nike, adidas new balance falan bunların kaliteli çakmalarını nereden alabilirim?
ama aradığım abibas, nixe, adidas modeli olup yanında dört tane çizgi olanlar değil. bayaa bildiğin nike gibi, adidas gibi olanlar. hani kimi zaman buraya sorulup "bunlar orijinal mi" diye sorulan ve "hayır çakma" diye cevap alınanlar.
ama aradığım abibas, nixe, adidas modeli olup yanında dört tane çizgi olanlar değil. bayaa bildiğin nike gibi, adidas gibi olanlar. hani kimi zaman buraya sorulup "bunlar orijinal mi" diye sorulan ve "hayır çakma" diye cevap alınanlar.
www.youtube.com 
şu videodaki pilin kutuplarına mıknatıs yabıştırıp spiral haldeki bakır tel içinden yürütme hadisesi gerçek mi, fake mi?
pilim var, mıknatısım var, bakır telim var, olmuyor. bizi mi yiyorlar, ben mi yanlış veya eksik yapıyorum?

şu videodaki pilin kutuplarına mıknatıs yabıştırıp spiral haldeki bakır tel içinden yürütme hadisesi gerçek mi, fake mi?
pilim var, mıknatısım var, bakır telim var, olmuyor. bizi mi yiyorlar, ben mi yanlış veya eksik yapıyorum?
çok fazla twitter kullanmıyorum. arada girer bakarım. bugün bir girdim ki o da ne? takipçiler aynı da, takip ettiklerimin arasında bir sürü ne olduğunu, kim olduğunu bile bilmediğim adam var.
nerden gelmiş bunlar? şifrem tahmin edilebilir bir şifre değil, 15 haneli fark rakam karışık pek de anlamlı olmayan bir şey. üstelik girebiliyorum, hani hack edilse (ki kim benim hepsi eş dost olan 20 takipçili twitter hesabımı hack etsin) önce şifreyi değiştirirler, abuk tweet'ler atarlar falan. yok, sadece abuk subuk adamları takip etmişim.
nasıl olur bu iş?
"x kişisi takip ediyorsa ben de otomatik takip edeyim" gibi bir şey var sanki. ya da benzeri bir otomatik eklenme sözkonusu gibi geliyor bana.
nerden gelmiş bunlar? şifrem tahmin edilebilir bir şifre değil, 15 haneli fark rakam karışık pek de anlamlı olmayan bir şey. üstelik girebiliyorum, hani hack edilse (ki kim benim hepsi eş dost olan 20 takipçili twitter hesabımı hack etsin) önce şifreyi değiştirirler, abuk tweet'ler atarlar falan. yok, sadece abuk subuk adamları takip etmişim.
nasıl olur bu iş?
"x kişisi takip ediyorsa ben de otomatik takip edeyim" gibi bir şey var sanki. ya da benzeri bir otomatik eklenme sözkonusu gibi geliyor bana.
ayakkabı şu (rengi hariç, marka model birebir aynısı): images.alisveriskulupleri.com 
yola manda boku gibi dökülmüş pembe tepeciği görünce her meraklı ve gerizekalı türk gibi bu neymiş lan diye ayağımın ucuyla dürtmemle birlikte ayakkabımın ucu pembe oldu. boyaymış amk.
şimdi çöp mü oldu bu ayakkabı? peçeteyle falan sildim ama iyice bok oldu.
tinere yatırsam ayakkabıyı da bozar mıyız?

yola manda boku gibi dökülmüş pembe tepeciği görünce her meraklı ve gerizekalı türk gibi bu neymiş lan diye ayağımın ucuyla dürtmemle birlikte ayakkabımın ucu pembe oldu. boyaymış amk.
şimdi çöp mü oldu bu ayakkabı? peçeteyle falan sildim ama iyice bok oldu.
tinere yatırsam ayakkabıyı da bozar mıyız?
babam geçen hafta rutin kontrolleri için özel bir hastaneye gitti, EKG de çekildi. dün doktor (kardiyolog) bir problem olmadığını söylemiş. görüntüsü şu şekilde: i.imgur.com 
ayrıca EKO, akciğer filmi, tüm abdomen ultrasonu çekildi ve kan tahlilleri de yapıldı. doktor hiçbirinde önemli sayılabiliecek bir problem göremedi, var olan şeyleri de yaşına göre normal olarak değerlendirdi.
bugün de raporlu ilaçlarını yazdırmak için gittiği semt polikliniğindeki kalp damar cerrahına da göstermiş, adam babamın kafasını karıştırmış. EKG'yi beğenmemiş, "problem var" falan demiş, tekrar EKG çekmiş. henüz onu götürüp göstermedik. onun da görüntüsü şu şekilde: i.imgur.com
sevgili doktorlar, yorumlayabilir misiniz? var mı bu EKG'lerde bir problem, bir sıkıntı? 10 gün arayla çekildiler.
Eğer gerekirse diye bu da EKO raporu: i.imgur.com
babam 80 yaşında, 8 sene önce by-pass ameliyatı geçirdi ve abdominal aort anevrizması nedeniyle yine 8 sene önce aort damarının içine endovasküler stent greft yerleştirildi.

ayrıca EKO, akciğer filmi, tüm abdomen ultrasonu çekildi ve kan tahlilleri de yapıldı. doktor hiçbirinde önemli sayılabiliecek bir problem göremedi, var olan şeyleri de yaşına göre normal olarak değerlendirdi.
bugün de raporlu ilaçlarını yazdırmak için gittiği semt polikliniğindeki kalp damar cerrahına da göstermiş, adam babamın kafasını karıştırmış. EKG'yi beğenmemiş, "problem var" falan demiş, tekrar EKG çekmiş. henüz onu götürüp göstermedik. onun da görüntüsü şu şekilde: i.imgur.com

sevgili doktorlar, yorumlayabilir misiniz? var mı bu EKG'lerde bir problem, bir sıkıntı? 10 gün arayla çekildiler.
Eğer gerekirse diye bu da EKO raporu: i.imgur.com

babam 80 yaşında, 8 sene önce by-pass ameliyatı geçirdi ve abdominal aort anevrizması nedeniyle yine 8 sene önce aort damarının içine endovasküler stent greft yerleştirildi.
var mıdır? ya da buradan tavsiye verebilecek olan?
oy kullanırken imza ne zaman atılmalı? fark etmez de, bu işin kitabında ne yazıyor?
ben kimliği, seçmen kartını verdim, görevli listeden adımı buldu, kalemi verdi imzalattı, sonra pusulayla zarfı verdi, girdim mühürledim, sandığa attım, kimliğimi ve seçmen kartımı alıp çıktım.
şimdi rte'yi gösteriyor, kimliği verdi, zarfı ve pusulayı aldı, girdi mühürledi, çıktı attı, sonra da imzayı attı.
neticede fark etmez belki de, bu imza ne zaman atılmalı? işin doğrusu ne?
edit: işin ilginci aklımda kalan son 1-2 seçimde de (yerel seçim, cumhurbaşkanı seçimi) hep imzayı önce attık. aynı okulun aynı sınıfına denk geliyoruz her sefer ama görevliler de değişiyordur herhalde.
ben kimliği, seçmen kartını verdim, görevli listeden adımı buldu, kalemi verdi imzalattı, sonra pusulayla zarfı verdi, girdim mühürledim, sandığa attım, kimliğimi ve seçmen kartımı alıp çıktım.
şimdi rte'yi gösteriyor, kimliği verdi, zarfı ve pusulayı aldı, girdi mühürledi, çıktı attı, sonra da imzayı attı.
neticede fark etmez belki de, bu imza ne zaman atılmalı? işin doğrusu ne?
edit: işin ilginci aklımda kalan son 1-2 seçimde de (yerel seçim, cumhurbaşkanı seçimi) hep imzayı önce attık. aynı okulun aynı sınıfına denk geliyoruz her sefer ama görevliler de değişiyordur herhalde.
diyetkolik çok zor geldi.
hemen hemen her gün her öğünde aynı şeyleri yediğim halde her gün her gün her öğünü tekrar tekrar girme gerekliliği bezdirdi. önceki günü kopyalama yok, her öğünde yiyebileceğim olası yiyecekleri belirleyip "içlerinden şunu şunu yedim" diyebilme şansı yok. ne yemisşek her gün tekrar girip porsiyon ayarlıyorsun.
egzersiz de öyle. sadece yüzüyorum, ama her gün karşıma saçma sapan yapmayacağım egzersizler çıkarıyor. ben her gün onları silip, yüzmeyi ekleyip, hızımı ve süremi ekliyorum. her gün orada sadece yüzme çıksın, hızım belli sürem belli, yaptığım günler tik atıp geçeyim denmiyor.
