Evet, sınıfın "en basit kitabı seçelim de kolay olsun" tribi sayesinde orhan veli şiirleri üzerine bir ödev yapmam gerekti. Şu şiirlerden birini, ya da birbirinden tamamen kopuk 2sini seçip değerlendirmem gerek. Hepsi birbirinden güzel, sizce hangisini seçeyim? Özellikle birbiriyle alakasız olduğunu düşündüklerinizi yazarsanız güzel olur.
Sadece başlıkları yazacaktım ama başlıklarla hatırlamıyorum ben bu şiirleri, o yüzden uğraştırmayayım sizi de dedim:
BAHARIN İLK SABAHLARI
Tüyden hafif olurum böyle sabahlar
Karşı damda bir güneş parçası,
İçimde kuş cıvıltıları, şarkılar;
Bağıra çağıra düşerim yollara;
Döner döner durur başım havalarda.
Sanırım ki günler hep güzel gidecek;
Her sabah böyle bahar;
Ne iş güç gelir aklıma, ne yoksulluğum.
Derim ki: "Sıkıntılar duradursun!"
Şairliğimle yetinir,
Avunurum.
BİR GARİP ORHAN VELİ
İstanbul'da Boğaziçi'nde
Bir garip Orhan Veli'yim
Veli'nin oğluyum
Tarifsiz kederler içindeyim
Urumeli Hisarı'na oturmuşum
Oturmuş da bir türkü tutturmuşum
İstanbul'un mermer taşları
Başıma da konuyor martı kuşları
Gözlerimden boşanır hicran yaşları
Edalım...
Senin yüzünden bu halim.
İstanbul'un orta yeri sinema
Garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama
El konuşurmuş, görüşürmüş bana ne
Sevdalım...
Boynuna vebalim
İstanbul’da, Boğaziçi’ndeyim
Bir garip Orhan Veli’yim
BENİ BÖYLE HAVALAR MAHVETTİ
beni bu güzel havalar mahvetti,
böyle havada istifa ettim
evkaftaki memuriyetimden.
tütüne böyle havada alıştım,
böyle havada âşık oldum;
eve ekmekle tuz götürmeyi
böyle havalarda unuttum;
şiir yazma hastalığım
hep böyle havalarda nüksetti;
beni bu güzel havalar mahvetti.
İÇKİYE BENZER BİR ŞEY VAR BU HAVALARDA
İçkiye benzer bir şey var bu havalarda
Kötü ediyor insanı, kötü...
Hele bir hasretlik oldu mu serde;
Sevdiğin başka yerde,
Sen başka yerde.
Dertli ediyor insanı, dertli.
İçkiye benzer bir şey var bu havalarda,
Sarhoş ediyor insanı, sarhoş.
SON TÜRKÜ
kaybolmak üzre suya düşen bilezik;
bak, bütün kırışıklar silindi sudan.
son saatimde mi uyandım uykudan,
neden boş geçen yıllardan içim ezik?
durdu beni ölüme götüren kervan.
eski bir şarkı söyleniyor rüzgârda.
duydum ki sevmeyi bilen dudaklarda
benim ilahilerim hâlâ okunan.
sevdiğim.. ellerime dokunaraktan...
beni çağıran bir eda var sesinde.
bu muydu insanlara son nefesinde
görüneceğinden bahsedilen şeytan?
sular çekilmiye başladı köklerde
isınmaz mı acaba ellerimde kan?
ah! ne olur bütün güneşler batmadan
bir türkü daha söyliyeyim bu yerde!..
ÖLÜME YAKIN
akşamüstüne doğru, kış vakti;
bir hasta odasının penceresinde;
yalnız bende değil yalnızlık hali;
deniz de karanlık, gökyüzü de;
bir acaip, kuşların hali.
bakma fakirmişim, kimsesizmişim;
-akşamüstüne doğru, kış vakti-
benim de sevdalar geçti başımdan.
söhretmiş, kadınmış, para hırsıymış;
zamanla anlıyor insan dünyayı.
ölürüz diye üzülüyoruz?
ne ettik, ne gördük şu fani dünyada
kötülükten gayrı?
ölünce kirlerimizden temizlenir,
ölünce biz de iyi adam oluruz;
şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış,
hepsini unuturuz.
GALATA KÖPRÜSÜ
Dikilir köprü üzerine,
Keyifle seyrederim hepinizi.
