başıma çok geliyor. bıraksam saatlerce kendilerinden bahsedip bana bir söz hakkı bile vermeden sazı eline alıp konuşacak pek çok insan var. kimi zaman tüm enerjim çekiliyor monologa maruz kalmaktan. iletişim bi tarafın dinlediği diğer tarafın çöplerini boşalttığı bir şey değil.
böyle durumlarla özellikle telefonda karşılaştığımda -yani beden dilimi de gösteremediğimde- ne yapmalıyım sizce? açık açık söylemek her zaman her koşulda mümkün olmayabiliyor. dayanması da çok zor zira bütün enerjim çekiliyor. sonra hastalanıyorum, migren falan geliyor kendimi gözetmezsem.
böyle durumlarla özellikle telefonda karşılaştığımda -yani beden dilimi de gösteremediğimde- ne yapmalıyım sizce? açık açık söylemek her zaman her koşulda mümkün olmayabiliyor. dayanması da çok zor zira bütün enerjim çekiliyor. sonra hastalanıyorum, migren falan geliyor kendimi gözetmezsem.
Şöyle bir gönül işi durumum var. ayrıntılı anlattım, uzun oldu, dilerseniz okumayın :)
İnternetten bir kadınla tanıştım, tanıştığımız sıra o yıllık izin için şehir dışındaydı. Biz yaklaşık iki hafta görüşmeden yazışarak sohbeti sürdürdük. Başta çok mesafeli dursa da sohbet giderek yükseldi. Döndüğünde bir cuma akşamı 22.00 gibi Suadiye sahilde görüştük. Onun orada bir işi vardı, hızlı gelişen bir date oldu ve buluştuk. Ben vardığımda bira içiyordu, ben de evden bira götürdüm ve sohbet yüz yüze de çok iyi gitti. Sonra onun tuvaleti geldi ama tuvaletler kapalıydı, ben de "ev yakın, evde devam edelim ardından ben seni bırakırım" dedim. "tamam" dedi.
Eve geçtik, bira içmeye devam ettik. evde epey duygusallaştı, çok içsel bir sohbet oldu, hatta sohbetin bir yerinde ağladı ve ağladıktan sonra bana daha da yakınlaştı ve usul usul sevişmeye başladık. o kadar uzun bir ön sevişme oldu ki çok güzeldi. sonra sabaha kadar seviştik. her açıdan çok iyiydi, bir yerde "aşkım" filan demeye bile başladı sevişirken. uykuya daldığımızda saat altıydı ve iki saat sonra uyanıp işe gitmesi gerekiyordu. zorla da olsa uyandık ve onu işe bıraktım.
sonraki yazışmalarda bir soğukluk sezdim ve net olmak adına iki gün sonra sordum, "iyi misin" diye ve aynen şöyle dedi: "sen eski erkek arkadaşıma çok benziyorsun, çok etkileyici ve hızlı oldu her şey. devam edip etmemesi adına tedirginim ve arkadaş olarak görüşmeyi tercih ederim sanırım." ben de asla ısrar etmeyi tercih etmediğim için ben devam etmek istediğimi söyledim, "eğer seslenmek istersen bekleyeceğim" dedim ve bir daha yazmadım. o da yazmadı. ama hala takipleşiyoruz. iki ay oldu neredeyse.
normalde tek gecelik çok ilişki yaşadım, ondan sonra da yaşadım. hangi odakta görüşüldüğünü az çok anlayabiliyorum ama bu kadının hali hala kafamı karıştıyor. ondan çok etkilendim elbette. ancak neden öyle bir geceden sonra devam etmek istemedi çok şaşkınım... çünkü asla tek gecelik bir gece gibi düşünmediğini düşünüyorum. belki de kendini o kadar açması, onu rahatsız etmişti, savunmasız hissetmişti gibi deli sorular aklımda dolanıyor. en son buraya yazmak istedim. belki dinleyip yorum yapmak isteyen olur.
İnternetten bir kadınla tanıştım, tanıştığımız sıra o yıllık izin için şehir dışındaydı. Biz yaklaşık iki hafta görüşmeden yazışarak sohbeti sürdürdük. Başta çok mesafeli dursa da sohbet giderek yükseldi. Döndüğünde bir cuma akşamı 22.00 gibi Suadiye sahilde görüştük. Onun orada bir işi vardı, hızlı gelişen bir date oldu ve buluştuk. Ben vardığımda bira içiyordu, ben de evden bira götürdüm ve sohbet yüz yüze de çok iyi gitti. Sonra onun tuvaleti geldi ama tuvaletler kapalıydı, ben de "ev yakın, evde devam edelim ardından ben seni bırakırım" dedim. "tamam" dedi.
Eve geçtik, bira içmeye devam ettik. evde epey duygusallaştı, çok içsel bir sohbet oldu, hatta sohbetin bir yerinde ağladı ve ağladıktan sonra bana daha da yakınlaştı ve usul usul sevişmeye başladık. o kadar uzun bir ön sevişme oldu ki çok güzeldi. sonra sabaha kadar seviştik. her açıdan çok iyiydi, bir yerde "aşkım" filan demeye bile başladı sevişirken. uykuya daldığımızda saat altıydı ve iki saat sonra uyanıp işe gitmesi gerekiyordu. zorla da olsa uyandık ve onu işe bıraktım.
sonraki yazışmalarda bir soğukluk sezdim ve net olmak adına iki gün sonra sordum, "iyi misin" diye ve aynen şöyle dedi: "sen eski erkek arkadaşıma çok benziyorsun, çok etkileyici ve hızlı oldu her şey. devam edip etmemesi adına tedirginim ve arkadaş olarak görüşmeyi tercih ederim sanırım." ben de asla ısrar etmeyi tercih etmediğim için ben devam etmek istediğimi söyledim, "eğer seslenmek istersen bekleyeceğim" dedim ve bir daha yazmadım. o da yazmadı. ama hala takipleşiyoruz. iki ay oldu neredeyse.
normalde tek gecelik çok ilişki yaşadım, ondan sonra da yaşadım. hangi odakta görüşüldüğünü az çok anlayabiliyorum ama bu kadının hali hala kafamı karıştıyor. ondan çok etkilendim elbette. ancak neden öyle bir geceden sonra devam etmek istemedi çok şaşkınım... çünkü asla tek gecelik bir gece gibi düşünmediğini düşünüyorum. belki de kendini o kadar açması, onu rahatsız etmişti, savunmasız hissetmişti gibi deli sorular aklımda dolanıyor. en son buraya yazmak istedim. belki dinleyip yorum yapmak isteyen olur.
Merhaba arkadaşlar ben farklı bir şehirde yaşıyorum sevgilim ise istanbul'da. Pazar günü doğumgünü ve günübirlik istanbuldayım. Nasıl bir hoşluk yapabilirim nereye gidebiliriz ne yapabiliriz? Önerileriniz nedir? Aktivite olur yemek olur yani aklınıza gelecek her türlü hoşluğa açıkım ve ihtiyacım var. İyi geceler diliyorum.
Hayatımda ilk defa birinden intikam alma isteğini yaşadım. Merak ettim böyle kallavi bi intikam hikayeniz var mı hiç? Aşk hayatı olur, aile olur, iş hayatı olur fark etmez.
Anlatın da içimize su serpilsin...
Anlatın da içimize su serpilsin...
Arkadaslar,
dün is arkadasimi müdüre sikayet ettim.
haksiz degilim arkadaslar, ben bunun detayina girmek istemiyorum asil sormak istedigim bundan sonra nasil davranmam gerektigi?
sikayetimi anlatirken söyle oldu;
bana karsi tavirlari kötü, asagilayici falan dedim.. detaya girmeden
müdür bana pek inanmadi, sanki ben alinmisim, bir seyi büyütüyormusum gibi davrandi. yanlis anlamissindir, öyle demek istemememistir. bir de onunla benden daha yakinlar.
sonra genel konusmak yerine, tek tek konulari actim, bana söylenenleri söyledim, bana ondan sonra inandi. Bakislari falan degisti, oradan anladim.
bir de müdür dediysem, arkadas gibi ve sikayet ederken gercekten üzüldü hani derler ya adam karsimda ezildi falan diye, öyle oldu.
özür diledi, kimse sana mobbing yapamaz dedi ama ben o kisiyle konusun dedigimde, konusmayacagim dedi. kullandigimiz ortak cihaz icin gün belirleyin ben onunla calismak istemiyorum demistim, hicbir sey yapmamis.
bugün bana hicbir sey olmamis gibi davrandi, sanki hic konusmamisiz gibi.
karsi tarafta cok önemli biri degil, ses cikarilamayacak biri degil. ama su var, müdüre karsi inanilmaz iyi, yalnizken tripten tribe giriyor.
bundan sonra nasil davranmam gerektigini hicbir sekilde tartamiyorum. mal gibi hissediyorum. benim hicbir falsom, kaba davranisim, is yapmamisligim yok, kaba olmaya mi baslayayim. cihazimi sorayim? gruptan kendimi soyutlayayim mi?
ben simdiye kadar iki sebepten sesimi cikaramadim, hem maddi durumum kötüydü hem de birsey desem ben kötü olan olurum diye sustum, kanitli birsey bulduktan sonra gidip sikayet eder sekilde konustum.
moralim cok bozuk.
dün is arkadasimi müdüre sikayet ettim.
haksiz degilim arkadaslar, ben bunun detayina girmek istemiyorum asil sormak istedigim bundan sonra nasil davranmam gerektigi?
sikayetimi anlatirken söyle oldu;
bana karsi tavirlari kötü, asagilayici falan dedim.. detaya girmeden
müdür bana pek inanmadi, sanki ben alinmisim, bir seyi büyütüyormusum gibi davrandi. yanlis anlamissindir, öyle demek istemememistir. bir de onunla benden daha yakinlar.
sonra genel konusmak yerine, tek tek konulari actim, bana söylenenleri söyledim, bana ondan sonra inandi. Bakislari falan degisti, oradan anladim.
bir de müdür dediysem, arkadas gibi ve sikayet ederken gercekten üzüldü hani derler ya adam karsimda ezildi falan diye, öyle oldu.
