merhaba, biraz uzun bir yazi oldu ancak umarim okuyup fikirlerinizi baylasirsiniz..
aslinda cok uzun süredir sahip oldugum ancak son zamanlarda oldukca yogunlasan ve kafami karistiran bir huyum var.. cöp atmaya bayiliyorum.. hani poseti alip, assagi inip, cöp kutusuna firlatmaktan bahsetmiyorum.. söyle ki, evde gerekli gereksiz sürekli bir aranis icerisindeyim neyi atabilirim cöpe, hangi esyadan kurtulabilirim diye..
genel olarak inanilmaz düzenli ve titiz bir insanim.. hatta belki hastalik derecesinde.. evde her seyin ama her seyin yeri bellidir.. gömlekler hep sagda, pantalonlar hep solda asilidir ve mutlaka ayni yöne bakarlar yillardan beri.. parfüm siseleri, icki siseleri boy sirasina göre durur.. klasörler kullanim siralarina göre dizilir, kitaplar yazarlarina göre ve cikis tarihlerine göre siralanir kütüphanede.. sirt cantam da bile kalemler hep ayni yerde, defter, kitaplar ayni yönde durur.. playstation in contreller lari her zaman televizyonun sol alt kösesinde durur vs... hatta yatmadan önce dahi evde kisa bir tur atip, düzeni bozan, yerli yerinde durmayan bir sey var mi diye kontrol ederim.. neyse, varin gerisini siz düsünün.. bu arada yanlis anlasilmasin, sikayet ettigim sey kesinlikle bu düzenlilik degil.. gayet memnunum bu halimden.. (sansa bak ki sevgilim de olabildigine daginik ve cantasinda bile esyalarini kaybedebiliyor..)
simdi tekrar esas konuya dönecek olursak.. cöp atma durumu.. gene ayni sekilde cocuklugumdan beri odamda, evimde olabildigince dikkat ederdim, gereksiz ve kullanmayacagim bir esya olmamasina.. cünkü benim gözümde o kullanilmayacak sey bir fazlaliktir ve bulundugum ortamin düzenini bozar.. iste bu nedenledir ki alir o esyayi aninda cöpe atardim ya da verirdim cevremdeki insanlara, tabii kullanmayacagima emin oldugumda.. kücükken gerci durum daha farkliydi, ailemle yasamamdan dolayi sonuc olarak, tam bi kontrolüm yoktu ev icinde ve karisamazdim düzene kafamin istedigi gibi, ama odamda degisirdi bu durum tabii ki.. uzatmamaya calisiyorum bu arada ancak, durumu tam anlatabilmek icin de gerekli tüm ayrintilari yazmaya calisiyorum..
biraz da örnek vereyim.. son bir kac zamandir yasadigim bir sey.. evde duruyorum ve gözüm araniyor.. önce posterlere takiliyorum, ne geregi var ki, duvarda dursa ne olur durmasa ne olur diye kalkiyorum jack daniels, kiss ve bilimum grand theft auto haritalarini indirip, üzerine bir de yirtip cöpe atiyorum.. saklamak da yok bir kösede, illa gidecekler evden.. sonra iki de bir kalemlige bakip, acaba biten kalem var mi, hemen atayim diye, oturuyorum bütün kalemleri deniyorum.. ve illa atmam gerekiyor ya bir sey, hepsi yazsa bile, mürekkebi en azalmis olanlari secip, cöpe firlatiyorum.. bunlar gene kabul edilebilir gibi geliyor.. ancak son zamanlarda öyle bir artti ki bu aliskanlik, yillar önce severek aldigim ama o zamandan beri yüzüne bakmadigim esyalari aramaya basliyorum.. jonglör toplari, fazla fittnes eldivenleri, eski cüzdanlar, anahtarliklar, süs esyalari, biblolar, kahve fincanlari, fazla ayakkabi bagciklari.. eski dergiler zaten iki dakika durmuyor.. hele hele kullanmiyorsam esantiyonlara asla dayanamiyorum.. ve hatta bazen hizimi alamiyorum ve cok özel anisi olan seyleri dahi cop yapabiliyorum.. bazen dus jelinin, dis macununun dahi bitmesini bekleyemiyorum cope atmak icin.. gereksiz bütün dökümanlari, zamaninda bastigim yüzlerce notu vs. ne de olsa bir daha gerekmeyecek diye hic acimadan, bir de üstüne gücüm yettigince yirtip, parca parca edip, cöpe savuruyorum.. bu da bana bu isi yaparken ne kadar keyif aldigimi gösteriyor gibi geliyor.. bayiliyorum gereksiz buldugum seyleri yirtip, parcalayip cöpe atmaya..
