Ekşi Duyuru

www.youtube.com

bana baya baya güzel geldi.

daha önce hiç viagra kullanmadım arkadaşlar belirteyim. haftaya çok soğuk bir yere gidiyorum. antalya'da yaşadığım için öyle havalarda pek işlevim olmuyor açıkçası. yani şöyle diyeyim, çok soğuk havalarda bildiğin tık olmuyor bende cinsel açıdan. hiçbir hareketlenme yaratamıyorum.

bu arada merak edenler olabilir, novosibirsk diye bir yere gidiyorum.

bunun için ne yapmalı arkadaşlar?

böyle kırdığı fındıkların haddi hesabı olmayan ama bir denemesinde sağlam kayaya çarpıp ''ovv bu sefer farklı işte'' deyip evinin erkeği olma kararı alan kahramanlarımızın olduğu filmler.

neler var böyle arkadaşlar aklınıza gelen?

''evlenmeyecek olsam neden sevgili olayım'' demeyin, günümüz ilişkileri bunun tam tersi.

evet merak ediyorum. şu an birlikte olduğunuz kişi ile evlenir misiniz fırsat olsa? yoksa yokluğun ürünü mü.

böyle the shining gibi olur, daha romantiğimsi bir tarz da olabilir.

filmde o dönüşümü görmek tercihim arkadaşlar. var mıdır böyle aklınıza gelen?

''derdini sikeyim abi'' ya da ''Sıkıntını sikiyim abi'' diyordu bir adam. bi bulamadım arkadaşlar ya ''şu sitede gördüydüm'' derseniz bir el atıverin.

arkadaşlar hdmi kablo ile pc'yi tv'ye bağladım ama ses bilgisayardan geliyordu. sonra gittim şu ses kartından aldım: www.hepsiburada.com

ama bu sefer ses hiçbir yerden gelmiyor. ne televizyondan ne bilgisayardan. sizce sıkıntı nerede olabilir?

2+1, 2 balkonlu bir apartman dairesinde oturuyorum arkadaşlar. artık kendime arkadaş olarak bir hayvan edineyim diyorum. önceden hiç tecrübem yok.

köpeğe apartman dairesinde bakamazsan efsanesi doğru mu?
ya da siz ne önerirsiniz.

yazılı olan sınav arkadaşlar. eğer mümkün değilse, hiç girmeyeyim gidip. daha sınav belgesini bile almadım. tamamen çıkmış aklımdan ehliyet işi. ne diyorsunuz 2 gün şöyle bir baksam şansım var mı hiç?

not: bu yaşıma kadar bir kere bile direksiyon başına geçmedim ve arabalara hiç ilgi duymadım. trafikten de feci tırsarım. durum bu.

arkadaşlar şimdi ben gittim bi halt bilmeden televizyon aldım sırf bilgisayarımdaki filmleri daha iyi izleyeyim diye. demin kablo ile bağladım. görüntü gayet iyi ama ses gelmiyor bir türlü. internete baktım, hoparlör kısmından tv'yi aktif edeceksin falan denmiş ama sorun şu ki benim ses ayarlarımda tv simgesi falan gözükmüyor. sadece bilgisayarın kendi ses kart şeyi var. bu yüzden tv'yi aktif edemiyorum ses için.

bunun bir çözümü var mıdır

neler var mesela arkadaşlar? mammoth geliyor benim aklıma bir. tayland'a iş gezisine gidiyor ve orada bir fahişeye vuruluyor falan filan.

fahişeden kastım ruh olarak değil böyle gerçek anlamlı fahişe. neler var başka?

alfabeye dikkat etmeli miyim arkadaşlar? daha önce yurt dışına hiç para yollamadım. ben birinin dairesini kiraladım ve kapora olarak 100 dolar yatıracağım.

adamın adını kiril alfabesi ile mi yazmalıyım yoksa latin olarak mı. fark eder mi sizce?