özür diledi, kimse sana mobbing yapamaz dedi ama ben o kisiyle konusun dedigimde, konusmayacagim dedi. kullandigimiz ortak cihaz icin gün belirleyin ben onunla calismak istemiyorum demistim, hicbir sey yapmamis.
bugün bana hicbir sey olmamis gibi davrandi, sanki hic konusmamisiz gibi.
karsi tarafta cok önemli biri degil, ses cikarilamayacak biri degil. ama su var, müdüre karsi inanilmaz iyi, yalnizken tripten tribe giriyor.
bundan sonra nasil davranmam gerektigini hicbir sekilde tartamiyorum. mal gibi hissediyorum. benim hicbir falsom, kaba davranisim, is yapmamisligim yok, kaba olmaya mi baslayayim. cihazimi sorayim? gruptan kendimi soyutlayayim mi?
ben simdiye kadar iki sebepten sesimi cikaramadim, hem maddi durumum kötüydü hem de birsey desem ben kötü olan olurum diye sustum, kanitli birsey bulduktan sonra gidip sikayet eder sekilde konustum.
moralim cok bozuk.
arkadaşlar 2 3 sene önce eski sevgilim benim n11 hesabımdan sipariş vermişti. o adresi güncelledim sandım ama güncelleyememişim. (silip yeni adres eklesene amk dedim kendime iş işten geçtikten sonra) çok pahalı olmasa da bir kargo sipariş etmiştim. o çocuk da almış nerden geliyor bu değirmenin suyu diye sormadan heralde.
eski kız arkadaşıma bu küçük meblağ için mesaj atsam hem yanlış anlar hem kurgu sanar. ama bana da dokundu çünkü artık iyi hisler beslemiyorum.
önerilerinizi alayım.
eski kız arkadaşıma bu küçük meblağ için mesaj atsam hem yanlış anlar hem kurgu sanar. ama bana da dokundu çünkü artık iyi hisler beslemiyorum.
önerilerinizi alayım.
Merhaba. Ön bilgi;
- 1.5 yıllık bir ilişkiydi.
- Şu an ayrılalı 4.5 ay oldu. Bitmiş bir ilişki, yeniden başlama ihtimalimiz sıfır.
- Bu benim için "sıradan" bir ilişki değildi. Hayatımın en keyif aldığım, bir kadını en çok sevebildiğim ilişkim buydu.
Ayrılık sonrasındaki süreçte başarısız sonuçlanan bazı denemelerin ardından, yeni insan tanıma hevesimi de bıraktım bir süredir. Kimle tanışsam, onunla olduğu gibi o sıcak hisler olmuyor, gelmiyor. Ve bugünlerde yalnızlığıma yüzleşiyorum, onu gerçekten özlüyorum.
Bu tip durumlarda "Kendine meşgaleler yarat, kafanı dağıt" gibi şeyler denir mesela. Arkadaşlarımla görüşüyorum; tek başıma kalınca anında kendisi yeniden aklıma düşüyor. Film/dizi izliyorum; bittiği anda yeniden aklıma düşüyor, izlerken de bazı sahneleri beynim "biz" ile özdeşleştiriyor, öyle de aklıma düşmeyi ihmal etmiyor. Spor yapıyorum; sporum bitince yine aklımda. Gece uykuya dalıyorum; rüyalarıma giriyor.
Sizce hayatınızın en iyi ilişkisi diyeceğiniz türde bir ilişkiden çıktıktan sonra, 4.5 ayda bu ruh halinin devam etmesi normal mi? Toparlamak için henüz erken mi yani, ben mi aceleciyim? Bu şekilde daha ne kadar devam edecek diye endişeleniyorum artık, bu duygu gerçekten iyi hissettirmiyor bana şu an.
Bu psikolojime iyi gelecek türde önerileriniz var mıdır acaba?
- 1.5 yıllık bir ilişkiydi.
- Şu an ayrılalı 4.5 ay oldu. Bitmiş bir ilişki, yeniden başlama ihtimalimiz sıfır.
- Bu benim için "sıradan" bir ilişki değildi. Hayatımın en keyif aldığım, bir kadını en çok sevebildiğim ilişkim buydu.
Ayrılık sonrasındaki süreçte başarısız sonuçlanan bazı denemelerin ardından, yeni insan tanıma hevesimi de bıraktım bir süredir. Kimle tanışsam, onunla olduğu gibi o sıcak hisler olmuyor, gelmiyor. Ve bugünlerde yalnızlığıma yüzleşiyorum, onu gerçekten özlüyorum.
Bu tip durumlarda "Kendine meşgaleler yarat, kafanı dağıt" gibi şeyler denir mesela. Arkadaşlarımla görüşüyorum; tek başıma kalınca anında kendisi yeniden aklıma düşüyor. Film/dizi izliyorum; bittiği anda yeniden aklıma düşüyor, izlerken de bazı sahneleri beynim "biz" ile özdeşleştiriyor, öyle de aklıma düşmeyi ihmal etmiyor. Spor yapıyorum; sporum bitince yine aklımda. Gece uykuya dalıyorum; rüyalarıma giriyor.
Sizce hayatınızın en iyi ilişkisi diyeceğiniz türde bir ilişkiden çıktıktan sonra, 4.5 ayda bu ruh halinin devam etmesi normal mi? Toparlamak için henüz erken mi yani, ben mi aceleciyim? Bu şekilde daha ne kadar devam edecek diye endişeleniyorum artık, bu duygu gerçekten iyi hissettirmiyor bana şu an.
Bu psikolojime iyi gelecek türde önerileriniz var mıdır acaba?
...
Sb
Erkeklerin umrunda bile değil mesela. Altın, tektaş vs. den bahsediyorum. Bana hiç estetik gelmiyorlar. Özellikle beğenen erkek de hiç görmedim.
şu sıralar hayatımın baştan aşağı değiştiğini hissediyorum.
eşeklik sebepli okulu henüz bitiremedim. bitirsem de bir bok olacağımdan değil ama diplomam olsun, onca sene emek verdim diye okuyorum. hayatta kalacak kadar kazanıyorum ufak tefek işlerle, yani öğrenci için fena değil işte, ötesine geçmez.
bütün arkadaşlarım, hatta eski kız arkadaşım filan bile hep kaçtı gitti. kimi başka yere taşındı, kimi iş buldu, kimi evlenip üstüne çocuk yaptı vs...
burada yaşadığım duygu aslında "millet hayatını yoluna soktu ben kaldım" değil; muhtemelen onların başı benimkinden daha fazla ağrıyor. sorun o değil. ben zaten şu an imkanım olsa bile evlenmem, çocuk istemem.
benim hissettiğim daha ziyade yalnızlık. sosyal anlamda aynı noktada buluşabileceğim KİMSE yok gibi hissediyorum. bir tarafıma bakıyorum gençliğinin başında, hayalleri olan sınıf arkadaşlarım. diğer tarafıma bakıyorum iş-güç edinmiş, gününün 10-11 saati sorumlulukla geçen insanlar.
ben tam ortadayım. ne genç gibi yaşayacak enerjim/imkânım var ne de "tam zamanlı yetişkin" olacak durumum. insanlarla tanışsam bile artık sıkıldığımı fark ettim, ortak paydada buluşamıyoruz çünkü; birisi ev kredisinden bahsediyor, diğeri hayalinden... bende hiçbiri yok bunların. kendimce bi şeylerden söz açsam bu sefer onlar sıkılıyor, çünkü benim gibi bir gebeşin haytalıklarını dinlemek de onlara fazla boş ve anlamsız geliyor.
karşı cinsi filan tamamen geçiyorum... hiçbir zaman "abi kadınlar paraya bakıyor" adamı olmadım; en güzel ilişkilerimi fakir ve obezken yaşadım çünkü ama sanırım o da belli bi yaşa kadarmış ya, hani 23 yaşında tolere ediyorlar ama 27'de olmuyor anladığım kadarıyla fakirlik.
***
kendimi genel olarak çok depresif ve yalnız hissetmeye başladım. önceki deneyimlerimden farkı hiç bu kadar yalnız, toplumdan kopuk hissetmemiştim kendimi. gregor samsa gibiyim, faydasız böceğim resmen.
bu hisler zamanla geçiyor mu? neblim 30 yaşından sonra iyi arkadaşlıklar, güzel vakit geçirebilecek etkinlikler/aktiviteler, insana "dolu dolu" gelen hayat... böyle şeyler olabiliyor mu?
yoksa artık beklentileri biraz değiştirmek, "hiçbir şey 20-22 yaşındaki gibi olmuyor, bundan sonra ara ara iyi hissetsen bile genel olarak böyle tırt yaşıyorsun" demek zamanı gelmiş mi?
sizde nasıl durumlar? böyle bir dönem yaşadınız mı?
eşeklik sebepli okulu henüz bitiremedim. bitirsem de bir bok olacağımdan değil ama diplomam olsun, onca sene emek verdim diye okuyorum. hayatta kalacak kadar kazanıyorum ufak tefek işlerle, yani öğrenci için fena değil işte, ötesine geçmez.
bütün arkadaşlarım, hatta eski kız arkadaşım filan bile hep kaçtı gitti. kimi başka yere taşındı, kimi iş buldu, kimi evlenip üstüne çocuk yaptı vs...
burada yaşadığım duygu aslında "millet hayatını yoluna soktu ben kaldım" değil; muhtemelen onların başı benimkinden daha fazla ağrıyor. sorun o değil. ben zaten şu an imkanım olsa bile evlenmem, çocuk istemem.
benim hissettiğim daha ziyade yalnızlık. sosyal anlamda aynı noktada buluşabileceğim KİMSE yok gibi hissediyorum. bir tarafıma bakıyorum gençliğinin başında, hayalleri olan sınıf arkadaşlarım. diğer tarafıma bakıyorum iş-güç edinmiş, gününün 10-11 saati sorumlulukla geçen insanlar.
ben tam ortadayım. ne genç gibi yaşayacak enerjim/imkânım var ne de "tam zamanlı yetişkin" olacak durumum. insanlarla tanışsam bile artık sıkıldığımı fark ettim, ortak paydada buluşamıyoruz çünkü; birisi ev kredisinden bahsediyor, diğeri hayalinden... bende hiçbiri yok bunların. kendimce bi şeylerden söz açsam bu sefer onlar sıkılıyor, çünkü benim gibi bir gebeşin haytalıklarını dinlemek de onlara fazla boş ve anlamsız geliyor.
karşı cinsi filan tamamen geçiyorum... hiçbir zaman "abi kadınlar paraya bakıyor" adamı olmadım; en güzel ilişkilerimi fakir ve obezken yaşadım çünkü ama sanırım o da belli bi yaşa kadarmış ya, hani 23 yaşında tolere ediyorlar ama 27'de olmuyor anladığım kadarıyla fakirlik.
