bir ödev hazırlıyorum fakat 2000'lerin başında partilerin izledikleri yolları, kimliklerini hatırlamaya pek yaşım yetmiyor bu yüzden sizden rica edeceğim bildiğiniz ne varsa dökmenizi.. (2002-2013 arası özellikle)

(akp başta liberalimsi takılıyordu vb. gibi, çok genel bilgiler)

akp-chp-mhp-dtp(dtp'nin halefi varsa o da olur)

bunların dışında işçi partisi, büyük birlik, saadet, demokrat parti nin hem günümüzde hem de 2002'den başlayan süreçte nasıl bir yol izlediğini çizgi olarak açıklayan olursa onlara da ayrıca teşekkür ederim.

not: modlar.. 3-4 saatliğine sabitleyebilir misiniz? ödev için harika yardımı olur.

 

genç partiyi unutmayın. az daha barajı geçiyorlardı.

fezagezgini

2000lerin başında Türk siyaseti tıkanmıştı, üretemiyordu. gene bahçeli çıktı seçim dedi seçime gidildi. bahçeli hep böyleydi seçim dedimi seçime gidilir. o zaman da öyleydi şimdide öyle. siyaset sıkışmışken rte geldi, yeni yapılanma ile tek başına iktidarı aldı. zaten 99 depremi sonrası sıkışan ve sürekli aynı siyasetçilere mahkum olan türk siyaseti rtenin çıkmasıyla değişti. kaset skandalına kadar chp baykalla ve ulusalcılarla kısır elitist takıldı. kemal k. gelince ulusalcıları temizlemeye çalıştı ancak halen daha bitiremedi. saadet erbakanın yokluğundan sonra yeni yeni toparlandı. dp değişik başkanlarla var olmaya çalıştı ancak olmadı. bbp recep yazıcıoğluyla biraz kıpırdandı. dtp ahmet türkün dtpsiydi. şu anki hdpden hiç bir farkı yoktu.

akp saadetten ayrılan grup olarak gömleğimizi giydik propagandasıyla çıktı. hep liberal bir partiydi gene öyle.

tamamen subjektif bir yorumdur. işin bilimcileri daha iyi bilgiler verir.

mikahakkinen

@mikahakkinen, çok teşekkürler.

chp'nin elitistliği kısmını biraz açabilir misiniz? ben de özellikle buna ve günümüzde geldiği noktaya değinmek istiyorum. mesela ne yaptıkları için elitist damgası yediler?

mehmed resad

hocam otur izle :)

www.bbc.com

öyle bi dönemden bahsediyorsun ki, bir yandan çok basit gibi gözüküyor. tek parti iktidarı var ama öyle karmaşık ki esasında. yani sırf rte'nin milletvekili olabilmesi yönünde partilerin takındıkları tavırlar, ardından emaneten başbakanlık koltuğunu verdiği abdullah gül ile yer değişimleri filan derken, sırf akepe tarafında bile o kadar da basit bir dönem değil.

elestirman

Akp : iktidardı ama duruma tam hakim değildi. Askerin hükümet işlerine karışması, yıllardan beri süre helen vesayetçi anlayışın etkin olduğu kurumlar, 28 Şubat süreci ve Refah Partisinin başına gelenler ekonomik sorunlar, dış borç vs. sebebi ile dikkatli olma zorunluluğu vardı.
90lı yıllarda gazeteciler hükümet sözcüsünün yapacağı açıklamayı beklemek yerine genelkurmay'ın kapısında yapılacak açıklamaları beklemesi o zamanlarda nasıl bir Türkiye olduğunu anlamak açısından önemli.
Evet ilk anlarda akp anlayışından farklı olarak bazı kesimlere yakın oldu. Zamanla etkin olmak için bunlar gerekliydi. Adı üstünde siyaset..
Yine yanlış hatırlamıyorsam o zaman ki kanunda iktidar olduklarında anayasayı değiştirecek yeterlilikte millet vekili sayıları da vardı ve tabi bu yapıl(a)madı o an ki koşullarda.
İlk başlarda fetöden önce tabir edilen gülen cemaatiyle iyi niyet içerisindeydiler . Dershaneler ve 17/25 Aralık meselelerine kadar gülen cemaatinin sadece dini bir yapı olmadığını dış ve derin kaynaklarla bağlantılı ve geçte olsa anladılar.


Chp: Arka planda yıllarıdır muhalefette ama devletin önemli kurumlarında sözü geçen bir chp vardı. Şu an görünen o ki etkileri de gitgide azalıyor .
Hatırladığım kadarıyla o 2000lerin bu güne hükümetin yaptığı hemen her şeye karşı çıkmaktan başka bir duruş sergileyemediler.

