Ekşi Duyuru

geçenlerde keçi peyniri(keçi yoğurdu sormuş aslında) soran bir arkadaş vardı. pek yardımcı olunamadı sanırım kendisine, öyle hatırlıyorum. heavy horse sayesinde harika bir haber aldım, ona ve ilgilenenlere duyurayım istedim. aoç(atatürk orman çiftliği)keçi peyniri üretmeye başlamış. bilenler elbette vardır da, ben çok sevindim. ankara' da değilim, bir de olsam nasıl sevinirdim düşünün.
aoç' nin ürünleri gayet lezizdir efendim. güvenerek de yiyebilirsiniz.

bir de kırklareli' nde gürkaş peynircisi' nde bulunuyormuş efendim, arayanlara duyurulur.

kaynak: heavy horse. teşekkürler.
not. tek yemelik karton kutu dondurmalarını çok özledim, pöff.
bu da linki, buyurun.

edit. keçi peyniri diye açmıştım, keçi yoğurdu olarak düzelttimbaşlığı düzelttim.

www.aoc.gov.tr

iki yıl üst üste çıplak bir adam maç esnasında, futbol sahasını boydan boya geçti. maçları TRT yayınlıyordu canlı olarak. Hangi yıllardı ve ne kupasıydı bilen var mı aranızda?

Elimdeki cam şişeden süt içtiğim sırada, arkadaşım koluma çarptı. Ön dişlerimden birinin ucundan minik bir parça koptu. Dişim testere gibi tırtıklı oldu. Dişçiye gideceğim elbette. Başına gelen vardır belki, nasıl bir şey yapılacak?

Dertlere düştüm, soruyorum.

Duyuru ahalisi, faslı/tunuslu kadınların ellerine/ayaklarına yaptığı kınayı güzelce yapabilecek, Istanbul Anadolu Yakasında çalışan bildiğiniz sanatçı var mı?

Sabah sabah müthiş bir salaklığa imzamı atmış bulunuyorum. Öyle böyle değil. Hala etkisinden kurtulamadım.

Kendime sayıp dökmekten, utanmaktan kurtulmamın çaresi?

''Benim İsviçre bankalarında bir Allah kuruşu param yok ki bunu ispat edeyim.''

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'na ait bir cümle yukarıdaki. Cehaletimi mazur görün, böyle bir para birimi mi var bilmediğim? Yoksa aklımız mı sınanıyor? Yarışma programında mıyız?

Çok değerli muhalefet liderleri ve medyamızdan henüz bir soru yöneltilmedi kendilerine. Aranızda bilenler, duyanlar olabilir. Hangi para birimidir ve hangi ülkenindir?

Evin dış cephesi yalıtılıyor ve boyanıyor. İki cephede iskele kurulu durumda. Güvenlik olmasına rağmen, geceleri çok tedirgin oluyorum. Baş ucumda kılıçla uyumaya başladım. Aile yadigarı bu kılıcı, çok keskin bir hale getirmek istiyorum. Bu konuda bilgisi olan, yardım edebilecek birileri olabilir aranızda. Şimdiki haliyle de iş görür. Yine de daha keskin olsun istiyorum işte.

Her iki kolun altında da, aynı kızarıklık var. Kaşıntı yok. Sürülen bir şey alerji yapmıştır diye düşünüyorum. Acilen doktora gitmeyi gerektiren bir durum mu sizce?

Koltuk altında kızarıklık olan kişi, ben değilim, yakınım olan bir erkek. Koltuk altına sürdükleri konusunda, çok bilgi sahibi değilim şu an. Biraz paniklemiş halde.

Bahçedeki ağaçlardan zeytin yapmaya karar verdim. Daha önce denemedim hiç. Zeytinlerin ne zaman toplanması gerektiği konusunda bile bir fikrim yok henüz. İstanbul, Tuzla sahile yakın yerdeki ağaçlardan toplayacağım.