bıktım. bu işleri daha kolay yapıp aldığım yaktığım kaloriyi, proteini, yağı falan izleyebileceğim bir app var mı? (android)
hemen hemen her gün her öğünde aynı şeyleri yediğim halde her gün her gün her öğünü tekrar tekrar girme gerekliliği bezdirdi. önceki günü kopyalama yok, her öğünde yiyebileceğim olası yiyecekleri belirleyip "içlerinden şunu şunu yedim" diyebilme şansı yok. ne yemisşek her gün tekrar girip porsiyon ayarlıyorsun.
egzersiz de öyle. sadece yüzüyorum, ama her gün karşıma saçma sapan yapmayacağım egzersizler çıkarıyor. ben her gün onları silip, yüzmeyi ekleyip, hızımı ve süremi ekliyorum. her gün orada sadece yüzme çıksın, hızım belli sürem belli, yaptığım günler tik atıp geçeyim denmiyor.
bıktım. bu işleri daha kolay yapıp aldığım yaktığım kaloriyi, proteini, yağı falan izleyebileceğim bir app var mı? (android)
aşağıda diyet soran arkadaşın cevaplarını gördükten sonra hazır diyetçiler buradayken kendi diyetime de tekrardan tavsiye isteyeyim. çok uzun oldu ama her türlü detayı vermek istedim.
boy: 1.80
kilo: 105
yaş: 36
cinsiyet: erkek
kilonun çoğu, hatta belki hepsi göbekte toplanmış durumda. meme altından başlayıp kasıklara kadar koca bir göbek ve yanlar (simit modeli). bu kiloya göre ufak sayılabilecek popo, ince bacaklar, geniş omuzlar, lömbür lömbür olmayan kalın kollar. göbek olmasa aslında bayaa şekilliymiş gibi duracak, ama koca göbekle bildiğin şişko bir adam.
haftada 2-3 sefer sabahları birer buçuk saat yüzmeye gidiyorum, 1000-1500 metre arası yüzüyorum. bel fıtığından dolayı koşma, ağırlık gibi egzersizler yapamam. yürüyüş için de pek vaktim yok maalesef.
diyetim de şu şekilde.
sabah: yüzmeye gittiğim sabahlar yüzmeden önce bir tane muz (hem açlıktan gebermeyim, hem de magnezyum takviyesi olsun da kramp girmesin diye). yüzmeden sonra bir tane sade soda.
kahvaltı olarak iki kibrit kutusu kadar lor peyniri (hafta sonları tam yağlı beyaz peynir de yiyorum az miktarda), domates, hıyar, biber, belki 5-6 tane zeytin ve yeşil çay. hafta sonları 1-2 dilim tam buğday dışında ekmek ve şeker yok. bir de markette polonez hindi füme gördüm fit mit yazıyordu pakette, ondan aldım yedim. yemek zorunda değilim, çeşit olsun diye düşündüm ama zararlı ise çıkarabilirim. sonuçta işlenmiş et ürünü, salam gibi bir şey. pek de içime sinmedi. yumurtadan nefret ettiğim için yumurta yeme şansım yok.
yüzmediğim günler sabahları muz ve soda yok.
öğlen: ton balıklı salata veya ton balıksız boş yeşil salata+sebze yemeği (sebze dediğim kabak, patlıcan, ıspanak falan) veya çorba.
akşam: ızgara et, tavuk, balık veya sebze yemeği. yine yanında salata ile.
salatalarda zeytinyağı var, ot gibi değil.
ara öğünlerde çok acıkırsam yeşil erik, hıyar, kavrulmuş tuzsuz yer fıstığı, çiğ badem.
çok çok canım çekerse küçük bir dilim çikolata (şu kare çikolatanın 1/12'si kadar olan dilim). o da haftada bir falan (son iki hafta hiç yemedim)
günde en az iki litre soğuk su ve aralarda yine 2-3 bardak yeşil çay. çayların hepsi şekersiz, tatlandırıcısız.
misafir geliyor, bizi çağırıyorlar falan, abartmamak şartıyla haftada maksimum bir öğün kendime izin veriyorum. ne bileyim ekmek yine yemiyorum ama mangalda kanat geliyor, rakı içiliyor, pide yaptırmış oluyorlar, birinin doğum günü oluyor, pastasından ince bir dilim yiyorum. abartmadan bozuyorum haftada maksimum tek öğün. o kadar.
eklemem çıkarmam gereken bir şeyler, sağlıksız olduğunu düşündüğünüz bir kısım var mı?
diyetisyene falan gitmiyorum, oradan buradan okuduklarımla kendim oluşturdum.
boy: 1.80
kilo: 105
yaş: 36
cinsiyet: erkek
kilonun çoğu, hatta belki hepsi göbekte toplanmış durumda. meme altından başlayıp kasıklara kadar koca bir göbek ve yanlar (simit modeli). bu kiloya göre ufak sayılabilecek popo, ince bacaklar, geniş omuzlar, lömbür lömbür olmayan kalın kollar. göbek olmasa aslında bayaa şekilliymiş gibi duracak, ama koca göbekle bildiğin şişko bir adam.
haftada 2-3 sefer sabahları birer buçuk saat yüzmeye gidiyorum, 1000-1500 metre arası yüzüyorum. bel fıtığından dolayı koşma, ağırlık gibi egzersizler yapamam. yürüyüş için de pek vaktim yok maalesef.
diyetim de şu şekilde.
sabah: yüzmeye gittiğim sabahlar yüzmeden önce bir tane muz (hem açlıktan gebermeyim, hem de magnezyum takviyesi olsun da kramp girmesin diye). yüzmeden sonra bir tane sade soda.
kahvaltı olarak iki kibrit kutusu kadar lor peyniri (hafta sonları tam yağlı beyaz peynir de yiyorum az miktarda), domates, hıyar, biber, belki 5-6 tane zeytin ve yeşil çay. hafta sonları 1-2 dilim tam buğday dışında ekmek ve şeker yok. bir de markette polonez hindi füme gördüm fit mit yazıyordu pakette, ondan aldım yedim. yemek zorunda değilim, çeşit olsun diye düşündüm ama zararlı ise çıkarabilirim. sonuçta işlenmiş et ürünü, salam gibi bir şey. pek de içime sinmedi. yumurtadan nefret ettiğim için yumurta yeme şansım yok.
yüzmediğim günler sabahları muz ve soda yok.
öğlen: ton balıklı salata veya ton balıksız boş yeşil salata+sebze yemeği (sebze dediğim kabak, patlıcan, ıspanak falan) veya çorba.
akşam: ızgara et, tavuk, balık veya sebze yemeği. yine yanında salata ile.
salatalarda zeytinyağı var, ot gibi değil.
ara öğünlerde çok acıkırsam yeşil erik, hıyar, kavrulmuş tuzsuz yer fıstığı, çiğ badem.
çok çok canım çekerse küçük bir dilim çikolata (şu kare çikolatanın 1/12'si kadar olan dilim). o da haftada bir falan (son iki hafta hiç yemedim)
günde en az iki litre soğuk su ve aralarda yine 2-3 bardak yeşil çay. çayların hepsi şekersiz, tatlandırıcısız.
misafir geliyor, bizi çağırıyorlar falan, abartmamak şartıyla haftada maksimum bir öğün kendime izin veriyorum. ne bileyim ekmek yine yemiyorum ama mangalda kanat geliyor, rakı içiliyor, pide yaptırmış oluyorlar, birinin doğum günü oluyor, pastasından ince bir dilim yiyorum. abartmadan bozuyorum haftada maksimum tek öğün. o kadar.
eklemem çıkarmam gereken bir şeyler, sağlıksız olduğunu düşündüğünüz bir kısım var mı?
diyetisyene falan gitmiyorum, oradan buradan okuduklarımla kendim oluşturdum.
birkaç kez şahit oldum. paketten çıkarılmış hazır sigarayı yakmadan önce boylamasına bir dil atıp ondan sonra ağzına alıyor bazıları. bunun bir amacı, nedeni var mı?
sarma sigarayı yapıştırma işleminden bahsetmiyorum.
sarma sigarayı yapıştırma işleminden bahsetmiyorum.
sabah sabah kafam çalışmıyor. şu cümlede ne demek istiyor?
benim sorduğum soru: "bu saat su geçirmez midir? havuzda kullanmak için uygun mudur?"
gelen cevap: This is no proof for using in the swimming pool.
"no proof" derken geçirmez mi demek istiyor, proof değildir (geçirir) mi demek istiyor?
benim sorduğum soru: "bu saat su geçirmez midir? havuzda kullanmak için uygun mudur?"
gelen cevap: This is no proof for using in the swimming pool.
