Merhaba,
Şu son 1 ayda üç tane kaza haberi ilişti gözüme, birinde bir diş hekimi diğerinde karı koca, bir diğerinde ise istanbulda bir motorcu kaza geçirip ölmüştü...
Karı kocaya çarpmışlar öyle bırakmışlar, diş hekimi pro motorcuymus, diğerinde ise haberlerde gördüm adamın kanı nerdeyse diğer şeride kadar akmıştı.
Hali hazırda aracım var, sevmiyorum ama kullanıyorum işte. Bu kazalar beni çok etkiledi, motorum çalınınca bir adet almayı planlıyordum ama vazgecmek uzereyim sanırım.
Araban var kullan diyenler? motor sevdası geçmez diyenler?
ne diyorsunuz?
Şu son 1 ayda üç tane kaza haberi ilişti gözüme, birinde bir diş hekimi diğerinde karı koca, bir diğerinde ise istanbulda bir motorcu kaza geçirip ölmüştü...
Karı kocaya çarpmışlar öyle bırakmışlar, diş hekimi pro motorcuymus, diğerinde ise haberlerde gördüm adamın kanı nerdeyse diğer şeride kadar akmıştı.
Hali hazırda aracım var, sevmiyorum ama kullanıyorum işte. Bu kazalar beni çok etkiledi, motorum çalınınca bir adet almayı planlıyordum ama vazgecmek uzereyim sanırım.
Araban var kullan diyenler? motor sevdası geçmez diyenler?
ne diyorsunuz?
agustos ayinda iki asamali olacak sekilde toplamda 1 aylik, ispanya-italya tur planim var. mumkun oldugunca hareket halinde ve tek olacagim icin gorebildigim kadar cok sehir gormek istiyorum. turun ispanya ayagi icin ozellikle guney odakli soyle bir rota planladim. rota hakkinda dusuncelerinizi almak istiyorum.
"madrid-sevilla-malaga-granada-valencia-barcelona" ile en az 9 gun en fazla 12 gun.
goruldugu gibi endulus odakli bu rota uzerinde sizce ekle/sil yapmam gereken sehirler var mi? rota iyiyse sizce hangi sehirlere kac gun ayirsam tam anlamiyla mutlu olabilirim?
"madrid-sevilla-malaga-granada-valencia-barcelona" ile en az 9 gun en fazla 12 gun.
goruldugu gibi endulus odakli bu rota uzerinde sizce ekle/sil yapmam gereken sehirler var mi? rota iyiyse sizce hangi sehirlere kac gun ayirsam tam anlamiyla mutlu olabilirim?
az önce yeni bir piercing aldım. aldığım yerde taktırıyorum cünkü henüz yeni sayılır. takan kişi herhangi bir sterilizasyon işlemi uygulamadı. bana da sonradan dank etti. herhangi bir kanama olmadı ama zorladı takarken. HIV+ falan olabilir miyim su an. olan olmustur diyerek cıkarmadım da, cıkarmalı mıydım?
boyle birsey var mı? Kısaca ornek verip aciklamak istiyorum. Su eskiden 50 kuruştu. Bunu tek bir "madeni para" ile alabiliyorduk. Gel zaman git zaman suyun parası 75 kuruş oldu ama bu cok uzun surmedi ve bir anda 1 lira'ya yükseldi. Bu tarz yukselislere enflasyonun dışında bu tarz madeni para cesiti gibi seyler etki ediyor mu?
Merhaba, erdal erzincan, arif sağ, coşkun güla vs. hepsinden dinledim.
www.youtube.com
Bu tarz sazla çalınan eserler var mı bildiğiniz başka?
www.youtube.com

Bu tarz sazla çalınan eserler var mı bildiğiniz başka?
Var mı son zamanlarda 3-4 yılda çekilen güzel mini seri, dizi ve filmler?
en son childhoods end i seyrettim baya beğendim, ascension vardı öyle, true dedective i beğenmedim çok mesela.
bu arada az bilinenler olursa daha iyi olur, zira mainstream dizileri ve filmleri biliyorum ama genede yazın siz.
en son childhoods end i seyrettim baya beğendim, ascension vardı öyle, true dedective i beğenmedim çok mesela.
bu arada az bilinenler olursa daha iyi olur, zira mainstream dizileri ve filmleri biliyorum ama genede yazın siz.
şu anda en uygun telefon ve internet hizmetini hangi şirket veriyor. türk telekom kullanıyorum şu an telefon+internet 70 küsür liraya geliyor.
telefon kullanmasam da olur diğer şirketlerin internetinden memnun musunuz, ne kadar ödüyorsunuz. sürpriz ödemeler çıkıyor mu dönem ortasında.
telefon kullanmasam da olur diğer şirketlerin internetinden memnun musunuz, ne kadar ödüyorsunuz. sürpriz ödemeler çıkıyor mu dönem ortasında.
ben.. ben tıp fakültesini 9 yılda bitirdim. nasıl oldu ne oldu diye sormayın. 16 yaşında çocuk olarak o kapıdan girdğimde ne istediğimi bile bilmiyordum. tercihlerim beni bu noktaya getirdi.
okulda herkes tarafından tanınıyorum, ama kötü şöhretimle. bazen esprisini yapıyorum alt dönem üst dönem herkes beni tanıyor çok mehşurum diye, millet de beğenip gülüyor. tıp fakültesinde herşey sabitttir, düzenlidir, herkes çalışkandır. kimi zaman cerrahi stajı alırken erkekler küpelerini çıkarmak zorunda kalır hocanın takmasını engellemek için. grup arkadaşların 6 yıl boyunca aynıdır, sevgilisini, kaldığı sokağı, annesinin adını, sevdiği yemeği, herbokunu bilirsin 6 yılda. mahallendeki komşu gibidir herkes özellikle de grup arkadaşların. kampüs gibi değil bizim buralar anlayacağınız.
sevgili olduğu ilk insanla okul bitene kadar devam etme yüzdesi de çok yüksek, zaten genelde arkadaş grubundan sevgili oluyorlar patır patır. 2 tane bütte kalırsan arkadaşın abi inş halledersin be der, ne olcak kardo koy gtune demez.
bilmem kaç stajı kaç grupla aldım, hangi grupları dolaştım şuana kadar bilmiyorum. insanlar bazen sen bizle şu stajı da almıştın diyor. doğrudur diyorum hatırlayamıyorum herkesi. biryerlerden uzatınca yarım döneme fln bir de bizim okulun sisteminde inanın öyle karman çorman bir hayat yaşadım ki.herkesin düzenli hayatından öyle zıt kutupta bir hayatım oldu ki.
dile kolay 3 yıl da uzattım. bazen toparlamak öyle zor oluyor ki bizim buralarda. herkes iyi toparladığımı düşünüyor oysa. benle aynı dönemde giren bir kız anoreksiya şuan tanınmayacak halde, yüz kemikleri çıkık kızın. ben hala havamdan kendimden enerjimden gezmemden tiyatromdan birşey kaybetmeden çooook iyi toparladım. kendimle gurur duyuyorum ben.
5 yıl önce okuldaki yakın kız arkadaşımın da iki yüzlü olduğuna karar verdikten sonra kimse ile yakın olmadım. dile kolay 5 yıl. 5 yıldır yalnızım lan ben. deliler gibi yalnızım. günlerimi atlatarak geçirdim hayatımı ben. her eve döndüğümde biraz rahatlayarak. günü atlatmayı çok iyi bilirim ben. uzun süreli planlar yapamıyorum artık hayatımda hiçbir konuda.