cöpe atmaya kiyamadigim seyleri ise satiyorum.. oynadigim ps3 oyunlari, kullanmama ragmen masada durmasindan hoslanmadigim hoparlörler, kirk yilin basinda oynuyorum, degmez deyip psp vs..
giyebilecek olmama ragmen giymedigim ya da dolabimda durmasindan hoslanmadigima karar verdigim kiyafetleri, ayakkabilari, zamaninda hastasi oldugum ama bir daha ne olsa okumam dedigim kitaplari ise bagisliyorum..
galiba alttan alttan hep optimal ve hatta minimal olmaya calisiyorum ev ortaminda ki aslinda gündelik hayatta hic öyle minimal birisi degilimdir..
simdi sorunumu umarim anlatabilmisimdir.. buraya yazmamin nedeni her seyden önce, durumun kontrolden cikmaya basliyor olmasi.. sürekli düsünüyorum baktigim seylere acaba atabilir miyim, ne geregi var ki bunun vs. diye.. eskiden rahatsiz etmezdi ama artik ediyor yavas yavas ve biraz da korkuyorum, anlik karar verip de kurtuldugum seylere iki gün sonra isim duserse diye ki su güne kadar olmadi da degil.. kimi zaman, evvelden cöp diye attigim veya sattigim/bagisladigim seyleri tekrar satin almak zorunda kaldim..
evet, durum bu.. nedir ki simdi bu? var mi bir adi? benden baska da yasayanlar var mi acaba? peki ben ne yapmaliyim? nasil önüne gecebilirim bunun? böyle gitmez cünkü..
vaktinizi ayirip da okudugunuz icin tesekkürler, bir de bir seyler yazarsaniz sahane olur..
aslinda cok uzun süredir sahip oldugum ancak son zamanlarda oldukca yogunlasan ve kafami karistiran bir huyum var.. cöp atmaya bayiliyorum.. hani poseti alip, assagi inip, cöp kutusuna firlatmaktan bahsetmiyorum.. söyle ki, evde gerekli gereksiz sürekli bir aranis icerisindeyim neyi atabilirim cöpe, hangi esyadan kurtulabilirim diye..
genel olarak inanilmaz düzenli ve titiz bir insanim.. hatta belki hastalik derecesinde.. evde her seyin ama her seyin yeri bellidir.. gömlekler hep sagda, pantalonlar hep solda asilidir ve mutlaka ayni yöne bakarlar yillardan beri.. parfüm siseleri, icki siseleri boy sirasina göre durur.. klasörler kullanim siralarina göre dizilir, kitaplar yazarlarina göre ve cikis tarihlerine göre siralanir kütüphanede.. sirt cantam da bile kalemler hep ayni yerde, defter, kitaplar ayni yönde durur.. playstation in contreller lari her zaman televizyonun sol alt kösesinde durur vs... hatta yatmadan önce dahi evde kisa bir tur atip, düzeni bozan, yerli yerinde durmayan bir sey var mi diye kontrol ederim.. neyse, varin gerisini siz düsünün.. bu arada yanlis anlasilmasin, sikayet ettigim sey kesinlikle bu düzenlilik degil.. gayet memnunum bu halimden.. (sansa bak ki sevgilim de olabildigine daginik ve cantasinda bile esyalarini kaybedebiliyor..)
simdi tekrar esas konuya dönecek olursak.. cöp atma durumu.. gene ayni sekilde cocuklugumdan beri odamda, evimde olabildigince dikkat ederdim, gereksiz ve kullanmayacagim bir esya olmamasina.. cünkü benim gözümde o kullanilmayacak sey bir fazlaliktir ve bulundugum ortamin düzenini bozar.. iste bu nedenledir ki alir o esyayi aninda cöpe atardim ya da verirdim cevremdeki insanlara, tabii kullanmayacagima emin oldugumda.. kücükken gerci durum daha farkliydi, ailemle yasamamdan dolayi sonuc olarak, tam bi kontrolüm yoktu ev icinde ve karisamazdim düzene kafamin istedigi gibi, ama odamda degisirdi bu durum tabii ki.. uzatmamaya calisiyorum bu arada ancak, durumu tam anlatabilmek icin de gerekli tüm ayrintilari yazmaya calisiyorum..
