genelde 150 yılın ötesine geçmez, -acı da olsa- piçiz... mesela ben, dedemin adı bekir, onun babasının adı osman, onun babasının adı halil o noktaya kadar nüfus müdürlüğünden öğrendim, fakat gerisi meçhul... ki 1870'lere kadar gidebilmiş oldum sadece... e iyi de bunun çok daha öncesi var, hadi 1000 yıl öncesini geçtim; insan 1400,1500'lü yıllarda nerede olduğunu, ne olduğunu merak etmez mi? bunun ırkçılıkla falan alakası yok, insan ortaasya göçmeni mi(ki tipimiz hiç öylesiniz demiyor), rum dönmesi mi, ermeni dönmesi mi ne olduğun merak ediyor. ki misal, bu özellikle wasp türkler için önemli bir sorun. zira misal, bir kürdün kürtlüğü, bir alevinin aleviliği, bir ermeninin ermeniliği daha net bir durumken, misal konyalı sünni bir türk olan ben; daha muamma da kalıyorum... zira çoğunluğu temsil ettiğim için, 300-400 yıl önce sünni türk olmama ihtimalim daha yüksek... bunu öğrenmenin bir yolu büyük ihtimal yok ama yine de meraktan soruyorum arkadaşlar, hiçbirşey yapılamaz mı? bir ara national geoghrapic dna testi, kan örneği atalarınızın fosiller üzerinden nereden geldiğiniz tarzda bir takım şeyler çeviriyordu ama hiç takip edemedim... bu konuyu merak eden, ilgilenen yazsın... saçmalamakta serbestiz.
(1) 

peki ben bu pc'yi kaça satabilirim?

dergus #246812 
arkadaşlar sahibinden.com'a ve, market'e bir ilan koyacağım ama gerçekten fiyat biçme sıkıntım var benim. e artık yavaş yavaş desktop pc olayı da bittiği için ciddi ciddi kaç paraya koyulmalı minvalinden bir soru da ben sorayım dedim, zira altta arkadaşın biri sormuş.

amd athlon 64X2 dual 4000+ 2,20ghz işlemci
2gb ddr2400 ram
asus m2 avm anakart
onboard ati x1250 ekran kartı, hdmi çıkışlı
17" philips tüplü monitör
140gb harddisk
feel marka siyah kasa
lg marka cd-rw
onboard adsl modem

başka da bir şey yok. benim işimi gören, güzel bir bilgisayar ama ne eder, ne etmez bilmek istedim. saygılar...
(3) 

ales

dergus #245752 
arkadaşlar sanırım hayatımın en büyük mallığını yaptığımı az önce farkettim. yarın sabah ales olduğunu öğrendim önce. sonra da sınav yerimi öğrenmediğimi fark ettim. şifremin yazılı olduğu kağıdı kaybettiğimi akabinde de... ösym'nin sitesinden şifremi unuttum diyorum, site bozuk; hata veriyor. sınava nerede gireceğimi öğrenebileceğim başka bir yol var mı? yoksa sınava giremeyeceğim, acil yardım.
(7) 

Worms armageddon, erotik fotoğraf sorunsalı, bir ben miyim?

dergus #244444 
arkadaşlar bundan 10 sene önce, worms armageddon cd'si almıştım. ama içinden oyuna ek olarak japon erotik fotoğraflarının olduğu bir klasörde çıkmıştı. bu sadece benim mi başıma geldi? yoksa aynı kopyadan alan başka arkadaşlarda var mı? acaip merak ediyorum.
(2) 

1967 opel cadett

dergus #242129 
arkadaşlar, eski arabalara merakım var; ancak nasıl toplanır, nasıl yapılır hiçbir bilgim yok. çok uygun fiyata, çalışır yürür vaziyette bir opel cadett buldum, 1967 model; coupe. çok tatlı bir araç. bu araba her ne kadar şu an yürüyor olsa da, zamanla illa ki dert yaratacak. misal motorla alakalı bir parça bozuldu, karbüratör ya da nebileyim, buji kabloları vs... ya da ön takımlar gitti, aks başı, salıncak falan gerek. bu parçalar istanbul'da rahatça temin edilebilir mi? yoksa hep özel sipariş mi yaptıracağız? fikri olanın yardımını bekliyorum, saygılar.
(6) 

scooter ne gibi bir masraf çıkarabilir?

dergus #241804 
arkadaşlar çok ucuza scooter almak istiyorum.

biri mondial 125 zn, 500 tl.
diğeri de, mondial 125 mt, 250 tl.

