Selam
Ryanair uçaklarına sırt çantamızda lens solüsyonu ile binebiliyor muyuz?
Mililitre hesabını biliyorum
Bavul kurallarını biliyorum
Deneyip geçmiş olan var mı onu soruyorum pls ezbere cevap yazmayınız
Tşkürler
Ryanair uçaklarına sırt çantamızda lens solüsyonu ile binebiliyor muyuz?
Mililitre hesabını biliyorum
Bavul kurallarını biliyorum
Deneyip geçmiş olan var mı onu soruyorum pls ezbere cevap yazmayınız
Tşkürler
neden bazı insanlar konuşmak, spor, konser, gece gezmesi vb aktiviteler gibi konularda çılgın bir istekle ve enerjiyle dolu? bazen kendimi diğer insanlarla karşılaştırınca içi geçmiş gibi hissediyorum. işin kötüsü acaba bende mi bir sorun var diye böyle olmaya da çalıştım, olamadım. olmuyo yani ters mıknatislanma var. ben de böyle olmuşum, olagelmişim. böyle insanlarla fazlaca bi arada olunca da rahatsız oluyorum gürültüden hareketten zaten. işin kötüsü doğam gereği kendim gibi insanlara denk gelmekte de zorlanıyorum. ekşi duyuru sakin, kendi halinde, bağırış çağırıştan hoşlanmayan halim selim insanlar zirvesi mi yapsak ne etsek? böyle insanlar birbirini nasıl buluyor?
selam arkadaşlar
ay sonu 9 günlüğüne güney ispanyaya gidiyorum. toplamda 5 şehir dolaşacağım. her birinde hostelde kalsam bir sürü para gidiyor. couch takılsam dedim, yıllar önceden 2 tane de referansım var ama her şehir için 10-15 kişiden 50-60 kişiye demand gönderecek kadar yalama ve otomatik bir adam değilim. Çok yorum alan erkeklere baktım yorumları hep kızlar yazmış. Çok yorum alan kızı geçtim, kız profilini ara ki bulasın, bulunanların reply rate'leri çok düşük ki öyle çok çekici biri değilim, tipime bakıp belki sevişiriz diye eve alacak kız çıkması çok küçük ihtimal :) Bu yorumu yapmamın sebebi yukarıda anlattığım durum zaten. Sanırım hostel ayarlamak en mantıklısı olacak. Sizin ucuz konaklama adına tavsiye edebileceğiniz bir şey var mı? gecelik verebileceğim en fazla 15-20 euro civarı. bu couchsurfing neden böyle?
ay sonu 9 günlüğüne güney ispanyaya gidiyorum. toplamda 5 şehir dolaşacağım. her birinde hostelde kalsam bir sürü para gidiyor. couch takılsam dedim, yıllar önceden 2 tane de referansım var ama her şehir için 10-15 kişiden 50-60 kişiye demand gönderecek kadar yalama ve otomatik bir adam değilim. Çok yorum alan erkeklere baktım yorumları hep kızlar yazmış. Çok yorum alan kızı geçtim, kız profilini ara ki bulasın, bulunanların reply rate'leri çok düşük ki öyle çok çekici biri değilim, tipime bakıp belki sevişiriz diye eve alacak kız çıkması çok küçük ihtimal :) Bu yorumu yapmamın sebebi yukarıda anlattığım durum zaten. Sanırım hostel ayarlamak en mantıklısı olacak. Sizin ucuz konaklama adına tavsiye edebileceğiniz bir şey var mı? gecelik verebileceğim en fazla 15-20 euro civarı. bu couchsurfing neden böyle?
selam
ayfonumda çektiğim fotoğraflar otomatik olarak cloud'a yükleniyor. buraya kadar güzel ama ben telefondan fotoları silince cloud'dan da siliniyor. ben cloud'dakiler kalsın istiyorum. bunu nasıl ayarlıyoruz acaba?
ayfonumda çektiğim fotoğraflar otomatik olarak cloud'a yükleniyor. buraya kadar güzel ama ben telefondan fotoları silince cloud'dan da siliniyor. ben cloud'dakiler kalsın istiyorum. bunu nasıl ayarlıyoruz acaba?
Selam
Hatırlayan vardır film kemal sunalın çaycı olduğu bir handa, özal dönemi ekonomisine yavaştan alışılan yıllarda geçiyordu. Yılmazer burada burosunda oturup devamlı telefonda yurtdışıyla konuşarak karşı tarafa finansal günlük bilgiler vermekten başka iş yapmayan iyi giyimli robert kolej mezunu görünümlü bir adamı canlandırıyordu. Bu iş nedir? Hala bu işi yapanlar var mı?
Hatırlayan vardır film kemal sunalın çaycı olduğu bir handa, özal dönemi ekonomisine yavaştan alışılan yıllarda geçiyordu. Yılmazer burada burosunda oturup devamlı telefonda yurtdışıyla konuşarak karşı tarafa finansal günlük bilgiler vermekten başka iş yapmayan iyi giyimli robert kolej mezunu görünümlü bir adamı canlandırıyordu. Bu iş nedir? Hala bu işi yapanlar var mı?
telefonu 1 ay önce falan aldım. bataryayı dibine kadar kullanmamaya dikkat ediyorum ama arada yüzde 1-10 arasına indiği oluyor. 5-10 kere olmuştur. bazen leptobun üzerine falan koyduğum oluyor, ısınmaması lazımmış arada unutuveriyorum alıyorum sonra. bundan başka zaten cihaz yeni. ekran ışığı da en fazla ortada zaten hep iç mekanda kullanıyorum. 3g kapalı ama garip bi şekilde wireless sanki 3g'den daha fazla götürüyor.
neyse bugün 3,5 saat önce şarjdan almışım, 2,5 saat kullanmışım istatistiğe göre. en çok harcayan da safari, %80 civarı. şarj 2,5 saatte yüzde 60'a inmiş. normal mi bu? bu telefonun şarjı biraz daha uzun gidiyor geyiği yok muydu?
neyse bugün 3,5 saat önce şarjdan almışım, 2,5 saat kullanmışım istatistiğe göre. en çok harcayan da safari, %80 civarı. şarj 2,5 saatte yüzde 60'a inmiş. normal mi bu? bu telefonun şarjı biraz daha uzun gidiyor geyiği yok muydu?
