herkese güvenli sürüşler duyuru ahalisi,
Araç değişimi için bu ikisi arasında kalmış vaziyetteyim, modeller muhtemelen 2017-2018 civarı olacak, bütçe 1.4-1.5 milyon civarı.
a3 için sedan modeli düşünüyorum, kasa çok hoşuma gidiyor, sürüşünü de seviyorum daha önce denemiştim, iç hacmi dar ve basık biraz ama dediğim gibi dış tasarıma tav olmuş vaziyetteyim.
volvo v40 içinse; araç çok oturaklı duruyor, site otoparkında bir tane örneği var her akşam arabayı süzmeden eve çıkamıyorum, ön ve arka dış tasarım bunda da beni mest ediyor ama problem şu ki bu aracın piyasası düşük, sarı sitede de pek az ilan var, satarken sıkıntı yaşamak istemiyorum açıkçası ama kuruntu da yapıyor olabilirim.
Manuel veya otomatik fark etmez bu arada.
Siz olsanız hangisinden yana tercihte bulunurdunuz ? (artık başka hiçbir modele bakmıyorum çünkü alternatif çok fazla ve bu beni yoruyor.)
Araç değişimi için bu ikisi arasında kalmış vaziyetteyim, modeller muhtemelen 2017-2018 civarı olacak, bütçe 1.4-1.5 milyon civarı.
a3 için sedan modeli düşünüyorum, kasa çok hoşuma gidiyor, sürüşünü de seviyorum daha önce denemiştim, iç hacmi dar ve basık biraz ama dediğim gibi dış tasarıma tav olmuş vaziyetteyim.
volvo v40 içinse; araç çok oturaklı duruyor, site otoparkında bir tane örneği var her akşam arabayı süzmeden eve çıkamıyorum, ön ve arka dış tasarım bunda da beni mest ediyor ama problem şu ki bu aracın piyasası düşük, sarı sitede de pek az ilan var, satarken sıkıntı yaşamak istemiyorum açıkçası ama kuruntu da yapıyor olabilirim.
Manuel veya otomatik fark etmez bu arada.
Siz olsanız hangisinden yana tercihte bulunurdunuz ? (artık başka hiçbir modele bakmıyorum çünkü alternatif çok fazla ve bu beni yoruyor.)
sb, yaz ve kış arası fark varsa bunu da belirtebilirsiniz.
herkese selamlar,
yurtdışından direktör seviyesinde bir misafirimiz gelecek, olayın kahramanlar bu abimiz, ben ve bir şoför. Bir gece İstanbul’da konakladıktan sonra kendisini araç ile Adana’ya götüreceğiz. Ağırlama işi bana düştü ve birkaç gündür bu adam için uygun bir yer aramaktayım. Adama ne tür bir yer tercih edeceğini de sorduk ama evin sahibi sizsiniz, karar sizin dedi.
Elimizdeki doneler;
-60 yaşlarında, renkli çorap ve renkli pantolon giyen enteresan bir tip
-Şırdan dahil hayatında ilk defa gördüğü her şeyi tadabiliyor ve çok yiyor
-Ben ve şoför çok yemek seçen iki güneyli marabayız, mekanda aç kalma ihtimalimiz kuvvetle muhtemel
-Adam yemeklerde mütemadiyen alkol alıyor
Bu bilgiler ışığında, bu abimiz ve diğer iki maraba olarak; mekan fazla mı elegant kaçar ? adam burada sıkılabilir mi ? Konsept gereği adamın aç kalma riski var mı ? (Tadım mönüsü vs muhabbeti) yada tam tersi onun için unutulmaz bir deneyim olabilir mi ?
burası uygun değilse, neresi ?
yurtdışından direktör seviyesinde bir misafirimiz gelecek, olayın kahramanlar bu abimiz, ben ve bir şoför. Bir gece İstanbul’da konakladıktan sonra kendisini araç ile Adana’ya götüreceğiz. Ağırlama işi bana düştü ve birkaç gündür bu adam için uygun bir yer aramaktayım. Adama ne tür bir yer tercih edeceğini de sorduk ama evin sahibi sizsiniz, karar sizin dedi.