şimdi olayın bir ''sevgili ne giyerse beğenmelisin oğlum'' kısmı var ama orası ayrı. ben beğenemiyorum ya. kot ve tişört ikilisini beğenemiyorum. (antalya'da geçen haftaya kadar bu ikili devam ediyordu).

arkadaşlarımdan hep duyarım mesela ''dünyanın en sıkıcı adamısın. nerede cemaat ablası kılığında kadın var onu beğeniyorsun, senin iş zor valla'' diye. beğendiğim giyim tarzı da şu yani: www.newclothing.co
rock and republic ve furstenberg.

ya da: images.asos-media.com
harbiden lan böyle cemaat ablası mı olur?
hemcinslerimin tercihlerini alayım.

gibi. sizin?

arkadaşlar 1 sene önceki borcunu geçen hafta ödedi bir arkadaşım. ben o parayı unutmuştum bile. şimdi gelince sanki yerden bulmuş gibi hissettim.

ayın 20'sine moskova'ya uçağım var. ama oraya ayırdığım 1500 lirayı kardeşime vermek zorunda kaldım. şu an elimde bu 400 lira var.

acaba diyorum bunu el birliği ile 1000 lira falan yapabilir miyiz 3 maçla falan? bu parayla oraya gideyim desem, 1 hafta hayatta kalamam vallahi. var mı ''bu maç yatarsa çocuğumu keserim'' dediğinz bir şeyler.

neden böyle oldu ki arkadaşlar. 50'lik bitirdim geçen gece. sonra defalarca kustum. 12 saat falan uyudum ama hala hafif baş dönmeleri ve mide bulantıları oluyor. psikolojik mi acaba.

çözüm var mıdır buna? nane limon alakalı mıdır mesela?

alkole tövbe vakti geliyor gibi.

günde 1.5 saat ayırabilirim arkadaşlar. önümüzdeki yaza kadar. fransızca mı öğrenmeli yoksa italyanca ya da ispanyolca mı sizce? ne dersiniz?

1 yıl günde 1.5 saat hangisi için yeterlidir?

bildiğim diller: ingilizce ve rusça.

hangisi arkadaşlar? 3 maça 500 lira basacağım. 1.30'luk oran olsa bile kabulümdür hatta daha iyi olur :)

ben rubin kazan dinamo moskova'ya yenilmez diyorum. 1.34 oran.

var mıdır arkadaşlar. artık buna into the wild ya da easy rider gibi filmlerin dışında olanlar tabii.

kendini bulmaya çalışan bir adam olabilir. sevgilisine ulaşmaya çalışan bir delikanlı ya da küçüklük hayali dünyayı gezmek olan birinin hikayesi de olabilir. yani hiç fark etmez. yollara aşık biri olsun yeter.

var mıdır öneriniz

benim favorilerim the straight story, one week, go getter, bucket list, one week

problemim tam olarak budur ahali.

güzel bir kadın sevgilim olduğu zaman cinsel bir şey yaşayamıyorum. istesem de olmuyor. dizine yatasım geliyor, beraber yürüyüşe falan çıkasım geliyor. mesela dün arkadaşlarım eve bir kız getirdi, rus kendisi. onlar içeride işi pişirirken ben kızla oturdum bir kadın bir erkek izledim vallahi. çünkü o kadar duru bir güzelliği vardı ki hani ne bileyim.

ama iş ortalama güzellikte hatta çirkin kızlara gelince iş değişiyor bir anda seks makinasına dönüyorum. arkadaşlarım ''Geri zekalılık'' diyor bu duruma. ortalama güzellikleri böyle daha çekici buluyorum gibi.

siz ne dersiniz.

arkadaşlar şimdi yeni uyandım. bir rüya gördüm. gelecek ay yapacağım uçak yolcuğunda bir kaza yaşıyorduk ve adaya düşüyordum. orada adada şöyle bir şey yaptım rüyamda. plajdaki kumu kazdım ve içine kutumsu bir şeyin içinde biraz deniz suyu yerleştirip kazdığım yerin üstünü branda gibi bir şeyle kapattım. 2-3 saat bekledim ve deniz suyunun buharlaşıp brandaya vurup tekrar kutuya içilir su olarak düştüğünü fark ettim.

