Son zamanlarda okul ve işle ilgili konularda çok fazla tepki alıyorum ve çok bunaldım. Bir nebze de olsa faydası olur diye buraya yazıyorum.
İstanbul'da iyi sayılabilecek bir üniversitede İngiliz Dili ve Edebiyatı okuyorum, üçüncü sınıf öğrencisiyim. Dille içli dışlı olmayı, çeviri ve editörlük gibi çeşitli yazı işleriyle uğraşmayı çok seviyorum. Açıkçası dil konusunda da iyiyim diyebilirim, ortalamam şu an 3.85. Konuşmayı, anlatmayı ve öğretmeyi sevdiğim için akademide kalmayı düşünüyorum.
İnsanların tepkilerinden yıldığım noktalar şunlar;
1- Herkes işsiz kalacağımı söylüyor. Ben de farkındayım, Türkiye'de çevirmen olmak çok zor. Garip bir şekilde ülkedeki herkes İngilizce biliyor, iki tane cümle kurabilen çok düşük maaşlarla çevirmen oluyor ve haliyle yetkin kişilere hak ettikleri miktarı kimse vermek istemiyor. Yine de her gittiğim ortamda okuduğum bölümü soranlara verdiğim cevapla ''Niye dil okudun ki? İşsiz kalacaksın. Kursta öğrenirdin çok istiyorsan.'' gibi tepkilerini çekmekten, sürekli ''vah vah, tüh tüh'' duymaktan gına geldi. Moralim bozuluyor, üstelik ben bahsetmesem bile özellikle sordukları için sorulardan kaçamıyorum da.
2- Herkes akademide kalırsam çok tecrübesiz olacağımı söylüyor. Rahat bir ortamda olacağım için iş tecrübem olmayacakmış, hayatı tanıyamayacakmışım. Açıkçası çok tepki gelince bu konuda da biraz endişe etmeye başladım. Zaten ailemin biricik kızı olarak hep el üstünde büyütüldüm. Geçen sene en azından yarı zamanlı DeFacto'da çalışmak istemiştim ama ailem ''Ne gerek var kendini boş yere yormaya? Derslerinle ilgilen o vakitte.'' gibi şeyler söyleyerek vazgeçirdi beni. Şimdi de mezun olduktan sonra akademiye geçersem ve sektörden dolayı bir yerde ek iş de bulamazsam hiç tecrübem olmayacak gerçekten. Bu çok büyük bir sıkıntı olur mu? İleride pişman olur muyum? Akademi fikrini erteleyeyim mi?
3- Akademide iş bulabilmek için tanıdığın olması mevzusu... İnsanlar sürekli ''Ortalaman 3.99 olsa bile tanıdığın yoksa, torpilin yoksa hiçbir yerde iş bulamazsın.'' benzeri cümleler kuruyor. Açıkçası bu konuda pek bilgim yok ama böyle bir şeyin mümkün olmayacağını düşünüyorum. Yine de sürekli, beni her gördüklerinde bunu demeleri ve kendilerinden çok çok emin olmaları sinirimi bozmak dışında beni endişelendirmeye de başladı. Yurt dışını bir kenara koyarsam Türkiye içinde Boğaziçi Üniversitesi'ni düşünüyordum. Ne yani, çok başarılı olsam da tanıdığım yoksa giremeyecek miyim şimdi?
Başlarda ciddiye almayıp takmamaya çalışsam da insanların bu konularda beni sıkıştırması, bu kadar üzerime gelmesi beni çok yormaya başladı. Ters tepki verince de ''burnu havada'' diyerek demediklerini bırakmıyorlar.
Bu aralar çok bunalmış olduğum için yazdım bu soruyu, muhtemelen yakında silerim. Okuyan olduysa teşekkür ederim. :)

Üniversite’nin iyi olması ve ortalamanın yüksek olması her zaman para kazandırmayabilir. Belki de buna çok güvenmemen gerektiğini anlatmaya çalışıyorlardır.
Ama şu da bir gerçek ki başkasının hayatını sorgulama fetişisti neandertallerden uzak durmak bir insanın kendine yapabileceği en büyük iyiliklerden biri.


