Şuan ki sevgiliniz ya da eski sevgilinizi ilk gördüğünüz de etkilendiniz mi? Yoksa sonradan tanıya tanıya mı bir şeyler oluyor?
Benim çıktığım ya da çıkmak istediğim kızlar ilk görüşte hiç ilgimi çekmemişti. Sonradan sohbet edince beğenmeye başlıyorum ben. İlk görüşte beğendiğim kızlarla da hiç olmuyor tanıdıkça o beğenme bitiyor.
Benim çıktığım ya da çıkmak istediğim kızlar ilk görüşte hiç ilgimi çekmemişti. Sonradan sohbet edince beğenmeye başlıyorum ben. İlk görüşte beğendiğim kızlarla da hiç olmuyor tanıdıkça o beğenme bitiyor.
Ben yapi gereği biraz kolay pes eden biriyim yani olursa olur olmaz sada çok şeyimde kafasındayım . bu gamsız hallerim mi diyeyim ne diyeyim çok eleştiri almaya başladı son zamanlarda. Bilemiyorum kendimi değiştirmeye de pek niyetim yokk. Bu benim savunma mekanizmam.vazgeçmeyen, kararlı, inatçı insanlar neden seviliyor bunu da anlamış değilim. Bence,böyle insanlar fazla cabuk gaza geliyor. Kitaplardaki filmlerdeki hayali karakterlere fazla özeniyorlar. Gerçek dünya KitaPlardaki filmlerdeki ka-dar karmaşık değil. Bi ise başlarsın, zorla güzellik olmaz ise, yarım bırakırsın. Kendini üzmeye, inat etmeye ne gerek var anlamıyorum. Biraz psikolojik danışmanlık alanı olaraktan kullandım burayı ama 1 aydinlatirsaniz su kardeşinizi...
Sevgili gönül işleri uzmanları;
Öncelikle sizi en kalbi duygularımla selamlamak isterim.
Başlıktan anlaşılabileceği üzere bi kız var.
Bi arkadaşımın arkadaşı, 2 sene önce filan bi tanıştık ama çok muhabbet olmadı.
O kadar zamandan sonra benden mesaj attı, uzmanlık alanımla ilgili bişey rica etti.
Bu vesile ile buluştuk filan. Acayip süper aman geçirdik, yedik içtik eğlendik. Ayrılmadan "biz bu kadar az sürede nasıl bu kadar iyi anlaştık" dedi. Ayrıldıktan sonra mesajlaştık filan.
O ilk buluşmamızda onun alanıyla ilgili ve ihtiyacım olan bir tür ders gibi bişey verebileceğini filan söylemişti. Bu buluşmadan sonra bana bu konuyla ilgili kaynaklar kitaplar filan getirdi.
Daha sonraları çok fazla görüşmedik. Yani 3 hafta boyunca toplasan 5-6 kere mesajlaşmışızdır. Bi ara böyle ağırdan alıyor gibi hissedince açıkçası saldım bende çok oralı olmadım.
3 haftanın sonunda konu bu anlatacağa şeye geldi ve hafta sonu buluşalım dedi. Bende olur dedim ve buluştuk yorgun olmasına rağmen bana 2 saat sunum yaptı bu konuyla ilgili epey bir yardımcı oldu yani.
Sonrasında çay kahve muhabbet derken uzun uzun birbirimizle ilgili konuştuk. Yine aşırı güzel vakit geçirdik. Ayrılırken çok güzel vakit geçirdiğini söyledi.
Şimdi gelelim sorulara;
Bu okuduklarınızdan ne anladınız? Yani bu yol nereye gidiyor?
Açıkçası uzun zamandır bu kadar güzel vakit geçirdiğim biri olmamıştı. Yani keşke aramızda bişeyler olsa ama ben buradan nasıl çeviririm, nasıl bu maçı alırım bilemiyorum.
Tavsiye ve önerilerinize, ayrıca sorularınıza acayip ihtiyacım var.
Saygı ve sevgilerimle...
Öncelikle sizi en kalbi duygularımla selamlamak isterim.
Başlıktan anlaşılabileceği üzere bi kız var.
Bi arkadaşımın arkadaşı, 2 sene önce filan bi tanıştık ama çok muhabbet olmadı.
O kadar zamandan sonra benden mesaj attı, uzmanlık alanımla ilgili bişey rica etti.
Bu vesile ile buluştuk filan. Acayip süper aman geçirdik, yedik içtik eğlendik. Ayrılmadan "biz bu kadar az sürede nasıl bu kadar iyi anlaştık" dedi. Ayrıldıktan sonra mesajlaştık filan.
O ilk buluşmamızda onun alanıyla ilgili ve ihtiyacım olan bir tür ders gibi bişey verebileceğini filan söylemişti. Bu buluşmadan sonra bana bu konuyla ilgili kaynaklar kitaplar filan getirdi.
Daha sonraları çok fazla görüşmedik. Yani 3 hafta boyunca toplasan 5-6 kere mesajlaşmışızdır. Bi ara böyle ağırdan alıyor gibi hissedince açıkçası saldım bende çok oralı olmadım.
3 haftanın sonunda konu bu anlatacağa şeye geldi ve hafta sonu buluşalım dedi. Bende olur dedim ve buluştuk yorgun olmasına rağmen bana 2 saat sunum yaptı bu konuyla ilgili epey bir yardımcı oldu yani.
Sonrasında çay kahve muhabbet derken uzun uzun birbirimizle ilgili konuştuk. Yine aşırı güzel vakit geçirdik. Ayrılırken çok güzel vakit geçirdiğini söyledi.
Şimdi gelelim sorulara;
Bu okuduklarınızdan ne anladınız? Yani bu yol nereye gidiyor?
Açıkçası uzun zamandır bu kadar güzel vakit geçirdiğim biri olmamıştı. Yani keşke aramızda bişeyler olsa ama ben buradan nasıl çeviririm, nasıl bu maçı alırım bilemiyorum.
Tavsiye ve önerilerinize, ayrıca sorularınıza acayip ihtiyacım var.
Saygı ve sevgilerimle...
Eski ilişkimin sonlanmış olması sebebiyle yalnız kalmaya çalışıp, kendime döndüğüm bir dönemde hiç beklemediğim bir şekilde benden 11 yaş büyük bir kadınla karşılaştım. Bir gece birlikte olduk. Ben 30'a yakınım o ise 40'larına yakın.
Tabii ki de çok mantıklı bir ilişki durumu değil gibi dursa da onun ilgisinin, beni dinlemesinin ne kadar iyi hissettirdiğini fark ettim. Aramızda maddi hiçbir ilişki durumu yok. Beni merak ediyor, benimle konuşmak istiyor ve her konuştuğumuzda da oldukça ilgileniyor. Bir derdim varsa çözmeye çalışıyor vs.
Bir ayrılık sonrası yaşadığım boşluk ve yalnızlık hali sebebiyle, kendime güvenimin de çok düştüğü için mi bu bana çok iyi geliyor yoksa gerçekten buradan bir diyalog, sevgililik ya da farklı bir ilişki biçimi çıkabilir mi diye düşünmeye başladım.
Böyle bir ilişkiniz oldu mu? Olduysa nereye gittiğini merak ediyorum. Kişisel düşüncelerinizi paylaşırsanız sevinirim çünkü şu anda kendi duygularıma güvenemiyorum.
Tabii ki de çok mantıklı bir ilişki durumu değil gibi dursa da onun ilgisinin, beni dinlemesinin ne kadar iyi hissettirdiğini fark ettim. Aramızda maddi hiçbir ilişki durumu yok. Beni merak ediyor, benimle konuşmak istiyor ve her konuştuğumuzda da oldukça ilgileniyor. Bir derdim varsa çözmeye çalışıyor vs.
Bir ayrılık sonrası yaşadığım boşluk ve yalnızlık hali sebebiyle, kendime güvenimin de çok düştüğü için mi bu bana çok iyi geliyor yoksa gerçekten buradan bir diyalog, sevgililik ya da farklı bir ilişki biçimi çıkabilir mi diye düşünmeye başladım.
Böyle bir ilişkiniz oldu mu? Olduysa nereye gittiğini merak ediyorum. Kişisel düşüncelerinizi paylaşırsanız sevinirim çünkü şu anda kendi duygularıma güvenemiyorum.
ya böyle basit şeylerden insan ayırmayı sevmiyorum ama sean connery'yi de tanı be kadın!
biriyle konuşuyorum, flört gibi bişey ama daha yeni. rahmetliden bahsettim bugün, tanımadı :/
flörtünüz sean connery'yi tanımasa soğur musunuz? soru da bu olsun. anlaşılan benim zaten soğuyasım varmış da, sizi merak ettim.
biriyle konuşuyorum, flört gibi bişey ama daha yeni. rahmetliden bahsettim bugün, tanımadı :/
flörtünüz sean connery'yi tanımasa soğur musunuz? soru da bu olsun. anlaşılan benim zaten soğuyasım varmış da, sizi merak ettim.
tepkiniz ne olurdu?
a) umursamam, saklayacağım bir şey yok baksın
b) izinsiz baktığı için kızarım
c) diğer (açıklayınız)
a) umursamam, saklayacağım bir şey yok baksın
b) izinsiz baktığı için kızarım
c) diğer (açıklayınız)
(11)
Partnerinizin karşı cins ile iletişiminde rahatsız olma sınırınız nedir
kitap arasında kalmış silgi tozu #1450896
Kıskanmak mı demek lazım buna emin değilim.
Genelde kıskanç olmayan biri olsanız da partnerinizle ilgili şahit oldugunuz bir noktada "öhh" deyip rahatsızlık hissedebilirsiniz. Bu kimisi için partnerin iş arkadaşıyla lak lak etmesi olabilir. Başkası ise partnerinin tanımadığı insanlarla tatile gitmesinden dahi rahatsız olmayabilir. Ben de herhangi bir şeyden kolay kolay kıllanmayan taraftayım. Sizin düşünceleriniz nedir bu konuda?
Genelde kıskanç olmayan biri olsanız da partnerinizle ilgili şahit oldugunuz bir noktada "öhh" deyip rahatsızlık hissedebilirsiniz. Bu kimisi için partnerin iş arkadaşıyla lak lak etmesi olabilir. Başkası ise partnerinin tanımadığı insanlarla tatile gitmesinden dahi rahatsız olmayabilir. Ben de herhangi bir şeyden kolay kolay kıllanmayan taraftayım. Sizin düşünceleriniz nedir bu konuda?
Başlıktaki üçlü, 25 yıllık yaşamımın gelip dayandığı noktayı en iyi özetleyen kavramlar. O kadar ki, durumumu tarif ederken bunların üstüne bir şeyler eklemek, bu genel olgular altındaki özel konumumu belirleyen detaylardan bahsetmek bile bana lüzumsuz görünüyor.
Bu saate kadar hep bir asalak olarak yaşadım, 25 yaşımda bile halen ailemin sırtında yük olmaya devam ediyorum. Hiç iş deneyimim olmadı. Paraya dönüştürebileceğim bir meziyetim de yok, kelimenin tam anlamıyla vasıfsızım. Felaket korkağım ayrıca, başkalarının kafasından benimle ilgili neler geçtiğini düşünmeden adım bile atamıyorum. İnsan içindeyken kendimi hilkat garibesi gibi hissediyorum. Acınası bir yaratığım. Güvenli alanımın dışında bulunduğum anlar, etrafımdaki insanların her hareketimde ve her sözümde bir acayiplik saptadıkları düşüncesiyle çarpışarak geçiyor. Hiçbir şeyi sıradan bir insan gibi doğru biçimde yapmayı beceremiyorum. Basit, gündelik bir diyaloğu bile geride utanç duyacağım bir anı bırakmadan tamamlayamıyorum. Bu da beni az konuşmaya, insanlarla ilişkilerimi asgari düzeyde tutmaya itiyor. Yalnızım, hiç arkadaşım yok. Günlerim evde oturarak geçiyor. İnternette geziniyorum, oyun oynuyorum, bir şeyler okuyorum, müzik dinliyorum, haberlere bakıyorum vesaire vesaire... Kendimi ikna edebildiğim zamanlar, ara sıra dışarı çıkıp deniz kıyısında öylece yürüyorum. Yürüyen bir boşluğum. Kapasitemin sınırlarına dayanmış gibiyim. Görülecek yeni bir şey yok, daha ilerisi yok. Herkese rolleri dağıtılırken beni es geçmişler sanki, senaryodaki yerime dair hiçbir fikrim yok. Mantığım, bundan böyle bu varoluşu sürdürmenin anlamsız ve acı verici bir çırpınış olacağını söylüyor. Bu yargıyı başkasının ağzından duymak gurur kırıcı olurdu ama doğruluğuna itiraz edemiyorum. Yine de olduğum kişiyi bazı yönleriyle seviyorum. Hayatta olmayı yeğliyorum. Ancak hayatımla ne yapacağımı bilmiyorum. Baştan yanlış temeller üzerine kurulmuş bir kişiliğim var, başarısız bir ürünüm. Böyle gitmeyeceği çok açık.