Elimizdeki doneler;
-60 yaşlarında, renkli çorap ve renkli pantolon giyen enteresan bir tip
-Şırdan dahil hayatında ilk defa gördüğü her şeyi tadabiliyor ve çok yiyor
-Ben ve şoför çok yemek seçen iki güneyli marabayız, mekanda aç kalma ihtimalimiz kuvvetle muhtemel
-Adam yemeklerde mütemadiyen alkol alıyor
Bu bilgiler ışığında, bu abimiz ve diğer iki maraba olarak; mekan fazla mı elegant kaçar ? adam burada sıkılabilir mi ? Konsept gereği adamın aç kalma riski var mı ? (Tadım mönüsü vs muhabbeti) yada tam tersi onun için unutulmaz bir deneyim olabilir mi ?
burası uygun değilse, neresi ?
Herkesle sıhhatli günler duyuru ahalisi,
Çok uluslu bir şirkette çalışmaktayım, dolayısıyla haftada birkaç kez aynı pozisyondaki farklı ülkeden çalışanlar kendi aralarında toplantı yapıyor, ben de onlardan birine mensubum.
İngilizcem bence pek iyi olmadığı için zaten konuşurken dinlerken heyecanlanıyorum ama bu kısmı atlıyorum,
Liderliğini üstlendiğim bir mesele var (zorla), konu bana ait ve insanlara ben eğitim verip ben yönlendiriyorum (bir verimlilik projesi gibi düşünebilirsiniz).
2 haftaya bir bu konuda toplanıyoruz ve ben varsa yeni bir tecrübe paylaşıyorum yoksa onlara birkaç bilgilendirici trick anlatıyorum, o da yoksa lokasyonlarda gelişme var mı diye tek tek soruyorum.
Her neyse bugün farklı bir toplantıda, kızın birisi (yurtdışında yaşayan bir türk), bu konu ile ilgili herhangi bir gelişme göremediğini, herhangi bir tecrübe paylaşımı duymadığını, konunun biraz askıda kaldığını vs söyledi. Ben kızın dediği şeyleri o an anlıyorum ama cevap verecek iradeyi kendimde göremiyorum (ingilizce belası), benim yerime birkaç arkadaş kızı savuşturdu ve ortamda tekrardan sükuneti sağladı fakat toplantı sonrası kendi kendime konuştuğumda kızın ortaya attığı tüm argümanlara cevap verebildiğimi gördüm (ingilizce olarak), ve o andan itibaren içim içimi yemeye başladı.
Bu cevapları o anda da verebilirdim ama pasif bir aşağılık broşürcü gibi sustum.
Şu an tek istediğim aynı ortamın tekrar sağlanması ve kızın aynı şikayeti tekrar dile getirmesi fakat bu çok düşük bir ihtimal.
Chat'ten (toplantıdaki herkesin bulunduğu chat) derdimi izah etsem olayın üzerinden zaten geçmiş bir saat, iyice eziğe bağlamış gibi algılanabilirim.
Kız içimdeki totaliter ruhu tekrardan ortaya çıkardı, kendimi talat aydemir gibi hissediyorum ve bu kızı zapturapt altına almak istiyorum. Ama artık çok geç.
Susmamı mağrur bir cevap olarak da algılamış olabilirler (ühü).
Ne yapayım sizce, yardım lütfeeen.
Çok uluslu bir şirkette çalışmaktayım, dolayısıyla haftada birkaç kez aynı pozisyondaki farklı ülkeden çalışanlar kendi aralarında toplantı yapıyor, ben de onlardan birine mensubum.