2 yanımda oturan kız, kalan öğrencilerden bahsederken çok kötülerdi işte samanlar derken de ordaydım ben. duymamazlıktan geliyorum çoğu zaman. gülüyorum geçiyorum herşeye. ama en sonm nezaman gerçekten güldüm bilmiyorum. bitsin diye beklediğim 9 yıl. yalnızlıkla geçen 5 yıl. bitiyor, nihayet..
dedim ya bütün bunların sonunda kendimle gurur duyuyorum ben. dönüştüğüm kişiyi de seviyorum. seviyorum kendimi. iyi toparladım. elimden geleni yaptım.
tıp sadece iç hastalıkları demek değil, psikiatrisi var, mikroskobisi var. birsürü farklı branşı var. bu ileride de başarısız olacağım anlamına gelmiyor. aksine çok iyi olduğum bölümler var, bazen asistanlar bana sen yazsana bizim bölümü çok iyi olursun diyor.
ama bugün farkettim peşimi hiç bırakmayacak.
kötü şöhretim peşimi hiç bırakamayacak. asla. o insanların bana baktıklarında gördüğü ilk şey. önyargılılar çünkü. önyargılılar.
insanların bana bakışı, peşimden konuşması asla değişmeyecek. çünkü buralar bir mahalle. tıp camiası koca bir mahalle. ve ben 9 yılda bitirmiş berbat bir öğrenciyim doktorum onlara göre. bilginin tanrı olduğu bir mahallede ben hiçbirşeyim. herneyse.
asistan oldum gittim diyelim ist ya da ank ya da izmir de bir universiteye. gittiğim hastanede en az 2-3 tane beni tanıyan genç asistan olacak. daha fazla hatta. tanımayanlarsa mezun olduğum fakülteyi söyleyince, sonraki soruları kaç dönem mezun olduğum, ondan sonraki soruları da aa benim arkadaş vardı sizin dönem demek olacak. tanıştığı arkadaşın da neler diyeceğini bilmek zor olmasa gerek.
iyi bir yere gelemem burda. daha fazla yaşamak istemiyorum bunu. zaman bana malesef iyi bir gözlemci olma yeteneği verdi. ve bu beni çoğu zaman üzüyor. daha fazla aynı bakıştan görmek istemiyorum insanların gözünde. kimse şimdiki olduğun insan bakmıyor buralarda. herkes senden önce gelen dedikoduna bakıyor ilk.
ha tabi bir de kadın olmak var. bu ülkede kadın olmak var. üstelik bir de bizim okulda kadın olmak var. bizim okulda kadın olduğunun bilinmesi var. hiç tanımadığın üst dönemlerden bir adam facebooktan mesaj atarak istediği kadar yazabilir, yavşayabilir, akşam ne yapıyorsun diyebilir, bunu kendinde hak görür. sevgilim var diye yerslediğinde yavşak yavşak sen yanlış anladın benimm de var zaten diyebilir. bu mezun olunca da devam edecek mi bilmiyorum. bu konuya girmek dahi istemiyorum. sevgilim yok ya okuldan düzenli, ondan oluyor bunlar. ah ben ne ahlaksızım. ah bu ben.
gitmeli miyim?
seçeneklerim var. almanya. gitmek için içimde hiçbir istek yok. kaçmak olacak bu biliyorum. orada da ikinci sınıf insan olacağım biliyorum. hangisi daha çok acıtacak ama onu bilmiyorum. ama orda uzmanlaşıp 5 yıl sonra döndüğümde göreceğim saygıyı tahmin edebiliyorum. belki de dönmem zaten. o da ayrı mesele.
gitmeli miyim?
yeni bir ben olabilir. iyisi ile kötüsü ile. yeni bir başlangıç.
ama yapmak istediklerim vardı burda. bu ülkede para kazanmak çok zor değil biraz sermayen varsa. bizim okulun önüne bir yemek dükkanı açsam, maaşımdan çok kazanırım biliyorum.
bu ülkede insanlarla nasıl iletişim kurmam gerektiğini biliyorum, kültürümü biliyorum, bazen erkeklik egomanyasından nefret etsem de. bir esnafa gitsem nasıl konuşucam biliyorum, bir köy kahvesine otursam nasıl muhabbet kurulur biliyorum. nabzına göre şerbetini verebilirim.
bütün bunlardan vazgeçmem gerekecek. bildiğim kültür, tanıdığım insan davranışları, işlerin nasıl yürüğünü bilmek vs, iş kurma fikirleri, ve ailemden, kısacası herşey.
sizce gitmeli miyim?
bir tarafta yeni bir başlangıç.
diğer tarafta burda kalıp yapabileceklerim, ama belki hep eksik, hep yarım bir saygı. belki bir gün tamamlananana kadar.
cevap veren herkese çok teşekkür ederim:)
dipnot: tıp fakültesinin bir boğaziçinden bir itüden nasıl bir farkı olduğunu bilmeyip, nasıl bir köy mahalle olduğunu bilmeyenlere ortamı yeniden anlatmayı düşünmüyorum. satır aralarından çıkarabilirsiniz diye düşünüyorum.
okulda herkes tarafından tanınıyorum, ama kötü şöhretimle. bazen esprisini yapıyorum alt dönem üst dönem herkes beni tanıyor çok mehşurum diye, millet de beğenip gülüyor. tıp fakültesinde herşey sabitttir, düzenlidir, herkes çalışkandır. kimi zaman cerrahi stajı alırken erkekler küpelerini çıkarmak zorunda kalır hocanın takmasını engellemek için. grup arkadaşların 6 yıl boyunca aynıdır, sevgilisini, kaldığı sokağı, annesinin adını, sevdiği yemeği, herbokunu bilirsin 6 yılda. mahallendeki komşu gibidir herkes özellikle de grup arkadaşların. kampüs gibi değil bizim buralar anlayacağınız.
sevgili olduğu ilk insanla okul bitene kadar devam etme yüzdesi de çok yüksek, zaten genelde arkadaş grubundan sevgili oluyorlar patır patır. 2 tane bütte kalırsan arkadaşın abi inş halledersin be der, ne olcak kardo koy gtune demez.
bilmem kaç stajı kaç grupla aldım, hangi grupları dolaştım şuana kadar bilmiyorum. insanlar bazen sen bizle şu stajı da almıştın diyor. doğrudur diyorum hatırlayamıyorum herkesi. biryerlerden uzatınca yarım döneme fln bir de bizim okulun sisteminde inanın öyle karman çorman bir hayat yaşadım ki.herkesin düzenli hayatından öyle zıt kutupta bir hayatım oldu ki.
dile kolay 3 yıl da uzattım. bazen toparlamak öyle zor oluyor ki bizim buralarda. herkes iyi toparladığımı düşünüyor oysa. benle aynı dönemde giren bir kız anoreksiya şuan tanınmayacak halde, yüz kemikleri çıkık kızın. ben hala havamdan kendimden enerjimden gezmemden tiyatromdan birşey kaybetmeden çooook iyi toparladım. kendimle gurur duyuyorum ben.
5 yıl önce okuldaki yakın kız arkadaşımın da iki yüzlü olduğuna karar verdikten sonra kimse ile yakın olmadım. dile kolay 5 yıl. 5 yıldır yalnızım lan ben. deliler gibi yalnızım. günlerimi atlatarak geçirdim hayatımı ben. her eve döndüğümde biraz rahatlayarak. günü atlatmayı çok iyi bilirim ben. uzun süreli planlar yapamıyorum artık hayatımda hiçbir konuda.