Bu saate kadar hep bir asalak olarak yaşadım, 25 yaşımda bile halen ailemin sırtında yük olmaya devam ediyorum. Hiç iş deneyimim olmadı. Paraya dönüştürebileceğim bir meziyetim de yok, kelimenin tam anlamıyla vasıfsızım. Felaket korkağım ayrıca, başkalarının kafasından benimle ilgili neler geçtiğini düşünmeden adım bile atamıyorum. İnsan içindeyken kendimi hilkat garibesi gibi hissediyorum. Acınası bir yaratığım. Güvenli alanımın dışında bulunduğum anlar, etrafımdaki insanların her hareketimde ve her sözümde bir acayiplik saptadıkları düşüncesiyle çarpışarak geçiyor. Hiçbir şeyi sıradan bir insan gibi doğru biçimde yapmayı beceremiyorum. Basit, gündelik bir diyaloğu bile geride utanç duyacağım bir anı bırakmadan tamamlayamıyorum. Bu da beni az konuşmaya, insanlarla ilişkilerimi asgari düzeyde tutmaya itiyor. Yalnızım, hiç arkadaşım yok. Günlerim evde oturarak geçiyor. İnternette geziniyorum, oyun oynuyorum, bir şeyler okuyorum, müzik dinliyorum, haberlere bakıyorum vesaire vesaire... Kendimi ikna edebildiğim zamanlar, ara sıra dışarı çıkıp deniz kıyısında öylece yürüyorum. Yürüyen bir boşluğum. Kapasitemin sınırlarına dayanmış gibiyim. Görülecek yeni bir şey yok, daha ilerisi yok. Herkese rolleri dağıtılırken beni es geçmişler sanki, senaryodaki yerime dair hiçbir fikrim yok. Mantığım, bundan böyle bu varoluşu sürdürmenin anlamsız ve acı verici bir çırpınış olacağını söylüyor. Bu yargıyı başkasının ağzından duymak gurur kırıcı olurdu ama doğruluğuna itiraz edemiyorum. Yine de olduğum kişiyi bazı yönleriyle seviyorum. Hayatta olmayı yeğliyorum. Ancak hayatımla ne yapacağımı bilmiyorum. Baştan yanlış temeller üzerine kurulmuş bir kişiliğim var, başarısız bir ürünüm. Böyle gitmeyeceği çok açık.
Yakın bir arkadaşımın sürekli şikayet ettiğini fark ettim. Aslında uzun süredir arkadaşız ama son zamanlarda şikayetlerinin benim de içimi şişirmesi sonucu galiba, ne kadar çok şikayet ettiğini fark ettim. Daha öncesinden ilişkimiz şöyleymiş, özellikle onun hayatında bir sürü olumsuz şey olmaya başladıktan sonra: o şikayet ediyor, ben de hep onu teselli ediyorum. Diyaloglarımız bir şekilde benim tesellilerime dönüyor, kendimi teselli ederken buluyorum. Ama ona etkisi oluyor mu farkında değilim de, ben tükendiğimi fark ettim.
Şimdi ben bu arkadaşlar kaçmalı mıyım? Yoksa durumu ona söylemeli ve çözüm üretmesine yardımcı mı olmalıyım? Çünkü hiçbir şey söylemeden çekip gitmek (yavaş yavaş uzaklaşmak)!, dostluk kurallarına aykırı gibi geliyor.
Şimdi ben bu arkadaşlar kaçmalı mıyım? Yoksa durumu ona söylemeli ve çözüm üretmesine yardımcı mı olmalıyım? Çünkü hiçbir şey söylemeden çekip gitmek (yavaş yavaş uzaklaşmak)!, dostluk kurallarına aykırı gibi geliyor.
Bir süredir ailemle birlikte yaşıyorum. Annemin ve babamın iletişiminde sindiremediğim durumlar var. Babamın senelerdir anneme yaptığı psikolojik, fiziksel şiddete, baskıya tanık olmuş bir çocuğum. Büyüdüm, belki bunlar azaldı ama annemin üzerinde etkisi devam ediyor. Baba olarak da bana yaptıklarının etkisi devam ediyor. Genel olarak baktığımız zaman bana direkt yaptıkları bir şey yok, ama annemin o adama hala katlanıyor olmasına (parası, pulu, mesleği var, isterse çeker gider) babamın yaptıklarını bilmesine rağmen anneme mahcup olmamasına dayanamıyorum. Evde kendi kendimi geriyorum.
Uzaklara gitmek bir çözüm olabilir mi? Başka bir yerde yaşasam? Türkiye’de başka bir şehirde, başka bir memlekette?
Belirli bir süre yurtdışında yaşamıştım, o zamanlar çok güzeldi, bir gram özlemedim ailemi. Yine gitsem çözüm olur mu diyorum ama gurbetin getirilerinden de çekiniyorum.
Biliyorum bende bıraktıkları yaralar benimle birlikte gelecek ama en azından güncel gerginliğim azalır belki diye umut etmek istiyorum.
Uzaklara gitmek bir çözüm olabilir mi? Başka bir yerde yaşasam? Türkiye’de başka bir şehirde, başka bir memlekette?
Belirli bir süre yurtdışında yaşamıştım, o zamanlar çok güzeldi, bir gram özlemedim ailemi. Yine gitsem çözüm olur mu diyorum ama gurbetin getirilerinden de çekiniyorum.
Biliyorum bende bıraktıkları yaralar benimle birlikte gelecek ama en azından güncel gerginliğim azalır belki diye umut etmek istiyorum.
bu sizi etkiler miydi? bazen çok güzel yazılar buluyorum ancak paylaşamamak biraz canımı sıkıyor :/
Yeni üye oldum ınstagram'a. Buradaki sürekli bikinili tangalı lüks hayatlar süren kadınlar escort mu oluyorlar? Normal bir işi gücü olan insan o pozlarla nasıl hayatına devam ediyor?
Yüzümün sağ tarafı gayet iyi ama sol tarafı sanki yukardan ve arkadan tutup çekmişler gibi. Daha yukarda ve hafif geride. Moralimi bozuyor bu durum. Arkadan bi tane koysam düzelir mi
....
Biz 3lü takılan bir gruptuk. Birisiyle bazı meselelerden dolayı ilişkiyi bitirdim. Kızgınlığım artık pek kalmadı ama yüzünü görmek istemediğim birisi. Diğer arkadaşın kınasında, düğününde nasıl olacak bilmiyorum. O bayağı yakın arkadaşım. Böyle bir durumu tecrübelemiş olan var mı
bi kız arkadaşım dm'den mesaj attı bende başka bi arkadaşa göndermek için ss aldım. Karşı tarafa bildirim gider mi? Lütfen acil cevaplayın lafı yumuşatarak göndermem gereken birşeydi. Ara bozucu gibi olucam.
çok klasik soru ama olsun.
yüz olarak. yüz güzelliği...
edit: göz önünde olanlardan. yoksa ne güzeller var.
yüz olarak. yüz güzelliği...
edit: göz önünde olanlardan. yoksa ne güzeller var.
(13)
ilişkilerini sosyal medyada yaşayanlardan mısınız,yaşamayanlardan mı?
neoluyokardesimnebutantantana #1450090
story,post falan atar mısınız mesela?
ben de kullandigima ragmen sevgilimin sigara icmesinden son derece rahatsizim cunku ben koku birakmayacak sekilde son derece dikkatli ve az tuketiciyim. sevgilim ise karsidan karsiya gecerken, uyanirken, yatarken emzik gibi agzinda sigarayla gezmesinden cok rahatsizim fakat bu durumu dile getirdigimde onun keyfine mani olma, onu kisitlama gibi bir cabadaymisim hissi yaratacak karsiliklar veriyor. "bi sigaramiz var", "dertliyim bi sey deme sigraya" gibi artik karsilik veremeyecegim cevaplar aliyorum. onceden istesem birakirim modundayken simdi "kolay mi sanki" cevabi aliyorum.
ozetle birakmak istemiyor. bu sorunu yasayip cozebilen oldu mu? nasil yaklasim sergilemeliyim?
ozetle birakmak istemiyor. bu sorunu yasayip cozebilen oldu mu? nasil yaklasim sergilemeliyim?
Selamlar,
Birkaç haftadır biriyle görüşüyorum, daha herşey tabi ki çok yeni, birbirimizi tanımaya çalışıyoruz. Bu kişi ile daha ilk tanıştığımda kendisini beğenmiştim ama o bir daha birşey yazmamıştı. Haftalar sonra ben birşeyler yazdım, biraz mesajlastik, ilerleyen günlerde görüştük, sonrası da yavaş yavaş görüşe görüşe devam ediyor. Bazen o bazen ben yazıyoruz. Geçen salı görüştük, bana göre müthiş bir gün geçirdik ve dün akşam yani Perşembe akşama kadar hiçbir şey yazmadı, aramadı sormadı ve attığı mesaj da bulduğu bir video ile ilgiliydi.
Duygusal bir kişi olsam da bir yandan rasyonelim. Kişinin karakteri ile ilgili olabilir derdim ama herkes için doğal olan birşey varsa bir kişi hoşumuza gidiyorsa konuşmak ve görüşmek isteriz diye düşünüyorum. Bu konuda duyuru erkeklerinin fikrini almak isterim. Netekim ben bir kadın olarak arıyor soruyorum beğendiğim kişiyi ve tabi ki benzer ilgiyi bekliyorum. Kendisine sormak istiyorum ama darlamak da istemiyorum.
Teşekkürler.
Birkaç haftadır biriyle görüşüyorum, daha herşey tabi ki çok yeni, birbirimizi tanımaya çalışıyoruz. Bu kişi ile daha ilk tanıştığımda kendisini beğenmiştim ama o bir daha birşey yazmamıştı. Haftalar sonra ben birşeyler yazdım, biraz mesajlastik, ilerleyen günlerde görüştük, sonrası da yavaş yavaş görüşe görüşe devam ediyor. Bazen o bazen ben yazıyoruz. Geçen salı görüştük, bana göre müthiş bir gün geçirdik ve dün akşam yani Perşembe akşama kadar hiçbir şey yazmadı, aramadı sormadı ve attığı mesaj da bulduğu bir video ile ilgiliydi.
Duygusal bir kişi olsam da bir yandan rasyonelim. Kişinin karakteri ile ilgili olabilir derdim ama herkes için doğal olan birşey varsa bir kişi hoşumuza gidiyorsa konuşmak ve görüşmek isteriz diye düşünüyorum. Bu konuda duyuru erkeklerinin fikrini almak isterim. Netekim ben bir kadın olarak arıyor soruyorum beğendiğim kişiyi ve tabi ki benzer ilgiyi bekliyorum. Kendisine sormak istiyorum ama darlamak da istemiyorum.
Teşekkürler.