"no proof" derken geçirmez mi demek istiyor, proof değildir (geçirir) mi demek istiyor?
seyyar da olur, dükkan da olur. yeter ki taze olsun, izmir'de yediklerim kadar güzel olsun. kokuşmuş olmasın.
aşağıdaki soruyu görünce oraya kaynak yapmadan ben de ayrıca sormak istedim.
belediye ankara kızılay'da necatibey caddesi ve ara sokaklarını bir şirkete otopark olarak kiraya vermiş. yani illegal bir parkçı, değnekçi durumu yok. bir şirket işletiyor. olabilir, tamam.
lakin sokaklara fiyat tarifesi ile ilgili tabelalar asılmış olmasına rağmen bu tabelalar sprey boya ile tahrif edilerek silinmiş. otoparkçılar da orada yazan fiyatlardan fazla para alıyorlar. tabelada 4 saate kadar 5 lira, 8 saate kadar 7 lira yazıyor. bu çakallar 4 saate kadar 7 lira, 8 saate kadar 10 lira alıyorlar. karşılığında da üzerinde herhangi bir maliye mührü bulunmayan fişler veriyorlar.
muhtemelen bu şirketler de melih bağlantılı olduğu için çok umudum yok ama bir yere şikayet edebilir miyiz bunları? hiçbir şey yoksa bile ortada sprey boya ile tahrif edilmiş fiyat tarifesi tabelaları var kanıt olarak.
belediye ankara kızılay'da necatibey caddesi ve ara sokaklarını bir şirkete otopark olarak kiraya vermiş. yani illegal bir parkçı, değnekçi durumu yok. bir şirket işletiyor. olabilir, tamam.
lakin sokaklara fiyat tarifesi ile ilgili tabelalar asılmış olmasına rağmen bu tabelalar sprey boya ile tahrif edilerek silinmiş. otoparkçılar da orada yazan fiyatlardan fazla para alıyorlar. tabelada 4 saate kadar 5 lira, 8 saate kadar 7 lira yazıyor. bu çakallar 4 saate kadar 7 lira, 8 saate kadar 10 lira alıyorlar. karşılığında da üzerinde herhangi bir maliye mührü bulunmayan fişler veriyorlar.
muhtemelen bu şirketler de melih bağlantılı olduğu için çok umudum yok ama bir yere şikayet edebilir miyiz bunları? hiçbir şey yoksa bile ortada sprey boya ile tahrif edilmiş fiyat tarifesi tabelaları var kanıt olarak.
öncelikle (git: 935637)
haftada 2-3 sefer sabahları birer buçuk saat yüzmeye gidiyorum, 1200-1500 metre arası yüzüyorum.
diyetim de şu şekilde.
sabah: yüzmeye gittiğim sabahlar yüzmeden önce bir tane muz (hem açlıktan gebermeyim, hem de magnezyum takviyesi olsun da kramp girmesin diye). yüzmeden sonra bir tane sade soda.
kahvaltı olarak lor peyniri, domates, hıyar, biber, belki 5-6 tane zeytin ve yeşil çay. ekmek ve şeker yok. bir de bugün markette polonez hindi füme gördüm fit mit yazıyordu pakette, ondan aldım yedim. yemek zorunda değilim, çeşit olsun diye düşündüm ama zararlı ise çıkarabilirim. sonuçta işlenmiş et ürünü, salam gibi bir şey. pek de içime sinmedi.
yüzmediğim günler sabahları muz ve soda yok.
öğlen: ton balıklı veya boş yeşil salata. varsa çorba veya sebze yemeği.
akşam: ızgara et, tavuk veya sebze yemeği. yine yanında salata ile.
salatalarda zeytinyağı var, ot gibi değil.
ara öğünlerde yeşil erik, hıyar, kavrulmuş tuzsuz yer fıstığı, bazen de beyaz leblebi.
çok çok canım çekerse küçük bir dilim çikolata (şu kare çikolatanın 1/12'si kadar olan dilim).
günde en az iki litre soğuk su ve aralarda yine 2-3 bardak yeşil çay. çayların hepsi şekersiz, tatlandırıcısız.
ertesi gün havuza gideceğim akşamlarda da yatmadan önce bir muz daha. (çözemediğim bir kramp problemim var çünkü. yorulmadığım halde erken çıkarttırıyor havuzdan. kime sorduysam muz dediler).
eklemem çıkarmam gereken bir şeyler, sağlıksız olduğunu düşündüğünüz bir kısım var mı? kahvaltıya veya öğle yemeğine tam buğday veya kepek ekmeği eklesem mi?
yalnız gün içinde iş güç yaparken odaklanamama,dikkatimi toplayamama, uyku gelmesi gibi sıkıntılarım oluyor. akşam da erkenden uykum geliyor. ekmeği ve şekeri neredeyse sıfırladığımdan olduğunu düğşünüyorum. pharmaton vs. gibi bir vitamin takviyesi almalı mıyım?
iki litre su ve yeşil çaylar prostatlı dede gibi 10 dakikada bir işetiyor. bu normal herhalde ama böbrekleri de yormayız di mi?
haftada 2-3 sefer sabahları birer buçuk saat yüzmeye gidiyorum, 1200-1500 metre arası yüzüyorum.
diyetim de şu şekilde.
sabah: yüzmeye gittiğim sabahlar yüzmeden önce bir tane muz (hem açlıktan gebermeyim, hem de magnezyum takviyesi olsun da kramp girmesin diye). yüzmeden sonra bir tane sade soda.
kahvaltı olarak lor peyniri, domates, hıyar, biber, belki 5-6 tane zeytin ve yeşil çay. ekmek ve şeker yok. bir de bugün markette polonez hindi füme gördüm fit mit yazıyordu pakette, ondan aldım yedim. yemek zorunda değilim, çeşit olsun diye düşündüm ama zararlı ise çıkarabilirim. sonuçta işlenmiş et ürünü, salam gibi bir şey. pek de içime sinmedi.
yüzmediğim günler sabahları muz ve soda yok.
öğlen: ton balıklı veya boş yeşil salata. varsa çorba veya sebze yemeği.
akşam: ızgara et, tavuk veya sebze yemeği. yine yanında salata ile.
salatalarda zeytinyağı var, ot gibi değil.
ara öğünlerde yeşil erik, hıyar, kavrulmuş tuzsuz yer fıstığı, bazen de beyaz leblebi.
çok çok canım çekerse küçük bir dilim çikolata (şu kare çikolatanın 1/12'si kadar olan dilim).
günde en az iki litre soğuk su ve aralarda yine 2-3 bardak yeşil çay. çayların hepsi şekersiz, tatlandırıcısız.
ertesi gün havuza gideceğim akşamlarda da yatmadan önce bir muz daha. (çözemediğim bir kramp problemim var çünkü. yorulmadığım halde erken çıkarttırıyor havuzdan. kime sorduysam muz dediler).
eklemem çıkarmam gereken bir şeyler, sağlıksız olduğunu düşündüğünüz bir kısım var mı? kahvaltıya veya öğle yemeğine tam buğday veya kepek ekmeği eklesem mi?
yalnız gün içinde iş güç yaparken odaklanamama,dikkatimi toplayamama, uyku gelmesi gibi sıkıntılarım oluyor. akşam da erkenden uykum geliyor. ekmeği ve şekeri neredeyse sıfırladığımdan olduğunu düğşünüyorum. pharmaton vs. gibi bir vitamin takviyesi almalı mıyım?
iki litre su ve yeşil çaylar prostatlı dede gibi 10 dakikada bir işetiyor. bu normal herhalde ama böbrekleri de yormayız di mi?
whatsapp'ta arama özelliği yokken mesajlaştığın kişiyi ara diyince normal arama yapardı. arama özelliği geldi, ara diyince whatsapp araması yapıyor.
yapmasın, yine normal arasın, olmuyor mu öyle? 5473897 dakikam var ama internet paketim sınırlı. normal arama benim daha işime geliyor.
yapmasın, yine normal arasın, olmuyor mu öyle? 5473897 dakikam var ama internet paketim sınırlı. normal arama benim daha işime geliyor.
muhasebe programından excel'e aktardığım bir tablo var. üzerinde düzenlemeler, şekil şemal düzeltmeleri yaptım.
ama tablonun istemediğim kısmında kenarlıklar var. o kısmı seçip kenarlık yok diyorum, baskı önizlemede de, baskıda da kenarlık çıkıyor. ne yapsam o kenarlıkları yok edemedim. görünürde siliyorum ama baskıda çıkıyor. nasıl iş bu?
i.imgur.com
i.imgur.com
ama tablonun istemediğim kısmında kenarlıklar var. o kısmı seçip kenarlık yok diyorum, baskı önizlemede de, baskıda da kenarlık çıkıyor. ne yapsam o kenarlıkları yok edemedim. görünürde siliyorum ama baskıda çıkıyor. nasıl iş bu?
i.imgur.com

i.imgur.com

şimdi hacı hep merak ettiğim bir şey var. yüzme branşlarında "serbest stil" denen bir branş var.
serbest stil demek "nasıl istersen öyle yüzebilirsin, serbestsin" anlamına mı geliyor, yoksa günümüzde serbest stil denince akla gelen ve asıl ismi crawl olan yüzme stilinde yüzmek mi zorundasın? yani ben serbest stil yarışta kelebek yüzecem arkadaş diyebiliyor muyuz? serbestlik bunun neresinde?
serbest stil demek "nasıl istersen öyle yüzebilirsin, serbestsin" anlamına mı geliyor, yoksa günümüzde serbest stil denince akla gelen ve asıl ismi crawl olan yüzme stilinde yüzmek mi zorundasın? yani ben serbest stil yarışta kelebek yüzecem arkadaş diyebiliyor muyuz? serbestlik bunun neresinde?