biraz da örnek vereyim.. son bir kac zamandir yasadigim bir sey.. evde duruyorum ve gözüm araniyor.. önce posterlere takiliyorum, ne geregi var ki, duvarda dursa ne olur durmasa ne olur diye kalkiyorum jack daniels, kiss ve bilimum grand theft auto haritalarini indirip, üzerine bir de yirtip cöpe atiyorum.. saklamak da yok bir kösede, illa gidecekler evden.. sonra iki de bir kalemlige bakip, acaba biten kalem var mi, hemen atayim diye, oturuyorum bütün kalemleri deniyorum.. ve illa atmam gerekiyor ya bir sey, hepsi yazsa bile, mürekkebi en azalmis olanlari secip, cöpe firlatiyorum.. bunlar gene kabul edilebilir gibi geliyor.. ancak son zamanlarda öyle bir artti ki bu aliskanlik, yillar önce severek aldigim ama o zamandan beri yüzüne bakmadigim esyalari aramaya basliyorum.. jonglör toplari, fazla fittnes eldivenleri, eski cüzdanlar, anahtarliklar, süs esyalari, biblolar, kahve fincanlari, fazla ayakkabi bagciklari.. eski dergiler zaten iki dakika durmuyor.. hele hele kullanmiyorsam esantiyonlara asla dayanamiyorum.. ve hatta bazen hizimi alamiyorum ve cok özel anisi olan seyleri dahi cop yapabiliyorum.. bazen dus jelinin, dis macununun dahi bitmesini bekleyemiyorum cope atmak icin.. gereksiz bütün dökümanlari, zamaninda bastigim yüzlerce notu vs. ne de olsa bir daha gerekmeyecek diye hic acimadan, bir de üstüne gücüm yettigince yirtip, parca parca edip, cöpe savuruyorum.. bu da bana bu isi yaparken ne kadar keyif aldigimi gösteriyor gibi geliyor.. bayiliyorum gereksiz buldugum seyleri yirtip, parcalayip cöpe atmaya..
cöpe atmaya kiyamadigim seyleri ise satiyorum.. oynadigim ps3 oyunlari, kullanmama ragmen masada durmasindan hoslanmadigim hoparlörler, kirk yilin basinda oynuyorum, degmez deyip psp vs..
giyebilecek olmama ragmen giymedigim ya da dolabimda durmasindan hoslanmadigima karar verdigim kiyafetleri, ayakkabilari, zamaninda hastasi oldugum ama bir daha ne olsa okumam dedigim kitaplari ise bagisliyorum..
galiba alttan alttan hep optimal ve hatta minimal olmaya calisiyorum ev ortaminda ki aslinda gündelik hayatta hic öyle minimal birisi degilimdir..
simdi sorunumu umarim anlatabilmisimdir.. buraya yazmamin nedeni her seyden önce, durumun kontrolden cikmaya basliyor olmasi.. sürekli düsünüyorum baktigim seylere acaba atabilir miyim, ne geregi var ki bunun vs. diye.. eskiden rahatsiz etmezdi ama artik ediyor yavas yavas ve biraz da korkuyorum, anlik karar verip de kurtuldugum seylere iki gün sonra isim duserse diye ki su güne kadar olmadi da degil.. kimi zaman, evvelden cöp diye attigim veya sattigim/bagisladigim seyleri tekrar satin almak zorunda kaldim..
evet, durum bu.. nedir ki simdi bu? var mi bir adi? benden baska da yasayanlar var mi acaba? peki ben ne yapmaliyim? nasil önüne gecebilirim bunun? böyle gitmez cünkü..
vaktinizi ayirip da okudugunuz icin tesekkürler, bir de bir seyler yazarsaniz sahane olur..
merhaba, umut sarikaya nin bir katikatürünü ariyorum bir süredir deliler gibi.. söyle bir seydi:
heyecanli bir üniversite ögrencisi ilk karede sinavlara calismaya baslarken yeni aldigi markir la bütün önemli yerlerin üstünü cizecegini söylüyordu.. ikinci kare de ise hemen sinav sonrasinda(?) karakterimiz koridorda kosarken, bütün calismasi boyunca önemli dediklerinin üstünü cizmek durumunda kalmaktan ve notlarin tamamini dahi okuyamamaktan yakinirken bi arkadasi ona notlar asildi, kalmissin diyordu..
