Ekşi Duyuru

www.sahibinden.com

alınır mı? alınmaması için bir sebep var mı? genel olarak marka model hakkında da yorum yapabilirsiniz.

yahu doktora da mı güvenmeyeceğiz, kime güveneceğiz? çocuk lan bu. doktor da gittiği kreşin sahibi, aynı zamanda çocuk doktoru. çocuk 3.5 yaşında, 15 kilo.

öksürük şikayeti ile muayene yazdırdım, telefon etti dedi ki "geniz akıntısına bağlı belirgin faranjiti var, öksürüğü de ondan, ciğer sesleri normal, 3 gün sudafed şurup kullansın". gittim aldım, prospektüsünü okuyorum, "6 yaşından küçük çocuklarda kullanılmamalıdır" yazıyor. hatta kutunun üstüne bile yazmışlar.

psödoefedrin lan bu, şakası yok. breaking bad'de walter white'ın metilamin çalıp mavi meth yapmadan önce hammadde diye kullandığı bok. prospektüs kullanma diyor, doktor reçete yazıyor.

ben ne halt edeyim şimdi?

karşımda takır takır öksürüyor garibim. ne yapacağımı bilemedim. geçen sefer de öksürük şikayetiyle muayene istemiştim, ventolin şurup yazmıştı. onu da sordum, geçen sefer ventolin yazmıştınız onu kullanalım mı diye, yok bu seferkini ventolin tedavi etmez dedi.

mükellefin işyeri kira geliri var. kiracı kiranın anca yarısını ödemiş ama stopajı da tıkır tıkır tam olarak yatırmış. hazır beyan sisteminde tamamı gözüküyor.

şimdi kural olarak sadece tahsil edilen kısmını beyan etmem gerekiyor. ama mükellefin iade alacağı çıkıyor. şimdi vergi dairesi gıcık, sistemde gördüğü stopajla (kiranın tamamının stopajı), benim beyan ettiğim kısmi kira gelirinin stopajını aynı görmeyince iadeyi yaparken sıkıntı çıkaracak.

bugüne kadar kirayı ödediği halde stopajını ödemeyeni gördüm de tam tersini ilk defa görüyorum. ben tahsil etmediği halde kirasının tamamını tahsil etmiş gibi, sistemde çıkan şekilde beyan etsem ne olur? yine iade çıkıyor ama ben tahsil edilmemiş kira gelirini beyan etmiş olacağım.

he ne olur?

ön not: firmayla veya ürünle hiçbir alakam yoktur. amacım reklam izletmek falan değildir.

cappy atom reklamı: www.youtube.com

şarkı:

elma kivi narlı
ballı ananaslı
......lı muzlu
cappy atom bu.

tam orda dış ses vıdı vıdı ediyor, ne dediği anlaşılmıyor. ürün içeriğinde elma, portakal, kivi, nar, muz, ananas ve bal var. buna göre portakal diyor olması lazım ama çok zorladım, portakal demiyor sanki. ya da benim kulaklarda sıkıntı var.

ne diyor?

bir tane dondurmalı pasta tarifim var, çocukken çok severdim. şimdi yapayım diyorum ama kremasında 4 tane yumurta var. pişen bir pasta değil. kremayı hazırlayıp içine diğer malzemeleri de ekledikten sonra buzluğa atıp donduruyorsun.

biz önemli değil de 4 yaşındaki çocuğa da yedireceğiz bundan. bir zararı dokunur mu çırpılmış, sonra da dondurulmuş çiğ yumurtalı karışımın? salmonella, brucella falan?

genel anestezi altındaki hastada gözbebeği refleksi (gözbebeğinin ışığa göre büyüyüp küçülme refleksi) çalışır mı?

heştegi retivitlediğimizde de o heşteg sıralamada yükseliyor mu, yoksa illa kendimiz mi heştegi tivitleyecez? ona göre #StopChildRapeInTurkey heştegli ne var ne yok retivite girişecem.

modem üzerinde solda dört tane (pwr-adsl-ppp-wlan), sağda da dört tane (lan1-lan2-lan3-lan4) ışık var. normalde soldaki dört ışık da yanar. lan'dan bağlanan olmadığı için sağdakiler yanmaz.

durup dururken internet gitti. modemi kapadım açtım, şimdi solda pwr ışığı yanıyor, wlan ışığı kırpıyor, sağdaki lan ışıklarının da hepsi hızlı hızlı kırpıyor ama wlan ışığı ile aynı tempoda değil, ayrı bir tempoda kırpıyor.

bana modem bozulmuş gibin geliyor. birkaç kez kapadım açtım, aynı.

bana bir şeyler anlatmaya çalışıyor olabilir mi acaba? yoksa bozuldu mu? işyeri burası, modemsizliğe tahammülü olan bir yer değil. bozuk diyosanız hemen gidip modem alıcam.

babamın evinde 90'ların başından kalma katlı bir müzik seti var. atsan atılmaz satsan belki satılır da üç kuruşa gider şekilde duruyor bi kenarda.

şimdi kat kat üstten başlayarak pikabı var, timer var, radyo var, ekolayzır var, teyp var, an altta da anfi var. eşşek kadar da kolonları var.