Selam, ciddi soruyorum :)
Yaşadığımız şu ortamda, işi olmayanların iş bulma stresi yaşadığı, işi olanların işle ilgili sıkıntılar yaşadığı veyahut hiçbir şey olmasa da gündemden dolayı geleceğe stresle ve umutsuzlukla bakan insanlardansanız, rahatlamak için ne yapıyorsunuz?
Arthur Schopenhauer'un hayata dair olumsuz düşünceleri çok mantıklı gelmeye başladı.
Film izleyesim gelmiyor, müzik dinliyorum yeterli olmuyor, günübirlik ilişkiler boş geliyor.
Ne önerirsiniz?
Teşekkürler.
Yaşadığımız şu ortamda, işi olmayanların iş bulma stresi yaşadığı, işi olanların işle ilgili sıkıntılar yaşadığı veyahut hiçbir şey olmasa da gündemden dolayı geleceğe stresle ve umutsuzlukla bakan insanlardansanız, rahatlamak için ne yapıyorsunuz?
Arthur Schopenhauer'un hayata dair olumsuz düşünceleri çok mantıklı gelmeye başladı.
Film izleyesim gelmiyor, müzik dinliyorum yeterli olmuyor, günübirlik ilişkiler boş geliyor.
Ne önerirsiniz?
Teşekkürler.
11 ay işsizlikten sonra sonunda bir işe girdim. bi' hayırlı olsun alırım :)
iş arayan herkesin biran önce iş bulmasını dilerim.
iş arayan herkesin biran önce iş bulmasını dilerim.
aktif kullanıcı olmayan gizli hesaba istek nasıl gelir?
ben mesela akışa bakınca etkileşimi yüksek sayfaları görüyorum, hesabı gizli olanları öneren bir kısım yok. düzenli like atıp yorum yapan biri olsa denk gelinebilir ama öyle değil durum.
eskiden tanıdıklar dışında hiç gelmezdi, şimdi ne oldu da yarı ölü hesabım kıymete bindi anlamadım. birkaç aydır her gün mutlaka geliyor. algoritmaya çok hakim değilim, bilmediğim bir özellik mi geldi güncellemeyle falan? niye ki?
ben mesela akışa bakınca etkileşimi yüksek sayfaları görüyorum, hesabı gizli olanları öneren bir kısım yok. düzenli like atıp yorum yapan biri olsa denk gelinebilir ama öyle değil durum.
eskiden tanıdıklar dışında hiç gelmezdi, şimdi ne oldu da yarı ölü hesabım kıymete bindi anlamadım. birkaç aydır her gün mutlaka geliyor. algoritmaya çok hakim değilim, bilmediğim bir özellik mi geldi güncellemeyle falan? niye ki?
Birini, birgün onun da seni seveceğini umarak sevmek gerçek sevgiye girer mi?
Çiçek almak istemiyorum, özel bir durumu var.
Çiçek etkisi yapan başka bir şey var mıdır?
Çiçek etkisi yapan başka bir şey var mıdır?
Motivasyonunuzu sorgulamiyorum. Sb.
tepkiniz ne olurdu?
Merak ettim ve iki gün önce bu uygulamayı yükledim.
Tipim iyi ya da yakışıklı da değil ama +99 beğeni almışım ama üyeliğim gold veya plus olmadığı için kim beğenmiş göremiyorum, sadece profil resimleri ayırt edici ve benim de önüme düşmüşse sağa atarak eşleştiğimi anlıyorum. Galiba bazı uygulamalar bilerek böyle yapıyormuş ki gold üyelik vs alalım. Tinder da aslında öyle mi yapıyor?
Not: Aradığım kadın değil, ben de kadın değilim.
Tipim iyi ya da yakışıklı da değil ama +99 beğeni almışım ama üyeliğim gold veya plus olmadığı için kim beğenmiş göremiyorum, sadece profil resimleri ayırt edici ve benim de önüme düşmüşse sağa atarak eşleştiğimi anlıyorum. Galiba bazı uygulamalar bilerek böyle yapıyormuş ki gold üyelik vs alalım. Tinder da aslında öyle mi yapıyor?
Not: Aradığım kadın değil, ben de kadın değilim.
Selamlar. Özellikle kızlara soruyorum.
Henüz birkaç aydır çalıştığınız iş yerinizde patronunuzla ya da müdürünüzle ve birkaç iş arkadaşınızla aynı odada çalışıyor olsanız ve dışardan iş yerinize gelen birisi sizi akşam yemeğine davet etse ya da cep telefonunuzu istese kabul eder miydiniz? Yoksa patron/müdür ve iş arkadaşlarının yanında kıza bak hemen kabul etti demesinler diye daha çekingen mi davranırdınız? Karşı taraf hakkında olumsuz düşünce yaratır mı karşı tarafın ulu orta yürümesi?
Henüz birkaç aydır çalıştığınız iş yerinizde patronunuzla ya da müdürünüzle ve birkaç iş arkadaşınızla aynı odada çalışıyor olsanız ve dışardan iş yerinize gelen birisi sizi akşam yemeğine davet etse ya da cep telefonunuzu istese kabul eder miydiniz? Yoksa patron/müdür ve iş arkadaşlarının yanında kıza bak hemen kabul etti demesinler diye daha çekingen mi davranırdınız? Karşı taraf hakkında olumsuz düşünce yaratır mı karşı tarafın ulu orta yürümesi?
Merhaba herkese,
Bunu her yaşadığımda inanılmaz derecede karalara bağlıyorum. Yemekten kesilme, stres, işlere konsantre olamama. Ömrüm boyunca oradan oraya tayinimiz çıkıp durdu. Her alıştığım yerde en güzel anında koparıldım oradan. Nice dostluklar edindim ama hepsi farklı şehirlerde kaldı. Son 13 yıldır demir attık bi şehire. Güzel dostluklar edindim ve dostluklara inanılmaz önem veririm. Canımı, paramı her şeyimi verecek kadar. Kimseyi yarı yolda bırakmadım desem yanlış olmaz. Lakin kiminle dostluk kursam adamın ya tayini çıkıyor, ya başka şehire taşınıyor. Bıktım, inanılmaz derecede bıktım. Kendimi çok çok fazla yalnız hissetmeye başlıyorum. Bir daha arkadaşlık ilişkisi kurmasam mı acaba diyorum. Zira o da bir sebeple uzaklaşacak. Yakın dostumun tayini çıktı yine ve ben şu an dağıldım. Resmen yemek yiyemiyorum, iş yapamıyorum, fazlasıyla stresliyim. Bu anormal bi durum mu? Bi kere yahu, bi kere de kalın şu şehirde gitmesin tanıdıklarım. Yaşım küçük filan da değil, 35 yaşındayım. Ve bu durum yaşandığında hemen diğer arkadaşlarıma sarılıyorum, arayıp soruyorum. Akrabalarımın yanına giderim en kötü diyorum. Sanırım yalnızlık korkusu. Evlenmek gibi bir fikrimin de olmadığı için arkadaşlıklar daha önemli geliyor bana. Gündelik yaşantımda aşırı duygusal, minnoş bir tip de değilim. Hayata duruşum sert bile sayılabilir. Peki neden dostlar gidince böyle perişan oluyorum. Herkes benim gibi mi, bu durum normal mi, yoksa bende mi bi anormallik var. Neredeyse bir daha biriyle arkadaş olmayacağıma ant içicem. Nedir benim bu durumum?
özellikle +30'lar yaşlarını belirtirseler sevinirim.
Konu hakkında özelden destek vermek isteyen, konuşmak isteyen olursa yazabilirler.
Bunu her yaşadığımda inanılmaz derecede karalara bağlıyorum. Yemekten kesilme, stres, işlere konsantre olamama. Ömrüm boyunca oradan oraya tayinimiz çıkıp durdu. Her alıştığım yerde en güzel anında koparıldım oradan. Nice dostluklar edindim ama hepsi farklı şehirlerde kaldı. Son 13 yıldır demir attık bi şehire. Güzel dostluklar edindim ve dostluklara inanılmaz önem veririm. Canımı, paramı her şeyimi verecek kadar. Kimseyi yarı yolda bırakmadım desem yanlış olmaz. Lakin kiminle dostluk kursam adamın ya tayini çıkıyor, ya başka şehire taşınıyor. Bıktım, inanılmaz derecede bıktım. Kendimi çok çok fazla yalnız hissetmeye başlıyorum. Bir daha arkadaşlık ilişkisi kurmasam mı acaba diyorum. Zira o da bir sebeple uzaklaşacak. Yakın dostumun tayini çıktı yine ve ben şu an dağıldım. Resmen yemek yiyemiyorum, iş yapamıyorum, fazlasıyla stresliyim. Bu anormal bi durum mu? Bi kere yahu, bi kere de kalın şu şehirde gitmesin tanıdıklarım. Yaşım küçük filan da değil, 35 yaşındayım. Ve bu durum yaşandığında hemen diğer arkadaşlarıma sarılıyorum, arayıp soruyorum. Akrabalarımın yanına giderim en kötü diyorum. Sanırım yalnızlık korkusu. Evlenmek gibi bir fikrimin de olmadığı için arkadaşlıklar daha önemli geliyor bana. Gündelik yaşantımda aşırı duygusal, minnoş bir tip de değilim. Hayata duruşum sert bile sayılabilir. Peki neden dostlar gidince böyle perişan oluyorum. Herkes benim gibi mi, bu durum normal mi, yoksa bende mi bi anormallik var. Neredeyse bir daha biriyle arkadaş olmayacağıma ant içicem. Nedir benim bu durumum?
özellikle +30'lar yaşlarını belirtirseler sevinirim.
Konu hakkında özelden destek vermek isteyen, konuşmak isteyen olursa yazabilirler.
duyuru sakinleri, bir nebze de olsa içimi dökmek, derdimi anlatmak istedim. aklınıza gelecek her alanda başarısız olmayı nasıl mı başardım, bilmiyorum. özellikle gönül işleri ve bilhassa da mesleki bağlamda bozguna uğrayıp duruyorum. aslında çok girişken, sosyal biriyim. ama bunun yanında yolu da hep bildiğimi düşündüğüm halde, yolda yürümeye başlayınca bozguna uğruyorum.
misal, yeni mezunken bulduğım işim. şantiyede saha mühendisiyim. zar zor kovalaya kovalaya yüzlerce cv görüşme derken işe girdim, dört ay sonunda olmadı, istifa. bir hafta sonra başka bir iş. modelleme. keyifsizlik, elimi yüzüme bulaştırıyporum şu esnada. işe başlarken inanılmaz hevesli ve öğrenmeye açığım. her şeyin bilgisine sahip olmaya çalışıp hiç bişey yapamamakla yüzleşiyorum. gönül meselelerinde, hepten beceriksizim onca eğreti ilişki. sıkışıp kaldım
misal, yeni mezunken bulduğım işim. şantiyede saha mühendisiyim. zar zor kovalaya kovalaya yüzlerce cv görüşme derken işe girdim, dört ay sonunda olmadı, istifa. bir hafta sonra başka bir iş. modelleme. keyifsizlik, elimi yüzüme bulaştırıyporum şu esnada. işe başlarken inanılmaz hevesli ve öğrenmeye açığım. her şeyin bilgisine sahip olmaya çalışıp hiç bişey yapamamakla yüzleşiyorum. gönül meselelerinde, hepten beceriksizim onca eğreti ilişki. sıkışıp kaldım
Merhaba
Kayınvalidem köyünde. Bu ay sonu dönmek istiyor. Eşim de gidip biz alalım, biraz da hava değişimi olur dedi. Ama karar veremiyorum.
Çünkü;
Kayınvalidem yüzünden geçtiğimiz yıllarda boşanmanın noktasına gelmiştik. Bir daha onun için hiçbir şey yapmam demiştim. Hem vicdan yapıyorum hem de çocuk için de birkaç günlük köy tatili iyi gelir, eşim de çok çabalıyor artık. Çabasına da bir karşılık olur diye düşünüyorum ama gidip, yine aynı stresi yaşamak geriyor. Aklını başına da almış olabilir kayınvalidem ama ya beni yine gerer diye düşüncelerdeyim. Bir de dönüş yolu 14 saat aynı arabada nasıl olur bilmiyorum.