hatirlayan, kendisine sahip olan ve ya linkini bilen varsa ve bana yardim ederse cok sevinirim..
iyi geceler..
heyecanli bir üniversite ögrencisi ilk karede sinavlara calismaya baslarken yeni aldigi markir la bütün önemli yerlerin üstünü cizecegini söylüyordu.. ikinci kare de ise hemen sinav sonrasinda(?) karakterimiz koridorda kosarken, bütün calismasi boyunca önemli dediklerinin üstünü cizmek durumunda kalmaktan ve notlarin tamamini dahi okuyamamaktan yakinirken bi arkadasi ona notlar asildi, kalmissin diyordu..
hatirlayan, kendisine sahip olan ve ya linkini bilen varsa ve bana yardim ederse cok sevinirim..
iyi geceler..
evet, soru aslında çok basit, şu an itibari ile hiç bir yararı olmasa da domain name almak istiyorum.. öyle efsane, yıllar sonra deli para edecek şeyler değil ama.. yani mesela www."ismim".com gibi.. ki ileriye kendi adıma yatırım yapayım..
bunların belli bir standartı var mı? ya da illa ki başvurulması gereken bir yer? öyle değilse nereye yönelmeliyim?
sevgiler, saygılar..
bunların belli bir standartı var mı? ya da illa ki başvurulması gereken bir yer? öyle değilse nereye yönelmeliyim?
sevgiler, saygılar..
(11)
yabancilara seyrettirebilecegim güzel türkiye filmleri ya da okutabilecegim kitaplar..
raizti #19784
evet baslik biraz uzun ve sadece "güzel" sifati ile basit kaciyor ama sorun su: gene yabanci uyruklu insanlar ile gecen malum "midnight express" sohbetlerinden sonra, artik yorulmamdan da kaynaklanir sekilde; "yeter artik bana sormayin, gidin su filmleri seyredin ya da su kitaplari okuyun!" diyebilecegim, onlara da farkli bakis acilari kazandirabilek olan, öncelikle tarafsiz veya türkiye yi ve türkleri iyi yanlariyla -da- ön plana cikaran yabanci veya yerli film ve kitap önerileriniz var mi?
evet, böyle garip bir durumdayım.. misal günlük olsun olmasın, herşeyin istatistiğini merak ediyorum.. örnek olarak, en çok ölüm oranı olan extreme spor nedir? veya istiklal caddesi ni ziyaret eden insanların profilleri, ne yer ne içerler nerde yaşarlar? ya da dünyada ki böcek nüfusunun insan nüfusuna oranı? insan vücudundaki ortalama kıl miktarı ve cinsiyetlere göre birbirine oranı?
garip di mi?
hayır, sorularım bunlar değil, sorum bu tür gerekli gereksiz istatistiklere ulaşabileceğim toplu bir kaynak olup olmadığı? google var ama oradan böyle ıvır zıvır şeylere ulaşana kadar pek vakit alıyor, ya da hiç bir şey bulunamıyor.. var mı böyle bir kaynak?
sevgiler, saygılar..
garip di mi?
hayır, sorularım bunlar değil, sorum bu tür gerekli gereksiz istatistiklere ulaşabileceğim toplu bir kaynak olup olmadığı? google var ama oradan böyle ıvır zıvır şeylere ulaşana kadar pek vakit alıyor, ya da hiç bir şey bulunamıyor.. var mı böyle bir kaynak?
sevgiler, saygılar..
selamlar herkese.. bundan yaklasik 3-4 sene önce bir tanidigimda görmüstüm.. winamp da bir pencerede, o an calan sarkinin sozlukteki basligi cikiyordu, ve normal bir explorer i kullanir gibi o pencerede bütün yazilanlari okuyabiliyordunuz.. var mi böyle bir sey? varsa nerede bulabilirim? kim tarafindan yapildi? veya ben yanlis mi hatirliyorum?
sevgiler, saygilar..
sevgiler, saygilar..