normal yaşantımda böyle şeylerden hiç de anlamam. sizce bu yöntem gerçekte işe yarar mı? ne olur ne olmaz, adaya düşeriz falan :D

ya da siz nasıl bir yöntem izlerdiniz su için?

ahali şimdi ben çocukluğumda hiçbir zaman motorlara ya da arabalara ilgi gösteren biri olmadım. hiç öyle oyunlar oynamadım. bir bmw'yi bilirim bir de mercedes'i, kültürüm de bu kadar.

ama abi baktım millet 16 yaşında deli gibi kullanmaya başlıyor bu mereti. ben her sene erteliyorum yaa seneye alırım diye. öyle bir korkuyorum ki araba sürmekten, ölümüm trafikten olur diye düşünüyorum. e malum bir de türkiye'de yaşıyoruz. bunu aşabilir miyim ne diyorsunuz? başlangıçta böyle miydiniz?

ebediyen co-pilot olabilir devam edeyim bana kalsa ama işte büyük şehirin çilesi de büyük.

arkadaşlar şık giyinmeyi seven biriyim ama son zamanalarda gayet salak hissediyorum kendimi. 400 lirayla güne başlıyorum, 1 ceket 1 tişört alıyorum bir bakıyorum geriye 20 lira kalmış. bu kadar çok harcama yapmayınca da gayet kötü giyindiğimi hissediyorum. yalnızlıktan lan galiba bunların hepsi.

ne yapmalı bu adam şimdi?

şu an gelecek ay için otel bakıyordum arkadaşlar ve her otelde şöyle uyarı var: ''Saat 01:00 - 06:00 arasındaki sokağa çıkma yasağı kısıtlamalarının tüm misafirler için geçerli olduğunu (check-in ve check-out hariç) lütfen unutmayın.'' aynı şey petersburg^daki otellerde yazmıyor. ya da sadece otelin işi midir bu

yazın otel ayırtırken böyle bir olay yoktu. ne tür bir yasak bu sizce?

beddua mı diyeyim ya da arkadaşlar her neyse işte.

bundan tam 1.5 ay önce eski sevgilim aradı ağlayarak bir gece vakti. ne dediği zar zor anlaşılıyordu kızın. antalya'ya geri dönmek istediğini falan söyledi. konuşmasını ''oğlum dilerim allahtan benden beter olursun inşallah şu andan itibaren yalnızlıktan ve mutsuzluktan ölürsün'' dedi tam olarak. hani namazında niyazında bir insanda değil. hemen allah kitap diye atlıyor ne olduysa. ve ciddi diyorum arkadaşlar, o günden beri etrafımda ne bir insan kaldı ne de bir gram mutlu olabildim. alkolü arttırdım, bir şeyler oldu durduk yere.

gereksiz bir bağlantı mı kuruyorum. yoksa allahın sevmediği kulu muyum. garip.

mümkün müdür arkadaşlar? moskova'ya 2 defa gittim ama hep haziran ayıydı.

oradakilerin de dediğine göre öldürücü bir soğuk varmış. bu sosyal yaşamı baya etkiler mi ne diyorsunuz.

var mıdır kışın moskova'ya gitmiş gezginimiz?

arkadaşlar 1 ay sonra moskova'ya gideceğim. pasaportumun fotoğraflı olan sayfasının kenarında ufak bir yırtık var. ilk bakışta dikkati çekmiyor ama incelenince fark edilir. bu ülkeye girişte sorun yaratır mı sizce?

arkadaşlar var mı böyle bir şey? nette bazı yerlerde en az 2 senelik lazım diyor, bazı yerlerde de gerek yok diyor.

ocak ayında moskova yapacaktım ama ehliyetim daha 2-3 aylık. bu konuda da hiç deneyimim yok. nedir olayı?

bu garip adama ne önerirsiniz bilinen klasikler dışında?