şimdi plağım yok o işime yaramaz. timer ve teyp de yaramaz ama anfi canavar gibi bişey. ekolayzır dediğin zaten teknolojiyle değişen bir şey değil. radyo da öyle. ben bu üç katı alsam evime diyorum da bi de cd çalacak bir şey, telefondan veya usb'den çalacak bir şey daha bağlayabilir miyim bu anfiye? bağalayabilirsem ne bağlarım? cd çalar da kolay aslında, discman var yine eski onu bile takabilirim. ama asıl mp3 çalmak lazım bu devirde. böyle usb'yi anfiye takacak bir aparat neyin var mıdır?

the revenant, spotlight, room.

tabii şimdi zevkler tartışılmaz da karı koca başbaşa hangisinden daha fazla keyif alırız bir cuma akşamı?

keyiften kastım illa gülelim eğlenelim değil.

asıl soru bu değil aslında. snapchat snaırım birbirine fotoğraf video göndereyim, ama karşı taraf bunu kaydedemesin, gençler birbirine doyasıya meme, göt falan gönderebilsin diye bir program. yani ilk böyle biliyordum.

lakin ben programları mı karıştırıyorum lan acaba? millet kendi fotoğrafını çekip komik komik yüzlerini değiştiriyorlar, kendi videolarında surata tam otuacak şekilde başka surat falan koyuyorlar.

bu başka bir program mı? indirdim kurcalayayım diye, sadece ampul gibi kendimi görüyom ekranda. fotoğrafı çekinde işte üstüne yazı, emoji neyin ekleyip listende biri varsa ona gönderiyon.

ee hani bu yüz değiştirme falan? başka bi program mı o? en komplike programı bile birkaç günde çözen ben bir halt anlamadım, iki gündür beynim yandı. gözünüzü seveyim anlatın nedir ne değildir. sözlükteki başlığından da bi halt anlamadım.

soru başlıkta. ikinci el araç piyasasından zerre anlamıyorum. kalkıştık bi maceraya, kazık yemeden en güzelini seçmeye çalışıyorum.

www.sahibinden.com

şu arabaya ne dersiniz? özellik olsun, fiyat olsun, açıklaması olsun bi fikir verirseniz sevinirim.

öncelikli tercihim sedan olması (geniş iç hacim ve büyük bagaj), dizel olması (az yakması ve mtv açısından 1.6 ve aşağısı tercih edilir) ve otomatik vites olması. bütçe dersen, zorlayarak 60 falan işte.

turkcell bayiinden 24 ay taahhüt vererek kontratlı telefon aldığımızda aldığımız bayi bize herhangi bir fatura kesiyor mu?

telefonun bedeli turkcell faturası ile 24 ay boyunca turkcell'e ödeniyor. e peki ben aldığım telefonu işyerime demirbaş yazacağım, nasıl yazayım, bayi bir fatura bir şey veriyor mu bana?

bonus soru: bayinin bana verdiği telefonu bayi distibütörden mi satın almıştır, turkcell "al benim adıma sat" diye bedelsiz mi vermektedir?

daha önce buradan akvaryum ile ilgili sordum. sağolsun arkadaşlar yardımcı oldular.

şimdi malzeme ve balık almak için ankara'da akvaryumcu arıyorum. sabah sakarya'dakine gittim, daha akvaryum sormaya kalmadan ufacık camekana tepiştirilmiş bir sürü british shorthair'i görünce içim acıdı çıktım ordan, güvenemedim.

şöyle sağlıklı balık alabileceğim, güzel akvaryum ve bitki çeşitleri olan ve gerçekten yardımcı olabilecek bir dükkan önerebilir misiniz? kızılay tercihimdir ama başka yerler de olabilir.

beğendim bu diziyi ama televizyondan kaçırmadan takip edecek imkanım yok. sonradan indirip falan izleyecek kadar da bayılmadım. öyle işte denk geldikçe izleyip boşlukları doldurmaya çalışıyorum.

sürekli izleyenlerden bana kısa bir özet geçmelerini isteyebilir miyim? özellikle şu mevzuları bir özetlerseniz:

- umut ile ali nejat'ın ilişkisi nedir ve ali nejat umut'a niyeyüklü bir çek verdi, ali nejat'ın huysuz babası neye karşı çıktı? bi araba yaptırma mevzuu vardı da o da neydi tam anlamadım.

- umut'un kenan mı ne o diğer bi tamirci olan adamla alıp veremediği nedir? son bölümde naz kenan'a para verdi kocamın borcu diye. ne borcu bu? kenan ne yaptı da umut'u delirtti o kadar, arabaya bağlayıp dövecek kadar?

- ali nejat'ın şoförü emniyet müdürlüğünde neyin peşine düştü? plaka plaka arıyor. ne oldu da neye kafayı taktı?

şu başlık ile facebook'ta paylaşıldığını gördüm.

