Ekşi Duyuru

Bu maçı 5. dakikadan izlemeye başladım. İlk dakikada verilmeyen penaltımız varmış onu göremedim, özetlerde filan da bulamadım. O pozisyonun videosu filan var mı bir yerde?

"Gazete" mi diyorsunuz "gaste" mi?

Ben bu muhabbete biraz uzak kaldım da, birkaç sorum olacak:

1) AKP bu yasayı geçirmeye çalışırken savunduğu görüş ne? Yani dışarıya ne söylüyor, bahanesi ne?

2) Sizce AKP'nin esas amacı ne?

3) Sizce bu yasanın avantajları ya da sakıncası ne?

Not: Soruları ayrı ayrı cevaplarsanız şükelâ olacak.

Edit: Bir zahmet sebepleriyle, mantıklı bir şekilde yazın. Çıkıp "AKP dindar nesil yetiştirecek" ya da "Böylesi daha iyi" demek havada kalıyor. Sebeplerini merak ediyorum ki soruyorum ben de.

Şu anda Blackberry tipinde basit bir Samsung kullanıyorum. Klavyesi iyi ama başka bir olayı yok, smart phone değil.

Adam gibi bir smart phone alayım, internete, uygulamaya doyayım diyorum. Ama pek kararsızım. Bütçe limitim yok aslında. O yüzden direk iPhone 4S alıp kafam rahat olsun diyorum ama bunun yenisi bu sene çıkacaksa saçma olabilir şu an almak.

Telefon dokunmatik olsa iyi olur, zira internette gezmek ve uygulamalar daha kolay oluyor. Peki mesaj yazma olayına kolay alışılıyor mu? Şu an klavyeli kullandığımdan çok rahat da...

Bir de şu var ki; şu an İngiltere'deyim, 2 hafta sonra dönüyorum buralardan. iPhone 500 pound (1415 TL) burada. O yüzden buradan almak mantıklı gibi. Ama yenisi çıkacaksa da saçma mı? Hem Türkiye'ye kayıt için 100 TL lazım. Türkiye'deki iPhone fiyatları nasıl?

Sözlüğe bir başlık açmak istiyorum ama bir türlü karar veremedim nasıl açacağıma, yardımlarınızı istiyorum.

Konsept şu; "X şarkısı yerine Y şarkısı popüler olan gruplar/şarkıcılar"

Yani mantığı şu; ünlü bir şarkıcı var, bunun da herkesçe bilinen birkaç şarkısı var. Bu şarkılar güzel ama biraz sıradan. Halbuki o şarkıcının çok daha güzel şarkıları var ama bunlar ötekiler kadar popüler değil.

Ben açacağım başlıkta hem bu konseptten, sebeplerinden bahsedeceğim, hem de birkaç örnek vereceğim. Muhtemelen sonrasında anket başlığa dönecek bu ama ben konseptten de bahsetmek istiyorum. Nasıl bir başlık uygun olur acaba? Aklıma gelenler:

"yanlış şarkısı popüler olan sanatçılar"
"en güzel şarkıları popüler olmayan sanatçılar"
"sanatçının en güzel şarkısının en popüleri olmaması"
"sanatçının en popüler şarkısının en güzeli olmaması"

Edit: Benim düşündüklerimi pek beğenmedim. Yeni fikirlere ihtiyacım var.

Ekşi Sözlük istatistiklerinden yıllara göre siteye giriş sayılarına baktım, ekte screenshot olarak duruyor.

Gördüğünüz gibi her yıl artarken 2006 ve 2007'de düşmüş sayılar. Bunun sebebi nedir sizce? Artışı tahmin etmek zor değil; popülerleşen bir site ve internet kullanım oranının ülkede artması. Peki bu iki senedeki düşüşün sebebi ne?

Ayrıca, sözlüğe toplu yazar alımları hangi dönemde yapılmıştı? 2007 sonu 2008 başı civarıysa doğrudan "ssg baktı hitler azalıyor, yazar alayım da para gelsin gene daha çok diye düşündü" sonucuna varacağım. Varılır mı?

Az önce aynı başlıktaki bir cevapta "TC kimlik numarasını bilsen yeter" dendi de, onunla ilgili sorayım ben de: TC vatandaşı olmayıp Türkiye'de yaşayan (vergi numarası var) birinin de bu 100 lirayı ödemesine gerek var mı?

Aşağıdaki "Nancy Sinatra - Bang Bang"in ilk 10 saniyesindeki gitar melodisinin benzerini içeren şarkılar varsa aklınızda bana tavsiye eder misiniz?

www.youtube.com

Ayrıca bu tarz gitar tınılarının özel bir adı var mı?

Özel bir durumdan bahsetmiyorum, genel olarak sevgililik müessesesini irdelemeye çalışıyorum.