İngilizce öğretmeni geldi. Üniversitelerin hazırlık programları her yıl öğretim elemanı alımı yapar. Önce part-time olarak alinirsiniz belki, hemen yüksek lisansa başlayın. Yüksek lisansınız bitince full-time olarak işe başlarsınız. Yüksek lisansınızın son yılında doktoraya başvurursunuz. Haziran'da mezun olur, Eylül'de doktoraya başlarsınız. Aynı yılın Eylül ayında full-time devlet ya da özel universitenin hazırlığında İngilizce ders vermeye başlarsınız. Bölümde ders vermek icinse mezun olduktan sonra 6 yılınız var. O kadar da kolay değil. Ben de doktorada 3.yilimi geride bıraktım. Bu yollardan geçtim. Ama mezun olur olmaz iyi bir üniversite sizi part-time da olsa işe almayabilir. Bir dil okulu ya da kolejde yüksek lisansınız bitinceye kadar çalışmanız gerekebilir. Formasyon da kalktığı için (sanirim) kolej de olmayabilir. Dil okulunda çalışırsınız sanırım.


Öncelikle "enerji vampiri" kavramını araştır ve öğren ve enerjini korumak için önlem al.
Belli ki başarılı birisin. İnsanlar seni aşağı çekmek için ellerinden geleni artlarına koymayacaklardır.
Yüreğinin sesini dinle ve neye ilgi duyuyorsan, zevk alıyorsan onun üzerine git. Akademik alan ise Yüksek lisans için şimdiden araştır ve hazırlan ufaktan. Özel sektör ise staja odaklan. Mezun olunca deneyimin olsun ve daha kolay iş bul.
Sen bilgiye, tecrübeye, eğitime değer ver ve seni ileriye götürecek olan bir araç olan parayı da her halükârda bir şekilde kazanmaya çalış.
Hedeflerini herkesle konuşma, bunu kaldırabilecek doyumlu ve güvendiğin insanlarla paylaş sadece. Boş boş konuşan insanlarla muhatap olma, onlardan -iyi niyetli değillerse- uzaklaş.


Turkiyede ozellikle sosyal bolumlerde akademide kalabilmek ciddi bir sikinti artik.
En tepe vakiflar ve devletler kendileriden mezun olana bile burun kiviriyorlar, yurt disindan ve/veya daha iyi universiteden master/doktora almadiysan isin zor.
Kalan devletlerin buyuk cogunlugu ciftlige donmus vaziyette, torpilin varsa, gercek ve mecazi manada iyi yaliyorsan varsin yoksa yoksun. Ogrenciyken borusu oten bir hocaya yanlayip onunla yuksek lisans yapmak da ise yarayabiliyor. Hersey iyi giderken bile biri sana kil olup akademik hayatini yakabiliyor.
Tepe 5 icinde olmayan vakiflarda da devletle benzerlikler var + bir cesit kolej ogretmeni gibi goruluyorsun.
Yapma demiyorum ama dalacagin cukura a b c d planlariyla gir.