Kiminiz kürek çeker, suya suya ;
Kiminiz midye çıkarır dubalardan;
Kiminiz dümen tutar mavnalarda;
Kiminiz çimacıdır halat başında;
Kiminiz kuştur, uçar, şairane;
Kiminiz balıktır, pırıl pırıl;
Kiminiz vapur, kiminiz şamandıra;
Kiminiz bulut, havalarda;
Kiminiz çatanadır, kırdığı gibi bacayı,
Şıp diye geçer köprünün altından;
Kiminiz düdüktür, öter;
Kiminiz dumandır, tüter;
Ama hepiniz, hepiniz...
Hepiniz geçim derdinde.
Bir ben miyim keyif ehli içinizde?
Bakmayın, gün olur, ben de
Bir şiir söylerim belki sizlere dair;
Elime üç beş kuruş geçer;
Karnım doyar benim de.
Sadece başlıkları yazacaktım ama başlıklarla hatırlamıyorum ben bu şiirleri, o yüzden uğraştırmayayım sizi de dedim:
BAHARIN İLK SABAHLARI
Tüyden hafif olurum böyle sabahlar
Karşı damda bir güneş parçası,
İçimde kuş cıvıltıları, şarkılar;
Bağıra çağıra düşerim yollara;
Döner döner durur başım havalarda.
Sanırım ki günler hep güzel gidecek;
Her sabah böyle bahar;
Ne iş güç gelir aklıma, ne yoksulluğum.
Derim ki: "Sıkıntılar duradursun!"
Şairliğimle yetinir,
Avunurum.
BİR GARİP ORHAN VELİ
İstanbul'da Boğaziçi'nde
Bir garip Orhan Veli'yim
Veli'nin oğluyum
Tarifsiz kederler içindeyim
Urumeli Hisarı'na oturmuşum
Oturmuş da bir türkü tutturmuşum
İstanbul'un mermer taşları
Başıma da konuyor martı kuşları
Gözlerimden boşanır hicran yaşları
Edalım...
Senin yüzünden bu halim.
İstanbul'un orta yeri sinema
Garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama
El konuşurmuş, görüşürmüş bana ne
Sevdalım...
Boynuna vebalim
İstanbul’da, Boğaziçi’ndeyim
Bir garip Orhan Veli’yim
BENİ BÖYLE HAVALAR MAHVETTİ
beni bu güzel havalar mahvetti,
böyle havada istifa ettim
evkaftaki memuriyetimden.
tütüne böyle havada alıştım,
böyle havada âşık oldum;
eve ekmekle tuz götürmeyi
böyle havalarda unuttum;
şiir yazma hastalığım
hep böyle havalarda nüksetti;
beni bu güzel havalar mahvetti.
İÇKİYE BENZER BİR ŞEY VAR BU HAVALARDA
İçkiye benzer bir şey var bu havalarda
Kötü ediyor insanı, kötü...
Hele bir hasretlik oldu mu serde;
Sevdiğin başka yerde,
Sen başka yerde.
Dertli ediyor insanı, dertli.
İçkiye benzer bir şey var bu havalarda,
Sarhoş ediyor insanı, sarhoş.
SON TÜRKÜ
kaybolmak üzre suya düşen bilezik;
bak, bütün kırışıklar silindi sudan.
son saatimde mi uyandım uykudan,
neden boş geçen yıllardan içim ezik?
durdu beni ölüme götüren kervan.
eski bir şarkı söyleniyor rüzgârda.
duydum ki sevmeyi bilen dudaklarda
benim ilahilerim hâlâ okunan.
sevdiğim.. ellerime dokunaraktan...
beni çağıran bir eda var sesinde.
bu muydu insanlara son nefesinde
görüneceğinden bahsedilen şeytan?
sular çekilmiye başladı köklerde
isınmaz mı acaba ellerimde kan?
ah! ne olur bütün güneşler batmadan
bir türkü daha söyliyeyim bu yerde!..
ÖLÜME YAKIN
akşamüstüne doğru, kış vakti;
bir hasta odasının penceresinde;
yalnız bende değil yalnızlık hali;
deniz de karanlık, gökyüzü de;
bir acaip, kuşların hali.
bakma fakirmişim, kimsesizmişim;
-akşamüstüne doğru, kış vakti-
benim de sevdalar geçti başımdan.
söhretmiş, kadınmış, para hırsıymış;
zamanla anlıyor insan dünyayı.
ölürüz diye üzülüyoruz?
ne ettik, ne gördük şu fani dünyada
kötülükten gayrı?
ölünce kirlerimizden temizlenir,
ölünce biz de iyi adam oluruz;
şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış,
hepsini unuturuz.
GALATA KÖPRÜSÜ
Dikilir köprü üzerine,
Keyifle seyrederim hepinizi.