2 yanımda oturan kız, kalan öğrencilerden bahsederken çok kötülerdi işte samanlar derken de ordaydım ben. duymamazlıktan geliyorum çoğu zaman. gülüyorum geçiyorum herşeye. ama en sonm nezaman gerçekten güldüm bilmiyorum. bitsin diye beklediğim 9 yıl. yalnızlıkla geçen 5 yıl. bitiyor, nihayet..
dedim ya bütün bunların sonunda kendimle gurur duyuyorum ben. dönüştüğüm kişiyi de seviyorum. seviyorum kendimi. iyi toparladım. elimden geleni yaptım.
tıp sadece iç hastalıkları demek değil, psikiatrisi var, mikroskobisi var. birsürü farklı branşı var. bu ileride de başarısız olacağım anlamına gelmiyor. aksine çok iyi olduğum bölümler var, bazen asistanlar bana sen yazsana bizim bölümü çok iyi olursun diyor.
ama bugün farkettim peşimi hiç bırakmayacak.
kötü şöhretim peşimi hiç bırakamayacak. asla. o insanların bana baktıklarında gördüğü ilk şey. önyargılılar çünkü. önyargılılar.
insanların bana bakışı, peşimden konuşması asla değişmeyecek. çünkü buralar bir mahalle. tıp camiası koca bir mahalle. ve ben 9 yılda bitirmiş berbat bir öğrenciyim doktorum onlara göre. bilginin tanrı olduğu bir mahallede ben hiçbirşeyim. herneyse.
asistan oldum gittim diyelim ist ya da ank ya da izmir de bir universiteye. gittiğim hastanede en az 2-3 tane beni tanıyan genç asistan olacak. daha fazla hatta. tanımayanlarsa mezun olduğum fakülteyi söyleyince, sonraki soruları kaç dönem mezun olduğum, ondan sonraki soruları da aa benim arkadaş vardı sizin dönem demek olacak. tanıştığı arkadaşın da neler diyeceğini bilmek zor olmasa gerek.
iyi bir yere gelemem burda. daha fazla yaşamak istemiyorum bunu. zaman bana malesef iyi bir gözlemci olma yeteneği verdi. ve bu beni çoğu zaman üzüyor. daha fazla aynı bakıştan görmek istemiyorum insanların gözünde. kimse şimdiki olduğun insan bakmıyor buralarda. herkes senden önce gelen dedikoduna bakıyor ilk.
ha tabi bir de kadın olmak var. bu ülkede kadın olmak var. üstelik bir de bizim okulda kadın olmak var. bizim okulda kadın olduğunun bilinmesi var. hiç tanımadığın üst dönemlerden bir adam facebooktan mesaj atarak istediği kadar yazabilir, yavşayabilir, akşam ne yapıyorsun diyebilir, bunu kendinde hak görür. sevgilim var diye yerslediğinde yavşak yavşak sen yanlış anladın benimm de var zaten diyebilir. bu mezun olunca da devam edecek mi bilmiyorum. bu konuya girmek dahi istemiyorum. sevgilim yok ya okuldan düzenli, ondan oluyor bunlar. ah ben ne ahlaksızım. ah bu ben.
gitmeli miyim?
seçeneklerim var. almanya. gitmek için içimde hiçbir istek yok. kaçmak olacak bu biliyorum. orada da ikinci sınıf insan olacağım biliyorum. hangisi daha çok acıtacak ama onu bilmiyorum. ama orda uzmanlaşıp 5 yıl sonra döndüğümde göreceğim saygıyı tahmin edebiliyorum. belki de dönmem zaten. o da ayrı mesele.
gitmeli miyim?
yeni bir ben olabilir. iyisi ile kötüsü ile. yeni bir başlangıç.
ama yapmak istediklerim vardı burda. bu ülkede para kazanmak çok zor değil biraz sermayen varsa. bizim okulun önüne bir yemek dükkanı açsam, maaşımdan çok kazanırım biliyorum.
bu ülkede insanlarla nasıl iletişim kurmam gerektiğini biliyorum, kültürümü biliyorum, bazen erkeklik egomanyasından nefret etsem de. bir esnafa gitsem nasıl konuşucam biliyorum, bir köy kahvesine otursam nasıl muhabbet kurulur biliyorum. nabzına göre şerbetini verebilirim.
bütün bunlardan vazgeçmem gerekecek. bildiğim kültür, tanıdığım insan davranışları, işlerin nasıl yürüğünü bilmek vs, iş kurma fikirleri, ve ailemden, kısacası herşey.
sizce gitmeli miyim?
bir tarafta yeni bir başlangıç.
diğer tarafta burda kalıp yapabileceklerim, ama belki hep eksik, hep yarım bir saygı. belki bir gün tamamlananana kadar.
cevap veren herkese çok teşekkür ederim:)
dipnot: tıp fakültesinin bir boğaziçinden bir itüden nasıl bir farkı olduğunu bilmeyip, nasıl bir köy mahalle olduğunu bilmeyenlere ortamı yeniden anlatmayı düşünmüyorum. satır aralarından çıkarabilirsiniz diye düşünüyorum.
sizce hangisi ?
okurken olsun mezun olduktan sonrası olsun hangisi daha avantajlıdır?
birde galatasaray da okuyan herhangi biri varsa mesaj atabilir mi? teşekkürler.
okurken olsun mezun olduktan sonrası olsun hangisi daha avantajlıdır?
birde galatasaray da okuyan herhangi biri varsa mesaj atabilir mi? teşekkürler.
Ogretmenler olarak okul bittigi icin bir kahvalti yapacakmisiz. Simit, salatalik, zeytin falan goturuluyor. Ben biseyler de yapabilirim, hazir da alabilirim. Onerilerinizi bekliyorum beybilitolar
sizi de darlamıyor mu artık bu tıkış tıkış dolu şehir?
metrobüse biniyoruz kalabalık, trafik zaten duruyor, kaldırımlar bile artık kalabalık. kaldırımın kalabalık olmadığı yerde de kaldırımda arabalar var zaten. onun haricinde "haftasonu çıkalım iki kafa dinleyelim" diyorsun onda da parklar kalabalık, mesire yerleri kalabalık, sahiller kalabalık.
siz de daralıyor musunuz benim gibi, yoksa "yok lan ne olursa olsun seviyorum bu şehri" mi diyorsunuz?
son zamanlarda oldukça sıkıştırmaya başladı buradan gitme düşüncesi. ama gidince ne halt edeceğimi bilemiyorum. ne iş yapacağız, nasıl kazanacağız da yaşayacağız? arada tv'de falan görüyorum. "genç çift ege'deki bilmem ne köyüne yerleşti, orada eşşek kadar bir çitflik satın aldılar, şimdi de organik tarım yapıp köpeklerini çiftleştiriyorlar" deyü.
benim satıp savabilecek evim, arsam bokum püsürüm de yok ki buradakini fahiş fiyata birilerine iteleyip, gidip orada paşalar gibi yaşayayım? nasıl olacak bu işler? burada mı geberip gideceğiz?
metrobüse biniyoruz kalabalık, trafik zaten duruyor, kaldırımlar bile artık kalabalık. kaldırımın kalabalık olmadığı yerde de kaldırımda arabalar var zaten. onun haricinde "haftasonu çıkalım iki kafa dinleyelim" diyorsun onda da parklar kalabalık, mesire yerleri kalabalık, sahiller kalabalık.
siz de daralıyor musunuz benim gibi, yoksa "yok lan ne olursa olsun seviyorum bu şehri" mi diyorsunuz?
son zamanlarda oldukça sıkıştırmaya başladı buradan gitme düşüncesi. ama gidince ne halt edeceğimi bilemiyorum. ne iş yapacağız, nasıl kazanacağız da yaşayacağız? arada tv'de falan görüyorum. "genç çift ege'deki bilmem ne köyüne yerleşti, orada eşşek kadar bir çitflik satın aldılar, şimdi de organik tarım yapıp köpeklerini çiftleştiriyorlar" deyü.
benim satıp savabilecek evim, arsam bokum püsürüm de yok ki buradakini fahiş fiyata birilerine iteleyip, gidip orada paşalar gibi yaşayayım? nasıl olacak bu işler? burada mı geberip gideceğiz?
arkadaşlar paketi neredeyse yarıladım ama anca farkına vardım. skt 24 mart 2016 imiş. bir sıkıntı yaratır mı?