8 = 56
7 = 42
6 = 30
5 = 20
3 = ?

daha bakar bakmaz bence 6. ama altındaki yorumlarda bir sürü 15 var, 12 var. hepsi de çok emin ve bunu çözebileceğinden emin olduğum insanlar.

artık başka açıdan düşününce farklı mantıklar kurulabiliyor ve onların sonucu da 12, 15 falan gibime geliyor.

ben 6 derken soldaki sayıyı kendisinden bir eksiği ile çarptım, çünkü hepsi öyle. 3x2=6 oldu. başka nasıl mantık kurulabilir ki 12 veya 15 sonucu elde edilsin?

not: 4 yok arada.

hem korkumdan, hem güzergahıma yakın bir noktada olduğundan ofisten çıkamadım. yarım saate işhanı kapanacak.

güvenpark'tan dolmuşa binip öveçler'e gitmem gerekiyor. dolmuş çalışıyor mu? meclis kavşağı ve dikmen caddesi açık mı? eve gidebilir miyim?

bizim evlat balıkları, akvaryumları çok seviyor. gördüğü yerde dibi düşüyor. akvaryumda balık beslemenin de kedi, köpek gibi hayvanların sorumluluğunu almak, bakmak, beslemek kadar zor olmadığını düşünüyorum. o yüzden eve ufak boyutlu bir akvaryum kurayım diyorum (fanusta japon balığı değil). oğlan gelsin sevsin, yem atsın, haftada bir veya ne kadar zamanda ise birlikte temizleyelim falan. yeni balık alalım, olanları üretelim falan. arada da izleyelim huzur versin.

şimdi ne gerekiyor? tank, motor, bitki, kum, ışık, balığıyla malığıyla, yemiyle, ilacıyla bir akvaryumun maliyeti nedir? bakımı, temizliği zor mudur? işin içine girince akvaryum forumlarına da bakarım ama niyetimiz profesyonel değil, öncelikle bir özel bilgi alırsam çok sevinirim.

vaka 3 yaş 7 ay, erkek.

ağustos 2015 - yazlıkta babası (ben oluyorum) tarafından sol kasığında şişlik fark edilir. 10 gün sonra dönünce pediatri profesörü olan doktorumuza gösterilir, teşhis: fıtık falan yok.

ekim 2015 - karın ağrısı, şişkinlik, ishal şikayetiyle bir özel üniversite hastanesinin acil servisine gideriz. bağırsak düğümlenmesinden şüphe ettikleri için bir gece misafir ederler. çocuk osurunca gaz sıkıntısı olduğu anlaşılır. ama yatış işlemini çocuk cerrahi bölümü yaptığı için ilgilenen doktora sorarım, muayene eder, evet fıtık var, ameliyat olması lazım der.

ekim 2015 - biz ameliyat günü ayarlamaya çalışırken çocuk yine üşütür. kendi doktorumuzdan randevu bulamadığımız için yine bir özel hastanedeki çocuk doktoruna gideriz (cerrah değil pediatri uzmanı). üşütmesiyle ilgili muayene ettikten sonra ona da sorarız fıtık var mı diye? bakar, anlayamaz, ultrason çekilsin der. ultrason çekilir, fıtık bulgusuna rastlanmamıştır.

eh deriz ultrasonda çıkmadığına göre yok demek ki, üstünde durmayız ama sol kasıkta hala şişlik vardır.

şubat 2016 - rutin kontrolümüzde yine o en baştaki kendi doktorumuza gideriz, tekrar sorarım fıtık? diye. muayene eder evet fıtık var der. (ağustos'ta aynı adam yok demişti, oysa ki bir değişiklik yok). yine de sizi bir cerrah arkadaşıma yollayayım der.

şubat 2016 - çocuk cerrahı profesör muayene eder, fıtık var der, ameliyat der. ama ultrasonda çıkmadı derim, boşver onu ben görüyorum, var der.

şubat 2016 - yine farklı bir görüş alalım, ameliyatı daha uyguna yapan yer bulalım diye yine bir özel hastanede tavsiye edilen bir çocuk cerrahı doçente gidilir. o da muayene eder, fıtık der. e ama ultrasonda çıkmadı diyince, ultrason bu işte teşhis koyma yöntemi değil der.

şubat 2016 - yine bir tanıdık duramayıp bizim için tıp fakültesi çocuk cerrahisi anabilim dalı başkanı profesörden randevu alır (konu fıtık lan fıtık altı üstü). o da muayene eder eder der ki fıtık yok. testis yukarı kaçıyor. 3 ay izleyin, çoğunlukla yukarı kaçıyorsa inmemiş testis ameliyatı yapalım, değilse fıtık falan yok.

sonuç: 4-3 fıtık var önde. maçın bitmesine daha vakit var. 4-4 olursa penaltılara mı kalsın, uzatmaları mı oynayalım, ne dersiniz? ne yapsın bu çocukcağız?

soracak ve fikir alacak kimsem yok sizden başka.

şimdi bahsetmiştim, çocuk fıtık ameliyatı olacak. söylendiğine göre basit bir operasyon. biz hastane ararken çevremizdekiler de seferber oldu tabii.

aslında 3500 liraya razı olup özel bir hastanedeki çocuk cerrahı doçentten randevu aldım, cumartesi sabah ameliyat olacak.

lakin dedim ya millet seferber oldu diye, hemşire bir arkadaş ankara üniversitesi tıp fakültesi hastanesindeki bir profesörden randevu almış bizim için. pazartesileri de ameliyat günüymüş. şimdi devlet olduğu için sgk karşıalr sanıyorum.

ama endişem de şudur ki, operasyonun basit olması, hastanenin de tıp fakültesi hastanesi olması, bizim basit operasyonu profesörün değil de asistanlarının yapması anlamına mı gelir? açıkçası asistana bırakmak istemiyorum. yapacaksa hoca yapsın.