***
kendimi genel olarak çok depresif ve yalnız hissetmeye başladım. önceki deneyimlerimden farkı hiç bu kadar yalnız, toplumdan kopuk hissetmemiştim kendimi. gregor samsa gibiyim, faydasız böceğim resmen.
bu hisler zamanla geçiyor mu? neblim 30 yaşından sonra iyi arkadaşlıklar, güzel vakit geçirebilecek etkinlikler/aktiviteler, insana "dolu dolu" gelen hayat... böyle şeyler olabiliyor mu?
yoksa artık beklentileri biraz değiştirmek, "hiçbir şey 20-22 yaşındaki gibi olmuyor, bundan sonra ara ara iyi hissetsen bile genel olarak böyle tırt yaşıyorsun" demek zamanı gelmiş mi?
sizde nasıl durumlar? böyle bir dönem yaşadınız mı?
Bazen kendimi çok depresif hissediyorum. Alıngan oluyorum, alınganlıktan öte alınmak için sebep arıyorum. Kimseyle konuşmak, görüşmek istemiyorum. Arkadaşlarım geçen gün sırf beni bir yere çağırmadığı için onlara trip attım ve onları şu an hayatımdan çıkarmak istiyorum. Onlara karşı kin ve nefret dolu hissediyorum ama bir taraftan çok abarttığımı da biliyorum. Ağlamaklı oluyorum, bazen gereksiz sinirleniyorum insanlara çıkışıyorum.
Böyle yapınca insanlar garipsiyor, çocuk gibi davrandığımı söylüyor. Bu elimde olan bişey değil içimden öyle davranmak geliyor.
İyi olduğum hatta bazen kendimi çok iyi, çok güçlü hissettiğim de oluyor ama bu iyi hissetmeler çok azaldı.
Neden böyle oluyor ve bunu çözmenin bir çözümü var mı?
Böyle yapınca insanlar garipsiyor, çocuk gibi davrandığımı söylüyor. Bu elimde olan bişey değil içimden öyle davranmak geliyor.
İyi olduğum hatta bazen kendimi çok iyi, çok güçlü hissettiğim de oluyor ama bu iyi hissetmeler çok azaldı.
Neden böyle oluyor ve bunu çözmenin bir çözümü var mı?
çalışmayı sevmeseniz.
çalışmadan bir hayat kurar mısınız?
çok parası olup kafasına göre takılan, istediği saatte istediği yere giden birisi olmak çok mu lüks? böyle yaşayan var mı?
çalışmadan bir hayat kurar mısınız?
çok parası olup kafasına göre takılan, istediği saatte istediği yere giden birisi olmak çok mu lüks? böyle yaşayan var mı?
(5)
1. derece dışındaki akraba vefat edince bir müddet yas tutuyor musunuz?
ya ben lan neyse #1503111
dede, hala vs. vefat edince
mesela 1 hafta müzik dinlememek, (zaten belki canınız istemiyordur.) evde kahkaha atmamak, düğüne, geziye vs. bir süre gitmemek... gibi
bunlara dikkat ediyor musunuz? "çevreden ne derler"den ziyade kendine yakıştıramamak hissi oluyor mu? oluyorsa ne kadar sürüyor?
mesela 1 hafta müzik dinlememek, (zaten belki canınız istemiyordur.) evde kahkaha atmamak, düğüne, geziye vs. bir süre gitmemek... gibi
bunlara dikkat ediyor musunuz? "çevreden ne derler"den ziyade kendine yakıştıramamak hissi oluyor mu? oluyorsa ne kadar sürüyor?
olduğundan büyük nasıl gösterilir? kıyafet vs.. dışında
sb
Bazen insan melankoli hissine çekiliyor, sebebi hakkında yorumlarınızı merak ettim.
Seni üzecek somut bir şey yoktur, şen şakrak değilsindir ama bişeyler eksik gibi gelir. Böyle durumlarda insanın melankolik olası geliyor. Ben o halleri pek sevmediğim için modumu kafamı dağıtacak şeyler yapıyorum ama bıraksam çekileceğim o hisse.
Bir nevi duygu sömürüsü gibi bişey mi acaba, kendimize acıyıp sonra şefkat göstermemiz için mi diye düşünüyorum.
Seni üzecek somut bir şey yoktur, şen şakrak değilsindir ama bişeyler eksik gibi gelir. Böyle durumlarda insanın melankolik olası geliyor. Ben o halleri pek sevmediğim için modumu kafamı dağıtacak şeyler yapıyorum ama bıraksam çekileceğim o hisse.
Bir nevi duygu sömürüsü gibi bişey mi acaba, kendimize acıyıp sonra şefkat göstermemiz için mi diye düşünüyorum.
Erken 30lar reset atmak (topyekün) için geç midir?
Yapabilirim sanki ama başarılı örneklere ihtiyacım var.
Yani iki sonuç olabilir: ya yalnız ve parasız ölürüm ya da başarırım.
Yoksa bu hayat böyle gitmez.
Risk faktörü 20lerdeki gibi hissettirmiyor işte..
Var mı diyecekleriniz?
Yapabilirim sanki ama başarılı örneklere ihtiyacım var.
Yani iki sonuç olabilir: ya yalnız ve parasız ölürüm ya da başarırım.
Yoksa bu hayat böyle gitmez.
Risk faktörü 20lerdeki gibi hissettirmiyor işte..
Var mı diyecekleriniz?
İlk olarak dating app'ten eşleşip 1 haftadır çok keyifli, etkileşimli ve yoğun bir iletişim yürüttüğümüz ve yarın için görüşme planladığımız hanımefendi, bu sabah kalktığımda gördüm ki whatsapp ve instagram'dan beni engellemiş.
Kendimi o kadar aptal ve üzgün hissediyorum ki anlatamam. Duyduğum heyecana ve en önemlisi de iletişimde harcadığım zamana yanıyorum. Sanırım ruhsal sıkıntıları olan birine denk geldim çünkü hiçbir tartışma veya kötü bir şey geçmeden böyle bir şey yapması, akıl ve mantığa sığmıyor.
Ben ilk kez böyle bir şey yaşadım. Başına gelen var mı? Moral verici bir şeyler duymaya aşırı ihtiyacım var şu an gerçekten, düzgün olan psikolojimi bozdu kadın.
Kendimi o kadar aptal ve üzgün hissediyorum ki anlatamam. Duyduğum heyecana ve en önemlisi de iletişimde harcadığım zamana yanıyorum. Sanırım ruhsal sıkıntıları olan birine denk geldim çünkü hiçbir tartışma veya kötü bir şey geçmeden böyle bir şey yapması, akıl ve mantığa sığmıyor.
Ben ilk kez böyle bir şey yaşadım. Başına gelen var mı? Moral verici bir şeyler duymaya aşırı ihtiyacım var şu an gerçekten, düzgün olan psikolojimi bozdu kadın.
En son borç verdiğim kişi en geç 1 ay sonra oderim diyip, ödemesi gereken zamanda whatsapi kapatmış herhalde aramam diye düşündü :) sanırım bu kaçıştan sonra tövbe edeceğim. Siz ne yapıyorsunuz bu durumlarda?
20 gun iznim var ama kafada yapacak hiç bir planım yok.
ne tavsiye edersiniz?
ne tavsiye edersiniz?
eskiyle kıyaslamak
hannofatto #1502331
eski ve yeni sevgilinizi kıyaslar mısınız? cinsel hayatınızı veya fiziksel özellikleri kastetmiyorum. Bu iki insan arasında onunla şöyle eğlenirdim, onunla şöyle rahattım yahut tam tersi onunla bu konuda hep tartışırdım gibi geçmişe yönelik düşünerek mevcut ilişkiyi sorguluyor musunuz? Mevcut olanı nasıl etkiliyor?
Cevabınız evetse bunu yaptığınız için kendinizi kötü hissettiniz mi?
Cevabınız evetse bunu yaptığınız için kendinizi kötü hissettiniz mi?
Merhaba
Uzun zamandir sormak istiyorum da,
arkadasimin samanik inanclara sahip komsusu rituel gibi bir sey yapti gecen aylarda. Davullu muzik, los ortam ve meditasyon var. Uyusturucu, alkol vb.kesinlikle yok. Rituelin sonunda biseyler olmasi hayvan falan gormemiz gerekiyomus onceki hayatimizla ilgili ama ben ve arkadasim oyle bisey gormedik. 2 kisi daha vardi iyi insanlar onlar gormus. Komsusu da melek gibi bir insan aslinda. Sizce gercekten goruyorlar mi yoksa gorduklerini mi zannediyorlar? Biz neden goremedik?
Uzun zamandir sormak istiyorum da,
arkadasimin samanik inanclara sahip komsusu rituel gibi bir sey yapti gecen aylarda. Davullu muzik, los ortam ve meditasyon var. Uyusturucu, alkol vb.kesinlikle yok. Rituelin sonunda biseyler olmasi hayvan falan gormemiz gerekiyomus onceki hayatimizla ilgili ama ben ve arkadasim oyle bisey gormedik. 2 kisi daha vardi iyi insanlar onlar gormus. Komsusu da melek gibi bir insan aslinda. Sizce gercekten goruyorlar mi yoksa gorduklerini mi zannediyorlar? Biz neden goremedik?
Bana ait nedenlerle (evlilik, hastalıklar vs) hiçbirini arayamadım. Tekrar aramaya, görüşmeye başlamak istiyorum. Nasıl yaklaşmalı?
Soğukluğu eritene kadar belirli aralıklarla aranmalı mı? Karşı taraf ilgisizse nasıl yaklaşmalı?