selam
burada bazen anketler görüyorum, evinize ayda giren para diye bir sürü seçenek oluyor ama 4000-5000'den fazla olunca >4000, >5000 falan yazıp geçiyorlar. eve 5000 girince zengin mi olunuyor? niye ötesi sorulmuyor? halbuki çocuklu bir aile için düşük, istanbul'da yaşayanlar içinse çok düşük bir miktar bu.
burada bazen anketler görüyorum, evinize ayda giren para diye bir sürü seçenek oluyor ama 4000-5000'den fazla olunca >4000, >5000 falan yazıp geçiyorlar. eve 5000 girince zengin mi olunuyor? niye ötesi sorulmuyor? halbuki çocuklu bir aile için düşük, istanbul'da yaşayanlar içinse çok düşük bir miktar bu.
selam
30 mayıs - 7 haziran arası endülüs turu yapmayı düşünüyorum. malagaya gidiş dönüş biletlerimi aldım. hangi şehre ne kadar vakit harcamalıyım bilemiyorum. 2 gün kalmanın hakkını verecek şehirler hangileridir? hangileri pas geçilebilir?
eldeki şehirler: malaga, cordoba, granada, sevilla, cadiz (buraya kesin gidicem, arkadaş var)
30 mayıs - 7 haziran arası endülüs turu yapmayı düşünüyorum. malagaya gidiş dönüş biletlerimi aldım. hangi şehre ne kadar vakit harcamalıyım bilemiyorum. 2 gün kalmanın hakkını verecek şehirler hangileridir? hangileri pas geçilebilir?
eldeki şehirler: malaga, cordoba, granada, sevilla, cadiz (buraya kesin gidicem, arkadaş var)
selam
www.youtube.com
ya 6 yıldır bu videoyu izlerim hala şu ilk 20 saniyede söylenenleri tam anlayamıyorum - anladığımı çıkardım boşlukları hataları giderebilirseniz sevinirim.
now this song which ritchie wrote about two years ago which is just put down on t... o.. the(?) new album. this is a blues song, so you know it a damn too little bit, it's a song about being misused and messed around... somebody always feels(?) that. so ... ritchie this song's called mistreated.
www.youtube.com

ya 6 yıldır bu videoyu izlerim hala şu ilk 20 saniyede söylenenleri tam anlayamıyorum - anladığımı çıkardım boşlukları hataları giderebilirseniz sevinirim.
now this song which ritchie wrote about two years ago which is just put down on t... o.. the(?) new album. this is a blues song, so you know it a damn too little bit, it's a song about being misused and messed around... somebody always feels(?) that. so ... ritchie this song's called mistreated.
www.youtube.com
türkiyede ya da dünyada bu türden, buna benzer müzik yapan başka bir grup biliyor musunuz? bildiklerinizi tavsiye edebilir misiniz? kendimi buldum resmen şarkıda.

türkiyede ya da dünyada bu türden, buna benzer müzik yapan başka bir grup biliyor musunuz? bildiklerinizi tavsiye edebilir misiniz? kendimi buldum resmen şarkıda.
abi derdimi seveyim tamam da şunu niye narsisist diye yazıyorsunuz? narsist bunun türkçesi. NARSİST. bu kelimeyi ingilizceden değil fransızcadan aldık. orda burda ingilizcesini görüp kafanız mı karışıyo? orijinalini bilmiyo musunuz? o sisissisileri telaffuz etmek zor değil mi?
selam
telefonu yeni aldığım için arada böyle saçma sapan sorular soruyorum bağışlayın.
çektiğimiz videoları bilgisayara sanırım doğrudan aktaramıyoruz. aktarabiliyor muyuz, fotoğrafları al falan diyerekten? zaten asıl soru başka.
ben bunları icloud'a yedekle dedim. sonra bilgisayardan icloud'a girdim videoyu izledim dandik bi şey çıktı :( şimdi indiriyorum, indirdiğim video da yine çamur gibi mi olacak?
bi de iphone'daki fotoları sildim, kurtarma klasörüne gittiler. sanıyorum ki icloud'dakiler duruyor. ama oradakileri de silip kurtarma klasörüne atmış. ya bunu nası ayarlıcaz telefondan silince icloud'dakilere dokunmasa yani?
telefonu yeni aldığım için arada böyle saçma sapan sorular soruyorum bağışlayın.
çektiğimiz videoları bilgisayara sanırım doğrudan aktaramıyoruz. aktarabiliyor muyuz, fotoğrafları al falan diyerekten? zaten asıl soru başka.
ben bunları icloud'a yedekle dedim. sonra bilgisayardan icloud'a girdim videoyu izledim dandik bi şey çıktı :( şimdi indiriyorum, indirdiğim video da yine çamur gibi mi olacak?
bi de iphone'daki fotoları sildim, kurtarma klasörüne gittiler. sanıyorum ki icloud'dakiler duruyor. ama oradakileri de silip kurtarma klasörüne atmış. ya bunu nası ayarlıcaz telefondan silince icloud'dakilere dokunmasa yani?
aynı sorunun 1 günlüğünü sormuştum şimdi 2 günlüğünü soruyorum
2 gün önce açılmış ve yarısı yenmiş ton balığı biraz çiçek yağı dökülmüş halde dolapta bekliyor. gömelim mi? ihtiyatla mı gömelim? gömmeyelim mi?
2 gün önce açılmış ve yarısı yenmiş ton balığı biraz çiçek yağı dökülmüş halde dolapta bekliyor. gömelim mi? ihtiyatla mı gömelim? gömmeyelim mi?