Kiminiz kürek çeker, suya suya ;
Kiminiz midye çıkarır dubalardan;
Kiminiz dümen tutar mavnalarda;
Kiminiz çimacıdır halat başında;
Kiminiz kuştur, uçar, şairane;
Kiminiz balıktır, pırıl pırıl;
Kiminiz vapur, kiminiz şamandıra;
Kiminiz bulut, havalarda;
Kiminiz çatanadır, kırdığı gibi bacayı,
Şıp diye geçer köprünün altından;
Kiminiz düdüktür, öter;
Kiminiz dumandır, tüter;
Ama hepiniz, hepiniz...
Hepiniz geçim derdinde.
Bir ben miyim keyif ehli içinizde?
Bakmayın, gün olur, ben de
Bir şiir söylerim belki sizlere dair;
Elime üç beş kuruş geçer;
Karnım doyar benim de.
beni bi gazlayın da spora gideyim yav, asıp duruyorum :(
beni bi gazlar mısınız?
beni bi gazlar mısınız?
Sizce Leyla ile Mecnun dizisi kült mü?
Daha önce devlet elinden yapılan bir sınavda başarılı oldum çocukken, gerçi derecemi söylemediler. Şimdi tekrar ölçtürmek istiyorum, herhangi bir psikolog bu işi yapabiliyor mu? Prosedür ne? Kendi IQ'mu ölçtürmek akıl kârı bir iş mi? Bir süredir bunun doğru olup olmadığına kafa yoruyorum. Etiklik gibi bir şey değil, kararlarımı etkileyeceğinden korkuyorum. Biraz da sandığımdan düşük çıkmasından korkuyorum sanırım, zaten o self-image dedikleri şeyi tek ayakta tutan bu galiba.
Kütüphanelerde görüyorum, siyah sert kapaklı kitaplar basıyor adamlar. Bildiğiniz kitabı alıyorlar, kapağını taratıp siyah beyaz ilk sayfaya koyuyorlar, gerisini de kuşe kağıt yapıyorlar. Bunu yaptırabileceğimiz bir yer var mı? Çok tutmaz mı gidip birine bu pdfyi bana kuşe kağıda bu şekilde bas desem?
Okumak istemiyorsanız direk son paragrafa geçin.
2 ay önce bir şey oldu da, hala arada aklıma geliyor acaba ayıp mı ettim diye düşünüyorum. Bir kız vardı, bir derste aynı sınıftaydık bununla. Tatlı bir kız, güleç filan ama kendimi yanında çok da rahat hissetmiyordum. O da biraz benim mallığım tabii. Bu kızın sevgilisi vardı o sınıftan, onunla ayrıldıktan sonra bu benim etrafımda olmaya başladı. Açıkçası ondan önce hakkında çok pis düşüncelerim vardı, bildiğin fantezi işte ama ondan sonra soğudum gibi kızdan. Acaba bir şey olur mu diye biraz sohbeti devam ettirdim, hatta (biraz odun olduğum için kızın yazıp yazmadığından emin de olamıyorum) olur da yakınlaşırsak belki bir şeyler hissederim diye de hesaplar yapıyorum. Kıza bir iki kere ders çalıştırdım, bu mesajlaşırken kısa sürede "canım" filan kullanmaya başladı ki bu da biraz garip geldi bana açıkçası. En son buna finallere 3 hafta filan kala "finallerden sonra sinemaya gidelim mi" tarzı bir şeyler sordum, o da biraz bekleyip tamam dedi. Çok da istekli mesaj yazıyor. Sonra baktım bu kıza bir şey hissetmiyorum, biraz da üşengeçlikten ve gerilmek istemediğimden mesaj atmadım daha. Gerçi anlamıyorum arkadaş ismail yk şarkılarına döndüm, benim beğendiğim beni beğenmez, beni beğeneni ben beğenmem. Sap sap dolanırım böyle işte.
Özet: Aramızda çok da fazla muhabbet olmayan bir kıza 3-4 hafta sonra (finallerden sonra) sinemaya gitmeyi teklif etmiştim, o da kabul etmişti. Daha sonra bir daha görüşmedik. Ayıp olmuş mudur?
