romantik ilişkilerde, ya da flört döneminde, karşınızdaki insana dair beklentilerinizi neler oluşturuyor? kendi kendine hayalini kurduğunuz teorik bir insanla kıyaslama yapıyor musunuz? ya da "bu adam/kadın da böyleymiş, napalım" diyerek yardır allah muhabbete devam ediyor musunuz?
şunun için soruyorum: herkesten, en ufak bir hareketinde soğuma, kapıları kapatma durumu var bende. bu durum her şeyi başlamadan bitiriyor. kendime engel olamıyorum. sizde durum nasıl?
şunun için soruyorum: herkesten, en ufak bir hareketinde soğuma, kapıları kapatma durumu var bende. bu durum her şeyi başlamadan bitiriyor. kendime engel olamıyorum. sizde durum nasıl?
Bu hissi (hissizliği) yaşayan başkalarının da olabileceğini düşünerek, aynı beladan muzdarip insanlarla konuya kafa patlatmak için soruyorum: Hep beraber bir düşünüp çözüm bulabilir miyiz?
Yaklaşık bir yıldır, kendime karşı büyük bir kayıtsızlık içerisindeyim. Önceleri etrafıma olup bitene karşı duyduğum hissizlik şeklinde başlayan bu durum, yaklaşık üç aydır son derece rahatsız edici bir şekilde kayıtsızlık ve altı doldurulamayan, boş bir kaygısızlık halini aldı.
Durumun bir mutsuz olma/üzüntü/keder duyma gibi, kişinin anlamlandıracağı, ve somut sebeplerine ulaşabileceği bir kaynağının olmaması, çözümünü daha da zorlaştırıyor. Bir sebep aramak için uğraşmıyorsunuz. Ufak çözümlerle, küçük ayrıntılarla ilerlemeye çalışıyorsunuz, fakat sonuç alamayınca daha çok vazgeçiyorsunuz.
Bu çözüm(cük)ler neler olabiliyor peki? Çok ufak, çok fiziksel değişikliklerden bahsediyorum. Mesela "daha çok su içsem, vücudum kendini daha iyi hissetse, acaba bu duygu dünyama yansır mı?" gibi, ufak fikirler. Ya da, her gün 15 dakika da olsa yürüsem, her gün olmasa da iki günde bir on dakika meditasyon yapsam (telefonuna uygulamasını indir, on dakika eline mi yapışır, yap, değil mi?), yoksa evi mi toplasam? belki bu ufak dağınıklıklar, her şeyi başlatan bunlar... gibi. Kendinize verdiğiniz ufak sözler oluyor bunun gibi, ve tutmuyorsunuz. Bu ufacık sözleri tutmamamanız, - hem de hiç bir sebep yokken, sırf canınız istemiyor diye- özsaygınızı daha da yitirmenize neden oluyor. Size sürekli ufak sözler verip, tutmayan bir yakınınızı düşünün. Bir müddet sonra ortada bir güven kalmaz, değil mi?
Ufak sözler verip, tutmuyorum. Kendimi resim yaparken iyi hissettiğim için, (en azından eskiden böyleydi) boyalarıma ve kağıda sarılıyorum. Ama o eski ben gitmiş. boyadıkça, ürettikçe içi coşku dolan biri değil, "pppfpfpfpfpppff" diyip hiç bir şekilde ürettiğinden tatmin olamayan biri gelmiş. "Eskiden, sen nasıl hisli bir insandın" diyorum. Güzel bir ağaca bakınca gözlerin dolardı. Yağmur senin için nimetti. Durup izlerdin. Bir insanı sevebilme kabiliyetin vardı, şimdi herkesten kaçıyorsun. Bu sevginin yerine koyabileceğin, hayatında takas ettiğin başka bir hissiyat da yok. E ne var o zaman?