Yeşil ve siyah zeytin yapımı konusunda deneyimi ve bilgisi olanlar, yazabilirler mi?
Denenmiş tariflere, pratik bilgilere ihtiyacım var.

Çok mu zor? Hiç kalkışmasam mı?

Moral bozukluğum yetmedi, boynum da tutuldu. Tam oldu. Doktora gidecek zamanım yok. Şehir dışına çıkacağım. Hafta sonu, bir de bu sıkıntım olmasın. Evde ne yapabilirim? Önerilerinize minnettar olacağım.

İnsanın avucuna bile sığabilecek kadar az yer kaplayan(kağıt mendil paketi kadar bir kabın içinde) en küçücük çantada bile taşınabilen, mantonuzun üzerine bile geçirilebilen şeffaf yağmurlukları İstanbul'da bulma şansım var mı? Güzelim şemsiyelerini unutup unutup, kendi kendi ile kavga eden birisine, çok büyük iyilik etmiş olursunuz. Bu sabah annem, yine şemsiye konusu ile günümü şenlendirdi. Yağmurluklarım ne ara bitti, onu da anlamadım hiç.

Hafta sonu bir düğüne davetliyim. Gitmem gerekiyor, iptal etmem mümkün değil. Moralim çok bozuk, hiç gidesim yok aslında. Uzun süredir görmediğim insanların arasında ve bir düğünde, surat asıp oturmak istemiyorum. Kalkıp göbek atacak değilim de, hiç olmazsa durumumu belli etmeme derdindeyim. Herkese dert anlatacak durumda değilim.

Dün bir dostumun mesajla yolladığı, Sunay Akın'a ait bir söz, durumumu özetliyor sanki.

''Üzülmüyorum... Bir gün diner elbet gönlümdeki derin sızı. Hep hayırsız değil ya bu insanlar; bir gün beni de bulur hayırlısı.''

İlginçtir, bu söz rahatlattı biraz. Moralim ise, hala çok bozuk.

Biraz moral bulmak için ne yapmam lazım sizce? Moral dopingi olsa keşke.

Postür bozukluğu için analiz yaptırdınız mı? Önerebileceğiniz bir yer var mı?

Tedavisi konusunda egzersizler mi, korse mi daha çok yardımcı oldu? Nereden başlayacağım konusunda pek bilgim yok açıkçası. Postür bozukluğu olan kişi annem. Yeni yeni dikkatimi çekmeye başladı. İlerlemeden ve başka problemlere yol açmadan, umarım bu sorunu çözebiliriz.

Bir düğünde sağdıç olacak genç bir erkeğe, takım elbise alınması konusunda, yardımcı olmanızı rica ediyorum. Marka, model, fiyat, her konuda önerilerde bulabilirsiniz.

Elbette çıkıp dolaşıp bakacağız. Bu takım elbiseyi giyecek kişi, büyük ihtimalle beni de yanında götürecek. Daha önceki yaşadıklarımdan dolayı; ayaklarıma kara sular inmeden, olabildiğince çabuk bu işin bitmesini istiyorum.

Halı saha kramponu için bile, kötü anılarım var. Yanılıp, yanında gitmiştim. Takım elbise konusunda neler olur, düşünemiyorum hiç. Gömlek, ayakkabı, kemer vs. derken, ruhumu teslim etmezsem, iyidir.

Yer: İstanbul

Mesleği gereği sürekli insanlarla irtibatı olan yakınımın, sabah sabah dert ettiği bi konuyu, size sormak istedim duyuru ahalisi.

Söz konusu kişi kadın, 28 yaşında ve bekar. Bekar olmasının, konu ile ilgisi var mı, bilemedim. İstanbul'da yaşıyor. İşi gereği, pek çok ve değişik insanla, sürekli irtibat halinde.