Ek olarak yakın arkadaşlarınızdan, akrabalarınızdan beklediğiniz aranma sıklığı nedir?
Soğukluğu eritene kadar belirli aralıklarla aranmalı mı? Karşı taraf ilgisizse nasıl yaklaşmalı?
Ek olarak yakın arkadaşlarınızdan, akrabalarınızdan beklediğiniz aranma sıklığı nedir?
lafta değil, gerçekten mutlu olmaktan bahsediyorum. eylemlerinde ve sözlerinde o mutluluğu hissettirenlerden.
ben hiç görmedim. varsa yoksa dert şikayet duyuyorum çevremdeki (ve bazen buradaki) ebeveynlerden. böyle deyince de "ama yok cidden çocuk başka bi şey. tabii ki çok seviyoruz." vs diyorlar. illa ki seviyorlardır da (ki zaten sanki başka şansları mı var? mecburen sevecek, sevmese ya da sevmiyorum dese ne değişecek ki, tabii ki "seviyorum, özünde süper bi şey" falan diyecek), iş sosyal hayata ve diyaloglarına yansımalara gelince ağızlarından bi tane olumlu laf duymuyorum çocuklarına ilişkin. çocuklardan kaynaklı yapmak zorunda oldukları işlerden bıkkın bi havayla bahsediyorlar hep. sanki gizli gizli "çocuğunuz olduğunu veya bu kararınızı hatırlamayacaksınız, çocuğunuz da acı çekmeyecek, çocuğunuz olmadan önceki hayatınıza geri dönmek ister misiniz?" bu soruyu sorsak hepsi evet dermiş gibi geliyor. evet demeseler bile bi düşünürler kesin.
acaba ebeveynlik çok kötü bi şey mi?
ben hiç görmedim. varsa yoksa dert şikayet duyuyorum çevremdeki (ve bazen buradaki) ebeveynlerden. böyle deyince de "ama yok cidden çocuk başka bi şey. tabii ki çok seviyoruz." vs diyorlar. illa ki seviyorlardır da (ki zaten sanki başka şansları mı var? mecburen sevecek, sevmese ya da sevmiyorum dese ne değişecek ki, tabii ki "seviyorum, özünde süper bi şey" falan diyecek), iş sosyal hayata ve diyaloglarına yansımalara gelince ağızlarından bi tane olumlu laf duymuyorum çocuklarına ilişkin. çocuklardan kaynaklı yapmak zorunda oldukları işlerden bıkkın bi havayla bahsediyorlar hep. sanki gizli gizli "çocuğunuz olduğunu veya bu kararınızı hatırlamayacaksınız, çocuğunuz da acı çekmeyecek, çocuğunuz olmadan önceki hayatınıza geri dönmek ister misiniz?" bu soruyu sorsak hepsi evet dermiş gibi geliyor. evet demeseler bile bi düşünürler kesin.
acaba ebeveynlik çok kötü bi şey mi?
merhaba arkadaşlar. öncelikle hesap sahibi değilim. benim duyuru hesabım olmadığı için arkadaşımdan ödünç aldım bu soruyu sorabilmek için.
eşiniz olur, kardeşiniz olur, ev arkadaşınız ya da anne babanız farketmez.
Diyelim ki tost yapıyorsunuz ikinize de, onunkini hazırladınız pişiyor, sizinkinin de malzemeleri kesme tahtasının üzerinde. gelip sohbet ederken sizin tostunuzun malzemelerini yiyip gidiyor.
yemek yaptınız tabaklara pay ettiniz. onun tabağını mutfaktan sofraya götürdünüz, taşımana yardım edeyim diye geldi, sizin tabağınızdan yiye yiye götürüyor içeri. tabak sofraya bir geliyor yarısı yok. ya da tam tersi siz kendi tabağınızı önce sofraya koydunuz diyelim, siz onunkini getirene kadar çok da acıktım he diyip yine sizin tabağınıza yumuluyor.
dışarıda yemek söylüyorsunuz, hızlıca kendininkini bitirip sizin tabağınızdan yemeğe, içeceğinizden içmeye başlıyor.
meyve soyuyorsunuz, soruyorsunuz sen de ister misin diye, yok ben yemeyeceğim diyor. meyve tabağını içeri koyup geldiğinizde yarısından fazlasını yenmiş buluyorsunuz, meyve de güzelmiş ama diyor gülerek.
bir yanım kendime kızıyor bu kafaya takılıp büyütülecek bir mesele değil diye, ama bir yanım da yıllardır neredeyse her yemekte bunun tekrarlandığını ve normal bir davranış olmadığını hatırlatıyor.
paylaşmaktan kaçan biri değilim, sadece yiyeceğimin mıncıklanmasını, benden başkasının ellemesini istemiyorum. her seferinde soruyorum sen ne kadar istersin diye, onun söylediğinden de fazla payı ona veriyorum ama her seferinde tabağımdan yeniyor, bardağımdan içiliyor. kendisine hiçbir şey söylemedim bu arada, dile getirmeye utandım açıkçası ne küçük hesapların insanıymışsın diye düşünür gibi geliyor.
ya bundan bahsetmek bile ayıp geliyor bu arada ama tanıdığım kimselere anlatıp normal mi diye soramadım. buranın anonimliğinden faydalanmak istiyorum şu an.
canımın sıkılmasına değecek bir durum mu bu, yoksa abartıyor muyum? cevaplar için teşekkürler.
eşiniz olur, kardeşiniz olur, ev arkadaşınız ya da anne babanız farketmez.
Diyelim ki tost yapıyorsunuz ikinize de, onunkini hazırladınız pişiyor, sizinkinin de malzemeleri kesme tahtasının üzerinde. gelip sohbet ederken sizin tostunuzun malzemelerini yiyip gidiyor.
yemek yaptınız tabaklara pay ettiniz. onun tabağını mutfaktan sofraya götürdünüz, taşımana yardım edeyim diye geldi, sizin tabağınızdan yiye yiye götürüyor içeri. tabak sofraya bir geliyor yarısı yok. ya da tam tersi siz kendi tabağınızı önce sofraya koydunuz diyelim, siz onunkini getirene kadar çok da acıktım he diyip yine sizin tabağınıza yumuluyor.
dışarıda yemek söylüyorsunuz, hızlıca kendininkini bitirip sizin tabağınızdan yemeğe, içeceğinizden içmeye başlıyor.
meyve soyuyorsunuz, soruyorsunuz sen de ister misin diye, yok ben yemeyeceğim diyor. meyve tabağını içeri koyup geldiğinizde yarısından fazlasını yenmiş buluyorsunuz, meyve de güzelmiş ama diyor gülerek.
bir yanım kendime kızıyor bu kafaya takılıp büyütülecek bir mesele değil diye, ama bir yanım da yıllardır neredeyse her yemekte bunun tekrarlandığını ve normal bir davranış olmadığını hatırlatıyor.
paylaşmaktan kaçan biri değilim, sadece yiyeceğimin mıncıklanmasını, benden başkasının ellemesini istemiyorum. her seferinde soruyorum sen ne kadar istersin diye, onun söylediğinden de fazla payı ona veriyorum ama her seferinde tabağımdan yeniyor, bardağımdan içiliyor. kendisine hiçbir şey söylemedim bu arada, dile getirmeye utandım açıkçası ne küçük hesapların insanıymışsın diye düşünür gibi geliyor.
ya bundan bahsetmek bile ayıp geliyor bu arada ama tanıdığım kimselere anlatıp normal mi diye soramadım. buranın anonimliğinden faydalanmak istiyorum şu an.
canımın sıkılmasına değecek bir durum mu bu, yoksa abartıyor muyum? cevaplar için teşekkürler.
sizin de görüşünüzü merak ettim, birkaç kişiyle laf arasında konuşurken yadırgandığımı farkettim çünkü.
mezarlıkları çok seviyorum. bir yere taşındığım zaman yakınlardaki mezarlıkları kesin gezerim. bulunduğum yerde pazar günü her yer kapalı olduğu için park bahçe gezmek yerine mezarlık gezmeyi tercih ederim.
orada yatanların hikayelerini merak ederim. kaç yaşında öldüklerini hesaplarım. geçmişe bakmak gibi oluyor sanki. onların da aileleri, sevdikleri, sevgilileri vardı. bu dünyadan gelip geçtiler işte falan gibi düşünürüm.
bir iki fotoğraf da koyayım bari gelmişken.
ibb.co
bunlar da abelard ve heloise'in mezarları. 1100lü yıllarda ölmüşler. mezarları sonradan birleştirilmiş gerçi ama tarihe tanıklık etmek için güzel bir fırsat.
ibb.co
ibb.co
mezarlıkları çok seviyorum. bir yere taşındığım zaman yakınlardaki mezarlıkları kesin gezerim. bulunduğum yerde pazar günü her yer kapalı olduğu için park bahçe gezmek yerine mezarlık gezmeyi tercih ederim.
orada yatanların hikayelerini merak ederim. kaç yaşında öldüklerini hesaplarım. geçmişe bakmak gibi oluyor sanki. onların da aileleri, sevdikleri, sevgilileri vardı. bu dünyadan gelip geçtiler işte falan gibi düşünürüm.
bir iki fotoğraf da koyayım bari gelmişken.
ibb.co
bunlar da abelard ve heloise'in mezarları. 1100lü yıllarda ölmüşler. mezarları sonradan birleştirilmiş gerçi ama tarihe tanıklık etmek için güzel bir fırsat.
ibb.co
ibb.co
Bir arkadaş veya yakın bir akraba yapıyor. Ve bunu yapan kişi saf, bilinçsiz bir tip değil. Aksine egolu, hafif narsist bir tip olsun.
Örneğin; evli olduğunuzu bilmesine rağmen cinselliğinizle ilgili bir espri yapması gibi.
Nasıl karşılık verirsiniz?
Örneğin; evli olduğunuzu bilmesine rağmen cinselliğinizle ilgili bir espri yapması gibi.
Nasıl karşılık verirsiniz?
Selam. Bir konuda fikirlerinizi öğrenebilmek istiyorum.
Dating app'lerden eşleşip konuştuğum kişilerle whatsapp'a geçiyoruz ve bir süre de oradan iletişim halini devam ettiriyoruz. Sonrasında görüşüp durumlara bakıyoruz, nedir ne değildir diye.