ne dersiniz? hoca asistanına mı yaptırır dersiniz?

efem şimdi bizim ufaklıkta kasık fıtığı varmış. ameliyat diyorlar. söylendiğine göre oldukça basit bir operasyon. lakin yine de kalabalık devlet hastanelerine gitmeye içim elvermedi. ne kadar basit de olsa aceleye getirilmesi, estetikten uzak dikilmesi, olası komplikasyonda muhatap bulamamak, basit bir ameliyat olması nedeniyle asistanın halletmesi gibi durumlarla karşılaşmak istemiyorum. özel sigortamız da var ama fıtık ameliyatı poliçemiz kapsamında değilmiş, karşılamyor yani. ayrıca sgk da mevcut.

şimdi birkaç özel hastane ile görüştüm, 3500-6000 lira aralığında fiyatlar verdiler. bir de ankara'da meşhur bir çocuk cerrahı var. ankara üniversitesi tıp fakültesi hastanesi öğretim üyesi bir profesör. kendi muayenehanesi var ve muayene ücreti 500 lira. şimdi acep biz 500 lira verip bu adama özel muayeneye gittiğimiz, yani özel hastası olduğumuz zaman ameliyatımızı devlet hastanesinde sgk hakkımızdan yararlanarak mı yapacak? yani ameliyat için ayrı bir ödeme yapmamız gerekecek mi? nasıl oluyor bu işler?

yani özel hastaneye 3500 lira vermek yerine doktorun özel muayenesine 500 lira toka ettiğimizde ameliyatımızı devlet hastanesinde cebimizden başka bir para çıkmadan sgk'dan yararlanarak yapıyor mu?

şu anda kullandığım laptop'ı 2010 yılından beri kullanıyorum ve aşırı memnunum. kendisi bir toshiba satellite l serisi. lakin gün olacak bu da bozulacak, eskiyecek, değiştirmem gerekecek. muhasebe işi yaptığım için klavyesi, sağdaki numpad ve f tuşları benim için hayati önemde. ama günümüzde benim düzenime uyan klavye yok yok yok. bu bozulursa tuttuğumun resmidir. size sorayım, aradığım özelliklerde klavyesi olan bir laptop tavsiye edebilir misiniz? başka özelliği önemli değil.

1. numpad'in enter tuşu dikey olacak, hemen solunda nokta tuşu yer alacak. sıfır tuşu da en alt satırda yatay ve geniş olacak. yani şu düzende olmalı: www.actualtools.com
günümüzde çoğu klavyede enter yatay, sıfır küçük, nokta en sol üstte, hatta sağ ok tuşu da bunun içine girmiş şekilde. böyle olmasın.

2. üst sıradaki f tuşları f tuşu olsun. f kaça bastığımı göreyim yahu. hepsinin üstünde eşşek kadar parlaklık simgesi, ses simgesi, wifi simgesi, yok efendim touchpad simgesi falan var. f kaç olduğu ufacık yazıyor. bana f tuşu lazım. üstünde F7 diye kocaman yazsın. parlaklık simgesi küçük olsun. hatta mümkünse f tuşları dörtlü dörtlü gruplanmış olsun ki kaç yazdığına bakmadan da f8'e basacaksam ikinci grubun son tuşu olarak kafama kodlayıp basayım. ha f kaç olduğu kocaman yazıyorsa bu çok şart değil. veya tuşlar grup grup ise üzerinde kocaman yazması da şart değil. ama hem f kaç olduğunu bit kadar yazıp, hem de hepsini süpanallah boncuğu gibi dizersen ben F7'ye basmak için büyüteçle bakmak zorunda kalırım ki bu da iş yaparken hızımı epey düşürür. böyle bir şey istediğim: csanyk.com

hangi bilgisayarda var bu? laptop kullanıp da harici klavye takma çözümünü kenara bırakıp, na şöyle klavye üreten firma var mı?

bu da benim şimdiki süper klavyem: www.tumsarf.com

ev kullanımı için 7-8 kg kapasiteli, 1000 veya 1200 devirli çamaşır makinesi önerebilir misiniz?

aşırı pahalı olmadıkça bir bütçe sorunu yok. ortalama bir şey olsun işte yeter.

lg diyorlar, samsung diyorlar. bunların televizyonları falan iyi de çamaşır makinesi nasıldır ki?

şimdi aşağıda "uçağa bal alırlar mı" sorusunu görünce aklıma geldi.

nedir abicim bu uçağa sıvı alınmama saçmalığı? yani askerde bile mantık aranmaz denir ama yine de abuk da olsa bir mantığı vardır. burada zerre mantık göremiyorum. biri bana açıklasın.

salona geçerken valizindeki sıvı ürünü çöpe attırıyor, ama sadece uçağa binenlerin girebildiği salondaki dükkanlarda allaaa ne ararsan var.

adamlar benim 120 ml şişedeki lens solüsyonumu "yahu gözümde lens var, cumartesi gecenin bir yarısı allahın bodrumuna inecem, ne nöbetçi eczane bulabilirim ne market bulabilirim, bunu atarsanız ya lenssiz kalacam, ya pazartesiye kadar çıkarmayacam" yalvarmalarıma aldırmadan alıp çöpe atıyorlar, ama içeri geçince o da ne? yöresel ürünler dükkanından yarım kiloluk cam kavanozla reçel satılıyor.