Ne yapsam acaba?
Kayınvalidem köyünde. Bu ay sonu dönmek istiyor. Eşim de gidip biz alalım, biraz da hava değişimi olur dedi. Ama karar veremiyorum.
Çünkü;
Kayınvalidem yüzünden geçtiğimiz yıllarda boşanmanın noktasına gelmiştik. Bir daha onun için hiçbir şey yapmam demiştim. Hem vicdan yapıyorum hem de çocuk için de birkaç günlük köy tatili iyi gelir, eşim de çok çabalıyor artık. Çabasına da bir karşılık olur diye düşünüyorum ama gidip, yine aynı stresi yaşamak geriyor. Aklını başına da almış olabilir kayınvalidem ama ya beni yine gerer diye düşüncelerdeyim. Bir de dönüş yolu 14 saat aynı arabada nasıl olur bilmiyorum.
Ne yapsam acaba?
arkadaş edinmek zor değil ama dost edinmek zor gibi geliyor bana.dost olarak nitelendirebileceğim 1 kişi var galiba.
(20)
Siz olsanız ne tepki verirdiniz ( Kardeşimin kaynanası ile tartışmam)
İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1448188
Merhaba arkadaşlar,
Yaz tatili başladığından beri kardeşlerimden birinin 2 çocuğuna da biz bakıyoruz. Yeğenlerimden birisi 1, diğeri 9 yaşında. Çocuklara kardeşimin kaynanası bakıyordu ama yaz tatili başlayınca o memleketine gitti. Kardeşimler, çocukları bize getirdi,sabah getirip akşam alıyorlardı. Sonra kardeşimler bu süreçte yeni ev aldılar ve oraya taşınacaklardı. Evin bir sürü tadilatı olduğu için eşyaları yeni eve götürdüler, ev taşınılacak durumda olmadığı için onlar da geldi, 1-2 aydır bizde duruyorlardı. Annem babam hizmetçileri oldu resmen.
Her neyse evin işleri az kaldı, taşınma noktasına gelindi diye kardeşimler gittiler, kaynanasını da getirdiler. Ulan evinizin bütün işleri bitsin, sonra onu da getirin de hepten evinize gitsenize. Yok! O da 1 haftadır bizde kalıyor. Ama esas sorun burada başlıyor. Kadın 60 yaşında ama hiç yaşının insanı değil. Küçük çocuk gibi hep bir ilgi bekliyor.
Sanki ev sahibi biz değil de oymuş gibi davranıyor. Televizyonu kimseye vermiyor. O başka yerdeyken bir kanal değiştirsen afra tafrasından geçilmiyor. Sonra bu televizyon izlerken kimse konuşmayacakmış, anlamıyormuş bu. Sıkıysa bir kelime et. Ulan anasını satayım evrenin sırrını mı dinliyorsun ne yapıyorsun? Kumanda mutlaka elinde olacak sonra.
Virüs var diye herkese virüslü muamelesi yapıyor. Elinizi yıkayın, maskenizi takın. Bunu kendini düşünerek söylüyor. Sonra sürekli hanımefendiyi besleyeceksin. Kendi ağzıyla istiyor. "Bugün şunu pişir bunu pişir". Ulan biz bu zamana kadar bir sürü misafir ağırladık yatılı, hiçbirinden de böyle bir istek duymadık. El alemin hizmetçisi olduk resmen.
Her neyse esas olaya geleceğim. Kaynana geldiğinden beri çocuğa çoğunlukla o bakıyor. Yemek yedirirken de anne babasının aksine çocuğa telefonda çizgi film açıyor. Az önce çocuk yemek yerken de çizgi film bitti ve çocuk ağlamaya başladı. Kaynana da çocuk ağlıyor diye yine sinirlendi, bir yemek yedirmiyormuş. Sonra büyük olan yeğenim de anne babasının yemek yerken çizgi film açmadığını söyledi. O öyle söylediği için daha da sinirlendi.
Sonra benden çocuğun suluğunu istedi, ben de nerede olduğunu görmediğim için biraz geç gördüm, bana o yüzden " Hadi inatçı, bir şeyi getiremiyorsun inatçı, orada gözünün önünde duranı görmüyorsun" dedi, arkasından da diğer yeğenimden istedi. Ben de sinirlendim "Napıyım pervane mi takayım?" dedim öylesine. Ondan sonra olay çıkardı. Kendi söylediği hata olmuyor, ben kendimi savununca hata oluyor. Beni terbiyesizlikle suçluyor, hiç beklemezmiş benden. Annem olay büyümesin diye benim yerime özür diliyor. Öleceğimi bilsem yine dilemem özür falan. Misafirse misafirliğini bilsin.
Kadına çatmamak için odama geçtim. Zaten kadına sinir oluyorum iyice tepemi attırdı. Bakalım birazdan kardeşimler işten gelince ne olacak? Her neyse arkadaşlar biraz uzun oldu kusura bakmayın. Siz olsanız ne tepki verirdiniz? Teşekkür ederim.
Yaz tatili başladığından beri kardeşlerimden birinin 2 çocuğuna da biz bakıyoruz. Yeğenlerimden birisi 1, diğeri 9 yaşında. Çocuklara kardeşimin kaynanası bakıyordu ama yaz tatili başlayınca o memleketine gitti. Kardeşimler, çocukları bize getirdi,sabah getirip akşam alıyorlardı. Sonra kardeşimler bu süreçte yeni ev aldılar ve oraya taşınacaklardı. Evin bir sürü tadilatı olduğu için eşyaları yeni eve götürdüler, ev taşınılacak durumda olmadığı için onlar da geldi, 1-2 aydır bizde duruyorlardı. Annem babam hizmetçileri oldu resmen.
Her neyse evin işleri az kaldı, taşınma noktasına gelindi diye kardeşimler gittiler, kaynanasını da getirdiler. Ulan evinizin bütün işleri bitsin, sonra onu da getirin de hepten evinize gitsenize. Yok! O da 1 haftadır bizde kalıyor. Ama esas sorun burada başlıyor. Kadın 60 yaşında ama hiç yaşının insanı değil. Küçük çocuk gibi hep bir ilgi bekliyor.
Sanki ev sahibi biz değil de oymuş gibi davranıyor. Televizyonu kimseye vermiyor. O başka yerdeyken bir kanal değiştirsen afra tafrasından geçilmiyor. Sonra bu televizyon izlerken kimse konuşmayacakmış, anlamıyormuş bu. Sıkıysa bir kelime et. Ulan anasını satayım evrenin sırrını mı dinliyorsun ne yapıyorsun? Kumanda mutlaka elinde olacak sonra.
Virüs var diye herkese virüslü muamelesi yapıyor. Elinizi yıkayın, maskenizi takın. Bunu kendini düşünerek söylüyor. Sonra sürekli hanımefendiyi besleyeceksin. Kendi ağzıyla istiyor. "Bugün şunu pişir bunu pişir". Ulan biz bu zamana kadar bir sürü misafir ağırladık yatılı, hiçbirinden de böyle bir istek duymadık. El alemin hizmetçisi olduk resmen.
Her neyse esas olaya geleceğim. Kaynana geldiğinden beri çocuğa çoğunlukla o bakıyor. Yemek yedirirken de anne babasının aksine çocuğa telefonda çizgi film açıyor. Az önce çocuk yemek yerken de çizgi film bitti ve çocuk ağlamaya başladı. Kaynana da çocuk ağlıyor diye yine sinirlendi, bir yemek yedirmiyormuş. Sonra büyük olan yeğenim de anne babasının yemek yerken çizgi film açmadığını söyledi. O öyle söylediği için daha da sinirlendi.
Sonra benden çocuğun suluğunu istedi, ben de nerede olduğunu görmediğim için biraz geç gördüm, bana o yüzden " Hadi inatçı, bir şeyi getiremiyorsun inatçı, orada gözünün önünde duranı görmüyorsun" dedi, arkasından da diğer yeğenimden istedi. Ben de sinirlendim "Napıyım pervane mi takayım?" dedim öylesine. Ondan sonra olay çıkardı. Kendi söylediği hata olmuyor, ben kendimi savununca hata oluyor. Beni terbiyesizlikle suçluyor, hiç beklemezmiş benden. Annem olay büyümesin diye benim yerime özür diliyor. Öleceğimi bilsem yine dilemem özür falan. Misafirse misafirliğini bilsin.
Kadına çatmamak için odama geçtim. Zaten kadına sinir oluyorum iyice tepemi attırdı. Bakalım birazdan kardeşimler işten gelince ne olacak? Her neyse arkadaşlar biraz uzun oldu kusura bakmayın. Siz olsanız ne tepki verirdiniz? Teşekkür ederim.
Son an neydi, tamam artık yeter kesin olarak bitti dediğiniz an nasıldı?
Tek seferde mi oldu, yoksa defalarca düşünüp bardağın taşmasını mı beklediniz?
Konu neydi, sevgisizlik? Saygısızlık? Umursanmamak?
Tek seferde mi oldu, yoksa defalarca düşünüp bardağın taşmasını mı beklediniz?
Konu neydi, sevgisizlik? Saygısızlık? Umursanmamak?
Yaşadığımız şehirde sözü, kına gecesi oldu katıldım. Bugün de nikah olacak, ona da katılıcam. Haftaya düğün olacak fakat o farklı bir şehirde. Gitmezsem ayıp olur mu sizce:/
Yaşayan var mı bunu?
Şimdi ben dün ameliyat oldum dikiş fln var yani. Anneme gelme dedim sen işinle ilgilen tamam dedi hiç alınmadım ben böyle istedim hem. Böyle birilerine muhtaç olmayı pek sevmem. İşte dün tek başıma ankarada ameliyatımi oldum fln, sonra kalacak yerime geçtim. Yaklaşık bir gündür de sessizlik ve sükunetle kendi bakımımı yapıyorum.
Yarın erkek kardeşim arkadaşının düğününden dönecek ankaraya, ona da pztsi sen dönünce ameliyat olacağım dedim yoksa benim için düğüne gitmeyecekti.
Neyse.
Şimdi öbür pazar günü benim doğumgünüm. Aracımla ankaradan döneceğim. 10 saat fln yol var. Akşam üzeri yaşadığım şehirde olrum bu arada annem yol üzerinde ve yaşadığım şehre 2 saat.
Annem bugün mesaj atmış kız kardeşimin evine gidecekmiş tam cumartesi günü, 17 sinde. Hayır insan bir merak eder benim çocuğum ameliyat olmuş der, tek başına neler yaptı der, pazar günü benim kızımın doğumgünü der. Göreyim 1-2 gün geç gideyim der. Ama yok. Hayatında varsa yoksa bir kız kardeşim. Hayır ciddi bir doğumgünü fln beklemiyorum. Tek istediğim şey beni düşünmesi ve değer vermesi.
Annenin herşeyiyle ben ilgilenirim bu arada. Vitaminleri, sabahları kara üzüm ekstreleri, çörek otu yağları, keçi boynuzu özleri, tahinleri pekmezleri balları, sporu, ingilizce uygulamalar kurarım telefonuna fln. İlgilenirim yani baya. En doğalından ona da alırım evine taşırım fln. Ceviz ve fındık çiğnemeyi sevmiyor diye mermer dövecek fln aldım. Sağlığına ben olmazsam dikkat eden yok.
Hayır yani kız kardeşim ailenin problem manyağı. Sürekli abuk sabuk kişilerle sevgili olur, sonra depresyona fln girer.
Ben gözümden birşey mi kaçırıyorum, sizce bu bana reva mı. Ve bulunduğum şehirde pek arkadaşım yok son 1 yılda 6-7 arkadaşım birden tayin istedi yeter bu kadar doğuda dedi gitti, ben de pek yeni kimse ile arkadaş olmadım. annem bunu biliyor, muhtemelen doğumgünümü tamamen tek geçireceğim.
Ya bir anne bir çocuğunu bu kadar mı merak etmez ya, ameliyat olup döneceğim üstelik, uzun yoldan. Gerçekten aklım almıyor.