Benim eşleşip de iletişim yürüttüğüm kadınların tamamı, görüşme öncesindeki o iletişim sürecinde hiç renk vermek istemiyorlar. Temkinliler, söylediğim güzel şeylere "Yüz yüze görüşülmeden belli olmaz" şeklinde cevaplar veriyorlar. Mesela arada seksi bir detay paylaştığımda frenleniyorum falan. Görüşme öncesi süreçte düz sohbet etmek istiyorlar sadece.
Bende durumlar bu şekildeyken, geçen gün bir arkadaşımla buluştuk. Sohbette Tinder, OkCupid mevzuları döndü. Arkadaş bana oradan konuştuğu birkaç hatunla olan sohbetlerini gösterdi. Henüz hiç görüşmemişler ama sanırsın ki 10. kez görüşecek kadar "sıcaklar". Görüşme sonrası evde yapacakları aksiyonlara kadar derin sohbetler falan...
Anlamadım valla. Bana denk gelen insanlar nasıl hep bu derece soğuk ve mesafeli olabiliyor da ona denk gelenler bu kadar sıcak olabiliyor.
Sizlerin dating app görüşmeleri öncesindeki sohbetleri genelde ne seviyede gelişiyor peki? Benimki gibi mi, yoksa arkadaşımınki gibi "daha sıcak" sohbetler mi?
Dating app'lerden eşleşip konuştuğum kişilerle whatsapp'a geçiyoruz ve bir süre de oradan iletişim halini devam ettiriyoruz. Sonrasında görüşüp durumlara bakıyoruz, nedir ne değildir diye.
Benim eşleşip de iletişim yürüttüğüm kadınların tamamı, görüşme öncesindeki o iletişim sürecinde hiç renk vermek istemiyorlar. Temkinliler, söylediğim güzel şeylere "Yüz yüze görüşülmeden belli olmaz" şeklinde cevaplar veriyorlar. Mesela arada seksi bir detay paylaştığımda frenleniyorum falan. Görüşme öncesi süreçte düz sohbet etmek istiyorlar sadece.
Bende durumlar bu şekildeyken, geçen gün bir arkadaşımla buluştuk. Sohbette Tinder, OkCupid mevzuları döndü. Arkadaş bana oradan konuştuğu birkaç hatunla olan sohbetlerini gösterdi. Henüz hiç görüşmemişler ama sanırsın ki 10. kez görüşecek kadar "sıcaklar". Görüşme sonrası evde yapacakları aksiyonlara kadar derin sohbetler falan...
Anlamadım valla. Bana denk gelen insanlar nasıl hep bu derece soğuk ve mesafeli olabiliyor da ona denk gelenler bu kadar sıcak olabiliyor.
Sizlerin dating app görüşmeleri öncesindeki sohbetleri genelde ne seviyede gelişiyor peki? Benimki gibi mi, yoksa arkadaşımınki gibi "daha sıcak" sohbetler mi?
(2)
İstanbul'da sevgiliyle bir pazar günü en verimli şekilde asıl geçirilebilir
northern eagle #1501831
Orijinal önerileri olan var mı?
Merhabalar. Kış yaklaşıyor. Güneşli son günler. Keyfiniz nasıl? Hayatınız nasıl gidiyor? Nelerle uğraşıyorsunuz? Dertleriniz neler?
Kendileri de aramıyor, siz de aramıyorsunuz. Sonra siz ilgiyle arayınca, veya ziyaret edince bir mesafe, bir soğukluk görüyorsunuz.
Bazı kimseler araya zaman ve mesafe girince niçin soğuk ve mesafeli davranır? Yakınlarınızı, aileniz, arkadaşlarınızı ne kadar sıklıkla ararsınız?
Bazı kimseler araya zaman ve mesafe girince niçin soğuk ve mesafeli davranır? Yakınlarınızı, aileniz, arkadaşlarınızı ne kadar sıklıkla ararsınız?
(10)
Dışarıda tesadüfen denk gelip de arkadaş olduğunuz insanlar oldu mu hiç?
ms brownstone #1501776
Aslında gönül ilişkisinden çok arkadaşlık ilişkileri için soruyorum ama ikisini de yazabilirsiniz. Bu aralar izlediğim her şeyde bu tarz arkaşlıklar görüyorum. Uçakta yan yana oturan, kütüphanede ya da bir kafede denk gelip sonra arkadaş olan insanlar var bütün izlediğim şeylerde.
Benim bütün arkadaşlarım ya okul ya da iş hayatından olduğu için gerçek hayatta da bu tarz arkadaşlıklar var mı diye merak ettim. Böyle dışarıda denk geldiği kişiyle zamanla arkadaş olan var mı acaba aramızda? Nasıl başlıyor bu tarz arkadaşlıklar?
Benim bütün arkadaşlarım ya okul ya da iş hayatından olduğu için gerçek hayatta da bu tarz arkadaşlıklar var mı diye merak ettim. Böyle dışarıda denk geldiği kişiyle zamanla arkadaş olan var mı acaba aramızda? Nasıl başlıyor bu tarz arkadaşlıklar?
(6)
Şu dating appleri adamakıllı kullanan bir insan evladı yok mu?
İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1501775
Merhaba arkadaşlar,
Bir süredir Tinder ve Okcupid ile meşgulüm son birkaç gönderimde göreceğiniz üzere. Bu arada derdimi sevebilirsiniz :D Neyse konu şu ki son zamanlarda bu uygulamaları kullanırken artık ayar olmaya başladığımı fark ettim. Çünkü adamakıllı kullanmaya niyetli insan sayısı o kadar az ki. Sadece cinsellik için kullanmaktan bahsetmiyorum, arkadaş edinmek olsun, sevgili edinmek olsun, her anlamda yani.
Özellikle Tinder'da abartmıyorum önüme çıkan her 10 kızdan en az 5 tanesi Instagram hesabını yazmış, bakıyorum en düşük takipçili olanın bile 1500 takipçisi var. Ya abi sen oraya Instagram'dan takipçi kasmak için mi kaydoldun? Instagram yazanları artık sola kaydırıyorum ve sağa attıklarım o kadar az ki. Aslında bir bakıma işe de yarıyor Elo pointin düşmemesi açısından ama platformu sabote etmeleri gerçekten sinir bozucu. Sabote etmeyen ve ilgimi çeken hanımlar çölde vaha gibi oldu resmen.
Sonra diğer sıkıntıysa eşleşiyorsun, mesaj atıyorsun karşıda tık yok. Madem öyle neden beğeniyorsun? O malum Koreli hanımefendiden (Gitme kal be yanımda şurada başucumda demek geliyor içimden off :D)sonra 2 eşleşme daha aldım, biri fake duruyor ona yazmadım o yüzden, diğer kıza yazıyorum sanki 24 saatte bir cevap verme yeteneği varmış gibi tek satırlık cevaplar veriyor günde bir kere. Lafı ağzından kerpetenle alıyorsun. Öyle çok da bir şey yazmıyorum açıkçası. Diyeceğim şimdi "Senin cevap vermen için bi cooldown süren mi var?" diye olmayacak. Ulti açıyor sanki bana.
Kadın profili açıp erkeklere baksam kim bilir oradan neler çıkacak? Artık dalgasına kullanmaya başladım sanırım. Hem sinir edip hem eğlendiren böylesine değişik bir uygulama bulmak zor gibi. Siz ne düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.
Bir süredir Tinder ve Okcupid ile meşgulüm son birkaç gönderimde göreceğiniz üzere. Bu arada derdimi sevebilirsiniz :D Neyse konu şu ki son zamanlarda bu uygulamaları kullanırken artık ayar olmaya başladığımı fark ettim. Çünkü adamakıllı kullanmaya niyetli insan sayısı o kadar az ki. Sadece cinsellik için kullanmaktan bahsetmiyorum, arkadaş edinmek olsun, sevgili edinmek olsun, her anlamda yani.
Özellikle Tinder'da abartmıyorum önüme çıkan her 10 kızdan en az 5 tanesi Instagram hesabını yazmış, bakıyorum en düşük takipçili olanın bile 1500 takipçisi var. Ya abi sen oraya Instagram'dan takipçi kasmak için mi kaydoldun? Instagram yazanları artık sola kaydırıyorum ve sağa attıklarım o kadar az ki. Aslında bir bakıma işe de yarıyor Elo pointin düşmemesi açısından ama platformu sabote etmeleri gerçekten sinir bozucu. Sabote etmeyen ve ilgimi çeken hanımlar çölde vaha gibi oldu resmen.
Sonra diğer sıkıntıysa eşleşiyorsun, mesaj atıyorsun karşıda tık yok. Madem öyle neden beğeniyorsun? O malum Koreli hanımefendiden (Gitme kal be yanımda şurada başucumda demek geliyor içimden off :D)sonra 2 eşleşme daha aldım, biri fake duruyor ona yazmadım o yüzden, diğer kıza yazıyorum sanki 24 saatte bir cevap verme yeteneği varmış gibi tek satırlık cevaplar veriyor günde bir kere. Lafı ağzından kerpetenle alıyorsun. Öyle çok da bir şey yazmıyorum açıkçası. Diyeceğim şimdi "Senin cevap vermen için bi cooldown süren mi var?" diye olmayacak. Ulti açıyor sanki bana.