hemen söyleyeyim hangi türlerden nefret ettiğimi arkadaşlar: rock, rap, metal, pop, blues benim sevmediğim türler. hem de net olarak.

halk müziği ve klasik müzik severim. ama öyle müdavimiyim diyemem. yani ''e klasik müzik seviyosun işte onu dinlesene'' diyebilirsiniz ama öyle de değil.

ya garip şimdi. mesela manu chao diye bir grubun hastasıyım. böyle yerel müzikleri seviyorum. buena vista social club gibi. ya da ne bileyim victor jara gibi adamları. tanju okanı da çok seviyorum. ama beatles sevmiyorum mesela, guns'n roses sevmiyorum.

ne mal bi adamım ya ben.

arkadaşlar bazen okuyorum internette, işte 5 ay önceden aldım 500 liraya brezilya'ya uçtum falan diye. açıp kendim bakıyorum en az 2500 lira.

makul fiyatlarla uçak bileti bulabilir miyim şimdiden ayırtmak istesem? güney amerika'nın herhangi bir ülkesi olabilir. biraz kaçmak istiyorum. bir el atıverin.

var mıdır arkadaşlar? d&r'a para dayanmıyor vallahi, esnafa kaçmak lazım. ps 3'te izlemelik alayım şöyle bir 500 film diyorum. nereyi tercih etmeli?

arkadaşlar canıma tak etti vallahi ya. nedir bunun sebebi? bir doktor şart değil mi? ormanlık bir alana gidiyorum millet başlıyoru ''ohhh mis gibi hava çek içine çekk'' falan diye, ben mal gibi bakıyorum öyle. çünkü tam nefes alamıyorum hiç. hep biri tıkalı.

çözümü falan yok mudur doktora gitmeden :(

ben bu adamı sadece kılıçdaroğlu'ndan yediği ayarlardan ve yaptığı talihsiz açıklamalardan tanırım. bir de birkaç fiyaskosunu duydum. ankara'ya hiç gitmedim.

ama merak ediyorum. siyasi kimliği bir tarafa bırakırsak, bu adam hakkında ankara halkı ne düşünüyor? icraatler nasıl? eğer söylenildiği kadar varsa neden sürekli başkan seçiliyor? antalya'da türel geldi, halk sevmedi gitti. bu sefer hoca geldi, diğer seçimlerde %100 gidecek. e bu adam niye sabit? ankaralılar mal mı?

arkadaşlar benim ev masrafları hariç cebimde 150 lira gibi bir para kalıyor haftalık. ama ben sosyal aktiviteleri pek sevmediğim için bu parayı kenara ayırmaya çalışıyorum, sonra yeterli seviyeye getirince dünya'da gezmek istediğim şehirlere gidiyorum. böyle keyif alıyorum hayattan. gezemedikçe de buradaki yaşantıma odaklanıyorum, pek aktivitem ya da arkadaş çevrem yoktur öyle.

böyle kaybetseniz de size büyük yük olmayacak paranız olsaydı nasıl değerlendirirdiniz? iddaa, loto, borsa vs? nereye yatırırdınız paranızı?

vallahi çok garip arkadaşlar ya. demin facebook'ta bir arkadaşımın duvarında bir şey paylaşmış biri. ''narsist kişilik bozukluğu belirtileri'' diye. üstüne de ''aa bu resmen bende var be :))'' demiş.

yahu bu insanlar geri zekalı mı? ben bunları hep görüyorum. sürekli bi böyle hastalıklarla övünme halleri. ya millet bunlardan kurtulmak için türlü türlü tedavilerle zorluklar çekiyor.

ayıptr ya.

deneyimlemiş biri varsa anlatabilir mi arkadaşlar. bizdeki gibi mi?

ya bir toplum saygıdan bu kadar mı yoksun olur? filmin ortasında caaart diye kağıt yırtan mı dersin, bağıra bağıra telefonla konuşan mı dersin, sevgilisine laf anlatmaya çalışan mı dersin, hüpleterek meşrubat içen mi dersin ne ararsan var bizde. ve ben feci derece rahatsız oluyorum. her filme gidişimde biriyle tartışıyorum.

dışarıda bu durum nasıl acaba.

before sunrise gibi böyle arkadaşlar? closer gibi.

insana bir şey katan sağlam replikler, monologlar falan. neler var bildiğiniz?