2 ay önce bir şey oldu da, hala arada aklıma geliyor acaba ayıp mı ettim diye düşünüyorum. Bir kız vardı, bir derste aynı sınıftaydık bununla. Tatlı bir kız, güleç filan ama kendimi yanında çok da rahat hissetmiyordum. O da biraz benim mallığım tabii. Bu kızın sevgilisi vardı o sınıftan, onunla ayrıldıktan sonra bu benim etrafımda olmaya başladı. Açıkçası ondan önce hakkında çok pis düşüncelerim vardı, bildiğin fantezi işte ama ondan sonra soğudum gibi kızdan. Acaba bir şey olur mu diye biraz sohbeti devam ettirdim, hatta (biraz odun olduğum için kızın yazıp yazmadığından emin de olamıyorum) olur da yakınlaşırsak belki bir şeyler hissederim diye de hesaplar yapıyorum. Kıza bir iki kere ders çalıştırdım, bu mesajlaşırken kısa sürede "canım" filan kullanmaya başladı ki bu da biraz garip geldi bana açıkçası. En son buna finallere 3 hafta filan kala "finallerden sonra sinemaya gidelim mi" tarzı bir şeyler sordum, o da biraz bekleyip tamam dedi. Çok da istekli mesaj yazıyor. Sonra baktım bu kıza bir şey hissetmiyorum, biraz da üşengeçlikten ve gerilmek istemediğimden mesaj atmadım daha. Gerçi anlamıyorum arkadaş ismail yk şarkılarına döndüm, benim beğendiğim beni beğenmez, beni beğeneni ben beğenmem. Sap sap dolanırım böyle işte.
Özet: Aramızda çok da fazla muhabbet olmayan bir kıza 3-4 hafta sonra (finallerden sonra) sinemaya gitmeyi teklif etmiştim, o da kabul etmişti. Daha sonra bir daha görüşmedik. Ayıp olmuş mudur?
Nasıl kullanacağım, daha doğrusu nasıl indireceğim?
Rosetta Stone 3.4.5 + .... bu 130 mb.
Rosetta Stone V3 - Japanese (L1, L2, L3) (ISO) bu 1.6 gb.
Önce ilk verdiğimdeki ana programı indirip sonra dil paketi mi indiriliyor?
Rosetta Stone 3.4.5 + .... bu 130 mb.
Rosetta Stone V3 - Japanese (L1, L2, L3) (ISO) bu 1.6 gb.
Önce ilk verdiğimdeki ana programı indirip sonra dil paketi mi indiriliyor?
latimesphoto.files.wordpress.com 
Budizm'in öğretilerini kendi ağızlarından ya da kendi kullandıkları kaynaklardan nasıl öğrenebilirim?
Budizm'in öğretilerini kendi ağızlarından ya da kendi kullandıkları kaynaklardan nasıl öğrenebilirim?
Bu neden hiçbir türk dağıtımcısında yok? Ne zamandır pusuda bekliyorum abi, getirsinler alayım 20 liraya diye. Yok abicim. O 20 liralık ürün sayfasını da kaldırmıyorlar, neredeyse 2 yıldır bakınıyorum. Yabancı sitelerdekiler çok pahalı, elimde şöyle güzel, kutulu halde olsun istiyorum.
5.30da Göte enstitüsünde anime film gösterimi var, gideyim mi sizce? Normalde böyle evde otururken hayatta gitmem ama evde de biraları açıp bir şeyler izlemekten başka bir şey yapmam.
Bir torrent yüzde 98de kaldı, seeder bitmiş galiba. E yarın ay başı, akkden gitmesin. Ne yapabilirim? Torrent linkini versem, indirmeye başlasanız benim indiremediğim kısmı seedlemiyorsunuz, değil mi? Öyle olur mu ki?
en.wikipedia.org
In the evening, a young man named Corley is walking with his friend Lenehan and telling him about a woman he has seduced. His attitude towards her is clearly scornful, and he is happy to relate that she pays his tram fare and has brought him cigars stolen from the house where she is a maid. Corley considers the arrangement superior to when he used to take women out and spend money on them. A rendezvous has been arranged with the woman. As Corley meets her, Lenehan appraises her at a distance, yielding an unflattering description of her physical attributes. Over a supper of peas, Lenehan thinks enviously of Corley and contemplates his own lack of achievement at the age of thirty-one. He dreams of settling down with a "simple-minded" woman. After eating, Lenehan wanders around a bit more before meeting up with Corley at a previously arranged time. Corley presents him with a gold coin that he has just swindled from the woman, or that the woman stole from her employer on his behalf. Unbeknownst to the reader until now, the pair have been planning to do this all along.
Ben sonunu anlamadım, anlatmak istediğini de. Ne demeye getirmiş ki? Acaba bu hikayenin bir özeti mi sadece? Pair dediği ne, arkadaşlar mı yoksa Corley ve sevgilisi mi? Neyi planlıyorlarmış? Corley ve kadın arkadaşa altın parayı vermeyi mi planlamış? Corley ve arkadaşı kadından parayı almayı mı planlamış? Neymiş anlamadım ki nolduğunu.