hayır orası herkesin girebildiği bir yer olsa herhangi bir müşteri alacak dersin. uğurlamaya gelen yolcu yakını bile geçemiyor. uçaktan inen zaten bambaşka yerden giriyor. oradan reçel alan adam illa ki uçağa binecek, o reçeli satan dükkana kimse demiyor mu bilader sen hayırdır, uçağa reçel sokmak yasakken sen burda yolculara reçel niye satıyon diye? anasını satayım oradan yarım kilo reçel alıp uçağa binmeden yiyen mi var acaba? biri bana bunun mantığını açıklasın. son derece elzem olan lens solüsyonumu atıp, bebeğin mamasına bile göz dikip içeride reçel satmak niye?

bir ceza davası ile ilgili bilirkişi raporu yazıyorum. asliye ceza mahkemesi. kamu davası. davacı K.H. diyor, o tamam. lakin dava dosyasında davalı olan kişiden bazı yerlerde "davalı", bazı yerlerde "şüpheli", bazı yerlerde de "sanık" olarak bahsediliyor.

hangisi daha doğru? tüm raporda aynı kelimeyi kullanmak istiyorum, bir yerde sanık, bir yerde şüpheli diye bahsetmeyeyim.

koyu renkle yazan satırda ne diyor? yaş 3, erkek.

"sağ parakardiak hafif parankimal opasite artışı mevcuttur. infiltrasyon açısından klinik korelasyon önerilir".

bizim oğlanın ekim ayında çekilen akciğer filminin raporunu, hastanenin sitesinden yeni yapılan tahlil sonucuna bakarken rastladım. bu filmi (raporu değil) pediatri uzmanı doktor görmüştü o zaman öksürük şikayetiyle gitmiştik ve balgam söktürücü bir ilaç vermişti. ondan mı bahsediyor acaba?

pendik yüksek hızlı tren garından maltepe idealtepe'ye nasıl gidilir? elde bavulla rahat binilebilecek toplu taşıma var mı? taksi çok yazar mı?

evet bizim sıpa (3.5 yaş) üçüncü kere orta kulak iltihabı oluyor. yine kavga dövüş antibiyotik içirme günleri geri geliyor. bu orta kulak iltihabı olmasının da en büyük nedeni bizim sıpanın inadı.

şimdi doktor dedi ki orta kulak iltihabı dediğin şey, burundaki sümükler birikir birikir, östaki borusu yoluyla orta kulağa dolup kulak zarına içeriden baskı yapar. en birinci önleme yolu burun ve geniz yollarını temizleyeceksin. burnunu sümkürecek yani çocuk. ilari safhalarda kulak zarına ufak bir delik açıp oraya tüp takılarak iltihabın dışarı akması sağlanıyor dedi.

bizim sıpa sümkürmüyor. inatçı. hörüll hörüll diye nefes alıyor ama zor şey azıcık sümkürtüyoruz. serum fizyolojik? aman allah evde savaş çıkıyor, mümkün değil burnuna damlatmak. burnuna hortum sokup emmeli aletler falan hayal ötesi.

antibiyotik kullanıyoruz geçiyor, iki aya kalmadan burun yine doluyor, yine iltihap. şu burnunu bi temizlese rahat edecek. illa tüp mü takılsın yani.

var mı önerebileceğiniz burun temizleme yolu? kadir tuğcu isimli meşhur çocuk doktoru, internet sitesinde ilaca antibiyotiğe bile gerek olmadığını, orta kulak iltihabı durumunda iliadin pediatrik damla kullanmanın yeterli olacağını söylüyor. kreş doktoru sadece antibiyotik yazdı ama bunu da alıp kullansak ne olur? şimdi şunu da yaz denmez doktora. şimdi serum fizyolojik damlatamayan adam bunu nasıl damlatıcan diyecek. hani mucize bir temizlik sağlıyorsa elini kolunu kafasını tutup bağırta bağırta zorla damlatıcam. yok öyle bir şey yoksa üzmeyeyim çocuğu boş yere.

izledikçe rahatladığım şu video da hediyem olsun (iğrenç sümük içerir): www.hamaratabla.com

ege sahilinde bir otelde kalıyorsunuz. aynı otelde eşyalarıyla birlikte otele yerleşmemiş gibi kalan, sürekli diken üstünde gibi olan ve arabik lisanla konuşan aileler de var.

ertesi gün öğlen vakti bu ailelerden birinin başka birileri tarafından bir tekneye bindirilip gönderildiğini görüyorsunuz. bir kısmı da hala otelde bekliyor.

jandarmaya ihbar eder misiniz? varsın gitsinler, kendilerini mi kurtarsınlar?

geçen gün sıfır araba sormuştum. baktım ki pek ona güç yetmiyor. ikinci ellere bakayım dedim ama daha önce araba nasıl bakılır, neyine dikkat edilir pek de bilmiyorum.