şuan kesin olmayan sebeplerden dolayı alamıyoruz. festival başlamadan 10-15 gün öncesinde normal satış noktalarından veya biletix'den bulabiliriz değil mi?
merhaba, ankarada yaşıyorum. 5k gibi bi gelir var şu an. 150k da bankada var. şimdi üç seçenek var elimde.
1) 50 bin kredi çekip 200 bine ev almak
2) 50-60 bine bi araba alıp 50-60 bin kredi çekip 150 binlik görece vasat bi ev almak
3) 150 bine kredi çekmeden vasat ev almak
ev derken 1+1 lerdenbahsediyorum.
sizce ne yapmalı? hangisi mantıklı? arabam yok ve baya zorluyor bu durum. araba almayı istiyorum. yaş 26.
hayırlı forumlar
1) 50 bin kredi çekip 200 bine ev almak
2) 50-60 bine bi araba alıp 50-60 bin kredi çekip 150 binlik görece vasat bi ev almak
3) 150 bine kredi çekmeden vasat ev almak
ev derken 1+1 lerdenbahsediyorum.
sizce ne yapmalı? hangisi mantıklı? arabam yok ve baya zorluyor bu durum. araba almayı istiyorum. yaş 26.
hayırlı forumlar
ya herkes ne kadar verimli kullanıyor aleti. bendeki yatıyor resmen. siz ne amaçlar için kullanıyorsunuz? ios için app önerin hiç olmazsa :(
bir süre kullansam alışır mıyım ki? bluetooth klavye aldım yine ı-ıh.
danke.
bir süre kullansam alışır mıyım ki? bluetooth klavye aldım yine ı-ıh.
danke.
harddiske kutu alıp taşınabilir bellek olarak kullanacağım, başka işe yarayan parça olur mu? lazım olacak birine versem veya değecek bir şey ise satışa çıkarsam mesela?
selamlar,
önümde telefon veya tablet olarak 2 seçenek var. telefon iphone 6s 16gb, tablet air 2 cellular 64gb. birini seçmemi istiyorlar. ben şahsen mail ve dokümantasyon işleri için kullanmalık tablet istiyorum ama bir daha sorulunca iyice düşünüp öyle cevap vermek istedim.
şimdi benim konumumda;
tabletin avantajları(+)/dezavantajları(-):
+ ekran boyutu bakımından email yazma, dokümantasyon yazma/okuma, sunum hazırlama, uzaktan erişim ve kontrol vs konusunda çok iyi.
+ lync kullanılabiliyor ve hatta ekran paylaşılınca takip edilebiliyor.
+ bende ipad mini var uzun zamandır, çok yavaşladı artık, kağnı gibi geliyor, belki günlük veya ekstra kişisel kullanım için de güzel olabilir.
+ telefon görüşmesi olmayacağı için sürekli bikbik arayan olmayacak (hoş kişisel telefonuma kadar her yerden arıyorlar aramak isteyince zaten)
- boyutlar telefondan büyük olduğu için her yere taşımak sıkıntılı tabii (sanırsam aklıma gelen tek dezavantajı bu), yani gerçi güzel ve kullanışlı bir kılıf/çanta bulsan taşırım çok aşırı ağırlık olacağını sanmıyorum.
telefonun avantajları(+)/dezavantajları(-):
+ boyutlar, kolay taşınabilir, pıt pıt mail okuma, her zaman elimin altında.
+ benim kendi telefonumun şarjı artık öldü, belki telefon olursa kendi telefonumu bu kadar kullanmak zorunda kalmam, iphone 6s'in şarj performansı da gayet iyi bence.
+ telekonferanslara girmek vs daha kolay, cep yakmayacak (ama gerçi çok sık karşılaştığım bir durum değil bu, pek de avantaj diyemem ama belirtmekte fayda var)
- boyutlar bir yerde de dezavantaj tabii, email yönetimi, dokümantasyon kısmı, belki sunum hazırlama, hatta uzaktan erişim konusunda bayağı dezavantajlı olur telefon bana. hoş bütün bunları laptoptan zaten yapabiliyorum ama laptopla çalışmak her zaman kolay değil, aç kapa, vpn'e bağlan, ordan telefondan şifre gir, şunu aç falan derken zaman kaybı, tableti elime aldığım anda pat diye hepsi hazır.
- telefon alırsam artık şirketten aradıklarında açmamazlık yapamam, "niye açmıyorsun, boşuna mı verdik telefon sana" deme hakları doğuyor haliyle.
bu kadar okuyup ve hatta üstüne derdimi sevmemiş arkadaşlara soruyorum; siz olsanız hangisini tercih ederdiniz?
teşekkürler! pazartesiniz süper geçsin!
önümde telefon veya tablet olarak 2 seçenek var. telefon iphone 6s 16gb, tablet air 2 cellular 64gb. birini seçmemi istiyorlar. ben şahsen mail ve dokümantasyon işleri için kullanmalık tablet istiyorum ama bir daha sorulunca iyice düşünüp öyle cevap vermek istedim.
şimdi benim konumumda;
tabletin avantajları(+)/dezavantajları(-):
+ ekran boyutu bakımından email yazma, dokümantasyon yazma/okuma, sunum hazırlama, uzaktan erişim ve kontrol vs konusunda çok iyi.
+ lync kullanılabiliyor ve hatta ekran paylaşılınca takip edilebiliyor.
+ bende ipad mini var uzun zamandır, çok yavaşladı artık, kağnı gibi geliyor, belki günlük veya ekstra kişisel kullanım için de güzel olabilir.
+ telefon görüşmesi olmayacağı için sürekli bikbik arayan olmayacak (hoş kişisel telefonuma kadar her yerden arıyorlar aramak isteyince zaten)
- boyutlar telefondan büyük olduğu için her yere taşımak sıkıntılı tabii (sanırsam aklıma gelen tek dezavantajı bu), yani gerçi güzel ve kullanışlı bir kılıf/çanta bulsan taşırım çok aşırı ağırlık olacağını sanmıyorum.
telefonun avantajları(+)/dezavantajları(-):
+ boyutlar, kolay taşınabilir, pıt pıt mail okuma, her zaman elimin altında.
+ benim kendi telefonumun şarjı artık öldü, belki telefon olursa kendi telefonumu bu kadar kullanmak zorunda kalmam, iphone 6s'in şarj performansı da gayet iyi bence.
+ telekonferanslara girmek vs daha kolay, cep yakmayacak (ama gerçi çok sık karşılaştığım bir durum değil bu, pek de avantaj diyemem ama belirtmekte fayda var)
- boyutlar bir yerde de dezavantaj tabii, email yönetimi, dokümantasyon kısmı, belki sunum hazırlama, hatta uzaktan erişim konusunda bayağı dezavantajlı olur telefon bana. hoş bütün bunları laptoptan zaten yapabiliyorum ama laptopla çalışmak her zaman kolay değil, aç kapa, vpn'e bağlan, ordan telefondan şifre gir, şunu aç falan derken zaman kaybı, tableti elime aldığım anda pat diye hepsi hazır.