Arkadaşla ilişkiler üzerine konuştuğumuzda (o sıra sevgilim vardı), bir pub'da bir kız gösterip "şuna bak, ne tatlı kız. görebilirsen gözlerine bak, inanılmaz etkileyici. bu tarz gözler beni çok etkiliyor. kabul etse direk evlenirim bununla (esprili)" gibi bişeyler demiştim. Ordan konu açıldı, "git tanış" dedi, ben de "sevgilim varken gidip başka kızla tanışmaya çalışmam. denk gelirse konuşurum filan ama yakınlaşmaya çalışmam, sadakatsiz olur" dedim. O da üzerine "niye ki? senin sevgilin var, karın değil. bir kız görüp çok beğenirsen tanışmanda sakınca yok bence. kim bilir, belki de sana çok daha uygun biri çıkar, onunla çok daha mutlu olursun. neticede evli değilsiniz. gidip aldatma ama, daha iyi bir opsiyon mu diye tanışmaya çalışmakta bir sorun yok" dedi.

Hak vermedim de değil, ama aklım karışık bu konuda. Yani sevgili olunca belli bir sadakat sözü var aranızda ama, daha iyi opsiyonları aramayı engellemeli mi bu sadakat? Tamam, aldatmam ama, sevgilim varken süper bir kızla tanışırsam, onu daha iyi tanışmaya çalışmamda neden sakınca olsun? Belki tam bana göre olur, sevgilimi bırakıp ona giderim. Bu çok mu kötü bir senaryo? Neticede sevgili ile yaşam boyu sadakat sözü yok ortada. Bunu yapmadığın sürece, sevgilin varken, o kişi senin için tam doğru kişi değilse ama ilişkide bir sorun yoksa, uzar gider o ilişki. Ve belki de senin için daha uygun kişilerle birlikte olma ihtimali ortadan kalkar. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Ha, sevgilim gidip yakışıklı adamlarla tanışsa benim de hoşuma gitmez, o yüzden ben de yapmıyorum. Ama genel olarak sevgililik müessesesine fazla değer veriyoruz belki de, onu sorgulamaya çalışıyorum şu an. 'Acaba doğrusu ne olmalı' şeklinde.

Sizce nedir bu halka açık alanlarda çift olarak yakınlaşmanın sınırı? Ya da aslında, ne olmalıdır?

Her zaman "başkasının yaptığı sana zarar vermiyorsa özgürlüktür" diyoruz da, tam da öyle değil neticede. Öpüşmek falan tamam da, rastgele bir çift sokakta sevişse alelade, yine başkasına zarar vermiş olmuyorlar ki (etrafta çocuk yok diye varsayalım. hadi oruç tutan filan da yok diyelim). Bu durumda, öpüşmek normal ama sevişmek değil. Neden böyle? Sınır nedir, ne olmalıdır?

Not: Tamam, cevap "toplumun yazısız görgü kuralları" filan, biliyorum. Ama felsefe yapmak istiyorum. Şu anki durumdan değil, size göre olması gereken durumdan bahsediyorum. Ayrıca troll değilim, yobaz değilim, dinsizim, gençlerin öpüşebilmesini destekliyorum.

Edit: Arkadaşlar, ben Türkiye'den ya da öpüşmekten bahsetmiyorum. Sokak ortasında seks yapsan da birine zarar vermiyorsun, ama insanlar yapmıyor ve yapılmasını doğru bulmuyor. Bunun sebebi ne, onu merak ediyorum. Sizce ideal bir toplumda sınır ne olmalı?

1. Grup maçlarında puan sistemi nasıl? Kazanan kaç puan alıyor? Kaybedenin kaç set aldığının önemi var mı? Averaj var mı, ikili mi, nasıl işliyor?

2. Takımın giydiği formalarda, bir kişinin rengi sürekli farklı (karşı takımın renginde ya da benzeri). Neden böyle? Böyle olmak zorunda mı?

3. Normalde bir önceki sayıyı alan takım servis kullanıyor ama set başlarında da öyle mi?

4. Takım içinde servis atma sırası nasıl? Bir sıra var ve onu mu izliyorlar? Peki oyuncu değişikliği olduğunda nasıl ayarlanıyor o?

5. Oyuncu değişikliklerinin kuralları nedir? Limit var mı? Mecburi mi, yoksa başladığın 6'lıyla bitirebilir misin?

Edinburgh'da tek kişinin kalabileceği hostel öneriniz var mı? hostelworld.com'dan rezerve etmeyi düşünüyorum ama tecrübeyle tavsiyeniz varsa buyrun. Ya da en azından hangi bölgede kalmak daha uygundur, onu söylerseniz, ona göre araştırırım.