şu araç nasıl mesela?

www.sahibinden.com

olmaz derseniz niye olmaz? ona göre araştırayım.

küçük aile arabası olarak tanımlayabileceğimiz c segmenti arabalardan sıfır alınabilecek en uygun ne önerebilirsiniz?

az yaksın, dizel, fabrika çıkışı lpg'li veya garantiyi bozmadan lgp takılabilen olabilir.
sedan olsun ki bagajı geniş olsun, içi geniş olsun.
güvenliği, donanımı vs iyi olsun.
ucuz olsun bi de.

ne alınır? fluence falan değer mi o paraya? gönlüm honda civic diyor da bütçem öyle demiyor.

evet, nedir bu özel hizmet tazminatı?

memurlar ve kamuda çalışan öğretmenler alıyormuş. peki özel kurumlarda çalışan öğretmenlerin de alması gerekiyor mu?

özel bir okulda öğretmen olan eşimin hesabına 30/12/2015 tarihinde "öht" açıklaması ile 1590 lira yatırıp, yılbaşından sonra da elden geri istenmesinin ne gibi bir açıklaması olabilir? müfettiş kandırmaca kokusu alıyorum sanki.

artık nasıl oluyor bilmiyorum ama babam bahsetti.

hani kanaviçe işlemeler vardır ya, kumaşın üstüne iplikle dikerek desen yapılır. hah aynı onun gibi kumaşın üstüne ama iplikle dikerek değil, yağlı (veya guaj) boya ile işleme yapılan bir hobi işi. bittiğinde yağlı boya tablo gibi bir şey çıkıyormuş ortaya.

google'ladım ama pek bir şey bulamadım. gören duyan var mı bunlardan?

bu ürünleri nasıl temin ediyor? özellikle forum sitelerinde yapılanları soruyorum. adam canon eos 5ds incelemesi yapmış. la 15.000 liralık makine bu. canon mu gönderiyor al incele diye, bunlar mı çok zengin, alıp inceliyor? hayır zengin desem, onu inceliyor, ertesi hafta da 5ds-r olanı inceliyor. ikisini de satın almış olmaları mümkün değil. hayır canon da babasının oğluna göndermez lan 30.000 lira tutan iki makineyi.

nasıl iş bu böyle?

yazlık tadilatı için aldığımız ve evin zeminine döşenecek olan seramikler 15x60 boyutunda. şimdi müteahhit de aradı dedi ki merdiven basanalkarınızın alın kısmı da, üst kısmı da 17 cm. 2 cm. eksik kalıyor. fayansı boyuna kesip yapıştırırsak hem çirkin olur, hem sağlam olmaz. onun yerine diyor ki bahçe için aldığımız 33x66 boyutundaki seramikten kullanalım.

eksik kalan iç mekan şu: www.bienseramik.com.tr

dış mekana ait görselin aynısını bulamadım. ama traverten görünümlü seramik. aynı marka değil ama şunun hemen hemen aynısı: www.duratiles.com.tr

nasıl olur uyar mı? evin orası yamalı gibi mi olur?

ya da başka öneriniz var mı? 2 cm. üstten, 2 cm. alın kısmından eksik baika nasıl kapatılır? dikine dikine döşe dedim, ahşap desenli olduğu için çok çirkin olur öyle dedi.

yarın gün ışığında döşemiş gibi dizip fotoğraf yollayacak ama bir de size sorayım dedim.

yahu adam otopark bariyerinin önünde duruyor, camı açıp düğmeye basıyor, bileti alıyor, bariyer açılınca kıvkıvkıvrrrn.

maksimum 10 saniye durdu, insafsız motor ne ara durdun da yeniden çalışıyorsun. marş motoruna da yazık, aküye de yazık. 2 dakikalık kırmızı ışık, ilerlemeyen tıkalı trafik falan neyse de, 10 saniyenin tasarrufundan ne olacak? vardır di mi bunun bi ayarı, tamamen kapatmak dışında kullanıcı tercihi falan?

uçakta cep telefonunu kapatıyoruz da hadi kapatmadık diyelim. 35000 feet'te dağın bayırın üstünden geçerken çeker mu telefon? ya da istanbul'a yaklaştık, uçak inişe geçerken çeker mi oralarda?

"uçakta cep telefonu kapatmayalım nolcak yeaa" anlamında sormuyorum. merak sadece.

"madem çekmiyor, o halde sorun ne, niye kapatıyoruz" anlamında da sormuyorum.

bir sürü ilaç verdi doktor. sabah tok içilecek. şimdi evde bıraksam bazen kahvaltı yapmadan çıkıyorum içemem. ofise koysam bazen sabah ofise uğramıyorum dışarıda işim oluyor. cebimde taşısam mont değiştirince unutucam.

ben bunları ambalajlarından (şu üstü plastik, altı alüminyum, tepesinden basınca pırt diye hap altından çıkan ambalaj) çıkarıp ayırsam, birazını oraya birazını buraya, bozulur mu ilaç?

bu hafta komple bir check up'tan geçtim. kan ve idrar tahlili, akciğer filmi, ekg, eko, efor, tüm abdomen ultrasonu, renal arter doppler ultrasonu vs ne var ne yok bakıldı.

sonuç: yüksek tansiyon. kardiyoloji dedi ki hipertansiyon hastası diyemeyiz, ilaca gerke yok, tuzu azalt kilo ver, yürüyüş yap vs.

ultrason çekildikten sonra dahiliyeye gösterdim o da dedi ki, yüksek tansiyon organlarda sıkıntı yaratmamış, yaratmasın diye ilaç vereyim, hop tansiyon ilacı. hadi tansiyon ilacı neyse. aa insülin direnci de var, al sana şeker ilacı. akciğer filminde bronşlar azıcık dolu hop balgam söktürücü.