(git: 935637)
şu duyuruda vücut tipimi, durumumu tarif etmiştim.
bana yağ yakma ve zayıflama konusunda yardımcı olabilecek bir diyetisyen önerebilir misiniz? mesela o duyuruda arnold "ketojenik diyet" önerdi. bununla ilgili danışabileceğim, işinin ehli birisi olursa sevinirim. kafama göre bir şeyler yapıp metabolizmayı bozmayayım.
şu duyuruda vücut tipimi, durumumu tarif etmiştim.
bana yağ yakma ve zayıflama konusunda yardımcı olabilecek bir diyetisyen önerebilir misiniz? mesela o duyuruda arnold "ketojenik diyet" önerdi. bununla ilgili danışabileceğim, işinin ehli birisi olursa sevinirim. kafama göre bir şeyler yapıp metabolizmayı bozmayayım.
gün yazlık lastiklri taktırayım diye lastikçiye gittim, adam eski lastiklerim için "bunları takacağına kışlıklarla gez daha iyi" dedi. 2011 yılında aldığım (20. haftası üretimli) ve her sene 6 ay kullandığım, onun dışında kışlıklar takılıyken aynı lastikçinin deposunda durmuş, muhtemelen 30.000 km civarı yapmış michelin energy saver marka lastiklerimi atmamı söyledi. diş derinlikleri falan iyi ama lastiğin yanağına böyle elinle bastırınca çok minik kılcak çatlaklar var.
esnaf çakallığına da geliyor olabilirim, adam malını satmak için numara yapıyor da olabilir. ama lastik şakaya gelmez, değiştireyim dedim, adam bunu önerdi. bi düşüneyim dedim çıktım.
lassa greenways nasıldır? lastik ölçüm 175/65/14.
yoksa kasım ayına kadar daha götürür mü dersiniz.
esnaf çakallığına da geliyor olabilirim, adam malını satmak için numara yapıyor da olabilir. ama lastik şakaya gelmez, değiştireyim dedim, adam bunu önerdi. bi düşüneyim dedim çıktım.
lassa greenways nasıldır? lastik ölçüm 175/65/14.
yoksa kasım ayına kadar daha götürür mü dersiniz.
babam bodrum'da. yarın sabah uçağı var. adamın online check in'ini yapayım uğraşmasın diye girdim, check in yaptım, biniş kartını da buradan (ankara) bilgisayara indirip yazdırdım.
ama giderken nasıl yapıp ettiysek biniş kartının linkini telefona sms olarak da almıştık. babam onunla uçağa binmişti. şimdi sms gönder diyorum, biniş kartı veya linki gelmiyor. sadee check in yapıldı yeriniz 10f diye bilgi mesajı geliyor.
babamı self check in kioskuyla falan uğraştırmak istemiyorum, yakın gözlüğü de yanında yoktur, yaşlı başlı adam upuzun bilet numarasını oralara girmekle uğraşmasın.
daha geçen haftaki gidiş biletinde yaptığımız gibi bu biniş kartını babamın telefonuna nasıl yollarız? kare kod falan?
ama giderken nasıl yapıp ettiysek biniş kartının linkini telefona sms olarak da almıştık. babam onunla uçağa binmişti. şimdi sms gönder diyorum, biniş kartı veya linki gelmiyor. sadee check in yapıldı yeriniz 10f diye bilgi mesajı geliyor.
babamı self check in kioskuyla falan uğraştırmak istemiyorum, yakın gözlüğü de yanında yoktur, yaşlı başlı adam upuzun bilet numarasını oralara girmekle uğraşmasın.
daha geçen haftaki gidiş biletinde yaptığımız gibi bu biniş kartını babamın telefonuna nasıl yollarız? kare kod falan?
boy: 1.80
kilo: 105
yaş: 36
cinsiyet: erkek
kilonun çoğu, hatta belki hepsi göbekte toplanmış durumda. meme altından başlayıp kasıklara kadar koca bir göbek ve yanlar (simit modeli). bu kiloya göre ufak sayılabilecek popo, ince bacaklar, geniş omuzlar, lömbür lömbür olmayan kalın kollar. göbek olmasa aslında bayaa şekilliymiş gibi duracak, ama koca göbekle bildiğin şişko bir adam.
tipim gözünüzde canlandıysa soruma geçeyim. temmuz'a kadar, yani yaklaşık 2-3 ayda şu göbeğimi biraz olsun inceltmek istiyorum.
koşmak, yürümek bana göre değil. yapabileceğim en iyi spor yüzme. iyi yüzerim. zaten bu omuz ve kolları da bir zamanlar yüzmeme borçluyum. havuza da yazıldım. şimdi bana 2-3 ay boyunca göbeğimi biraz toparlayacak bir egzersiz ve beslenme programı lazım. tamamen eriyip dümdüz olmasının imkansız olduğunu biliyorum. en azından biraz küçülse bile olur.
bana yardımcı olabilecek olan var mı?
kilo: 105
yaş: 36
cinsiyet: erkek
kilonun çoğu, hatta belki hepsi göbekte toplanmış durumda. meme altından başlayıp kasıklara kadar koca bir göbek ve yanlar (simit modeli). bu kiloya göre ufak sayılabilecek popo, ince bacaklar, geniş omuzlar, lömbür lömbür olmayan kalın kollar. göbek olmasa aslında bayaa şekilliymiş gibi duracak, ama koca göbekle bildiğin şişko bir adam.
tipim gözünüzde canlandıysa soruma geçeyim. temmuz'a kadar, yani yaklaşık 2-3 ayda şu göbeğimi biraz olsun inceltmek istiyorum.
koşmak, yürümek bana göre değil. yapabileceğim en iyi spor yüzme. iyi yüzerim. zaten bu omuz ve kolları da bir zamanlar yüzmeme borçluyum. havuza da yazıldım. şimdi bana 2-3 ay boyunca göbeğimi biraz toparlayacak bir egzersiz ve beslenme programı lazım. tamamen eriyip dümdüz olmasının imkansız olduğunu biliyorum. en azından biraz küçülse bile olur.
bana yardımcı olabilecek olan var mı?
filmin adı dilimin ucunda. açık deniz (open water) diyesim var ama imdb'den bakıyorum o değil sanki.
birkaç arkadaş yatla açılıyor. kıyıdan mıyıdan epey uzağa demirleyip denize atlıyor hepsi. yüzüyorlar, eğleniyorlar, geri yata çıkacaklar ki o da ne? merdiveni koymamışlar. tırmanılacak gibi değil. oradan deniyorlar, buradan deniyorlar çıkamıyorlar.
neydi bu film?
birkaç arkadaş yatla açılıyor. kıyıdan mıyıdan epey uzağa demirleyip denize atlıyor hepsi. yüzüyorlar, eğleniyorlar, geri yata çıkacaklar ki o da ne? merdiveni koymamışlar. tırmanılacak gibi değil. oradan deniyorlar, buradan deniyorlar çıkamıyorlar.
neydi bu film?
bunlar aynı şeyin farklı isimlendirilmiş hali mi, başka başka şeyler mi?
google'dan quadcopter diye bakınca da dört pervaneli helikopter çıkıyor, drone diye bakınca da öyle bir şey çıkıyor.
hadi quad dört pervaneli, multi çok pervaneli. drone ney?
google'dan quadcopter diye bakınca da dört pervaneli helikopter çıkıyor, drone diye bakınca da öyle bir şey çıkıyor.
hadi quad dört pervaneli, multi çok pervaneli. drone ney?
misafir olarak üye olacağım. sorularım:
1. havuz kampüsün içinde nereye düşüyor? a4 kapısına yakın mı?
2. muhtemelen bana bir kart verecekler, onu göstererek gireceğim. herhangi bir kapıdan girebilir miyim?