Erdoğan’ın dili ne gerekli ne de yeterli koşul. Ortada AKP iktidarından ve onun ima etiği gelecekten rahatsız olan, bu rahatsızlığı ontolojik bir kaygıyla birleştiren ve tepkisini öfke ve aşağılamayla dışa boşaltmak isteyen geniş bir kitle var.
arkadaşlar ingilizce karşılığına bakıyorum bir manaya getiremiyorum. ontolojik bu cümlede ne manada kullanılmış? öze değgin, varoluşsal falan mı, birkaç kelime ile bile ifade edilse daha duru türkçesi var mı?
arkadaşlar ingilizce karşılığına bakıyorum bir manaya getiremiyorum. ontolojik bu cümlede ne manada kullanılmış? öze değgin, varoluşsal falan mı, birkaç kelime ile bile ifade edilse daha duru türkçesi var mı?
yani kadınların benim haberim olmayan öyle dertleri var ki içimden derdini seveyim falan diyorum. aşağıda biri hindistancevizli maskeden bahsetmiş. maske ne, neden h.cevizli, başka türü de mi var? buna para veriliyo galiba bi de. sonra saçını boyat, yüzüne boya falan sür, kaşını aldır, kılını yoldur, 20 ayakkabı, 30 elbise, 15 pantolon, 20 tişört, 5 pardesü falan al kendine. yani ben kendime bu kadar masraf yapsaydım öküz gibi yaşayıp giden erkekleri hayatta beğenmez kadınlarla gönül ilişkisi yaşardım. yazık değil mi aç kalıyorsunuz, akbilsiz kalıyorsunuz, nereden buluyorsunuz bunlara verecek parayı? devlet kız evlat sahiplerine çaktırmadan ayda 500 lira yardım mı yapıyor, nedir? ey kızlar derdiniz ne sizin kuzum? nedir bu yahu, ananızdan nasıl doğduysanız öyle kalsanız bu kime batıyor?
ek: ben sade kızları beğendiğimden bunları söylüyor da olabilirim, anam yanında büyüdüğüm insanlar falan da makyaj yapmazdı ama bu durum insanın doğasına ters bir yola girmiş bence. onu bunu geçtim zaten özünde neysen osun, herifi kafalasan sonunda seni yıkayıp neye benzediğini görmeyecek mi yani.
ek: ben sade kızları beğendiğimden bunları söylüyor da olabilirim, anam yanında büyüdüğüm insanlar falan da makyaj yapmazdı ama bu durum insanın doğasına ters bir yola girmiş bence. onu bunu geçtim zaten özünde neysen osun, herifi kafalasan sonunda seni yıkayıp neye benzediğini görmeyecek mi yani.
evde muhabbeti döner mi? o zaman sevgili mi varmış? ağzından mı öpmüş?
berberler kaç paraya tıraş ettiklerini niye açık açık ortada bir yere yazmazlar? niye alakasız yerde duran listelerin uzak bir köşesinde gerçek dışı bir fiyat yazar? bir berberin 10, 15 veya 20 lira talep edip etmeyeceğini anlamanın yolu nedir? niye dükkana kafayı uzatıp "kaç para abi" diye sormak insanı rahatsız hissettiriyor? aslında doğru olan bu değil midir? niye işin sonunda ya "şunu da yaptık bunu da yaptık borcun 35 lira abi" derse diye strese giriyorum? bir tek ben mi böyleyim?
merhaba. avrupadayım. bu işe ayırabileceğim 700 euro civarı bir bütçe var ki bir iphone 6 16gb parasıdır. iphone şekil mekil, satınca da piyasası hep var ama sanki daha ucuz androidlerin özellik açısından biraz gerisinde kalıyor gibi. androidlerde de hep bir kasılma, 2 sene sonra çöp haline gelme durumu var. böyle hem şık, hem iyi özellikli, hem dayanıklı, hem de zamanın gerisine düşmeyecek tatminkar bir telefon var mıdır bildiğiniz? yoksa ayfonu al otur mu dersiniz? ne dersiniz?
yahu bu adamlar nereden besleniyor, ne yapıyor ediyor da bu karakterleri, bu diyalogları, bu çılgın hikayeleri yaratabiliyorlar? öyle şeyler var ki insan oha diyor kalıyor. bu işin iç yüzü hakkında reddit, makale vs gönderebilecek olan varsa da kabuldür.
yarın ygs'den iyi bir sonuç alabilir miyim?
selam. erkeğim. 25 yaşındayım. çevremde bir evlilik furyası. 23-28 yaş arası, yaşı bana yakın insanların çoğu ya nişanlanıyor, ya evleniyor. genelde bunların çoğu öyle çekici ve popüler diye bilinen insanlardan değilller. birini buldum bari fırsatı kaçırmayayım demiş olabilirler. ya da sevmiş, hayatını bir yerde evlenmeye kurgulamış da olabilirler. bilemiyorum detayını. anam babam da şaka yollu takılmalara başladılar ama benim bir evlilik planım yok. biriyle evlenmek ister miyim bilemiyorum. biri benle evlenmek ister mi ondan da emin değilim. evliliğe dayanabilecek bir insan olup olmadığımdan da emin değilim. ama 5-10 sene sonra fikrim değişecek mi diye bazen merak ediyorum. o zaman acaba bütün benim için 'işe yarar' görünen kızlar evlenmiş mi olacak? yoksa zaten onlar da şu an benim gibi mi düşünüyor? bir noktadan sonra evlenilemiyor mu? evlenmek zorunluluk mu?
ne bunun ismi, neyden mamuldür?
ezbere soya sosu ve wasabi diyecekler çıkar, değil.
ezbere soya sosu ve wasabi diyecekler çıkar, değil.
şimdi hani klasik şema,
bir şekilde tanışma,
eğer kafalar uyarsa arkadaş olma,
beraber vakit geçirme,
favlama, likelama, yorumlama
mesajlaşma, davet, ilk buluşma, ikinci buluşma...
bir sürü gereksiz gerginlik, masraf, zaman kaybı. niye insanlar doğrudan kendilerini kısaca tanıtıp "ya net olalım benim niyetim seninle sevişmek çünkü yatakta seninle çılgın atacağımı düşünüyorum, yemin ederim başka bir niyetim yok" demek yerine böyle saçma sapan formalitelerle uğraşıyorlar? ya da bu talebi duyan taraf çok şaşırmak veya "neeeeeeee sappppııııkk" türünden cevaplar vermek yerine onayladığını veya reddettiğini belirten bir sözle durumu nihayete kavuşturmuyor? aslında herkes sevişmek istiyorsa bu durum samimiyetsizce değil mi, salakça değil mi sizce de? artık beğendiğim bir kız gördüğümde bütün bu mesafeler gözümde büyüyor ve kimseye yürümek içimden gelmiyor.
edit: o soru cümleciği aslında şöyle demek istiyor, "başka niyetim olabilir de şu an için yok. seviştikten sonra bi zahmet, beğenirsek devam ederiz neden olmasın?"
bir şekilde tanışma,
eğer kafalar uyarsa arkadaş olma,
beraber vakit geçirme,
favlama, likelama, yorumlama
mesajlaşma, davet, ilk buluşma, ikinci buluşma...