Ulan sürekli okuyorum sözlükte işte "fırsatım olsa çekip gidecem", "artık burada yaşanmaz oldu" vs. diye; o kadar mı kötü lan? Mesela İstanbul'da merkeze yakın bir yerde yaşayıp 3000 lira maaşlı bir işte çalışsan gene mi çekilmez? Yoksa kendi durumunu beğenmeme, AKP memnuniyetsizliği ve batıya olan hayranlık mı bunların sebebi?

Yok yani, şu an kovaladığım iş olursa İngiltere'de kalmayı düşünüyorum ben de şimdilik ama, yeterince iyi bir iş bulamazsam ya da bulduğum iş çok küçük bir kasabada olursa filan, daha iyi İstanbul'a dönerim diyorum. Hem daha çok çevrem var orada. Yanlışlarda mıyım?

Biliyorum, çoğunuz "Sakın dönme. Fırsatın varsa kal" diyecek ama sebepleriyle yazın lütfen.

Şu entry'yi bu gerekçeyle ispiyonladım:

(bkz: #29499314)

Ben ispiyonladığımda sadece ilk satır vardı, sonra editlenip ikinci satır da geldi. İspiyon reddedildi ama entry editlendiğinden dolayı 'hatalı ispiyon' sayılmadı. Yine de editlenen kısmı entry'ye bir şey katmıyor.

Sorum şu; neden reddedildi ki ispiyon? Bunun neresi tanım devamı? Başlık fular hakkında. Entry tanım değil. Entry fotoğraf hakkında, fular hakkında değil.

Not: "fotoda ebru gündeş'te var" cümlesini "fotoda ebru gündeş de var" şeklinde kabul ettim. İlk şeklindeyse "fular ebru gündeş'te var" şeklinde olup fular'ı tanımlayabiliyor. Ama yeterince saçma bu da.

İleride benzer hatalı ispiyonlar yapmamam için açıklarsanız sevinirim.

Varsova'ya geldim bugun, Polonyali iki arkadasin (erkek) yanina, birkac gun kalacagim.

Bugun bizimkiler birkac arkdasiyla tanistirdi beni; iki erkek bir kiz. Tanisirken bunlarin ellerini siktim teker teker. Ama sira kiza gelince kiz cekingendi, ilk anda elini uzatmadi. Ben uzatinca uzatti, hafifce tokalastim. Garip geldi, acaba cekindi mi yoksa kulturleri mi boyle diye. Sonra bir kiz bir erkek daha geldi; erkek oteki erkeklerle tokalasti, kizlar hic tokalasmadi sanirim. Sorum su ki; bunlarin kulturunde mi var bu? Yani kizlar hic tokalasmiyor mu? Benim arkadaslara sormak istemiyorum direk...

Bir de, bu Polonyali kizlar sevisgen midir? Hani simdi birilerine yazsam filan is cikar mi ya da cok garip olur mu?

Tecrubelerinizden yazarsaniz memnun olurum.

Not: 'siktim' ile 'SIKTIM' arasindaki karmasadan espri yapani sikayim.

Yemeği genelde evde yalnız yediğim için, yerken bişeyler izliyorum. Ama 40+ dakikalık diziler çok vakit alıyor. Konusu/tarzı pek önemli değil, bölümleri ~20 dk süren kaliteli diziler önerir misiniz?

How I Met Your Mother - izledim
The Simpsons & Southpark gibi animasyon istemiyorum. Uzak doğu animasyonu olabilir belki, hiç denemedim.

Bir de online ve iyi görüntü kalitesinde izleyebileceğim bir tane olursa iyi olur.

1. sezon 7. bölümü izledim az önce. Aklıma takılan birkaç nokta var, onları anlamadan devam etmek istemiyorum. Spoiler içerir:

1. Yedinci bölüm kralın öldüğü bölüm. Vasiyet olarak tahtı Ned'e bırakıyor oğlanın yaşı gelene kadar. Ned vasiyeti iletiyor ama sallamıyor ötekiler. Ne hakla böyle bir şey yapıyorlar? Orada, ordunun başındaki adamlar kralın vasiyetini niye takip edip de Ned'e boyun eğmiyorlar? Lannister'lar bu cüreti nereden buluyor? Böyle oldu bittiye getirildi gibi oldu, içime sinmedi.

2. Ayrıca aynı sahnede şu bıyıklı Littlefinger "bana güvenmeyecektin" diyor ya, ne yaptı ki o bu arada, ne etkisi var onun bu gelişen olaylarda? Sonuçta o olmasa da Lannister'lar tahta geçmek isteyecekti yani. Ned'i taht odasına getirdi, bu mudur? Ned'le daha önce muhabbetleri vardı gerçi. Ned'i kandırmış gibi gösterildi ama nasıl oldu o anlamadım..?