su anda bilgisayar mühendisligi okuyan birisi olarak, biraz da cok da basarili olamamam nedeniyle inanilmaz bir karasizlik icerisindeyim.. yol yakinken dönmek degimini de aklima getirdigim de, belki de dogru bölümü okumadigimi ve eger öyle ise alternatiflerimi degerlendirmem gerektigini düsünüyorum.. ve söyle bir baktigim zaman birbirlerine her ne kadar uzak alanlar olsalar da yillardir kafamda ikinci sirada olan insaat mühendisligi ve belki de mimarliga kayiyorum.. fakat bilgisayar müh. de bu kadar cabuk vagecemeyecegim kadar, sansimi zorlamami, bu riski göze almami gerektirecegini düsündügüm bir alan.. neyse benim kafamdakilerden öte, ben bu durumda sizin kafanizdakilerle ilgileniyorum..
bilgisayar veya insaat mühendisiligi okumus ya da su anda okumakta olan kisiler varsa aranizda, özellikle onlarin, hem akademik hem de üniversite sonrasi kariyer konularindaki fikirlerine danismak isterim.. mümkünse ayrintili bir sekilde.. ya da bu konu ile ilgisi olan kisilerin düsünceleri, kisisel görüsleri vs. de oldukca yardimci olur.. yardimlariniza gercekten ihtiyacim var su anda.. kafam corba gibi cünkü.. simdiden tesekkürler..
sevgiler, saygilar..
bilgisayar veya insaat mühendisiligi okumus ya da su anda okumakta olan kisiler varsa aranizda, özellikle onlarin, hem akademik hem de üniversite sonrasi kariyer konularindaki fikirlerine danismak isterim.. mümkünse ayrintili bir sekilde.. ya da bu konu ile ilgisi olan kisilerin düsünceleri, kisisel görüsleri vs. de oldukca yardimci olur.. yardimlariniza gercekten ihtiyacim var su anda.. kafam corba gibi cünkü.. simdiden tesekkürler..
sevgiler, saygilar..
olur mu?
daha dogrusu biraz daha sorumu acmak, dallandirmak istiyorum.. tamamen teori odakli, sadece algoritmalarla ve sorunlarin cözümü veya gerekli sistemlerin kurulmasi gibi islerde iyi olan, yani bir nevi isinin ne oldugunu bilen, ama pratige gelince bunu koda dökemeyen bir bilgisayar mühendisi olur mu? ha bu bilgisayar mühendisi gene koda bakinca anliyordur, o herhangi bir dilde yazilan programin ne is yaptigini, nasil yaptigini, ne kadar hafiza ve zaman gerektirdigini de biliyordur, hatta daha da gelistirebilir ama, kodu kendi yazamaz.. ama pseudo ile cok iyi calisir mesela.. mümkün mü böyle bir sey?
mümkün degil diyorsaniz, bir an önce ciddi anlamda programlamayi cözmem lazim.. ama programlamadan bahsettigim basit matematiksel islemler veya "hello world" ler degil.. cünkü okudugum üniversite ne yazik ki teori odakli ve her ne kadar programlamayi önceden bilmeyi sart kosmuyoruz deseler de, genel olarak hic bir sey ögretmeyip bu konuda deli gibi kod ödevi vermeleri ve finalde yaz lan java da bir b-baum demeleri böyle olmadigini gösteriyor.. ya da en azindan "evet önceden bilmeniz gerekmezdi, ama simdi.. hadi ögrenin lan.. ama kendiniz.." i üstü kapali belli ediyorlar.. sonuc olarak eger ilk paragrafta yazdigimi sorunun cevabi hayir ise, ikinci paragrafta yazdigim duruma karsilik önerileriniz nelerdir? en hizli ve stabil sekilde, anlayarak da, sahip oldugum teorik bilgiyi kod a nasil dökebilirim?..
sevgiler, saygilar..
daha dogrusu biraz daha sorumu acmak, dallandirmak istiyorum.. tamamen teori odakli, sadece algoritmalarla ve sorunlarin cözümü veya gerekli sistemlerin kurulmasi gibi islerde iyi olan, yani bir nevi isinin ne oldugunu bilen, ama pratige gelince bunu koda dökemeyen bir bilgisayar mühendisi olur mu? ha bu bilgisayar mühendisi gene koda bakinca anliyordur, o herhangi bir dilde yazilan programin ne is yaptigini, nasil yaptigini, ne kadar hafiza ve zaman gerektirdigini de biliyordur, hatta daha da gelistirebilir ama, kodu kendi yazamaz.. ama pseudo ile cok iyi calisir mesela.. mümkün mü böyle bir sey?