Kadın profili açıp erkeklere baksam kim bilir oradan neler çıkacak? Artık dalgasına kullanmaya başladım sanırım. Hem sinir edip hem eğlendiren böylesine değişik bir uygulama bulmak zor gibi. Siz ne düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.
istanbul'dayim. yas 35+. tek yasiyor ve evden calisiyorum. acaba nasil sosyallesebilirim.
merhaba,
nasilsiniz? ben pek iyi degilim.
uzerimde hep "her sey farkli olabilirdi" hissinin agirligini tasiyorum son zamanlarda.
zor zamanlardan geciyorum, biliyorum, her seye alisilir. ancak bu donemde, yanimda olmasini istedigim kisiler (ailem haric) ortada aslinda hicbir sebep yokken yillardir konusmadigim/gorusmedigim lise arkadaslarim. cok degil, bir iki kisi. "onlar anlardi beni" diye dusunuyorum, "onlar beni nasil iyi yapacagini bilirdi". bu sadece bir sanridan ibaret muhtemelen.
ama icim aciyor. yalniz hissediyorum.
her sey bir yana, hayatim genel anlamda oldukca iyiyken neden surekli "bambaska olabilirdi" diye baska bir hayati arzuluyorum?
bilmiyorum.
icini dokmek, tavsiye vermek isteyen olursa cekinmesin lutfen. ozelden de yazabilirsiniz.
sadece ne yapacagimi bilmiyorum. ve psikologum dogum izninde, ve yeni bir psikolog bulmaya mecalim yok.
sevgiler.
nasilsiniz? ben pek iyi degilim.
uzerimde hep "her sey farkli olabilirdi" hissinin agirligini tasiyorum son zamanlarda.
zor zamanlardan geciyorum, biliyorum, her seye alisilir. ancak bu donemde, yanimda olmasini istedigim kisiler (ailem haric) ortada aslinda hicbir sebep yokken yillardir konusmadigim/gorusmedigim lise arkadaslarim. cok degil, bir iki kisi. "onlar anlardi beni" diye dusunuyorum, "onlar beni nasil iyi yapacagini bilirdi". bu sadece bir sanridan ibaret muhtemelen.
ama icim aciyor. yalniz hissediyorum.
her sey bir yana, hayatim genel anlamda oldukca iyiyken neden surekli "bambaska olabilirdi" diye baska bir hayati arzuluyorum?
bilmiyorum.
icini dokmek, tavsiye vermek isteyen olursa cekinmesin lutfen. ozelden de yazabilirsiniz.
sadece ne yapacagimi bilmiyorum. ve psikologum dogum izninde, ve yeni bir psikolog bulmaya mecalim yok.
sevgiler.
(9)
Tinder'da eşleşme aldığım Koreli kız eşleşmeyi kaldırdı :(
İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1501519
Merhaba arkadaşlar,
Az önce Koreli bir hanımefendiyle Tinder'da eşleştik, ilk o yazdı ancak yazışmaya başladıktan bir süre sonra hanımkızımız eşleşmeyi kaldırıverdi :D Ne oldu anlamadım cidden. Türkiye'den olduğumu söyledim ve ondan sonra Korelilere karşı büyük bir sempatim olduğunu söyledim (Cidden öyle. Hatta bu konuyla ilgili bir gönderim de vardı burada). O da bunun üzerine "O niyeymiş?" diye sordu ve eşsiz bir kültürleri olduğunu söyledim, K-Pop'dan falan bahsettim. Benim gibi bir sürü insan olduğunu da ekledim ve bir baktım ki eşleşmeyi kaldırmış.
Ne diyeceğimi bilemedim :D Sohbetim mi sarmadı acaba yoksa mesafe çok fazla olduğu için mi? Yani zaten önüme çıkan Koreli sayısı azımsanmayacak ölçüde. Ne istiyor bunlar anlamıyorum. Madem böyle yapacaklar neden pasaport kullanıyorlar? Beklentim çok yüksek değildi, sohbet falan ederdik diye düşünmüştüm.
Siz ne düşünüyorsunuz? Neden kaldırmış olabilirler eşleşmeyi? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Ha bu arada unutmadan ben nerede yanlış yaptım? Teşekkür ederim.
Az önce Koreli bir hanımefendiyle Tinder'da eşleştik, ilk o yazdı ancak yazışmaya başladıktan bir süre sonra hanımkızımız eşleşmeyi kaldırıverdi :D Ne oldu anlamadım cidden. Türkiye'den olduğumu söyledim ve ondan sonra Korelilere karşı büyük bir sempatim olduğunu söyledim (Cidden öyle. Hatta bu konuyla ilgili bir gönderim de vardı burada). O da bunun üzerine "O niyeymiş?" diye sordu ve eşsiz bir kültürleri olduğunu söyledim, K-Pop'dan falan bahsettim. Benim gibi bir sürü insan olduğunu da ekledim ve bir baktım ki eşleşmeyi kaldırmış.
Ne diyeceğimi bilemedim :D Sohbetim mi sarmadı acaba yoksa mesafe çok fazla olduğu için mi? Yani zaten önüme çıkan Koreli sayısı azımsanmayacak ölçüde. Ne istiyor bunlar anlamıyorum. Madem böyle yapacaklar neden pasaport kullanıyorlar? Beklentim çok yüksek değildi, sohbet falan ederdik diye düşünmüştüm.
Siz ne düşünüyorsunuz? Neden kaldırmış olabilirler eşleşmeyi? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Ha bu arada unutmadan ben nerede yanlış yaptım? Teşekkür ederim.
Hemen her sabah 7’de uyanıyor. 1-1,5 saat spor yapıyor. Ardından da en erken gece 1-2’ye kadar çalışma. Ki bunların çoğu ayakta servis yaparak geçiyor. Maksimum 5-6 saat uyku.
Vücudu bu tempoya nasıl dayanıyor? 1,5 saat kardiyo yapıp bütün gün nasıl ayakta kalabiliyor?
Vücudu bu tempoya nasıl dayanıyor? 1,5 saat kardiyo yapıp bütün gün nasıl ayakta kalabiliyor?
başta çok istiyordum şimdi içimden gelmiyor. aileler tanıştıktan sonra bunalmaya başladım. bir de görgüsüz davrandılar. bizimkiler de didiklediler. bir ömür birisile geçirme fikri gözümde büyüyor. istemiyorum dersem kız mahfolur hayatı kayar.
Durum: İnsanlarla birebir de iyi sayılırım fakat bir müddet sonra muhabbeti sürdüremiyorum. Grupla iletişimde; pasif kaldığım, sözümün kesildiği veya ilgiyi sürekli elimde tutamadığım oluyor. İnsanlara olabildiğince açık davranıyorum, yardım yada bilgi talep ettiklerinde detaylarıyla anlatır yardımcı olurum. Tanımadığım ortamlara girmekten hoşlanmıyorum, kendimi göstermem ve sohbetlere dahil olmam zor oluyor. Tiyatro yapıyorum sahneye çıkmakta insanlara hitap etmekte bir sıkıntım yok.
Sorun: İnsanlar bir yere kadar ciddiye alıyor beni. Sonrasında sadece işleri düştüğünde iletişim kuruyorlar. Telefonum çalmaz, arayan olmaz, mesaj gelmez.
Hiç arkadaşım yok gibi hissediyorum. Sevgili filan zaten yok ama mesela beni arayıp nasılsın diye soranım yok. Bir kahve içelim filan yok. (Ben çağırdığımda %60 gelirler ama çağırmazlar) Kendimi vefasızlık yaşayan yeşilçam oyuncuları gibi hissediyorum.
Buradan ve çevreden aldığım bilgilerle çeşitli yollar denedim. Kendime eşit, kendimden üst, kendimden alt (ekonomik, sosyal ve kültürel) insanlarla iletişim kurmaya çalıştım. Hobiler edindim, ortak noktalar bulmaya çalıştım. Sonuç çok benzer oldu hep.
Neden Bunları Yazıyorum: Geçenlerde uzun bir yola çıktım. Issız bir yerde aklıma geldi, o an bir kaza yaparsam kimi ararım, kim yardımcı olur diye düşündüm. Cevap hiç kimse. Hasta olsam mesela covid olsam dedim, ekmek alanım bile olmaz. Yalnız olmak elbet mümkün olabilir ama insan sosyal olmak istiyor, konuşmayı unutacağım yakında.
Son olarak iş bulma konusunda nerdeyse sabah akşam yardımcı olduğum bir arkadaş vardı. Kendisiyle bir kaç defa kahve içmek istedim. Her seferinde, "olur tabi mutlaka haberleşelim" diye sözleştik fakat o haberleşme olmadı. Genelde ikinci veya üçüncü planda oluyorum.
Genel olarak böyle şeyler geliyor başıma. Bir kaç sahte arkadaşım var hepsi bu, onlarda kartondan yapılma gibi, hayatıma bir etkileri yok.
Sonuç ve Özet: Arkadaş edinemiyorum ve insanlarla ilişkilerimde problemim var. Saygı duyulan, iletişim kurulmak istenilen kişi asla olmuyorum. (Her türlü kombinasyonu denedim) Psikolojik bir sorunum olabilir mi? Destek almalı mıyım? Ek soru; acaba kilolu biriyim ondan dolayı mı böyle şeyler yaşıyorum.
Sorun: İnsanlar bir yere kadar ciddiye alıyor beni. Sonrasında sadece işleri düştüğünde iletişim kuruyorlar. Telefonum çalmaz, arayan olmaz, mesaj gelmez.
Hiç arkadaşım yok gibi hissediyorum. Sevgili filan zaten yok ama mesela beni arayıp nasılsın diye soranım yok. Bir kahve içelim filan yok. (Ben çağırdığımda %60 gelirler ama çağırmazlar) Kendimi vefasızlık yaşayan yeşilçam oyuncuları gibi hissediyorum.
Buradan ve çevreden aldığım bilgilerle çeşitli yollar denedim. Kendime eşit, kendimden üst, kendimden alt (ekonomik, sosyal ve kültürel) insanlarla iletişim kurmaya çalıştım. Hobiler edindim, ortak noktalar bulmaya çalıştım. Sonuç çok benzer oldu hep.
Neden Bunları Yazıyorum: Geçenlerde uzun bir yola çıktım. Issız bir yerde aklıma geldi, o an bir kaza yaparsam kimi ararım, kim yardımcı olur diye düşündüm. Cevap hiç kimse. Hasta olsam mesela covid olsam dedim, ekmek alanım bile olmaz. Yalnız olmak elbet mümkün olabilir ama insan sosyal olmak istiyor, konuşmayı unutacağım yakında.
Son olarak iş bulma konusunda nerdeyse sabah akşam yardımcı olduğum bir arkadaş vardı. Kendisiyle bir kaç defa kahve içmek istedim. Her seferinde, "olur tabi mutlaka haberleşelim" diye sözleştik fakat o haberleşme olmadı. Genelde ikinci veya üçüncü planda oluyorum.