3. Bir de kral ölecekken, yerine kim geçecek muhabbetleri dönüyordu ya, onları da tam anlamadım. Normalde kralın oğlu Joffrey olması lazım, tamam. Ama öte yandan Baratheon ailesi de planlar yapıyordu, kralın kardeşleri olan Stannis ve Renly'nin kral olma ihtimalleri konuşuluyordu. Hangi şartlarda onlar kral olabilir ki? Kral ölünce yerine kardeşinin geçmesi mümkün mü? Evet ise, geçici olarak mı? Mesela Renly geçse, yıllar sonra Renly'nin (potansiyel) oğlu mu kral olur yoksa eski kral olan Robert'in oğlu Joffrey mi?

Hangisine başlayayım?

Birkaç hafta önce en beğenilenlere girmişti. "fb'nin başına gelenler size olsa ayakta duramazdınız, işte fb taraftarı takımına böyle bağlıdır" konseptli bir entry'ydi. 'fenerbahçe' ya da 'fenerbahçe taraftarı' başlıklarından birindeydi muhtemelen. Bi buldurun be...

İngiltere'de iş başvurusu yaparken covering letter yazıyorum. Başvuruyu yollayacağım kişiyi biliyorsam ismini yazmam gerekiyormuş. İlgili kişi kadın. Bu durumda mektuba hangisiyle başlamalıyım?

Dear Mrs Surname,
Dear Ms Surname,

Polonyalı arkadaşlarım var benim Varşova'da kalan. Onlara bir ziyarete gideyim diyorum bu önümüzdeki ay içinde. Sordum, gel kal diyorlar. Onlara sormak istemedim direk; Varşova'da yapacak çok şey var mı? Gezilip görülecek, gidilecek yerler filan? Hafta sonu dahil 5 gün civarı düşünüyorum, ki hafta sonu Krakow'a gidilir muhtemelen.

Bir de şu sıralar Euro 2012 var; gelecek hafta filan mı gitsem yoksa Temmuz'da mı? Benim arkadaşlara Temmuz daha uygunmuş ama turnuva varken çok daha iyi derseniz Haziran'ı da sorabilirim arkadaşlara. Bu durumda ya 27 Haziran, ya da 12 Temmuz'da gideceğim, 5 gün civarı kalacağım. Önerileriniz nelerdir?

Başlığa uygun şarkılar indirebileceğim bir yer var mı bildiğiniz? Türkçe de olur, Yunanca da olur, ikisinin birlikte oldukları varsa daha bir güzel olur. Yani Türk-Yunan karışık bir rakı masasına gidecek şarkılar işte.

Online dinlemek için link olmasın lütfen, o anda internetim olmayacak.

Ayrıca torrent olmaması lazım ne yazık ki, bulunduğum yerde kullanamıyorum.

Edit: Aslında Youtube linki de olur. Ordan indirebilirim.

Bunlardan hangisi doğru? Sözlükteki başlıklar "yiyip" şeklinde, ama bence "yeyip" doğru. Neden 'i'ye dönüşsün ki 'e'?

Benzer örnekler:

Ele(mek): "Eleyip". Bunda sıkıntı yok, 'i'ye dönüşmüyor 'e'. Ama bu iki heceli olduğu için farklı bir durum belki.

De(mek): "Deyip/Diyip"? Hangisi doğru? Bence doğru olan "deyip".

Sebepleriyle anlatırsanız memnun olurum.

Tek elinde ~15 tane ince belli çay bardağı tutup öteki eliyle hızlıca çay ve su koyan bir adamın videosu vardı, onu arıyorum ama bulamadım. Bir el atın kankalar.

Eminem'in söylediği eski bir şarkı var. Hüzünlü gibi biraz. Eminem söylüyor 1 dk civarı, sonra bir grup çocuk/kadın 10-15 saniye söylüyor, sonra tekrar Eminem, tekrar çocuklar şeklinde gidiyor. Çocukların söylediği bölüm hep aynı ama sözlerini bilemedim şimdi. Bi buldurun be..?

Şu şarkıda 1:21'den itibaren 12 saniyelik bölümde, "I, I, I..." dediği kısmı bir başka şarkıda daha vardı, bildiniz mi?

www.youtube.com

Ben bilemedim. Tamamen aynı şekilde, aynı tonda, belki de bu şarkıdan kopyalanmış bir bölüm olarak "I, I, I..." diye tekrar ediyordu. Hangi şarkı o?

Kız arkadaşım Facebook'ta şunu paylaştı;

a4.sphotos.ak.fbcdn.net

Ne çıkarmam lazım bundan? Hayır yani, mükemmel ilişkiye sahip olmadığımızın farkındayım; ve hatta kişilik olarak birbirimizden pek farklıyız, ama sevgilisi olan bir kızın böyle bir şey paylaşması normal mi sizce?