така как я русская сколько я могу находится на территории турции по документам

burada tam olarak ne denmektedir arkadaşlar? bilen biri el atabilir mi. teşekkürler.

arkadaşlar yaklaşık 1 haftadır bir numaradan ''bu mesajı saklayın, takip imei numarası 52....'' falan diye bir mesaj geliyordu. ben de bunu operatör sanıp küfürlü bir mesaj attım :D akabinde cevap geldi sana girsin diye :D şaşırdım. sonra o numara aradı noluyoruz falan diye. durumu açıkladım böyle sizden sürekli mesajlar geliyor diye. o da işte dedi numarayı yeni aldım ben atmıyorum olamaz öyle bi şey falan.

nedir ki bu olay arkadaşlar?

abi nedir bu olay. niye ben şehrimde doğru düzgün yaşayamıyorum? niye illa ki farklı insanlar, farklı kültürler görmek istiyorum. ne bu doyumsuzluğum? neden kendim ülkemde mutlu olamıyorum? hastalık mu bu manyaklık mı ne yani?daha yeni geldim ve hemen uçak biletlerini araştırmaya başladım. niye rahat edemiyorum bi şu ülkede? hani bi havaalanına girince o kadar çok mutlu oluyorum ki anlatamam. bambaşka insanlar, bambaşka hikayeler. garip.

hiç arkadaşım yoktur neredeyse yaşadığım yerde. ben daima para biriktiririm kaçabilmek için buralardan. iyi bir meblağ olunca da kafam nereye eserse oraya giderim. inşallah bir gün taşınacak kadar para kazanabilirim.

inşallah herkes istediği rotaya doğru çevirebilir yolunu.

evet yüz yüze konuşarak olduğunu biliyorum arkadaşlar ama sevdiğiniz insanla aranızda 3000 km varsa diğer ruslarla pek konuşamıyorsunuz.

sizce bu dili öğrenmek için kurs şart mıdır yoksa kendimiz set alıp dvd'den denesek bi başarı olur mu?

merak ediyorum arkadaşlar. bulunduysanız ne yaptınız? gerçi ne yapılabilir sanki.

mesela ben bugün yoldan geldim, şehrime antalya'ya döndüm. bir pizzacıya gittim. 22 liralık hesapla kalktım masadan. adama 50 lira verdim. bana para üstü 28 lira vermesi gerekirken 75 lira verdi. bunu dükkandan çıkıp az gittiğimde fark ettim. sonra geri döndüm. abi dedim böyle böyle fazla verdin, şu 50'liği. hesap ne oldu şimdi dedim. bana 3 lira vermen gerekiyor dedim. o da emin misin demin bozuk vermediğime dedi. 50 liranı geri getirdim 3 liranın mı lafını ediyorsun dedim, o da verdim demeye devam etti. ben de çıktım gittim dükkandan o 3 liramı almadan.

oluyor böyle şeyler.

arkadaşlar 1 ağustosta moskova'da olacağım. bu maçı hiçbir kafe falan vermez değil mi? :D

nedir önerileriniz arkadaşlar. şöyle on the road tadında, ''iyi ki yollardayım'' dedirtecek..

maddi boyutundan ziyade biraz bizim kültürümüzü yansıtsa pek güzel olur ama aklıma bir şey gelmedi arkadaşlar :)

pazar günü moskova'ya gideceğim. ne önerirsiniz? bu konuda çok kötüyüm.

hiiiç atlamayın hemen öyle ''tabi kolaylaştırıyor zaten olması gereken bu'' falan diye. şimdiki ilişkilerin misyonunun bu olmadığını hepimiz biliyoruz. yani bence. sizce nasıl? karşılık destek mi? yoksa her sevgililik müessesesi karşılıklı çıkarlara dayanan bir oyun mu?