Son bir yılda üç farklı ülkede yaşamak zorunda kaldım. Rutin desen, o da yok hayatımda. Yorgunluk desen, e yorulacak ne yaptın it, diyorum. işimi seviyor muyum? meh. herkes kadar. işim rakamlarla, datayla, ölçümlerle falan. heyecan verici değil yani pek. sanatlı manatlı bir şey yapsam, bunun peşinden koşar mıydım? bilmiyorum.
edebiyata bayılırım. okumayı nasıl öğrendiğimi hatırlamıyorum, o derece okumayı seven bir insanım. son iki ayda hiçbir şey okumadım. marketten aldığım şeylerin son kullanma tarihleri dahil. bazen beni kucaklayacak bir kitabın yokluğunu hissediyorum. sonra geçiyor. okumamaya devam.
bu, -belki de üretmeme- temelli zincir nasıl kırılır? yardım hangi noktadan gelir? bu hissiyat eksikliğinden çeken başkaları var mıdır?
sevgiyle.
Yaklaşık bir yıldır, kendime karşı büyük bir kayıtsızlık içerisindeyim. Önceleri etrafıma olup bitene karşı duyduğum hissizlik şeklinde başlayan bu durum, yaklaşık üç aydır son derece rahatsız edici bir şekilde kayıtsızlık ve altı doldurulamayan, boş bir kaygısızlık halini aldı.
Durumun bir mutsuz olma/üzüntü/keder duyma gibi, kişinin anlamlandıracağı, ve somut sebeplerine ulaşabileceği bir kaynağının olmaması, çözümünü daha da zorlaştırıyor. Bir sebep aramak için uğraşmıyorsunuz. Ufak çözümlerle, küçük ayrıntılarla ilerlemeye çalışıyorsunuz, fakat sonuç alamayınca daha çok vazgeçiyorsunuz.
Bu çözüm(cük)ler neler olabiliyor peki? Çok ufak, çok fiziksel değişikliklerden bahsediyorum. Mesela "daha çok su içsem, vücudum kendini daha iyi hissetse, acaba bu duygu dünyama yansır mı?" gibi, ufak fikirler. Ya da, her gün 15 dakika da olsa yürüsem, her gün olmasa da iki günde bir on dakika meditasyon yapsam (telefonuna uygulamasını indir, on dakika eline mi yapışır, yap, değil mi?), yoksa evi mi toplasam? belki bu ufak dağınıklıklar, her şeyi başlatan bunlar... gibi. Kendinize verdiğiniz ufak sözler oluyor bunun gibi, ve tutmuyorsunuz. Bu ufacık sözleri tutmamamanız, - hem de hiç bir sebep yokken, sırf canınız istemiyor diye- özsaygınızı daha da yitirmenize neden oluyor. Size sürekli ufak sözler verip, tutmayan bir yakınınızı düşünün. Bir müddet sonra ortada bir güven kalmaz, değil mi?
Ufak sözler verip, tutmuyorum. Kendimi resim yaparken iyi hissettiğim için, (en azından eskiden böyleydi) boyalarıma ve kağıda sarılıyorum. Ama o eski ben gitmiş. boyadıkça, ürettikçe içi coşku dolan biri değil, "pppfpfpfpfpppff" diyip hiç bir şekilde ürettiğinden tatmin olamayan biri gelmiş. "Eskiden, sen nasıl hisli bir insandın" diyorum. Güzel bir ağaca bakınca gözlerin dolardı. Yağmur senin için nimetti. Durup izlerdin. Bir insanı sevebilme kabiliyetin vardı, şimdi herkesten kaçıyorsun. Bu sevginin yerine koyabileceğin, hayatında takas ettiğin başka bir hissiyat da yok. E ne var o zaman?
Son bir yılda üç farklı ülkede yaşamak zorunda kaldım. Rutin desen, o da yok hayatımda. Yorgunluk desen, e yorulacak ne yaptın it, diyorum. işimi seviyor muyum? meh. herkes kadar. işim rakamlarla, datayla, ölçümlerle falan. heyecan verici değil yani pek. sanatlı manatlı bir şey yapsam, bunun peşinden koşar mıydım? bilmiyorum.
edebiyata bayılırım. okumayı nasıl öğrendiğimi hatırlamıyorum, o derece okumayı seven bir insanım. son iki ayda hiçbir şey okumadım. marketten aldığım şeylerin son kullanma tarihleri dahil. bazen beni kucaklayacak bir kitabın yokluğunu hissediyorum. sonra geçiyor. okumamaya devam.
bu, -belki de üretmeme- temelli zincir nasıl kırılır? yardım hangi noktadan gelir? bu hissiyat eksikliğinden çeken başkaları var mıdır?
sevgiyle.