bir sürü gereksiz gerginlik, masraf, zaman kaybı. niye insanlar doğrudan kendilerini kısaca tanıtıp "ya net olalım benim niyetim seninle sevişmek çünkü yatakta seninle çılgın atacağımı düşünüyorum, yemin ederim başka bir niyetim yok" demek yerine böyle saçma sapan formalitelerle uğraşıyorlar? ya da bu talebi duyan taraf çok şaşırmak veya "neeeeeeee sappppııııkk" türünden cevaplar vermek yerine onayladığını veya reddettiğini belirten bir sözle durumu nihayete kavuşturmuyor? aslında herkes sevişmek istiyorsa bu durum samimiyetsizce değil mi, salakça değil mi sizce de? artık beğendiğim bir kız gördüğümde bütün bu mesafeler gözümde büyüyor ve kimseye yürümek içimden gelmiyor.
edit: o soru cümleciği aslında şöyle demek istiyor, "başka niyetim olabilir de şu an için yok. seviştikten sonra bi zahmet, beğenirsek devam ederiz neden olmasın?"
selam
google maps'te şehirleri incelemeyi seviyorum. ankara'yı incelerken şehir merkezinde veya mahallelerin içinde kalmış bir sürü devasa boş alan görüyorum. bunları biraz açıklamaya çalışacağım, eğer neresi olduğunu söylerseniz sevinirim.
1- gazi üniversitesinin hemen batısında kalan alan.
2- bu alanın hemen batısında başlayan, orman genel müdürlüğünden erler-etimesgut yolu yönüne kadar doğu batı yönünde uzanan devasa alan.
3- emniyet genel müd. arkasındaki dev boşluk.
4- yanında kültür merkezi yazan, stadın yanındaki büyük alan. içinde bir bina var.
5- etlik ihtisas hastanesi çevresindeki büyük arazi
6- dikmen cad-çetin emeç bulvarı arasında kalan, üzerinde ufo inmiş gibi izler bulunan alan
hazineye, askeriyeye ait alanlar olabilir tabii. ya da dağ bayır da olabilir. ilginç olan ağaçlandırılmamış, öyle bozkır gibi bekliyor olmaları.
edit: pardon 3 ve 6 aynı galiba :/
google maps'te şehirleri incelemeyi seviyorum. ankara'yı incelerken şehir merkezinde veya mahallelerin içinde kalmış bir sürü devasa boş alan görüyorum. bunları biraz açıklamaya çalışacağım, eğer neresi olduğunu söylerseniz sevinirim.
1- gazi üniversitesinin hemen batısında kalan alan.
2- bu alanın hemen batısında başlayan, orman genel müdürlüğünden erler-etimesgut yolu yönüne kadar doğu batı yönünde uzanan devasa alan.
3- emniyet genel müd. arkasındaki dev boşluk.
4- yanında kültür merkezi yazan, stadın yanındaki büyük alan. içinde bir bina var.
5- etlik ihtisas hastanesi çevresindeki büyük arazi
6- dikmen cad-çetin emeç bulvarı arasında kalan, üzerinde ufo inmiş gibi izler bulunan alan
hazineye, askeriyeye ait alanlar olabilir tabii. ya da dağ bayır da olabilir. ilginç olan ağaçlandırılmamış, öyle bozkır gibi bekliyor olmaları.
edit: pardon 3 ve 6 aynı galiba :/
kırmızı et - yapıldı
tavuk - yapıldı
balık bile yapıldı
kuru fasulye, bezelye akla geliyor. başka ne olabilir?
tavuk - yapıldı
balık bile yapıldı
kuru fasulye, bezelye akla geliyor. başka ne olabilir?
selamlar
samimi, harbici, etik, böyle özü sözü bir görünen, demokrat özgürlükçü, muhalif basının susturulamayan sesi falan abilerin çoğu söz birliği etmiş gibi demirtaş'a sempati duyuyor, dediği güzel sözleri gaza gelip manşetten veriyor falan fakat bu adam son tahlilde istediğini zorla kabul ettirmeye çalışan zorba bir örgütün siyasi kanadının başında. ne kadar demokrasi özgürlük nutku atsa da hem iktidara gelmesi imkansız olduğundan, hem de son tahlilde zorbalığı temsil ettiğinden söyledikleri pek akla yatar gelmiyor. ağza bal çalıyor. yani başbakan demirtaşın muhteşem kadroları ile türkiyenin ab'ye girdiğini falan düşünemiyorum (keşke düşünebilsem) :)) tamam chp'yi biraz ulusalcı biraz sosyal demokrat arada kalmış ne isaya ne musaya yaranabilen bir parti gibi görüp sarıgül gibi adamlar yüzünden antipati besleyebilirsiniz. akp'nin laciverdi, sistem partisi diyebilirsiniz de neden bdp yani? özgürlük mücadelesi veren romantik gerilla fantezisi mi acaba?
kürt siyasi mücadelesi az çok başarılı oldu, adamlar zorla, şiddetle de olsa sözlerini duyurdular, istediklerini kabul ettirdiler, çok insan acı çekti, öldü ama sonuçta ilk durum ve son durum karşılaştırıldığında adamlar iyi bir noktadalar (ben şucu ya da bucu değilim, beğenin beğenmeyin gerçek bu), ama sonuçta pkk eli silahlı, yarın ne edeceği belli olmayan bir örgüt. özgürlük mücadelesine sempati duyulabilir de kendince değerleri olan, ilkeli olma peşinde koşan adamların gidip bdp sempatizanı olmasının asıl sebebi nedir? ehven-i şer olduğundan mı? hayaller dünyasındalar mı? tutunacak tek dalları bdp kaldı da ondan mı? nedir yani?
ek soru: demirtaş'ı samimi buluyor musunuz? samimi buluyorsanız bundan nasıl emin olabiliyorsunuz?
samimi, harbici, etik, böyle özü sözü bir görünen, demokrat özgürlükçü, muhalif basının susturulamayan sesi falan abilerin çoğu söz birliği etmiş gibi demirtaş'a sempati duyuyor, dediği güzel sözleri gaza gelip manşetten veriyor falan fakat bu adam son tahlilde istediğini zorla kabul ettirmeye çalışan zorba bir örgütün siyasi kanadının başında. ne kadar demokrasi özgürlük nutku atsa da hem iktidara gelmesi imkansız olduğundan, hem de son tahlilde zorbalığı temsil ettiğinden söyledikleri pek akla yatar gelmiyor. ağza bal çalıyor. yani başbakan demirtaşın muhteşem kadroları ile türkiyenin ab'ye girdiğini falan düşünemiyorum (keşke düşünebilsem) :)) tamam chp'yi biraz ulusalcı biraz sosyal demokrat arada kalmış ne isaya ne musaya yaranabilen bir parti gibi görüp sarıgül gibi adamlar yüzünden antipati besleyebilirsiniz. akp'nin laciverdi, sistem partisi diyebilirsiniz de neden bdp yani? özgürlük mücadelesi veren romantik gerilla fantezisi mi acaba?