500 olan temiz gibi duruyor, 250 olanın kaporta plastiği kırık hep.

ama sonuçta 500 olanda neden 500 diye soruyor insan, piyasa hep 1000 civarı zira.
ben alırken tabii ki bir ustaya götüreceğim ama, komple motor yaptırsan 200 tl falan diyorlar olası arızalarda. size soruyorum, bu tip çin scootlerlar, nasıl bir masraf açabilir ki bana kötü bir ihtimalde?
(8) 

8000'e klimalı ve az yakacak araç. karşılaştırma ve hangisi önerilir durumu

dergus #239126 
93-94 mazda 323 sedan/hatchback
94-97 ford escort
90-92 a kasa opel vectra(2000 motor)
94 hyundai excel 1.6
97 daewoo nexia
93-97 kia sephia
92-96 hyundai elantra 1.8 veya 1.6
90-94 mazda 626
1989-1991 toyota corolla 1.6 (en eski kasa, yani efsane kasa değil)
95-97 dökük hyundai accent
1988-1990 honda civic 1.6
1993-1997 biraz dökük renault 19 europa

arkadaşlar araç lpg'li olacak, az yakacak, klimalı ve hidrolik direksiyon olacak; bunlardan birini artık seçmem lazım yaz piyasası başlayıp ortalık kızışmadan... tavsiyelerinizi sebepleriyle birlikte bekliyorum.
(7) 

Yıpranmış durumda 2001 Mitsubishi Carisma alınır mı?

dergus #234117 
arkadaşlar, adam 6000 tl'ye veriyor... ama nasıl desem, motordan subap vurma sesi gibi bir ses geliyor. kaporta da tahmini 700-800 tl'lik masraf var, kaza masrafı değilde; yıpranmış gibi. Tamponda çatlaklar vs. Asıl masraf iç döşemede... Otomatik cam düğmelerinin hemen hemen hepsi kırık, döşemelerin sadece süngeri var. Koltuklar deri ama yırtık. Ve en fenası, aracın ön konsolun ortasındaki kafes mi diyorlar, ne diyorlar işte düğmelerin teybin falan olduğu yer, olduğu gibi kırık. Koca bir boşluk var orada, yani nasıl desem; düğmeler var ama boşluktalar. Bunun dışında araç ön takım istiyor ve sunroof düğmesine basınca, bir ses geliyor ama sunroof çalışmıyor. bana 2500-3000 tl masrafı var gibi geldi ve bu şekilde cazip geldi. hem toplayıp binmesi daha da zevkli olur diye... sizce girilir mi? dijital klima, sunroof, abs, çift hava yastığı, 1.8 gdi motor. düşük yakıt tüketimi sunuyor ancak lpg takılamıyor vs...
(2) 

peugeot 405'i nasıl bilirsiniz?

dergus #233535 
arkadaşlar, araç arama çalışmalarım sürüyor; peugeot 405, yakıt tüketimi, yedek parça, masrafsızlık kriterlerini göze alarak. brodvey, şahin, tofaş edebiyatına da girmeden, ucuz fiyata eski ama az sorunlu, konforlu, hatta klimalı araç arıyorum. mazda 626 sordum, pek önermediniz. peki ya, peugeot 405? daha önce bende kia pride vardı, parçası ondan daha zor bulunmaz herhalde ki, ben kia'nın parçalarını da buluyordum rahatça...

iki örnek var,

biri, 93 model, klimalı, çelik jant yok; pek hoşuma gitmedi ama klima işte ve 3 yaş daha büyük diğerinden; 6000'e veriyor.