Bir İngilizce kelimeyi hatırlamaya çalışıyorum. Tam Türkçe karşılığı yoktu sanki. Kelimenin anlattığı şey "iki seçenek arasında avantaj ve dezavantajları hesaplayıp karar vermek".

'Drawback' gibi bir şey ama o değil. Sanki 'draw' var içinde. "opportunity cost" kavramı da bununla ilintiliydi sanırım.

Karışık oldu ama anlarsanız helal olsun.

Edit: Yok daha basit bir şey, günlük hayatta kullanılabiliyor. Mesela X ve Y seçenekleri var, ikisinin de artı ve eksileri var. X'i seçersen belli +/-, Y'yi seçersen belli +/-'ler gelecek. Bu durumda "it is a matter of ..." şeklinde kullanılabilecek bir kelime.

Dilemma da değil. Sanki 'drawback' gibi bir birleşik sözcüktü. Yarın finalim var, bütün derdim bu oldu şimdi!

Abi kız arkadaşınla kavga ettin, sinirlendin birbirinize çıkıştınız. Anlaşmazlık oldu, fikrini söyledi ve bunda ısrar etti. Sonunda fikrini anladınız ama çok saçma size göre. Bambaşka düşünüyorsunuz bazı konularda. Herneyse, en azından başka bir problem yok, kızın senden kaçtığı filan yok, sana değer veriyor ama farklısınız, beraber vakit geçirme kriterleri farklı mesela, bazen sen isterken o istemiyor beraber vakit geçirmeyi basit sebeplerden dolayı (bana göre basit). Ee, sonuç bu şimdi, nasıl rahatlayacam ben? Sinirden kendimi sikmek istemiyorum evde. İşin sinir yanı, son zamanlarda sıkça oluyor bu ve benim onu düşünmeyip ders çalışmam lazım.

Bu şarkının unplugged versiyonu var şöyle;

www.youtube.com

1992'de canlı çalınmış videodaki yoruma göre.

Benim sorum şu; şarkının orjinali şu full enstrümanlı olanı sanırım..? Wikipedia 1970 tarihli albümden olduğunu söylüyor. Peki bu unplugged versiyonu ilk kez bu kayıtta, 1992'de mi çalınmış?

Eğer öyle ise dikkatimi çeken bir nokta var; Eric Clapton başlarken "See if you can spot this one" deyip gitarla başlıyor, bir alkış kopuyor, "anladık, layla bu" manasında. Sonra 30 saniye sonra sözlere girince bir alkış daha kopuyor. Sizce bunu "seyirciler önce öylesine alkışladı, sonra sözlerden layla olduğunu anlayınca esas alkışladılar" diye yorumlasak doğru olur mu?

Evet, bunun derdine düştüm şimdi...

Ticketmaster'dan Londra'daki Guns N' Roses konserine 2 bilet satın aldım internetten, ama postayla 3 tane geldi. Gutierrez soyadlı bir adamın 3. bilet, yanlışlıkla gelmiş. Bilet £50 ve tribünden olduğu için numaralı. Ne yapayım sizce bu bileti?

Adama ulaşmamın mümkünatı yok. Adamın ismi de yazıyor ama sonsuz sayıda var o kombinasyondan. Ticketmaster'a telefonla ulaşmayı denedim beceremedim, operatörlerde dolandırıp beklettiler beni. Mail atabilirim ama dikkate alınır mı bilmem.

Aklıma gelen opsiyonlar:

1) Ticketmaster'a mail atıp durumu bildirmek.
2) Hiçbir şey yapmamak.
3) Bileti satmaya çalışmak.

Esas merak ettiğim; ben bu bileti satsam ya da bir şey yapmasam bizim Gutierrez Ticketmaster'a ulaşarak kendi biletini temin edebilecek mi? Eğer ederse ve ben bendekini satarsam, aynı kişiye ait biletle iki kişi girebilir mi sizce konsere, yoksa biri girdiği anda öteki iptal olur mu, yoksa bendeki halihazırda iptal mı olacak?

Yahu şöyle bir şey var bir göz atın;

www.youtube.com

Yunanistan bu şarkıyla katılacakmış Eurovision'a. İddia da şu ki; orjinali Türkçe'ymiş bunun. Ama videodan bir bok anlamadım. Serdar Ortaç var ama ses onun değil, Türkçe bile değil sanırım :S ya da Azerice filan.

Neyse sorum şu ki; bu işin aslı ne?
Sağ taraftaki şarkıyı bilen var mı? Ya da bu melodide bir Türkçe şarkı bilen?

Ek: En azından Serdar Ortaç'ın o klibi hangi şarkıdan, onu söyleyin.