kürt siyasi mücadelesi az çok başarılı oldu, adamlar zorla, şiddetle de olsa sözlerini duyurdular, istediklerini kabul ettirdiler, çok insan acı çekti, öldü ama sonuçta ilk durum ve son durum karşılaştırıldığında adamlar iyi bir noktadalar (ben şucu ya da bucu değilim, beğenin beğenmeyin gerçek bu), ama sonuçta pkk eli silahlı, yarın ne edeceği belli olmayan bir örgüt. özgürlük mücadelesine sempati duyulabilir de kendince değerleri olan, ilkeli olma peşinde koşan adamların gidip bdp sempatizanı olmasının asıl sebebi nedir? ehven-i şer olduğundan mı? hayaller dünyasındalar mı? tutunacak tek dalları bdp kaldı da ondan mı? nedir yani?
ek soru: demirtaş'ı samimi buluyor musunuz? samimi buluyorsanız bundan nasıl emin olabiliyorsunuz?
bu klişe geyik var ya kadın evlenelim diye ısrar eder erkek kaçar falan, bu gerçek mi? yani töreye göre yaşayan ya da erkeğin eline bakan, mahalle baskılı semtlerde yaşayan kadınları kastetmiyorum. buradaki kadınlardan da böyle ayda 2500-3000 üzeri kazanıp erkek kafalasam da evlensem diye düşünen var mı ki? erkekler, böyle insanlar varsa ve sizi evliliğe zorluyorlarsa "neden evlenmek istiyosun ya?" diye sormuyor musunuz? ne cevap veriyorlar? erkek neden evlenmek istemiyor bi de, istediği ile sevişemeyeceği için mi? kadın da aynı şeyi düşünüyor olabilir?
bu soruyu babaanneniz soruyormuş gibi cevap veriniz.
özellikle küçük meblağlar için konuşuyorum. yani atıyorum 300 400 binin altı için. sonuçta marketten cips almak haricinde piyasa ve fiyatlar da kendini yükselen dolara göre ayarlamayacak mı? dolar 2 lira iken ve 2,50 lira iken ev fiyatları aynı mıydı? günü kurtaracak, o gün yatırımı yapıp voleyi vuracak olanlar haricinde para bozdurmak, dolar almak satmak falan ne kadar manalı ki?
özellikle küçük meblağlar için konuşuyorum. yani atıyorum 300 400 binin altı için. sonuçta marketten cips almak haricinde piyasa ve fiyatlar da kendini yükselen dolara göre ayarlamayacak mı? dolar 2 lira iken ve 2,50 lira iken ev fiyatları aynı mıydı? günü kurtaracak, o gün yatırımı yapıp voleyi vuracak olanlar haricinde para bozdurmak, dolar almak satmak falan ne kadar manalı ki?
az konuşan, boş konuşmayan, soyut düşünebilen, nazik, küfür etmeyen, sakin, her cümlesinde bir şeyler öğreten, hayattaki en büyük zevki merak edip bilgi sahibi olmak ve bunu paylaşmak olan (yani futbol maçı ya da dizi seyretmek olmayan), keşfetmeyi seven, barışçıl, kavgadan ve tartışmadan uzak, resim, mimari, edebiyat gibi güzel üzerine az biraz kafa yormuş, estetik zevkleri olan, hayaller dünyasında yaşamayan ve her düşünceye eşit mesafeden yaklaşmayı bilen, insana dair şeylere yabancı olmayan, şaşırmayan... yani arkadaş ortamında bir insanın böyle olduğunu anlamak çok zor. büyük arkadaş gruplarına girdiğimde neredeyse herkesin salak olduğunu düşünmeye başlıyorum. belki ben de salağımdır da acaba bunlar insanlardan kaçıp kendi hallerinde mi yaşıyorlar? akademiye yamanıp evde derslere makalelere okumalara mı gönül veriyorlar? ya da kaldı mı böyle bütün bu özellikleri taşıyan insan? ben çok mu idealize ediyorum?
selamlar. birkaç milyonunuz olsun. 2-3 falan. lira. bu parayı ülkedeki ve dünyadaki ekonomik çalkantılardan en uzakta ve en verimli şekilde nasıl değerlendirebiliriz? bu para bizi her ay bir şekilde ihya etsin, enflasyona kurban gitmesin... tabii parayı ülkeden çıkarmak da ayrı mesele. yani ev al dükkan al tarzı dünyadan korkan adam tavsiyelerinden öte uçağa atlayıp pariste londrada derdini halledebilecek bir adama ne tavsiye edilir? offshore? isviçre? ha belki yine türkiyedekiyle aynı şeyler tavsiye edilir ama ben yine de sorayım dedim.
dün akşam bitiremedim, 2-3 saat dışarıda bekledikten sonra tabakta zeytinyağlı karabiberli tuzlu azıcık makarnayla karışık buzdolabında duruyor. tadı kaçmıştır muhtemelen de yenir mi sizce? atılmalı mı? sağlıksız mı, nedir?
tv programı değil de bilgisayar ya da telefon programından bahsediyorum. var mı böyle bir program, ayarlayınca seçtiğimiz köşe yazarlarının o gün yazdıklarını önümüze getirebilecek şekilde ayarlayabileceğimiz? sabah 10'da açıcam mesela, zaman'dan ahmet turan alkan, radikal'den murat yetkin, t24'ten hasan cemal önüme gelecek.