3 çocuğu var ben hayatında ilk 5 e bile girmiyorum sanırım. Gerçekten çok üzgünüm. Bugun ağladım. Ve dikişlerim o bölgede idi. Beni bu halde üzdü ağlattı. Sonra da konuyu değiştirmeye çalışıyor.
Ben de seninle arama artık mesafe koyacağım dedim. Çok üzdü beni. Beni birazcık teselli eder misiniz.
Şimdi ben dün ameliyat oldum dikiş fln var yani. Anneme gelme dedim sen işinle ilgilen tamam dedi hiç alınmadım ben böyle istedim hem. Böyle birilerine muhtaç olmayı pek sevmem. İşte dün tek başıma ankarada ameliyatımi oldum fln, sonra kalacak yerime geçtim. Yaklaşık bir gündür de sessizlik ve sükunetle kendi bakımımı yapıyorum.
Yarın erkek kardeşim arkadaşının düğününden dönecek ankaraya, ona da pztsi sen dönünce ameliyat olacağım dedim yoksa benim için düğüne gitmeyecekti.
Neyse.
Şimdi öbür pazar günü benim doğumgünüm. Aracımla ankaradan döneceğim. 10 saat fln yol var. Akşam üzeri yaşadığım şehirde olrum bu arada annem yol üzerinde ve yaşadığım şehre 2 saat.
Annem bugün mesaj atmış kız kardeşimin evine gidecekmiş tam cumartesi günü, 17 sinde. Hayır insan bir merak eder benim çocuğum ameliyat olmuş der, tek başına neler yaptı der, pazar günü benim kızımın doğumgünü der. Göreyim 1-2 gün geç gideyim der. Ama yok. Hayatında varsa yoksa bir kız kardeşim. Hayır ciddi bir doğumgünü fln beklemiyorum. Tek istediğim şey beni düşünmesi ve değer vermesi.
Annenin herşeyiyle ben ilgilenirim bu arada. Vitaminleri, sabahları kara üzüm ekstreleri, çörek otu yağları, keçi boynuzu özleri, tahinleri pekmezleri balları, sporu, ingilizce uygulamalar kurarım telefonuna fln. İlgilenirim yani baya. En doğalından ona da alırım evine taşırım fln. Ceviz ve fındık çiğnemeyi sevmiyor diye mermer dövecek fln aldım. Sağlığına ben olmazsam dikkat eden yok.
Hayır yani kız kardeşim ailenin problem manyağı. Sürekli abuk sabuk kişilerle sevgili olur, sonra depresyona fln girer.
Ben gözümden birşey mi kaçırıyorum, sizce bu bana reva mı. Ve bulunduğum şehirde pek arkadaşım yok son 1 yılda 6-7 arkadaşım birden tayin istedi yeter bu kadar doğuda dedi gitti, ben de pek yeni kimse ile arkadaş olmadım. annem bunu biliyor, muhtemelen doğumgünümü tamamen tek geçireceğim.
Ya bir anne bir çocuğunu bu kadar mı merak etmez ya, ameliyat olup döneceğim üstelik, uzun yoldan. Gerçekten aklım almıyor.
3 çocuğu var ben hayatında ilk 5 e bile girmiyorum sanırım. Gerçekten çok üzgünüm. Bugun ağladım. Ve dikişlerim o bölgede idi. Beni bu halde üzdü ağlattı. Sonra da konuyu değiştirmeye çalışıyor.
Ben de seninle arama artık mesafe koyacağım dedim. Çok üzdü beni. Beni birazcık teselli eder misiniz.
aynı konularda dördüncü kez duyuru açışım oluyor. bu sefer sitem edip cevap aramaktan ziyade biraz içimi dökmek isteğim. biraz dağınık olacak, kusura bakmayın:
30'a merdiven dayamış bir erkek kişisiyim.
2009'da, 18 yaşında yeni bir lise mezunu, ümitli bir bilgisayar mühendisliği öğrencisi olarak geldim affedersiniz hayatımı siken bu şehre. şehrin adını boş verelim.
şehre ve okula adaptasyon konusunda korkunç sorun yaşamam, bir tane bile arkadaş edinememem, okul ortamında yapayalnız kalıp motive olamamam gibi psikolojik sorunların üzerine çok da iyi bir sayısalcı olmayışım gerçeği de eklenince üniversitenin ilk yılı üzerimden geçti. tanışma gibi olan ilk dönemi kazasız belasız atlattıysam da ikinci dönemde bir ders hariç hepsinden kaldım.
bir daha da okul konusunda yüzüm gülmedi. alttan alınan derslerle arkadaş ortamının bir kez daha değişmesi, derslerin kendisi dışında beni okula bağlayan hiçbir şey olmadığından, pek sorumluluk sahibi de olmayan biri olarak devam zorunluluğum olmayan derslere gitmeyişim, bunun beni okuldan daha da soğutuşu vs. üst üste bindikçe, ve yıllar ilerleyip sene 2015 olduğunda, okulun bitmeyeceği ayan beyan ortaya çıkmıştı zaten.
o yıl, bir şekilde bu lise mezunu, vasıfsız kişinin eline bir kariyer imkânı geçti. bir devlet bankasında memur olarak çalışma şansı. hâlâ okulu bitirme hayalim vardı ama olmayacağı aşikârdı. bana sorulduğunda yine de, ikinci öğretim öğrencisi olduğum okuluma da devam edebileceğim zannıyla doğup büyüdüğüm memleketimde değil, üniversitemin bulunduğu şehirde çalışmaya başlamayı tercih ettim.
işe başladığım 2016 yılında, başladıktan birkaç ay sonra bunun imkânsız olduğunu kesin olarak anladım.
*
(parantez)
2006 yılında, arkadaşım olan bir kıza âşık oldum. ecnebi deyimiyle out of my league bir kızdı, o zaman bile. gerçi her karşı cins öyle ya. neyse, platonik olarak geçirdiğim 8 yılın ardından 2014'te, bunun hislerimi noktalayacağı zannıyla, kızın sevgilisi varken, yanlış bir karar vererek kıza açıldım. herhangi bir karşılık görme beklentim yoktu. birazcık empati, anlayış ve merhamet bekliyordum sadece. arkadaşlığımızın sürmesini istiyordum. çok şey bekliyormuşum, zira o noktadan sonra geriye arkadaşlık denebilecek pek bir şey kalmadı.
*
2016'ya dönelim. çocukluk hayalim olan bilgisayar mühendisliği hedefleri birkaç ay içinde yok olmuş, hayatımda en çok nefret ettiğim sektör olan bankacılıkta, hayatta hep kaçmak isteyeceğim "insanlarla yüzyüze, iç içe çalışma" konseptinin tam ortasında, kariyer beklentileri olmayan bir insana dönüşmüş hâlde çalışıyordum.
tam bu sırada, âşık olduğum o kızla bir daha görüşebileceğim, eskisi gibi arkadaş olabileceğim ümitlerim azalarak bitti.
hayatımın en kötü günlerini yaşıyordum. intiharı bile düşündüm. absürt, abartı gelebilir, ama hayatta beklediğim, umut ettiğim hiçbir şey kalmamıştı.
beni daha iyi hissettirebileceğine inandığım tek yerin, bir psikiyatri kliniğinin yolunu tuttum. antidepresan kullanmaya başladım.
*
1-1,5 yıl kadar sonra kendimi biraz daha iyi hissediyordum, en azından intiharı düşünmeyecek kadar. iki antidepresanımdan birini psikiyatrımın tavsiyesiyle bıraktım. ama kötüye gittim. amaçsızlık, ait olmama hisleri geri döndü. psikiyatriye ek olarak klinik psikolog tarafından psikoterapiye de başlamaya karar verdim. aynı dönemde, mutsuzluğumun iş yaşantımdan kaynaklandığına ikna olduğum bir anda istifamı verdim, istifa etmemek için zar zor ikna edildim. yeniden iki ilaç kullanmaya başladım.
*
ve bugün. 4,5 yıllık bankacıyım. artık istifa veya intihar etmek gibi şeyler düşünmediğimden hareketle depresyonda olmadığımı söyleyebilirsek de diğer her şey aynı denebilir. hâlâ işimi sevmiyorum.
o kıza artık âşık değilim, ama artık birine âşık olabilme yetim kaldığını sanmıyorum. olsam bile hayatımın hiçbir döneminde karşılık görebileceğime inanmadım. ben 1.58 boyunda, 82 kilo, socially awkward bir acayip insanım. kim benimle ilişki yaşamak istesin ki?
iş ve aşk çıkınca hayattan geriye pek bir şey kalmıyor. niye yaşadığımı gerçekten bilmiyorum. her sabah lanet ederek işe gidiyorum, akşamlarımı ve boş vakitlerimi hiçbir şey yapmayarak, keyif almadan, boş geçiriyorum.
arkadaşım yok. hiç yok. iş arkadaşlarım var ama hepsi evli barklı çoluklu çocuklu insanlar. hiçbirine kendimi özel olarak yakın hissetmiyorum, iş dışında hiçbiriyle görüşmüyorum. insanlarla ilişki kurmakta hayat boyu güçlük çektim, hâlâ de çekiyorum. 'arkadaşım' diyebileceğim tek kişiler yıllar öncesinden, lise yıllarından kalma, farklı illerde yaşayan insanlar. birkaç haftada bir telefonlaşıyoruz, 3-5 ayda bir görüşüyoruz, o kadar.
iple çektiğim tek anlar maddi güçlükler nedeniyle ancak iki haftada bir gidebildiğim, hâlâ süren psikoterapi seanslarım. psikoterapistim bir kişilik bozukluğum olduğu görüşünde. hangisi olduğunu söylemiyor. sanırım narsisist veya şizoid bozukluklardan birine uyuyor olabilirim. eğitimini almış olan biri değilim, bilemem.
bunu niye yazdım bilmiyorum. dışarıdan nasıl görünüyorum bilmek istedim. gerçekten hissettiğim kadar zavallı mıyım? hep böyle boş, amaçsız, heyecansız mı yaşayacağım? ilaçlarımı bıraktığım anda tekrar depresif günlerim geri mi dönecek? ne yapmalıyım?
bilmiyorum. buraya kadar okuduysanız katlandığınız için teşekkür ederim.
30'a merdiven dayamış bir erkek kişisiyim.
2009'da, 18 yaşında yeni bir lise mezunu, ümitli bir bilgisayar mühendisliği öğrencisi olarak geldim affedersiniz hayatımı siken bu şehre. şehrin adını boş verelim.
şehre ve okula adaptasyon konusunda korkunç sorun yaşamam, bir tane bile arkadaş edinememem, okul ortamında yapayalnız kalıp motive olamamam gibi psikolojik sorunların üzerine çok da iyi bir sayısalcı olmayışım gerçeği de eklenince üniversitenin ilk yılı üzerimden geçti. tanışma gibi olan ilk dönemi kazasız belasız atlattıysam da ikinci dönemde bir ders hariç hepsinden kaldım.
bir daha da okul konusunda yüzüm gülmedi. alttan alınan derslerle arkadaş ortamının bir kez daha değişmesi, derslerin kendisi dışında beni okula bağlayan hiçbir şey olmadığından, pek sorumluluk sahibi de olmayan biri olarak devam zorunluluğum olmayan derslere gitmeyişim, bunun beni okuldan daha da soğutuşu vs. üst üste bindikçe, ve yıllar ilerleyip sene 2015 olduğunda, okulun bitmeyeceği ayan beyan ortaya çıkmıştı zaten.
o yıl, bir şekilde bu lise mezunu, vasıfsız kişinin eline bir kariyer imkânı geçti. bir devlet bankasında memur olarak çalışma şansı. hâlâ okulu bitirme hayalim vardı ama olmayacağı aşikârdı. bana sorulduğunda yine de, ikinci öğretim öğrencisi olduğum okuluma da devam edebileceğim zannıyla doğup büyüdüğüm memleketimde değil, üniversitemin bulunduğu şehirde çalışmaya başlamayı tercih ettim.
işe başladığım 2016 yılında, başladıktan birkaç ay sonra bunun imkânsız olduğunu kesin olarak anladım.