- telefon alırsam artık şirketten aradıklarında açmamazlık yapamam, "niye açmıyorsun, boşuna mı verdik telefon sana" deme hakları doğuyor haliyle.
bu kadar okuyup ve hatta üstüne derdimi sevmemiş arkadaşlara soruyorum; siz olsanız hangisini tercih ederdiniz?
teşekkürler! pazartesiniz süper geçsin!
konuyu orada verecekler. üç sunum yapcam bir gün içinde. hazırlanmam için birer saat verecekler. dolayısıyla hazırladığım şeyin provasını yapma, iyice öğrenip özümseme imkanım pek olmayacak. ay ben heyecanlanırım da. öyle olunca konuşma yeteneğimi kaybedip salak salak el kol hareketlerine başlıyorum.
ha bu arada yeni mezunum. sunumla ilgili tek tecrübem okulda derste yaptıklarımız. biraz da tecrübesizliğin verdiği heyecan var.
neler önerirsiniz?
ha bu arada yeni mezunum. sunumla ilgili tek tecrübem okulda derste yaptıklarımız. biraz da tecrübesizliğin verdiği heyecan var.
neler önerirsiniz?
Bir kaç seferdir görüyorum bu cihazı. Nedir bilen link atarsa sevinirim. Teşekkürler
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com

Şimdi geçen seneye kadar düzenli spor yapan(haftada min 2 kere spor salonu) biriyken son bir senede 8 kg kadar aldım.
ciddi göbek ve yağlanma var, bunu gidermek için olursa her gün olmazsa her iki günde bir 50 dakika - 1 saat, koşma, kondüsyon bisikleti ve eliptik arasında cardio çalışacağım.
kas kütlesi iyi, onuda kaybetmek istemiyorum, beslenmede sorun yok(hayvan gibi yiyorum amk) ama beden için spor önerileri var ise alabilirim.
size verilen antreman örneklerini paylaşabilirseniz sevinirim.
ciddi göbek ve yağlanma var, bunu gidermek için olursa her gün olmazsa her iki günde bir 50 dakika - 1 saat, koşma, kondüsyon bisikleti ve eliptik arasında cardio çalışacağım.
kas kütlesi iyi, onuda kaybetmek istemiyorum, beslenmede sorun yok(hayvan gibi yiyorum amk) ama beden için spor önerileri var ise alabilirim.
size verilen antreman örneklerini paylaşabilirseniz sevinirim.
youtube de bir kac kanala abone oldum. Ne zaman abone oldugum youtube kanali yeni bir video eklese mobilden bana bildirim gelip duruyor. Uyurken bu bildirimler beni rahatsiz ediyor. Nasil kapatabilirim bildirim gelmesini?
Çok mu karanlık olur. Ya da çok mu yakın olur? kafamda canlandıramadım?
Hani böyle cafelerin önünden filan arabayı böğürterek ya da lastik sesi çıkararak geçen tipler var ya... Ben bunların motivasyonunu çok merak ediyorum.
Lüks araba sahibi olup aynı yerlerden 10 kez geçerek hava atan insanları anlayabiliyorum. "Zenginim, pahalı arabam var, bunu göstermek istiyorum" diyor ve işe yaradığı da oluyordur. Lamborghini'yi o adamın kullandığını gören bir kız, o adam restorandan içeri girince ilgilenir vs...
Ama bugüne kadar, arabasıyla hayvan gibi ses çıkararak geçen birinin bu hareketini çekici bulan tek bir kişiye bile rastlamadım. İstisnasız herkes bunu itici, ukala, rahatsız edici buluyor. O halde NEDEN YAPIYORLAR LAN? Gerçekten bu hareketi cool bulan insanlar var mı? Tikky kızlara ya da öteki araba sevdalısı erkeklere bile gösteriş için yapılsa anlarım ama pek zannetmiyorum... Salt ilgi çekmek mi amaç? Kötü bir ilgi olsa bile...
Özellikle bizzat bu ses çıkarma işini yapanlara veya bunu çekici bulanlara soruyorum; nedir bunda benim göremediğim cazibe?
Lüks araba sahibi olup aynı yerlerden 10 kez geçerek hava atan insanları anlayabiliyorum. "Zenginim, pahalı arabam var, bunu göstermek istiyorum" diyor ve işe yaradığı da oluyordur. Lamborghini'yi o adamın kullandığını gören bir kız, o adam restorandan içeri girince ilgilenir vs...
Ama bugüne kadar, arabasıyla hayvan gibi ses çıkararak geçen birinin bu hareketini çekici bulan tek bir kişiye bile rastlamadım. İstisnasız herkes bunu itici, ukala, rahatsız edici buluyor. O halde NEDEN YAPIYORLAR LAN? Gerçekten bu hareketi cool bulan insanlar var mı? Tikky kızlara ya da öteki araba sevdalısı erkeklere bile gösteriş için yapılsa anlarım ama pek zannetmiyorum... Salt ilgi çekmek mi amaç? Kötü bir ilgi olsa bile...
Özellikle bizzat bu ses çıkarma işini yapanlara veya bunu çekici bulanlara soruyorum; nedir bunda benim göremediğim cazibe?
Elinde 6 sezon 6 bölüm mevcut olup, mail ile ya da dropbox ile paylaşacak biri var mıdır? Torrent kullanımı ne yazık kı yasak ne yazık kı burada.
sevgiler
ve şimdiden teşekkürler
sevgiler
ve şimdiden teşekkürler
Merhabalar
Jet düşürülmesinden sonra, devlet rusların ülkeye giriş çıkışı hakkında herhangi bir yaptırım ya da başka birşey uygulamış mıydı? Veya hala var mı?
Ruslar bir bölgedeki türkleri sınır dışı etmişti hatırladığım kadarıyla, biz böyle birşey yaptık mı? Veya herhangi bir yaptırım?
Yapmadık hatırladığım kadarıyla ama yine de bir sormak istedim.
Jet düşürülmesinden sonra, devlet rusların ülkeye giriş çıkışı hakkında herhangi bir yaptırım ya da başka birşey uygulamış mıydı? Veya hala var mı?
Ruslar bir bölgedeki türkleri sınır dışı etmişti hatırladığım kadarıyla, biz böyle birşey yaptık mı? Veya herhangi bir yaptırım?
Yapmadık hatırladığım kadarıyla ama yine de bir sormak istedim.
şöyle güzel belgesel önerisi olanlar vr mı?
teknoloji, sanat, tarih olabilir.
teknoloji, sanat, tarih olabilir.
2-3 saat içerisinde ukulele almak için müzik dükkanlarını dolaşıcam.ancak henüz nereye gideyim,nereden alayım gibi bir karara varamadım.konumum avrupa yakası/bağcılar.travmay veya metro yolu ile gidebileceğim yakında bi yerlerde güvenilir neresi vardır?
Sevgili Duyurucular,
İstanbul'da 2000 TL ile kira ve yol masrafı hariç diğer masraflar dahil şekilde yaşanır mı? Zorlayıcı olur mu?
Görüşlerinizi beklyorum.
Edit: Ortalama gelir 3600 TL olarak düşünebilirsiniz. İş anadolu yakasında(yolu çok dert etmiyorum), Ortaköy tarafında 1500 TL kiraya örnek bi ev var şuan da.
İstanbul'da 2000 TL ile kira ve yol masrafı hariç diğer masraflar dahil şekilde yaşanır mı? Zorlayıcı olur mu?