Genel olarak böyle şeyler geliyor başıma. Bir kaç sahte arkadaşım var hepsi bu, onlarda kartondan yapılma gibi, hayatıma bir etkileri yok.
Sonuç ve Özet: Arkadaş edinemiyorum ve insanlarla ilişkilerimde problemim var. Saygı duyulan, iletişim kurulmak istenilen kişi asla olmuyorum. (Her türlü kombinasyonu denedim) Psikolojik bir sorunum olabilir mi? Destek almalı mıyım? Ek soru; acaba kilolu biriyim ondan dolayı mı böyle şeyler yaşıyorum.
2 tiyatrocu arkadasim yolda annemi babami goruyor. Vaktiniz varsa kahve icelim vb.deniyor babam kahve ismarliyor. Bu sirada bunlar oyunlarina davet ediyorlar. Annemlerin yurtdisindan 2 misafiri vardi bari onlari goturelim diye tamam diyorlar 4 kisi.
Oyun gunu kiz ariyor ayirttim yerinizi gisede diyor. Annem gittiginde 200kusur gibi bi odeme cikiyor. Annem de bana diyor ki ben para vercek olduktan sonra kendim de alirdim ya da kendi sectigim bi oyuna giderdim. Ben onlara nezaketen gittim diyor. Bu arada devlet tiyatrosunun oyunu. Ozel degil.
Onemli bi mevzu degil ama ben annemi hakli buluyorum. Sizce kim hakli? Bu arada laf arasi arkadasiniza durumu soyler miydiniz yuzeysel. Tesekkurler.
Cok yakin arkadaslarim degiller ama bizim yazliga 1-2 kere geldikleri icin taniyorlar annemleri. Teyze amca muhabbeti.
Oyun gunu kiz ariyor ayirttim yerinizi gisede diyor. Annem gittiginde 200kusur gibi bi odeme cikiyor. Annem de bana diyor ki ben para vercek olduktan sonra kendim de alirdim ya da kendi sectigim bi oyuna giderdim. Ben onlara nezaketen gittim diyor. Bu arada devlet tiyatrosunun oyunu. Ozel degil.
Onemli bi mevzu degil ama ben annemi hakli buluyorum. Sizce kim hakli? Bu arada laf arasi arkadasiniza durumu soyler miydiniz yuzeysel. Tesekkurler.
Cok yakin arkadaslarim degiller ama bizim yazliga 1-2 kere geldikleri icin taniyorlar annemleri. Teyze amca muhabbeti.
1- Hayatının bir kısmında çeşitli sebeplerle çocuk yapmak istemeyip sonrasında çocuk yapan ya da çocuk yapmaya karar veren var mı?
2- Neden çocuk yapmak istemiyordunuz?
3- Neden çocuk yaptınız ya da yapmaya karar verdinizi, fikrinizi ne değiştirdi?
Kişisel not: Gördüğüm kadarıyla çocuk yapmak insanların hayatlarına anlam katmak ya da tutunacak bir dal bulmak için muhteşem bir şey. Çocuk, insanın zihnini ve bedenini çok uzun süre meşgul ediyor, çok uzun süre dikkat istiyor. İş ya da hobi gibi değil. Muhtemelen hiç anlamsızlaşmıyordur (isnanların geneli için). Tabii sonrasında (doğal olarak) gitmek, uzaklaşmak istedikleri için ebeveynlerde (genelde) büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor ama o zamana kadar gayet iyi ve pahalı bir meşgale.
2- Neden çocuk yapmak istemiyordunuz?
3- Neden çocuk yaptınız ya da yapmaya karar verdinizi, fikrinizi ne değiştirdi?
Kişisel not: Gördüğüm kadarıyla çocuk yapmak insanların hayatlarına anlam katmak ya da tutunacak bir dal bulmak için muhteşem bir şey. Çocuk, insanın zihnini ve bedenini çok uzun süre meşgul ediyor, çok uzun süre dikkat istiyor. İş ya da hobi gibi değil. Muhtemelen hiç anlamsızlaşmıyordur (isnanların geneli için). Tabii sonrasında (doğal olarak) gitmek, uzaklaşmak istedikleri için ebeveynlerde (genelde) büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor ama o zamana kadar gayet iyi ve pahalı bir meşgale.
(2)
DMax veya TLC izlerken garip bir mutluluğa kapılıyor musunuz?
İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi #1501147
Merhaba arkadaşlar,
Televizyon izleyen biri değilim. Takip ettiğim bir dizi dışında pek izlemem, izlediklerim de genelde ya Dmax ya da TLC oluyor ama daha çok DMax'de takılıyorum. Bana hitap eden birçok program var. Bugün "Karavan alıyoruz" temalı bir program izlerken şunu fark ettim: Bu kanallardaki programları izlerken beni değişik bir mutluluk kaplıyor. Kendimi programın içindeymişim ve oradakileri de sanki çok uzun süredir tanıyormuşum, çok yakın ve samimiymişiz gibi geliyor.
Ya adamlar kırsalda yaşıyor, küçük kızları üniversiteye gitme kararı alıyor, ben daha çok seviniyorum, ev alıyorlar, karavan alıyorlar sanki ben almışım gibi mutlu oluyorum. Çok beğendikleri bir şey olunca ben de yükseliyorum. Ya yayınladıkları neredeyse her program için aynı bu. Benim hayatımda olumlu/sevindirici bir şey olduğunda bile bu kadar mutlu olmuyorum.
Bir bizim Türk kanallarına bakıyorum bir de bu iki kanala bakıyorum. Aradaki farkı anlatmaya kelimeler yetmez. Bunun sebebi nedir? Sizi de bu kanalları izlerken böyle değişik bir mutluluk alıyor mu? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.
Televizyon izleyen biri değilim. Takip ettiğim bir dizi dışında pek izlemem, izlediklerim de genelde ya Dmax ya da TLC oluyor ama daha çok DMax'de takılıyorum. Bana hitap eden birçok program var. Bugün "Karavan alıyoruz" temalı bir program izlerken şunu fark ettim: Bu kanallardaki programları izlerken beni değişik bir mutluluk kaplıyor. Kendimi programın içindeymişim ve oradakileri de sanki çok uzun süredir tanıyormuşum, çok yakın ve samimiymişiz gibi geliyor.
Ya adamlar kırsalda yaşıyor, küçük kızları üniversiteye gitme kararı alıyor, ben daha çok seviniyorum, ev alıyorlar, karavan alıyorlar sanki ben almışım gibi mutlu oluyorum. Çok beğendikleri bir şey olunca ben de yükseliyorum. Ya yayınladıkları neredeyse her program için aynı bu. Benim hayatımda olumlu/sevindirici bir şey olduğunda bile bu kadar mutlu olmuyorum.
Bir bizim Türk kanallarına bakıyorum bir de bu iki kanala bakıyorum. Aradaki farkı anlatmaya kelimeler yetmez. Bunun sebebi nedir? Sizi de bu kanalları izlerken böyle değişik bir mutluluk alıyor mu? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.
Çift olarak buluşulan arkadaş toplantılarını hiçbir zaman seven biri olamadım. Yani ben X kişisiyle ilişki yaşıyorum diye, hayatımda hiç alakam olmamış Y, Z kişileriyle de aynı ortamda mecburi olarak zaman geçirme fikrini anlamsız buluyorum. Zaten herkesle de enerjisi, frekansı kolay uyuşabilen biri değilimdir. Yeni insanlar tanımaya çok bayılmıyorum kişilik olarak.
Kimi kız arkadaşım buna anlayış gösteriyor, kimisi ise hem benim kendi arkadaş ortamımda bulunmayı hem de beni kendi arkadaş grubuna sokmayı istiyor. Bu durumun bana hitap eden bir şey olmadığını söylediğimde biten birkaç ilişkim de oldu. Saygı duyuyorum tabii, neticede herkesin tercihleri farklı olabiliyor.
Sevgilinizin arkadaşlarıyla takılmayı veya onu kendi arkadaş ortamınıza sokmayı siz seviyor musunuz peki? İdeal bir ilişkide bu bir "mecburiyet" midir?
Kimi kız arkadaşım buna anlayış gösteriyor, kimisi ise hem benim kendi arkadaş ortamımda bulunmayı hem de beni kendi arkadaş grubuna sokmayı istiyor. Bu durumun bana hitap eden bir şey olmadığını söylediğimde biten birkaç ilişkim de oldu. Saygı duyuyorum tabii, neticede herkesin tercihleri farklı olabiliyor.
Sevgilinizin arkadaşlarıyla takılmayı veya onu kendi arkadaş ortamınıza sokmayı siz seviyor musunuz peki? İdeal bir ilişkide bu bir "mecburiyet" midir?
(Eski) sevgilim nerede olduğu hakkinda yalan soyledikten sonra birkac kadınla alkollu bir yerde olduğunu öğrendim. Hatta o kadınlardan birinin instagram postu, sevgilim amerikadan gelen kadının bavulunu evine tasirken cekilmisti. O an aradim ve eve dondugunu bir sey olmadığını soyledi. Neden yalan soyledigini sordugumda "cunku sen kiskancsin her an naptigimi soruyorsun strese girmek kavga etmek istemedim" diyerek beni suclamaya ve saldirmaya basladi. Yalanindan cok buna inanamadim. Ortak arkadasimiza ertesi gün bana aşık olmasina ragmen surekli ilgi isteyen ona guvenmeyen sorun cikaran onu bunaltan biri olduğumu ve surekli ayni kızı (beni) gördüğü için o kizlarla bulusup onlara iliskimizin sorunların anlattigini soylemis.
Tabi ki ayrıldım. Ama bikac gunlugune başka sehirde olduğum icin üç gun sonra dönünce yüz yüze konusup ayrilalim dedim. Kabul etmedi. Azar yiyemem dedi.
Biliyorum hikayeyi tek tarafli dinliyorsunuz ama ben her şeyi olduğu gibi anlattim. Sorum su ki, bir insan neden bu kadar aptal ve kotu kalpli olur? Evet ayrildik ama ben onun hatasini anlamasini ve pisman olmasini istiyorum bu beni kotu biri yapar mi ve en önemlisi gercekten bir gün pisman olur mu
Tabi ki ayrıldım. Ama bikac gunlugune başka sehirde olduğum icin üç gun sonra dönünce yüz yüze konusup ayrilalim dedim. Kabul etmedi. Azar yiyemem dedi.