selamlar arkadaşlar
edebiyat denen olayı sıkıcı buluyorum. evet çok şok edici ve salakça bir cümle gibi görünüyor ama çok sevmeyi bir türlü beceremedim, özellikle son yıllarda iyice soğudum. okumayan biri değilim, okumayı 3 yaşımdayken öğrendim. çocukken bir sürü roman okudum, stevenson, dafoe, jules verne, dumas çocuk uyarlamaları hep geçti elimden. yüzüklerin efendisi, heri potır hatmedildi. kemal tahir, abdülhak şinasi, orhan kemal çoğu klasik türk yazarı da okundu, olmadı gözden geçirildi. orijinalinden camus, voltaire, balzac, poe ve daha pek çokları okundu. kimi anlarda zevk verse de son tahlilde baydı. palahniuk da okudum, baydım. çoğu romanı 20-30 sayfadan sonra bırakıp atıyorum. zevk alamıyorum. şiir zaten komik geliyor, yani bir insanın oturup şiir yazacak kadar duygu yoğunluğuna ulaşmasını komik, arabesk ve absürd hatta biraz da korku verici buluyorum. aslında dil ile fazlaca iç içe olan biriyim, edebiyatın da dilin en yüksek seviyesi olduğunu çok iyi biliyorum ama son tahlilde fazla işi gücü olmayan zengin piçlerinin oturup şekil yapıcam diye kasarak yazdığı edebi metinlerle cebelleşmek yerine gazete makaleleri, akademik makaleler gibi bilgiyi konsantre olarak sunan metinlerle ilgilenmeyi daha çok seviyorum. sanki edebiyat, özellikle de roman bugünün dünyası için biraz sıkıcı ve zaman kaybettirici kalıyor gibi hissediyorum.
soruma gelince, edebiyatı herkes sevmek zorunda mıdır? romanları 20 30 sayfadan sonra kenara atmak ayıp mıdır? ne dersiniz bu konularda?
edebiyat denen olayı sıkıcı buluyorum. evet çok şok edici ve salakça bir cümle gibi görünüyor ama çok sevmeyi bir türlü beceremedim, özellikle son yıllarda iyice soğudum. okumayan biri değilim, okumayı 3 yaşımdayken öğrendim. çocukken bir sürü roman okudum, stevenson, dafoe, jules verne, dumas çocuk uyarlamaları hep geçti elimden. yüzüklerin efendisi, heri potır hatmedildi. kemal tahir, abdülhak şinasi, orhan kemal çoğu klasik türk yazarı da okundu, olmadı gözden geçirildi. orijinalinden camus, voltaire, balzac, poe ve daha pek çokları okundu. kimi anlarda zevk verse de son tahlilde baydı. palahniuk da okudum, baydım. çoğu romanı 20-30 sayfadan sonra bırakıp atıyorum. zevk alamıyorum. şiir zaten komik geliyor, yani bir insanın oturup şiir yazacak kadar duygu yoğunluğuna ulaşmasını komik, arabesk ve absürd hatta biraz da korku verici buluyorum. aslında dil ile fazlaca iç içe olan biriyim, edebiyatın da dilin en yüksek seviyesi olduğunu çok iyi biliyorum ama son tahlilde fazla işi gücü olmayan zengin piçlerinin oturup şekil yapıcam diye kasarak yazdığı edebi metinlerle cebelleşmek yerine gazete makaleleri, akademik makaleler gibi bilgiyi konsantre olarak sunan metinlerle ilgilenmeyi daha çok seviyorum. sanki edebiyat, özellikle de roman bugünün dünyası için biraz sıkıcı ve zaman kaybettirici kalıyor gibi hissediyorum.
soruma gelince, edebiyatı herkes sevmek zorunda mıdır? romanları 20 30 sayfadan sonra kenara atmak ayıp mıdır? ne dersiniz bu konularda?
ifade hep böyle kullanıldığı için başlığı da öyle attım ama aslında çekici kızın yanındaki çekici olmayan kız olsa daha güzel olur.
bugün mesela 1-2 haftadır tanıştığım, arada muhabbet ettiğim çekici olmayan kızın yanında çekici kız olarak tabir edebileceklerimizden gördüm (gözleri parlar hani, mal mal bakmaz, öyle kızlardan). muhabbet iyi sardı, "kıza hafta sonu napıyorsun?", "akşamları çıkıyor musun?", "sen de burada yabancısın sıkılıyor musun?" gibisinden şeyler soracaktım ama üçümüz de yabancıyız burada, diğer kıza ayıp olmasın yüzü asılmasın diye fazla yürüyemedim. şimdi aslında kızlar bunu erkeklerden daha çok yapıyor bence, ben şahsen kaç kere şahit oldum çekici erkek görünce kafayı yiyen kızları ama benim içim elvermiyor yav. utanıyorum. nedir bu konudaki fikriniz?
bugün mesela 1-2 haftadır tanıştığım, arada muhabbet ettiğim çekici olmayan kızın yanında çekici kız olarak tabir edebileceklerimizden gördüm (gözleri parlar hani, mal mal bakmaz, öyle kızlardan). muhabbet iyi sardı, "kıza hafta sonu napıyorsun?", "akşamları çıkıyor musun?", "sen de burada yabancısın sıkılıyor musun?" gibisinden şeyler soracaktım ama üçümüz de yabancıyız burada, diğer kıza ayıp olmasın yüzü asılmasın diye fazla yürüyemedim. şimdi aslında kızlar bunu erkeklerden daha çok yapıyor bence, ben şahsen kaç kere şahit oldum çekici erkek görünce kafayı yiyen kızları ama benim içim elvermiyor yav. utanıyorum. nedir bu konudaki fikriniz?
1- yumurtaların tavsiye edilen tüketim tarihi 5 aralık. alınalı beri dolapta duruyor. yenebilir mi?
2- dün süpermarketteki buzdolabından önceden pişirilmiş karides aldım (donmuş değildi ya da çabuk çözüldü). sadece kafasını kabuğunu kopartıyoruz yani sonra lüp atıyoruz. aldıktan sonra 3-5 saat dışarıda durmuştur sonra yine dolaba koydum (buzluğa değil). dün akşamdan beri dolapta. yenir mi?
merci
2- dün süpermarketteki buzdolabından önceden pişirilmiş karides aldım (donmuş değildi ya da çabuk çözüldü). sadece kafasını kabuğunu kopartıyoruz yani sonra lüp atıyoruz. aldıktan sonra 3-5 saat dışarıda durmuştur sonra yine dolaba koydum (buzluğa değil). dün akşamdan beri dolapta. yenir mi?
merci
iPhone 5c 380 euro. pembe membe kilifla halledilir. fiyat nasil sizce?
merhaba arkadaşlar,
öncelikle sigara sağlığa zararlıdır. ciğerlerinizi seviyorsanız başlamayın. bunu diyerek "içme o zaman .s.s.s" diyerek cevap verdiğini sanacak salakları sanırım durdurmuş oldum.