3. eşim beni bırakmaya veya çıkışta almaya arabayla girebilir mi? (birinci ve ikinci soruya evet derseniz üçüncü soru otomatikman düşer. ama yine de cevaplayabilirsiniz).
1. havuz kampüsün içinde nereye düşüyor? a4 kapısına yakın mı?
2. muhtemelen bana bir kart verecekler, onu göstererek gireceğim. herhangi bir kapıdan girebilir miyim?
3. eşim beni bırakmaya veya çıkışta almaya arabayla girebilir mi? (birinci ve ikinci soruya evet derseniz üçüncü soru otomatikman düşer. ama yine de cevaplayabilirsiniz).
ya durup durup iş çıkarıyorlar.
2005 yılından beri numaram değişmiş değil. görmemde de bir sıkıntı yok. gözlerim 4,75 ve 5,25 miyop. astigmat yok. bu numaralı gözlüklerle ve bunun 0,25 derece düşüğü olan lenslerimle kartal gibi görüyorum.
2005'ten sonra ilk defa lens almak için doktora gittim, iki gözüme de 4,75 lens verdi, ilk lenslerimdi. tek kutu alayım, deneyeyim diye öyle vermişmiş. kabus gibi günler geçirdim, 5,25 olan gözüm hep bulanık gördü. lensten soğuttu herif. sonra 3-4 sefer daha doktora gittim, hep yakın numaralar verdiler. ama illa ki aynısı olmadı. o da niye? duvardaki harfleri okuturken mercekleri değiştirip şu mu iyi, bu mu iyi diyor. amk ne bileyim ikisi de iyi. fark yok veya yok denecek kadar az. onu da sen mercek değiştirene kadar unutuyorum zaten. eskaza 4,75 olanı değil 4,50 olana veya 5,00 olana "daha iyi" diyiversem onu yazıyor reçeteye. aynı ay içinde gittiğim doktorun biri 4,75 ile rahat ettiğim gözüme 5,00 numara, bir başkası 4,50 numara yazabiliyor. yahu mevcut gözlüğümle sıkıntım yok. 10 senedir de alışmışım. lenslerim de bunların 0,25 derece düşüğü, onlardan da çok memnunum.
bugüne kadar lensmarketten bittikçe lenslerimi sipariş ettim, reçete falan istememişlerdi. şimdi onlar da reçete istedi. gözlük camlarım da çizildi, "al şu çerçeveyi aynı camlardan tak" diyorum optikçiye, yok illa reçete.
şimdi doktora gitsem kesin yine şu mu iyi bu mu iyi diye mercek deneyip ikisi de iyi olandan yanlışını söylediğim için reçeteye farklı yazacak.
sıkıntım yok, memnunum, değiştirmek istemyiorum. gidip doktora "sen yine muayeneni yap ama bana gözlük için -4,75 ve -5,25, lens için de -4,50 ve -5,00 numara reçete yaz desem dayak yer miyim? bunu dediğimde anlayış gösterecek bir doktor önerebilir misiniz ankara'da?
2005 yılından beri numaram değişmiş değil. görmemde de bir sıkıntı yok. gözlerim 4,75 ve 5,25 miyop. astigmat yok. bu numaralı gözlüklerle ve bunun 0,25 derece düşüğü olan lenslerimle kartal gibi görüyorum.
2005'ten sonra ilk defa lens almak için doktora gittim, iki gözüme de 4,75 lens verdi, ilk lenslerimdi. tek kutu alayım, deneyeyim diye öyle vermişmiş. kabus gibi günler geçirdim, 5,25 olan gözüm hep bulanık gördü. lensten soğuttu herif. sonra 3-4 sefer daha doktora gittim, hep yakın numaralar verdiler. ama illa ki aynısı olmadı. o da niye? duvardaki harfleri okuturken mercekleri değiştirip şu mu iyi, bu mu iyi diyor. amk ne bileyim ikisi de iyi. fark yok veya yok denecek kadar az. onu da sen mercek değiştirene kadar unutuyorum zaten. eskaza 4,75 olanı değil 4,50 olana veya 5,00 olana "daha iyi" diyiversem onu yazıyor reçeteye. aynı ay içinde gittiğim doktorun biri 4,75 ile rahat ettiğim gözüme 5,00 numara, bir başkası 4,50 numara yazabiliyor. yahu mevcut gözlüğümle sıkıntım yok. 10 senedir de alışmışım. lenslerim de bunların 0,25 derece düşüğü, onlardan da çok memnunum.
bugüne kadar lensmarketten bittikçe lenslerimi sipariş ettim, reçete falan istememişlerdi. şimdi onlar da reçete istedi. gözlük camlarım da çizildi, "al şu çerçeveyi aynı camlardan tak" diyorum optikçiye, yok illa reçete.
şimdi doktora gitsem kesin yine şu mu iyi bu mu iyi diye mercek deneyip ikisi de iyi olandan yanlışını söylediğim için reçeteye farklı yazacak.
sıkıntım yok, memnunum, değiştirmek istemyiorum. gidip doktora "sen yine muayeneni yap ama bana gözlük için -4,75 ve -5,25, lens için de -4,50 ve -5,00 numara reçete yaz desem dayak yer miyim? bunu dediğimde anlayış gösterecek bir doktor önerebilir misiniz ankara'da?
biliyorum at çöpe gitsin diyeceksiniz ama kıyamıyor insan. zamanında onca kupon biriktir, kuyruk bekle, al. onlarca ödeve, dönem ödevine kaynaklık yapsın. gün gelip internet coşalayınca kaldır çöpe at.
abi dünyanın ansiklopedisi var pederin evinde. sahafa sordum almadı, kitap bağışı bekleyen okullara sordum istemediler.
kağıt toplayıcısına vermekten başka hiç mi işe yaramaz bunlar? yeminle kıyamıyorum abi cilt cilt, çeşit çeşit ansiklopedi.
abi dünyanın ansiklopedisi var pederin evinde. sahafa sordum almadı, kitap bağışı bekleyen okullara sordum istemediler.
kağıt toplayıcısına vermekten başka hiç mi işe yaramaz bunlar? yeminle kıyamıyorum abi cilt cilt, çeşit çeşit ansiklopedi.
eşim diyor biri kusmuş. çekmiş fotoğrafı göndermiş.
ben diyorum böyle kusmuk mu olur, kuş sıçmıştır.
bir yandan fotoğraftan çamur sıçramış gibi görünüyor ama ankara mis gibi, yağmur, çamur yok. yol kenarında park halinde ne lan bu?
ben diyorum böyle kusmuk mu olur, kuş sıçmıştır.
bir yandan fotoğraftan çamur sıçramış gibi görünüyor ama ankara mis gibi, yağmur, çamur yok. yol kenarında park halinde ne lan bu?
- boxer olsun
- penye olsun (şu biraz esnek olanlardan)
- bacağı sarsın
- esnek olsun dediysek boku da çıkmasın. giydikten 1-2 saat sonra yavşayıp araya kaçmaya başlamasın. kararında esnesin, esneyince yavşamasın.
- teki 15-20 lirayı geçmesin
- adam gibi don olsun işte.
tuhafiyeden aldığım the don marka boxer'lar buna yakın. ama aynı gün aldığım aynı beden 5 dondan ikisi istediğim gibi, üçü yavşak. nasıl oluyor anlamadım.
vücut yapımdan da bahsedecek olursak, 180 boyunda, 105 kilo, koca bir göbeği olan ama koca götlü olmayan, ince bacaklı bir adamım. kilonun neredeyse tamamı göbeğimde.
soru: ne alayım? illa lazımsa şehir ankara.
- penye olsun (şu biraz esnek olanlardan)
- bacağı sarsın
- esnek olsun dediysek boku da çıkmasın. giydikten 1-2 saat sonra yavşayıp araya kaçmaya başlamasın. kararında esnesin, esneyince yavşamasın.