ne bileyim biraz filmsel düşünün. hani bir avukat karakter vardır. böyle iğrenç iğrenç olaylara tanık olur. taşma noktasına gelir. bunu sevgilisine tanışır. o da ona akıl verir ya. ama bende durum nasıldı, bu tarz şeyleri sevgilime danıştığımda ''ya oof hep iş hep iş hiç benimle ilgilenmiyorsuaaaaan'' cevabı olurdu.

sizde durum nasıl? yoksa sevgili olmanın işlevi bu değil mi.

ben sırf bu yüzden yabancı bir kadınla evlenmek istiyorum. ilgi orospusu biriyle değil de. japon ya da alman. çalışkan ve zeki. ha şimdi olay ''ay her alman ve japon zeki mii yaşasın türk kızları'' boyutuna çekecek olanlar olacak, lütfen dışarı alalım arkadşları.

he lan ne yapsam? bunlar sinsi oluyomuş. kafaları çalışıyomuş. çalışkanlarmış. erkeğe iş hayatında yardımcı oluyolarmış. zekilermiş. mışta mış.

allahım sen beni ülkemin kızlarıyla evlendirerek sınama. amins.

arkadaşlar bu nedir ya? yemin ederim bıktım gibi bir şey. etkisi de uyandıktan 4-5 saat sonra anca geçiyor. sabah bir kalkıyorum o etkiyle, sanki hatun beni mutfakta bekliyor. ama yok. hayatımda var olan biri de değil. yeni bi tip.

hafta başından beri aralıksız her uykumda belli bir olay öyküsüyle birlikte bu kızı görüyorum rüyamda. bi gün tekne yolculuğundayız, ertesi gün babasından kaçıyoruz falan.

bilinçaltı deyip geçiyor muyuz yine?

ben bunu merak ediyorum arkadaşlar. cinsiyetçilik muhabbeti yapacak olanlar bir zahmet klima altında üstü açık uyusun.

kendi adıma konuşayım, oldum olası antalya kızlarını sevmedim. ve benim çevrem bırakın şaka yapabileni, ''ay ben güldürülmekten hoşlanırım'' diyen embesillerle dolu.

espri yapabilen derken hakiki espri yani. sadece sözle değil aynı zamanda mimik ve hareketleriyle de güldürebilen böyle. bizimkiler şebek erkeklere alıştığından bu özellikleri pek gelişmedi galiba.

ne yapardınız arkadaşlar? bir de o kişi bir rus ise?

antalya kemer'de 1 haftalık tatil yapıyordum geçenlerde. son günümdü. tek başına tatil yapmanın verdiği huzurun tadını çıkarırken, dışarıdaki hiçbir şeyi umursamazken ve kafamdaki en son şeyin aşk işlerini olduğunu düşünürken bir anda bambaşka hislerin içinde buldum kendimi. bana göre dünyanın en güzel gülümseyen ve en güzel gözlü insanını gördüm. biraz şakalaştık. inanılmaz cana yakın bir şeydi. ufak bir konuşma sonrası ne ismini aldım ne de iletişim kurabileceğim bir adresini. sonra yoluma devam ettim. ve inanılmaz üzülüyorum diyebilirim. acayip buruk hissediyorum. bir insanın yanında bu kadar mutlu hissetmeyeli yaklaşık 2 yıl falan oluyor. hem de o kısacık anda bile. ne bileyim lan hani heves ya da yaz aşkı desem zaten antalya'da yaşıyorum her gün binlercesini görüyorum.

halbuki anlaşamadığımdan dolayı 3 senedir hiç ilişkim olmadı türkiye'de. hani sanki ülkemin kızları başka dil konuşuyordu, ben başka dil.

yerimde olsanı ne yapardınız? tek bildiğim moskovalı olduğu. bir bilet alıp sokaklara çıkıp aramalı mı?

her şey de ütopik arkadaş ya.