*
(parantez)
2006 yılında, arkadaşım olan bir kıza âşık oldum. ecnebi deyimiyle out of my league bir kızdı, o zaman bile. gerçi her karşı cins öyle ya. neyse, platonik olarak geçirdiğim 8 yılın ardından 2014'te, bunun hislerimi noktalayacağı zannıyla, kızın sevgilisi varken, yanlış bir karar vererek kıza açıldım. herhangi bir karşılık görme beklentim yoktu. birazcık empati, anlayış ve merhamet bekliyordum sadece. arkadaşlığımızın sürmesini istiyordum. çok şey bekliyormuşum, zira o noktadan sonra geriye arkadaşlık denebilecek pek bir şey kalmadı.
*
2016'ya dönelim. çocukluk hayalim olan bilgisayar mühendisliği hedefleri birkaç ay içinde yok olmuş, hayatımda en çok nefret ettiğim sektör olan bankacılıkta, hayatta hep kaçmak isteyeceğim "insanlarla yüzyüze, iç içe çalışma" konseptinin tam ortasında, kariyer beklentileri olmayan bir insana dönüşmüş hâlde çalışıyordum.
tam bu sırada, âşık olduğum o kızla bir daha görüşebileceğim, eskisi gibi arkadaş olabileceğim ümitlerim azalarak bitti.
hayatımın en kötü günlerini yaşıyordum. intiharı bile düşündüm. absürt, abartı gelebilir, ama hayatta beklediğim, umut ettiğim hiçbir şey kalmamıştı.
beni daha iyi hissettirebileceğine inandığım tek yerin, bir psikiyatri kliniğinin yolunu tuttum. antidepresan kullanmaya başladım.
*
1-1,5 yıl kadar sonra kendimi biraz daha iyi hissediyordum, en azından intiharı düşünmeyecek kadar. iki antidepresanımdan birini psikiyatrımın tavsiyesiyle bıraktım. ama kötüye gittim. amaçsızlık, ait olmama hisleri geri döndü. psikiyatriye ek olarak klinik psikolog tarafından psikoterapiye de başlamaya karar verdim. aynı dönemde, mutsuzluğumun iş yaşantımdan kaynaklandığına ikna olduğum bir anda istifamı verdim, istifa etmemek için zar zor ikna edildim. yeniden iki ilaç kullanmaya başladım.
*
ve bugün. 4,5 yıllık bankacıyım. artık istifa veya intihar etmek gibi şeyler düşünmediğimden hareketle depresyonda olmadığımı söyleyebilirsek de diğer her şey aynı denebilir. hâlâ işimi sevmiyorum.
o kıza artık âşık değilim, ama artık birine âşık olabilme yetim kaldığını sanmıyorum. olsam bile hayatımın hiçbir döneminde karşılık görebileceğime inanmadım. ben 1.58 boyunda, 82 kilo, socially awkward bir acayip insanım. kim benimle ilişki yaşamak istesin ki?
iş ve aşk çıkınca hayattan geriye pek bir şey kalmıyor. niye yaşadığımı gerçekten bilmiyorum. her sabah lanet ederek işe gidiyorum, akşamlarımı ve boş vakitlerimi hiçbir şey yapmayarak, keyif almadan, boş geçiriyorum.
arkadaşım yok. hiç yok. iş arkadaşlarım var ama hepsi evli barklı çoluklu çocuklu insanlar. hiçbirine kendimi özel olarak yakın hissetmiyorum, iş dışında hiçbiriyle görüşmüyorum. insanlarla ilişki kurmakta hayat boyu güçlük çektim, hâlâ de çekiyorum. 'arkadaşım' diyebileceğim tek kişiler yıllar öncesinden, lise yıllarından kalma, farklı illerde yaşayan insanlar. birkaç haftada bir telefonlaşıyoruz, 3-5 ayda bir görüşüyoruz, o kadar.
iple çektiğim tek anlar maddi güçlükler nedeniyle ancak iki haftada bir gidebildiğim, hâlâ süren psikoterapi seanslarım. psikoterapistim bir kişilik bozukluğum olduğu görüşünde. hangisi olduğunu söylemiyor. sanırım narsisist veya şizoid bozukluklardan birine uyuyor olabilirim. eğitimini almış olan biri değilim, bilemem.
bunu niye yazdım bilmiyorum. dışarıdan nasıl görünüyorum bilmek istedim. gerçekten hissettiğim kadar zavallı mıyım? hep böyle boş, amaçsız, heyecansız mı yaşayacağım? ilaçlarımı bıraktığım anda tekrar depresif günlerim geri mi dönecek? ne yapmalıyım?
bilmiyorum. buraya kadar okuduysanız katlandığınız için teşekkür ederim.
Gerçek hayatta da tanıştığımız, instagram hesabımda uzun süredir ekli olan ve çektiğim fotoları değil de kendi fotolarımı beğenen bir kız var. Yüz yüze görüşeli çoook uzun zaman oldu, instagram'dan konuşalı da. Ama ben onun her fotosunu beğendim bir ara, ilgim olduğunu anlamış olması lazım.
Bununla denk geldik okcupid'te, sağa attım ama 2 hafta oldu ses seda yok. Acaba görüp sola mı attı yoksa görmedi mi? Okcupid'ten mesaj atsam mı? Kız havalı bir avukat, "kolay lokma" değil. Hoş bir kız ilgimi çekiyor.
Bununla denk geldik okcupid'te, sağa attım ama 2 hafta oldu ses seda yok. Acaba görüp sola mı attı yoksa görmedi mi? Okcupid'ten mesaj atsam mı? Kız havalı bir avukat, "kolay lokma" değil. Hoş bir kız ilgimi çekiyor.
(11)
farkında olmadan kazık atan arkadaş (iş, arkadaşlık ve iç dökme içerir)
duyurukullanıcısı #1446919
iskandinav ülkelerinin birinde bir tanıdığım var. sık ziyaret ediyorum zaten iş için o sebeple gittiğimde bi kahve içeriz eşine falan türkiye'den hediye götürürüm. ben geldiğimde gider kafaları çekeriz vs. vs. iyi niyetli bir eleman. yarı türk ama hayatı avrupa'da geçtiği için avrupalı aslında tam bir yeri yurdu yok.
2019'un başında bu bir iş almış, batırmış. bir üretim işi. beni aradı dedi şöyle böyle bu işi yapabilir misin? dedim ok. prototipleri hazırladım ürün gamını 3'ten 120'ye çıkardım 90 farklı ürün hazırladım. ürünler ile ilgili kataloglar yaptım. seri imalat hatta finans şemalarını vs çıkardım. olabilecek her şeyi yaptım. hatta ürün animasyonlarını, realistic renderlarını bile yaptım.
bu ve ekibi mest oldu tabi. big boss'ları olan biri var ona sürekli proses nasıl ilerliyor vs vs diye mail atıyorlar. ben yokum maillerde ama bizim eleman bana ss atıyor cevapları.
tüm süreç için arkadaş olduğundan dolayı masraf hariç para almadım. anlaşmamız şöyleydi tüm üretimden ben sorumlu olacaktım ve ürettiğim ürünlere beraber kararlaştırdığımız bir kar koyarak onlara göndericektim onlarda satacaklardı.
2019'un sonunda son anlaşmayı imzalamak için gittim o ülkeye. elimde bavulum dedim otele gitmeden şunlara bir merhaba diyeyim sabah saat 11. ben gece 2'den beri yoldayım.
gittim dedim 'hello' falan eleman geldi dedi 'dk we have a surprise for you we have solved the production' dedim WTF!
türkçesi 'dk biz başkası ile anlaştık aynen geldiğin yoldan sktir git'
ya işte ne oldu nasıl oldu falan derken. olay şu ;
bunların o ülkede bir türk tayfası varmış buraya da daha yeni bir türk gelmiş bizim elemanda işte bende yarı türküm falan demiş hemen bizim işi anlatmış sadece üretim kaldığı için bu yeni gelen eleman 'ya sktir et dk'yı ben sana yaparım o işi' demiş ve bizim elemana sağdan soldan saçma sapan fiyatlar bulmuş. bizim elemanda benim verdiğim fiyatın %10'u fiyatı görünce kabul etmiş.
neyse ben şaşkınlığı üzerimden atınca dedim bu şartlar altında ben çalışamam. hoşçakalın. bunlar işte dur falan filan derken ben 2-3 gün takıldım orada zaten konaklama vs bunlara ait. bu arada da bunlar bu yeni elemanla üretimi çözmeye çalışıyorlar ama adam hiçbir şeyden anlamıyor kaldı ki ingilizcede yok. bizim eleman yarı türkçesi ile bir şeyler çözmeye çalışıyor ama adam her defasında bir yerleri arıyor falan filan.
ben tüm prosesi şemalar ile kendim bilgisayarda çizerek vs vs anlattığım ve uyguladığım için bendeki performansı bulamadılar.
son gün bunlar baya bir pişman oldu ve geldiğimden beri beni hotdog, wrap yemeye götüren insanlar beni cidden sağlam bir yere yemeğe ve içmeye götürdüler. sonra tabi beni ikna çabaları işte sende ol ekipte şöyle böyle falan filan.
dedim yok. bu şartlar altında ben çalışamam. yarın gidiyorum.
neyse ben tabi resti çektim gittim.
şimdi bizim eleman gayet iyi niyetli bir eleman birilerine yardım edeceğim yine kendini bitiren insanlar varya o tip. bana neredeyse yeni telefon ve kendi üzerine hat alıyordu sırf o ülkede gps kullanamıyorum diye. o sebeple kafasına girmesi kolay. bu jöntürk'te bunun kafasına girmiş işte.
aradan 6 ay geçti. bizim elemandan mesaj. ''nbr?'' diye dedim iyi falan. dedi konuşalım mı? dedim tabi.
benim bir ayda 1000adet gönderdiğim üründen bu eleman 6 ayda bir adet gönderememiş. üzerine başka işlere de girip onda da millete kazık atmış paralarını vermemiş vs. bizim elemanda tutuşmuş tabi.
işte kesin senle çalışıcaz vs vs diye konuşmada yağdırıyor. dedim bakarız işte.
şimdi bu eleman yaptığının farkına vardı ve bana da mahçup olduğu için bana ara ara mesaj atıyor, postlarımı beğeniyor hal hatır soruyor falan ki benden 14 yaş büyük.
bu arkadaşa iş dünyası için ikinci bir şans vermeli miyim? hala neden düşünüyorum çünkü kendisi ülkenin en büyük yatırım firmalarından birinde GM statüsünde ama ilk defa al-sat'tan üretim e geçme istediğinde. bende o grubun bir parçası olmak istiyorum ama bu adamın kafa yapısı çok farklı.
bir yanım bu adamla uğraşırsın derken diğer yanım fiyatını söyle kabul ederlerse devam et diyor. hangisini yapmalıyım?
birde bunu bir gün bir yere davet edip sen bana şöyle şöyle yaptın diyip günah çıkarsam nasıl olur? yapmalı mıyım? yoksa yoksayıp devam mı etmeliyim?
2019'un başında bu bir iş almış, batırmış. bir üretim işi. beni aradı dedi şöyle böyle bu işi yapabilir misin? dedim ok. prototipleri hazırladım ürün gamını 3'ten 120'ye çıkardım 90 farklı ürün hazırladım. ürünler ile ilgili kataloglar yaptım. seri imalat hatta finans şemalarını vs çıkardım. olabilecek her şeyi yaptım. hatta ürün animasyonlarını, realistic renderlarını bile yaptım.
bu ve ekibi mest oldu tabi. big boss'ları olan biri var ona sürekli proses nasıl ilerliyor vs vs diye mail atıyorlar. ben yokum maillerde ama bizim eleman bana ss atıyor cevapları.
tüm süreç için arkadaş olduğundan dolayı masraf hariç para almadım. anlaşmamız şöyleydi tüm üretimden ben sorumlu olacaktım ve ürettiğim ürünlere beraber kararlaştırdığımız bir kar koyarak onlara göndericektim onlarda satacaklardı.