İngilizcem bence pek iyi olmadığı için zaten konuşurken dinlerken heyecanlanıyorum ama bu kısmı atlıyorum,
Liderliğini üstlendiğim bir mesele var (zorla), konu bana ait ve insanlara ben eğitim verip ben yönlendiriyorum (bir verimlilik projesi gibi düşünebilirsiniz).
2 haftaya bir bu konuda toplanıyoruz ve ben varsa yeni bir tecrübe paylaşıyorum yoksa onlara birkaç bilgilendirici trick anlatıyorum, o da yoksa lokasyonlarda gelişme var mı diye tek tek soruyorum.
Her neyse bugün farklı bir toplantıda, kızın birisi (yurtdışında yaşayan bir türk), bu konu ile ilgili herhangi bir gelişme göremediğini, herhangi bir tecrübe paylaşımı duymadığını, konunun biraz askıda kaldığını vs söyledi. Ben kızın dediği şeyleri o an anlıyorum ama cevap verecek iradeyi kendimde göremiyorum (ingilizce belası), benim yerime birkaç arkadaş kızı savuşturdu ve ortamda tekrardan sükuneti sağladı fakat toplantı sonrası kendi kendime konuştuğumda kızın ortaya attığı tüm argümanlara cevap verebildiğimi gördüm (ingilizce olarak), ve o andan itibaren içim içimi yemeye başladı.
Bu cevapları o anda da verebilirdim ama pasif bir aşağılık broşürcü gibi sustum.
Şu an tek istediğim aynı ortamın tekrar sağlanması ve kızın aynı şikayeti tekrar dile getirmesi fakat bu çok düşük bir ihtimal.
Chat'ten (toplantıdaki herkesin bulunduğu chat) derdimi izah etsem olayın üzerinden zaten geçmiş bir saat, iyice eziğe bağlamış gibi algılanabilirim.
Kız içimdeki totaliter ruhu tekrardan ortaya çıkardı, kendimi talat aydemir gibi hissediyorum ve bu kızı zapturapt altına almak istiyorum. Ama artık çok geç.
Susmamı mağrur bir cevap olarak da algılamış olabilirler (ühü).
Ne yapayım sizce, yardım lütfeeen.
Herkese sıhhatli günler duyuru ahalisi, bu stadyumdaki bir konserde bilet almadan konser başladıktan belli bir süre sonra içeri sızmak mümkün müdür ? Örneğin bizim topraklarda maç başladıktan uzunca bir süre sonra genelde kapı güvenliği kalmaz ve isteyenler içeri girebilir (çok kişi de kalmaz zaten o saate) burada da benzer bir durum mümkün mü ? Veya hiç içeri girmeyip stadyum çevresinden de konserin atmosferi yettiği kadar hissedilebilir mi ? Yada kapılara ani bir yüklenme ile orada ikinci bir heysel potansiyeli oluşur mu ? (Oluşmasın ama oluşursa affetmem)
başka sorum yok teşekkürler.
başka sorum yok teşekkürler.
Herkese sıhhatli günler duyuru ahalisi, bir süredir çalakalem yazdığım derlemelerimi bir christopher tolkien edasıyla toparlamaya ve yeniden gözden geçirmeye başladım, kısa, 67 sahifelik bir deneme bu (19 sayfası önsöz), hikayeyi yapbozun parçalarını itinayla yerleştirir gibi oturttukça birtakım esinlenmeler içerisinde olduğumu fark ettim yada en azından böyle bir şüpheye düştüm, kendime belki de haksızlık ediyorum fakat bu ihtimal beni içten içe bu kitaptan uzaklaştırıyor, kabaca, hikaye; 18.yy safeviler imparatorluğunun son demlerinde geçen oryantal bir doku üzerine kurulu, aşk yok, entrika yok, cinayet de yok. Ama kitabın koymak istediğim adı; evet o isim, başlı başına nereden esinlendiğimin bir cevabı da esasen;
Açıklıyorum;
Benim Adım da Kırmızı.