mümkün degil diyorsaniz, bir an önce ciddi anlamda programlamayi cözmem lazim.. ama programlamadan bahsettigim basit matematiksel islemler veya "hello world" ler degil.. cünkü okudugum üniversite ne yazik ki teori odakli ve her ne kadar programlamayi önceden bilmeyi sart kosmuyoruz deseler de, genel olarak hic bir sey ögretmeyip bu konuda deli gibi kod ödevi vermeleri ve finalde yaz lan java da bir b-baum demeleri böyle olmadigini gösteriyor.. ya da en azindan "evet önceden bilmeniz gerekmezdi, ama simdi.. hadi ögrenin lan.. ama kendiniz.." i üstü kapali belli ediyorlar.. sonuc olarak eger ilk paragrafta yazdigimi sorunun cevabi hayir ise, ikinci paragrafta yazdigim duruma karsilik önerileriniz nelerdir? en hizli ve stabil sekilde, anlayarak da, sahip oldugum teorik bilgiyi kod a nasil dökebilirim?..
sevgiler, saygilar..
arkadaslar, "lost in translation" isimli güzide filmde bill murray nin oynadigi bob karakterinin tokyo dan ayrilmadan önce scarlett johanson adindaki güzellik tarafindan canlandirilan charlotte karakterinin sokakta kulagina fisildadigi ve kizimizin aglamasina neden olan sözler nelerdir? internette arastirdim fakat bulamadim.. bi fikri olan veya nerede bulabilecegimi bilen birileri cikarsa cok mutlu olacagim..
sevgiler, saygilar..
sevgiler, saygilar..
arkadaslar son care olarak buraya basvuruyorum, hocalara sormaktan utaniyorum cünkü.. farki bir türlü göremiyorum.. aranizda konuyla ilgili olanlar varsa ve yardim ederlerse cok sevirinirim.. soruya gelince..
her ikisi de divide-and-conquer tipinde siralama algoritmasi olan quicksort ile mergesort arasindaki fark nedir? hayir O-Kalkül de de hem worst hem de best case lerde ikisi de ayni.. ikisi de bir pivot secip, rekursiv olarak bölünen parcalara geri dönüyor vs..
arada gercekten bir fark yok mu yoksa ben bir yerde cok büyük bir hata mi yapiyorum?
sevgiler, saygilar..
her ikisi de divide-and-conquer tipinde siralama algoritmasi olan quicksort ile mergesort arasindaki fark nedir? hayir O-Kalkül de de hem worst hem de best case lerde ikisi de ayni.. ikisi de bir pivot secip, rekursiv olarak bölünen parcalara geri dönüyor vs..
arada gercekten bir fark yok mu yoksa ben bir yerde cok büyük bir hata mi yapiyorum?
sevgiler, saygilar..
Evet, Almanya'da yaklasik bir senedir okumakta oldugum bölümün tam olarak ne oldugu konusunda kafamda hala soru isaretleri var.. Söyle basliyayim.. Okudugum bölüme bilgisayar mühendisligi diye girdim.. Cünkü bildigim kadari ile Almanya'da ve Avrupa genelinde, Türkiye'de oldugu gibi "Bilg. Müh." ya da Computer Engineering diye bir bölüm yok.. Ayrica ögrenci dosyamda okudugum alan Türkce'ye gene "Bilg. Müh." diye cevirildi ve bildigim kadari ile YÖK informatik diplomasina bilgisayar mühendisligi denkligi veriyor.. Gene ODTÜ ve ITU nün bilgisayar müh. dersleri ile su anda aldiklarimi ve alacaklarimi karsilastirdigim zaman, cok kücük farkliliklarla beraber derslerin neredeyse tamaminin ayni oldugunu görüyorum.. Ama gelin görün ki bu bölümü bitirdiginde bir kisi Almanya sinirlari icerisinde mühendis(Dipl.-Ingenieur) degil, informatikci(Dipl-Informatiker) oluyor.. Ve mesela Informatik kelimesini Ingilizce'ye cevirdigimiz zaman da "Computer Science and Information Technology" gibi bir karsiligi oluyor üniversitelerde yanilmiyorsam.. Yani kafam karismis durumda.. Bu konuda bilgisi olan arkadaslar yardim edebilirlerse sevinirim.. Simdiden tesekkürler..