şimdi yazdı diye kullanmak zorunda mıyım? bronşlarda iki öksürüşte çıkacak azıcık balgam var diye hemen ilaç mı içecez? veya ben insülin direncinin bir ilacı olduğunu bilmezdim, diyet+yürüyüş vs derdi hep compadrito usta. bu hemen ilacı dayadı.

hadi tansiyon tamam (aynı hastanenin bir doktoru vermezken öbürü aynı sonuçlara bakıp veriyor onu da anlamadım ya). şeker ilacını (glinext), balgam ilacını falan da alıp içeyim mi şimdi ne yapayım?

glinext'in prospektüsüne bakıyorum internetten, "GLİNEXT MR, insüline bağımlı olmayan (Tip II) diyabette, özellikle diyet ile kontrol altına alınamayan şişman diyabetiklerde kullanılır." diyor.

oğlum ben tip 2 diyabet hastası değilim ki, diyabetim falan yok. tamam şişkoyum da diyabet değilim. açlık şekerim değil, insülinim yüksek çıktığı için insülin direnci hesaplandı. ayrıca daha henüz hiç diyetle kontrol altına alınmaya çalışılmadı ki ilaca başvuruyoruz?

cahilliğime verin lütfen.

şimdi dinciler yılbaşı kutlamasına karşı çıkıyor bu bir hristiyan kutlamasıdır diye.

karşıt görüş de diyor ki "cahilsiniz, biz yılbaşında yeni bir yılın gelişini kutluyoruz, noel denilen şey 25 aralık'ta isa'nın gelişinin kutlamasıdır."

şimdi tartışma yaratayım veya insanları yargılayayım diye sormuyorum ama benim anlamadığım bir şey var. abi zaten kullandığımız takvimin başlangıcı isa'nın doğumu ile başlamıyor mu? yani isa'nın gelmesi demek, yeni bir yılın başlaması demek değil mi? miladi takvim isa'nın doğumunu sıfır kabul ederek işlemeye başlamıyor mu? yani dolaylı olarak aynı şey değil mi işte?

eşim telefonunu evde unutmuş. whatsapp, sms, telefon ile ulaşmak mümkün değil.

yanında sim kartı olmayan ama wifi'dan internete bağlanabilen tableti var. birbirimize mail ata ata konuşuyoruz da zor böyle. sim kart olmadan wifi üzerinden konuşabileceğimiz whatsapp muadili var mıdır? konuşarak değil, yazışarak konuşmak icap ediyor.

yani elbet vardır da buraya sormak google'da aramaktan kolayıma geldi.

kartondan, kontraplaktan, strafordan, deprondan falan kesip yapıştırarak çocukla birlikte yapabileceğimiz ama en sonunda da atınca uçabilen bir uçak modeli bulabileceğim internet siteleri var mı?

bi tane bulup yaptık, sürekli burnunu havaya dikme eğilimi gösteriyor. artık kanadının yeri mi olmadı neyse. sadece dümdüz uçsun gitsin istiyorum.

var mı böyle plan, proje, çizim vs. bulabileceğim bir yerler?

sevgili doktor arkadaşlar. çocukta kasık fıtığının teşhisini koymak zor mudur? bir de işinize karışmak gibi olmasın ama nasıl yapılır bunun muayenesi? doğrusu nedir?

taa ağustos'ta çocuğun sol kasığında bir asimetriklik, bir şişlik gördüm. bir profesör olan kendi çocuk doktorumuz yatırarak şöyle yalandan bi muayene etti, bir şey yok dedi, haliyle güvendik.

ekim ayında çocuğu ishal ve şişkinlik nedeniyle hastaneye yatırdık. bunun fıtıkla bir alakası yok ama invajinasyondan şüphelendikleri için çocuk cerrahi asistanları bir gece takip için hastaneye yatırdı. neyse sıradan bi gaz ve cırcır problemiymiş. ilaç, serum falan iyileşti ama ben çocuk cerrahına da sordum gitmişken, hocam fıtık var mı diye, bakar bakmaz fıtık var dedi. yine yatırarak muayene etti, çok acil değil ama geciktirmeden ameliyat dedi.

biz ameliyat için uygun gün ayarlamaya çalışırken çocuk yine üşüttü, ateşi falan çıktı. kendi doktorumuzdan randevu bulamayıp bir özel hastanedeki çocuk doktoruna götürdük (cerrah değil). üşütmeyle ilgili tetkik vs. yapılınca ona da sordum gitmişken fıtık var mı diye, ultrason çekilsin bakalım dedi. ultrason çekildi, inguinal herni ile uyumlu bulgu saptanamadı yazıyor. fıtık yokmuş.

emekli olmuş eski bir genel cerrah olan (çocuk cerrahı değil, yetişkin cerrahı), benim de fıtık ameliyatımı yapmış olan enişteme anlattım, o çocuğu muayene etmedi hiç (başka şehirde, muayene imkanı yok). "bi kere fıtık muayenesi yatarak değil ayakta yapılır ve ultrasona falan da gerek yok. elle ve gözle zart diye anlaşılır dedi. çocuğu görmediği için bir şey diyemedi. sadece şöyle bak diye tarif etti. ama ben anlamıyorum onun tarifine göre var gibi de, yok gibi de.