Merhabalar. Bir haftadır garanti bankası ile büyük bir iletişim sıkıntısı çekiyorum. Polonya'da yaşıyorum, geçtiğimiz günlerde banka hesabımdan bir miktar havale yapınca, banka bu havaleyi benim yapıp yapmadığımdan kıllandı ve internet bankacılığı ile ilgili tüm kimlik bilgilerimi bloke etti. 444 0333 numaralı destek hattından sorunumu bir haftadır 7 ya da 8 seferdir arayarak bildirmeye çalışıyorum. Bana 0212 478 5500 numarası ile dönüş yapmaya çalışıyorlar. Ben aramaya cevap verdiğim anda hattan düşüyorum, çağrıyı açtıktan on saniye sonra kendiliğinden kapanıyor, haliyle benimle iletişime geçemiyorlar.
Kendilerine beni aramaları için hem polonya hattımın, hem tr hattımın numaralarını verdim. Ve arama yapmaları, muhakkak bana ulaşmaları gerektiğini defalarca bildirdim. Defalarca adıma kayıt açıldı, bildirdiğim problemden ötürü. Fakat aradıkları anda hattan düşüyorum ve konuşamıyoruz. İki saat kadar önce üç defa, bir isveç numarasından, bir macaristan numarasından, bir de ispanya numarasından arandım, garanti ile konuşmamın hemen ardından. Artık kendi numaralarını o ülkenin operatörlerine mi yönlendirdiler hiç bir fikrim yok. Fakat aramayı açtığımda yine aynı şey oldu. Hattan düştüm. Geri aradığımda, telefonu açan kişi "no turkish" dedi, derdimi ingilizce anlatmaya çalıştım fakat sanırım konu ile ilgili hiç bir fikri yoktu.
Bir haftadır banka hesabımı kullanamıyorum, ve elimdeki nakit param bitecek. Hesabıma ulaşmam lazım. Bu noktada ne yapacağım gerçekten bilmiyorum. Aradıkları numara ile telefon görüşmesi yapamıyoruz. Hem pl hattımın, hem tr hattımın yurt dışı aramalara açık olduğundan eminim. Ne önerirsiniz? Gerçekten çaresiz kaldım.
Kendilerine beni aramaları için hem polonya hattımın, hem tr hattımın numaralarını verdim. Ve arama yapmaları, muhakkak bana ulaşmaları gerektiğini defalarca bildirdim. Defalarca adıma kayıt açıldı, bildirdiğim problemden ötürü. Fakat aradıkları anda hattan düşüyorum ve konuşamıyoruz. İki saat kadar önce üç defa, bir isveç numarasından, bir macaristan numarasından, bir de ispanya numarasından arandım, garanti ile konuşmamın hemen ardından. Artık kendi numaralarını o ülkenin operatörlerine mi yönlendirdiler hiç bir fikrim yok. Fakat aramayı açtığımda yine aynı şey oldu. Hattan düştüm. Geri aradığımda, telefonu açan kişi "no turkish" dedi, derdimi ingilizce anlatmaya çalıştım fakat sanırım konu ile ilgili hiç bir fikri yoktu.
Bir haftadır banka hesabımı kullanamıyorum, ve elimdeki nakit param bitecek. Hesabıma ulaşmam lazım. Bu noktada ne yapacağım gerçekten bilmiyorum. Aradıkları numara ile telefon görüşmesi yapamıyoruz. Hem pl hattımın, hem tr hattımın yurt dışı aramalara açık olduğundan eminim. Ne önerirsiniz? Gerçekten çaresiz kaldım.
Merhaba, yurtdışından alınan telefon kaydedilirken kullanılacak olan pasaport bir kişiye, e devlet hesabı başka bir kişiye ait olsa olur mu? Harcı pasaport sahibi adına mı yatırıyoruz bu durumda, bir aksilik çıkar mı?
Bir süre önce aldığım Kindle Touch'ı windows xp ile rahat rahat kullanıyordum, şarj edebiliyordum, vesaire. Geçen hafta windows7 yüklemem gerekti. Şu anda kindle'ı şarj edemiyorum. Daha doğrusu bilgisayar kindle'ı görmüyor. Yardımcı olacak birileri çıksa ne güzel olur.
1