Kızla tanışıp muhabbet ettiniz bir süre, sonra sevgili oldunuz. Birkaç ay geçti iyi güzel, öyle kavga dırdır olmuyor fazla, anca ara sıra. Ama kız sizden farklı ya da size uygun değil. Nebileyim;

- Sen evde oturmak istersin o dışarı çıkmak ister.
- Senin birkaç arkadaşın var ama çok sağlam kankaların, onun bisürü arkadaşı var ve hepsine yetişmeye çalışır.
- Sen tembelsin ve kız seni teşvik etsin istersin, kız senden fazla uyur.
- Küstahlık gibi olmasın ama, sen ondan daha zekisindir, bazı şeyleri kavrayamaması koyar biraz.
- Sen zaman ve para bakımından tutumlusun ama o umursamaz.
.
.
.

Gibi bisürü farklılığı sezinlersin, ne yaparsın? Bir de eski sevgilide bu özelliklerin çoğu düzgün olmasına rağmen sen terk ettiğin için hem kıyaslar hem kahrolursun ufaktan. Hani seks falan da var, şimdi ayrılsan dur yeni sevgili arama derdi filan... Ama yani bu işin de sonu yok muhtemelen, eninde sonunda bitecek gibi. E ilişki uzadıkça da, farklılıklar olsa bile bağlanıyor insan ya da 1-2 sene geçince ayrılmak istemeye yüzü olmuyor. Ne gibi bir yol izlersiniz?

Şöyle etrafı kolaçan edip yeni fırsat çıkınca ayrılmak mı? O da hoş değil, sevgilim varken gidip başka kızların niyetini yoklamak bile sadakatsizlik neticede...

Yani o kadar da mühim değil ama anlatın bakalım. Sabaha tiklerinizi atar, cevap veririm.

Bu hafta yapılan yeniliklerde yeni kategoriler ve onlar için yeni ikonlar geldi.

Chrome kullanıyorum. İlk başta ikonlar yenilenmemişti bende. İki kez "Ctrl+F5" yaparak güncelledim.

Edit: O değil de ben bunu duyuru olarak açtım, cevap verilmesine gerek yoktu. Moderatörler soruya çevirmiş :/

Cumartesi Kadıköy'deki maça şampiyonluk kupası getirilecek mi? Galatasaray şampiyon olursa alabilecek mi kupayı, orayı yıkmazlar mı?

Ulan bu başlığa ne zaman baksam o gün içinde entry girmiş birileri oluyor. Ama sol frame'de bu başlığa hiç rastlamadım. Yoksa sol frame'e düşmüyor mu bu, filtreleniyor mu?

Not: Spoiler içerebilir.

Şu an Vengeance'in son bölümlerindeyim. Sürekli bahsedilen bir olay var, "Glaber Spartacus'ün karısını öldürdü (öldürttü)" deniyor ama o olayı Batiatus ayarlamamış mıydı yahu? Spartacus arenaya ısınsın diye tek tutanağı olan karısını öldürtmüştü sanki vagonla getirirken. Yanlış mı hatırlıyorum?

Eğer haklıysam, bu durumdan Spartacus niye haberdar değil. Glaber'la bile karşılaştı ve "karımı elimden aldın" dedi, Glaber ise aksini iddia etmedi. Bir açıklık getirin hatırlıyorsanız.

2011'de yaptığım gibi 2012'de de İngiltere'nin en alt liginden bir takımı aldım. Şu an Vauxhall'un başındayım. Oyunun başlangıcında en alt ligde, en küçük stada sahiptiler. Amaç klasik olarak Premier'e çıkarmak, kazanmak, Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu filan yaşamak bir gün. Şu an sene 2021, Premier Lig'e çıktım bu sene, 13'üncüyüm. Bugüne kadar çok takım istedi de gitmedim, maksat ilk aldığım takımı başarılı yapmak.

Ama şimdi Liverpool, menajerini kovdu. İş için bir numaralı adam benim, istersem olur heralde, teklif yaparlar yakında. Ve Liverpool GS'den sonra en sevdiğim kulüp, oyunda da Favourite Club olarak belirlenmiş. Napsam kabul etsem mi? İlk kez böyle bişey yapacam olursa. Siz ne yapardınız? 9. sıradalar şu anda ligde.

Son bir haftadır ara ara Facebook sayfası donuyor. Sayfayı kapatıp tekrar açınca geçiyor. Ama bazen ardından hemen oluyor. Chrome kullanıyorum. Bir fikri olan var mı çözüm için?