Şimdi söyleyin, böyle bir eser ne kadar özgün sayılabilir ki ? Bu 67 sayfalık tekmili birden külliyat adayı olan eserim, belki de hiç gün yüzüne çıkmadan tozlu raflar arasında kaybolup gidecek, sonra birisi o raftan alacak bir etajere koyacak, bir gün gelecek hiç var olmamış sayılacak.
Bu trajediden nasıl çıkmalı ? kitabın adını değiştirmek konusunda pek katıyım, geri adım atamam, bütün özgünlüğü alır götürür o zaman.
Bu eserin arkasında durmalı mı durmamalı mı ? yoksa hiç bakınmamalı mı ?
kendimi; intihar etmiş bir taşra berberinin şiir kitabı gibi hissediyorum.
Açıklıyorum;
Benim Adım da Kırmızı.
Şimdi söyleyin, böyle bir eser ne kadar özgün sayılabilir ki ? Bu 67 sayfalık tekmili birden külliyat adayı olan eserim, belki de hiç gün yüzüne çıkmadan tozlu raflar arasında kaybolup gidecek, sonra birisi o raftan alacak bir etajere koyacak, bir gün gelecek hiç var olmamış sayılacak.
Bu trajediden nasıl çıkmalı ? kitabın adını değiştirmek konusunda pek katıyım, geri adım atamam, bütün özgünlüğü alır götürür o zaman.
Bu eserin arkasında durmalı mı durmamalı mı ? yoksa hiç bakınmamalı mı ?
kendimi; intihar etmiş bir taşra berberinin şiir kitabı gibi hissediyorum.
Herkese sıhhatli günler dinlerim, saatli ayarlama enstitüsünden selamlar, uzun bir süredir kafamda belirlediğim 2 saat var, çevremden gelen telkinler doğrultusunda bugüne dek hep erteledim, yine yenildim daha iyi yenildim, artık daha fazla bekleyecek halim de sabrım da yok, bu saatleri ben takmayı pek istesem de elalem ne der düşüncesi zaman zaman kalbimi en derinden sıkıştırıyor, sonunda size sormaya karar verdim, iki farklı model var, ikisi de olabilir bu arada;
yaş 29, cinsiyet erkek (yakışır, yakışmaz), saat fiyatları 500 dolares (değer, değmez).
ibb.co
ibb.co
markayı merak eden olursa; japon butik bir saatçi bunlar, undone, türkiye'de malesef satışı yok, en azından şimdilik yok, biliyorsunuz bu işler narin; bugün olmaz ali belki yarin.
yaş 29, cinsiyet erkek (yakışır, yakışmaz), saat fiyatları 500 dolares (değer, değmez).
ibb.co
ibb.co
markayı merak eden olursa; japon butik bir saatçi bunlar, undone, türkiye'de malesef satışı yok, en azından şimdilik yok, biliyorsunuz bu işler narin; bugün olmaz ali belki yarin.
Soru, tüm çıplaklığı ile başlıkta. Bana sormayınız, bir topacık suçum zira.
Bol teknolojik günler herkese,
bu sabah yatağımdan bir devrimle uyandım, fikir aniden zihnimde çaktı, çaktığı gibi not alabileceğim bir kağıt kalem de yoktu yanımda yöremde, zihnimde tuttum ve şimdi yazıya döküyorum. Bu tutar mı sizce ?
App'in adı; Çakkal
Sektör; Hizmet
Şimdi şöyle düşünün, app'de çakkal adını verdiğimiz her işi yapan kişiler ve sahip adında iş yaptırmak isteyen kişiler olacak. Sahipler veya bir işi yapmaya o an için üşenen tembel kimseler app'e girerek haritadaki en yakın çakkal'ı görüntüleyebilecekler ve onlardan iş için anlık teklif alabilecekler.