Görüşlerinizi beklyorum.
Edit: Ortalama gelir 3600 TL olarak düşünebilirsiniz. İş anadolu yakasında(yolu çok dert etmiyorum), Ortaköy tarafında 1500 TL kiraya örnek bi ev var şuan da.
merhaba,
1.6 VTi manuel ve 1.6 THP yarı otomatik (Mcp) motorlar arasında bir seçim yapmak gerekirse motorların artıları eksileri nelerdir ? Yakıt tüketimi olarak avantajlı olan hangisidir? MCp şanzımanlarda vites geçişlerinde yığılma yaptığı şeklinde şikayetler söz konusu. Bu bilgiler ışığında hangisi tercih edilmeli?
Söz konusu araç DS4, İstanbul içerisinde kullanılacak.
1.6 VTi manuel ve 1.6 THP yarı otomatik (Mcp) motorlar arasında bir seçim yapmak gerekirse motorların artıları eksileri nelerdir ? Yakıt tüketimi olarak avantajlı olan hangisidir? MCp şanzımanlarda vites geçişlerinde yığılma yaptığı şeklinde şikayetler söz konusu. Bu bilgiler ışığında hangisi tercih edilmeli?
Söz konusu araç DS4, İstanbul içerisinde kullanılacak.
Adını unuttum o nesnenin. Eşyalar kırılmasın diye baloncuklu bir naylona sararız ya, pıtır pıtır baloncukları patlatılan şey. Ondan nerede buluruz? Çoklu olarak.
9 ay önce yurtdışına çıkmadan önce sözleşmeli ttnet adsl aboneliğimin kalan aylarını ve sözleşme fesih bedellerini vs. her şeyini ödeyip öyle çıkmıştım yurt dışına. Şimdi tr'ye geldim 1 haftalığına ve adamlar bana haciz tebligatı yollamış ve 750 tl gibi bir fatura çıkarmışlar. Bunun
Şimdi ben bu devletin hangi kurumuna sövmeyeyim?
Edit: Sanırım bu parayı ödeyeceğim ama inanın kendimi hiçbir zaman bu kadar aptal hissetmemiştim. Ve bırak vatan, millet sevgisini bu ülkeyi her zaman nefret ile anacağım. Bardağı taşıran son damla bu oldu evet.
Şimdi ben bu devletin hangi kurumuna sövmeyeyim?
Edit: Sanırım bu parayı ödeyeceğim ama inanın kendimi hiçbir zaman bu kadar aptal hissetmemiştim. Ve bırak vatan, millet sevgisini bu ülkeyi her zaman nefret ile anacağım. Bardağı taşıran son damla bu oldu evet.
kendimden şüphe etmeye başladım ben mi yanlış biliyorum diye.
"şuan" nedir arkadaşlar. hiç ummadığım adamlar "şuan" diyor. cahil desen neyse, her imlayı doğru kullanıp öteki cümlede "şuan" yazıyor.
"şu an" değil mi, nerden çıktı bunu bitişik yazmak? ciddi soruyorum bunu. kural falan mı değişti bitişik yazılır diye? "şuan" nedir yahu?
"şuan" nedir arkadaşlar. hiç ummadığım adamlar "şuan" diyor. cahil desen neyse, her imlayı doğru kullanıp öteki cümlede "şuan" yazıyor.
"şu an" değil mi, nerden çıktı bunu bitişik yazmak? ciddi soruyorum bunu. kural falan mı değişti bitişik yazılır diye? "şuan" nedir yahu?
Hangisini tercih ediyorsunuz, neden? Genelde ne yaptiginiz önemli tabii.
Ben her haftasonu aynı ikilemi yaşıyorum; evde oturup dinlensem, dinlenemiyorum yine. Elim, kolum durmuyor bir bakmisim dolap düzenliyorum. Gezsem evde oturup da bir dinlenemedik bu hafta diyorum. Genelde evde kalıyorum ama galiba.
Ben her haftasonu aynı ikilemi yaşıyorum; evde oturup dinlensem, dinlenemiyorum yine. Elim, kolum durmuyor bir bakmisim dolap düzenliyorum. Gezsem evde oturup da bir dinlenemedik bu hafta diyorum. Genelde evde kalıyorum ama galiba.
İlk baktığım özellik tasarım. Zira telefonda öyle aman aman performans arayan biri değilim, oyun da oynamıyorum. Donmadan çalışsın, aksın telefon yeter.
işyerinde odamız değişti alt kata taşındık. yan odamız altın günü gibi 5 tane kadın akşama kadar vır vır vır hepsi bağırarak konuşuyor taşındığımızdan beri başımın ağrısı dinmiyor. bu hemcinslerimden biri de benimle inatla arkadaş olmaya çalışıyor fakat bana çok zevzek geliyor hiç istemiyorum kendisiyle konuşmayı. 2 dakika telefonla konuşmaya gidiyorum bakıyorum koltuğuma oturmuş seninki daha rahat bundan sonra burada ben oturacağım diyor. hadi biraz otursun deyip sandalyeye geçtim sohbet etmeye çalıştım ama kalkmak bilmiyor bir sürü işlerim var ve onun keyfini bekliyorum. resmen tuvalete falan gitmemi bekleyip her seferinde yerime geçiyor yan odadan. gün içinde 3 4 kere bunu yaşıyoruz.
masamda rengarenk kalemlerim var, hediye gelen süslerim var, her geldiğinde onları karıştırıyor bunu alayım mı, bu benim olsun mu diye sorup duruyor, kötü kötü şakalar yapıyor zorla bile gülemiyorum sinirim bozuluyor.
bugün de eklediğim resimdeki pantolondan giydim birebir aynısı. bol ve çok rahat bir pantolon. üstümde bluz ve ince hırka var odamız serin oluyor diye. sabah beni gördüğünden beri bağırıp duruyor millete kakamel eşofmanla gelmiş, kakamel pijamalarını çıkarmadan gelmiş, kakamel artık burada uyuyacakmış işi çokmuş eve gitmeyecekmiş, kakamel de kakamel... hay ağzına tükürsün kakamel diyeceğim en sonunda, sesini duydukça sinir oluyorum susmak bilmiyor. görmeyeyim diye kapıyı kapattım gelip kapıyı açıp oradan bağırıyor kakamel pijaman ne güzel diye. hadi kalk tuvalete falan git 2 saattir koltuğuna oturamadım biraz da ben oturayım falan diyor.
kavga etmeyi sevmiyorum kavgasız laf anlatabilir miyim ben bu zevzeğe? ha daha önce dedim bak hoşlanmıyorum bu tarz şakalardan bana yapma lütfen diye ama umursamadı ve umursayacak gibi durmuyor. sabrım da tükenmek üzere kendisine. 3 hafta içinde yüzünü görünce moralim bozulacak duruma geldim. bu arada kendisi ufak değil 31 32 yaşında. ama kafa çocuk.
ne yapayım nasıl başa çıkayım ben bu işe yaramazla? keşke kavga etsem ve bi daha hiç konuşmasak fakat her gün yüz yüze bakıyoruz ortak toplantılarımız, yazışmalarımız vs oluyor o yüzden tamamen ipleri kopartamıyorum.
tikler öğle yemeğinden sonra gelecek
masamda rengarenk kalemlerim var, hediye gelen süslerim var, her geldiğinde onları karıştırıyor bunu alayım mı, bu benim olsun mu diye sorup duruyor, kötü kötü şakalar yapıyor zorla bile gülemiyorum sinirim bozuluyor.