Diziyi izlemedim hiç ama dizide oynayan bir adamı merak ediyorum. Arkadaşın dediğine göre birinci sezonda, bölüm 19 ya da 20'de, uyuşturucu satıcısı kılığında dolaşan bir ajan varmış, onun adı lazım bana. Alın söz konusu bölümlerin oyuncu listelerini veriyorum, fikri olan varsa bilgilendirsin lütfen.

www.imdb.com
www.imdb.com

İngiltere'de yaşıyorum, kız arkadaşım Yunan. Kız dans etmeyi seviyor, ortalama haftada bir bi club'a gitmek istiyor. Okulda çok sayıda Yunan olduğu için sürekli Greek Party filan oluyor zaten, bisürü de kankası var, beraber gidiyorlar filan. Bense pek dans eden bir adam değilim. Yakın arkadaşlarım da benim gibi, o yüzden pek nadir gidiyorlar club'a. Sevgilim ve onun arkadaşları daha sık gidiyor ama. Ben de eşlik ediyorum sevgilime ama etmesem mi acaba? Bırakayım arkadaşlarıyla mı gitsin, ya da evde tutmaya mı çalışayım?

Olayın bir de şu yönü var; zaten diskoları sevmem pek, ama kızlar seksi oluyor, gözümüz açılıyor. Hem belki sevişmek için bir şans oluyor. Ama zaten sevgilim olunca bunların bir önemi kalmıyor. Sevgilim için olay farklı; kız dans etmeyi seviyor. Ben ancak az sarhoş olunca dans edebiliyorum.

Özet olarak diskonun eksi/artıları benim için şöyle;
- 5 pound giriş ücreti.
- Bir içki 4 pound, sarhoş olmak neredeyse imkansız.
- Arkadaşlarım dans etmiyor; sadece sevgilimle dans ediyorum, o da bir yere kadar.
- Zaman kaybı. Onun yerine ders çalışmak, Football Manager oynamak bile tercih sebebi.
+ Ulan mantalitem böyle olursa sürekli evde oturur asosyal olup çıkarım belki de.

Bir de kızı 5 dakika yalnız bırakınca hemen erkekler gelip yazmaya çalışıyor, yani talipleri oluyor. Yok yani sevgilime güveniyorum ama gene de yanında bulunmak için bir sebep mi bu?

Not: Bu kadar uzun yazmayı gerektirecek bir mesele değil aslında, en iyisi gidip sevgilimle tartışayım bu meseleyi. Ama burada da bir muhabbet dönsün bari.

İki saniyede hatırlayacaksınız;

www.youtube.com

Neydi bu melodinin geçtiği Türkçe şarkı be? Hiç düşünecek halde değilim...

Ben bunu yeni kurdum her şey süper yalnız önemli bir problemim var. Programın hotkey'lerini gidip ayarladım istediğim gibi. 15 senedir winamp kullandığım için onunla aynı yaptım; mesela c pause/play için kullanılıyor ilan. Ama şöyle saçma bir problem çıktı; aimp3 açıkken, minimized olsa bile, ben şu an browser'da bile "c"ye bassam pause oluyor. Çok sinir bozucu. Ve "c"yi kullanmak istiyorum, alışkanlığımı değiştirmem çok zor gerçekten. Bir yardım eyleyin!!

Winamp kullanıyorum yıllar yılı, ama artık aradıklarımı yapmıyor. Tavsiyeler istiyorum yeni bir program için. Aradığım özellikler:

+ Arayüzü olabildiğince basit olsun.
+ Search basit olsun, ayrıca yıl, genre gibi aramaları olsun. Yine şarkılara kendi taglarımı verebileyim (Türkçe, Yunanca, rock n roll vs) ve bunlara göre arama yapabileyim.
+ Şarkıları oylayabileyim, favorilerime ekleyebileyim filan.
+ Winamp'taki queue özelliği olsun; tek tuşla bir sonraki çalacak şarkıyı seçebileyim.

Etrafımda çok sayıda Yunan olduğundan Yunanca'ya bol miktarda maruz kalıyorum. Bunun sonucu olarak da Türkçe ile Yunanca arasında çok sayıda ortak kelime olduğunu fark ettim. Az önce yaptığım küçük bir araştırma sonucu 13000 civarında ortak kelime olduğunu öğrendim. Kaynaklar ve örnekler;

www.azinlikca.net
www.turkofoni.org
yunus.hacettepe.edu.tr
(bkz: türkçe ve yunancadaki ortak sözcükler)

Yalnız ben de, Yunan arkadaşlar da sürekli birbirimize "Bizim kelimelerimizi çaldınız" diye takılıyoruz. Böyle olunca, kelimelerin kökenlerini gerçekten merak ettim. Fransızca, Farsça gibi dillerden ikisine de geçen kelimeler çok ama kim kimden daha çok almış genelde merak ediyorum. Bu konuda bilginiz var mı? Bu konuda bir çalışma var mı bakabileceğim, ya da başka bir kaynak? Yahut Türkçe kelimelerin kökenini öğrenebileceğim bir kaynak verin de, ortak kelime çıktıkça açıp bakayım o kelimenin kökenine.