2019'un sonunda son anlaşmayı imzalamak için gittim o ülkeye. elimde bavulum dedim otele gitmeden şunlara bir merhaba diyeyim sabah saat 11. ben gece 2'den beri yoldayım.
gittim dedim 'hello' falan eleman geldi dedi 'dk we have a surprise for you we have solved the production' dedim WTF!
türkçesi 'dk biz başkası ile anlaştık aynen geldiğin yoldan sktir git'
ya işte ne oldu nasıl oldu falan derken. olay şu ;
bunların o ülkede bir türk tayfası varmış buraya da daha yeni bir türk gelmiş bizim elemanda işte bende yarı türküm falan demiş hemen bizim işi anlatmış sadece üretim kaldığı için bu yeni gelen eleman 'ya sktir et dk'yı ben sana yaparım o işi' demiş ve bizim elemana sağdan soldan saçma sapan fiyatlar bulmuş. bizim elemanda benim verdiğim fiyatın %10'u fiyatı görünce kabul etmiş.
neyse ben şaşkınlığı üzerimden atınca dedim bu şartlar altında ben çalışamam. hoşçakalın. bunlar işte dur falan filan derken ben 2-3 gün takıldım orada zaten konaklama vs bunlara ait. bu arada da bunlar bu yeni elemanla üretimi çözmeye çalışıyorlar ama adam hiçbir şeyden anlamıyor kaldı ki ingilizcede yok. bizim eleman yarı türkçesi ile bir şeyler çözmeye çalışıyor ama adam her defasında bir yerleri arıyor falan filan.
ben tüm prosesi şemalar ile kendim bilgisayarda çizerek vs vs anlattığım ve uyguladığım için bendeki performansı bulamadılar.
son gün bunlar baya bir pişman oldu ve geldiğimden beri beni hotdog, wrap yemeye götüren insanlar beni cidden sağlam bir yere yemeğe ve içmeye götürdüler. sonra tabi beni ikna çabaları işte sende ol ekipte şöyle böyle falan filan.
dedim yok. bu şartlar altında ben çalışamam. yarın gidiyorum.
neyse ben tabi resti çektim gittim.
şimdi bizim eleman gayet iyi niyetli bir eleman birilerine yardım edeceğim yine kendini bitiren insanlar varya o tip. bana neredeyse yeni telefon ve kendi üzerine hat alıyordu sırf o ülkede gps kullanamıyorum diye. o sebeple kafasına girmesi kolay. bu jöntürk'te bunun kafasına girmiş işte.
aradan 6 ay geçti. bizim elemandan mesaj. ''nbr?'' diye dedim iyi falan. dedi konuşalım mı? dedim tabi.
benim bir ayda 1000adet gönderdiğim üründen bu eleman 6 ayda bir adet gönderememiş. üzerine başka işlere de girip onda da millete kazık atmış paralarını vermemiş vs. bizim elemanda tutuşmuş tabi.
işte kesin senle çalışıcaz vs vs diye konuşmada yağdırıyor. dedim bakarız işte.
şimdi bu eleman yaptığının farkına vardı ve bana da mahçup olduğu için bana ara ara mesaj atıyor, postlarımı beğeniyor hal hatır soruyor falan ki benden 14 yaş büyük.
bu arkadaşa iş dünyası için ikinci bir şans vermeli miyim? hala neden düşünüyorum çünkü kendisi ülkenin en büyük yatırım firmalarından birinde GM statüsünde ama ilk defa al-sat'tan üretim e geçme istediğinde. bende o grubun bir parçası olmak istiyorum ama bu adamın kafa yapısı çok farklı.
bir yanım bu adamla uğraşırsın derken diğer yanım fiyatını söyle kabul ederlerse devam et diyor. hangisini yapmalıyım?
birde bunu bir gün bir yere davet edip sen bana şöyle şöyle yaptın diyip günah çıkarsam nasıl olur? yapmalı mıyım? yoksa yoksayıp devam mı etmeliyim?
Selam
Biri var, boşanmak istiyor. Karısı senden anca 200.000 tl karşılığında boşanırım demiş. Bu da gitmiş 200.000 tl kredi çekmiş. Ayda 6.500 tl civarında kazanan biri. Fakat bu arkadaş başkasına gönül vermiş ya da başkasını sevmeye çok niyetli ve evlenmeyi de tasarlıyor, üstelik henüz boşanmamış ve ne zaman boşanacağı bile belli değil. Ben de ona diyorum ki borcun bitene kadar evlenme, kadın seni bu borçla kabul etmez diyorum. Niye ya sevgi her şeyi halleder diye itiraz ediyor bana, o iş öyle değil evlilik başka sevgi başka diyorum.
Siz ne dersiniz, sırf boşanmak için 200.000 tl borç çekmiş biriyle evlenilir mi? Bu arkadaş sizce de aşırı hayalperest değil mi?
Biri var, boşanmak istiyor. Karısı senden anca 200.000 tl karşılığında boşanırım demiş. Bu da gitmiş 200.000 tl kredi çekmiş. Ayda 6.500 tl civarında kazanan biri. Fakat bu arkadaş başkasına gönül vermiş ya da başkasını sevmeye çok niyetli ve evlenmeyi de tasarlıyor, üstelik henüz boşanmamış ve ne zaman boşanacağı bile belli değil. Ben de ona diyorum ki borcun bitene kadar evlenme, kadın seni bu borçla kabul etmez diyorum. Niye ya sevgi her şeyi halleder diye itiraz ediyor bana, o iş öyle değil evlilik başka sevgi başka diyorum.
Siz ne dersiniz, sırf boşanmak için 200.000 tl borç çekmiş biriyle evlenilir mi? Bu arkadaş sizce de aşırı hayalperest değil mi?
Erkekler bunu hep mi yapar?
Gerçekten seven bir kişi bu şekilde bir arayışa girer mi?
Garanticilik, yalnız kalmak istememek değil mi bu, normal mi
Gerçekten seven bir kişi bu şekilde bir arayışa girer mi?
Garanticilik, yalnız kalmak istememek değil mi bu, normal mi
Geçiyor mu bu his? Başkaları 15dk içinde bir araya gelirken, ertesi güne plan yaparken ayda 1 kere görüşebilmek, bazen 2 ayda bir, 3-4 günü birlikte geçirmek sadece. Garip hissettiriyor ne bileyim, dertleşmek istedim sadece.
Tekrar aynı şehirde olma ihtimalimiz %3 falan, beyhude bir çaba mı acaba diye de düşünürken buluyorum bazen kendimi.
Telefon et, görüntülü görüş ama duygular gitmiyor işte sanal ortamda, yan yana olmak gibi değil.
youtu.be
Tekrar aynı şehirde olma ihtimalimiz %3 falan, beyhude bir çaba mı acaba diye de düşünürken buluyorum bazen kendimi.
Telefon et, görüntülü görüş ama duygular gitmiyor işte sanal ortamda, yan yana olmak gibi değil.
youtu.be
atış serbest. günümüz teknolojisiyle mümkün olmayan "keşke şu olsa" dediğiniz neler var?
başlıyorum:
-artık şu ışınlanmayı bulsalar da yol çekmesek, araba kullanmak zorunda kalmasak.
-zamanda geriye gidebilmek de iyi olurdu ama ortalık çok karışırdı o zaman.
-bir de isteğe bağlı olarak insanları klonlamak ama robot olarak klonlamak mümkün olsa keşke. yani benim aynım olacak ama duyguları olmayacak, yemeyecek içmeyecek işemeyecek, sadece komut algılayacak ve yerine getirecek; ben de bir klonumu annemin yanında bırakacağım ^^
başlıyorum:
-artık şu ışınlanmayı bulsalar da yol çekmesek, araba kullanmak zorunda kalmasak.
-zamanda geriye gidebilmek de iyi olurdu ama ortalık çok karışırdı o zaman.
-bir de isteğe bağlı olarak insanları klonlamak ama robot olarak klonlamak mümkün olsa keşke. yani benim aynım olacak ama duyguları olmayacak, yemeyecek içmeyecek işemeyecek, sadece komut algılayacak ve yerine getirecek; ben de bir klonumu annemin yanında bırakacağım ^^
A kisisi en az 1 senedir beraber oldugu B kisisinden ayriliyor ve kisa bir süre icinde (ilk 1 hafta icinde mesela) daha önceden tanidigi C kisisiyle beraber olmaya basliyor.
Sorularim sunlar:
- Siz böyle bir hikayede A, B veya C kisilerinden biri oldunuz mu? Olduysaniz bu durum yasanirken neler hissettiniz?
- Böyle bir hikayeye yakin taniklik ettiniz mi (yakin arkadasiniz A, B veya C kisilerinden biri oldu mu?). Böyle olaylara bakis aciniz nedir? Bu hikayedeki insanlar (özellikle A ve C) mutlu olabildiler mi? Oldularsa, bu mutlulugu hakettiler, iliskilerinin bu sekilde baslamis olmasi onlar hakkindaki yargimi negatif yönde degistirmedi, dogal karsiladim diyebildiniz mi?
Sorularim sunlar:
- Siz böyle bir hikayede A, B veya C kisilerinden biri oldunuz mu? Olduysaniz bu durum yasanirken neler hissettiniz?
- Böyle bir hikayeye yakin taniklik ettiniz mi (yakin arkadasiniz A, B veya C kisilerinden biri oldu mu?). Böyle olaylara bakis aciniz nedir? Bu hikayedeki insanlar (özellikle A ve C) mutlu olabildiler mi? Oldularsa, bu mutlulugu hakettiler, iliskilerinin bu sekilde baslamis olmasi onlar hakkindaki yargimi negatif yönde degistirmedi, dogal karsiladim diyebildiniz mi?
Kendisi 20,30 senedir ünlü, tr nin en güzel kadınlarından biri. Nasıl oluyor?
Evet buyrun.
Beni delik deşik etti. Keşke ileri sarıp 2021'den başlayabilsek.
Birazdan sızarım, tikler yarın mutlaka gelecek.
Bonus: eksiup.com
Beni delik deşik etti. Keşke ileri sarıp 2021'den başlayabilsek.
Birazdan sızarım, tikler yarın mutlaka gelecek.
Bonus: eksiup.com
Bu biraz bir iç dökme postu gibi olacak. Şu sıralar sosyal medyada çok vakit geçirmeye başladım, aslında yeniyim de epey. Üniversitedeyken twitter kullanırdım sonra sıkılıp bırakmıştım, birkaç senedir facebook hesabım var. Çıktığı zamanlar falan hiç açmamıştım, onu da daha çok meslekle ilgili şeyleri takip etmek için açtım sayılır, daha sonra interrail grupları vs daha sosyal açıdan kullanmaya başladım.
En son da karantinada instagram açıp ona sardım, bugün bir çocukluk arkadaşımı gördüm. Almış yürümüş tabiri caizse, çocukluktan zenginlerdi, zaten yazlıkçı olarak geldikleri şehirde tanışmıştık, her yıl birkaç haftalığına gelirlerdi. Üniversiteden sonra koptuk, ben sosyal medyada olmadığımdan zaten hiç takip etmedim. Öylesine birden aklıma geldi ismi sonra buldum. Şimdi daha da aşmış tabi kendisini, bakıyorum üç gün önce kaş, 1 ay önce antalya, neredeyse iki günde bir partileme. Fuarlar, galalar, etkinlikler, şarap, deniz. Çok güzel, zaten onun hep öyle olduğu için ona göre rutindir de.