- teki 15-20 lirayı geçmesin
- adam gibi don olsun işte.
tuhafiyeden aldığım the don marka boxer'lar buna yakın. ama aynı gün aldığım aynı beden 5 dondan ikisi istediğim gibi, üçü yavşak. nasıl oluyor anlamadım.
vücut yapımdan da bahsedecek olursak, 180 boyunda, 105 kilo, koca bir göbeği olan ama koca götlü olmayan, ince bacaklı bir adamım. kilonun neredeyse tamamı göbeğimde.
soru: ne alayım? illa lazımsa şehir ankara.
türkmenistan'da faaliyet gösteren ve şirketin adı türkiye'de "sarıyew" olarak telaffız edilip yazılan şirketin varsa internet sitesine veya önon gibi bir şeye ulaşmak istiyorum. google araması sonuç vermiyor (hep sarıyer, sarıye vs gibi sonuçlar getiriyor). sanırım alfabe farkından dolayı.
translate'de de türkmence diye bir dil bulamadım. ben türmenistan'daki orijinal ismine, yazılışına nasıl ulaşırım, nasıl aratmam lazım?
translate'de de türkmence diye bir dil bulamadım. ben türmenistan'daki orijinal ismine, yazılışına nasıl ulaşırım, nasıl aratmam lazım?
içinde birbiri ile toplamam gereken sayıların bulunduğu kocaman bir tablo var. ben bunu bir web sayfasından kopyala yapıştır yaparak excel'e aktarıyorum. tablo gayet güzel hücre hücre excel'e oturuyor. şekli kaymıyor. lakin toplamam gereken sayıların olduğu hücrelerde, bütün sayıların başında ve sonunda birer boşluk var. sayının başında boşluk olunca excel hücreyi sayı olarak tanımıyor. hücre biçimlendirmeden sayı yap, finansal yap falan yemiyor. bul/değiştir ile boşluğu al, hiçbirşey yap diyorum, "bulamıyorum" diyor.
oturup tek tek başlarındaki ve sonlarındaki boşlukları silmekten başka bu boşlukları yok etmemin yolu var mıdır?
oturup tek tek başlarındaki ve sonlarındaki boşlukları silmekten başka bu boşlukları yok etmemin yolu var mıdır?
في جنكايا غازي عثمان باشا انقره
شقه قريبه من المركز ثلاث غرف مع صاله كبيره السعر مناسب طابق ارضي
شقه قريبه من المركز ثلاث غرف مع صاله كبيره السعر مناسب طابق ارضي
daha önce de sormuştum. tam tavandaki lambanın tepesinden akıyor diye. lambanın ampulünü sökmek ve düğmesine basmamak şeklinde elektrik kontağı problemini hallettim ama tavan akıyor hala abi. tam yatağın ayak ucuna pıtır pıtır damlıyor. gördüğüm kadarıyla da akan kısım tavanda giderek yayılıyor.
kiracıyım bu evde. yöneticiye söyledim fıs. kimse aidat vermiyor, pahalı tadilat, kimse para vermez nasıl yaptıracaz he he hallederiz dedi salladı.
çıkıp gidelim mi bu evden. evi de seviyoruz ha, kullanışlı, rahat, ferah bir ev. başka da öyle aman aman bir sıkıntısı yok. 9 senedir oturuyoruz, bu da bu sene çıktı. kiramız da uygun.
yok mudur geçici bir çözümü damlayan yeri anltına leğen koymaktan başka? getireyim ustayı, geçici halletsin, aidattan keseyim.
yoksa çıkıp gideyim mi bir akıl verin şu saat oldu sinirden uyuyamadım.
kiracıyım bu evde. yöneticiye söyledim fıs. kimse aidat vermiyor, pahalı tadilat, kimse para vermez nasıl yaptıracaz he he hallederiz dedi salladı.
çıkıp gidelim mi bu evden. evi de seviyoruz ha, kullanışlı, rahat, ferah bir ev. başka da öyle aman aman bir sıkıntısı yok. 9 senedir oturuyoruz, bu da bu sene çıktı. kiramız da uygun.
yok mudur geçici bir çözümü damlayan yeri anltına leğen koymaktan başka? getireyim ustayı, geçici halletsin, aidattan keseyim.
yoksa çıkıp gideyim mi bir akıl verin şu saat oldu sinirden uyuyamadım.
sevgili arkadaşlar. pi sayısının virgülden sonraki bilmamkaç milyar basamağını hesaplamaya ne gerek oluyor? tamam ortaokullu gibi pi'yi 3 alalım demiyorum da bu kadar basamak hangi hesaplamada bu kadar hassas olacak şekilde işe yarıyor da "bilmemkaçıncı basamağına kadar hesaplandı hede hödö" deniyor. evet işte dairenin çevresinin çapına oranı kesir olarak ifade edilebilecek şekilde yazılamıyor. yazmaya çalışıp ısrar etmenin anlamı nedir? gidiyor amk elleşme gitsin işte. virgülden sonraki son 100 basamağın yetmeyip, iki milyar basamağı gerektirecek hassaslıkta hesaplama nerede işe yarıyor da bu pi'nin bilmemkaçıncı basamağı falan hesaplanıyor hep? yetmiyor mu işte? bilinen en büyük gezegenin, yıldızın, gök cisminin, galaksinin çevresi, çapı vs hesaplanırken bile iki milyarıncı basamağa kadar gitmeyip de bininci basamakta bırakıp hesaplasak kaç metre oynayacak amk?
bu geyik nedir lan gün aşırı başka başka isimlerle debe'ye giriyor?
lassi bize ne anlatıyor acaba bi anlasam?
lassi bize ne anlatıyor acaba bi anlasam?
en birinci amacım evde bulduğum onlarca pil bitik mi, dolu mu, bitikse neye göre bitik onu anlamak. fotoğraf makinesini çalıştırmayan bitik diye söktüğüm pil son damlasına kadar mı bitmiş, yoksa duvar saatini, kablosuz mouse'u, çocuğun oyuncağını çalıştırır mı onu anlamak. hepsi birbirine karışmış çünkü. hatta şarjlı piller şarj olur durumda mı, yoksa komple tükenmiş çöp mü olmuşlar bunu da anlayabilirsem şahane olur.
şu linkte gördüğünüz avometre mi deniyor, multimetre mi deniyor nedir, iş görür bir alet midir bu dediğim için? nasıl ölçeceğimi de bilmiyorum gerçi onu da söyler misiniz? yoksa daha kalitelilerine mi bakayım? urun.gittigidiyor.com
şöyle biraz daha kalitelisi var: urun.gittigidiyor.com
şu analog olanda özellikle pil ölçümü de var, bu daha mı işimi görür?: urun.gittigidiyor.com
tabii pil ölçmenin yanında amatör olarak tey tey şu prizde kaç volt varmış falan diye oraya buraya dürttüğümde de doğru sonuç verse sevinirim. ama oturup elektronik devre tasarlamayacağım, öyle aşırı hassasına gerek yok.
şu linkte gördüğünüz avometre mi deniyor, multimetre mi deniyor nedir, iş görür bir alet midir bu dediğim için? nasıl ölçeceğimi de bilmiyorum gerçi onu da söyler misiniz? yoksa daha kalitelilerine mi bakayım? urun.gittigidiyor.com
şöyle biraz daha kalitelisi var: urun.gittigidiyor.com
şu analog olanda özellikle pil ölçümü de var, bu daha mı işimi görür?: urun.gittigidiyor.com
tabii pil ölçmenin yanında amatör olarak tey tey şu prizde kaç volt varmış falan diye oraya buraya dürttüğümde de doğru sonuç verse sevinirim. ama oturup elektronik devre tasarlamayacağım, öyle aşırı hassasına gerek yok.
gençler lütfen tahminlerinizi yazmayın, "evet belki çıkabilir" olabileceğinin ben de farkındayım, lütfen daha teknik bilgi sahibi olanlar cevap versin, zira elimde düzeltebilme imkanı yok.
yağmur yağdı ve yatak odamızın tavanı akıyor. şerrefsiz tam da tavan lambasının oradan akıyor. hatta sular tavandaki armatürün içinden damlıyor. leğen koydum altına. yağmur durdu ama bu hala azar azar damlıyor. ışığı yaktığımda çok hafif bir cızzt cızzt sesleri geliyor. ışık kapalıyken cızırtı falan yok.
ben bu lambayı hiç yakmazsam, kuruyana kadar düğmesini açmazsam lambanın oraya elektrik gitmeyeceği için bir şey olmaz gibime geliyor ama yine de sorayım dedim. tavan kuruyana kadar ışığı hiç yakmazsam, düğmesini açmazsam yine de kontak montak edip yangın çıkarır mı bu? ne olur ne olmazi ampulü de söksem işe yarar mı?
evet çıkarır derseniz ne halt edeyim ben? yöneticiyle konuşup çatının aktığını söylemek dışında elimden bir şey gelmiyor.
yağmur yağdı ve yatak odamızın tavanı akıyor. şerrefsiz tam da tavan lambasının oradan akıyor. hatta sular tavandaki armatürün içinden damlıyor. leğen koydum altına. yağmur durdu ama bu hala azar azar damlıyor. ışığı yaktığımda çok hafif bir cızzt cızzt sesleri geliyor. ışık kapalıyken cızırtı falan yok.
ben bu lambayı hiç yakmazsam, kuruyana kadar düğmesini açmazsam lambanın oraya elektrik gitmeyeceği için bir şey olmaz gibime geliyor ama yine de sorayım dedim. tavan kuruyana kadar ışığı hiç yakmazsam, düğmesini açmazsam yine de kontak montak edip yangın çıkarır mı bu? ne olur ne olmazi ampulü de söksem işe yarar mı?
evet çıkarır derseniz ne halt edeyim ben? yöneticiyle konuşup çatının aktığını söylemek dışında elimden bir şey gelmiyor.
birkaç hafta önce alıp pişirmeden doğrudan derin dondurucuya attığım iki parça antrikot var. ikisini birbirine yapışık şekilde poşetleyip dondurmuşum.