Örneğin bir pazar alışverişi gerekiyor; en yakın konumdaki çakkal'lardan teklif alınacak, veya ev taşımasına yardım gerekiyor, çakkal 250 tl teklifte bulunacak, anlaşırlarsa iş görülecek, bu araba yıkama da olabilir, sigara almaya göndermek de olabilir, aklınıza gelen günlük her iş çakkal'lar tarafından yapılabilir.
Çakkal'ların güvenilir tipler olması için girişte bir tc kimlik no ve adli sicil kaydı kontrolü sağlanacak, aynı zamanda bir çakkal'ın güvenilirliği çakkal puanı üzerinden ölçülecek, iş için teklif isteyen kişiler bunlar üzerinden karar verecek ve her iş sonunda çakkal'ı puanlayacak.
Evinde boş boş oturan bir öğrenci; küçük harçlıklarını çıkarmak için kendisiyle aynı semtte bulunan bir sahip'in çakkal'lığını üstelenebilir, onun sigarasını alabilir, evini temizleyebilir, ayakkabılarını köşkere götürebilir, karşılığında da boş boş oturmak yerine harçlığını çıkarabilir.
Bir çakkal aynı zamanda sahip de olabilir.
İşler büyürse, daha hızlı hizmet için çakkal deposu da kurulabilir, her semtte veya ilçede küçük çakkal depoları olur ve ihtiyaç anında çakkal hemen oradan harekat bölgesine sevk edilir.
Ne dersiniz, tutar mı ? Tüm hakları da bana aittir.
Edit Piaf; Uygulamanın yazılması, işbirliği ve yatırım ortaklığı için mesajları bekliyorum.
bu sabah yatağımdan bir devrimle uyandım, fikir aniden zihnimde çaktı, çaktığı gibi not alabileceğim bir kağıt kalem de yoktu yanımda yöremde, zihnimde tuttum ve şimdi yazıya döküyorum. Bu tutar mı sizce ?
App'in adı; Çakkal
Sektör; Hizmet
Şimdi şöyle düşünün, app'de çakkal adını verdiğimiz her işi yapan kişiler ve sahip adında iş yaptırmak isteyen kişiler olacak. Sahipler veya bir işi yapmaya o an için üşenen tembel kimseler app'e girerek haritadaki en yakın çakkal'ı görüntüleyebilecekler ve onlardan iş için anlık teklif alabilecekler.
Örneğin bir pazar alışverişi gerekiyor; en yakın konumdaki çakkal'lardan teklif alınacak, veya ev taşımasına yardım gerekiyor, çakkal 250 tl teklifte bulunacak, anlaşırlarsa iş görülecek, bu araba yıkama da olabilir, sigara almaya göndermek de olabilir, aklınıza gelen günlük her iş çakkal'lar tarafından yapılabilir.
Çakkal'ların güvenilir tipler olması için girişte bir tc kimlik no ve adli sicil kaydı kontrolü sağlanacak, aynı zamanda bir çakkal'ın güvenilirliği çakkal puanı üzerinden ölçülecek, iş için teklif isteyen kişiler bunlar üzerinden karar verecek ve her iş sonunda çakkal'ı puanlayacak.
Evinde boş boş oturan bir öğrenci; küçük harçlıklarını çıkarmak için kendisiyle aynı semtte bulunan bir sahip'in çakkal'lığını üstelenebilir, onun sigarasını alabilir, evini temizleyebilir, ayakkabılarını köşkere götürebilir, karşılığında da boş boş oturmak yerine harçlığını çıkarabilir.
Bir çakkal aynı zamanda sahip de olabilir.
İşler büyürse, daha hızlı hizmet için çakkal deposu da kurulabilir, her semtte veya ilçede küçük çakkal depoları olur ve ihtiyaç anında çakkal hemen oradan harekat bölgesine sevk edilir.
Ne dersiniz, tutar mı ? Tüm hakları da bana aittir.
Edit Piaf; Uygulamanın yazılması, işbirliği ve yatırım ortaklığı için mesajları bekliyorum.
1