Sevgili müzik duayenleri,

Müzik dinleme rutinimi geliştirmek konusunda tavsiyelere ihtiyacım var. Müzik dinlemeyi çok seviyorum, sık sık dinliyorum, daha da önemlisi sık sık yeni şarkılar öğrenip listelerime ekliyorum.

Rutinim şöyle; Winamp kullanıyorum. 1000 civarı mp3'üm var şu anda, ama sürekli yenilerini ekliyorum azar azar (ayda 50 civarı diyelim). Yeni müzikler konusundaki izlediğim yolsa şöyle; bildiğim, sevdiğim grupların az parçasını biliyorsam lastfm'den popüler şarkılarının hangileri olduğuna bakıp youtube'dan dinliyorum, beğeniyorsam youtube'daki müzik listeme ekliyorum. Sonra bunlar biriktikçe "Free Youtube to MP3 Converter" denen programla bunları indiriyorum mp3 olarak. Ancak biraz düzen takıntısına sahip olduğum için her şarkıyı "Sanatçı - Parça Adı" şeklinde kaydedip, ayrıca dosyanın metadata kısmından Artist ve Title kısımlarını ayrı ayrı düzgün şekilde kaydediyorum. Hard disk'te ise bütün şarkılar sanatçı klasörlerine ayrılmış olarak bir arada bulunuyorlar.

Yaşadığım sıkıntılar şunlar;
1) Youtube'da aratırken şarkının düzgün versiyonunu bulmak bazen sıkıntı oluyor. Şarkıyı aratınca farklı uzunlukta versiyonlar geliyor. Olabildiğince albüm versiyonunu arıyorum ama bazen zor oluyor. Bu işin standardının olduğu, bütün şarkıların albüm versiyonu olduğu bir yer olsa, oradan seçip indirsem süper olur.

2) Youtube'dan şarkıları indirdikten sonra isimlerini ve metadata'yı düzenlemek uzun sürüyor genelde. Yakın zamana kadar idare ediyordum ama artık sıkça indirdiğim için bunaldım. İsimler ve metadata'nın düzgün kaydedildiği bir kaynak mesela..?

3) Eskiden ihtiyaç duymuyordum ama artık listem büyümeye başladığı için tarza göre arama, filtreleme filan olan bir program varsa güzel olur. Ama bu tarzları benim seçmem gerekecekse bu da sıkıntı yaratacak. 1 ve 2 numarada bahsettiğim hayali kaynakta tarz da hazır gelse ya?

4) Şu hayali kaynak ve media player'da farklı filtreler de olsa süper olur. Mesela şarkının yayınlanma yılı gibi. Ya da benim şarkıları indirme/kaydetme zamanım. Çünkü bazen, yeni keşfettiğim şarkıları oturup dinleyesim geliyor ama araya kayboluyorlar.

Hepsini okuduysanız helal olsun. Bütün arayışlarımı olmasa da birine bile öneriniz varsa cevaplarınızı bekliyorum. Ulan ne problemli adammışım be.

Yabancı birinin Türkçe öğrenmesine yardımcı olacak online bir kaynak olarak ne önerirsiniz?

Bir de "online" kelimesi yerine Türkçe olarak ne kullanabilirdim?

Yaşadığım yer Yunanistan olmasa da etrafımda çok sayıda Yunan var (arkadaşlarımın çoğu, buradaki en yakın dostum, sevgilim), pratik şansım bol bol olacak. Sevgilimden bana öğretmesini istedim, yardımcı olacaktır. Sizden de internetten güzel bir kaynak önermenizi istiyorum, sıfırdan başlayacak şekilde. Ya da internetten sipariş edebileceğim bir kitap mesela. İngilizcem ileri derecede olduğu için kaynaklar İngilizce de olabilir.

Not: Eski duyurulardan birkaç tane buldum ama sorayım dedim yine de.

Edit: İngiltere'de yaşıyorum.

Gün içinde yapmak istediğiniz ufak tefek şeyleri hatırlamak için ne yapıyorsunuz? Çok kez unutuyorum yapmak istediğim şeyleri. Çok önemli şeylerde olmuyor bu ama basit şeyleri unutuyorum.

Örnek:
+ Dersten çıkınca yurda gelirken süt almak.
+ Eve gidince kendi banka hesaplarım arasında para transferi yapmak.
+ Markette duyduğum şarkıyı download etmek.
+ Bu duyuruyu açmak.

Mesela 3 numarayı telefona mesaj olarak kaydediyorum, sonra da eninde sonunda bakıp indiriyorum. O yüzden onda sıkıntı yok (zaman sınırı olmayan şeylerde). Ama süt almayı telefona yazsam bile ertesi gün filan görürüm herhalde.

"Hindi Zahra - Imik Si Mik" gibi mesela;

www.youtube.com

Var mı benzer bildiğiniz şarkılar? Tarzı da yukarıdakine benzerse daha bir şükelâ olur.