
Aklımıza takılan soruların yüzde sekseninin cevabı aynı, üç harfli.


nasıl nasıl erişiyorlar? ülkenin üçte birine yakını geniş tanımlı işsizlik skalasında. bunların büyük çoğunluğu da üniversitelerinden karşılığı olmayan disiplinlerden mezun olan insanlar. 25 yaş üstü işsiz erkekler ise gss primi ile borçlandırılıyorlar. yani zaten hayatını kuramamış mahçup insanlar bir de yaşadıkları için borçlanıyor. hal böyle olunca hiç yoktan iyidir diye 14 saate varan mesailerle bu işlere giriyorlar.


çünkü o üniversite mezunu bir dünya eleman daha iyi şartlarda başka işlere ulaşamıyorlar.


öncellikle üniversite mezunu olması bişey ifade etmiyor. en son 200+ üniversite vardı. ayrıca gerçekten çalışmak zorunda olan çok insan var, dediğiniz sektörler en kolay işe alım yapan yerler. çalışanların çoğu da başka iş bulana kadar buralarda çalışıyor.


ben 2010 yılına dek 4 kez üniversite sınavına girdim. aobpm çok düşüktü ortalamam 2.3/5 gibi bi şeydi. 1 sene fizik okuduktan sonra bi sınava girdim 32/40 mat 12/14 fizik falan yaptım ve o sene devlette taşra makinesi elektrik elektroniği falan kazandım. o sene üniversite kontenjanlarını %50 arttırdılar. türkiye'nin belki de en boktan onyılıydı 2010'lar ve eğitim kalitesinin de sıçışının milatlarından birisiydi o üniversite çoğalması. ben zaten taşra üniversitesinde fen fak. okuduğumdan ortamı ve akademisyenlerin profilini bildiğimden vakıf seçtim ama yine de kaliteli bir eğitim alamadım. işte vizyonerlik 2010 yılında türkiye'yi terk etmekti ve ben vizyoner değildim sürü nereye ben orayacıydım. işte çoğunluk da böyle. şimdi sürü asgari ücrete hizmet sektöründe sürünüyor.