Hiç tanımadığı insanlarla irtibat kurmakta sorun yaşamıyor. Bildiklerini aktarmakta da sorun yok. Kendini savunması gerektiği durumlarda, istiyorsa bunu yapar, ama gereksiz bulur. Çünkü tartışma sonunda, sonuna kadar haklı bile olsa, kontrol gereken bir gerginlik durumu yaşıyor. Asıl sorun ise; öğrenme anında yaşadığı algı düşüklüğü. Tanıyı kendine böyle koymuş, tarif etmesi biraz zor. Toparlamaya çalışıyoruz da, diyelim ki topluluk önünde sunum yapıyor, sorulan sorulara da, rahatlıkla cevap verebiliyor. Ancak öğrenme anında algısı düşüyor. Konuyu bilse de, cevap vermekte güçlük çekiyor. Beyin bütün algılarını kapatıyor, duyma ve anlama zorluğu çekiyor. Filmlerde olan sahneye benziyor. Hani biri konuşur ve film kahramanı sadece görür, duymaz. Böyle bir tarif işte.

Bu duruma ne denir? Yaşayan, bilgisi olan var mı aranızda? Anlatabildik mi, onu da bilmiyorum.

Depresyonum olmadı benim. Olduysa da, farkında değilim. İyi günlerim de oldu, kötü günlerim de. Ne ölümü istedim, ne de yaşamaktan sıkıldım. Pek çok üzücü olay, sıkıntılar yaşasam da, yaşamak hep güzel geldi bana.

Çok sık karşılaşır oldum depresyona girmiş insanlarla. Bana mı öyle geliyor, bilmiyorum. Çok yaygın sanki.

Bu konuda ister istemez, sıklıkla düşünür oldum. Depresyonla ilgili çok da bilgim yok açıkçası. Yaşamışlığım da. Anlamakta zorluk çekiyorum, bu durumu. Durumlarını hafife aldığımı düşünmenizi istemem de, çok mu zor depresyonu atlatmak? Nasıl geçer? Depresyona girip, kendi çabasıyla çıkabilen var mı bildiğiniz? Psikolojik destek şart mıdır? Depresyondaki kişilere, çevresindeki insanlar ve yakınları, nasıl destek verebilir?

Belki birilerine faydamız dokunur diye açtım bu duyuruyu. Merakımı gidermek için değil.

Kendimi bildim bileli, dişlerimi fırçalarken midem bulanıyor. Kusmamak için kendimi çok zorluyorum. Gözlerimden yaş geliyor çoğunlukla. Önceleri, diş macunundan sanıyordum. Pek çok diş macunu değiştirdim. Diş fırçasına macun sürmeden de fırçalasam, aynı şekilde midem bulanıyor. Sorun diş fırçasından kaynaklanıyor bence. Bu yüzden bebek fırçası kullanıyorum neredeyse. Böyle bir derdi olan var mı aranızda? Ve de çözümü???

Evlenme teklifi aldığınızı düşünün. Kabul etmeyeceksiniz ama, teklif edeni kırmadan ve daha az üzerek nasıl hayır dersiniz?

Erkekler cevap verse, daha az üzücü olan bir söyleniş şekli var mı, size göre?

Karışıklık olmasın diye belirteyim, gereksiz de olsa. Teklif eden erkek, kabul etmeyecek olan kadın.

Zamanım kısıtlı. Aranan şehir İstanbul. Fonksiyonel ve sağlam olsun. Çiçekli-böcekli desenleri olmasın. Bilen, gören?

Genel merkezlerinden aldığımız ve elimizdeki numaralardan ulaşmamız mümkün olmadı ne hikmetse. Nasıl iş anlamadım. Bu aralar elindeki numaradan ulaşabilen varsa yazsın ne olur. Maçı seyredemiyorum bu sıkıntı ile.

Teşekkürler.

Dün gecenin bir saati, ıslak zeminde kayıp düştüm. Çok daha kötü sonuçları olabilecekken, sağ elimle tutunacak bir yer bulamayınca, sol elimin üzerine düştüm. Anında morardı ve şişti. Kırık veya çatlak olduğunu sanmıyorum. Biraz soğuk uyguladım. Gece gece hastanelerde uğraşmak istemedim. Hala da doktora gidebilmiş değilim. Ağrım çok şu an. Ağrı kesici alsam mı?