şimdi baktım evde yiyecek bir şey yok. eriteyim dedim taş gibi. mikrodalga falan yok. suya sokup laubali etmek de istemiyorum.
tabağın içinde kaloriferin üstüne koysam erir erimez alıp pişireceğim. bir zararı olur mu?
şimdi baktım evde yiyecek bir şey yok. eriteyim dedim taş gibi. mikrodalga falan yok. suya sokup laubali etmek de istemiyorum.
tabağın içinde kaloriferin üstüne koysam erir erimez alıp pişireceğim. bir zararı olur mu?
arkadaşlar telefonda dropbox kurulu, ama dropbox'ım boş, bomboş. hiçbir şey yok. kullanmıyorum da.
ama galeride dropbox diye bir klasör var. içinde de güya ne olduğu belirsiz 5 tane dosya var. klasörü seçiyorum, silme düğmesi çıkmıyor. içine girip dosyaları seçiyorum, yine silme şeyi çıkmıyor. ne bulabiliyorum, ne silebiliyorum. sinirimi bozuyor. nasıl kurtulurum galerideki bu hayalet klasörden?
ama galeride dropbox diye bir klasör var. içinde de güya ne olduğu belirsiz 5 tane dosya var. klasörü seçiyorum, silme düğmesi çıkmıyor. içine girip dosyaları seçiyorum, yine silme şeyi çıkmıyor. ne bulabiliyorum, ne silebiliyorum. sinirimi bozuyor. nasıl kurtulurum galerideki bu hayalet klasörden?
sabah saatlerinde sabiha gökçen havaalanından bahçeşehir üniversitesi'ne nasıl gidilir? gidecek kişi istanbul cahili diyebileceğimiz kadar az biliyor istanbul'u. havaş mavaş gibi bir teknoloji var mı? bir de kaç saat sürer yol?
lensin eğriliğini ifade eden BC değeri ne kadar önemli ve ne kadar tolore edilebilir bir değer?
yıllardır lens kullanırım. en son 5 yıl kadar önce lens muayenesi olmuştum, doktor lens numaralarımı verdi, BC değerimin de 8.7 olduğunu söyledi. (o günden sonra gözlük için muayene oldum, numaralarım değişmedi, görüşümde de bir sıkıntı yok, o yüzden lens için tekrar muayene olamdım, lensmarketten sipariş veriyorum geliyor. o zamandır niye doktora gitmedin demeyin, şikayetim yok diye gitmedim, hala da yok bir şikayetim).
8.7 BC sadece acuvue advance'de var. bunca yıldır da sorunsuz kullandım. lakin biri diyor oasys süper, biri diyor yok efendim air optix şahane. hayır bi sefer değiştireyim diyorum, oasys alayım ama BC 8.8 var. ötekine bakıyorum 8.6. alsam da uymazsa yazık olacak. lensmarket bunların tester'ını gönderemiyormuş. başka yerden de bulamadım.
ne dersiniz risk almalı mıyım, yoksa hiç bozmadan acuvue advance ile devam mı edeyim?
yıllardır lens kullanırım. en son 5 yıl kadar önce lens muayenesi olmuştum, doktor lens numaralarımı verdi, BC değerimin de 8.7 olduğunu söyledi. (o günden sonra gözlük için muayene oldum, numaralarım değişmedi, görüşümde de bir sıkıntı yok, o yüzden lens için tekrar muayene olamdım, lensmarketten sipariş veriyorum geliyor. o zamandır niye doktora gitmedin demeyin, şikayetim yok diye gitmedim, hala da yok bir şikayetim).
8.7 BC sadece acuvue advance'de var. bunca yıldır da sorunsuz kullandım. lakin biri diyor oasys süper, biri diyor yok efendim air optix şahane. hayır bi sefer değiştireyim diyorum, oasys alayım ama BC 8.8 var. ötekine bakıyorum 8.6. alsam da uymazsa yazık olacak. lensmarket bunların tester'ını gönderemiyormuş. başka yerden de bulamadım.
ne dersiniz risk almalı mıyım, yoksa hiç bozmadan acuvue advance ile devam mı edeyim?
babam diyor ki kahvenin yanında ikram edilen lokum, çikolata vs. gibi şeylere bir şey deniyormuş. yani o ikram edilen şeyin özel bir adı varmış. (çifte kavrılmuş lokum falan değil bahsettiği. o ikram ritüeline verilen bir isim gibi)
ben hiç duymadım. bilen duyan var mı?
ben hiç duymadım. bilen duyan var mı?
kızılay'da en güzel ev mantısını nerede yeriz? böyle cak cuk hamur olmasın, içinde soya moya değil, hakiki kıyma olsun. doya doya ev mantısı yiyelim.
bu milletvekili aday adayları niye posterle, afişle, bangır bangır otobüs gezdirerek falan reklam yapıyorlar? aday adayını ben mi seçeceğim sanki? gidip parti yönetimine "bu adamı aday gösterin" mi diyeceğim? aday adayları içinden milletvekili adaylarını zaten parti seçmeyecek mi, bana ne yahu dolanıp duruyorsunuz, her yere afiş, poster yabıştırıyorsunuz? hele bir aday olun da ondan sonra oy isteyin.
şimdi uşak'taki bir mahkeme, kendi listelerinde uzman bilirkişi bulunmadığı için müzekkere yazıp dosyayı ankara'ya göndermiş. müzekkerede diyor ki "dosyanın, konusunda uzman üç kişilik bir bilirkişi heyetine tevdi edilmesi, ... bilirkişilere 250'şer tl'den olmak üzere 750 tl bilirkişi ücreti ödenmesi...". 750 liralık ücret de dosyaya yatırılmış.
dosyayı alan ankara'daki mahkeme de artık nasıl işliyor bunlar bilmiyorum, üç kişilik bilirkişi heyetine gerek duymamış olacak ki (gerçekten de üç kişilik heyete falan gerek yok), dosyayı sadece bana verdi bilirkişi olarak. dosyada tek bilirkişiyim. heyet meyet yok.
şimdi ben tek başıma olduğum için bu 750 liranın tamamını ben mi alırım, yoksa bir kişilik ücret 250 lira olduğu için 250 lira mı alırım da kalanı iade olur?
dosyayı alan ankara'daki mahkeme de artık nasıl işliyor bunlar bilmiyorum, üç kişilik bilirkişi heyetine gerek duymamış olacak ki (gerçekten de üç kişilik heyete falan gerek yok), dosyayı sadece bana verdi bilirkişi olarak. dosyada tek bilirkişiyim. heyet meyet yok.
şimdi ben tek başıma olduğum için bu 750 liranın tamamını ben mi alırım, yoksa bir kişilik ücret 250 lira olduğu için 250 lira mı alırım da kalanı iade olur?
görselde boyamaya çalıştım. dikkat ettim de neredeyse bütün arabalarda bu kısım tek parça. yani marşpiyel kırılsa ve değişmesi gerekse ben niye arka çamurluğu da değiştireyim ya? kapıların üstündeki kısım ayrı, marşpiyel ayrı, arka çamurluk ayrı olsun, ekli olsun. olmuyor mu? ban ön çamurluk ayrı mesela. arka çamurluk niye değil?
gözünüzü seveyim, çapağınızı yiyeyim çözün şu sorunumu gençler. daha önce de sordum. kesin bir ayarı var, ya da bozuk.
bu telefona mobil veri açıkken her zaman değil ama bazen bildirim gelmiyor. gelmiyor arkadaş. bildirim atması gereken programı açıp içine girmeden o bildirimi alamıyorum. ya da wi-fi alanına girip bağlanınca tinng şıngırr guguk falan, gelememiş ne kadar bildirim varsa geliveriyor.
whatsapp atıyorlar gelmiyor. anca tesadüfen kişinin chat sayfasını açınca geliyor 3 saat önceki mesaj. kelimelik oynuyorum eşimle. ben kelime yazınca onun telefonu çinng yapıyor, bildirim geliyor (o da samsung amk, galaxy note 3), o bana yazıyor ses yok. anca oyuna girince görüyorum.
nereden açılıyor bunun ayarı, kurcalamadığım yeri kalmadı. rootlu falan değil, kies üzerinden alınabilecek en güncel android sürümü (4.3) de yüklü.
ne yapmalıyım da şu gelmesi gereken bildirimler telefon standby'da iken anında gelsin? neresini açayım? ya da yolu yok diyin başımın çaresine bakayım. whatsapp mesajlarını üç saat sonra almak istemiyorum.
bu telefona mobil veri açıkken her zaman değil ama bazen bildirim gelmiyor. gelmiyor arkadaş. bildirim atması gereken programı açıp içine girmeden o bildirimi alamıyorum. ya da wi-fi alanına girip bağlanınca tinng şıngırr guguk falan, gelememiş ne kadar bildirim varsa geliveriyor.
whatsapp atıyorlar gelmiyor. anca tesadüfen kişinin chat sayfasını açınca geliyor 3 saat önceki mesaj. kelimelik oynuyorum eşimle. ben kelime yazınca onun telefonu çinng yapıyor, bildirim geliyor (o da samsung amk, galaxy note 3), o bana yazıyor ses yok. anca oyuna girince görüyorum.
nereden açılıyor bunun ayarı, kurcalamadığım yeri kalmadı. rootlu falan değil, kies üzerinden alınabilecek en güncel android sürümü (4.3) de yüklü.
ne yapmalıyım da şu gelmesi gereken bildirimler telefon standby'da iken anında gelsin? neresini açayım? ya da yolu yok diyin başımın çaresine bakayım. whatsapp mesajlarını üç saat sonra almak istemiyorum.
maalesef böyle bir durum var başımızda.