bugün de eklediğim resimdeki pantolondan giydim birebir aynısı. bol ve çok rahat bir pantolon. üstümde bluz ve ince hırka var odamız serin oluyor diye. sabah beni gördüğünden beri bağırıp duruyor millete kakamel eşofmanla gelmiş, kakamel pijamalarını çıkarmadan gelmiş, kakamel artık burada uyuyacakmış işi çokmuş eve gitmeyecekmiş, kakamel de kakamel... hay ağzına tükürsün kakamel diyeceğim en sonunda, sesini duydukça sinir oluyorum susmak bilmiyor. görmeyeyim diye kapıyı kapattım gelip kapıyı açıp oradan bağırıyor kakamel pijaman ne güzel diye. hadi kalk tuvalete falan git 2 saattir koltuğuna oturamadım biraz da ben oturayım falan diyor.
kavga etmeyi sevmiyorum kavgasız laf anlatabilir miyim ben bu zevzeğe? ha daha önce dedim bak hoşlanmıyorum bu tarz şakalardan bana yapma lütfen diye ama umursamadı ve umursayacak gibi durmuyor. sabrım da tükenmek üzere kendisine. 3 hafta içinde yüzünü görünce moralim bozulacak duruma geldim. bu arada kendisi ufak değil 31 32 yaşında. ama kafa çocuk.
ne yapayım nasıl başa çıkayım ben bu işe yaramazla? keşke kavga etsem ve bi daha hiç konuşmasak fakat her gün yüz yüze bakıyoruz ortak toplantılarımız, yazışmalarımız vs oluyor o yüzden tamamen ipleri kopartamıyorum.
tikler öğle yemeğinden sonra gelecek
Varsa taşınabilirinden almak istiyorum. 500 gb yetmiyor artık.
2 tb ve üstü düşünüyorum.
2 tb ve üstü düşünüyorum.
Nasıl höst diyorsunuz?
Normalde çok sakin bir adamım ama bazen öyle bi durum ya da olay oluyo ki adama olmadık işkenceler yapasım geliyo hani ölmesin ama sürünsün istiyorum.
Siz nasıl kendinizi durduruyorsunuz?
not: yapıyorum demedim yapasım var dedim :)
Normalde çok sakin bir adamım ama bazen öyle bi durum ya da olay oluyo ki adama olmadık işkenceler yapasım geliyo hani ölmesin ama sürünsün istiyorum.
Siz nasıl kendinizi durduruyorsunuz?
not: yapıyorum demedim yapasım var dedim :)
hali hazırda antalya'da arkadaşıma ait olan www.antalyaescape.com oyununu, izmir'e ortak olarak açmamız için bayağı ısrar ediyor. hala popüler mi, izmir piyasası ne durumda?
Merhabalar,
Bir yurtdışı sitesinden alışveriş yaptım. 4992 TL olarak görünen ücret üzerine kredi kartımı girdim ve ürünü aldım.
Kredi kartıma 5177 TL olarak yansımış.
İnternet sitesiyle irtibata geçtiğimde onlar 4992 TL aldıklarını gösterdiler. Sorun bankanızda dediler
Bankayı aradım banka da 4992 olarak görüyor ama kur farkından dolayı diye açıklama yapıyor.
Tatmin olmadım ne yapmalıyım?
Bir yurtdışı sitesinden alışveriş yaptım. 4992 TL olarak görünen ücret üzerine kredi kartımı girdim ve ürünü aldım.
Kredi kartıma 5177 TL olarak yansımış.
İnternet sitesiyle irtibata geçtiğimde onlar 4992 TL aldıklarını gösterdiler. Sorun bankanızda dediler
Bankayı aradım banka da 4992 olarak görüyor ama kur farkından dolayı diye açıklama yapıyor.
Tatmin olmadım ne yapmalıyım?
hani böyle gericiliği falan eleştirmeye gelince mangalda kül bırakmıyoruz ya.
hepimizin "o geniş vizyonumuzla" ülkenin geleceği için planladığımız bir sürü planı var.
hatta tatile de hep avrupaya gidiyoruz çünkü kendimizi onlardan biri gibi hissediyoruz...
ben de y kuşağıyım arkadaşlar ben de aynen bu yukarıda saydıklarımı yapıyorum, ben de taksimde, kadıköyde içiyorum, sigara da, alkol de ama hiçbir zaman pisliğimi arkamda bırakmıyorum. ne şişemi, ne izmaritimi ne de kusmuğumu.
kendisini ülkenin kurtarıcısı olarak adlandıran herkes orada ama kadıköy halkı bu kurtarıcı gençliğin pisliğinden usandığı için kapısının önündeki merdivenlere oturulmasın diye 2. bir demir kapı yaptırmak zorunda kalmış, barların olduğu bölgelere "yeter artık" diye afişler bile asmışlar...
tüm bunları %99'u hükümet karşıtı bir topluluk yapıyor. sonra hükümetin insanların özlük haklarına saygı duymadığını iddia edip bununla mücadele mi ediyorlar? sonra bu mücadelenin neden bu kadar uzun sürdüğüne anlam veremiyorlar. sizce de biraz komik olmuyor mu?
hepimizin "o geniş vizyonumuzla" ülkenin geleceği için planladığımız bir sürü planı var.
hatta tatile de hep avrupaya gidiyoruz çünkü kendimizi onlardan biri gibi hissediyoruz...
ben de y kuşağıyım arkadaşlar ben de aynen bu yukarıda saydıklarımı yapıyorum, ben de taksimde, kadıköyde içiyorum, sigara da, alkol de ama hiçbir zaman pisliğimi arkamda bırakmıyorum. ne şişemi, ne izmaritimi ne de kusmuğumu.
kendisini ülkenin kurtarıcısı olarak adlandıran herkes orada ama kadıköy halkı bu kurtarıcı gençliğin pisliğinden usandığı için kapısının önündeki merdivenlere oturulmasın diye 2. bir demir kapı yaptırmak zorunda kalmış, barların olduğu bölgelere "yeter artık" diye afişler bile asmışlar...
tüm bunları %99'u hükümet karşıtı bir topluluk yapıyor. sonra hükümetin insanların özlük haklarına saygı duymadığını iddia edip bununla mücadele mi ediyorlar? sonra bu mücadelenin neden bu kadar uzun sürdüğüne anlam veremiyorlar. sizce de biraz komik olmuyor mu?
başlıkta da söylediğim gibi senaryo okumak istiyorum yani böyle kültleşmiş bazı filmlerin falan olabilir ancak nerden bulurum; kitapçılarda,internette pdf olarak mı bilmiyorum. internette biraz bakındım ama bulamadım bişey nasıl ulaşabilirim,yardımcı olursanız çok sevinirim.
yeni android telefondaki google chrome'da oturum açtıktan sonra kayıtlı tüm şifrelerim uçtu. şu an eski android telefonumda sync ediliği için duruyor. 100-150 şifre. nasıl kurtarıp bir daha google ile senkronize edebilirim?
Merhaba.
Bu sene Eylül ayı başında Yunanistan-Thassos'da tatil yapmayı planlıyorduk. Bugün radyoda duyduğum bir bilgi endişelenmeme yol açtı. Türkiye'ye gelmeyen rus turistlerin bu seneki tatil adresi Yunanistan oluyormuş sanırım. Yunanistan genelinde, geçtiğimiz yıla oranla %500 fazla doluluk varmış. Bu sene Yunanistan'a tatile gideniniz veya oradan duyum alanınız oldu mu ? Aşırı kalabalık söz konusu mu ? Çok kalabalık olacaksa vazgeçeceğim çünkü. 4 kişiyiz zaten bir sürü vize masrafı yapacağız, bir de kafamızı dinleyemeyeceğimiz, restoranlarda sıra bekleyeceğimiz bir tatil istemiyoruz.