Kendi içlerinde seçim yenilgilerine rağmen yaşanan sorunlar , Baykal ve çevresinin tasviyesi sonrası parti çok ayrı bir yöne girdi.
Chpnin halka bütünleşememe, halka güvenmeme sorunu var .
Video az önce denk geldi .konuyu özetler nitelikte. Buyrun Rahmetli'den dinleyelim .
Üstteki yorumda bahsedilen elitist tavır da bunu biraz açıklar sanırım :
streamable.com
Şimdilik ise bütün umutlar İmamoğlu ve Yavaş a bağlanmış . Çünkü yıllardır lider üretemiyorlar ya da çıkar(a)mıyorlar. Kısır bir durum var ortada .

Saadet Partisi: 90 lı yıllardaki Refah partisinin izlediği yol ya da Erbakanı ile zerre bir alakaları kalmamış.
Şimdilik Mario oyunu üzerinden gündemi değerlendiriyorlar .
www.sozcu.com.tr

(Maskeyi ben de daha alamadım ama kent merkezlerinde kaymakamlıklar dağıtıyor bedavaya . Bu topraklar yapıcı bir muhalefete tamamen aç bırakılmış )

MHP : akp yi belki de en samimi olarak eleştiren parti. Ülke üzerinde oynanan büyük oyunları bire bir hisseden ve bu mesele partilerüstü bir meseledir diyerek ve oy kaybetme uğruna cumhur ittifakı olarak AKP'yi net olarak desteklemiştir.
Geçmişte cemaate olan yakınlığı sebebiyle akpye olumsuz eleştirilerini, cemaatin faaliyetlerini durdurmasını istediğini hatırlıyorum .

Erva

burada kim ne kadar tarafsız olabilir, başkasının fikrinden yola çıkıp nereye kadar gidebilirsin? yaşın yetmiyorsa internetten öncelikle tarihsel süreç hakkında bilgi edinip ondan sonra duyuruculara neler hatırladıklarını sorsan daha iyi olur bence.
bu şekilde havada kalır söylenenler zaten. yaşın da yetmediği için anlamazsın.

ama ismail cem çok güzel adamdı. yazık oldu.

not dark yet

Açılın dede geldi :)
Kısa yazayım:
İşçi partisi: PKK ile ilişkileri sağlam, fiziksel anlamda güçlü(silahlı örgüte/mafyaya sahip) bir sol örgütten, MHP kıvamında bir partiye dönüşmüştü. Adayları genelde asker eskisi, faşizan bir örgüt olmuş ve bu dönüşü seçmenleri hiç yadırgamamıştı. Oy oranları her zaman olduğu gibi 0,01'dir. anlamadığım bir dış desteğinden ötürü, siyasette her zaman mikrofon uzatılmak zorunda kalınan biriydi. Kimse sevemez ama herkesinde ihtiyaç duyduğu bir İsviçre çakısı gibiydi, omurgasız bir politika ya da çıkar örgütü. Şuan hükümetin ortağı olmasını benim gibi eskiler yadırgamıyor yani, alışığız.

Büyük Birlik: MHP'nin islama daha yakın kesmi. Her zaman devlet kadrolarında stratejik noktalarda adamları vardı. Oy oranları %1 bile olmazdı ama İşçi partisi gibi öyle kolay silinemezdi. Türkiyedeki küçük ve orta boy işletmeleri MHP ile birlikte bölüşüp koruması altına alıp finansal kaynaklarını buralardan sağlarlardı. 2002 seçimi bir arayış seçimi olduğunu iyi bildiği için Tayyip gibi dönüşüme açık olduğunu yurtdışlarında dile getirdi, hatta bugünden baktığımda Tayyip olmasa belki de onu seçerdi o güç. Bahsettiğim dış/iç adını bilmediğim bir güç. Misal bu akımı gören
Mehmet Ağar, döneminin en saldırgan politikacısı olmasına rağmen "dağdan inip siyaset yapın" diye kürtlere seslenmişti, güce yaranmak için. Çünkü o güç kürtlerle barış yapılmasını istiyordu, AB ye yakın olunmasını ve ekonomide liberal politikalara geçilmesini emrediyordu.

saadet: tam anlamıyla tarumar olmuştu. Erbakan'ın kulası bir parti başkanıyla cami cemaati dışında bir desteği kalmamıştı. O güç ile arası hiç iyi değildi. Bugün feto'dan nasıl kaçıyolarsa o gün saadetten öyle kaçıyorlardı. 70'lerdeki söylemlerinden öteye gidemediler.

Dehap: Direkt kürt partisi diyelim. Biri kapanır diğeri açılırdı partilerin. Kemik bir kitlesi vardı ve istanbul gibi büyük şehirlere yayılamamıştı. Kürt islamcı gruplara mesafeli durduğu için %10'u aşamazdı. O gün ne söylüyorlarsa bugün hdp aynı şeyleri söylüyor, hiçbir değişim olmadı.