www.sahibinden.com

diğeri, 90 model, klima yok. çelik jant falan var, daha temiz duruyor. ama 90 model. adam 5250'ye veriyor.

www.sahibinden.com

hangisi daha iyi? daha da ötesinde, bu araca girilir mi? lpg ile şehir içi 25 kuruş yakar mı? vs vs vs ? mazda 626 ile bunun arasında gidip geliyorum...
(10) 

93 model mazda 626 alınır mı?

dergus #233259 
arkadaşlar fiyat 6500, kaporta oldukça düzgün, klima var, dört cam otomatik, manuel vites, sıralı lpg takılı, ruhsata işli. muayene var. 195,000 km'de... alınır mı? alınmaz mı? yakıt ne yakar tahmini? tavsiyelerinize muhtacım. bu araçların yedek parçasını falan bulması zor oluyor diyorlar, özellikle 93-97 arası kasayı önermiyorlar lakin, kia pride gibi bir aracın parçalarını rahatça bulabildiğim istanbul aksaray'da bu aracın da parçalarını bulurum rahatça diye düşünüyorum? fikirleriniz nelerdir?
(2) 

Tahtakale'de ne yapıyorlar? Döviz, möviz...

dergus #232617 
arkadaşlar, bu dolar, euro olaylarıyla alakalı haberlerde neden hep tahtakel'yi gösterirler? orada ne yapıyorlar? anlık düşüş ve yükselişlerden yüksek meblağlarda yatırımla, kar mı yapıyorlar yoksa? istesek bizde yapabilir miyiz? saygılar.
(7) 

7000 tl'ye az yakan çok kaçan araç bakıyorum, ne olabilir?

dergus #232056 
ısrarla broadway olacak gibi görünüyor ama daha yaratıcı ihtimaller yok mu arkadaşlar? ne bileyim, en azından bir hidrolik direksiyonu olsun istiyor insan... evet ne kadar ekmek, o kadar köfte lakin, 90-92 corolla'lar, 91-93 peugeot 405'ler, 90-94 opel vectra'Lar, tipolar, tempralar düşünülemez mi? birde yedek parça konusunda çok sıkıntı çıkarmamalı... lpg ya da dizel olabilir, benzinli olmaz diyor ve sazı size bırakıyorum...
(2) 

adam gibi açıkartırma için?

dergus #232046 
arkadaşlar ben gg'den ürün satıyordum. ancak açık artırma sayesinde mallarım iyi fiyatlardan gidiyordu. sanalpazar dışında alternatifimiz yok mu şimdi? ebay'dan yabancılara satsak, gümrüğü, vergisi çok mu zorlama olur? antika radyo, enstrüman, kitap falan satıyordum. gg çok iyiydi ancak kapattı açık artırmayı... ne dersiniz? nedir bu işi yürütmenin formülü?
(4) 

93 Ford Taunus GTS 2.0

dergus #227840 
Hidrolik Direksiyon, 115 Beygir, Mustangvari görünüm, 5000 tl'lik fiyat... Alınır mı? Masraflı mıdır? LPG'de taksan çok yakar mı?
(8) 

gittigidiyor'daki açık artırma olayı kapandı, e şimdi ne olacak?

dergus #227253 
arkadaşlar ben ciddi ciddi geçimimi buradan sağlayan bir adamdım. 2 aydır sefilleri oynuyorum. ebay.com.tr açılacak dediler, ses seda yok... yok mu bir fikri, bir önerisi, bir bildiği olan? antika objeler satıyordum ben buradan, plaklar vesairler. kaldı hepsi elimde. açık artırma ile güzel fiyatlara gidiyorlardı...
(1) 

beko all star hakem mevzusu?

dergus #221094 
arkadaşlar hakemin pozisyon tamamlaması nedir ya? mantıklı bir açıklaması olan var mı? 3 puan yazılıyormuş, kime yazılıyor o 3 puan? allah için anlatın yoksa delireceğim. zaman bükülmesi oldu bende.

mobil görünümden çık