Sivrisineklerin soktuğu yerler, çok fena kaşınıyor. Ovadril losyon sürdük, hala kaşınıyor. Çok rahatsız edici bir durum. Başka ne yapabiliriz?

Aklım pek başımda değil de, sizden rica ediyorum. Evde bir tanışma yemeği olacak. Fazla uğraştırmayacak ve abartılı olmayan bir menüye, ne gibi yemekleri önerirsiniz? Ana yemekte tavuk ve balık olmasın. Şimdiden teşekkürler herkese.

Öyle üzgünsünüz ki, sanki damarlarınızdaki bütün kan çekilmiş gibi.Uyuşmuş bir haldesiniz. Ağlayamıyorsunuz bile. Bu kadar üzgünken ne yapabilir insan?

Çok az bir zaman kaldı. Herkes seçimini yapmıştır diye düşünüyorum. Ben babamın anısına ve o tarz futbolu seyretmeyi sevdiğimden, Brezilya diyorum. En çok sevdiğim, Arjantin taraftarı. Formalarımız bile hazır. Biraz buruk bir şekilde, bekliyoruz futbol heyecanını.

Sizler?

151196 No.lu duyurunun silinmemesini açıklamanızı rica etsem, mümkün müdür?

Sabahın ilk saatlerinde de sormuştum. Hiç kimse cevap yazmadı. Bu konuda bilgisi olan yazarsa, sevinirim.

Üç gündür hastayım. Hem alerjik kökenli gıcık bir öksürüğüm, hem de yetmiyormuş gibi üst solunum yolları enfeksiyonum var. Öksürmekten üç gece doğru düzgün uyuyamadım. Şimdi daha iyi durumda. İlaçlarıma devam ediyorum. Hiç azalmayan ise terlemem. Çok terliyorum. Tepemden tırnak ucuma kadar terler içindeyim. Bol su içiyorum. Susuzluk hissim de yok. Bu kadar terlemek normal mi? Hiç böyle olmadım. Başka bir sağlık sorunum daha mı var? Karışıklık olmasın. Hastalık süresince böyle oldum. Aralıksız sürünce, dertlere düştüm.

Bu soruyu sormak istedim. Her zaman karşıma çıkıyor. Ben aşçı demeyi sevmiyorum. Fonetik de bulmadığımdan olabilir. Ahçının söylenişi daha güzel bence. Yakışanı da bu. Aşçı demeleri beni rahatsız etmiyor. İsteyen desin de, bana yanlış söylüyorum diye düzeltme yapmasalar...Kişisel görüşüm, herkes istediğini desin. İkisi de yanlış değil yanılmıyorsam eğer. Akşam akşam dert sahibi olmadım. Sorun da değil. Sizler hangisini tercih ediyorsunuz, neden diye sormak istedim.
Zaman ayırırsanız, teşekkürler şimdiden.

Sevdikleriniz için, nelerden vazgeçebilirsiniz? Hiç düşündünüz mü? Yaptınız mı? Gecenin bu saatinde soru mu bu demeyin. Cevaplarsanız, sevinirim.

Sinüslerde hava yerine iltihap varsa, dalışta derine gidildikçe ne olur? Sinüsler açılır mı? Daha mı kötü olur? Sinüs iltihabında dalış önerilmiyor da, normal denizdeyken tuzlu suyun açıcı etkisinden de yararlanılıp, böyle bir deneme yapılabilir mi? Denemiş olan var mı?

Beni sevenler biribirini ve hatta sevdiğim şeyleri bile kıskanıyorlar. Ekşi Duyuru'yu da. Her lafın birinde dile gelen konulardan birisi. Siz de yaşıyor musunuz böylesi durumlar duyuru ahalisi? Beni sevenler mi çok kıskanç? Bu duruma sevineyim mi, üzüleyim mi bilemedim.