şimdi ben günde 3-8 arası sarma sigara (drum, arap kağıdı veya rizla, ocb filtre) içen, bunu da genelde yemeklerden sonra ve kahve, çay, bira eşliğinde yapan bir kendi çapında tiryakiyim. sigara içmekten zevk alıyorum. bu soruyu da ondan soruyorum zaten.
geçen haftalarda aldığım tütün kuru çıktı ve boğazımı acıttı, iki gün dayanabildim yenisini almak zorunda kaldım (içine elma kabuğu attım falan ayrı mesele). sonra bu da sanırım fazla ıslak mıydı neydi bir türlü duman gelmedi. eskisi gibi boğazıma değil mideme gitti. ben ne olduğunu anlamadım ama 2-3 gün sonra midem yanmaya çok acımaya başladı. hayattan 3-4 günü o mide acısıyla geçirdim. zaten canımı sıkan sebepler vardı, hep mideme vuruyor canım sıkılınca, bir de sigara da istemeden oraya gidince double damage oldu. baktım olmayacak, birkaç gün içmedim sigara iyileşeyim diye, güzel şeyler düşündüm falan iyi kötü iyi oldum. şimdi sigara yine mideye gidiyor. bir türlü eski haline getiremiyorum. sert çekiyorum, dudağımın kenarından çekiyorum, gelmiyor o genizde hissedilen yere :( içtiğim sigaradan bi bok anlamıyorum. neyin nesidir bu yahu?
-sigara sağlığa zararlıdır-
öncelikle sigara sağlığa zararlıdır. ciğerlerinizi seviyorsanız başlamayın. bunu diyerek "içme o zaman .s.s.s" diyerek cevap verdiğini sanacak salakları sanırım durdurmuş oldum.
şimdi ben günde 3-8 arası sarma sigara (drum, arap kağıdı veya rizla, ocb filtre) içen, bunu da genelde yemeklerden sonra ve kahve, çay, bira eşliğinde yapan bir kendi çapında tiryakiyim. sigara içmekten zevk alıyorum. bu soruyu da ondan soruyorum zaten.
geçen haftalarda aldığım tütün kuru çıktı ve boğazımı acıttı, iki gün dayanabildim yenisini almak zorunda kaldım (içine elma kabuğu attım falan ayrı mesele). sonra bu da sanırım fazla ıslak mıydı neydi bir türlü duman gelmedi. eskisi gibi boğazıma değil mideme gitti. ben ne olduğunu anlamadım ama 2-3 gün sonra midem yanmaya çok acımaya başladı. hayattan 3-4 günü o mide acısıyla geçirdim. zaten canımı sıkan sebepler vardı, hep mideme vuruyor canım sıkılınca, bir de sigara da istemeden oraya gidince double damage oldu. baktım olmayacak, birkaç gün içmedim sigara iyileşeyim diye, güzel şeyler düşündüm falan iyi kötü iyi oldum. şimdi sigara yine mideye gidiyor. bir türlü eski haline getiremiyorum. sert çekiyorum, dudağımın kenarından çekiyorum, gelmiyor o genizde hissedilen yere :( içtiğim sigaradan bi bok anlamıyorum. neyin nesidir bu yahu?
-sigara sağlığa zararlıdır-
şimdi hayatımızda iyi gitmeyen şeyleri düzeltmek, tıbbi yardım almak, içimizi dökmek için bunlara gidiyoruz ya. bu arkadaşlar acaba kendi hayatlarında ne derece başarılılar? terzi kendi söküğünü dikebiliyor mu? eğer kendisi de sıkıntılar yaşıyorsa bu mesleği yaparken kendini eksik ya da yetersiz hissetmiyor mu?
selamlar
medyayı yakından takip etmekten medya maymununa dönmüş biri olarak bu iş cidden çok garibime gitti. mehmet ocaktan (akşam), mustafa karaalioğlu (star) görevden alınmış. sözüm ona yeni şafak'taki ibrahim karagül de görevden alınmış ama teyit edilmedi, twitterda kaynaksız sallıyor millet. neymiş, bunlar yiğit bulut'a karşı işler çevirmişler, ondan görevden alınmışlar ama gerçek sebep ne tam belli değil. atılanlardan da açıklama gelmedi henüz. fikriniz var mıdır bu konuda acaba? burada kaç tane medya çalışanı var bilmiyorum ama bir sorayım dedim; ilginç bir olay.
kaynak: t24.com.tr
medyayı yakından takip etmekten medya maymununa dönmüş biri olarak bu iş cidden çok garibime gitti. mehmet ocaktan (akşam), mustafa karaalioğlu (star) görevden alınmış. sözüm ona yeni şafak'taki ibrahim karagül de görevden alınmış ama teyit edilmedi, twitterda kaynaksız sallıyor millet. neymiş, bunlar yiğit bulut'a karşı işler çevirmişler, ondan görevden alınmışlar ama gerçek sebep ne tam belli değil. atılanlardan da açıklama gelmedi henüz. fikriniz var mıdır bu konuda acaba? burada kaç tane medya çalışanı var bilmiyorum ama bir sorayım dedim; ilginç bir olay.
kaynak: t24.com.tr
selamlar
bu işi yapan oldu mu aranızda? sormak istediğim şey, karşımdaki insanların dilini biliyorum ama hiç türkçe bilmeyenlere sadece türkçe mi konuşmalı yoksa onların dilinde mi açıklamalı tam emin olamıyorum. deneyimlilerin fikrini merak ediyorum.
bu işi yapan oldu mu aranızda? sormak istediğim şey, karşımdaki insanların dilini biliyorum ama hiç türkçe bilmeyenlere sadece türkçe mi konuşmalı yoksa onların dilinde mi açıklamalı tam emin olamıyorum. deneyimlilerin fikrini merak ediyorum.
hepsiburada'dan fransa'ya bilgisayar göndertsek taşıması gümrüğü derken astarı yüzünden pahalıya mı gelir? burada bilgisayar fiyatları hiç iç açıcı değil de. üstüne üstlük klavye de azerty her ne haltsa.