Bu sene Eylül ayı başında Yunanistan-Thassos'da tatil yapmayı planlıyorduk. Bugün radyoda duyduğum bir bilgi endişelenmeme yol açtı. Türkiye'ye gelmeyen rus turistlerin bu seneki tatil adresi Yunanistan oluyormuş sanırım. Yunanistan genelinde, geçtiğimiz yıla oranla %500 fazla doluluk varmış. Bu sene Yunanistan'a tatile gideniniz veya oradan duyum alanınız oldu mu ? Aşırı kalabalık söz konusu mu ? Çok kalabalık olacaksa vazgeçeceğim çünkü. 4 kişiyiz zaten bir sürü vize masrafı yapacağız, bir de kafamızı dinleyemeyeceğimiz, restoranlarda sıra bekleyeceğimiz bir tatil istemiyoruz.
Ramazan Bayramı'nda 10 gün Yunanistan'da olacağım. Halkidiki'ye kaç gün ayırmamı tavsiye edersiniz? Nerede kalmamız daha mantıklı olur? Teşekkürler.
Şimdi bende şöyle bir algı var, öyle bir anlatılıyor ki dinlere inanmayan insanlar çok iyidir, kötülük yapmazlar, başkalarına karışmazlar vs. Bu algının herkes üzerinde oluşturulduğunu düşünüyorum en azından dine inanan birisinden daha iyi insanlar oldukları algısı yüksek. Peki gerçekten de dünya üzerinde dinlere inanmayanlar çoğunlukta olsa her şey çok güzel mi olur, savaşlar olmaz mı, açlık bitmiş mi olur?
Ya da herhangi bir fikir çatışması halinde bu nasıl çözüme kavuşturulabilir?
İ
Bu konu hakkında hiç düşünmemiştim, sizin fikirlerinizi öğreniyim dedim.
Ya da herhangi bir fikir çatışması halinde bu nasıl çözüme kavuşturulabilir?
İ
Bu konu hakkında hiç düşünmemiştim, sizin fikirlerinizi öğreniyim dedim.
aile hekimimi eve yakın bir yere tanımlamak istiyorum. süreç nasıl oluyor, hemen değişiyor mu? çünkü sağlık raporu almam gerekiyor.
İki tane yamyam ile üç gündür birlikteyim. Sürekli beni ısırma peşindeler. Bunlara dişlik falan mı almak lazım? Isırma içgüdülerini tatmin etmeleri mi gerekiyor yoksa başka bir sorun mu var?
öncelikle, management information systems okuyorum. bu yıl okul bitiyor ve ben alanımda pek yetkin biri değilim. yani iş verilirse araştıra araştıra çıkıyorum işin içinden ama öyle oturup ezbere kod yazabilecek biri değilim. yani en azından şu anlık öyle. zaten bölümde de işletme ve bilgisayar derslerini birlikte gördük, bildiğiniz eşit ağırlıkçı gibi bişeyiz. işimiz kod yazmak da değil pek aslında ama sektördeki ilanlar bu yönde.
bir çok insan mezun olduğu zaman işi bilmiyor, çalıştıkça öğreniyor bunun farkındayım ama yazılım ile ilgili iş ilanlarına baktığım zaman ya tecrübeli eleman arıyorlar, ya süpermen, ya da 2 ay deneme ayağına çalıştırıp kovmak için köle.
asıl soruna geliyoruz: doğu'da yaşıyorum ve maalesef yazılım sektörü istanbul, ankara ekseninde dönüyor. bu da demek oluyor ki yüksek ihtimalle yaşadığım yerde iş bulamayıp batıda iş aramak zorunda kalacağım. ve asıl sorundan sonra en büyük soruna geliyoruz ki, iş bulsam bile 1 yıl süreyle 1000 - 1500 tl civarı bir maaş alabilirim. tabi 1 yıl en iyi ihtimal. bu parayla orada anca parkta yatar, döşemeleri kemiririm. lüks bir hayat beklentim yok ama biliyorsunuz 1500 ile geçinmek mümkün değil.
ankarada veya istanbulda tanıdık da yok. ne yapayım ben? siz benim yerimde olsaydınız ne yapardınız? sektör benim korktuğum kadar acımasız mı yoksa ben mi gözümü korkutuyorum? ilanlara bakmaya korkar oldum. pırpırsoft, cicisoft bile 2342349234 dil bilen, oracle'ı yalamış yutmuş, php kullanarak ağzından ateş çıkarabilen adam arıyor. ben bu kadar komplike değilim. hatta kom bile değilim.
geçen sene yaşadığım şehirdeki sikindirik bir yazılım firmasına gidip "burada 3 ay okul açılana kadar takılıp bir şeyler öğrenmek niyetindeyim" dedim, adamlar olur falan dediler, seni ararız dediler ama aramadılar. para falan da istememiştim lan, yol yemek sizden gerisi önemli değil demiştim. bildiğin travma yaşadım. hala etkisindeyim. madem kabul etmeyeceksin neden umut veriyorsun allahsız.
korkuyorum beyler bayanlar. özel sektör hep mi böyle? içime su serpin, ya da acımasız gerçekleri yüzüme yüzüme vurun ki gönül rahatlığıyla intihar edeyim.
not: kpss bir alternatif değil şu an.
bir çok insan mezun olduğu zaman işi bilmiyor, çalıştıkça öğreniyor bunun farkındayım ama yazılım ile ilgili iş ilanlarına baktığım zaman ya tecrübeli eleman arıyorlar, ya süpermen, ya da 2 ay deneme ayağına çalıştırıp kovmak için köle.
asıl soruna geliyoruz: doğu'da yaşıyorum ve maalesef yazılım sektörü istanbul, ankara ekseninde dönüyor. bu da demek oluyor ki yüksek ihtimalle yaşadığım yerde iş bulamayıp batıda iş aramak zorunda kalacağım. ve asıl sorundan sonra en büyük soruna geliyoruz ki, iş bulsam bile 1 yıl süreyle 1000 - 1500 tl civarı bir maaş alabilirim. tabi 1 yıl en iyi ihtimal. bu parayla orada anca parkta yatar, döşemeleri kemiririm. lüks bir hayat beklentim yok ama biliyorsunuz 1500 ile geçinmek mümkün değil.
ankarada veya istanbulda tanıdık da yok. ne yapayım ben? siz benim yerimde olsaydınız ne yapardınız? sektör benim korktuğum kadar acımasız mı yoksa ben mi gözümü korkutuyorum? ilanlara bakmaya korkar oldum. pırpırsoft, cicisoft bile 2342349234 dil bilen, oracle'ı yalamış yutmuş, php kullanarak ağzından ateş çıkarabilen adam arıyor. ben bu kadar komplike değilim. hatta kom bile değilim.
geçen sene yaşadığım şehirdeki sikindirik bir yazılım firmasına gidip "burada 3 ay okul açılana kadar takılıp bir şeyler öğrenmek niyetindeyim" dedim, adamlar olur falan dediler, seni ararız dediler ama aramadılar. para falan da istememiştim lan, yol yemek sizden gerisi önemli değil demiştim. bildiğin travma yaşadım. hala etkisindeyim. madem kabul etmeyeceksin neden umut veriyorsun allahsız.
korkuyorum beyler bayanlar. özel sektör hep mi böyle? içime su serpin, ya da acımasız gerçekleri yüzüme yüzüme vurun ki gönül rahatlığıyla intihar edeyim.
not: kpss bir alternatif değil şu an.