Ben kendimi düşünüyorum, daha 27 yaşına geldim belimi ancak doğrultabiliyorum. nihayet ekonomik özgürlüğümü elde edebildim. ama hiçbir hayalimi de gerçekleştirebilmiş değilim, teselli hediyesi olarak kamuya girebildim de nefes alıyorum artık. yoksa hayalkırıklığı içerisindeyim hala, yurtdışına gidemedim, ilgi alanlarımın peşinden koşamadım vs. Çocukken ders çalışmaktan, ailevi problemlerden, maddiyattan hiçbir şey yapmaya fırsatım olmadı ki anasını satayım. ya hatırlıyorum millet whatsapp vs takılırken benim elimde tuşlu normal telefon vardı, whatsapp bile o kadar geç eriştiğim bir şeydi ki, facebook, instagram şöyle dursun. tam üniversiteye girersin bu sefer ailenin sorunlarıyla uğraşırsın, okuduğun şeyden bir şey anlamazsın. mezun olursun o biter bu sefer her türlü mülakattan elenirsin bir iki yıl da öyle kaybedersin. hadi bir de birinci derece bir yakının hayatını kaybetsin, içine sıçılsın duygu durumunun birkaç sene de öyle. sonra hasbelkader bir iş bulursun orada da özel sektör ananı ağlatır, günde 12 saatin dışarıda geçer, zombi gibi yaşarsın. hiçbir şeye için para yetmez tatili bırak. o kadar çok vaktim bunlara gitti ki ben ne partiledim, ne öyle etkinliklere gidebildim, kendi arkadaşlarımla bile görüşmeye zamanım yoktu çalışmaktan, bir yerlere yetişmekten, sürekli bir şeyler için uğraşmaktan.
şimdi açtım açmasına paylaşacak bir şey bulamıyor olsam da tarihe, görsel sanatlara, sinemaya ve müziğe ilgi duyduğum için alakalı sayfaları takip edip baya nemalanıyordum ki bu ve diğer tanıdıkları görünce tuhaf oldum açıkçası.
kendimi eskiden beri kıyaslardım ama baya azaltmıştım bunu çabalarım meyve verdikçe, hayat standardım yükseldikçe kendime güvenim de yerine geldi epey. ama anca bu yaşta işte. şimdi belki vaktim ve imkanım eskisine göre daha çok var ama insan biriktiremedim bu sefer de. tam mutlu oluyor gibi oluyorum ama bu kadar emek verdikten, okuduktan sonra hala bu ülkeye tıkılıp kaldım. böyle sosyal açıdan doyurucu bir hayat yaşayamıyorum bari güzel bir ülkede yaşayayım, her şeyden uzakta. -bu şekilde sabote ediyorum kendimi bu düşüncelere kapılarak- yaşayamadığım için de bu sefer hep özel sektörde anam ağlarken "hayalini kurduğum" kamuda da mutsuz oluyorum. hoş avrupayı deneyeceğim vazgeçmiş değilim, jean monnet'yi zorlayacağım da. ama olmayacak herhalde çünkü eski hevesim şevkim kalmadı, etrafımda görece olaysız bir hayat yaşayarak istediğini kolayca elde eden insanları gördükçe diyorum sen daha çok uğraşırsın, zira ne aileden gelen bir imkan bolluğun var ne bağlantıların ve ne de en önemlisi sağlıklı, insanı besleyen bir sosyal çevren.
bu duygulara kapılanlar oldu mu, neler hissettiniz, nasıl başa çıktınız?
En son da karantinada instagram açıp ona sardım, bugün bir çocukluk arkadaşımı gördüm. Almış yürümüş tabiri caizse, çocukluktan zenginlerdi, zaten yazlıkçı olarak geldikleri şehirde tanışmıştık, her yıl birkaç haftalığına gelirlerdi. Üniversiteden sonra koptuk, ben sosyal medyada olmadığımdan zaten hiç takip etmedim. Öylesine birden aklıma geldi ismi sonra buldum. Şimdi daha da aşmış tabi kendisini, bakıyorum üç gün önce kaş, 1 ay önce antalya, neredeyse iki günde bir partileme. Fuarlar, galalar, etkinlikler, şarap, deniz. Çok güzel, zaten onun hep öyle olduğu için ona göre rutindir de.
Ben kendimi düşünüyorum, daha 27 yaşına geldim belimi ancak doğrultabiliyorum. nihayet ekonomik özgürlüğümü elde edebildim. ama hiçbir hayalimi de gerçekleştirebilmiş değilim, teselli hediyesi olarak kamuya girebildim de nefes alıyorum artık. yoksa hayalkırıklığı içerisindeyim hala, yurtdışına gidemedim, ilgi alanlarımın peşinden koşamadım vs. Çocukken ders çalışmaktan, ailevi problemlerden, maddiyattan hiçbir şey yapmaya fırsatım olmadı ki anasını satayım. ya hatırlıyorum millet whatsapp vs takılırken benim elimde tuşlu normal telefon vardı, whatsapp bile o kadar geç eriştiğim bir şeydi ki, facebook, instagram şöyle dursun. tam üniversiteye girersin bu sefer ailenin sorunlarıyla uğraşırsın, okuduğun şeyden bir şey anlamazsın. mezun olursun o biter bu sefer her türlü mülakattan elenirsin bir iki yıl da öyle kaybedersin. hadi bir de birinci derece bir yakının hayatını kaybetsin, içine sıçılsın duygu durumunun birkaç sene de öyle. sonra hasbelkader bir iş bulursun orada da özel sektör ananı ağlatır, günde 12 saatin dışarıda geçer, zombi gibi yaşarsın. hiçbir şeye için para yetmez tatili bırak. o kadar çok vaktim bunlara gitti ki ben ne partiledim, ne öyle etkinliklere gidebildim, kendi arkadaşlarımla bile görüşmeye zamanım yoktu çalışmaktan, bir yerlere yetişmekten, sürekli bir şeyler için uğraşmaktan.
şimdi açtım açmasına paylaşacak bir şey bulamıyor olsam da tarihe, görsel sanatlara, sinemaya ve müziğe ilgi duyduğum için alakalı sayfaları takip edip baya nemalanıyordum ki bu ve diğer tanıdıkları görünce tuhaf oldum açıkçası.
kendimi eskiden beri kıyaslardım ama baya azaltmıştım bunu çabalarım meyve verdikçe, hayat standardım yükseldikçe kendime güvenim de yerine geldi epey. ama anca bu yaşta işte. şimdi belki vaktim ve imkanım eskisine göre daha çok var ama insan biriktiremedim bu sefer de. tam mutlu oluyor gibi oluyorum ama bu kadar emek verdikten, okuduktan sonra hala bu ülkeye tıkılıp kaldım. böyle sosyal açıdan doyurucu bir hayat yaşayamıyorum bari güzel bir ülkede yaşayayım, her şeyden uzakta. -bu şekilde sabote ediyorum kendimi bu düşüncelere kapılarak- yaşayamadığım için de bu sefer hep özel sektörde anam ağlarken "hayalini kurduğum" kamuda da mutsuz oluyorum. hoş avrupayı deneyeceğim vazgeçmiş değilim, jean monnet'yi zorlayacağım da. ama olmayacak herhalde çünkü eski hevesim şevkim kalmadı, etrafımda görece olaysız bir hayat yaşayarak istediğini kolayca elde eden insanları gördükçe diyorum sen daha çok uğraşırsın, zira ne aileden gelen bir imkan bolluğun var ne bağlantıların ve ne de en önemlisi sağlıklı, insanı besleyen bir sosyal çevren.
bu duygulara kapılanlar oldu mu, neler hissettiniz, nasıl başa çıktınız?
Çok eskiden tanıdığım bir spor hocası var. Eskiden salonuna gidiyordum ama sonra vaktim olmadığı için bıraktım, saatleri kısıtlıydı eşiyle birlikte işletiyolardı. Ben bıraktıktan sonra instagramdan eklemişti, eşiyle de ekliyiz karşılıklı. Eşi daha sonra salonu bırakmış adam tek işletiyor epeydir.
İnstagramdan paylaştığım şeylere cevap yazıyordu, sürekli salona çağırıyordu ben gitmedim hiç. Bana ne zaman kahve ısmarlayacaksın vs. dedi böyle biraz yavşak konuşmaya başladı. Sürekli iltifat ediyor ama dozunu kaçırıyor o yüzden cevap vermiyodum. Hikayelerimi gizledim uzun süre konuşmadık. Ben taşınmıştım şehir dışına, geri geldim ve bir süredir tekrar yazmaya başladı, bebeği oldu yeni(eşinin profilinden gördüm ama eşiyle muhabbetim yok) bebeğiniz olmuş galiba gözünüz aydın falan dedim, teşekkür etti. Ben iş arıyorum bu arada, geri geldiğimi öğrenince “sana burdan iş bulucaz en iyisini hakediyosun sen” falan dedi(ben iş aradığımı söylemeden yaptı bunu). Teşekkür ettim, görüştüğüm yerler var dedim. Ama nasıl ısrar ediyor benim şu şu tanıdıklarım var hemen arıyorum falan diye. Ve bunları instagram yazışması olarak yapıyoruz.
Haber bekliyorum dediğim yerden dönüş bugün yapılır demiştim, onu tutmuş aklında ve sordu tekrar, ses yok henüz dedim. Ben arıyorum tanıdığımı dedi(bahsettiği kişi prof ve itibarlı bir insan) peki dedim teşekkür ettim.
Şimdi bu adam bana biraz sarkıyor gibi, bundan rahatsızım ama bi taraftan da öyle bir kıskaç altına aldı ki kurtulmam çok zor gibi. Terslemek istemiyorum yani tersleyecek kadar yakın davranmıyorum hatta her zaman sizli bizli konuşuyorum, o arada sizi bizi bıraksan artık diyor, size saygımdan falan diyorum. Aynı semtteyiz markette vs karşılaşıyoduk eskiden. Napıcam gerçekten bilmiyorum. Bana iş bulursa ömür boyu yapışacak mı şimdi bu? Salonuna gitmem asla ama neden böyle sarıyor bazı insanlar gerçekten anlayamıyorum...
Biraz iç dökmek istedim. Teşekkürler.
İnstagramdan paylaştığım şeylere cevap yazıyordu, sürekli salona çağırıyordu ben gitmedim hiç. Bana ne zaman kahve ısmarlayacaksın vs. dedi böyle biraz yavşak konuşmaya başladı. Sürekli iltifat ediyor ama dozunu kaçırıyor o yüzden cevap vermiyodum. Hikayelerimi gizledim uzun süre konuşmadık. Ben taşınmıştım şehir dışına, geri geldim ve bir süredir tekrar yazmaya başladı, bebeği oldu yeni(eşinin profilinden gördüm ama eşiyle muhabbetim yok) bebeğiniz olmuş galiba gözünüz aydın falan dedim, teşekkür etti. Ben iş arıyorum bu arada, geri geldiğimi öğrenince “sana burdan iş bulucaz en iyisini hakediyosun sen” falan dedi(ben iş aradığımı söylemeden yaptı bunu). Teşekkür ettim, görüştüğüm yerler var dedim. Ama nasıl ısrar ediyor benim şu şu tanıdıklarım var hemen arıyorum falan diye. Ve bunları instagram yazışması olarak yapıyoruz.
Haber bekliyorum dediğim yerden dönüş bugün yapılır demiştim, onu tutmuş aklında ve sordu tekrar, ses yok henüz dedim. Ben arıyorum tanıdığımı dedi(bahsettiği kişi prof ve itibarlı bir insan) peki dedim teşekkür ettim.
Şimdi bu adam bana biraz sarkıyor gibi, bundan rahatsızım ama bi taraftan da öyle bir kıskaç altına aldı ki kurtulmam çok zor gibi. Terslemek istemiyorum yani tersleyecek kadar yakın davranmıyorum hatta her zaman sizli bizli konuşuyorum, o arada sizi bizi bıraksan artık diyor, size saygımdan falan diyorum. Aynı semtteyiz markette vs karşılaşıyoduk eskiden. Napıcam gerçekten bilmiyorum. Bana iş bulursa ömür boyu yapışacak mı şimdi bu? Salonuna gitmem asla ama neden böyle sarıyor bazı insanlar gerçekten anlayamıyorum...
Biraz iç dökmek istedim. Teşekkürler.