Yeni parti: İsmail Cem'in hatalı politikalarla yürütmeye çalıştığı, akp nin henüz canlanmadığı dönemde piyasaya atılıp insanlarda "ulan acaba" hissini uyandırdı. Ama o güce yaranamadı, bunu gören Kemal Derviş, vekil olmak için hatta ekonomi bakanı olma hedefiyle CHP ye geçti(koalisyon hükümeti olacağını düşünüyordu herkes). İlk çıkışı güzeldi ama sonu hüsran oldu.

ÖDP: solculuk oynayanların partisiydi.etliye sütlüye karışmaz, kendileri çalar kendileri oynar.

genç parti: asıl bütün oyunu bozan adam bu. oluşan boşluğu gören ve türklerin ne kadar boş beleş olduğunu bilen zeki bir adamdı. AB ve liberal hedeflerle partiyi kurup, seçmendeki damarı gördükten sonra MHP ile işçi partisi arasında, sadece embesillerden oluşan bir kitleye hitabbetti. Bugün ATV-CNNTUR-NTV ne yapıyorsa starTV de baştan aşşa yalan haberlele bu embesil kitleyi kendisine topladı. Türk faşitlerinin baş kenti İzmirde %17 oy aldı. Evet İzmir kendini modern sanan, atatürkü kullanarak kendisinden başkasına yaşama şansı vermeyen faşist bir şehirdir.

DSP: adını ağzı alanın ağzına ....biber veriliyordu. utanmazca vaadler veriyor, iktidarken sol çizgiden sağa doğru yaptığı kayma hareketini tekrar sola kaydırmaya çalışıyordu. tabi kimse kulak asmıyordu. adam koruma polisini millet vekili yapmıştı daha ne olsun yaa. gerçi Baykal da takıldığı kadını MV yapmıştı ama neyse... Çorapla yatağa girseydi o da canım.

DYP-MHP: mecliste olmalarına kesin gözüyle bakılıyordu. ikisinin de kemikleşmiş seçmen kitleleri vardı. Adalet partisinden bu yana sürekli parti adı değiştirerek bu günlere geldi DYP, böyle gider dediler ama gitmedi. MHP kendi bacağına sıktı. Bahçeli'yi o dönemlerde bu kararından ötürü tebrik etmiştik. DYP nin kadroları aynen kaldı, nasıl olsa mecliste olurduk düşüncesiyle. ama meclise giremeyecekleri bilinseydi, hepsi AKP saflarına geçerdi. zira bir sonraki seçimde yılların getirdiği mahalli parti örgütlerinin tamamı AKP ye kaydı, devletteki kadroları da.

Anap: canım yaa yazık kimin çocuğuysa. adı bile duyulmadı. Özel'ın mirasının son damlası da kullanıldı ve tarihe gömüldü. Yine herhangi bir değişim sergileyemedi, aynı vaat ve hedeflerde kısır kalındı.

CHP: AKP nin birinci parti olacağını anladığında, karşıt yaratma politikası güttü. Eyyyy cehape işini ilk CHP başlattı. Karşıtların oyunu almayı hedefledi. TR'de alınabilecek en yüksek sol parti oyunu aldı. Aslında sol parti değil de kendileri öyle adlandırdığı için diyorum. Tam bir TSK partisiydi. TSK içindeki ağababalarından emir almadan hareket edemezlerdi edemediler de. Vekilleri bugünün AKP bakanları gibi, asarız kesiriz, "Ulu Önder" Atatürk diceksin lan, İran olmayacağız...vb gibi saçma sapan cümlelerle karşıt grubunu kurmuştu bile. AKP'nin gizli ortağı, muhalefet yaptığı izlenimini bugüne kadar getirip, yıllardır mecliste yerlerini, pazarda tezgahlarını korudular.

AKP: 2002'deki hali şuan türkiyede olsa, reis terör örgütü diyerek partiyi kapattırırdı. Demokrasi diyorlardı, libaralizm diyorlardı, eşitlik dediler, adalet dediler, sosyal politikalara yoğunlaştılar. Başlarda siyasetteki at hırsızı (emlakçılar gibi) tiplerin partiye doluşmasına göz yumdular. saadet kökenli dışında birilerine ihtiyaç vardı. Seçim propagandasında elinde ampülü barda bira içen adamla tokuşturdular. olm walla değiştim ben bakın, aha bak gömlek de gitti. Ogün oy verenlere kızmıyorum, umut yakmıştı insanlarda. Bugün ise nasıl oy veriyor insanlar algılayamıyorum.

Siyasi görüşüm: Bu ülkede bi bok olmaz.

rastinon

herkes müthiş cevaplar vermiş. sağ olun var olun. :)

mehmed resad
1

mobil görünümden çık