selam arkadaşlar
buzdolabının kapağını 5 saat kadar bir süre açık unutmuşum evden çıkmadan kapatmamışım, salaklık işte. sizce dolap bir yerden sonra çalışmayı durdurmuş mudur yoksa yüklü bir elektrik faturası beni mi bekliyor? dolapta 7 soğukluk düzeyi var, benimki 2,5 civarında bir yerlerde. küçük bir dolap söz konusu, yarı boyda olanlardan.
buzdolabının kapağını 5 saat kadar bir süre açık unutmuşum evden çıkmadan kapatmamışım, salaklık işte. sizce dolap bir yerden sonra çalışmayı durdurmuş mudur yoksa yüklü bir elektrik faturası beni mi bekliyor? dolapta 7 soğukluk düzeyi var, benimki 2,5 civarında bir yerlerde. küçük bir dolap söz konusu, yarı boyda olanlardan.
selamlar arkadaşlar
yad ellerde paris banliyösünde bir yurt odasındayım. demlediğim çayın posasını musluğa dökünce bir sorun olmuyordu. bu defa fazlaca dökünce su çok geç gitmeye başladı ve evye her seferinde posayla doluyor. pis bi şey oldu böyle ıyk. dia, lidl, leader price hepsinde bizdeki lavabo aç kimyasalından ve plastik pompadan aradım ama yok. yarın da tati'ye bakacağım. dayım "kola dök" dedi ama bir halta yaramadı :)) sizin bir öneriniz var mı? bulaşık yıkamak falan işkenceye döndü de.
yad ellerde paris banliyösünde bir yurt odasındayım. demlediğim çayın posasını musluğa dökünce bir sorun olmuyordu. bu defa fazlaca dökünce su çok geç gitmeye başladı ve evye her seferinde posayla doluyor. pis bi şey oldu böyle ıyk. dia, lidl, leader price hepsinde bizdeki lavabo aç kimyasalından ve plastik pompadan aradım ama yok. yarın da tati'ye bakacağım. dayım "kola dök" dedi ama bir halta yaramadı :)) sizin bir öneriniz var mı? bulaşık yıkamak falan işkenceye döndü de.
bu patates dün akşam haşlandı. öyle sudan çıktığı gibi duruyor. akıbeti ne olur? atalım mı? yiyelim mi?
cücük: patatesten fışkırmaya başlayan beyaz dalcıklar
patatesi 1 hafta önce falan almıştım öyle karanlık dolaba koymuştum. bugün baktım ki diptekilerden bazıları yumuşamış ve kimi patateslerde de minik cücükler çıkmaya başlamış. cücüksüzleri kullandım bi tane de azcık cücüklüyü kaynatıyorum şimdi. bunların zararı nedir? çıktıkları yeri kesip atsak yeter mi? biliyorum çok fazla olunca zararlı oluyor da daha başlangıç aşamasındayız. nedir bunlarla baş etmenin yöntemi?
patatesi 1 hafta önce falan almıştım öyle karanlık dolaba koymuştum. bugün baktım ki diptekilerden bazıları yumuşamış ve kimi patateslerde de minik cücükler çıkmaya başlamış. cücüksüzleri kullandım bi tane de azcık cücüklüyü kaynatıyorum şimdi. bunların zararı nedir? çıktıkları yeri kesip atsak yeter mi? biliyorum çok fazla olunca zararlı oluyor da daha başlangıç aşamasındayız. nedir bunlarla baş etmenin yöntemi?
Selamlar arkadaslar
Ben baktigi her yerde toplumsal sinif goren bir insanim ve insanlarin yere tukurup cop atmasi, bagirarak ve kufurlu konusmasi, bebelerine gorgu vermden ortaliga salmasi, deodorant surmedigi icin kotu kokmasi, otobuste bacaklarini dorseklerini acmasi gibi seyler beni rahatsiz ediyor. Ayni sekilde halka acik yerlerde de ulke gercekleriyle yuzlesmek beni cok uzuyor. Besiktasta chpnin onunde oturmaya kalksam grinpiis spamcisi, dilenci tinerci, meczup yasli ekip, kari kiz kesen ergen ve geckin apaci ekip hep hazir ve nazir oluyorlar. Gezi parki, macka parki, besiktas sahil, ortakoy sahil hep boyle. bugun izmir konaktaydim orasi da oyleydi. Halk plajinin boyle olduhgunun farkina varali beri oralara da gitmiyorum yazlikta. Ha beach daha kiro aslinda. Para vermeden kafa dinlemek ve kendini guvende hissetmek imkansiz. Bedavayi da seviyorum tabi. Ulus parkina bebek parkina mi gideyim? Niye beles olan her yer cokuntu alanina donuyor sevgili arkslar?
Ben baktigi her yerde toplumsal sinif goren bir insanim ve insanlarin yere tukurup cop atmasi, bagirarak ve kufurlu konusmasi, bebelerine gorgu vermden ortaliga salmasi, deodorant surmedigi icin kotu kokmasi, otobuste bacaklarini dorseklerini acmasi gibi seyler beni rahatsiz ediyor. Ayni sekilde halka acik yerlerde de ulke gercekleriyle yuzlesmek beni cok uzuyor. Besiktasta chpnin onunde oturmaya kalksam grinpiis spamcisi, dilenci tinerci, meczup yasli ekip, kari kiz kesen ergen ve geckin apaci ekip hep hazir ve nazir oluyorlar. Gezi parki, macka parki, besiktas sahil, ortakoy sahil hep boyle. bugun izmir konaktaydim orasi da oyleydi. Halk plajinin boyle olduhgunun farkina varali beri oralara da gitmiyorum yazlikta. Ha beach daha kiro aslinda. Para vermeden kafa dinlemek ve kendini guvende hissetmek imkansiz. Bedavayi da seviyorum tabi. Ulus parkina bebek parkina mi gideyim? Niye beles olan her yer cokuntu alanina donuyor sevgili arkslar?
Merhaba
Izmiri hic bilmiyorum. aksam istanbula donecegim. Sanirim 54 numara otogara gidiyor degil mi?
Izmiri hic bilmiyorum. aksam istanbula donecegim. Sanirim 54 numara otogara gidiyor degil mi?
Benzin paraniza ortak olup bi koltugunuzu alabilirim :) egitimli iyi duzgun hossohbet bi insanim. Guzel guzel gideriz muhabbet ede ede.
Minibusler neden kaldirilmiyor? Barbaros bulvarinda 40 tane otobus hatti varken bu ilkel ve tehlikeli araclari kullanip para kazandirmaya insanlarin gonlu nasil elveriyor?