lan çocuğun orasında hala asimetrik bir durum, hafif bir şişlik var. üç ayrı doktor gördü, bir ultrason çekildi, ikisi yok dedi, birisi var dedi. ikiye karşı bir oyla fıtık yok mu diycez naapacaz ulan? fıtık altı üstü, bunun teşhisi bu kadar zor olabilir mi?

doktorların hepsi ayrı ayrı özel hastane. ikisi üniversite hastanesi.

kombi sorularından devam.

eski kombimizin kablo bağlantılı bir oda termostatı vardı. haftalık ayarlı programlı falan iyiydi. kombi değişince söktük bunu. aslında uyumluymuş, kullanabiliyormuşuz ama cosa akıllı kombi kiti diye bir şey gördüm. bu da oda termostatı ama kablosuz. üniteyi istediğin odaya koy. yine programlı falan. bir de akıllı telefonla bağlanıp kontrol edilebiliyor.

350 lira satın alma fiyatı, ayda 12.5 lira da kiralama fiyatı var (ama bir yıllık peşin alıyorlar)

kullanan var mı bunu, memnun musunuz?

1.5 ay önce kombi değişti. bütün suyu boşaltılıp yeniden dolduruldu haliyle. kombinin yeri de değiştiği için eski kombi bağlantılarına kör tıpa takıldı, başka yerden yeniden kesilip eklendi falan.

ilk su doldurulunca peteklerin tek tek havaları alındı. 2-3 hafta sonra baktım mutfak kaloriferi soğuk. pürjör anahtarıyla açtım, tısss bir sürü hava aldım. bugün baktım yine soğuk. yine açtım havasını aldım.

kapalı sistem durup durup kendi kendine hava yapar mı ya?

elimde 2010 yılında alınmış toshiba satellite L505-10z model bir notebook bilgisayar var. bunu biraz daha hızlandırmak için ssd sürücü takmak istiyorum fakat satın alacağım herhangi bir sürücünün uyumlu olup olmayacağından emin değilim. bunun sata 2'si var 3'ü var, var oğlu var.

benim bilgisayara ne uyan ne uymaz, bunu nasıl öğrenebilirim?

öyle aman fatura yatırmayı unuttum, yok efendim doğumgününü unuttum değil.

ofiste babamla birlikte çalışıyoruz, adam az önce geldi, yarın sigortayı yatıralım, personelin maaşını çekelim ay bitmeden dedi, tamam dedim. son hatırladığım bu. pardesüsünü giymiş, iyi akşamlar demiş çıkmış, sekreterin dediğine göre ben de iyi akşamlar diye karşılık vermişim. şimdi fark ettim, babamın çıktığını. ne çıktığını, ne iyi akşamlar dediğimi hatırlamıyorum.

bu bir örnek. son zamanlarda çok başıma gelmeye başladı bu.

adama istediği maili atıyorum, birkaç saat sonra mail atıp atmadığımı hatırlamıyorum. atmam gerektiğini hatırlıyorum ama. "tüh atmadım" da diyemiyorum. "atmış mıydım yahu" diye şüpheye düşüyorum.

psikolojik mi, fizyolojik mi, ne olabilir sorunum? 36 yaşında alzheimer olunur mu?

son zamanlarda ölçtürmedim ama b vitaminimde falan da bir anormallik yoktu birkaç ay öncesine kadar.

abi şimdi vücut yapmanın günümüzde bin türlü kuralı var. yok şunu şu kadar çalışıcan, bunu böyle çalışıcan, az tekrar yapıcan, çok yüklenicen, yok şunu yiycen, bunu yemiycen, toz alıcan iki kas yapacak adama bir ton kural.

şimdi eski dönem veya fantastik dönem tasvirlerinde (işte efendime söyleyim, spartaakis olsun, gladyatör olsun, geymoftırons olsun, hektooor truva neyin olsun, bilumum savaş oyunu olsun, adamlar hep dalyan gibi, kaslı maslı adonisli herifler.

protein tozu mu kullandılar, spor salonunda benç mi bastılar, boş zamanlarında mekik mi çektiler lan bunlar savaş ortamında? kılıçla oynaya oynaya oluyormuş demek ki. niye kasıyor şimdikiler?

yarın akşam uçakla bodrum'a gidiyorum. en son 10 sene önce askerden dönerken bindiğim için durum nedir bilmiyorum.

sorular:

1. uçak boş olursa kalkıp istediğim koltuğa oturabiliyor muyum? öyle bir şey olmuyorsa cam kenarı denk gelsin diye 16 lira verip online check in yaptıracağım.

2. kabin bagajı dışında bagajım yok. lens solüsyonumu yanıma alabilir miyim?

eşime 12:51'de mesaj attım, mavi tık oldu. ama son görülmesi 12:45.

bu nasıl oluyor?

interneti kapattı, okuduktan sonra açtı vs. durumları olmaz. öyle kasıntı durumlar yok aramızda. normal kullanımda olduğuna eminim. bug falan mı bu?