1- Moralinizi bozmayın. Tanıdığım çoğu üniversite öğrencisi bile çeviri işi yapıyor ek gelir için, bu doğru. Hatta trollüğe vurmak işi en güzeli; bana benzer yaklaşanların kendi mesleklerine gömmeye başladım ben, size de tavsiye ederim. Bu eleştirileri size çekinmeden yapanların mesleklerine, yaptıkları işlere siz de tepki verin. "Senin gibi X okuyup Y olmaktansa dil okudum." deyip suratlarını izleyin.
2- Doğrudan akademiye girmenin insanı tecrübesiz kılacağı eleştirisi bir parça doğru. Akademik de olsa araştırma görevliliği de bir iş; hiç çalışma hayatını yaşamamış kişiler bir işin getireceği sorumluluklarla başa çıkmada biraz daha bocalayabiliyor. Ayrıca ilerisi için de bahsettiğiniz ek gelir imkanı olmaması insana mali açıdan sorun yaşatabilir. Akademide sabit bir maaş alırsınız, eski tabirle "ne uzar ne kısalırsınız". Sizin alanınızda bu iş nasıl olur bilmiyorum ama kendi alanımda çoğu akademisyenin dışarıya da ek iş de yaptığını biliyorum. Hele ki İstanbul'daysanız işin bu mali yönü göz ardı edilemez olabiliyor; İStanbul çok pahalı bir şehir. Araştırma görevlisi maaşı Anadolu'da bir şehirde çok iyi bir maaş olabilir, ama İstanbul'da çok ucu ucuna yetecek bir miktar. İleride kendi evinizi alabilmeniz, istediğiniz yere tatile gidebilmeniz pek mümkün değil.
3- Herkesin torpille işe girdiği doğru değil, torpille işe giren vasıfsızın çok olduğu doğru. Şöyle düşünebilirsiniz: "FETÖ soruları çaldı hep onlar üniversitelere yerleşti" de diyorlar ama o dönemde her iyi okulda okuyan soruları çalıp da mı kazandı? Biraz kendi başarısızlıklarına kılıf bulmayı sevenler bu tür bahanelerin ardına saklanıyor. Bir yerlere hakkıyla gelenler değil de, haksızlıkla gelenler de haberlere çıktığından örnek olarak da bol bol bunları kullanıyorlar. Ama akademiye girmeyi düşünüyorsanız şunu da unutmayın: Hoca tanıdığı, bildiği adamı almak ister. Diyelim ki iki adaydan biri sizsiniz, ALES ve dil puanınız da daha yüksek; diğeri de her alanda sizden daha düşük puanlı hocanın eski öğrencisi. Bu olasılıkta sizin seçileceğinizin garantisi yoktur; jüriyi çok etkilemiş olma olasılığınız dışında eski öğrenci (tabii boş beleş bir tip olmadığı varsayımıyla yazıyorum) size göre avantajlı konumdadır. Bu yüzden bilim sınavlarında geride bırakılmak için 0 alan arkadaşlarım oldu, çok sinirlendim, ama içten içe hocaları haksız da bulamıyorum. Huyunu suyunu bilmediği birisi yerine nasıl çalışacağı hakkında bilgisi olan adayı seçmelerini yadırgayamıyorum. Asistan alımında bir sürü değişken olabiliyor, kesin bir dille şöyle olur/böyle olur demek zor.
Siz Boğaziçi'nde yüksek lisansınıza başlayın, kadro açılırsa da başvurun. Zaten çat diye kadro çıkmıyor, her şey YÖK'ün ve ilgili fakültenin elinde. İlginizi çeken bir kadro ilanı çıkana kadar da ufaktan çalışırsınız. Bu mahalle teyzesi vizyonlu insanlardan da uzak durun.


wish i could find a way to disappear +1
3. şimdiden akademisyen olmak istediğiniz okulda lafı sözü dinlenen bir hocayla irtibata geçin. mümkünse kendi okulunuzda değil o okulda yls yapın.
2. akademide kalırsan tecrübesiz olmak eğer uygulamalı bilimlerde çalışmıyorsanız çok geçerli bir eleştiri değil. akademisyenlik kendi başına bir meslek ve kendine özgü tecrübeleri gerektiyor, bunlar dışarıda edinebileceğiniz tecrübeler değil. ama okuduğu bölümden ya da ileride yapacağı işten bağımsız olarak, sırf iş hayatı tecrübesi açısından staj ya da part time tecrübesi edinmesi her öğrencinin faydasınadır. şu an zor ama bir fırsat bulup bir iş/staj yapın derim.
uygulamalı blimlerde ise sektör tecrübesi şart, adam hayatında inşaata adım atmamış inşaat mühendisliği anlatıyor ya da bir sınıfta 5 dakika durmamış öğretmen olmayı anlatıyor. sizi edebiyat bölümü mezunu olarak nasıl bir sektör tecrübenizin olması gerekiyormuş ki? zaten akademide çalışmaya başlarsanız da büyük ihtimalle orada kalacaksınız. 3 yıl 5 yıl akademisyen olayım sonra özel sektöre geçeyim diyen görmedim hiç. (çok büyük sorunlarla ve talihsizliklerle karşılaşmadıkça) yani kısaca başka bir sektörde tecrübenizin olmaması akademisyen olunca sizi niye rahatsız etsin ki.