Arka binadaki bir dairede tadilat yapılıyor. Hafta içi de, hafta sonu da sürekli matkap sesi dinliyoruz. Kırmaları, dökmeleri de bitmedi. Bu çıkardıkları sesler yetmiyormuş gibi, telefonda ve aralarında yaptıkları konuşmaları bile rahatsız edici. Nasıl bir ülkede yaşıyoruz biz? Ne zaman standartlarımız yükselecek? Ne zaman bir arada yaşamanın gereklerini, yasalaştıracağız ve uyacağız?

Bu duyuruyu sinirimden açtım. Kusuruma bakmayın.

Duyuru ahalisi yalan söyleyen birinin, yalanını yüzüne vurmalı mı? Bu konudaki görüşlerinizi öğrenebilir miyim?

Annemin yüzünde kızarıklıkla başladı ve şişlikle devam etti. Kollarında ve bacaklarında da kızarıklıklar ve kaşıntı var. Acile gidildi. Kontakt dermatit olduğu söylenip, kortizonlu bir iğne yapıldı. Ben pek ikna olmadım. Geçici bir çözüm şu an yapılan. Bundan sonra ne yapılmalı? Nasıl bir yol izlenmeli? Bu konuda bilgisi olanlar, paylaşırlarsa sevinirim.

Bende mi bir gariplik var? Çocukluğumdan bu yana, böyle bir ritüelim var. Nisan yağmurunda saçlarımız uzasın diye, ıslanırdık. Şimdi öyle bir derdim yok da, yine de seviyorum. Çok yararlı olduğunu sonraları öğrendim de, yine de bana çok romantik geliyor. Şu an harika bir şekilde yağıyor. Dışarıya çıkmamak için kendimi zor tutuyorum. Benim gibi düşünenler var mı aranızda?

Ben mi yanılıyorum sabah sabah, bilmiyorum. Cevap yazarken dikkatimi çekti. Yazım hataları uyarısı geldi, yazdığım kelimede harf hatası yapınca. Bu çok güzel olmuş, teşekkürler Compumaster veya ekibine. Eğer onlar yaptıysa diye de ekleyeyim.

Gerçekten kötülük düşünen ve her daim bunu hissettiğiniz birine karşı ne düşünür , ne yapabilirsiniz ? Bu kişi size zarar veremese de , en azından sinirlerinizi bozuyor .
Elinden gelse , her şeyi yapabilecek kapasitesi var . Diş batırabildiklerine de , yapıyor zaten . Hiç kimse için kötü bir şey düşünemeyen birine , ne önerirsiniz ? Aileden birilerinin , bu kişiden uzak durma şansı yok . Kişi kadın bu arada . Gerçekten sinir bozucu bir durum . Sabah sabah yine sinirlendim . Aslında derdim şu : Aileden bir kişinin , bu kadının gerçek yüzünü görmemesi ... Bunun için ne yapmalıyım ?

Bu hep merak ettiğim bir konu aslında da, az önce anket yapan yapan TÜİK görevlisine de sordum. Bölümü farklıydı, cevap veremedi. Kurumdan bilgi almamı önerdi. Benim gibi merak edip, öğrenmiş olanlar vardır belki diye, sizlere de soruyorum. Kuruma da soracağım.

2002 Dünya Kupasında, Şenol Güneş' in, 5 dakika bile oynatmadığı futbolcu Abullah Ercan mı? Önümüzde yeni bir dünya kupası var malum, katılamadığımız. Bu konu yine aklıma takıldı işte. O zaman da sinir olmuştum. Hala da sinir olmaya devam ediyorum. Bu kadar zaman geçti, hala da bu duygum geçmedi. Binlerce kilometre yol git, iki ülkeye oynama hevesi ile git, bir dolu çalış ter dök ve beş dakika oynayamadan geri gel. O futbolcu adına çok üzüldüm. Bu konuyu açtığımda, adını da söylemek istiyorum. Emin olmam lazım. Abdullah Ercan mı?