çocuk 2.5 yaşında erkek. kendi yatağında uyumama gibi bir problemi yok. öğlen uykularını kendi yatağında uyuyor. hatta akşamları da annesi uyutup yatağına koyuyor. uyku problemi de çekmiyor. bir sefer gece uyanması dışında deliksiz uyuyor. zaten sorun da o gece uyanması.
ama sıpa gece uyandığı zaman annesi de uyurgezer midir nedir, bilinçsiz bir şekilde çocuğu alıp yanımıza getiriyor. azıcık pış pış yapıp geri koysa çocuk yatağında devam edecek ama artık işine mi geliyor, farkında mı değil anasının da nedir, o çocuk yanımıza geliyor. çoğu zaman sabah uyandığımızda "bu çocuğu ben yine ne zaman getirdim" diyor. hatırlamıyor bile. benim uykum tavşan uykusu olduğu için ben hatırlıyorum ama. saatine kadar hatırlıyorum. anneinden önce ben duyuyorum çocuğun sesini, anneeaa diye sesleniyor (baba da demiyor eşşolusu). seslenince ben kalkıyorum annesinden önce, kucağıma alıp iki pış pış yapıp geri koyayım diyorum, ı-ıh illa annesi gelecekmiş. ıııh anneeaaaaa anneeeeaaaeaaa diye baırıyor. anneye sarılmak istiyor. hakikaten de annesine sarılınca hemen uykuya geri dalıyor. ama annenin farkında olarak veya olmayarak kucağında beri uyutup yerine koyması mümkün olmuyor. o da haklı eşşek gibi çalışıyor bütün gün, sabah da 6:30'da kalkıyor. uykusunu feda etmek istemiyor. çocuk da gece uykusunun arasında babaya pas vermiyor ki ben ilgileneyim, annesi uyusun.
dediğim gibi uyku problemi olan, anne baba yatağı isteyen bir çocuk değil ama her gece aramızda. beni geçtim, şikayetim yok ama çocuk için sıkıntı olacak diye korkuyorum.
öneriniz var mı?
çocuk 2.5 yaşında erkek. kendi yatağında uyumama gibi bir problemi yok. öğlen uykularını kendi yatağında uyuyor. hatta akşamları da annesi uyutup yatağına koyuyor. uyku problemi de çekmiyor. bir sefer gece uyanması dışında deliksiz uyuyor. zaten sorun da o gece uyanması.
ama sıpa gece uyandığı zaman annesi de uyurgezer midir nedir, bilinçsiz bir şekilde çocuğu alıp yanımıza getiriyor. azıcık pış pış yapıp geri koysa çocuk yatağında devam edecek ama artık işine mi geliyor, farkında mı değil anasının da nedir, o çocuk yanımıza geliyor. çoğu zaman sabah uyandığımızda "bu çocuğu ben yine ne zaman getirdim" diyor. hatırlamıyor bile. benim uykum tavşan uykusu olduğu için ben hatırlıyorum ama. saatine kadar hatırlıyorum. anneinden önce ben duyuyorum çocuğun sesini, anneeaa diye sesleniyor (baba da demiyor eşşolusu). seslenince ben kalkıyorum annesinden önce, kucağıma alıp iki pış pış yapıp geri koyayım diyorum, ı-ıh illa annesi gelecekmiş. ıııh anneeaaaaa anneeeeaaaeaaa diye baırıyor. anneye sarılmak istiyor. hakikaten de annesine sarılınca hemen uykuya geri dalıyor. ama annenin farkında olarak veya olmayarak kucağında beri uyutup yerine koyması mümkün olmuyor. o da haklı eşşek gibi çalışıyor bütün gün, sabah da 6:30'da kalkıyor. uykusunu feda etmek istemiyor. çocuk da gece uykusunun arasında babaya pas vermiyor ki ben ilgileneyim, annesi uyusun.
dediğim gibi uyku problemi olan, anne baba yatağı isteyen bir çocuk değil ama her gece aramızda. beni geçtim, şikayetim yok ama çocuk için sıkıntı olacak diye korkuyorum.
öneriniz var mı?
erkek bir kanarya kendisi. annemle babamın evinde idi. aslında çok güzel öterdi, hatta yanında konuşulmazdı. yeter azıcık sus da ne dediğiimizi duyalım derdik.
annemi kaybettikten sonra babam da işe geldiği için gündüzleri evde yalnız kalır oldu. yazın ofise getirdik, yaz sonu geri eve götürdük ama o gün bu gündür ciyyk dışında öttüğünü duymadık. şimdi babam yine almış ofise getirmiş yalnız kalıyor diye.
nasıl eskisi gibi şakıya şakıya öter bu kuş? görünüşü falan gayet sağlıklı. bir problemi olduğunu sanmıyorum.
ofiste bir kanaryamız daha var, o çok güzel ötüyor. birbirini görmeyeceği ama sesini duyabileceği farklı odalara koyduk. faydası olur mu acaba?
annemi kaybettikten sonra babam da işe geldiği için gündüzleri evde yalnız kalır oldu. yazın ofise getirdik, yaz sonu geri eve götürdük ama o gün bu gündür ciyyk dışında öttüğünü duymadık. şimdi babam yine almış ofise getirmiş yalnız kalıyor diye.
nasıl eskisi gibi şakıya şakıya öter bu kuş? görünüşü falan gayet sağlıklı. bir problemi olduğunu sanmıyorum.
ofiste bir kanaryamız daha var, o çok güzel ötüyor. birbirini görmeyeceği ama sesini duyabileceği farklı odalara koyduk. faydası olur mu acaba?
arkadaşlar fotoğraf makinesi lenslerinin özelliklerinde hep odak uzaklıkları belirtilir değil mi? işte 18-55mm, 24-70mm, 70-200mm falan.
vefakat hep bu lenslerden bahsedilirken "açı" muhabbeti yapılır. örnek diyalog:
- hacı bi geniş AÇI lens alacağım ne alayım?
- canon 10-22mm al.
lan hani açı? bana lazım olan açı. verilen özellik odak uzaklığı. tamam odak uzaklığı ne kadar azsa lens o kadar geniş açılı olur da bu muhabbet niye:
- haci bi geniş AÇI lens alacağım ne alayım?
- canon 130 derece al.
veya
- haci bi az odak mesafeli lens alacağım. ne alayım?
- canon 10-22mm al.
şeklinde geçmiyor? pek anlatamadım derdimi galiba. ama lensten bahsederken hep açı açı açı. ama lensin kullanım kılavuzu harici özelliklerinde açı ile ilgili zerre yok. niye belirtilmiyor, madem açı bu kadar önemli?
vefakat hep bu lenslerden bahsedilirken "açı" muhabbeti yapılır. örnek diyalog:
- hacı bi geniş AÇI lens alacağım ne alayım?
- canon 10-22mm al.
lan hani açı? bana lazım olan açı. verilen özellik odak uzaklığı. tamam odak uzaklığı ne kadar azsa lens o kadar geniş açılı olur da bu muhabbet niye:
- haci bi geniş AÇI lens alacağım ne alayım?
- canon 130 derece al.
veya
- haci bi az odak mesafeli lens alacağım. ne alayım?
- canon 10-22mm al.
şeklinde geçmiyor? pek anlatamadım derdimi galiba. ama lensten bahsederken hep açı açı açı. ama lensin kullanım kılavuzu harici özelliklerinde açı ile ilgili zerre yok. niye belirtilmiyor, madem açı bu kadar önemli?