Not: Hikayenin kendisi ingilizce, o yüzden umarım içerik ingilizce diye duyuruyu silmek gibi bir işgüzarlık yapmaz birileri.
In the evening, a young man named Corley is walking with his friend Lenehan and telling him about a woman he has seduced. His attitude towards her is clearly scornful, and he is happy to relate that she pays his tram fare and has brought him cigars stolen from the house where she is a maid. Corley considers the arrangement superior to when he used to take women out and spend money on them. A rendezvous has been arranged with the woman. As Corley meets her, Lenehan appraises her at a distance, yielding an unflattering description of her physical attributes. Over a supper of peas, Lenehan thinks enviously of Corley and contemplates his own lack of achievement at the age of thirty-one. He dreams of settling down with a "simple-minded" woman. After eating, Lenehan wanders around a bit more before meeting up with Corley at a previously arranged time. Corley presents him with a gold coin that he has just swindled from the woman, or that the woman stole from her employer on his behalf. Unbeknownst to the reader until now, the pair have been planning to do this all along.
Ben sonunu anlamadım, anlatmak istediğini de. Ne demeye getirmiş ki? Acaba bu hikayenin bir özeti mi sadece? Pair dediği ne, arkadaşlar mı yoksa Corley ve sevgilisi mi? Neyi planlıyorlarmış? Corley ve kadın arkadaşa altın parayı vermeyi mi planlamış? Corley ve arkadaşı kadından parayı almayı mı planlamış? Neymiş anlamadım ki nolduğunu.
Not: Hikayenin kendisi ingilizce, o yüzden umarım içerik ingilizce diye duyuruyu silmek gibi bir işgüzarlık yapmaz birileri.
Bu şiirde geçen dizenin doğrusu nedir?
"...Oyuncağı panik olan sayrı yalnızlık..."
Benim Osman Sonant'ın Leyla ile Mecnun'da okuduğundan anladığım "sayrı", ama internette çoğu yerde "sayın" yazmışlar. "Sayın" olması çok saçma geldi bana, büyük ihtimalle yazıya geçiren arkadaşlar "sayrı" nedir bilmiyorlardır diye düşündüm, ama bilemedim yine. Hangisi doğru?
"...Oyuncağı panik olan sayrı yalnızlık..."
Benim Osman Sonant'ın Leyla ile Mecnun'da okuduğundan anladığım "sayrı", ama internette çoğu yerde "sayın" yazmışlar. "Sayın" olması çok saçma geldi bana, büyük ihtimalle yazıya geçiren arkadaşlar "sayrı" nedir bilmiyorlardır diye düşündüm, ama bilemedim yine. Hangisi doğru?
Ankara Çağdaş Sanat Merkezi'nde varmış bu sanırım, önünden geçerken afişini gördüm ama ben daha oradan geçmem, işim düşmez. Sitelerine giriyorum, hiçbir bilgi yok. Googleda arıyorum, hiçbir bilgi yok. Her yerde 3-20 Şubat arasında İstanbul'da yapılmış sergi var, İstanbul başkonsolosluğu bildiri hazırlamış, pdf şeklinde. Ama Ankara sergisiyle ilgili hiçbir şey bulamadım. Detaylarını bileniniz varsa benimle paylaşabilir mi?
Sadece 3 Mart'ta başladığını hatırlıyorum, onu da yanlış hatırlıyor olabilirim.
Sadece 3 Mart'ta başladığını hatırlıyorum, onu da yanlış hatırlıyor olabilirim.
Kaç para kazanıyorsunuz?
Günlük mesainiz kaç saat? / Size kaç saat kalıyor?
Mezun olduğunuz okul/bölüm ne? Varsa yükseklisanstır, phddir, mastırdır neyse.
Artırdığınız parayı ne kadar verimli kullanıyorsunuz? Verim dediğimde anladığınız şey son model ayfon + son model ayped + kalan parayla ev ve araba mu yoksa kalan vaktinizde aldığınız paradan artırdıklarınızla hayatınızın bilmem kaç yılını verdiğinize değer bir şeyler yapabiliyor musunuz?
Günlük mesainiz kaç saat? / Size kaç saat kalıyor?
Mezun olduğunuz okul/bölüm ne? Varsa yükseklisanstır, phddir, mastırdır neyse.
Artırdığınız parayı ne kadar verimli kullanıyorsunuz? Verim dediğimde anladığınız şey son model ayfon + son model ayped + kalan parayla ev ve araba mu yoksa kalan vaktinizde aldığınız paradan artırdıklarınızla hayatınızın bilmem kaç yılını verdiğinize değer bir şeyler yapabiliyor musunuz?
1