Biliyorum hikayeyi tek tarafli dinliyorsunuz ama ben her şeyi olduğu gibi anlattim. Sorum su ki, bir insan neden bu kadar aptal ve kotu kalpli olur? Evet ayrildik ama ben onun hatasini anlamasini ve pisman olmasini istiyorum bu beni kotu biri yapar mi ve en önemlisi gercekten bir gün pisman olur mu
Bugün resmi tatil değil mi? Niye herkes normal bir günmüş gibi çatır çatır mail gönderiyor çıldırıcam. Resmi tatillerde çok çok acil olmayan bir iş için mail göndermek ne kadar doğru, siz bu günlerde işi takip eder misiniz? İşkolikler mi yapıyor bunu?
başlığın açılmasının tek nedeni kendi kendimi dolduruşa mı getirip getirmediğimi öğrenmek.
yaklaşık üç senedir bir firmada çalışıyorum. işe girişimin 6. ayında birim koordinatörlüğü, işe girişimden 1 yıl sonra da müdürlük seviyesine yükseldim. şu an 3 farklı birimin müdürlüüğü/yöneticiliği bende. toplamda 5 personelim bulunmakta.
bu birimler planlama, proje/teklif verme ve SAP anaveri olarak geçmekte.
önceleri koşarak geldiğim iş yerine, sabah 5 te başlayan mesailerim yıllar içerisinde yerini geri geri ayakların gitmesine, mesailer de bile duvara boş boş bakmaya bıraktı. tüm hissiyatımı dökebilmek için 3 yıllık iş hayatımı anlatmam gerekir fakat daha o cümleleri kuracak enerjim bile yok. ben sadece son zamanlarda yaşadıklarım üzerinden konuşmak istiyorum.
-şirkette bi anda şefler, koordinatörler, yöneticiler türedi 26 beyaz yakayız 8 tane yönetici var. bunlardan sadece 3 tanesinin isminde müdür sıfatı yer almakta. kalanlar yukarıda bahsettiğim gibi.
-şirkette sadece genel müdürün şirket aracı var kalan herkes servis veya şahsi araçları ile gelip gitmekte. bir gün aniden müdürlerden birine şirket arabası tahsis edildi. bu konu üzeri kapalı bir şekilde "bana niye yok" diye sorulduğunda cevap "2022 sonu planlarımda var düşüncem oldu"
-geçen ay iyileştirme zamları yapıldı. bu yeni zamlarla beraber şirkette 5 senelik çalışan, henüz herhangi bir personeli olmayan, yeni şef ilan edilen kişi ile maaşım aynı hale geldi. iyileştirme yüzdelerinde en düşük yüzde bana kaldı.
-benle ilgili konular bana iletilmeden direkt personelim üzerinden yürütülmeye başlandı. (henüz bu konularda karar verecek/aksiyon alacak kapasitede değiller)
-şirkete ilk girdiiğim günden beri benle ilgili olmayan konularda da birimlere destek verdim, muhasebeden lojistiğe idari işlerden çaycını alacağı filtre kahve markasına kadar çoğunlukla saçma sapan sorular ve işler yüklendi. bunun getirdiği alışkanlıktan olsa gerek ki geçen gün bir personel bilgisayarım açılmıyor düzeltebilir misiniz diye beni aradı.
-müşterinin malzemesi gecikir müşteri beni arar, müşteri ziyareti planlanacaktır detayları ben çıkartırım, devlete beyan verilecektir hiç anlamadığım konuların detayları bana sorulur bunun gibi bir sürü örnek.
hiçbir zaman bir kişiyi memnun etmek için çalışmadım, tüm kıstasım ve sınırlarım kendi belirlediğim şekildeydi. fakat kendi kariyer planımdan ve en önemlisi de kendi mutluluk/motivasyonumdan gitgide uzaklaşıyorum. son günlerde iş aramaya başladım. tabii hala aklım burada, burada yükselme ve şirketin 5 sene içerisindeki potansiyeli düşününce kendimi telkin etmeye çalışıyorum bazen. fakat artık bu yeterli değil .
dediğim gibi "yöneticinle bunları konuştun mu hiç" gibi öğütlerden ziyade işletme körlüğümden dolayı olayları abartmakta mıyım sadece bunu öğrenmek istiyorum
yaklaşık üç senedir bir firmada çalışıyorum. işe girişimin 6. ayında birim koordinatörlüğü, işe girişimden 1 yıl sonra da müdürlük seviyesine yükseldim. şu an 3 farklı birimin müdürlüüğü/yöneticiliği bende. toplamda 5 personelim bulunmakta.
bu birimler planlama, proje/teklif verme ve SAP anaveri olarak geçmekte.
önceleri koşarak geldiğim iş yerine, sabah 5 te başlayan mesailerim yıllar içerisinde yerini geri geri ayakların gitmesine, mesailer de bile duvara boş boş bakmaya bıraktı. tüm hissiyatımı dökebilmek için 3 yıllık iş hayatımı anlatmam gerekir fakat daha o cümleleri kuracak enerjim bile yok. ben sadece son zamanlarda yaşadıklarım üzerinden konuşmak istiyorum.
-şirkette bi anda şefler, koordinatörler, yöneticiler türedi 26 beyaz yakayız 8 tane yönetici var. bunlardan sadece 3 tanesinin isminde müdür sıfatı yer almakta. kalanlar yukarıda bahsettiğim gibi.
-şirkette sadece genel müdürün şirket aracı var kalan herkes servis veya şahsi araçları ile gelip gitmekte. bir gün aniden müdürlerden birine şirket arabası tahsis edildi. bu konu üzeri kapalı bir şekilde "bana niye yok" diye sorulduğunda cevap "2022 sonu planlarımda var düşüncem oldu"
-geçen ay iyileştirme zamları yapıldı. bu yeni zamlarla beraber şirkette 5 senelik çalışan, henüz herhangi bir personeli olmayan, yeni şef ilan edilen kişi ile maaşım aynı hale geldi. iyileştirme yüzdelerinde en düşük yüzde bana kaldı.
-benle ilgili konular bana iletilmeden direkt personelim üzerinden yürütülmeye başlandı. (henüz bu konularda karar verecek/aksiyon alacak kapasitede değiller)
-şirkete ilk girdiiğim günden beri benle ilgili olmayan konularda da birimlere destek verdim, muhasebeden lojistiğe idari işlerden çaycını alacağı filtre kahve markasına kadar çoğunlukla saçma sapan sorular ve işler yüklendi. bunun getirdiği alışkanlıktan olsa gerek ki geçen gün bir personel bilgisayarım açılmıyor düzeltebilir misiniz diye beni aradı.
-müşterinin malzemesi gecikir müşteri beni arar, müşteri ziyareti planlanacaktır detayları ben çıkartırım, devlete beyan verilecektir hiç anlamadığım konuların detayları bana sorulur bunun gibi bir sürü örnek.
hiçbir zaman bir kişiyi memnun etmek için çalışmadım, tüm kıstasım ve sınırlarım kendi belirlediğim şekildeydi. fakat kendi kariyer planımdan ve en önemlisi de kendi mutluluk/motivasyonumdan gitgide uzaklaşıyorum. son günlerde iş aramaya başladım. tabii hala aklım burada, burada yükselme ve şirketin 5 sene içerisindeki potansiyeli düşününce kendimi telkin etmeye çalışıyorum bazen. fakat artık bu yeterli değil .
dediğim gibi "yöneticinle bunları konuştun mu hiç" gibi öğütlerden ziyade işletme körlüğümden dolayı olayları abartmakta mıyım sadece bunu öğrenmek istiyorum
Ben birini ne kadar seversem seveyim; aldatabilme ihtimalini hep bir köşede tutarım kafamda. Bugüne kadar ilişkilerimde aldatıldığımı yakalamadım, yani kişisel olarak o tür bir mazim yok. Ama yıllar içerisinde çevremde o kadar iğrenç şeyler görmüşlüğüm var ki, elimde olmayan bir şekilde bu tür bir kaygı payı kafamda sabitlenmiş durumda.
Ben kimse için "Beni kesin aldatmaz" demem yani. O konuda kimseye net bir güvenim yok. Bunu karşı tarafa yansıtmam, kıskançlık vs. gibi şeylere asla bağlamam. Sadece kafamda genel bir düşünce tarzı olarak yer ediyor, bu kadar.
Siz ilişki yaşamaya değer gördüğünüz insana bu anlamda net bir şekilde güvenir misiniz peki? Kesin aldatılmayacağınıza dair mutlak bir inanç taşır mısınız?
Ben kimse için "Beni kesin aldatmaz" demem yani. O konuda kimseye net bir güvenim yok. Bunu karşı tarafa yansıtmam, kıskançlık vs. gibi şeylere asla bağlamam. Sadece kafamda genel bir düşünce tarzı olarak yer ediyor, bu kadar.
Siz ilişki yaşamaya değer gördüğünüz insana bu anlamda net bir şekilde güvenir misiniz peki? Kesin aldatılmayacağınıza dair mutlak bir inanç taşır mısınız?
Ön bigli; Yaş 32. Erkek kişisi.
Az önce konuşurken dedim Kasım ayında yurtdışına gidebilirim. Yok covid var, yok şöyle filan. Sıkıldım deyince neden bana soruyorsun dedi. Dedim sormuyorum, bilgi veriyorum.
Daha önce, defalarca tek başıma yurtdışına çıkmışlığım var. Direkt ben gidiyorum dedim ve kalktım gittim.
Annemin bu tür beklentisi var sanırım. Sizde var mı bu durumlar?
Az önce konuşurken dedim Kasım ayında yurtdışına gidebilirim. Yok covid var, yok şöyle filan. Sıkıldım deyince neden bana soruyorsun dedi. Dedim sormuyorum, bilgi veriyorum.
Daha önce, defalarca tek başıma yurtdışına çıkmışlığım var. Direkt ben gidiyorum dedim ve kalktım gittim.
Annemin bu tür beklentisi var sanırım. Sizde var mı bu durumlar?