Sacher düşkünü arkadaşımla, genelde caddedeki Linzer' e gideriz. Yani kötü değil, hatta tatlı sevmediğim halde, yerim seve seve. Arkadaşıma beğendiremedim bir türlü. Viyana ve İstanbul, biraz orada biraz burada yaşıyor. Tatlı krizi tuttuğunda, sacher turuna çıkıyoruz. Belki de daha güzel yapan yer vardır?

Yardımcı olursanız sevinirim .

Soru başlıkta duyuru ahalisi. Anlatmak isterseniz, eğlenceli olur diye düşündüm. Henüz şaka yapmamış olanlara da, ışık tutar belki.

Kadın olduğumdan, bir iki güzel söz bekliyorum tüm kadınlara...

Bir süredir internet problemi yaşıyoruz. Hızı düştü ve sık sık bağlantı gidiyor. Bostancı tarafında bir çalışma nedeniyle olduğu söylendi. Bir haftaya kadar da çözüleği söylendi. Duyuru ahalisi bizimle aynı problemi yaşayan ve bu cevabı almış kimse var mı aranızda? Evcek bunu merak ediyoruz. Hatta bu duyuruyu açmamı onlar istedi.

Bu aralar sık sık yaralanıyorum. Önce elimi yaktım, dilime kılçık battı. Şimdi de, bacağımı çok kötü vurdum, kaval kemiğimin üzerinden. Epey bir kanadı. Artık kanamıyor. Müdahale ettik. Tetanos aşısı olmalı mıyım? Çarptığım metal aksamlı bir şeydi. O yüzden soruyorum. İz kalır mı? Bir derdim de bu. Ufak ufak kendimi parçalıyorum sanki. Nazar mı değdi ne? Bilemedim. Dün bir cenazedeydim. Kalabalık ortamlara girdikten sonra, hep başıma bir şey geliyor. Neyse. Konumuz bu değil. Aşı konusunda ne yapmalıyım? Yardımcı olursanız, sevinirim.

Her akşam ayrı bir atraksiyon gibi oldu da, bu kez de yemekte dilime balık kılçığı battı. Kılçık yok, çıkardık. Biraz kanadı ve acıyor. Dil çabuk iyileşir diye biliyorum da, acıyı azaltacak önerisi olan?

Yeğenim odamda mahsur kaldı. Epey de korktu. Bu yüzden biraz da aceleyle, kapıyı açmaya çalışırken, epey bir hasar verdik. Kapı kolunun olduğu yeri kesici bir aletle, kartla filan zorladık işte. Bir kaç parça ahşap kalktı, tamamen kopmadan. Kıymık gibi şeyler de var. Şimdilik bantladık onları, gelene geçene takılmasın diye. Biz bu kapıyı kendimiz onarabilir miyiz? Ne yapmalıyız? Kapı kolunun her şeyi ile yenisini alacağız da, onu takmada sorun yaşamayız. Kapının ahşap kısmına, ne yapmamız gerek? Yardımcı olursanız, sevinirim.

T-Bag üvey çocuklarından birine, çarpım tablosu ile ilgili bir iki soru soruyordu. Bana bu konuda yardımcı olur musunuz? Hangi sezon, hangi bölüm?

Teşekkürler şimdiden .

Düzen - klasör ve arama secenekleri - görünüm haricinde kısa ve hepsine birden ulasmayı sağlayacak bir yol var mı?

En çok beklediğim güzellik büyülüyor beni şu an. Benim gibi kar delisi olanlar var mı?
Duyuru ahalisinden, benim gibi kar yağıyor diye sevinenler vardır diye düşünerek; duygularımı paylaşmak istedim. Şu an yanık elimi bile unutmuş, sevinçten zıplamak istiyorum. Arada bir sakinleşip, güzelliğe bakmaya doyamıyorum. Çok mutluyum. Ya siz?